Bizi Takip Edin

Ortadoğu

İsrail’de protestolar sürerken Kahire’de müzakere denemesi

Yayınlanma

İsrail’de anketler halkın çoğunluğunun Başbakan Binyamin Netanyahu’nun “Gazze Şeridi’ndeki savaşı iyi yönetmediğine” inandığını gösterirken Batı Kudüs’teki İsrail Meclisi önünde toplanan 50 bini aşkın kişi, Gazze’deki İsrailli esirlerin evlerine geri getirilmesini ve ateşkes sağlanmasını istedi.

İsrail devlet televizyonu KAN, Netanyahu’nun Gazze Şeridi’ne yönelik sürdürdüğü savaşla ilgili yaptığı anketin sonuçlarını açıkladı. Buna göre, İsraillilerin yüzde 68’i Netanyahu’nun 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’ne yönelik sürdürdüğü savaşı iyi yönetmediğini, yüzde 29’u iyi yönettiğini, yüzde 3’ü ise bilmediğini söyledi. İsraillilerin yüzde 45’i 7 Ekim’de yaşanan olaylardan Netanyahu’yu, yüzde 35’i orduyu, yüzde 3’ü ise Savunma Bakanı Yoav Gallant’ı sorumlu tutarken, geri kalanı ise yanıt vermeyi reddetti.

Ankete katılan İsraillilerin yüzde 42’si 7 Ekim olayları nedeniyle Netanyahu’nun derhal, yüzde 29’u da savaşın bitiminden sonra istifa etmesi gerektiğini belirtti. Katılımcıların yüzde 21’i ise Netanyahu’nun olaylara rağmen görevini sürdürmesini istedi.

İsrail’de binlerce kişi hemen hemen her gün, Gazze’ye saldırılar devam ederken Netanyahu hükümetinin istifası, erken seçim ve İsrailli esirlerin evlerine geri getirilmesi talebiyle protesto düzenliyor.

Hükümet karşıtı protestocular, Gazze Şeridi’ndeki İsrailli esirlerin serbest bırakılması için Hamas’la anlaşma imzalanması talebiyle İsrail Meclisi önündeki çadırlarda eylemlerine dün de devam etti. Meclis önünde Gazze’deki İsrailli esirlerin yakınları ve onlara destek verenlerden oluşan 50 bini aşkın gösterici toplandı.

Netanyahu ve hükümet karşıtı slogan atan, davul ve düdük çalan protestocular, ellerinde İsrailli esirlerin fotoğrafları ve “onları geri getirin” yazılı dövizler taşıyarak, hükümeti “esirleri kaderlerine terk etmekle” suçlayan sloganlar attı.

Batı Kudüs’te 31 Mart akşamı yaklaşık 100 bin kişinin katıldığı hükümet karşıtı protestolarda, göstericiler otoyolda trafiği kesmiş, ateş yakmış, polisle karşı karşıya gelmişti. Gösterilerin ardından bazı gruplar İsrail Meclisi önünde yüzlerce çadır kurmuştu.

Netanyahu hükümetinin istifası, erken seçim ve Gazze’deki İsrailli esirlerin geri getirilmesini talep eden protesto organizatörü gruplar, İsrail Meclisi önünde dört gün boyunca çadırlarda kalacaklarını ve gösterilerini sürdüreceklerini açıklamıştı.

Protesto grupları, İsrail ordusunun Gazze’ye saldırılar devam ederken ve Gazze’deki İsrailli esirler evlerine dönmemişken Meclis’in ara tatile girmesini eleştirmişti.

Netanyahu üzerinde baskı artıyor

Başbakan Netanyahu, İsrail ve uluslararası kamuoyunda siyasi nedenlerden dolayı Hamas ile esir takası anlaşması yapmamakla suçlanıyor. İsrail’in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich dahil Netanyahu hükümetinin üst düzey isimleri, esirlerin İsrail’in birinci önceliği olmaması gerektiğini ve “Hamas’ı yok etmenin” daha önemli olduğunu savunuyor.

Taraflar müzakereler için Mısır’da

İsrail’de tartışmalar ve protestolar devam ederken taraflar ateşkes müzakereleri için Mısır’da görüşmelere yeniden başladı.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William (Bill) Burns ile dün bir araya geldi. Mısır İstihbarat Şefi Abbas Kemal’in de yer aldığı görüşmede, Gazze Şeridi’nde ateşkes sağlanması çerçevesinde ABD, Katar ve Mısır tarafından yürütülen ortak çabanın yanı sıra bölgedeki son gelişmeler ile gerginliği düşürme ve askeri tırmanışı durdurma çabalarını yoğunlaştırma zorunluluğu üzerinde yoğunlaşıldı. Görüşmede ayrıca taraflar, sivillerin korunması gerektiği ve Gazze’nin güneyinde yer alan Refah kentindeki askeri tırmanışın tehlikesi, Filistinlilerin topraklarında tehcir edilmesinin kabul edilemeyeceği konularında mutabık kalındı.

Hamas heyeti de Mısır İstihbarat Şefi Abbas Kamil ile bir araya geldi. Hamas’tan yapılan açıklamaya göre, görüşmede Hamas heyeti, hareketin ulusal taleplerini aktarmanın yanı sıra İsrail’in saldırılarını tamamen durdurmasını, Gazze Şeridi’nden çekilmesini, zorla yerinden edilen Filistinlilerin ikamet yerlerine rahatça dönmesini, Filistinlilere yardımın ve yeniden inşanın başlamasını sağlayacak bir anlaşmayı istediğini belirtti.

Bunun yanı sıra heyet, Hamas’ın, Filistinlilere karşılık İsrailli esirlerin serbest bırakılmasını öngören bir esir takası anlaşmasına varılması konusunda da istekli olduğunu bildirdi.

Heyet, Hamas’ın, tüm Filistinli gruplarla ulusal hedeflere ulaşılması, başkenti Kudüs olan tam egemen Filistin devletinin kurulması, Filistinlilerin yurtlarına dönmesi ve kendi kaderlerini tayin etme hakkına haiz olması konusundaki ısrarını dile getirdi.

Netanyahu Hamas’ı suçluyor

Ancak Netanyahu, Gazze’deki İsrailli esirler salıverilmeden ateşkesin mümkün olmayacağını duyurdu.

Netanyahu, kabine toplantısı öncesinde İsrail’in 7 Ekim’de Gazze’ye yönelik başlattığı saldırıların altı ayı doldurmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Netanyahu, “bütün esirler geri getirilene, Refah dahil tüm Gazze Şeridi’nde Hamas ortadan kaldırılana ve Gazze bir daha İsrail için tehdit oluşturmayana kadar” savaşa devam edecekleri mesajını yineledi.

Esir takasına ilişkin anlaşmayı İsrail’in değil Hamas’ın engellediğini iddia eden Netanyahu, uluslararası topluma Gazze’deki İsrailli esirler geri dönmeden ateşkesin mümkün olmayacağını ilettiğini söyledi.

Netanyahu, ayrıca 7 Ekim’den sonra İsrail’e yönelik saldırılar düzenleyen “Hamas, Hizbullah, Husiler, Irak ve Suriye’deki milisler gibi vekil güçlerin arkasında İran’ın olduğunu” bütün dünyanın gördüğünü ifade etti.

Ortadoğu

Suriye, halk plajlarında bikiniyi yasakladı; lüks plajlarda serbest

Yayınlanma

Suriye’de Esad yönetimini deviren Ahmed Şara liderliğindeki Suriye geçiş hükümeti halk plajlarında bikiniyi yasakladı. Artık halk plajlarında “burkini gibi daha kapalı” kıyafetler zorunlu olacak. Açıklamada, Suriyelilerin “kamusal alanlarda bol giysilerle omuz ve dizlerini kapatıp dar giysilerden kaçınmaları” gerektiği de savunuldu.

Suriye geçiş hükümeti kadınlara halk plajlarında mayo ve bikiniyi yasakladı. Turizm Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre kadınlara halk plajlarında, “vücudun daha fazla bölümünü kapatan diğer uygun” kıyafetler” veya burkini (tesettür mayosu) giyme zorunluluğu getirildi.

Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’

Plaja gidenlerin “daha düzgün” kıyafetler giymeleri gerektiği savunulan bakanlık açıklamasında, dayatmanın gerekçesi olarak “kamu yararı” gösterildi. Açıklamada, yüzme alanlarının dışında da kadınların dar olmayan kıyafetler “giymeleri gerektiği”, erkeklerin ise üstsüz gezmesine izin verilmeyeceği belirtildi.

‘Lüks’ yerler yasaktan muaf

Öte yandan, “lüks” olarak tanımlanan özel plajlarda ve tesislerde yeni kurallara uymanın zorunlu olmadığı belirtildi. Turizm Bakanlığı, “genel ahlak sınırları içindeki Batılı mayoların” bu tür mekanlarda yasaktan muaf tutulduğunu açıkladı.

Açıklamada, Suriyelilerden genel olarak kamusal alanlarda “bol giysiler giymeleri, omuz ve dizlerini kapatmaları, şeffaf ve dar giysilerden kaçınmalarının” istenmesi de dikkat çekti.

Suriye Turizm Bakanlığı, yeni yasakların nasıl uygulanıp kontrol edileceğine dair ayrıntı vermedi.

HTŞ katliamlarından kurtulan Suriyeliler ölüm ve yıkımı anlatıyor

Kadınlara karşı Esad döneminde görülmemiş bu yasaklar sosyal medyada tepki çekti. Birçok Suriyeli, yeni İslamcı yönetimin kişisel özgürlüklerini kısıtlamasından duydukları endişeyi beyan etti. New Arab’ın AFP’den aktardığına göre, Shaza isimli bir kadın Facebook hesabından yaptığı paylaşımda “Suriye ılımlı ve açık bir ülkedir. Burada herkes kısıtlama olmaksızın yaşayabilmeli. Bakanlığın kararını gözden geçirmesi gerekir” diye yazdı.

Soyadını paylaşmak istemeyen Doha isimli bir kadın da AFP’yle söyleşisinde, plajda genellikle bikini giydiğini ancak gelecekte “daha dikkatli” olacağını söyledi. Doha, “Bu kararı genelleştirip herkese dayatmanın mümkün olduğunu düşünmüyorum” derken, insanların durumun nasıl geliştiğini gözlemleyip ne giyeceklerine buna göre karar vereceklerine inandığını belirtti. AFP’nin konuştuğu Yahya Kabişo isimli bir erkek ise kadınlara yönelik dayatmalara destek verip “yeni kuralların Suriye toplumunun kültürünü yansıtan bir görev olduğunu” savundu.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İsrail Meclisi’nin feshi için kritik gün: Hükümet ne yapacak?

Yayınlanma

Netanyahu’nun koalisyonu askerlik muafiyeti nedeniyle kriz içindeyken muhalefet İsrail Meclisi’nin feshi için harekete geçti. Parti liderleri erken seçimin yolunu açmak amacıyla İsrail Meclisi’nin feshi için yasa teklifini bugün oylamaya sunacaklarını duyurdu.

Muhalefet partileri, Meclis’te yaptıkları toplantı sonrası yayımladıkları ortak açıklamada, Meclis’in feshedilmesine ilişkin yasa teklifini bugünkü oturumda gündeme alacaklarını açıkladı. Açıklamada, “Karar oy birliğiyle alınmıştır ve tüm muhalefet gruplarını bağlamaktadır. Ayrıca tüm muhalefet gruplarının koordinasyonuyla diğer yasa tekliflerinin gündemden çekilmesine ve tüm gücün hükümeti devirmeye odaklanmasına karar verilmiştir” denildi.

ABD’li elçi, İsrail koalisyon hükümeti çökmesin diye devrede

Süreci yavaşlatma hamleleri bekleniyor

Muhalefetin bu hamlesi karşısında hükümetin, süreci yavaşlatmak amacıyla gündemi kendi yasa teklifleriyle doldurarak oylamayı ertelemeye çalışması bekleniyor. Teklifin yasalaşabilmesi için bugünkü ön oylamanın ardından üç aşamalı genel kurul oylamasından daha geçmesi gerekiyor.

Başbakan Netanyahu liderliğindeki sağ blok koalisyonu, 120 sandalyeli Meclis’te 68 sandalyeye sahip. Muhalefetin fesih önerisinin ilerleyebilmesi için özellikle ultra-Ortodoks partiler olan Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği’nin desteği kritik.

Her iki parti, hükümetin, dini eğitim gören yeshiva öğrencilerine askerlik muafiyeti sağlayacak yasa teklifini Meclis’ten geçirememesi nedeniyle fesih oylamasında “evet” oyu vereceklerini kamuoyuna açıkladı. Ancak perde arkasında özellikle Şas Partisi’nin, oylamanın ertelenmesi ve hükümetin düşmesini engellemek için yoğun çaba gösterdiği bildiriliyor.

Netanyahu duruşmadan erken ayrıldı

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Başbakan Netanyahu’nun Tel Aviv’de devam eden yolsuzluk davasındaki çapraz sorgusu da beklenmedik şekilde erken sona erdi. Netanyahu’nun, ifadenin başlamasından yaklaşık bir saat sonra kendini iyi hissetmediğini söyleyerek duruşmadan ayrıldığı açıklandı.

Netanyahu’nun gün içinde krizleri yatıştırmak için yoğun diplomatik temaslarda bulunması bekleniyor. Özellikle ultra-Ortodoks partilerin desteğini kaybetmesi, erken seçimin yolunu açabilecek en büyük tehdit olarak öne çıkıyor.

Erken seçim olasılığı

Fesih yasası bugünkü ön oylamada kabul edilirse, yürürlüğe girmesi için Meclis’te üç oylamadan daha geçmek zorunda. Ancak ultra-Ortodoks partiler hükümetten desteğini çekmezse muhalefetin erken seçim hamlesi şimdilik başarısız olabilir. Tüm gözler hem Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliğinin oylamadaki tavrında, hem de Netanyahu’nun gün içinde atacağı siyasi adımlarda.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İran, UAEA’yı nükleer sırlarını İsrail’e sızdırmakla suçladı

Yayınlanma

İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nı (UAEA), nükleer programıyla ilgili hassas bilgileri ve suikasta kurban giden bilim insanlarının isimlerini İsrail’e sızdırmakla suçladı. Tahran yönetimi, misilleme olarak İsrail’in gizli nükleer arşivini ele geçirdiğini ifade ederken, UAEA ise İran’ı kendi nükleer faaliyetleri hakkında yanlış bilgi vermekle itham etti.

İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nı (UAEA), Tahran ile kurum arasındaki “hassas bilgiler” içeren gizli yazışmaları gizli kanallar aracılığıyla İsrail istihbarat servislerine iletmekle suçladı.

Fars ve IRNA haber ajanslarının 10 Haziran’da İranlı istihbarat yetkililerine dayandırdığı haberlere göre, UAEA’nın daha sonra öldürülen İranlı nükleer fizikçilerin isimlerini de İsrail’e ifşa ettiği iddia edildi.

Fars ajansına konuşan bir kaynak, “Bu durum, UAEA’nın tarafsız bir rol oynamak yerine Siyonist rejimin çıkarlarına hizmet eden bir araca dönüştüğünü açıkça göstermektedir,” ifadelerini kullandı.

Ajansa göre, İran Dışişleri Bakanlığı’nın “bu ağır ihlallere yanıt olarak kararlı diplomatik adımlar” atması bekleniyor.

İran İstihbarat Bakanı İsmail Hatib ise 8 Haziran’da devlet televizyonunda yaptığı açıklamada, bakanlığının düzenlediği bir operasyonla İsrail’in gizli bir arşivini ele geçirdiğini ve bizzat İsrail’in nükleer programına ilişkin “binlerce sayfalık” belgeye ulaştığını duyurdu.

Hatib, İran’ın artık İsrail’in ABD, Avrupa ülkeleri ve diğer devletlerle nükleer alandaki işbirliğine dair veriler de dahil olmak üzere “Siyonist rejimin stratejik, operasyonel ve bilimsel istihbarat bilgilerinden oluşan zengin bir hazineye” sahip olduğunu belirtti ve bu belgeleri yakında yayınlama sözü verdi.

Bu açıklamanın ertesi günü İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi, İsrail’in İran’a karşı bir saldırganlık eyleminde bulunması halinde bu ülkenin gizli nükleer tesislerine saldırı düzenlemekle tehdit etti.

Hamaney’den Trump’a nükleer anlaşma resti

UAEA’dan İran’a karşı suçlama

Diğer yandan, UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi, ajansın yönetim kurulu toplantısı öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, İran makamlarının İsrail’in nükleer programıyla ilgili belgeler hakkındaki açıklamalarının, muhtemelen Tel Aviv’in 20 km güneyinde bulunan Nahal-Sorek nükleer araştırma merkeziyle ilgili olduğunu söyledi.

Grossi, UAEA müfettişlerinin bu tesisi denetlediğini de sözlerine ekledi.

Bununla birlikte Grossi, İranlı yetkilileri UAEA’ya kendi nükleer programları hakkında güvenilmez veriler sunmakla ve Turkuzabad, Varamin ve Marivan’daki kayıtsız tesislerde nükleer materyallerin varlığı ve ilgili çalışmaları gizlemekle suçladı.

Grossi, ajansın bu aşamada Tahran’ı nükleer bomba yapmakla suçlamayacağını da temin etti.

İranlı yetkililerin bu açıklamaları, 15 Haziran’da Umman’da yapılması planlanan ABD-İran nükleer anlaşması müzakerelerinin altıncı turu öncesinde geldi.

23 Mayıs’ta Roma’da yapılan bir önceki turda Amerikan tarafı, İran’ın uranyum zenginleştirme seviyesini geçici olarak yüzde 3’e düşürmeyi kabul etmesi koşuluyla, düşük düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretimini denetleyecek bölgesel bir konsorsiyum kurulmasını Tahran’a önermişti.

‘UAEA’da Mossad ajanları var’

Vedomosti gazetesine demeç veren Rusya Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Başkanı Murad Sadıgzade, UAEA’nın İslam Cumhuriyeti’nin kuruma olan güvenini sarsan emsaller yarattığını belirtti.

Sadıgzade, “Bu örgütün Batı yanlısı tutumunu defalarca tespit ettim. UAEA temsilcileri arasında İsrail istihbarat servisi Mossad’ın çalışanları açıkça mevcut. Aynı şekilde, ajans müfettişleri Saddam Hüseyin döneminde Irak’ın nükleer tesisleriyle ilgili verileri İsrail’e iletmiş ve bu tesisler daha sonra İsrail Hava Kuvvetleri tarafından imha edilmişti,” diye ekledi.

Sadıgzade’ye göre, İran medyasının sızıntı iddiaları, ABD ile İran arasında yapılacak müzakereleri önemli ölçüde etkilemeyecek. Uzman, toplantının ana konusunun Orta Doğu’daki çatışmaların nasıl azaltılacağının tartışılması olacağını düşünüyor.

Sadıgzade, potansiyel bir nükleer anlaşmanın UAEA’nın katılımı olmadan, Rusya ve diğer tarafsız ülkelerden bağımsız gözlemcilerin katılımıyla da sağlanabileceğini kaydetti.

FP: ABD anlaşma değil teslimiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English