Diplomasi
İngiltere’nin Ukrayna’daki hayati rolünün bilinmeyen hikâyesi

2014’te bu yana Londra yönetimi, Ukrayna ordusuna tanksavar füzeleri, hava savunma sistemleri, zırhlı araçlar ve ağır silahlar gibi çeşitli askeri teçhizat sağlayarak Kiev’in en önde gelen destekçileri arasında yer aldı. Ayrıca İngiltere, Ukraynalı askerlerin eğitilmesine yönelik programlar düzenleyerek sahadaki kabiliyetlerini artırmayı da hedefliyor. Bu yardımlar, hem NATO ile koordineli şekilde yürütülüyor. Fakat bir NATO müttefiki olarak Londra’nın Ukrayna’daki savaşına olan doğrudan müdahalesi, daha önce Batı basınında ihtiyatla ele alınmıştı. İngiliz Times gazetesi, geçen günlerde Britanya’nın Rusya’ya karşı savaşa katılımının boyutunu ele alan uzun bir makaleye yer verdi.
Britanya ordusunun Ukrayna’daki hayati rolünün bilinmeyen hikâyesi
The Times
11 Nisan 2025
Britanya’nın Rusya’ya karşı 2023 bahar taarruzuna katılımının boyutu —Ukrayna’ya son dakika yardımları, savaş planları ve istihbarat bilgileriyle— büyük ölçüde karanlıkta kalmıştı. Ta ki şimdiye kadar.
2023 yazının başlarında, Ukrayna ordusu uzun zamandır beklenen bahar taarruzunu başlattığında, bu kritik hamlenin kod adı ünlü Ukraynalı bir şahsiyet veya yerden değil, Britanyalı bir siyasetçiden alınmıştı.
Söz konusu “Wallace” ekseni, savaşın ilk günlerinde Ukrayna’ya ihtiyaç duyulan silahların sağlanmasında kilit rol oynayan dönemin Savunma Bakanı Ben Wallace’a atıfta bulunuyordu. Ukraynalı bir askeri kaynağa göre, Wallace bu desteği sayesinde saygıyla “Kiev’i kurtaran adam” lakabını kazanmıştı.
Britanya’nın Doğu Avrupalı müttefikine olan sarsılmaz desteği açık sır olsa da, Wallace’ın angajmanının ve etkisinin boyutu —Kiev’e yapılan kısa vadeli yardımlar, savaş planlarının hazırlanmasına yardım ve Ruslar hakkında kritik istihbarat toplanması— büyük ölçüde gizli kalmıştı.
Kapalı kapılar ardında Ukraynalılar, Britanyalı askerleri ABD, Britanya ve onlarca diğer benzer görüşlü ülkeden oluşan “Putin karşıtı” koalisyonun “beyinleri” olarak tanımlıyor. Britanya, başka hiçbir ülkenin yapmadığı ölçüde kendi birliklerini Ukrayna’ya gönderme cesaretini göstermesiyle ün kazandı. Ancak Britanya’nın Ukrayna savaşındaki rolü, pek çok gözlemcinin tahmin ettiğinden daha derindi.
Fakat hepsinden önemlisi The Times, ABD’nin Ukrayna’ya en iyi silahları ve bunların etkili kullanımı için en hassas hedef koordinatlarını sağlarken, aynı zamanda Scorpius Operasyonu çerçevesinde Washington ile Kiev arasındaki zorlu ilişkide dengeyi sağlayanların Britanyalı askerler olduğunu ortaya çıkarıyor.
Cephe gerisi
Savaşın başlamasından bir yıldan biraz fazla süre sonra, Başkan Biden yönetimi ve Ukraynalı müttefikleri hâlâ kusursuz, birleşik cephe sergiliyorlardı. Ancak perde arkasında gerilim aylardır giderek artmış ve 2023 yazının başlarında kontrolden çıkma noktasına gelmişti.
Bu arada Ukrayna, taarruzunu bir miktar gecikmeyle başlatmıştı; bu savaşta kilit andı. Savaşın ilk günlerinde Kiev kapılarında Rusya’yı geri püskürterek dünyayı şaşırttıktan sonra, Ukrayna şimdi Donbass’ta toprak geri kazanma ve yıpratıcı savaşın dinamiklerini değiştirme fırsatı görüyordu. Ancak işler iyi gitmiyordu.
İşte bu noktada, Oldhamlı devlet bursuyla okumuş Amiral Sir Tony Radakin ve onun iki “teğmeni”, Korgeneral Sir Roly Walker ve Korgeneral Sir Charlie Stickland, hem Ukraynalıların hem de Amerikalıların saygısını kazanmaya başladı.
Fakat bu kritik anın ve Britanya’nın rolünün hikâyesi yaklaşık altı ay önce başlamıştı.
Aralık 2022
23 Aralık’ta Radakin, ABD’li mevkidaşı Genelkurmay Başkanı General Mark Milley’den telefon aldı. Savaşın başlamasının üzerinden neredeyse yıl geçmişti ve çekici iyimser Radakin ile etkili ve cesur Milley bu noktada birbirlerini çok iyi tanıyorlardı.
Ukraynalılar, 2023 baharında Rusya’ya karşı taarruza geçmek istediklerini açıkça belirtmişlerdi; bu, kamuoyu tarafından bahar taarruzu olarak heyecanla bekleniyordu. Ancak hem Amerikalılar hem de Britanyalılar, Ukrayna’nın operasyonel hazırlığı konusunda şüpheliydi.
O dönemdeki görüşmelere aşina olan aktif görevdeki Britanyalı bir subay, “Cesaret edecekleri belliydi,” dedi. Mantık şuydu: “Eğer cesaret edeceklerse, o zaman bunu mümkün olduğunca güçlü yapalım.”
Aralık ayındaki bu telefon görüşmesi sırasında General Milley, Amiral Radakin’e ABD’nin taarruzu desteklemeye ve tüm ağırlığını koymaya karar verdiğini bildirdi.
Ocak 2023
Ertesi ocak ayında, yaklaşık 50 ülke Ukrayna’nın askeri ihtiyaçlarını görüşmek üzere Ramstein’da toplandığında, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, ABD ve diğer NATO ülkelerinin Ukrayna’ya kapsamlı ağır silah paketi teslim edeceğini duyurdu.
Austin basın toplantısında, “Bu, Ukrayna’yı Rusya’nın sebepsiz saldırganlığına karşı destekleme yönündeki uzun vadeli taahhüdümüzü gösteriyor,” dedi. Bu, Rusya ile savaşın tırmanacağına dair net sinyal olarak yorumlandı. Bunun üzerine Beyaz Saray, ABD’nin Rus güçlerini geri püskürtmek amacıyla Ukrayna’ya 31 adet M1 Abrams tankı göndereceğini açıkladı. Böylece ABD’nin Kiev’e saldırı tipi tank araçları tedarik etme konusundaki uzun süredir devam eden çekingenliği aşılmış oldu.
Wallace’a göre Britanya ise, savaş alanındaki başarı şansını artırmak amacıyla Ukrayna’ya Batılı ülkeler arasında ilk olarak Storm Shadow tipi uzun menzilli seyir füzeleri tedarik etme sözü verdi. Gizlice, Ukrayna uçaklarını bu füzelerle donatmak ve birlikleri kullanımı konusunda eğitmek üzere Britanya birlikleri gönderildi. Bu, Britanya birliklerinin sahada ilk kez konuşlandırılması değildi: Daha önce de birkaç düzine düzenli Britanya askeri, yeni ve geri dönen acemi askerlere NLAW kullanımı konusunda eğitim vermek üzere Kiev’e gönderilmişti. Bunlar, Şubat 2022’de savaşın başlangıcında Kiev’e teslim edilen Britanya yapımı tanksavar füzeleriydi. Britanyalı eğitim birlikleri 2015’ten beri Ukrayna’da konuşlanmış olsalar da, Şubat 2022’de olası Rus saldırısı endişesiyle geri çekilmek zorunda kalmışlardı.
Karşı taarruz
Yaklaşan karşı taarruz, savaşta belirleyici an olacaktı. Koalisyon içinde, bunun Ukrayna için son savaş olacağı ve Devlet Başkanı Putin’in bu sayede barışa zorlanabileceği konusunda iyimserlik hâkimdi.
Mayıs
Taarruzun planlanan başlangıcından önceki haftalarda, Stratejik Kuvvetler Komutanı ve Birleşik Krallık eski Askeri İstihbarat Başkanı General Sir Jim Hockenhull, Ukrayna Askeri İstihbarat Başkanı Korgeneral Kirilo Budanov ile bir araya geldi. Karşı taarruzun hedeflerine ulaşmak için nasıl işbirliği yapabileceklerini görüştüler ve Hockenhull’un elinde çok hassas askeri imkanlar vardı.
İkili yaklaşık 2019’da tanışmıştı. 1986’da istihbarat teşkilatına katılan ve genç subay olarak ilk görev yıllarında Rusya’ya odaklanan Hockenhull, kapsamlı savaşın başlamasından yıllar önce Ukraynalılarla ilişki kurma gerekliliğini fark etmişti. 1989’da Berlin Duvarı yıkıldığında Berlin’de bulunan Hockenhull, mevcut çatışmayı —Savunma Bakanlığı’ndaki diğerleri ona inanmazken— 2021 yazında öngörmüştü.
Askeri bir kaynak, “Ukraynalıları gelecek olana hazırlamak için her şeyi yapma gerekliliğini gördü,” ifadesini kullandı ve Hockenhull’un Ben Wallace ile birlikte Ukraynalıların NLAW’ları savaştan önce hizmete almasında önemli rol oynadığını da sözlerine ekledi.
Walker ve Stickland planlamaya yardımcı olabilirken, Hockenhull gizlilik içinde çalışarak Ruslar hakkında kritik bilgiler topladı. Bir kaynak, “Ukraynalıların planlarını etkili şekilde uygulayabilmeleri için yeterli bilgiye ihtiyaçları vardı. Sayıca üstün düşmana karşı avantaja ihtiyaçları vardı,” diye konuştu.
Fakat Ukraynalıların sorunları vardı: ABD, Britanya ve diğer ortak ülkelerden gelecek tüm teçhizatın mart sonuna kadar ulaşması planlanmıştı. Ancak mart sonu, nisan sonuna ve nihayetinde mayıs sonuna sarktı.
Britanyalı askeri bir kaynak, “Ukrayna sürekli tüm teçhizatı eline alana kadar bekledi. Onlara sürekli şunu söyledik: Başlamalısınız! Rusya güçlü değil. Onu zorlamalısınız – yeterli teçhizatınız var,” diye aktardı. Bu noktada, Ukrayna’nın karşı taarruz için aldığı silah miktarı, tüm Britanya ordusunun emrindeki miktara eşitti.
Zaman işlerken, Ruslar ortaya çıkan fırsatı değerlendirip mevzilendi.
Haziran
Ukraynalılar nihayet haziran başında ilerlemeye başladığında, başka sorun ortaya çıktı. Radakin ve ABD’li meslektaşları “aç bırak, yay ve saldır” stratejisini önermişti. İlk unsur —”aç bırakmak”— ikmali zayıflatmak için Rus lojistik merkezlerine yönelik hedefli saldırıları ifade ediyordu. “Yaymak”, düşmanı farklı cephe hatları boyunca şaşırtma manevraları ve test saldırılarıyla bunaltmak anlamına geliyordu. Bu eksenlerden biri “Wallace” kod adını taşıyordu. Bir yetkili, “NLAW’ların, tankların ve Storm Shadow’ların teslimatı; tüm bunlar Wallace sayesinde bu kadar erken gerçekleşti,” dedi.
Ancak Wallace aynı zamanda hem Savunma Bakanlığı’nda hem de Dışişleri Bakanlığı’nda direnişle karşılaştı. Buralarda, Ukrayna’ya giderek daha ağır silahların teslim edilmesinin Rusya ile gerilimi daha da artırabileceğinden endişe ediliyordu. Kremlin halihazırda nükleer sopa göstermiş ve mart ayında Belarus’ta —Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana ilk kez kendi toprakları dışında— taktik nükleer silahlar konuşlandıracağını duyurmuştu.
Stratejinin son ve belirleyici adımı —”saldırmak”— yoğun ana çaba gerektiriyordu. Bu nedenle Britanyalı ve Amerikalı planlamacılar, Ukrayna’ya belirleyici cephe yarma için en iyi şansı elde etmek üzere güçlerini ve ateş gücünü temas hattı boyunca tek noktada toplamalarını tavsiye etti.
Ancak Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin başka planları vardı. Ukrayna Kara Kuvvetleri Komutanı General Oleksandr Sırskiy, onu bunun yerine kuzeyde kaos yaratmayı ve aynı anda güneydoğuda mümkün olduğunca derine inmeyi hedefleyen strateji izlemeye ikna etti. Güneyde cepheyi yarmak —ve Rusya ile Kırım arasındaki kara köprüsünü kesmek— yerine, Ukraynalılar savaş güçlerini böldüler. Ukraynalılar hiçbir zaman Rus hatlarını yarmayı başaramadı.
Operasyon öncesi sabırsızlık
Bu durum, Ukrayna kara birliklerinin ABD’nin talep ettiğinden daha yavaş ilerlemesi gerçeği kadar Amerikalıları da hayal kırıklığına uğrattı.
Savunma Bakanlığı’ndan eski üst düzey bir kaynak, “Amerikalılar sabırsızdı. Savaş simülasyonlarını yapmışlardı ve onlara göre harekete geçme zamanı gelmişti,” dedi. Ukraynalılar, Amerikalılar ve Britanyalılar da dahil olmak üzere herkesin Rusya’nın savunmasını ve modern savaş alanının koşullarını hafife aldığını kaydetti. Savaşa giden yol Rus kara mayınlarıyla doluydu ve bunları temizlemeye çalışanlar ayrıca dron saldırısı tehlikesiyle karşı karşıyaydı.
Sırskiy’nin amiri olan ve ofisinin duvarında Amiral Radakin’in fotoğrafı asılı bulunan Ukrayna Genelkurmay Başkanı General Valeriy Zalujniy, umutsuzca moral krizini yönetmeye çalışıyordu. Britanyalı askerlere açıkladığına göre, bu amaçla Ukraynalı askerler —çoğu yirmili yaşlarında değil, otuzlu ve kırklı yaşlarındaki zorunlu askerler— cephede sadece üç gün geçirecekti. İlk gün alışmaya ayrılıyordu. İkinci gün 200 ila 300 metre ilerliyorlar, üçüncü gün pozisyonlarını sağlamlaştırıyorlar ve yerlerini arkadan gelen taze birliklere devretmeye hazır oluyorlardı.
En yakın müttefikler bunun yavaş ve zahmetli ilerleme olduğunu düşündü. Görünüşe göre Amerikalılar, “Burada neler oluyor Tanrı aşkına?” diye soruyor ve Ukraynalıları “çok daha sert tempo tutturmaya” zorluyorlardı. Bu noktada Ukraynalılar ile Amerikalılar arasındaki ilişkiler en düşük seviyeye ulaştı. Milley ve ABD Avrupa ve Afrika Ordusu Komutanı General Christopher Cavoli, Zalujniy nedeniyle son derece hüsrana uğramıştı. Zalujniy ise Amerikalıların uyguladığı baskıdan dolayı hüsran içindeydi.
Amiral Radakin uzun süredir planladığı tatilini yarıda kesti ve yakın çalıştığı Wallace’a, iki tarafı bir araya getirmek için Ukrayna’ya gitmesi gerektiğini bildirdi. Radakin’in ona durumun “giderek kavgacı hâle geldiğini” söylediği belirtildi.
Plan, Radakin’in Zalujniy ile oturması, Ukraynalıları dinlemesi ve Kiev’den video konferans yoluyla Amerikalılara onların bakış açısını açıklamaya çalışmasıydı. Daha sonra Ukrayna’nın Britanya’daki baş diplomatı ve Zelenskiy’nin yerine geçecek favori isimlerden biri olacak olan Zalujniy ile bizzat konuşmak için Polonya’dan Sovyet döneminden kalma gece trenine binerek Kiev’e gitti.
Bu, ABD’nin güçlü liderlikle ancak uzaktan hareket ettiği ve aynı zamanda müttefiklerininkini çok aşan olağanüstü destek sağladığı alışılmadık savaştı. Neredeyse başından beri Başkan Biden, ABD’nin Ukrayna’da hükümetin kabul etmek istediğinden daha fazla müdahil olduğu ve nükleer sonuçları olabilecek bir vekalet savaşı tehlikesinin bulunduğu endişesiyle karşı karşıya kaldı. Başkan Nisan 2022’de medyaya, “Bu endişeler yersiz. Bunlar, Rusya’nın acınası başarısızlığı karşısındaki çaresizliğini yansıtıyor,” ifadesini kullandı.
Ertesi şubat ayında Savunma Bakanı Lloyd Austin, NATO basın toplantısında bu argümana katılarak, “Kendimizi Putin’in kendi seçtiği savaşa sürükletmeyeceğiz,” dedi.
Takip eden aylarda ABD’li planlamacılar bahar taarruzunu simüle ettiler. Amerikalılar, savaşa çok fazla dahil olmuş gibi algılanmaktan korktukları için —ihtiyaç duyulduğunda seyahat etme özgürlüğü tanınan Britanyalı askerlerin aksine— Ukrayna’ya nadiren seyahat ettiler. Bazen ziyaretleri o kadar hassastı ki sivil kıyafetle seyahat ediyorlardı.
Cazibe taarruzu
Radakin’in Kiev’e yaptığı gizli ziyaretle aynı zamanda, bir zamanlar Taliban bombasıyla ağır yaralanan eski özel kuvvetler komutanı Walker, Amerikalı ve Ukraynalı dostlarıyla telefon görüşmeleri yapıyordu.
O sırada Genelkurmay Başkan Yardımcısıydı ve askeri strateji ve operasyonlardan sorumluydu. Walker, çağdaşları arasında “çok zeki” olarak kabul ediliyor ve Ukraynalılar arasında son derece popülerdi. Ukraynalı askeri bir kaynak, onun Britanya’nın savaş planlarının arkasındaki “süper beyin” olduğunu ve karşılaştığı herkes için “ilham kaynağı” olduğunu söyledi. Üst düzey Ukraynalı bir yetkili, eski muhafızı Kiev’deki toplantıya tam da öyle pantolonla geldiği için —Ukraynalıları çok eğlendirerek— “pembe pantolonlu general” olarak adlandırdı.
Eski üst düzey bir kaynak, Walker’ın “inananlardan” olduğunu söyledi: “Kesinlikle en iyilerden biriydi. Wallace gibi o da Rusya’nın geri püskürtülebileceğine inanıyordu, savaşın başında Ukrayna’nın savaşacağına ve üç haftadan fazla dayanacağına inanıyordu. Radakin de bu inancı paylaşıyordu.”
Ağustos
Britanya diplomasisi sonunda iki tarafı tekrar bir araya getirdi. Ağustos ortasında Radakin, Zalujniy ve Cavoli Polonya-Ukrayna sınırında bizzat buluştu. Beş saatlik görüşmede karşı taarruz planları üzerinde çalıştılar ve kış ile sonraki yıl için başka planlar yaptılar. Bu, ABD’nin o kadar çabuk geri çekilmeyeceğinin işaretiydi. Noel’den kısa süre önce, yaz taarruzunun başlamasından yaklaşık altı ay sonra, Kiev güçleri şiddetli Rus direnişi karşısında pek ilerleme kaydedememişti. Ve savaş devam ediyordu.
Zamanla Britanya ve ABD, Storm Shadow gibi uzun menzilli silahların Rusya içindeki hedeflere karşı kullanımına ilişkin kısıtlamalarını gevşetti. Ukrayna’ya Batı silah sevkiyatlarının komuta merkezi, Stuttgart’taki İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma binanın tozlu tavan arasından Wiesbaden’deki Amerikan üssüne taşındı.
Şu anda Londra’ya atanmış olan Zalujniy, Wiesbaden’in ortaklarla operasyonel planlamayı koordine etmek ve cephe için gerekli kaynakları belirlemek üzere “gizli silahları” hâline geldiğini hatırladı.
Britanyalıların ve Amerikalıların dahil olduğu savaş simülasyonları devam etti. Bu sırada ikmal ihtiyacı belirlenip Londra, Washington ve diğer Avrupa başkentlerine iletilirken, Britanya Genelkurmay Başkanları belirli saldırı planının işe yarayıp yaramayacağı veya belirli operasyonlar için ihtiyaç rakamlarının yeterli olup olmadığı gibi sorular soruyordu. Amiral Radakin bu süreçte geleneksel Genelkurmay Başkanı rolünden daha kapsamlı rol üstlenerek hükümet içinde Britanya’nın Ukrayna’daki çabalarını yönetti.
Bir meslektaşı, “ABD’yi işin içinde tutmaya ve Joe Biden yönetimini Ukrayna konusunda kendi tarafına çekmeye çalışan kişi oydu,” hatırlatmasını yaptı.
Bu çalışma devam etti. Ağustos 2024’te Ukraynalılar, ABD’yi veya diğer müttefikleri bilgilendirmeden güneybatı Rusya sınırından Kursk oblastına asker gönderdi. Ukraynalı askeri bir kaynağa göre, Nisan 2023’te ABD’de yaz taarruzunun ayrıntılarının sızdırılmasının ardından, planlanan Kursk taarruzunun ayrıntılarının Moskova’ya ulaşabileceği endişesi vardı. Ukrayna silahlı kuvvetlerindeki ciddi mühimmat eksikliğini ortaya çıkaran gizli Pentagon belgeleri sosyal medyada yayımlandı, bunun üzerine her iki tarafta da karşılıklı güvenin azaldığı hissi oluştu.
Daha derin analizler
Britanya Savunma Bakanlığı’nda, General Hockenhull liderliğinde Stratejik Kuvvet Komutanlığı ekipleri, kendi stratejik savunma incelemesi için Ukrayna’dan elde edilen dersleri toplamak üzere görevlendirildi. Britanyalı askeri bir kaynak bu konuda, “Ukrayna savunması için ağır bedel ödedi, ancak bize modern savaş hakkında da fikir verdi,” dedi.
Bu arada Genelkurmay Başkanı olarak terfi eden Korgeneral Roly Walker, 2023 ilkbahar ve yazında elde edilen dersleri, daha ölümcül ve çevik güce dönüştürmek istediği Britanya ordusuna taşıdı.
Sonbaharda dört yıllık görev süresinin ardından görevinden ayrılması beklenen Amiral Sir Tony Radakin, Zelenskiy ile yaklaşık on kez görüştü. Zelenskiy, ona hürmetle “Amiral” diyor ve genellikle görüştüğü çoğu yabancı askerin aksine general olmadığına dikkat çekiyordu.
Şimdilik son görüşmeleri geçen Cuma günü Ukrayna Devlet Başkanı’nın Kiev’deki ofisinde gerçekleşti. Bu görüşmede Amiral Radakin, Birleşik Harekat Başkanı Korgeneral Nick Perry ve Fransız mevkidaşları, Rusya ile barış anlaşması yapılması durumunda “Ukrayna’da cephe gerisi destek gücü” planı sundular.
Britanya ve Fransa, bundan önceki perşembe günü Brüksel’de “gönüllüler koalisyonu” savunma bakanları toplantısı düzenleyerek bu planları 50 ülkeyle koordine etti. Mevcut Britanya Savunma Bakanı John Healey, “Bugünkü görüşmeler gizli olsa da, planlamalarımız gerçekçi ve somuttur. Planlarımız iyi hazırlanmıştır,” diye konuştu.
Britanya’nın Ukrayna’nın savunmasına yönelik taahhütleri artarken, bazıları bu yolun nereye varacağı konusunda endişeli. Moskova ve Kiev’deki eski Savunma Ataşesi John Foreman, Ukrayna’da on yıldan fazla sürebilecek “belirsiz görevde” süresiz askeri taahhüt olasılığı ve bunun NATO üzerindeki olası etkileri konusundaki endişelerini dile getirdi.
Foreman, “Burada net bakış açısına sahip olmalı ve duygularımızın bizi yönlendirmesine izin vermemeliyiz. Şimdi gerçek siyasi sağduyu zamanı,” dedi: “Görev nedir? Nihayetinde güvenlik veya caydırıcılık sağlamak için sahada askerlerimiz olacaksa, ateşkes başarısız olursa ne olur? Askerlerimiz için risk nedir ve angajman kuralları nelerdir? Askerler öldüğünde sonra ne olur? Çatışmanın içine çekilme riskimiz var ve Britanya kamuoyunun bu riskin gerçekten farkına vardırıldığına inanmıyorum. Savaşa dahil olmak kolaydır ama çıkmak daha zordur.”
Önümüzdeki cuma günü Britanya Savunma Bakanı John Healey ve Alman mevkidaşı Boris Pistorius, Brüksel’deki Ukrayna Temas Grubu toplantısında —Austin’in kapsamlı ABD desteği sözü verdiği Ramstein toplantısından iki yıldan fazla süre sonra— liderliği üstlenecekler. Mevcut ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ukrayna’nın bundan sonra nasıl silahlandırılacağını görüşmek üzere Avrupa’ya seyahat etmek yerine ABD’den video konferansla katılacak.
Britanyalı bir yetkili, durumu “program çakışmalarına” bağladı, ancak Hegseth’in yokluğu, Avrupa giderek daha derin müdahaleye hazırlanırken ABD’nin geri adım attığının başka işareti olarak değerlendiriliyor.
Diplomasi
AB, Boeing uçaklarına gümrük vergisi getirmeyi planlıyor

Brüksel, Washington ile ticaret görüşmelerinin başarısız olması halinde, daha fazla misilleme önlemleri kapsamında Boeing uçaklarına gümrük vergisi uygulamayı planlıyor.
Financial Times’ın haberine göre AB ticaret politikasını yürüten Avrupa Komisyonu, sivil uçakları yıllık yaklaşık 100 milyar avroluk ABD ithalatı listesine dahil edecek.
Fakat bu önlemler, AB’nin ABD gümrük vergilerinin azaltılmasında yeterli ilerleme kaydetmemesi halinde yürürlüğe girecek ve üye ülkelerin ağırlıklı çoğunluğunun onayı gerekiyor.
ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan’da AB’den yapılan neredeyse tüm ihracata en az yüzde 20 ek gümrük vergisi uygulamaya koymuş fakat 9 Nisan’da “müzakerelere zaman tanımak” için bu oranı 90 günlüğüne yüzde 10’a indirmişti.
ABD’nin AB’nin çelik, alüminyum ve otomobillerine uyguladığı yüzde 25’lik gümrük vergileri ise devam ediyor.
AB de müzakere sürecine yardımcı olmak için Harley-Davidson motosikletleri, tavuk eti ve giyim dahil olmak üzere 21 milyar avro değerindeki ABD mallarına uyguladığı misilleme gümrük vergilerini 14 Temmuz’a kadar askıya aldı.
Yetkililer, anlaşma sağlanamadığı takdirde, uçak ve muhtemelen kimyasal ürünleri de içerecek bir sonraki gümrük vergisi dalgasının da muhtemelen o tarihten itibaren uygulanacağını belirtti.
Yetkililer, perşembe günü yayınlanması beklenen hedef listesinin hâlâ değişebileceği konusunda uyarıda bulundu. Eurostat verilerine göre, AB 2024 yılında ABD’den yaklaşık 18,3 milyar avro değerinde uçak, uzay aracı ve parça ithal etti.
Müzakereleri yürüten AB Ticaret Komiseri Maroš Šefčovič salı günü Avrupa Parlamentosu’nda (AP) yaptığı açıklamada, AB’nin ABD’ye ihracatının yüzde 70’inin şu anda gümrük vergisine tabi olduğunu söyledi.
ABD, ilaç, yarı iletkenler ve diğer ürünlere sektörel gümrük vergilerini uygulamaya koyarsa, bu rakam yüzde 97’ye, yani 549 milyar avroya ulaşacak. Mevcut ticaret hacmine göre, ABD her yıl 100 milyar avrodan fazla gümrük vergisi toplayacak.
Komiser, “Şimdi ABD’nin adil ve dengeli bir çözüme doğru ilerleme kaydetmeye hazır olduğunu göstermesi gerekiyor. Müzakere yoluyla bir çözümün bizim için açık ve tercih edilen sonuç olmaya devam etmesi nedeniyle ABD ile görüşmelere tam olarak bağlıyız. Fakat ABD ile görüşmelerimiz gerekli sonuçları vermezse, ‘tüm seçenekleri masaya yatırarak’ ‘eşit şartları yeniden tesis etmek’ amacıyla alternatiflere hazır olacağız,” dedi.
Havacılık ve uzay endüstrisi, entegre tedarik zincirlerinde maliyet artışlarının hissedilmeye başlamasıyla Trump’ın ticaret savaşına uyum sağlamak için acele ediyor.
Sübvansiyonlar konusundaki anlaşmazlık nedeniyle Boeing ve Airbus uçaklarına 18 ay süreyle vergi uygulanan dönem dışında, sektör 1979’dan bu yana büyük ölçüde gümrük vergisi engelleri olmadan faaliyet gösteriyor.
Tedarik zincirleri tüm dünyaya yayılmış durumda ve hem Airbus hem de Boeing yeni uçaklar için çeşitli bölgelerden parça ithal ediyor. Bazı uçaklarının parçalarını İtalya ve Japonya’dan temin eden Boeing, halihazırda daha yüksek ithalat maliyetleriyle karşı karşıya.
ABD’li sektör yöneticileri, gümrük vergilerinin kaldırılması için Beyaz Saray’a baskı yapıyor. Son haftalarda birçok havayolu şirketi yöneticisi, gümrük vergilerini ödemek yerine Boeing veya Airbus’tan uçak teslimatlarını erteleyecekleri uyarısında bulundu.
Boeing’in büyük müşterilerinden Ryanair’in CEO’su Michael O’Leary, geçen ay FT’ye verdiği demeçte, vergiler nedeniyle uçakların fiyatları artarsa teslimatları erteleyeceklerini söylemişti.
ABD, ithalatından çok daha fazla havacılık ve savunma ürünü ihraç ediyor. Sektörün ticaret örgütü olan Havacılık ve Uzay Sanayicileri Derneğine göre, 2023 yılında ABD’nin havacılık ve savunma ihracatı dünya çapında 136 milyar dolara yaklaştı. ABD’nin havacılık ve savunma ithalatının toplam değeri ise 22 milyar doların biraz altındaydı.
Salı günü Paris’te düzenlenen bir etkinlikte, Airbus CEO’su Guillaume Faury, Avrupa’nın beş yıl önceki sübvansiyon anlaşmazlığında olduğu gibi, uçaklara “karşılıklı” gümrük vergileri uygulayacağını beklediğini söyledi.
ABD ve AB, bu gümrük vergilerini 2021’de askıya almıştı.
Faury, AB’den belirli bir politika yanıtı talep edip etmediğini belirtmedi, fakat beklenen misilleme gümrük vergilerinin ABD endüstrisi üzerindeki etkisinin Trump’ın Airbus’a uyguladığı gümrük vergilerinden daha büyük olacağını söyledi.
Şirketlerin “kaybet-kaybet” durumuyla karşı karşıya olduğunu da sözlerine ekledi ve “Avrupalılar ve Amerikalılar için bu gerçekten olumsuz bir durum, ama her şeyden önce Amerikalılar için [olumsuz]. Bu yüzden zamanla sorunların çözüleceğini umuyorum. Fakat henüz öyle bir durum yok. Bu gümrük vergileri, çok yüksek performanslı transatlantik ekosistemimize zarar verecek,” diye konuştu.
Diplomasi
Trump’ın temsilcisi: Ateşkes anlaşması yakın, tek engel Putin

ABD Başkanı Donald Trump’ın özel temsilcisi Keith Kellogg, Ukrayna ve Rusya’nın 30 günlük kapsamlı bir ateşkes anlaşmasına yakın olduğunu ancak Rusya Devlet Başkanı’nın buna karşı çıktığını savundu. Kellogg, Ukrayna’nın bu ateşkesi hemen istediğini ve anlaşmanın birçok şart içerdiğini söyledi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın özel temsilcisi Keith Kellogg, Ukrayna’nın Rusya ile ateşkesin tüm şartlarını beğenmediğini ancak tarafların anlaşmaya yakın olduğunu belirtti.
Kellogg, Fox News kanalına yaptığı açıklamada, anlaşmanın önündeki tek engelin Rusya Devlet Başkanı olabileceğini ifade etti.
Kellogg, Kiev’in “karada, denizde ve havada” geçerli olacak 30 günlük kapsamlı bir ateşkese razı olduğunu ve bu sürenin uzatılabileceğini söyledi. Ukrayna’nın bu rejimin hemen yürürlüğe girmesini istediğini aktardı.
Ateşkes planının 23 Nisan’da Londra’da yapılan “gönüllüler koalisyonu” toplantısında ele alındığını hatırlatan Kellogg, “Birçok şart içeren bu kapsamlı ateşkese hazırlar. Ve Ukraynalılar buna razı,” ifadesini kullandı.
Kellogg, “Sanırım yakınız. Sonucu alabilecek tek kişi Başkan Trump. Ve belki de önümüzdeki engel, razı olmayan Rusya Devlet Başkanı,” diye ekledi.
Rusya, “insani mülahazalarla” 8-10 Mayıs tarihlerini kapsayan bir ateşkes ilan etti.
Kremlin’den yapılan açıklamada, “Bu dönemde tüm muharebe eylemleri durduruluyor,” denildi ve Ukrayna tarafına “bu örneği takip etme” çağrısı yapıldı.
Açıklamada, Ukrayna’nın ateşkese uymaması hâlinde Rus ordusunun “yeterli ve etkili bir karşılık vereceği” belirtildi.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Bu, Rusya devlet başkanının iyi niyet göstergesidir ve barışçıl bir çözüm yoluna girme isteğimizi vurgulamaktadır,” dedi.
Diğer yandan Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, 30 günlük bir ateşkes konusunda ısrarcı.
Rusya’nın ilan ettiği üç günlük ateşkese “tiyatro gösterisi” adını verdi. Kremlin ise Zelenskiy’nin bu tutumunu manipülasyon olarak değerlendirdi.
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya’nın Zafer Günü’nün 80. yıl dönümü münasebetiyle ilan ettiği ateşkesin “önemli bir şey gibi görünmediğini” ancak “başladığımız yere kıyasla çok fazla” olduğunu söylemişti.
Mart ayında hem Rusya hem de Ukrayna, ABD tarafının enerji tesislerine yönelik saldırılara 30 günlük moratoryum önerisini kabul etmişti. Daha sonra taraflar anlaşmayı ihlal ettikleri yönünde karşılıklı suçlamalarda bulunmuştu.
Diplomasi
Trump, Rusya’yı G7’ye döndürme fikrinden caydı

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya’nın G7 ülkelerine yeniden katılması için mevcut zamanın “uygun olmadığını” belirtti, ancak ülkenin G8’den çıkarılmasının “aptalca” olduğunu ve bunun Ukrayna savaşına yol açtığını savundu. Kremlin ise Rusya’nın G7’ye dönmeye pek ilgi duymadığını, grubun önemini yitirdiğini ve Moskova’nın G20 ile işbirliğini tercih ettiğini açıkladı.
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya’nın G7 ülkelerine yeniden katılması için mevcut zamanın “uygun olmadığını” belirtti.
6 Mayıs’ta Dünya Kupası planlama toplantısında gazetecilere yaptığı açıklamada Trump, “Sanırım şimdi [Rusya’yı G7’ye geri dahil etmek için] en uygun zaman değil. Hayır, şimdi en uygunsuz zaman. Bu fırsatı kaçırdık, değil mi?” ifadelerini kullandı.
Aynı zamanda, Rusya’nın G8’den çıkarılması kararını “çok aptalca” olarak nitelendirdi. Trump, Moskova G8’de kalsaydı, Ukrayna’ya saldırmayacağını ve durdurmaya çalıştığı “ölümcül savaşı” başlatmayacağını savundu.
Trump, daha önce şubat ayında da Rusya’yı G7’ye geri döndürme arzusunu dile getirmişti.
Bu fikri daha da öncesinde, Haziran 2020’de de ortaya atmıştı.
O dönemde ABD Başkanı, böyle bir adımın “sağduyuya uygun” olduğunu vurgulamış, ancak diğer katılımcı ülkeler bu girişimi desteklememişti.
G7, Çin hariç dünyanın en büyük yedi ekonomisini bir araya getiriyor: ABD, Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, İtalya, Kanada ve Japonya. Rusya, 1997 yılında bu gayri resmi kulübe katılarak G8’e dönüşmesini sağlamıştı.
Ancak 2014 yılında, Kırım’ın Rusya Federasyonu’na bağlanmasının ardından Moskova, birlikten çıkarıldı.
Trump’a göre bu durum, Moskova’nın o zamanki ABD Başkanı Barack Obama’yı dış politika sahnesinde “alt etmesi” nedeniyle yaşandı. Trump, o yıllarda Washington’ın “özellikle Rusya konusunda” zayıf olduğunu iddia etti.
Trump’ın açıklamalarının ardından Kremlin’den yapılan değerlendirmelerde, Moskova’nın G7’ye dönmeye pek ilgi duymadığı belirtildi.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Şu anda Yediler Grubu olarak adlandırılan grubun, önemini büyük ölçüde yitirdiğini defalarca söyledik,” ifadelerini kullandı.
Peskov’a göre, bu gayri resmi kulüp, küresel ekonominin büyüme merkezlerinin dünyanın başka bölgelerine kayması nedeniyle şu anda ekonomik büyümede lider olmayan ülkeleri bir araya getiriyor.
Bu bağlamda Rusya, G20 ülkeleriyle işbirliği yapmaya daha fazla ilgi duyuyor. Peskov, “Muhtemelen ‘Yirmiler’ gibi bir forum, kürenin ekonomik lokomotiflerini daha iyi yansıtıyor,” diye açıkladı.
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Görüş2 hafta önce
Pahalgam terör saldırısı, Hindistan ve Pakistan yine kavgalı…
-
Görüş2 hafta önce
Dönüşümün gereklilikleri ve ulusal ortaklığın ihtiyaçları arasında Hamas
-
Ortadoğu2 hafta önce
Suriye İnsan Hakları Takip Komitesi, mezhepçi katliamlara dair nihai raporunu yayımladı
-
Asya2 hafta önce
Cammu Keşmir bölgesinde terör saldırısı: 26 ölü, 17 yaralı
-
Avrasya Günlüğü2 hafta önce
ABD’li ekonomist: Çin’in “e-ticaret + altyapı” sinerjisi bölgesel ekonomik dönüşümü hızlandırıyor
-
Görüş1 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ihanet etti
-
Dünya Basını1 hafta önce
Jeffrey Sachs: ABD’nin Asya’daki askeri üslerini kapatın