Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İki eski müttefik cumhurbaşkanlığı için karşı karşıya

Yayınlanma

31 Ekim 2022’den beri cumhurbaşkanını belirleyemeyen Lübnan’da Meclis 14 Haziran’da yeniden toplanacak. Cumhurbaşkanlığı yarışının Hizbullah ve Emel Hareketi’nin adayı Süleyman Frenciye ile muhaliflerin adayı Cihad Azuri arasında gerçekleşmesi bekleniyor. Hizbullah’ın eski müttefiki Özgür Yurtseverler de Azuri’yi destekleyecek.

Lübnan Meclisi, cumhurbaşkanı seçimi için yaklaşık 5 ay aradan sonra, 14 Haziran’da yeniden bir araya gelecek. Meclis Başkanı Nebih Berri’nin, cumhurbaşkanı seçimi için yapılacak oturuma ilişkin yaptığı açıklama, Lübnan resmi ajansı NNA tarafından paylaşıldı. Açıklamada Berri’nin, ülkenin 14. Cumhurbaşkanı’nın seçimi için Meclis’in 14 Haziran’da toplanmasına karar verdiği kaydedildi.

Lübnan Meclisi’nde cumhurbaşkanı seçimi için son olarak 19 Ocak’ta 11. oturum düzenlenmiş ancak Hıristiyan olma şartı bulunan adaylardan hiçbiri yeterli oyu alamamıştı. Mecliste, 31 Ekim 2022’de görev süresi sona eren Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın yerine gelecek ismi seçmek için düzenlenen toplantıya, 128 milletvekilinden 111’i katılmıştı. Adaylardan Mişel Muavvad 34, İsam Halife 7, Ziyad Barud 2, Salah Hanin 1 oy alırken 67 oy da geçersiz sayıldı. Buna göre, hiçbir aday cumhurbaşkanı seçilmek için gerekli 3’te 2’lik çoğunluğu sağlayamamıştı.

Frenciye ve Azur yarışacak

Lübnan’daki Hizbullah ve Emel Hareketi, Hristiyan Marada Hareketi lideri Süleyman Frenciye’yi destekliyor. 56 yaşındaki Frenciye, köklü bir aileden geliyor ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a oldukça yakın bir isim. Kendisiyle aynı adı taşıyan büyükbabası Süleyman Frenciye, 1970’ten 1975-90 iç savaşına kadar devlet başkanı olarak görev yaptı. Frenciye 13 yaşındayken babası Tony Frenciye, annesi ve kız kardeşiyle birlikte 1978’de Ehden dağ beldesinde rakip Hristiyan Maruni güçler tarafından düzenlenen bir katliamda öldürüldü.

Hizbullah lideri Nasrallah’ın “kadim ortağı” Süleyman Frenciye’ye yıllar önce cumhurbaşkanlığını vaat ettiği iddia edilmişti. Nasrallah’ın, Meclis’te sadece iki vekil ile temsil edilen Frenciye ismindeki ısrarı diğer Hristiyan ortağı Özgür Yurtseverler Hareketi ile ilişkilerinin de sonu oldu. Özgür Yurtseverler Hareketi Partisi ve muhalif bağımsız milletvekilleri bir dönem ülkede Maliye Bakanlığı yapan Uluslararası Para Fonu (IMF) Orta Doğu ve Orta Asya Direktörü Cihad Azuri’yi destekleyeceklerini duyurdu.

Meclis’in 12. oturumunda yarışın, isimleri ilk kez oylamaya sunulacak Frenciye ile Azuri arasında gerçekleşmesi bekleniyor.

ORTADOĞU

Lübnan-Suriye arasında “ateşkes” ilan edildi

Yayınlanma

Lübnan-Suriye sınırında iki gündür devam eden ve en az 10 kişinin öldüğü, 52 kişinin yaralandığı çatışmaların ardından “ateşkes” ilan edildi.

Suriye’deki HTŞ yönetimi, üç askerin pusuya düşürülüp Lübnan’a kaçırıldığı ve infaz edildiği iddiasıyla Beka Vadisi’nin kuzeyindeki sınır kasabası Kasr ve çevresindeki köylere saldırı başlattı. Karşılıklı top ve roket atışlarının yapıldığı saldırılarda en az 10 kişinin öldü, 52 kişi yaralandı. HTŞ, askerlerin öldürülmesinden Hizbullah’ı sorumlu tutarken Hizbullah ise bu iddiayı reddetti, olaylarla hiçbir ilgilerinin olmadığını söyledi.

Çatışmalar devam ederken Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci, HTŞ’nin Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani ile Brüksel’de görüştü. Lübnan Dışişleri Bakanlığı, sınır hattında yaşanan olayların ele alındığını açıkladı, “Görüşmede, iki ülkenin egemenliği doğrultusunda iletişimi sürdürme ve durumun kötüye gitmesini önleme konusunda mutabık kaldı” dedi.

İlerleyen saatlerde ateşkes ilanı geldi.

HTŞ’nin liderliğindeki geçiş hükümetinin savunma bakanlığından yapılan açıklamaya göre, iki ülke arasında varılan uzlaşma “askeri koordinasyon ve işbirliği” öngörüyor.

Lübnan Savunma Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Bakan Michel Menassa’nın Suriyeli mevkidaşı Murhef Ebu Kasra ile telefonda görüştüğü belirtildi. Görüşmede iki ülke arasındaki sınır bölgelerinde yaşanan olayların ele alındığı aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi: “Taraflar arasında ateşkes konusunda mutabakat sağlandı. İki ülke arasındaki sınırda durumun kötüye gitmemesi ve masum sivillerin kayıp vermemesi için Lübnan ve Suriye orduları istihbarat birimleri arasında iletişimin sürdürülmesi konusunda da anlaşma sağlandı.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail, ABD oluruyla Gazze’de katliama yeniden başladı

Yayınlanma

Ateşkes anlaşmasına uymayan İsrail, Hamas’a kendi şartlarını kabul ettiremeyince Gazze’ye yoğun hava saldırısı başlattı. ABD’nin onayıyla sabaha karşı düzenlenen saldırılarda Gazzeli çocuklar uykuda can verdi.

İsrail ateşkesi sona erdirdiğini duyurup Gazze Şeridi’nde yoğun hava saldırıları düzenlemeye başladı. Defalarca yerlerinden edilen Filistinlilerin sığındığı çadır kampların da bombalanmasıyla yangınlar çıktı.

Saldırılar sonucu şu ana kadar aralarında kadın ve çocukların da yer aldığı 400’den fazla Filistinli yaşamını yitirdi, yaralananların sayısı 300’ü geçti. Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre kurbanlardan 113’ü bölgenin güneyinde öldürüldü. Birçok aile tamamen yok olurken, çocuklar uykularında öldürüldü. Hastanelerden ölü bebeklerin görüntüleri geldi.

Gazze kentine düzenlenen saldırılar sonucu hayatını kaybeden Filistinliler, el-Ehli (Baptist) Hastanesi’ne getirildi. Foto Muhabiri: Dawoud Abo Alkas / AA

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Gazze’deki Hamas hedeflerini vurduğunu iddia etti. Açıklamada, saldırıların gerekçesi olarak Hamas’ın “rehineleri serbest bırakmayı sürekli reddetmesi” ve “Trump’ın Orta Doğu Temsilcisi Steve Witkoff’un arabulucuların sunduğu tüm önerileri geri çevirmesi” gösterildi.

Açıklamada İsrail’in saldırılarını genişleteceğinin sinyalini verdi.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz da Hamas’ın İsrailli esirleri serbest bırakmayı reddetmesi nedeniyle saldırıları yeniden başlattıklarını öne sürdü. Katz, “Hamas esirlerin tamamını serbest bırakmazsa Gazze’de cehennemin kapıları açılacak” dedi. Katz, hedeflerine ulaşana kadar saldırıları sürdüreceklerini söyledi.

İsrail ordusu da saldırı emrinin Başbakan Netanyahu ve Savunma Bakanı Katz tarafından verildiğini açıkladı. Ordu, hava saldırılarını “gerekli olduğu sürece” sürdürmeyi ve emir verilmesi halinde sürpriz saldırıyı, hava harekatının ötesine taşımaya hazır olduğunu vurguladı.

Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir saldırıları Şin-Bet Direktörü Ronen Bar ile birlikte ordu karargahından yönetiyor.

Ateşkesi bozarak Gazze’ye yönelik saldırılarla yeniden sivilleri hedef almaya başlayan İsrail’e ABD desteği gecikmedi. Beyaz Saray, saldırılar konusunda İsrail’in ABD’ye danıştığını açıkladı.

Fox News’e konuşan Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt “Kıyamet kopacak” ifadesini kullanarak, Trump’ın İsrail’e destek olmaktan korkmadığını belirtti.

Et-Tabiin Okulu’na düzenlenen saldırıda enkaz altından bir kişinin cansız bedeni çıkarıldı. Foto Muhabiri:Hasan N. H. Alzaanin / AA

Hamas’tan yapılan yazılı açıklamada, İsrail hükümetinin 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını bozarak Gazze Şeridi’ne savaş açtığı belirtildi.

Filistin halkının barbarca bir savaşın yanı sıra sistematik açlık politikalarına maruz kaldığı hatırlatılan açıklamada, “Gazze’ye ve savunmasız Filistinli halkına karşı haince saldırıların sonuçlarından suçlu Netanyahu’yu ve Siyonist Nazi işgalcilerini sorumlu tutuyoruz” ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, “Netanyahu ve radikal hükümeti ateşkes anlaşmasına darbe yapma kararı alarak Gazze Şeridi’ndeki esirlerin hayatını tehlikeye atarak akıbetlerini belirsizliğe sürüklüyor. Arabuluculardan, ateşkese darbe yapan Netanyahu’yu ve Siyonist işgalciyi sorumlu tutmalarını istiyoruz” denildi.

Arap ülkeleri ve İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) sorumluluklarını yerine getirerek Filistin halkının yanında yer alarak Gazze Şeridi’ne dayatılan ablukayı kırmaları talebinde bulunulan açıklamada, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) de acil toplanması çağrısında bulunuldu.

Hamas açıklamasında, BMGK’nin 2735 sayılı kararı doğrultusunda Gazze Şeridi’nde ateşkesin sürmesi ve İsrail güçlerinin geri çekilmesi talebinde bulunuldu.

Ocak ayında yürürlüğe giren İsrail ve Hamas arasındaki ateşkesin ilk aşaması, İsrailli rehinelerin bir kısmının serbest bırakılması karşılığında İsrail’in Filistinli mahkumları salıvermesini içeriyordu. İlk aşamanın tamamlanmasından sonra başlaması gereken ikinci aşamada İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesi ve Hamas’ın elinde kalan diğer rehinelerin aşamalı olarak serbest bırakılması öngörülüyordu.

Ancak ikinci aşamaya geçmesi ve Gazze’den askerlerini çekmesi durumunda Netanyahu hükümetinin dağılma ihtimali bulunuyordu. Bu tehlikeyi göze almak istemeyen Netanyahu, anlaşmanın ikinci aşamasına geçmek yerine arabulucularla birlikte Hamas’a baskı yaparak ilk aşamayı uzatıp İsrailli rehineleri kurtarmayı denedi. Ancak Hamas bunu kabul etmedi, anlaşmanın eksiksiz uygulanmasını istedi.

Saldırılarda yaralanan Filistinliler, hastanelere getirildi. Foto Muhabiri: Abdallah F.s. Alattar/AA

Bu arada İsrail’in bu saldırı hamlesi, Başbakan Netanyahu’nun ülkenin müzakere ekibinden iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet’in başkanı Ronen Bar ve dış istihbarat servisi Mossad’ın direktörü David Barnea’yı çıkarmasının ardından geldi. Netanyahu, istihbarat yetkililerinin müzakerelerde “fazla yumuşak” davrandığını öne sürerek bu değişiklikleri yaptığını savundu.

İsrail’in güvenlik kurumları ile Netanyahu hükümeti arasında kökleri, 7 Ekim baskını öncesine dayanan bir gerilim söz konusu. 7 Ekim’den sonra artarak devam eden bu gerilim nedeniyle bir önceki Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi bu ayın başında istifa etti. Şin-Bet Direktörü Ronen Bar ise Netanyahu tarafından kovuldu. Netanyahu’nun Bar’ı kişisel gerekçelerle kovmaya kalktığına dair muhalefetten gelen tepkiler, sokak protestolarına çağrıları artırdı. Netanyahu bu saldırı hamlesiyle de yarın düzenlenmesi planlanan büyük protestoların önüne set çekmiş oldu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Suudi Arabistan’da ‘ahlaka aykırı eylemlere’ karşı sert önlemler alınıyor

Yayınlanma

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talimatıyla ülkede “ahlaka aykırı eylemler”le mücadele etmek amacıyla özel bir birim kuruldu; fuhuş ve dilencilik suçlamalarıyla 50’den fazla kişi gözaltına alındı.

İçişleri Bakanlığı bünyesinde “toplumsal güvenlik ve insan kaçakçılığı” ile mücadele amacıyla kurulan birim, 11 kadını fuhuş suçlamasıyla tutukladı. Bunun yanı sıra, masaj salonlarında “ahlaka aykırı eylemlerde” bulunduğu öne sürülen ve kadınlar ile çocukları sokaklarda dilenmeye zorlayan onlarca yabancı da gözaltına alındı.

Bu adım, geçmişte Suudi Arabistan’da katı ahlaki kuralları ve cinsiyet ayrımını sert bir şekilde uygulayan “Erdemi Teşvik ve Ahlaksızlığı Önleme Komitesi” ile karşılaştırılıyor. Prens Selman, 2016’da bu dini polis teşkilatının birçok yetkisini elinden almıştı.

Veliaht Prens Selman, son yıllarda ekonomiyi çeşitlendirme politikaları çerçevesinde sosyal ve dini kısıtlamaları gevşetmeye yönelik radikal adımlar attı. Konser ve sinema yasaklarını kaldıran reformlar yaptı. 2019’da “genel ahlak yasası” duyurulmuş olsa da bu yasa sıkı bir şekilde uygulanmadı.

Analistler, Suudi yetkililerin neden şimdi böyle bir baskı sürecine döndüğünün belirsiz olduğunu ifade ediyor. Ancak yarı resmi nitelikteki Okaz gazetesinin köşe yazarlarından Halid el-Süleyman, yeni kurulan toplumsal güvenlik biriminin, sosyal medyada ahlaki ve cinsel içerikli yasadışı faaliyetlerin reklamının yapılması da dahil, “ahlaka aykırı eylemlerde önemli bir artış” gözlemlenmesi nedeniyle kurulduğunu yazdı.

Süleyman, geçen ay kaleme aldığı yazıda “İslam’ın doğduğu yer olan ülkemizin özel bir dini ve sosyal kimliği var. Hiç kimse yüksek ahlaki ve sosyal değerlerin hâkim olduğu Suudi toplumunun imajını bozmamalı” diye yazdı.

Bazı Suudi sosyal medya kullanıcıları, toplumsal güvenlik biriminin, uzun sakallı memurların yer almadığı yeni bir dini polis gücü gibi hareket ettiğini öne sürerken, kamuoyunun bir kısmı ise kararı destekledi.

Suudi Arabistan’da turizm gibi yeni ekonomik faaliyetlerin artışı, toplumsal değişimler ve daha fazla yabancı işçinin ülkeye gelişiyle birlikte, uyuşturucu kullanımı ve fuhuş gibi suçların arttığına dair iddialar var.

İçişleri Bakanlığı geçen ay yaptığı açıklamada, yeni kurulan birimin “şeriat hukuku ve Suudi Arabistan’ın yasal sisteminin garanti altına aldığı temel hak ve özgürlükleri ihlal eden veya bireylerin onurunu zedeleyen suçlarla” mücadele edeceğini duyurdu.

Bazı uzmanlar, bu girişimin insan hakları kuruluşları ve Batılı güçlerden gelebilecek eleştirileri önlemek amacıyla bireylerin haklarını koruma çabası olarak sunulmuş olabileceğini belirtiyor.

Washington merkezli New Lines Institute’ta kıdemli araştırmacı olan Sultan Alamer, “Genellikle bu tür duyurular güvenlik çerçevesinde yapılırdı, ancak burada insan hakları söylemi ön plana çıkarılıyor” dedi.

Önümüzdeki yıllarda Suudi Arabistan, 2034 FIFA Dünya Kupası gibi büyük uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, yabancı yatırımcıları çekme çabalarını da sürdürecek. Ancak ülkenin aldığı bu yeni kararlar, Suudi Arabistan’daki reform süreçlerine yönelik şüpheler uyandırabilir.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English