Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail soykırımında “Trump”ın ayak sesleri

Yayınlanma

İsrail yönetimi, Biden’ın yaptırımlarından çekindiği için resmen kabul etmediği ama fiilen yürüttüğü soykırım politikasını, ABD seçimlerinde Trump’ın zaferini ilan etmesi ile birlikte resmileştirmeye başladı.

Netanyahu hükümeti kamuoyunda “Generallerin Planı” olarak bilinen Gazze’nin kuzeyini ikiye bölüp bir kısmında askeri abluka uygulayacakları ve göç etmeyi reddeden sivilleri “Hamas militanı” sayıp katledilmelerini meşrulaştıkları projeyi resmen uygulamaya koyuyor.

İsrail devlet televizyonu KAN’da yer alan habere göre, üst düzey bir askeri yetkili Gazze’nin kuzeyinde yeni bir koridor oluşturularak bölgenin 2’ye ayrılmasının planlandığını anlattı. Bu koridorun Gazze kentini daha kuzeyde kalan Beyt Lahiya ve Cibaliya bölgelerinden koparacağı ifade edildi. Gazze kentinden koparılan Beyt Lahiya ve Cibaliya bölgelerine insani yardım girişine izin verilmeyeceği kaydedildi. Buna ek olarak zorla yerinden edilen Filistinlilerin “şu an için” yeni koridorun kuzeyinde kalan Cibaliya ve Beyt Lahiya gibi bölgelere dönüşüne izin verilmeyeceği belirtildi.

İsrail ordusu, 6 Ekim’de Gazze’nin kuzeyindeki Cibaliya ve Beyt Lahiya bölgelerine yeniden kara saldırıları başlatmıştı. Bölgeye yardım girişine de izin vermeyen İsrail, burada yaşayan Filistinlileri zorla yerinden etmişti.

İsrail ordusunun 6 Ekim’den bu yana devam eden saldırılarından 1800’den fazla Filistinli yaşamını yitirirken, binlerce kişi de yerinden oldu.

“Generallerin Planı”nın mimarı: Ya teslim olacak ya açlıktan ölecekler

İsrail’in kuzeydeki bu saldırılarla “Generallerin Planı” olarak nitelenen planı uygulamaya çalıştığı yorumları yapılıyor. Gazze’nin kuzeyindeki insani durumla ilgili Biden yönetiminin tepkisinden ve olası silah ambargosundan çekinen İsrail yönetimi bu planı uygulamaya koyduğu iddialarını bugüne kadar reddetmişti. Trump’ın zaferini ilan etmesiyle rahatlayan en azından başkanlık koltuğunun el değiştireceği iki buçuk aylık süreçte daha rahat hareket edeceğini düşünen Netanyahu hükümeti pervasızlığını da artırıyor. Devlet televizyonunda yayınlanan açıklama da planın sadece fiilen değil resmen de uygulanacağına işaret ediyor.

“Generallerin Planı” adını taşıyan bu plan, Filistinlileri, Gazze Şeridi’nin kuzeyinden tehcir etmeyi, ardından bölgenin kuşatılarak gıda, yakıt ve temiz su girişine izin verilmemesini öngörüyor. Planın mimarı Giora Eiland’ın Associated Press’le (AP) paylaştığı planın detaylarına göre Filistinlilere Gazze şehri dahil Gazze’nin kuzeyinin yaklaşık üçte birlik bölümünü terk etmeleri için bir hafta süre tanıyacak ve ardından bölge kapalı askeri bölge ilan edecek. Bölgeye yiyecek, su, ilaç ve yakıt girişine izin verilmeyecek ve bölgedeki evlerini terk etmeyen Filistinliler “savaşçı” kabul edilerek öldürülmelerinin önü açılacak.

ORTADOĞU

İran ile Suudi Arabistan “hava”dan da bağlandı

Yayınlanma

İran ile Suudi Arabistan arasında yaklaşık 9 yıl önce durdurulan uçak seferleri Meşhed-Demmam seferiyle yeniden başladı.

İranlı Öğrenciler Haber Ajansına (ISNA) göre, Meşhed kentinden havalanan yolcu uçağı Suudi Arabistan’ın Demmam Uluslararası Havalimanı olarak da bilinen Kral Fahd Uluslararası Havalimanı’na iniş yaptı. Varılan anlaşma kapsamında Demmam ve Meşhed arasında haftada iki kez uçuş gerçekleştirilecek.

Suudi Arabistan’da 2 Ocak 2016’da aralarında Şii din adamı Nimr en-Nimr’in de bulunduğu 47 kişinin “terör” suçlamasıyla idam edilmesinin ardından iki ülke arasındaki ilişkiler kesilmişti.

İdamlara tepki gösteren İranlı yetkililerin peş peşe yaptığı açıklamaların ardından Suudi Arabistan’ın Tahran Büyükelçiliği ve Meşhed kentindeki konsolosluk binası, İran’daki göstericiler tarafından ateşe verilmişti.

Bu saldırıların ardından Suudi Arabistan yönetimi, 3 Ocak’ta İran ile diplomatik ilişkilerini kesmişti.

Mart 2015’te başlayan Yemen’deki kriz nedeniyle iki ülke arasındaki gergin diplomatik ilişkiler tamamen durmuştu.

Irak ve Çin’in girişimleriyle, İran ile Suudi Arabistan, 10 Mart 2023’te ilişkileri normalleştirme kararı almış ve karşılıklı büyükelçiliklerinin yeniden açılması, iki ülke arasındaki uçuşların yeniden başlatılması ve vizelerin kolaylaştırılması konusunda anlaşmaya varmıştı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Ukraynalı gazete yazdı: Halep’e saldıran HTŞ’nin Ukrayna bağlantısı

Yayınlanma

27 Kasım’da Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) öncülük ettiği silahlı gruplar koalisyonu, Suriye’nin Halep vilayetine saldırı başlattı.

Bazı sosyal medya kaynaklarına göre, bu gruplar İdlib bölgesinde konuşlanmış durumda.

Türkistan İslam Partisi (TİP) üyelerinin de yer aldığı bu grupların, Ukrayna’nın Ana İstihbarat Müdürlüğü’ne (GUR) bağlı Hımik biriminden operasyonel eğitim aldığı bildirildi.

Eğitimlerde, özellikle insansız hava araçlarının kullanımı ve Ukrayna savaşında geliştirilen taktikler üzerinde durulduğu belirtiliyor.

Ukraynalı Kyiv Post gazetesinin askeri istihbarat kaynaklarına göre, GUR’un Hımik birimi, 15 Eylül’de Halep’in güneydoğusundaki bir Rus askeri üssüne düzenlenen saldırının arkasında yer alıyor.

Ukraynalı özel kuvvet danışmanlarının da mevcut saldırılara destek verdiği iddia edilse de bu iddialar henüz doğrulanmış değil.

Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Lavrentyev: İdlib’deki teröristler Ukrayna’nın safında savaşıyor

Ukrayna’nın bu tür müdahaleleri, Kiev’in yurt dışındaki Rus güçlerini hedef alma stratejisinin bir parçası.

Örneğin, 26 Temmuz’da Mali’de İslamcı milislerin Wagner şirketine yönelik saldırısına Ukrayna’nın destek verdiği öğrenilmişti. GUR Başkanı Tümgeneral Kirill Budanov, Mayıs 2023’te yaptığı açıklamada, “Ukrayna’nın mutlak zaferine kadar Rusları her yerde ve her zaman öldürmeye devam edeceğiz,” ifadelerini kullanmıştı.

Şimdiye kadar Halep vilayetinde 20’den fazla köy ve küçük yerleşim yerinin ele geçirildiği bildiriliyor. Ayrıca, ele geçirilen Suriye ve Rus askeri teçhizatına dair görüntüler sosyal medyada paylaşıldı.

Reuters, cumartesi akşamı Rusya’nın Suriye’ye ek askeri teçhizat göndermeye hazırlandığını bildirdi.

Gönderilecek teçhizat arasında Su-34 savaş uçaklarının da bulunduğu, bunların çoğunun Batı Rusya’daki askeri üslerden sevk edileceği belirtildi.

Ukrayna, Rusya’nın Suriye’deki askeri üssüne saldırdığını iddia etti

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

HTŞ-ÖSO kavgası erken başladı

Yayınlanma

27 Kasım’da bir araya gelerek Suriye ordusuna saldırı başlatan Heyet-i Tahrir Şam (HTŞ) ile Türkiye destekli ÖSO(SMO) arasında kavga başladı. SMO, kendi ele geçirdikleri yerleri HTŞ’nin yeniden ele geçirdiğini, silah ve zırhlı araçlarına el koyduğunu duyurdu.

HTŞ ve Türkiye destekli SMO’dan bazı örgütlerin katılımıyla oluşturulan Fethu’l Mubin Operasyon Odası, 27 Kasım’da Suriye ordusuna saldırıya geçti. İdlib ilinin tamamı ve Halep kent merkezini ele geçirken örgütler Hama’ya yöneldi. HTŞ’nin operasyonuna katılmayan Türkiye destekli SMO’nun diğer unsurları ise YPG’nin ağırlıkta olduğu bölgelere yöneldi.

Suriye ordusuna savaş açan örgütler: Kimin desteklediği hangi örgüt, nerede saldırıyor?

Geçmişte defalarca birbirlerine karşı savaşan bu örgütlerin uzlaşısı kısa sürdü. SMO’dan yayımlanan açıklamaya göre, HTŞ militanları SMO’nun ele geçirdiği yerlere girerek SMO militanlarını alıkoydu.

Açıklamada, HTŞ militanlarının SMO’nun kurtardığı bölgeleri ‘yeniden kurtardığı’, ağır silah ve zırhlı araçlar aldığı ve bazı milislerini zorla alıkoyduğu belirtildi.  SMO, bu eylemlerin “HTŞ’nin kötü niyetlerini açığa çıkardığını” ve HTŞ’nin “Suriye’deki operasyonları tek eline almaya çalıştığını” belirtti.

HTŞ’ye “ortak düşmanlara” yönelme çağrısında bulunan SMO, HTŞ’den kendilerinin “kurtardığı” bölgelerden çekilmesini ve “kabileci düşünceden uzak, milli bir sorumlulukla” hareket etmesini istedi.

El Kaide ile bağlantılı HTŞ, İdlib’i kontrol eden en büyük güç konumunda. HTŞ’nin bu kadar güçlenmesinde Ocak 2017’de Astana kapsamında ilan edilen İdlib ateşkesi büyük rol oynadı. Ateşkesten hemen sonra İdlib’in diğer büyük grubu Ahraru’ş-Şam’la savaşan örgüt ve bu örgütü ağır biçimde ezen HTŞ diğer örgütleri bünyesine zorla ya da gönüllü olarak katarak, 2019’da İdlib’in yüzde 95’ine hâkim oldu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English