Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail Ordusu’na göre Gazze’nin güneyinde savaş aylar sürebilir

Yayınlanma

Hamas’ın, örgütün liderlerini öldürmeye ve geniş tünel ağını dağıtmaya odaklanan İsrail askerlerine karşı gerilla taktikleri kullanması nedeniyle hafta sonu Gazze’de en az 14 İsrail askeri öldürüldü. Böylece İsrail ordusunun son verilerine göre, Gazze’ye saldırıların başladığı 7 Ekim’den bu yana 156’sı karadan işgal sürecinde olmak üzere 489 İsrail askeri öldürüldü. Bu sayı, İsrail’in 1980’lerin başında Lübnan’da Filistinli militanlarla giriştiği ve Birinci Lübnan Savaşı olarak anılan savaştan bu yana verdiği en yüksek kayıp.

İsrail ordusunda kayıpların artması, ABD’nin sivil kayıpları azaltma taleplerine karşılık İsrail’in güç kullanımını sınırlayarak askerlerini tehlikeye attığı yönünde İsrail kamuoyunda bazı eleştirilere yol açtı. Ancak İsrailli güvenlik yetkilileri ABD’nın baskısı nedeniyle taktiklerde herhangi bir değişiklik yapıldığını reddediyor.

İsrail ordusundaki artan kayıplar, yarı gerilla ordusuna dönüşen ve nüfusun yoğun olduğu bölgelerden saldırılar düzenleyen Hamas’ı yok etmenin zorluklarını bir kez daha gösteriyor.

Wall Street Journal’ın haberine göre İsrailli askeri yetkililer Hamas’ın Gazze’nin güneyindeki geniş askeri ağının boyutları karşısında şaşırdıklarını ve beklediklerinden daha fazla tünel ve silah bulduklarını söylüyorlar. Üst düzey bir İsrailli askeri yetkili, Han Yunus’u Gazze’nin kuzeyi gibi kontrol altına alabilmesinin aylar alabileceğini belirtti.

“Şu anki hareket tarzları askerlerimizi taciz etmek ve ardından tünellere geri dönmek” diyen yetkili, Hamas’ın saldırılarını iki ila beş savaşçıdan oluşan hücrelerle sınırlı tuttuğunu da sözlerine ekledi.

Hamas tabur ve tugaylar halinde örgütlenmiş olsa da WSJ’nin iddiasına göre üç aydan fazla süren hava saldırıları ve iki ay süren kara operasyonları komuta altyapısının çekirdeğini kırdı. Ancak Hamas hâlâ etkili gerilla saldırıları düzenleyebiliyor.

Eski bir üst düzey İsrail askeri istihbarat subayı olan Michael Milshtein, mevcut Hamas gücüne atıfta bulunarak “Yarım gerilla ve yarım ordudan bahsediyoruz” dedi.

İsrail’de bazı kesimler, Gazze’nin güneyinde İsrail askeri kayıplarının artmasının hava saldırıları gibi yıkıcı ateş gücünün daha sınırlı kullanılmasından kaynaklandığına inanıyor. Hava saldırıları karada ilerleyen birlikler için bubi tuzaklı binalar gibi tehlikeleri ortadan kaldırıyor ancak Filistinliler arasında daha fazla sivil ölümüne yol açıyor.

İsrail Ekonomi ve Sanayi Bakanı Nir Barkat dün yaptığı açıklamada “Askerlerimizin hayatını tehlikeye atmamız ve vurmadan önce onları binaların içine göndermemiz savunulamaz” dedi: “En iyi dostlarımızdan bile gelse dış baskılara boyun eğmek korkunç bir hata.”

WSJ’ye göre Han Yunus’taki kuvvetlere komuta eden üst düzey İsrailli subay, politikada bir değişiklik olmadığını söyledi. Subay, İsrail’in Han Yunus’ta kara harekatının başladığı dönemde Gazze’nin kuzeyinde olduğundan daha fazla asker bulundurduğunu ve bu nedenle İsrail askerlerine zarar vermemek için daha az hava saldırısı düzenlediğini de sözlerine ekledi. Subay ayrıca ordunun bazen istihbarat toplayabileceğine inandığı için bir binayı yıkmadan önce içine asker göndermeye karar verdiğini söyledi.

İsrail saldırılarını, operasyonel kontrolü büyük ölçüde ele geçirdiğini söylediği Gazze’nin kuzeyinden, Hamas’ın güneydeki kalesi olduğunu iddia ettiği Han Yunus’a kaydırmıştı. İsrail birlikleri burada Hamas’ın tünellerini ve yeraltı yapılarında saklandığına inanılan örgüt liderlerini etkisiz hale getirmeye odaklanıyor.

İsrailli güvenlik analistleri, ordunun Han Yunus’ta Gazze’nin kuzeyinde olduğundan daha fazla komando baskınlarına ve isabetli ateş gücüne güvendiğini söylüyor. İsrailli askeri yetkililer, Biden yönetiminin İsrail’in Gazze’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği sivillerin kitlesel olarak yerlerinden edilmesinin tekrarlanmaması yönündeki talebi nedeniyle kentin savaşın başlangıcında tamamen boşaltılmadığını söyledi.

Analistlere göre Hamas savaşçıları, keskin nişancı ateşi, roket güdümlü el bombalarıyla vur-kaç saldırıları ve pusu kurma gibi gerilla taktiklerine güveniyor ve İsrail birlikleriyle doğrudan çatışmaya girmekten mümkün olduğunca kaçınıyor.

Habere göre İsrailli yetkililer yakında savaşın üçüncü aşamasına geçmeye hazırlandıklarını söylüyor. İsrailli güvenlik analistleri bu aşamada İsrail’in Gazze sınırı boyunca çok sayıda askerini yeniden konuşlandıracağını ve Hamas’ın Gazze’den İsrail’e saldırma kabiliyetini yok etmek ve örgütün elindeki rehineleri kurtarmak gibi savaşın hedeflerini tamamlamak için hedefli baskınlara güveneceğini belirtiyor.

Böyle bir yeniden konuşlanmanın Hamas’ın gerilla taktiklerine karşı savunmasız olan birliklerin sayısını azaltacağı ama aynı zamanda kritik tünel ağını bulup yok etme kabiliyetlerini de etkileyeceğini belirten habere göre böyle bir hamlenin zamanlaması da soru işaretleri yaratacak. İsrail, Hamas’ın rehinelerini tünellerin içinde tuttuğuna ve yeraltı ağını yok etmenin grubun savaşma kabiliyetini ortadan kaldırmak için kritik öneme sahip olduğuna inanıyor.

Emekli İsrailli general ve eski Ulusal Güvenlik Konseyi başkanı Uzi Dayan, İsrail’in kara kuvvetlerini Hamas’ın kalelerinden çekmesi halinde tünelleri ortadan kaldırmanın “zor değil, imkânsız olacağını” söyledi: “Toprak üzerinde tam kontrol olmadan, toprağın altında ne olduğunu kontrol edemeyiz.”

İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi başkanlığı da yapmış olan eski General Giora Eiland, Gazze’de güvenlik kontrolünü elinde tutarken daha düşük yoğunluklu çatışmalara geçişin bir parçası olarak, İsrail’in Gazze’de İsrail sınırı boyunca uzanan yarım milden biraz daha geniş bir tampon bölge oluşturmayı değerlendirdiğini söyledi. Eiland, “Ertesi gün için daha iyi bir güvenlik durumu yaratmak amacıyla binalar, seralar da dahil bu güvenlik bölgesinde var olan her şeyi temizleyeceğiz” dedi.

Biden yönetimi bu fikre karşı olduğunu çünkü bunun bölgenin topraklarını daraltacağını söyledi.

Dünkü kabine toplantısının açılış konuşmasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD’nin İsrail’in operasyonel kararlarını belirlediğini reddederek, ABD’nin İsrail’in bölgede askeri eylemde bulunmasını engellemediğini söyledi: “İsrail egemen bir ülkedir. Savaş kararlarımız operasyonel değerlendirmelerimize dayanıyor, dış baskılar tarafından belirlenmiyor” dedi.

Netanyahu’nun yorumları cumartesi günü Wall Street Journal’da yayınlanan ve Başkan Biden’ın Netanyahu’yu savaşın ilk aşamalarında Lübnanlı militan grup Hizbullah’a karşı önleyici bir saldırıdan kaçınmaya ikna ettiğini belirten haberin ardından geldi.

Netanyahu İsrail savaş hedeflerine ulaşana kadar devam etme sözü verdi, “Savaş çok ağır bir bedel ödetiyor ama savaşmaya devam etmekten başka çaremiz yok” dedi.

Emekli General Dayan, Hamas’ı ortadan kaldırma kampanyasına başlangıçta görülmemiş bir destek veren İsrail halkının savaş kayıplarından bıkmaya başladığını söyledi. Dayan, “İsrail halkı da bunun sona erdiğini görmek istiyor” dedi.

ORTADOĞU

Irak’a sığınan iki bin Suriye askerinin iadesi bugün başlıyor

Yayınlanma

suriye ordusu

Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, Irak’a kaçan Suriye ordusu askerlerinin iadesine bugün başlanacağını açıkladı.

Irak resmi haber ajansı INA’ya göre Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, konuya dair açıklama yaptı. Miri, Irak’a Esad yönetimi askerlerinin Suriye’ye iadesine bugün başlanacağını belirtti. İade işlemlerinin Irak’taki ilgili makamlar tarafından başlatılacağını aktaran Miri, sürecin Suriye tarafı ile koordineli yürütüleceğini ifade etti.

Suriye ordusuna bağlı yaklaşık 2 bin asker 7 Aralık’ta El-Kaim Sınırı Kapısı üzerinden Irak’a kaçmıştı. 9 Aralık’ta ise Heyet-i Tahrir Şam’a bağlı askeri operasyonlar komutanlığı, zorunlu askerlik yapanlara yönelik genel af kararı çıkarmıştı.

Irak’ın Anbar vilayetine bağlı Rutba ilçesinde bir kampa yerleştirilen askerler kötü koşullar nedeniyle ülkelerine geri gönderilmek için eylem yapmıştı.

Rutba ilçesi Kaymakamı İmat el-Duleymi, yaptığı açıklamada kaçan askerlerin çadırlarda barındığını ve bölgede elektrik, su ve ısınma imkanlarının yetersiz olduğunu ve yerleştirildikleri kampın internet erişiminden yoksun olduğundan dolayı aileleriyle iletişim kuramadıklarını söylemişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail tek kurşun sıkmadan Dera’ya ilerliyor: PYD, İsrail dahil herkesten yardım istiyor

Yayınlanma

Türkiye ve onun desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) Ayn el Arap’a (Kobani) yönelik operasyona hazırlanırken HTŞ ile aradığı diyaloğu henüz kuramayan PYD, Türkiye’ye karşı İsrail dahil tüm ülkelerden yardım bekliyor. Bu arada Suriye topraklarına giren İsrail de Dera’ya doğru ilerliyor.

PKK’nın Suriye kolu Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim video konferans yöntemiyle düzenlenen toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

DW Türkçede yer alan habere göre Salih Müslim HTŞ ile PYD arasında PYD’nin işgalindeki toprakların geleceğine ilişkin henüz bir müzakere süreci başlamadığını söyledi.

Heyet-i Tahrir Şam (HTŞ) Suriye’nin başkentini ele geçirip Esad yönetimini devirdiğinde Salih Müslim HTŞ ile diyaloga açık olduklarını söylemiş, “HTŞ bize bir adım atarsa biz iki adım atarız” demişti. Ayrıca PYD liderliği kendine bağlı kurumlara HTŞ’nin tanıdığı yeni Suriye bayrağının asılması talimatını vermişti.

Şam’a gönderdikleri mesajlara “henüz yanıt alamadıklarını” söyleyen Müslim, yine de olası müzakereleri yürütmek üzere bir heyet hazırladıklarını ve umutlu olduklarını belirtti.

Müslim, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın “HTŞ ve Kürtler arasında bir diyaloğu önlemek için aceleyle ve erkenden” Şam’a gitmiş olabileceğini düşündüğünü de söyledi.

HTŞ ile müzakerelerden istedikleri sonucu alamamaları halinde Şam’la bir çatışma ihtimali görüp görmediğinin sorulması üzerine Müslim, “Bu olmazsa kendimizi siyasi olarak savunacağız. Her şey masada ancak iyi niyetle yaklaşıyoruz” dedi.

Hem HTŞ hem SMO için “cihatçı” nitelemesi yapan Müslim, yine de HTŞ’nin geçmişte kendilerine yönelik operasyonlara katılmadığına dikkat çekti. Fakat bu yapının da “Türkiye ile koordinasyon halinde olduğunun” farkında olduklarını kaydetti.

“İsrail desteğine açığız”

İsrail basınında son günlerde çıkan “İsrail’in Suriyeli Kürtleri Türkiye’ye karşı koruması gerektiği” şeklindeki yorumların sorulması üzerine Müslim, “Özellikle İsrail’den değil, herkesten destek istediklerini” söyledi. Salih Müslim, “İsraille iletişimimiz yok, eğer böyle bir (Kürtlere destek) açıklamaları varsa elbette takdirle karşılarız” dedi. Müslim, Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği tutumun “İsrail’i de rahatsız ettiğini” savundu.

Jerusalem Post gazetesi 9 Aralık tarihinde, “Suriye Kürtlerinin temsilcileri yardım ve koruma talebiyle İsrailli yetkililere başvurdu” diye yazmıştı.

İsrail’in Türkiye’ye karşı açık desteğinin SDG kontrolündeki bölgelerde yaşayan Arap halkları huzursuz edip etmeyeceği sorusu üzerine Müslim, “Mısır, Fas, Tunus, Körfez ülkeleri… tüm bu Arap ülkelerinin zaten İsraille ilişkisi var” ifadelerini kullandı. Arap aşiretlerinin sırf bu yüzden kendileri aleyhine tutum almasını beklemediğini söyledi.

İsrail ordusu Dera’ya ilerliyor

Türkiye’nin PYD’ye yönelik eylemlerinden rahatsızlığını dile getiren İsrail ise Esad yönetiminin devrilmesi üzerine girdiği Suriye topraklarındaki işgalini tek bir kurşun dahi sıkmadan derinleştiriyor.

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İsrail’in Dera kırsalında dokuz kilometre ilerleyerek bölgedeki Koya köyüne ve Vahdet barajı bölgesine girerek stratejik mevzilere konuşlandığını duyurdu.

SOHR’un bildirdiğine göre İsrail güçleri bölgeye girmeden önce bölge sakinlerinden silahlarını teslim etmelerini istedi.

SOHR, ayrıca İsrail güçlerinin İsrail – Suriye sınırındaki tampon bölge yakınlarındaki Kuneytra bölgesi ve Dera arasındaki sınırda yer alan Sayda köyü yakınlarındaki askeri bir bölge olan 74. Tugay bölgesine girdiğini aktardı.

İsrail ordusu bu ay Esad hükümetinin çöküşünün ardından, Suriye sınırında yer alan stratejik Hermon Dağı’nı işgal etmiş ve Suriye ile işgal altındaki Golan Tepeleri arasındaki silahtan arındırılmış bölgeye girmişti. İsrailli yetkililer, bu hareketi İsrail’in sınırlarının güvenliğini sağlamak için sınırlı ve geçici bir önlem olarak tanımlamasına rağmen en az 2025’in sonuna kadar işgali devam ettireceklerinin mesajlarını veriyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

ABD, Suriye’de eğittiği gruba Esad devrilmeden önce “Zamanınız geldi” demiş

Yayınlanma

“IŞİD’e karşı mücadele” kapsamında ABD ve Birleşik Krallık tarafından eğitilen “Devrimci Komando Ordusu” (RCA) isimli gruba, Esad devrilmeden önce ABD Özel Kuvvetleri tarafından verilen bir brifingde, “Sizin zamanınız geldi,” denildiği belirtiliyor.

İngiliz The Telegraph’ta yayınlanan habere göre, Washington’un saldırıdan önceden haberdar olduğuna dair ilk işaret olarak RCA, Esad yönetiminin sonunu getirebilecek bir saldırı için güçlerini artırmalarının ve “hazır olmalarının” söylendiğini açıkladı.

RCA komutanlarından Başar el-Maşadani, Palmira kentinin eteklerinde Rusya tarafından kullanılan eski bir Suriye ordusu hava üssünden The Telegraph’a yaptığı açıklamada “Bize bunun nasıl olacağını söylemediler. Bize sadece, ‘Her şey değişmek üzere. Bu sizin anınız. Ya Esad düşecek ya da siz düşeceksiniz’ [dediler]. Ama ne zaman ya da nerede olacağını söylemediler, sadece hazır olmamızı söylediler,” dedi.

Maşadani’ye göre, Irak sınırındaki ABD kontrolündeki Tanf hava üssündeki brifingden önceki haftalarda, RCA’nın safları, komutası altına aldığı kendisi gibi daha küçük serbest birliklerle dolduruldu.

HTŞ geçen ayın sonlarına doğru yıldırım harekatıyla güneye, Şam’a doğru ilerlerken, RCA da Tanf’tan ilerledi ve şu anda başkentin kuzeyindeki toprak parçaları da dahil olmak üzere ülkenin yaklaşık beşte birini işgal ediyor.

Üst düzey RCA yetkilileri, Suriye’deki ABD’li komutanların ilerleme emrini, 2019’daki yenilgisine kadar ülkenin kuzeydoğusunun büyük bölümünü işgal eden IŞİD’in kalıntılarının “Esad’ın düşmesi halinde oluşacak güç boşluğundan yararlanmasını önlemek için” verdiklerini söyledi.

The Telegraph’a göre bu durum Washington’un sadece 8 Aralık’ta Beşar Esad yönetimini deviren HTŞ öncülüğündeki saldırıdan haberdar olduğunu değil, aynı zamanda operasyonun boyutları hakkında da kesin istihbarata sahip olduğunu gösteriyor.

Geçen hafta kentin eteklerindeki Rus kontrolündeki Suriye hava üssünü ele geçiren RCA savaşçıları, saldırı başlamadan yaklaşık üç hafta önce, kasım ayı başında Esad’ın olası düşüşüne hazırlanmalarının söylendiğini belirttiler.

Ekim ayı başında Maşadani ve diğer komutanlar, Tanf’taki Amerikalı subayların Ebu Hatab tugayını ve diğer birlikleri RCA’nın ortak komutası altına soktuğunu söyledi.

Bunun sonucunda RCA’nın mevcudu yaklaşık 800’den 3.000’e çıktı. Kuvvetin tüm üyeleri ABD tarafından silahlandırılmaya ve şu anda feshedilmiş olan Suriye ordusundaki askerlere ödenen maaşın yaklaşık 12 katı olan ayda 400 dolar maaş almaya devam etti.

Saldırı başladığında RCA güçleri doğu çölü boyunca yayıldı ve kilit yolların kontrolünü ele geçirdi. Ayrıca güneydeki Dera kentinde HTŞ’den önce Şam’a ulaşan bir isyancı grupla birleştiler.

Yüzbaşı Maşadani, RCA ve Suriye’nin geçici lideri Muhammed el-Colani tarafından yönetilen HTŞ militanlarının işbirliği içinde olduğunu ve iki güç arasındaki iletişimin Tanf’taki Amerikalılar tarafından koordine edildiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English