Ortadoğu
İsrail savunması neden çöktü?

İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi, daha bir hafta önce “Hamas çok ama çok itidalli ve daha fazla meydan okumanın sonuçlarının farkında” demişti.
İsrail, Hamas’ın Gazze’den başlattığı şimdiye kadarki en iddialı operasyon karşısında şaşkına döndü.
Hamas, cumartesi sabahın ilk ışıklarında Gazze’yi İsrail’den ayıran duvarı birçok noktadan aşarak ciddi bir sınır ötesi operasyon düzenledi. Hemen öncesindeki roket yağmurunun büyüklüğü, motorlu paraşütçülerin sınırı aşarak ciddi sayıda İsrailliyi esir alması Hamas’ın ciddi bir taktik değişimine gittiğine işaret ediyor.
Tüm dünyada olduğu gibi İsrail’de de en önemli tartışma konularından biri, Hamas’ın İsrail savunmasını dakikalar içinde nasıl çökerttiği. Aşağıda çevirisini okuyacağınız makale, işte bu soruya yanıt vermeye çalışıyor. İsrail’in en köklü gazetelerinden Haaretz’de yayınlanan makale, istihbarat sıkıntısının yanı sıra Hamas’ın operasyonunun büyüklüğü ortaya çıktığında bile IDF’nin toparlanma ve karşı saldırıya geçmede ciddi zaafları olduğunu ortaya koyuyor.
Küçük bir not: Hamas, İsrail’de terör örgütü olarak kabul ediliyor. Yazar da Hamas için aynı ifadeyi kullanıyor. Çeviride metnin orijinaline sadık kaldık.
***
Hamas’ın Saldırısı Karşısında İsrail Savunması Neden Çöktü?
İsrail tamamen hazırlıksız yakalandı ve saldırı altındaki bölgeleri savunmak için kuvvetlerini sahaya nakletmesi uzun saatler aldı. Bunlar, savaştaki gelişmeleri belirleyen ana başarısızlıklar.
Yaniv Kubovich ve Jonathan Lis
Hamas teröristlerinin cumartesi günü sabah saat 6:30’da başlayan İsrail’e saldırısı güvenlik kurumlarını hazırlıksız yakaladı. Ordu ve güvenlik kurumlarının başarısızlıkları hem saldırı hazırlıkları hem de saldırıya verilen karşılıkla ilgili.
İsrail’in saldırıya ilişkin önceden hiçbir istihbarat uyarısı yoktu ve saldırı başladıktan sonra bile sahada saldırı altındaki bölgelere ulaşabilecek yeterli sayıda kuvvet bulunmuyordu. Kuvvetlerin bölgeye akın etmesinden sonra bile, elit kuvvetler de dahil birliklerin çoğu bölgeye gönderilmek yerine toplanma noktalarında uzun saatler boyunca bekledi. Ana başarısızlıklar şunlar:
İstihbarat yok
IDF ve Şin Bet, Hamas’ın İsrail’i kalabalık gruplar halinde işgal etme niyetinde olduğuna dair hiçbir istihbarata sahip değildi. Hatta Güney Komutanlığı, tatil boyunca bölgedeki birlikleri takviye etmek amacıyla bölgede faaliyet gösteren üç taburun Batı Şeria’ya nakledilmesine izin verdi. Bu karar, diğer nedenlerin yanı sıra, Huvara’da yerleşimciler tarafından düzenlenen dua etkinliği gibi son zamanlarda Batı Şeria’da güvenlik gerilimini artıran birçok olay nedeniyle alındı.
IDF’nin olayın büyüklüğünü fark etmesi uzun zaman aldı
Önceden bilgi eksikliğine ek olarak, IDF’nin olayın büyüklüğünü fark etmesi, olay başladıktan sonra bile uzun zaman aldı. Ordu ilk başta çok sayıda bölgede, düzinelerce terörist olduğunu fark etmedi. Hamas’ın İsrailli askerleri ve sivilleri kaçırmayı başardığını fark ettiklerinde, Gazze’den görüntüler ve videolar sosyal medyada dönmeye başladı bile. Teröristlerin denizden saldırması da IDF’nin saldırının geç bir aşamasında öğrendiği bir şeydi.
Bölgede yeterli asker yok
Güney Komutanlığı ve Gazze Alayı’nın savunma düzeni cumartesi sabahı tamamen çöktü. IDF’nin bölgede kısa sürede konuşlandırabileceği yeterli sayıda askeri yoktu. Çevre bölgesi sakinlerinin evlerinden yaptıkları yardım çağrıları cevapsız kaldı. Bazıları askeri yetkililere ulaşmayı ve yardım talep etmeyi başardı, ancak çoğu durumda yardım edecek kimse yoktu.
Hatalı askeri nakil hazırlıkları
Belli bir noktadan sonra IDF teröristlerin yerini tespit etmek ve öldürmek için taburlar ve seçkin birlikler göndermeye başladı ancak asker nakli konusunda uygun bir hazırlık yapmadı. Binlerce düzenli ve yedek kuvvetin acilen çağrılmasına rağmen ordu, askerleri toplanma noktalarına götürecek otobüsler hazırlamadı. Bu nedenle askerler uzun saatler boyunca kendilerini Gazze çeperine ve birliklerine götürecek araçları beklediler. Çoğu durumda bunu başarabilmek için ailelerinin ya da arkadaşlarının yardımına başvurmak zorunda kaldılar.
Toplanma noktalarında saatler süren bekleyişler
Toplanma noktalarına vardıktan sonra bile, teröristlerin bölgedeki bölgelere sızdığı bilinmesine rağmen, savaşçıların çoğu saatlerce orada (çoğunlukla otoparklarda veya benzin istasyonlarında) beklemişti. Çevredeki birçok noktada, aynı birliğe ait olmayan birlikler, mevcut bir komutanın altında, yerinde geçici bir kuvvet olarak örgütlendi. Böylece komutanlar, kendileriyle birlikte görev yapan askerleri tanımadan, yerleşim birimlerini savunmak üzere birlikleri savaşa soktu.
IDF’nin büyük ve seçkin kuvvetleri mümkün olan en kısa sürede olay yerine getirmek yerine neden saldırı altındaki bölgelerden uzak noktalarda saatlerce bırakmayı tercih ettiği açık değil.
Üst düzey güvenlik yetkililerinin tahminleri: Hamas savaşla ilgilenmiyor
IDF ve Savunma Bakanlığı’nın üst düzey yetkilileri geçen hafta düzenlenen bir güvenlik toplantısında Hamas’ın savaşla ilgilenmediğini ve savaşa hazırlanmadığını belirtti. Son haftalarda sınır boyunca yaşanan çatışmalar ışığında Gazze Şeridi’nde savaş olasılığının tartışıldığı oturumda üst düzey isimler Hamas’ın çatışmalarda alevlerin yüksekliğini kontrol ettiğini ancak İsrail ile dolaylı çözüm görüşmeleri kapsamında Gazze Şeridi sakinleri için elde ettiği kazanımlara zarar verecek bir savaş başlatmayacağını söyledi. Aynı zamanda, Hamas’ın güneydeki kasaba ve köylere girmesinden altı gün önce Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi kendinden emin bir şekilde “Hamas çok ama çok itidalli” dedi.
Güvenlik-diplomasi toplantılarını yöneten Hanegbi geçen pazar günü IDF Radyosu’na verdiği mülakatta “bir sükûnet var ama bunun ne kadar süreceğini tahmin etmek zor” dedi ve terör örgütünün “daha fazla meydan okumanın sonuçlarını anladığını” sözlerine ekledi.
Hanegbi’nin yanı sıra son haftalarda diplomatik kaynaklar da Gazze’de Hamas ile yaşanan sürtüşmenin cumartesi günü yaşananlardan farklı olduğunu iddia etti. İsrailli üst düzey bir yetkili geçen günlerde Hamas’ın son haftalarda sınır duvarının yanında başlattığı şiddetli gösterilerin, örgütün İsrail’i, İsrail’de çalışan Gazzeli işçilerin çalışma izni kotasını önemli ölçüde artırmaya ikna etmeye çalıştığı ve Gazze Şeridi sakinlerine Katar’ın mali yardımını artırmaya çalıştığı bir “şantaj kampanyasının” parçası olduğunu tahmin ediyordu.
Hanegbi de benzer değerlendirmelerde bulundu. IDF Radyosu’na yaptığı açıklamada gösterilere atıfta bulunarak “Bu bizimle ilgili bir şey değil, daha çok ekonomik etkileri de olan bir iç sıkıntı” dedi: “İki yıl önce mayıs ayındaki çatışmalardan bu yana Hamas liderliği görülmemiş bir itidal ve hoşgörü sergileme kararı aldı. İki yılı aşkın bir süredir Hamas’ın inisiyatifiyle Gazze’den tek bir roket bile atılmadı. Hamas çok ama çok itidalli ve daha fazla meydan okumanın sonuçlarının farkında.”
Hanegbi ayrıca “Hamas son haftalarda sivil bütçelere yardım eden Katar’la yaşadığı anlaşmazlıklar nedeniyle mali sıkıntıya girdi. Görünüşe göre sınır bölgesinde gerginlik ve huzursuzluk yaratma girişimlerinin açık nedeni de bu” açıklamasında bulundu. Gazze’deki örgütle son günlerde yapılan temaslar hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar, Haaretz’e İsrail’in işçi giriş izinlerinin artırılmasını onaylamaya yakın olduğunu ancak uygulama için bir tarih belirlenmediğini, Katar’ın ise Gazze Şeridi sakinlerine yardım bütçesini artırma kararında ayak sürüdüğünü söyledi.
Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetini kurduğundan bu yana güvenlik-diplomasi kabinesini nadiren topladı ve kararları Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve güvenlik ve diplomasi deneyimi olmayan diğer bakanların önüne getirmeden seçkin güvenlik toplantılarında almayı tercih etti. Kabine üyeleri Gazze’deki yığınakla ilgili bilgi almış olsalar bile hiçbiri son haftalarda -en azından kamuoyu önünde- IDF’nin ya da siyasi kademenin yetersiz hazırlıkları konusunda uyarıda bulunmadı.
Güvenlik-diplomasi kabinesinin gerçekleştirdiği son anlamlı oturum, bakanların dini bayramlar öncesindeki güvenlik hazırlıkları hakkında bir değerlendirme aldıkları geçen aydı. Geçen hafta Netanyahu, İsrail’in çeşitli cephelerde karşı karşıya olduğu tehditler hakkında kapsamlı bir güvenlik tartışması yapmak üzere çoğunluğu profesyonellerden oluşan bir başka toplantı yaptı. Ben-Gvir de dahil kabine üyelerinin çoğu bu toplantıya davet edilmedi. Toplantı sona erdikten sonra Netanyahu’nun çevresindeki kişiler toplantının İran tehdidine odaklandığını vurguladılar ve Gazze’de acil ve dramatik bir çatışma yaşanmasından endişe duymadıklarını dile getirdiler.
Ortadoğu
‘Hamas, ABD’nin yeni ateşkes teklifinden memnun’

ABD’nin yeni ateşkes teklifinde, İsrail’in Gazze’den sınırlı şekilde çekilmesi ve BM öncülüğündeki insani yardım mekanizmasının yeniden devreye alınması öngörülüyor.
Suudi Arabistan merkezli Şarkul Avsat gazetesine konuşan bir kaynak, Hamas’ın teklifin içinde yer alan “savaşın sona ereceğine dair güvencelerden” memnun olduğunu belirtti.
Habere göre, ABD’nin yeni ateşkes teklifi arabulucular tarafından verilen, “müzakereler sürdükçe çatışmaların yeniden başlamayacağı” yönündeki güvenceleri de kapsıyor. Planın İsrail ve Hamas tarafından onaylanmasının ardından, anlaşmanın ABD Başkanı Donald Trump tarafından açıklanması bekleniyor.
Hamas’a yakın bir başka kaynak ise teklifin, ABD’li temsilci Steve Witkoff’un yılın başında sunduğu planla neredeyse aynı olduğunu ifade etti. Bu planda, Gazze’de tutulan esirlerin yarısının serbest bırakılması karşılığında sayısı açıklanmayan Filistinli mahkumların salıverilmesi ve 60 günlük geçici ateşkes süreci yer alıyordu. Hamas’ın teklife resmi yanıtını Cuma günü iletmesi bekleniyor.
İsrail’in sınırlı olarak çekilmesi öngörülüyor
Lübnan gazetesi Al-Akhbar ise teklifin, İsrail ordusunun Mart ayında çöken ateşkesten önceki pozisyonlarına çekilmesini içerdiğini yazdı. O dönemde İsrail güçleri Gazze’nin merkezindeki Netzarim Koridoru’ndan çekilmiş, ancak Mısır sınırındaki Filadelfi Koridoru’nda konuşlanmaya devam etmişti.
Yardımların kesintisiz şekilde ulaştırılmasını sağlamak amacıyla BM yardım mekanizmasının yeniden devreye alınması da planın bir parçası. Halihazırda sınırlı yardım dağıtımı yapan ve yoğun şekilde eleştirilen ABD-İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı’na (GHF) ise metinde yer verilmedi. Vakfın faaliyetlerinin, yerinden edilmeleri artırdığı ve 500’den fazla yardım arayan sivilin ölümüne neden olduğu iddia edilmişti.
Yeni teklif ayrıca, savaşın tamamen sona ermesine dair bir anlaşma sağlanmasa dahi, ateşkesin geleceğine ilişkin müzakerelerin devam edeceğini taahhüt ediyor.
Sürgün ve silahsızlanma talepleri masada
New York Times’a konuşan bir İsrailli güvenlik yetkilisi ve Hamas’a yakın bir kaynak, Hamas’ın bu kez esir takası sırasında kutlama ya da tören düzenlemeyeceğini aktardı. Daha önceki takaslarda yapılan kutlamaların Tel Aviv’de ciddi rahatsızlık yarattığı biliniyor.
Ayrıca, yurtdışında bulunan bazı üst düzey Hamas yetkililerine, İsrail’in silahsızlanma talebine sembolik bir yanıt olarak kişisel silahlarını teslim etmeleri talimatı verildi. Bu isimler arasında Halil el-Hayye, İstanbul’da bulunan Zahir Cebbarin ve Hamas’ın Şura Konseyi Başkanı Muhammed İsmail Derviş yer alıyor. Talimatın Katar’daki arabulucular aracılığıyla iletildiği bildirildi.
İsrail, bununla birlikte Gazze’deki tüm Hamas liderlerinin sürgün edilmesini de talep ediyor. Hamas ise hem silahsızlanma hem de sürgün taleplerini kamuoyu önünde açıkça reddediyor.
ABD Başkanı Trump, İsrail’in teklifi kabul ettiğini iddia etse de, şu ana kadar ne İsrail ne de Hamas’tan resmi bir açıklama yapılmış değil.
Hamas: Saldırıların tamamen sonlanmasını hedefliyoruz
Hamas Siyasi Büro üyesi Kemal Ebu Avn yaptığı açıklamada, “Hareketin liderliği, Gazze’ye yönelik saldırganlığın tamamen sona erdirilmesini sağlayacak kapsamlı bir anlaşma için yoğun ve kesintisiz çaba gösteriyor” dedi. Hamas’ın arabulucular tarafından sunulan tekliflere “olumlu bir yaklaşım” gösterdiğini de vurguladı.
Hamas Sözcüsü Tahir en-Nunu da dün, “Anlaşmaya varmak konusunda hazır ve ciddiyiz. Savaşı tümüyle sona erdirecek her girişimi kabul etmeye açığız” ifadelerini kullandı.
Hamas, savaşın kalıcı olarak sona ermesi ve İsrail güçlerinin tamamen Gazze’den çekilmesi konusunda ısrarcı. Bu iki unsur, taraflar arasında anlaşmaya varılmasının önündeki en büyük engeller olarak öne çıkıyor.
Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas tamamen yenilmeden ve liderleri Gazze’den çıkarılmadan savaşın sona ermeyeceğini defalarca dile getirdi.
İsrailli gazeteci Noam Amir ise Çarşamba günü yaptığı yorumda, “İsrail’in tutumunda şu ana kadar bir değişiklik yok. İsrail, güncellenmiş Witkoff planını kabul etmiş olsa da, savaşı sona erdirecek ya da Hamas’ın Gazze’de kalmasına izin verecek herhangi bir teklife açık değil” değerlendirmesinde bulundu.
Ortadoğu
Gazze’de yardım bekleyen siviller böyle hedef alınmış

“UG Solutions” adlı güvenlik şirketinin iki çalışanı Gazze’de yardım bekleyen sivillerin nasıl hedef alındığını gösteren kamera kayıtlarını AP ile paylaştı. Çalışanlar, yardım dağıtım merkezlerinde yüz tanımlama özellikli kameralar olduğunu, bunlardan çekilen görüntülerin ABD’li uzmanlar ve İsrailli askerlerce eş zamanlı olarak izlediğini bildirdi.
Associated Press (AP) haber ajansının elde ettiği görüntüler ve konuya ilişkin bilgi sahibi kişilerin ifadeleri, insani yardım dağıtım merkezlerinde sıra bekleyen Gazellilere yardım dağıtım çalışanları tarafından ateş edildiğini ortaya koydu.
ABD-İsrail güdümlü Gazze İnsani Yardım Vakfı’nın (GHF) Gazze’deki çalışmalarına yardım eden ABD hükümetiyle anlaşmalı “UG Solutions” adlı güvenlik şirketinin ismini vermek istemeyen iki çalışanı, AP haber ajansına konuştu.
Çalışanlar, Gazze’de yardım bekleyen sivillere doğru düzenli olarak ses bombası ve biber gazı atıldığına şahit olduklarını anlattı.
Yardım dağıtım noktasında çalışan bir kişinin aralıklı olarak havaya, yere ve sivillerin üzerine rastgele ateş açtığına şahit olduğunu aktaran çalışanlar, en az bir kişinin vurulduğunu gördüklerini belirtti.
Çalışanlar, “Hiçbir neden olmaksızın çok kötü şekilde yaralanan insanlar var” ifadelerini kullandı.
İsmini vermek istemeyen çalışan, hiçbir tehdit olmamasına rağmen neredeyse her dağıtımda mermi, şok bombası ve biber gazı kullanıldığını söyledi.
Görüntüler insani durumu gözler önüne serdi
Çalışanlar tarafından AP’ye verilen görüntüler, İsrail’in ABD-İsrail güdümlü “Gazze İnsani Yardım Vakfı”nın (GHF) yardım dağıtım noktalarındaki durumu gözler önüne serdi.
Dağıtım merkezinde çalışanlar tarafından AP’ye sağlanan görüntülerde, Gazellilerin kurşun sesleri, biber gazı ve ses bombaları arasında insani yardıma erişmek için çabaladığı anlar yer aldı.
Başka bir videoda ise, birkaç erkeğin silah seslerinin ardından kalabalığı nasıl dağıtacakları konusunda birbirlerini cesaretlendirici sözler söylediği anlar kaydedildi.
Videoyu çeken çalışan, diğer çalışanların yiyeceklerini yeni almış ve ayrılmakta olan Gazzelilere doğru ateş ettiğini gördüğünü ifade etti.
Çalışanların “kalabalığı dağıtmak” niyetiyle ateş açtıklarını belirten kişi, öte yandan kalabalık dağılmasına rağmen ateşe devam ettiklerini söyledi.
Bir başka görüntüde ise, dağıtım alanında kalan yiyecek kutularını toplamak için koşuşturan Gazzelilerin üzerlerine biber gazı atıldığı anlar yer aldı.
Kayıtta, biber gazı atan kişinin “Tadını beğendin mi?” şeklindeki alaycı ifadeleri duyuldu.
AP’ye konuşan başka bir yetkili ise, “sivillerin emniyetini ve güvenliğini sağlamak, yardım dağıtım noktasını kontrol altına almak” amacıyla ateş açıldığını savundu.
Yardım dağıtımlarının yüzde 31’i yaralamalı
GHF tarafından desteklenen ABD merkezli Safe Reach Solutions (SRS) şirketi tarafından hazırlanan bir iç raporda, haziran ayında iki haftalık bir dönemdeki yardım dağıtımlarının yüzde 31’inde yardım arayan Gazzelilerin yaralandığı tespit edildi.
AP ile paylaşılan belgelere göre, bu dönemde 37 ses bombası, 27 mermi ve 60 kutu biber gazı kullanıldı.
İsmini vermek istemeyen çalışan, bölgeye gelen her bir çalışana tabanca, ses bombası, göz yaşartıcı gaz ve saniyeler içinde onlarca mermi atabilen İsrail yapımı bir otomatik tüfek verildiğini ifade etti.
Yardım dağıtım merkezleri eş zamanlı olarak izleniyor
Çalışan, yardım dağıtım merkezlerine yiyecek bir şeyler bulmak için gelen Gazzelilerden “şüpheli” görülenlerin belgelenip hakkında İsrail ordusuna bilgi verildiğini anlattı.
Dağıtım merkezlerinde yüz tanımlama özellikli kameralar olduğunu aktaran çalışan, ABD’li analistlerle İsrailli askerlerin bu kameralarca kaydedilen görüntüleri eş zamanlı olarak izlediğini söyledi.
Çalışan, kameralar sistemde şüpheli bir kişi tespit ettiğinde İsrailli yetkililerin notlar almaya başladığını ifade etti.
Görüntülerin doğruluğu teyit edildi
AP, görüntülerin doğruluğunu teyit etmek için havadan çekilen görüntüleri kullanarak videoların coğrafi konumunu belirledi ve iki adli tıp uzmanı ile çalıştı.
Montana Üniversitesinden ses uzmanı Rob Maher ve ses uzmanı Steven Beck videoların sesiyle oynandığına dair hiçbir emare olmadığını bildirdi.
Ortadoğu
Netanyahu’nun oğlu, adını değiştirerek İngiltere’ye gitti

Netanyahu’nun oğlu Avner’in, 2022 yılında eğitim için gittiği İngiltere’de “Netanyahu” soyadını taşımanın kendisi için tehdit oluşturduğunu düşündüğü ve bu nedenle ismini “Avi Segal” olarak değiştirdiği ortaya çıktı. Yerel basına göre Avner, İngiltere’de hem üniversite kaydını hem de bir daire alımını bu isimle yaptı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun oğlu Avner Netanyahu’nun 2022’de eğitimi için İngiltere’ye gitmeden önce korktuğu için adını değiştirdiği ortaya çıktı.
Yerel basındaki haberlere göre, Avner Netanyahu ismini Avi Segal olarak değiştirdi, bu isimle İngiltere’de üniversite kaydını yaptırdı ve bir daire satın aldı.
Netanyahu’nun muhalefette bulunduğu 2022’de eğitimi için İngiltere’ye giden oğlu Avner’in, yoğun Müslüman nüfusun olduğu bölgede “Netanyahu” soyadıyla tanınma korkusuyla ismini değiştirerek Avi Segal’i kullanmaya başladığı ortaya çıktı.
Müslümanların yaşadığı ülkede korkuyormuş
İsrail kimliğindeki ismini babaannesinin soyadını kullanarak Avi Segal şeklinde değiştiren Avner, ismini ehliyet ve pasaportunda da değiştirdiğini belirterek, Müslümanların yaşadığı bir ülkede o isimle dolaşmaktan korktuğunu söyledi.
İngiltere’den Avi Segal adıyla 502 bin sterline daire aldığı ortaya çıkan Avner’in satın alım işlemini nakit olarak yaptığı, daha sonra Oxford Üniversitesinde yüksek lisans eğitimine babasıyla olan bağlantısını gizleyerek başladığı ve okuldaki kayıtlarda da isminin Avi Segal olarak geçtiği ifade edildi.
İsrail yasalarına göre, yurt dışından alınan ve değeri 2 milyon İsrail şekelinin altında olan mülkler için vergi dairesine bildirim yapılmasına gerek olmadığı belirtilen haberde, Avner’in sterlinin şekele karşı en zayıf olduğu dönemde aldığı dairenin fiyatının 1,97 milyon şekele tekabül etmesi nedeniyle bildiriminin yapılmadığı vurgulandı.
Daireyi aldığı kaynak kendisine sorulan Avner’in kaynağın ailesi olduğunu söylediği aktarıldı.
Avner’in, 7 Ekim 2023’ten sonra İngiltere’den İsrail’e döndüğü kaydedildi.
İsrail basını, Netanyahu ailesinin çok sayıda mülkünün bulunduğunu belirterek, Avner’in İngiltere’den aldığı dairenin de bunlardan biri olduğunu yazdı.
Yair Netanyahu ifadeye çağırıldı
Öte yandan Netanyahu’nun diğer oğlu Yair’in hak sahibi olmayan kişilere diplomatik pasaport verilmesiyle ilgili devam eden soruşturma kapsamında İsrail polis teşkilatının yolsuzluk suçlarıyla mücadele birimi “Lahav 433” tarafından ifadeye çağırıldığı bildirildi.
Yair’in hak sahibi olmadığı halde diplomatik pasaport aldığından şüphelenildiği ve İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet’in (Şabak) bunun gerekli olmadığına inandığı belirtildi.
-
Dünya Basını1 hafta önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Görüş1 hafta önce
Büyülü Dağ’da yüzyıllık tartışma devam ediyor: Naphta mı Settembrini mi?
-
Görüş2 hafta önce
İsrail ve İran Çatışmasına Büyük Tarih Perspektifiyle Bakmak
-
Avrupa2 hafta önce
Kitlesel tahliye planları: Baltık Bölgesi’nde savaş ve ‘kendini gerçekleştiren kehanet’
-
Görüş2 hafta önce
Modi’nin Güney Kıbrıs ziyareti ve ‘romantizmden arındırılmış’ Türkiye-Hindistan portresi
-
Görüş2 hafta önce
‘Mükemmel fırtına’nın gözünde korkuyla dalgalanan piyasalar
-
Ortadoğu3 gün önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Ortadoğu2 hafta önce
Tahran’ın menzilindeki ABD üsleri