Bizi Takip Edin

AMERİKA

Japon şirket Nippon, US Steel’i 15 milyar dolara alacak

Yayınlanma

Japonya’nın en büyük çelik üreticisi Nippon Steel, ABD’nin en büyük ikinci çelik şirketi US Steel’i 14,9 milyar dolarlık bir anlaşmayla satın almayı kabul etti.

Dünyanın da dördüncü en büyük çelik üreticisi olan Nippon pazartesi günü yaptığı açıklamada, Pittsburgh merkezli şirket için hisse başına 55 dolar nakit ödeyeceğini söyledi. Haber üzerine US Steel hisseleri yüzde 26,1 artışla 49,59 dolardan kapandı.

ABD’li bir başka çelik şirketi Cleveland-Cliffs, ağustos ayında US Steel için için 7,3 milyar dolar teklif etmişti. Japon çelik devinin teklifi hem bu fiyatın, hem de US Steel’in şu anki hisse değerinin bir hayli üzerinde.

US Steel, o dönem Cleveland’ın teklifini reddetmiş ve ‘stratejik seçeneklerini’ inceleyeceğini söylemişti. US Steel’in öz sermayesine 14,1 milyar dolar değer biçen Nippon Steel’in kazanan teklifi, Japon şirketlerinin denizaşırı satın almalar için cömertçe ödeme yapma geleneğini takip ediyor. Borç da dahil olmak üzere, satın alım işlemi US Steel’e 14,9 milyar dolar değer biçiyor.

Yaklaşık 23.000 çalışanı olan şirket, kurulduğu 1901 yılından bu yana ABD imalat sanayisinin sembollerinden biri olageldi. Finansçı John Pierpont Morgan, Andrew Carnegie’nin çelik grubunu satın almış ve o zamanlar dünyanın en büyük şirketini oluşturmak için rakipleriyle birleştirmişti.

Nippon hissedarları tekliften memnun değil

Öte yandan Nippon Steel hisselerini elinde bulunduran bir fon yöneticisi, Financial Times’a (FT) yaptığı açıklamada anlaşmanın hissedarlar için ‘korkunç’ göründüğünü söyledi ve bunun Japon şirketlerinin ‘kendi yatırımcılarının çıkarları doğrultusunda hareket etmemesinin’ bir başka örneği olduğunu savundu.

Fakat Nippon Steel’in başkanı Eiji Hashimoto, “Bu işlemin dünya lideri teknolojilere ve üretim yeteneklerine sahip iki şirketi bir araya getirmesinden heyecan duyuyoruz,” dedi.

Hashimoto, Tokyo’da düzenlediği basın toplantısında, satın almanın amacının ‘yeni döneme uygun küresel bir ağ’ kurmak ve Japonya’nın büyüme potansiyelini yeniden kazanmak olduğunu söyledi.

Hashimoto, yüksek fiyat teklifi hakkında ise, “Yeterli ekonomik rasyonaliteye sahip. Mali açıdan bir sıkıntı yok,” iddiasında bulundu.

Çelik işçileri sendikasından tepki

Öte yandan anlaşma, Birleşik Çelik İşçileri (USW) sendikasının tepkisine neden oldu. USW başkanı David McCall, US Steel’in ‘kendini işine adamış işçilerin endişelerini bir kenara bırakıp yabancı sermayeli bir şirkete satış yapmayı seçtiğini’ söyledi.

Sendika, regülatörleri Nippon Steel’in anlaşmasını incelemeye ve ‘ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarına hizmet edip etmediğini’ ve ‘işçilere fayda sağlayıp sağlamadığını’ belirlemeye çağıracağını açıkladı.

106.000’den fazla işçiyi istihdam eden Nippon Steel, US Steel’in toplu iş sözleşmelerini ve diğer çalışan taahhütlerini yerine getirme sözü verdi.

Senatörler anlaşmayı engellemek istiyor

Alışverişin ABD rekabet otoriteleri tarafından onaylanması gerekecek. Anlaşma, ülkenin çelik endüstrisinin büyük bir kısmının konsolide olmasının ardından geldi. Yeni satın alma ve birleşmelerle birlikte Cleveland-Cliffs, Nucor, Steel Dynamics ve US Steel dört büyük oyuncu olarak piyasada kalmıştı.

Pennsylvania’nın Demokrat senatörü John Fetterman, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, anlaşmayı engellemeye çalışacağını söyledi. Fetterman, yabancı bir şirkete satış yapmasının ‘kesinlikle çirkin’ olduğunu, çünkü ‘çeliğin her zaman güvenlikle ilgili olduğunu’ savundu.

Ohio’dan Cumhuriyetçi Senatör J.D. Vance ise, “Bugün, Amerika’nın savunma sanayi üssünün kritik bir parçası, nakit olarak yabancılara açık artırmayla satıldı,” dedi ve önümüzdeki aylarda anlaşmaya karşı çıkma sözü verdi.

Californialı Demokrat Temsilci Ro Khanna da anlaşmanın USW’ye danışmadan asla yapılmaması gerektiğini söyledi ve “İşçiler masada yer almayı hak ediyor,” dedi.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English