Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Irak seçim sisteminde geri dönüş: Kazananlar-kaybedenler

Yayınlanma

“Değişiklik ile büyük siyasi partiler avantajlı bir hale gelirken küçük partiler ve bağımsız adaylar avantajını kaybediyorlar.”

Irak’ta hükümet ortağı Şii, Sünni ve Kürt partilerin hazırladığı ve Meclis’ten geçirdiği yeni seçim yasasıyla, “çoklu seçim bölgesi” sisteminden, “kapalı liste ve tek seçim bölgesi” sistemine geri dönüldü. “Kapalı liste ve tek seçim bölgesi” sisteminin değiştirilmesi, 2019 yılında başlayan büyük protesto hareketinin öne çıkan taleplerinden biriydi. Mezhebe dayalı siyasi sistemin bir uzantısı ve tamamlayıcısı olan bu seçim sistemi, mezhep odaklı ana koalisyonların iktidarına mutlak kontrol imkânı sağlıyordu.

2018 seçimleriyle kurulan Irak hükümeti 2019 ayaklanmaları nedeniyle düşünce Irak’ın geleneksel güçleri, seçim yasasının değişmesi de dahil, sokaktan yükselen bir dizi talebe boyun eğmen zorunda kaldılar. Değişikliğin ardından yapılan ilk seçim olan Ekim 2021 seçimlerinde, sisteme egemen Şii partiler büyük güç kaybetti. Sandıktan birinci parti olarak çıkan Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr, çoğunluk hükümeti kurmak amacıyla Kürt ve Sünni grupları bir araya getirdi ancak muhalif Şii partiler (Koordinasyon Çerçevesi), Sadr’ın hükümet kurmasını engelledi. Bir yıl süren bu engellemelerin ardından Sadr, milletvekillerini Meclis’ten çekti ve böylece hükümet kurma görevi, işgalden sonra kurulan tüm Irak hükümetlerinin ana aktörü, geleneksel Şii partilere geçti. Koordinasyon Çerçevesi, Kürt ve Sünni partilerin de katılımıyla Devleti Yönetme İttifakını oluşturdu ve Muhammed Şiya es-Sudani’nin başbakanlığındaki mevcut hükümeti kurdu. Geleneksel Şii partiler, kendilerine avantaj sağlayan seçim sistemini geri getirerek önemli bir zafer elde etmiş oldular.

En çok oy alan değil en büyük olan Meclis’e

ORSAM Irak Çalışmaları Uzmanı Feyzullah Tuna Aygün, geri getirilen tartışmalı seçim sisteminin ayrıntılarını anlattı: “Değişiklik ile oy çokluğu (first-past-the-post) yerine nisbi dağılım metodu olan Sainte-Lague metodu benimsenmiş oldu. 2021 yılında uygulanan yasa, 2019’da hükümetin istifa etmesine neden olan gösterilerin ardından parlamentoda kabul edilmişti. Bu yasa ile Irak 83 seçim bölgesine bölünmüş ve bu bölgelerden en çok oy alan kişilerin parlamentoya gitmesinin önü açılmıştı. Ancak nisbi sistem ile adayların içerisinde yer aldığı seçim listelerinin önemi artıyor. Bunu örneklendirmek gerekirse 2018 seçimlerinde Bağdat’ta büyük siyasi partilerin listesinden aday olup 7-8 bin oy alan kişiler artık oylar sayesinde temsil hakkına sahip olurken bunlardan daha fazla oy alan bağımsız adaylar parlamentoda sandalyeye sahip olamamıştı. Dolayısıyla değişiklik ile büyük siyasi partiler avantajlı bir hale gelirken küçük partiler ve bağımsız adaylar avantajını kaybediyorlar.”

Sadr belirsizliği

Siyasetten çekilen Şii dini ve siyasi lider Mukteda es-Sadr ve Şiilerin en büyük merci Ayetullah Ali es-Sistani’nin de seçim yasasında eskiye dönüşe karşı çıktığı biliniyor.

Aygün, Sadr cephesinden değişikliğe ilişkin ciddi bir tepki gelmediğine dikkat çekti ve ekledi: “Ancak 2018 ve 2021 seçimlerinde en büyük siyasi parti olması, seçim sistemindeki değişikliklere rağmen gücünü konsolide edebildiğini gösteriyor. Değişikliğin ardından seçimlerde yüksek oy alsa bile tek başına hükümet kurabilecek bir sayıya ulaşması beklenmiyor. Bu nedenle Irak’ın geleceği açısından belirsizliklerin sürdüğü söylenebilir.”

Kerkük’e özel madde

Yeni yasaya göre düzenlenecek ilk seçimlerin Kasım ayında yapılması planlanan vilayet meclisi seçimleri olması bekleniyor. Yasa tasarısı gündeme geldiğinde en çok tartışılan konulardan biri, 2005’ten beri vilayet seçimlerinin yapılamadığı Kerkük’ün durumu oldu. 2003 sonrası Kürt siyasi partileri tarafından ülkenin kuzeyinden getirilerek buraya yerleştirilen nüfustan dolayı seçim yasasına Kerkük ile ilgili özel madde de eklendi. Tuna Aygün, yasanın Kerkük’te nasıl uygulanacağına ilişkin tartışmaların taslağın yasalaşmasını da erteleyebilecek şekilde etkili olduğuna dikkat çekti: “Ancak varılan uzlaşıya göre Kerkük’teki seçmen kütükleri etraflıca incelenecek ve sonradan Kerkük kütüğüne kaydedilen kişiler çıkartılacak. Yine de bunun uygulanması konusunda özellikle Türkmenlerin ciddi tereddütleri var. Zira Türkmenler 300 bin civarında Kürt seçmenin sonradan Kerkük kütüğüne kaydedildiğini iddia ediyor. Her ne kadar Kerkük’te de seçimlerin yapılması konusunda bir karar alınmış olsa da anlaşmazlıklar nedeniyle Kerkük’te seçimlerin yapılmaması sürpriz olmaz.

 

ORTADOĞU

Hamas’ın Batı Şeria lideri İsrail hapishanesinde öldürüldü

Yayınlanma

Hamas’ın Batı Şeria’daki lideri Mustafa Muhammed Ebu Ara, tutuklu bulunduğu İsrail hapishanesinde hayatını kaybetti. 7 Ekim’den bu yana İsrail hapishanelerinde işkence veya ihmal nedeniyle öldürülen tutuklu sayısının 19’a yükseldi.

Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinden yapılan ortak açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria’nın Tubas kentine bağlı Akaba beldesi sakinlerinden Ebu Arra’nın sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine hastaneye kaldırıldığı belirtildi.

Rimon Hastanesinden Soroka Askeri Hastanesine sevk edilen Ebu Arra’nın yaşamını yitirdiği aktarılan açıklamada, evli ve 7 çocuk babası olan Ebu Arra’nın 1990 yılından bu yana birçok kez İsrail tarafından tutuklandığı kaydedildi.

Ebu Arra’nın İsrail hapishanelerinde toplam 12 yıl yattığı paylaşılan açıklamada, 63 yaşındaki Filistinlinin son olarak 30 Ekim 2023’te idari tutuklamaya tabi tutulduğu hatırlatıldı.

Açıklamada, “Ebu Ara’nın, tüm mahkumlar gibi, Gazze’ye yönelik imha savaşının başlamasından bu yana, İsrail hapishaneleri ve kamplarındaki mahkûm ölümlerinin başlıca nedenleri olan işkence, açlık ve tıbbi ihmal de dahil benzeri görülmemiş suçlar ve prosedürlerle karşı karşıya kaldığı” vurgulandı.

Ebu Arra’nın tutuklanmadan önce ciddi sağlık problemleri yaşadığı belirtilen açıklamada, “Ebu Arra, ilaçlarından mahrum edilerek ölüme terk edildi. Bu Filistin halkına karşı devam eden soykırım suçları kapsamında yapıldı” denildi.

Filistinlinin ölümünden İsrail hapishane idaresinin sorumlu tutulduğu açıklamada, İsrail hapishanelerinde tutulan 9 bin 700’ü aşkın Filistinlinin akıbetinden de hapishane idaresinin mesul olduğu kaydedildi.

Açıklamada, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail hapishanelerinde ölen Filistinlilerin sayısının 19’a çıktığı aktarıldı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Mısır, IMF incelemesi öncesi akaryakıt fiyatlarını %15 artırdı

Yayınlanma

Mısır, Aralık 2025’e kadar sübvansiyonları kademeli olarak kaldırma planının bir parçası olarak akaryakıt fiyatlarını artırdı. Bu hamle, vatandaşların hoşnutsuzluğuna yol açan elektrik kesintilerinin devam ettiği bir dönemde geldi.

Mısır 2022’den bu yana, verdiği kredilere karşılık Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) talep ettiği ekonomik bir “reform” programı uyguluyor. Bu program çerçevesinde para birimi dört kez devalüe edildi, gıda ve enerji sübvansiyonları önemli ölçüde azaltıldı, ancak bazıları hala yürürlükte.

The National’a konuşan mali analistler, akaryakıttaki fiyat artışlarının IMF’nin Mısır’a verdiği 820 milyon dolar tutarındaki kredinin üçüncü diliminin ödenmesi için temel bir şart olduğunu söyledi.

IMF, Mısır’ın gıda ve yakıt sübvansiyonlarının kaldırılması şartını yerine getirmesini beklerken reform programının üçüncü incelemesi 10 Temmuz’dan 29 Temmuz’a ertelendi.

IMF’nin mart ayında kredi programını 5 milyar dolar genişletmesinden bu yana hükümet akaryakıt fiyatlarına ikinci kez zam yaptı. Mısır, anlaşmanın bir parçası olarak yakıt sübvansiyonlarını azaltmayı taahhüt etmişti.

Nisan ayında IMF, Mısır’ın 2024/25 yıllarında yakıt sübvansiyonları için 331 milyar Mısır lirası (6,85 milyar dolar), 2025/26 yıllarında ise 245 milyar Mısır lirası harcayacağını tahmin etmişti.

The National’ın haberine göre hükümetin sübvansiyonları kaldırma çabaları, son yıllarda yaşam maliyetlerinin arttığını söyleyen vatandaşların direnişiyle karşılaştı. Günlük yaşamı sekteye uğratan ve Mısırlılar arasında öfkeye yol açan sürekli elektrik kesintileri durumu daha da kötüleştirdi.

Hükümet elektrik kesintilerini rekor tüketim ve teknik arızalara bağlıyor ancak pek çok vatandaş bu açıklamaları bahane olarak görüyor.

Bazı uzmanlar sübvansiyonların azaltılmasının uzun vadede elektrik sektöründe yeni yatırımlar için alan açacağını ve nihayetinde elektrik kesintilerini ortadan kaldıracağını söylüyor.

Ancak hükümet kısa vadede IMF’nin şartlarını yerine getirmek ve halkın hoşnutsuzluğunu yönetmek arasında tehlikeli bir yolda ilerlemek zorunda.

Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar, IMF kredilerini güvence altına almak için gerekli olsa da hükümet ile vatandaşlar arasındaki ilişkiyi daha da gerginleştirebilir.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Ateşkes müzakerelerine “Biden” rötarı

Yayınlanma

İsrail müzakere ekibi, Hamas ile ateşkes ve esir takası müzakereleri için bugün Doha’da yapılması planlanan görüşmeleri bir hafta sonraya erteledi.

Üst düzey bir İsrailli yetkili, gecikmenin nedeninin Başbakan Binyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki görüşmenin ertelenmesi olduğunu belirterek, Başbakan’ın nasıl ilerleneceğini değerlendirmek üzere ortaya çıkan anlaşmayı Biden’la görüşmeyi planladığını söyledi.

Kaynak ayrıca müzakere ekibinin toplantıdan sonra görüşmeler için yola çıkacağını söyledi, ancak tam zamanını belirtmedi. İsrail medyası heyetin ancak önümüzdeki hafta yola Doha’ya gidevileceğini bildirdi. Kaynak, gecikmeye rağmen müzakerecilerin Arap arabulucularla görüşmeleri uzaktan sürdürdüğünü vurguladı.

Hamas’ın elindeki rehinelerin aileleri, heyetin seyahatinin ertelendiği haberine öfke duyduklarını ifade ettiler.

Rehinelerden Matan Zangauker’in annesi Einav Zangauker, “Netanyahu Kongre önünde masadaki anlaşmayı kabul ettiğini açıklamak yerine, kişisel nedenlerle anlaşmanın ilerlemesini engelliyor” dedi.

Ayrıca aileler, İsrailli müzakere heyetiyle “acil toplantı” yapılmasını talep etti.

“Esir Aileleri Forumu” tarafından yapılan açıklamada müzakereler konusunda güven krizinin olduğuna işaret edildi. Açıklamada, “Başbakan (Binyamin Netanyahu) iki haftadır arabulucuların anlaşmanın uygulanmasına ilişkin taleplerine yanıt vermekten kaçınıyor” denildi.

Esir ailelerine müzakere sürecine dair sağlanan bilgilerin gerçekliği yansıtmadığı aktarılarak, “Bu ayak sürüme, sevdiklerimizi geri getirme şansının kasıtlı sabote edilmesidir. Müzakereleri etkili şekilde baltalıyor ve ciddi bir ahlaki başarısızlığa işaret ediyor” denilen açıklamada, esirlerin geri dönüşüne ilişkin “dürüst rapor” sunmanın güvenlik servislerinin sorumluluğunda olduğu vurgulandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English