Diplomasi
IMF: Dünya ekonomisi yeni bir döneme giriyor

Dünya Ekonomik Görünümü’nün yeni raporunu yayınlayan IMF tarafından yapılan açıklamada, ticaret gerilimlerinin ve politika belirsizliğinin ortasında, “ileriye dönük yolun zorluklarla nasıl yüzleşileceği ve fırsatların nasıl kucaklanacağı ile belirleneceği” ileri sürüldü.
Çoğu ülkenin son 80 yıldır altında faaliyet gösterdiği küresel iktisadi sistemin, dünyayı yeni bir döneme sokacak şekilde “resetlendiğini” ileri süren IMF, mevcut kuralların sorgulandığını ama yenilerinin de henüz ortaya çıkmadığını savundu.
ABD’nin Kanada, Çin, Meksika ve kritik sektörlerle başlayan gümrük vergisi kampanyasına işaret eden IMF, bu ülkenin “efektif gümrük vergisi oranının” Büyük Buhran döneminde ulaşılan seviyeleri aştığını, başlıca ticaret ortaklarından gelen karşı tepkilerin de küresel oranı önemli ölçüde yukarı çektiğini hatırlattı.
“Ortaya çıkan epistemik belirsizlik ve politika öngörülemezliği, iktisadi görünümün başlıca etkenlerindendir,” diyen Uluslararası Para Fonu, bu sürecin devam etmesi halinde, gümrük tarifelerindeki bu ani artışın ve buna eşlik eden belirsizliğin küresel büyümeyi önemli ölçüde yavaşlatacağına dikkat çekti.
IMF, bu kapsamda küresel büyüme tahminini bu yıl ve gelecek yıl için sırasıyla yüzde 2,8 ve yüzde 3’e düşürdüğünü duyurdu.
Bu süre zarfında ABD’nin çoğu gümrük vergisini geçici olarak durduğunu, Çin’e uygulanan gümrük vergilerini ise hayli yüksek seviyelere yükselttiğini belirten IMF, “Bu duraklama, süresiz olarak uzatılsa bile, referans tahmine kıyasla küresel görünümü önemli ölçüde değiştirmemektedir. Bunun nedeni, ABD ve Çin’in genel efektif tarife oranının, başlangıçta yüksek gümrük tarifesi uygulayan bazı ülkeler artık fayda sağlayacak olsa bile yüksek kalmaya devam etmesi ve politika kaynaklı belirsizliğin azalmamış olmasıdır,” değerlendirmesinde bulundu.
Yavaşlamaya rağmen, küresel büyümenin resesyon seviyelerinin oldukça üzerinde seyrettiğine vurgu yapan IMF, enflasyondaki düşüş ivmesinin de devam ettiğini yazdı.
Şimdiye kadar oldukça dirençli olan küresel ticaretin bu kez zorlanabileceği tahmininde bulunan IMF, “Küresel ticaret büyümesinin 2025 yılında üretimden daha fazla düşerek yüzde 1,7’ye gerileyeceğini tahmin ediyoruz,” dedi.
“Olumsuz bir arz şoku” tahmininde bulunan IMF, orta vadede, tarifelerin rekabeti ve inovasyonu azaltmasını ve rant arayışını artırarak görünümü daha da olumsuz etkilemesini beklediklerini kaydetti.
IMF, ABD’nin bu yılki büyüme tahminini yüzde 1,8’e düşürürken, Çin için bu yılki büyüme tahminini de 0,6 puan düşürerek yüzde 4’e indirdi.
Nispeten daha düşük efektif tarifelere tabi olan Avro bölgesindeki büyüme 0,2 puanlık bir düşüşle yüzde 0,8’e revize edilirken, hem Avro bölgesinde hem de Çin’de daha güçlü mali teşviklerin bu yıl ve önümüzdeki yıl bir miktar destek sağlayacağına vurgu yapıldı.
IMF’ye göre birçok yükselen piyasa ekonomisi, gümrük tarifelerinin nereye varacağına bağlı olarak önemli yavaşlamalarla karşı karşıya kalabilir. IMF, bu grup için büyüme tahminini 0,5 puan düşürerek yüzde 3,7’ye indirdi.
Yoğun küresel tedarik zincirleri tarifelerin ve belirsizliğin etkilerini artırabilir. IMF, “Ticareti yapılan malların çoğu, nihai ürünlere dönüştürülmeden önce sınırları birden çok kez geçen ara girdilerdir. Pandemi sırasında gördüğümüz gibi, aksaklıklar potansiyel olarak büyük çarpan etkileriyle küresel girdi-çıktı ağında yukarı ve aşağı doğru yayılabilir,” dedi.
Belirsiz pazar erişimiyle karşı karşıya kalan şirketlerin “muhtemelen yakın vadede” duraklayacağını, yatırımlarını azaltacağını ve harcamalarını kısacağını öne süren IMF, aynı şekilde, finans kuruluşlarının da borçluların risklerini yeniden değerlendireceğini belirtti.
IMF, “Belirsizliğin artması ve finansal koşulların sıkılaşması, petrol fiyatlarındaki keskin düşüşte de görüldüğü üzere, kısa vadede iktisadi faaliyetler üzerinde baskı yaratabilir,” dedi.
IMF’ye göre, orta vadede, tarifelerin ABD’nin ticarete konu olan mallar sektöründe ticaret ortaklarına kıyasla daha düşük verimliliğe dönüşmesi halinde dolar reel olarak değer kaybedebilir.
Küresel ekonomiye yönelik risklerin arttığına ve ticaret gerilimlerinin kötüleşmesinin büyümeyi daha da baskılayabileceğine işaret eden uluslararası kurum, “Piyasalar azalan büyüme beklentilerine ve artan belirsizliğe olumsuz tepki verdikçe finansal koşullar daha da sıkılaşabilir,” dedi.
Küresel dengelenme söz konusu olduğunda, Avrupa için bunun “verimlilik artışını hızlandırmak için altyapıya daha fazla harcama yapmak” anlamına geldiğini savunan IMF, Çin’de ise iç talep desteğinin artırılması ve ABD’de mali konsolidasyonun hızlandırılması demek olduğunu savundu.
“Küresel ekonominin, tarife dışı engellerin veya ticareti bozucu diğer tedbirlerin yaygın kullanımı da dâhil olmak üzere, uluslararası ticaret kurallarında uzun süredir devam eden boşlukları ele alan açık ve öngörülebilir bir ticaret sistemine ihtiyacı vardır,” diyen IMF, bunun için “işbirliğini geliştirmeyi” salık verdi.
Savunma harcamalarının nasıl artırılacağı meselesine de değinen IMF, yeterli mali alana sahip ülkelere, ilave harcamaların sadece geçici kısmını borçla finanse etme tavsiyesi verirken, diğer tüm ülkeler için yeni harcama ihtiyaçlarının, başka yerlerde yapılacak harcama kesintileri veya yeni gelirlerle dengelenmesi gerektiğini söyledi.
IMF açıklaması, Donald Trump yönetiminin “küreselleşme” dönemine yönelik eleştirilerine isim vermeden atıfta bulunarak, şöyle sona erdi:
“Son olarak, kendimize küresel sistemimizin neden yeniden yapılandırılması gerektiğini sormalı ve onlarca yıldır derinleşen ticari bağların hızlı ama eşitsiz iktisadi büyümeyi teşvik ettiğini kabul etmeliyiz. Pek çok gelişmiş ekonomide, küreselleşmenin pek çok yerli imalat işini haksız yere yerinden ettiği yönünde ciddi bir algı var. Gelişmiş ekonomilerdeki imalat istihdamının payı, Almanya gibi ticaret fazlası veren ya da ABD gibi ticaret açığı veren ülkelerde kalıcı bir düşüş içinde olsa bile, bu şikayetlerde haklılık payı var.
Bu düşüşün arkasındaki daha derin güç küreselleşme değil, teknolojik ilerleme ve otomasyondur: her iki ülkede de imalatın üretimdeki payı sabit kalmıştır. Her iki güç de nihai olarak faydalıdır fakat bireyler ve toplumlar için çok yıkıcı olabilir. İlerlemenin veya küreselleşmenin hızı arasında doğru dengeyi sağlamak ve buna bağlı yerinden edilmeleri ele almak kolektif bir sorumluluktur.
Bu da politika yapıcıların, ister teknolojik devrimler ister küreselleşme olsun, ‘kazananlar’ ve ‘kaybedenler’ arasındaki transferleri telafi etmeye yönelik indirgemeci bakış açısının çok ötesinde düşünmelerini gerektiriyor. Bu konuda ne yazık ki yeterince çaba gösterilmemiştir ve bu da pek çok kişiyi, bazılarının kazançlarının diğerlerinin zararına olduğu sıfır toplamlı bir dünya görüşünü benimsemeye itmiştir. Bunun yerine, daha fazla fırsat sunan gelişmiş bir ticaret sistemi inşa edebilmemiz için bu temel nedenleri daha iyi anlamamız önemlidir. Bu hedef, bizden ‘uluslararası ticaretin genişlemesini ve dengeli büyümesini kolaylaştırmamızı ve bu yolla yüksek istihdam ve reel gelir düzeylerinin teşvik edilmesine ve korunmasına katkıda bulunmamızı’ isteyen Anlaşma Maddelerimizde yer alıyor.
Küresel entegrasyon kendi başına bir amaç değildir. Herkes için yaşam standartlarının iyileştirilmesini desteklediği ölçüde önemli olan bir amaca yönelik bir araçtır.”
Diplomasi
Trump’tan Merz’e: Kuzey Akım 2’yi ben durdurdum

Beyaz Saray’da Alman Şansölyesi Friedrich Merz’i ağırlayan ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Akım 2 boru hattını kendisinin engellediğini öne sürdü.
Projeyi durdurması nedeniyle artık “ölü” olduğunu savunan Trump, Almanya ile Rusya’yı enerji transferi ile birbirine bağlayan bu projeyi engellemesine rağmen kendisini hâlâ “Putin’in dostu” dediklerini söyledi.
Trump devam ederek, önceki yönetimin boru hattını inşa eden şirkete yaptırımları kaldırma kararını kastederek, boru hattını Joe Biden’ın “inşa edilmesine izin verdiğini” ileri sürdü.
Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile iki saat süren bir görüşme yaptığını ve bu görüşmede muhatabına “parkta kavga eden iki çocuk” benzetmesi yaptığını söyledi.
Başkan, “Bazen onların bir süre kavga etmelerine izin vermek daha iyidir,” dedi.
Trump, iki ülke arasında “çok fazla husumet” ve Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında büyük bir nefret olduğu için savaşı durdurmanın zor olduğunu söyledi.
Trump’a Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulayıp uygulamayacağı sorulduğunda, “Anlaşma yapmayacağımız anı, bu durumun durmayacağı anı gördüğümde,” yanıtını verdi.
Başkan, bu konuda bir son tarih olup olmadığı sorusunu ise, “Kafamda var. Durmayacağı anı gördüğümde çok sert davranacağız. Bu her iki ülke için de geçerli olabilir. Tango iki kişiyle yapılır,” diye cevapladı.
O dönemde başkan olsaydı savaşın asla çıkmayacağını söyleyen Trump, Merz’e “Hiç şans yok, sıfır,” dedi.
Trump, “savaşta ölenlerin sayısı”nın haberlerde bildirilenden “çok daha fazla” olduğunu söylerken Merz, “Hepimiz bu korkunç savaşı sona erdirmek için önlemler arıyoruz,” dedi.
“Amerika, bu savaşı sona erdirmek için bir kez daha çok güçlü bir konumda,” diye ekleyen Merz, Ukrayna’yı birlikte desteklemeleri ve Rusya’ya baskı yapmaları gerektiğini söyledi.
Trump, eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel’i ülkesini mültecilere açtığı için eleştirerek, halefine “Bunun olmaması gerektiğini söyledim,” dedi.
Trump, önceki gün açıkladığı 19 ülkeye yönelik kapsamlı seyahat kısıtlamaları hakkında da soru aldı. Trump, Merz’e, Almanya’da mültecilerin karıştığı bir dizi saldırıya atıfta bulunarak, “Kötü insanları ülkemizden uzak tutmak istiyoruz… Tabii ki, sizin de ülkenize kabul edilen bazı kişilerle ilgili küçük bir sorununuz var,” dedi ve Merz, “Evet, var” diye yanıtladı.
Trump devamında, “Bu sizin suçunuz değil… Böyle olmamalıydı. Ona [Merkel’e] böyle olmaması gerektiğini söyledim, ama oldu. Ama bu konuda sizin de kendi zorluklarınız var, bizim de var,” dedi.
Trump, Washington’un yıllardır talep ettiği savunma harcamalarını GSYİH’nin %5’ine çıkarmayı kabul eden Almanya’yı övdü. Bir Alman gazetecinin Berlin’in “savunma konusunda yeterince çaba gösterip göstermediğini” sorması üzerine Trump, “Şu anda savunmaya daha fazla para harcadığınızı biliyorum. Oldukça fazla para. Bu olumlu bir gelişme,” dedi.
Öte yandan salonda gergin kahkahalar atılmasına neden olacak şekilde Trump, “MacArthur’un bunu olumlu bulup bulmayacağından emin değilim,” diye espri yaptı. Bu sözleriyle, İkinci Dünya Savaşı sonrası silahsızlanma konusuna odaklanan müttefik güçlerin başkomutanı General MacArthur’a atıfta bulundu.
Merz’in Normandiya Çıkarmasının yıl dönümüne (6 Haziran, “D-Day”) atıf yapmasına ve ABD’nin buradaki rolüne atıf yapmasının ardından Trump, bu günün şansölye için “hoş bir gün olmadığını” ileri sürdü.
Merz ise cevaben, “Uzun vadede, Sayın Başkan, bu, ülkemin Nazi diktatörlüğünden kurtuluşuydu,” diye düzeltti.
Merz, Trump’a 1885 yılında Almanya’dan göç eden dedesi Friedrich Trump’ın altın çerçeveli doğum belgesini ve ABD’deki Alman göçmenlerin Almanya’daki ailelerine yazdıkları mektupların derlendiği “Özgürlük Ülkesi’nden Haberler – Alman Göçmenler Evlerine Yazıyor” adlı kitabı hediye etti.
Merz, “Bu, ona ailesini hatırlatması için küçük bir hediye,” dedi. Ayrıca Trump’ı, büyükbabasının doğduğu köyü ziyaret etmek üzere Almanya’ya davet etti.
Diplomasi
NATO, Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını onayladı

NATO, Soğuk Savaş döneminden bu yana en kapsamlı silahlanma programını kabul etti. Brüksel’de savunma bakanları tarafından alınan kararla, ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin önümüzdeki yıllarda büyük ölçüde artırılması hedefleniyor. Program, özellikle uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasitelere öncelik veriyor.
NATO, Rusya’ya karşı Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını yürürlüğe koydu. dpa ve AFP haber ajanslarının Brüksel’deki müzakere çevrelerinden edindiği bilgilere göre, program önümüzdeki yıllarda ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin olağanüstü düzeyde artırılmasını öngörüyor.
Uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasiteler bu programda en üst düzey önceliğe sahip bulunuyor.
Silahlanma programına ilişkin karar, ittifak üyesi ülkelerin savunma bakanlarının Brüksel’de gerçekleştirdiği bir toplantıda alındı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, sabah saatlerinde paketi “tarihi” olarak nitelendirmişti.
Yeni askeri hedefler ve gizlilik politikası
Ayrıntılı olarak bakıldığında, silahlanma programı askeri kabiliyetler için yeni hedef belirtimlerinden oluşuyor.
Bu hedeflerle, her bir müttefikin gelecekte ortak caydırıcılık ve savunmaya ne katkıda bulunması gerektiği kesin bir şekilde tanımlanıyor.
Gerekli kabiliyetler, yeni savunma planları temel alınarak belirlendi. NATO‘yu “Rusya için mümkün olduğunca öngörülemez bir rakip” haline getirmek amacıyla, somut yeni planlama hedefleri “çok gizli” olarak sınıflandırıldı.
Ancak dpa‘nın edindiği bilgilere göre, askeri kabiliyetler için şimdiye kadar geçerli olan hedefler yaklaşık yüzde 30 oranında artırıldı.
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’un açıklamalarına göre, Alman ordusunun (Bundeswehr) yeni NATO hedeflerini karşılayabilmesi için 60 bin ek aktif askere ihtiyacı olacak.
Mevcut açıklar ve artan harcama taahhütleri
Yeni hedeflerin özellikle büyük bir zorluk teşkil etmesinin nedeni, mevcut hedeflere henüz ulaşılamamış olması. Üst düzey askeri yetkililer son olarak yüzde 30’luk bir açıktan bahsetmişti.
Mevcut eksiklikler ve yeni planlama hedefleri, savunma harcamaları için planlanan yeni hedefi de beraberinde getiriyor.
Buna göre, tüm NATO üyelerinin ay sonunda yapılacak zirve toplantısında, gelecekte ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) en az yüzde 3,5’i kadar bir meblağı savunmaya yatırmayı taahhüt etmeleri bekleniyor.
Buna ek olarak, altyapı gibi savunmayla ilgili harcamalar için GSYİH’nın yüzde 1,5’i daha eklenebilir, böylece ABD Başkanı Donald Trump’ın talep ettiği yüzde beşlik orana ulaşılabilir.
Almanya’da ise savunma harcamalarının Alman ekonomik üretimine oranının beş ila yedi yıllık bir süre içinde yılda yüzde 0,2 puan artırılması planlanıyor.
Geçen yılki yüzde 2,1’lik orandan hesaplandığında, 2032 yılına kadar yüzde 3,5’lik bir orana ulaşılabileceği öngörülüyor.
Şansölye Friedrich Merz’e göre, Almanya için her bir yüzdelik puan artışı, mevcut durumda yaklaşık 45 milyar avro ek savunma harcaması anlamına geliyor.
Diplomasi
Pentagon, Ukrayna’ya verilecek dron savar füzelerini Orta Doğu’daki ABD birliklerine yönlendirdi

Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla mücadelesinde kullandığı füzelere takılan kritik tapa teknolojisini kendi birliklerine yönlendirdi. Pentagon, bu adımı “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” ile gerekçelendirdi.
Donald Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla (İHA) mücadelesinde kullandığı kilit bir teknolojiyi kendi birliklerine yönlendirdi.
The Wall Street Journal‘ın (WSJ) haberine göre, Pentagon’un bu adımı Ukrayna’ya yönelik askeri destekte bir zayıflamaya işaret ederken Kongre’de rahatsızlığa yol açtı.
Ukrayna, daha önce kendisi için satın alınmış olan ve Ukrayna ordusunun Rus İHA’larına karşı kullandığı füzelere takılan tapaları alamayacak.
Bu tapalar, füze İHA’ya yaklaştığında harp başlığını aktive ederek hedefi imha ediyor.
Habere göre, Savunma Bakanı Pete Hegseth, geçen ay yayımladığı iç genelgeyle, bakanlığın komutanlıkların silah ihtiyaçlarını karşılamakla görevli birimine, başlangıçta Ukrayna için tedarik edilmiş olmalarına rağmen tapaların ABD Hava Kuvvetleri’ne verilmesi talimatını verdi.
Geçen hafta ise Pentagon, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’ne bu tapaların artık Orta Doğu’daki birliklere tahsis edileceğini gizlice bildirdi.
Karar Kongre’de tepkiye yol açtı
Pentagon, bu kararın gerekliliğini “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” olarak açıkladı. Ancak bu karar, Kongre’deki Ukrayna destekçileri arasında tepkiye neden oldu.
Destekçiler, Pentagon’un bu adımın Ukrayna savunması üzerindeki etkisini ve ABD Hava Kuvvetleri’nin tapalara olan ihtiyacının ne kadar acil olduğunu açıklamadığını savunuyor.
WSJ‘ye konuşan Demokrat bir senatörün yardımcısı, “Savaşın bu kritik anında Ukrayna’ya bu kadar gerekli bir silahı vermeyi reddetmek akıl almaz. Böyle bir adımın gerekliliğini açıklayamamak ise bunun bir ceza olarak değerlendirilebileceği düşüncesini akla getiriyor,” dedi.
Çarşamba günü Savunma Bakanı Hegseth, Ukrayna’ya askeri yardımı organize etmeyi amaçlayan Ramstein formatındaki toplantıya katılmadı. Bu, Pentagon şefinin savaşın başından bu yana 50 ülkeden oluşan koalisyonun toplantısını ilk kez kaçırması anlamına geliyor.
Ukrayna istihbaratına göre, Rusya şu anda günde 300 insansız hava aracı üretiyor ve mayıs ayında şehirlere ve altyapı tesislerine yönelik yüzlerce İHA kullanılarak gerçekleştirilen hava saldırıları savaşın başından bu yanaki en büyük çaplı saldırılar oldu.
Putin: Kiev terör eylemlerine geçti, müzakereler provokasyonlara gelinmeden sürmeli
Teknoloji hem Ukrayna hem ABD için hayati önemde
Joe Biden yönetiminde eski bir üst düzey Savunma Bakanlığı yetkilisi olan Celeste Wallander, bu teknolojinin şu anda Ukrayna’nın Rus saldırılarına karşı çok katmanlı hava savunması için hayati önem taşıdığını belirtti.
Wallander, “Ancak Amerikan personelini ve Orta Doğu’daki üsleri Husilerin ve muhtemelen İran’ın insansız hava aracı saldırılarından acilen korumak da gerekiyor,” diye ekledi.
Tapaların tedariki Biden yönetimi döneminde organize edilmişti ancak bu ve diğer askeri teçhizatın teslimatlarının bu yıl ve hatta gelecek yıl boyunca yapılması planlanıyordu. Ukrayna, bu tapaları birkaç yıldır alıyordu.
Ukrayna ordusu, bunları lazer güdümlü APKWS sistemiyle donatılmış karadan havaya füzelere takarak yüksek hassasiyetli mühimmata dönüştürüyordu.
-
Dünya Basını2 hafta önce
Çin’de üretilen güneş panelleri ve bataryalar neden bu kadar ucuz?
-
Diplomasi2 hafta önce
Lavrov’un ziyareti ve Ermenistan’da son durum: Denge mi, savrulma mı?
-
Görüş2 hafta önce
Rusya ile müzakerelerde aklıselimin galip gelme ihtimali
-
Söyleşi2 hafta önce
Eski AP Türkiye Raportörü Kati Piri Harici’ye konuştu: AB’nin tutarlı bir Türkiye stratejisi yok
-
Görüş2 hafta önce
Trump’ın Rusya-Ukrayna barışını teşvik girişimi stratejik açmaza dönüştü
-
Dünya Basını2 hafta önce
Tantura katliamı: İsrail’in örtbas ettiği savaş suçu
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 1
-
Avrupa7 gün önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor