Bizi Takip Edin

ASYA

Japonya Başbakanı Kishida ‘veda’ için Güney Koreli mevkidaşı Yoon ile buluştu

Yayınlanma

Japonya ve Güney Kore liderleri cuma günü, kişisel ilişkilerinin de etkisiyle ikili ilişkilerin ısındığı bir döneme damgasını vuran bir zirvede, göçmenlik prosedürleri ve acil durumlarda vatandaşların tahliyesi de dahil olmak üzere yeni işbirlikleri için çalışma sözü verdi.

Japonya Başbakanı Fumio Kishida, Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol ile veda görüşmesi yapmak üzere günün erken saatlerinde Seul’e geldi. Kishida, iktidardaki Liberal Demokrat Parti’nin yeni liderinin bu ay içinde seçilmesinin ardından ekim ayı başında başbakanlık görevini bırakacak.

Kishida toplantı sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada “Geçtiğimiz iki yıl boyunca, ikili ilişkileri güçlendirme konusunda güçlü bir arzuya sahip olan Başkan Yoon gibi güvenilir bir ortakla elimizden geleni yaptık ve Japonya-Güney Kore ilişkilerinde yeni bir sayfa açtığımızı hissediyoruz. Hem Japonya hem de Güney Kore bu ilerlemeyi gelecekte de sürdürmelidir” dedi.

Yoon da ilişkilerin geliştirilmesine yönelik çabaların sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.

Ofisinden yapılan açıklamaya göre Yoon, “Başbakan Kishida ve benim inşa ettiğimiz ikili işbirliğinin olumlu ivmesini devam ettirmek önemlidir” dedi. Gelecek yıl Seoul ve Tokyo’nun diplomatik bağlar kurmasının 60. yıldönümü olacak ve Yoon 2025 yılında ilişkileri “yeni bir seviyeye” taşıyabilmeyi dilediğini söyledi.

Kishida ve Yoon, göçmenlik prosedürlerini yumuşatmanın yollarını ayrıntılı olarak değerlendirmeye başlama konusunda mutabık kaldılar. Ayrıca Japonya ve Güney Kore’nin üçüncü ülkelerdeki acil durumlarda vatandaşlarının tahliyesi konusunda işbirliği yapacaklarını teyit ettiler.

Kuzey Kore ile ilgili güvenlik konularını da ele alan ikili, Pyongyang ve Rusya konusunda ortak müttefikleri ABD ile birlikte çalışmaya devam edeceklerini söyledi.

Bu gezi, başbakanın görev süresi boyunca Yoon ile ikili bir zirve için Güney Kore’ye yaptığı ikinci ziyaret. Geçen yılın mayıs ayında Kishida 12 yıl aradan sonra Güney Kore’de ikili bir zirveye katılan ilk Japon başbakanı olmuştu.

Kishida ağustos ayında LDP’nin liderlik yarışında yeni bir dönem için aday olmayacağını açıkladı.

“Japonya-Güney Kore ilişkilerinin önemi gelecekte de değişmeden kalacaktır” diyen Kishida, “Ben de hangi görevi üstlenirsem üstleneyim Japonya-Güney Kore ilişkilerinin daha sağlam ve geniş tabanlı olması için elimden geleni yapacağım” ifadelerini kullandı.

İkili ilişkilerde ABD etkeni

Kishida ve Yoon, tarihsel olarak rakip olan iki ülke arasında ABD’nin desteği ve ısrarıyla yakınlaşma sağlamak üzere ortaklık kurdular.

Muhafazakâr Yoon, Kishida’nın yaklaşık üç yıl önce göreve gelmesinden bir yıldan kısa bir süre sonra, 2022 Mayıs’ında göreve başladı ve Japonya ile uzun süredir kopuk olan ikili ilişkilerin “gelecek odaklı” bir şekilde yeniden kurulması çağrısında bulundu.

Analistler iki Doğu Asya ülkesi arasındaki işbirliğinin Kishida’nın ayrılışından sonra da devam edeceği görüşünde.

Hawaii merkezli Pasifik Forumu düşünce kuruluşunun bölgesel ilişkiler direktörü Rob York Nikkei Asia’ya yaptığı açıklamada “Başbakan Kishida Seul ile buzları erittiği için övgüyü hak etse de Japonya ve Güney Kore arasındaki işbirliğinin devamını onun varlığına bağlı görmüyorum” dedi.

York, “Seul’deki mevcut hükümet gündeminin büyük bir kısmını ABD liderliğindeki düzen içinde diplomatik prestijini artırmaya ayırdı ve ABD bu işbirliğini teşvik etmeye devam edecek” dedi.

İki lider ilk zirvelerini Yoon Mart 2023’te Tokyo’ya gittiğinde gerçekleştirmişlerdi. Yoon, 12 yıl sonra ikili bir zirveye katılan ilk Güney Kore Devlet Başkanı olarak Japonya’ya gitmeden önce, iki Asya ülkesi ve ABD’nin sadık müttefikleri arasında yeni bir başlangıcın yolunu açacak bir plan açıklamıştı.

Bu vizyon, İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon şirketleri için çalışmak zorunda kalan Güney Korelilere tazminat sağlamak üzere özel şirketlerin bağışlarıyla bir fon oluşturulmasına odaklanıyordu. İşçilere maddi tazminat sağlanması konusu uzun zamandır Seul ve Tokyo arasında bir gerilim kaynağı olmuş, işçiler, onların torunları ve bazı sivil gruplar Japon hükümetinden resmi bir ödeme yapılması konusunda ısrarcı olmuşlardı.

Tokyo ise bu tür savaş ve sömürge dönemi meselelerinin 1965 yılında imzalanan ve Japonya’nın mali yardım sağladığı ve iki tarafın resmi diplomatik ilişkiler kurduğu bir anlaşma kapsamında çözüme kavuşturulduğu konusunda ısrarcı olmuştur. Japonya 1910’dan 1945’te İkinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgisine kadar Kore Yarımadası’nı yönetti.

Yoon’un planı ülkedeki sol muhalefetin ve sivil grupların tepkisini çekse de iki taraf takip eden aylarda ticaret ve güvenlik alanındaki işbirliğini güçlendirmeye devam etti. Seul ve Tokyo, aralarındaki tarihi anlaşmazlıklar nedeniyle uyguladıkları ticari kısıtlamaları kaldırdı.

Kishida ve Yoon geçen yıl ağustos ayında ABD Başkanı Joe Biden ile Washington yakınlarında bir zirve düzenleyerek üç ülkenin birlikte çalışma kararı almasını sağladılar.

Ortak bir bildiride, füze uyarı verilerinin gerçek zamanlı paylaşımını “operasyonel hale getirme” sözü verdiler.

Seul ve Tokyo arasındaki “dostane bağları” memnuniyetle karşılayan Washington, bölgede Çin’in etkisini sınırlamaya yönelik askeri ve güvenlik stratejisi açısından iki ülkeyi ve bu ülkeler arasındaki uzlaşmayı kritik önemde görüyor ve bu birliktelik için yoğun çaba sarf ediyor.

ASYA

Filipinler Güney Çin Denizi’ndeki tartışmalı sığlıktan çekildi

Yayınlanma

Filipinler’in kısa bir süre önce bir sahil güvenlik gemisini tartışmalı Güney Çin Denizi sığlığından geri çekmesi sonrası, Çin’in bölgede atacağı adımlar tartışılıyor .Manila, BRP Teresa Magbanua gemisini beş aylık bir konuşlandırmanın ardından kötü hava koşulları, tükenen malzemeler ve tıbbi bakıma ihtiyaç duyan personeli tahliye etme ihtiyacını gerekçe göstererek hafta sonu Sabina Sığlığı’ndan geri çağırdı. Çin orayı Xianbin Resifi olarak adlandırıyor.

Gemi pazar günü Palawan’daki Puerto Princesa Limanı’na büyük bir karşılama ile döndü, ancak 63 mürettebatından dördünün dehidrasyon nedeniyle hastanede tedavi görmesi gerekiyordu.

Analistler, ani geri çekilmenin, Filipinler tarafından kasıtlı olarak Güney Çin Denizi’nin bir başka tartışmalı noktası olan İkinci Thomas Sığlığı’nda karaya oturtulan İkinci Dünya Savaşı döneminden kalma Amerikan yapımı bir savaş gemisi olan BRP Sierra Madre’de konuşlu birliklerin rotasyonuna ve ikmaline imkan tanıyabileceğini söylüyor.

Çin’in Global Times gazetesi ise çekilme üzerine, “Çin’in başarılı müdahalesinin Filipinler’in hedeflerini boşa çıkardığını ve geriye tek seçenek olarak geri çekilmenin kaldığını” yazdı.

Global Times’a göre, Filipinler gemisinin çekilmesi, çarşamba günü Çin-Filipinler İkili İstişare Mekanizması başkanları arasında Güney Çin Denizi konusunda yapılan toplantıdan üç gün sonra gerçekleşti. Ancak Filipinler çekilme işlemini Çin’e önceden bildirmedi.

Yeni Güney Galler Üniversitesi’nde emeritus profesör olan Carl Thayer ise, Filipinler’in Teresa Magbanua’yı geri çekmeden önce yerine yeni bir gemi koyması gerektiğini söyleyerek endişelerini dile getirdi.

This Week in Asia’ya konuşan Thayer, “İnisiyatif artık Çin’in elinde. Filipin Sahil Güvenliği’nin geminin yerine yenisini koymasını engelleme çabalarını savunma amaçlı bir tedbir olarak gerekçelendireceklerdir” dedi.

Thayer, geri çekilmenin Çin tarafından bölgedeki egemenlik iddialarını güçlendirmek için bir propaganda aracı olarak kullanılacağını da sözlerine ekledi. Bölgede 70 civarında Çin askeri, sahil güvenlik ve milis gemisinin bulunduğunu belirten Thayer, Çin’in Filipinler’in konuşlandırmaya çalıştığı herhangi bir yedek gemiye karşı koyacağını belirtti.

Avustralya Savunma Kuvvetleri Akademisi’nde ders veren Güneydoğu Asya uzmanı Thayer, “Çin’in amacı Sabina Sığlığı’nı işgal etmek değil, Filipinler’in kalıcı bir varlık göstermesini engellemektir” dedi.

Teresa Magbanua’nın Palawan’dan 146 km (90 mil) ve en yakın büyük Çin kara kütlesinden yaklaşık 1.200 km uzaklıktaki Sabina Sığlığı’na konuşlandırılması Pekin’le Manila arasında gerginliği yükseltmişti.

Filipinler Ulusal Denizcilik Konseyi Başkanı Lucas Bersamin pazar günü yaptığı açıklamada, geminin sığlıktan çekilmesinin gerekli onarımların yapılmasına ve mürettebatın biraz dinlenmesine olanak sağlayacağını söyledi.

Filipin sahil güvenlik sözcüsü Komodor Jay Tarriela da pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “Biz hiçbir şey kaybetmedik. Hiçbir şeyi terk etmedik” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Yen, 2023’ten Bu Yana İlk Kez Dolar Karşısında 140’ın Üzerine Çıktı

Yayınlanma

Japon Yen’i temmuz ayının başındaki 161,95 seviyesinden yukarı yönlü harekete geçerek on yıllardır görülen en zayıf seviyeden kayda değer bir toparlanmayı işaret etti.

Yen dolara karşı %0,6’ya kadar değer kazanarak 139,96’ya ulaştı ve bu temmuz 2023’ten bu yana en güçlü seviyesi oldu. Yen, yatırımcıların ABD ile Japonya arasındaki faiz oranı farkının daha da daralması yönünde pozisyon almasıyla %15’lik bir kazançla bu çeyrekte en iyi performans gösteren Grup-10 para birimi oldu.

FED’in çarşamba günü faiz düşürme yoluna gideceği kesin görülüyor tek soru ise ne kadar düşüreceği. Japonya Merkez Bankası’nın bu yıl iki kez faiz artırımı yaptıktan sonra cuma günü beklemede kalması bekleniyor. Singapur’daki Macquarie Group Ltd.’de stratejist olan Gareth Berry, “Esas olarak FED’in bu hafta 25 yerine 50 baz puanlık faiz indirimi yapma riskinin yen’i desteklediğini” söyledi.

Japonya Merkez Bankası’nın bu hafta faiz oranlarını değiştirmese de Bloomberg tarafından ankete katılan ekonomistlerin çoğunluğu aralık ayında başka bir faiz artışı olacağını öngörüyor. Merkez bankasının 31 Temmuz’da politika faizini %0,25’e çıkarması, qğustos başında dövizlerden tahvillere ve hisse senetlerine kadar varlıkları sarsan küresel piyasa çalkantısına katkıda bulundu.

Öte yandan Japonya Merkez Bankası Başkanı Kazuo Ueda, 3 Eylül’de merkez bankasının, fiyatların tahminlerle uyumlu olması halinde faiz oranlarını artıracağını teyit etti. Merkez bankası yönetim kurulu üyesi Junko Nakagawa, 11 Eylül’de yaptığı açıklamada, ekonominin tahminler doğrultusunda performans göstermesi halinde, bankanın politikalarını bundan sonra da ayarlamaya devam edeceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Pakistan on yıldır tamamlayamadığı İran doğalgaz boru hattı projesi için yatırımcı bulabilecek mi?

Yayınlanma

Pakistan’ın, iki ülkeyi birbirine bağlayacak doğal gaz boru hattını, inşaatın bitmesi gereken tarihten tam on yıl sonra tamamlayamaması nedeniyle İran’ın tepkisini çekti ve hukuki süreçle karşı karşıya.

Çok ihtiyaç duyulan nispeten temiz bir fosil yakıt tedarikini kaçırmak İslamabad için çifte darbe anlamına geliyor.

Uzmanlara göre, Pakistan bundan ders çıkarmalı ve mega enerji projelerini hayata geçirmeden önce fizibilitelerini nasıl değerlendirdiğini köklü bir şekilde gözden geçirmeli.

Tahran geçen ay İslamabad’a 1.900 kilometrelik sınır ötesi doğalgaz boru hattının kendi payına düşen kısmını bitirmesi ya da Paris merkezli Uluslararası Tahkim Mahkemesi’ne götürülmeyi beklemesi için son bir ültimatom verdi. Pakistan burada yaklaşık 18 milyar dolarlık bir ceza ödemesiyle karşı karşıya kalabilir.

İki komşu ülke 2010 yılında İran’ın Güney Pars sahasını Pakistan’ın Belucistan ve Sindh eyaletlerine bağlayacak boru hattının ortaklaşa inşa edilmesi için bir anlaşma imzalamıştı. Pakistan, boru hattı üzerinden günde 750 milyon feet küp İran gazı almak için 25 yıllık bir anlaşma imzaladı ve başlangıçta tedarikin 2015’te başlaması hedefleniyordu.

İran 2011 yılında kendi topraklarından ortak sınıra kadar 1.150 km’lik bir boru hattı döşemeyi tamamladığını söylerken, Pakistan İran’ın defalarca uyarmasına ve sürenin uzatılmasına rağmen ayak sürüdü ve programın çok gerisinde kaldı. Eylül 2019’da iki ülkenin devlete ait gaz şirketleri arasında mutabık kalınan revize edilmiş bir zaman çizelgesi kapsamında İran, Eylül 2024’e kadar mahkemeye gitmemeyi kabul etmişti.

İran’ın gaz satışından elde edeceği gelire ihtiyacı olduğu kadar Pakistan’ın da gaza ihtiyacı var. Güney Asya ülkesinin azalan yerli gaz üretimi, hızla artan iç enerji tüketimi nedeniyle zorlanıyor ve uygun fiyatlı sıvılaştırılmış doğal gaz tedariki bulmakta zorlanıyor. Kronik yakıt, gaz ve elektrik kıtlığı ve yüksek fiyatların damgasını vurduğu uzun yıllar süren ciddi enerji krizi, Uluslararası Para Fonu’ndan alınan çok sayıda kurtarma paketiyle ayakta tutulan Pakistan ekonomisinin aksamasında rol oynadı .

İran’ın son uyarısı karşısında İslamabad, ABD’nin İran’la iş yapmaya yönelik ikincil yaptırım tehdidi nedeniyle çaresizliğini yineledi. Eylül 2023’te Pakistan, Washington’un baskısı altında boru hattı projesini geçici olarak askıya aldı ve gaz alım satım anlaşmasını yerine getirmekten kurtulmak için İran’a mücbir sebep bildiriminde bulundu.

ABD, İran’ın enerji sektörüne karşı en son 2018’de tek taraflı katı yaptırımlar uygulamıştı; Pakistan, 2015’te büyük dünya güçleri ile İran arasında imzalanan ve İran’ın nükleer programını kısıtlamayı kabul etmesi karşılığında yaptırımların hafifletildiği dönüm noktası niteliğindeki anlaşmayı takip eden yıllarda kullanmadığı bir fırsat penceresine sahipti.

Ancak, İran gaz projesine devam etmek için ABD yaptırımlarından ihtiyaç duydukları muafiyeti alamadılar.

Siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar

Öte yandan ABD’nin İran’la iş yapan ülke ve kuruluşlar üzerindeki baskısı ve ikincil yaptırım tehdidi gerçek olsa da, bunlar Pakistan’ın anlaşmanın kendisine düşen kısmını yerine getirememesinin nedenlerinden yalnızca biri.

Pakistan’ın ekonomik ve siyasi istikrarsızlığı ve İran’la ilişkiye girme riskini almak istemeyen uluslararası kreditörler nedeniyle birkaç milyar doları bulan proje için finansman bulmak zorlaştı.

İkili ekonomik koridor projesi kapsamında Pakistan’daki altyapı projelerine yatırım yapan Çin de bu projeyle ilgilenmiyor. Boru hattını kendi topraklarına kadar uzatarak İran gazını satın alma fikrini ilk başta düşünen Hindistan da jeopolitik riskleri tarttıktan sonra 2009 yılında geri çekildi.

Doğalgaz boru hattının geçmesi gereken Pakistan’ın güneybatısındaki Belucistan eyaleti ayrılıkçı şiddet ve huzursuzluklarla boğuşuyor ve bu durum inşaat için bir tehdit oluştururken projenin gerçekleşmesi halinde altyapı ve doğalgaz akışının emniyet ve güvenliğini de tehlikeye atacak. Eyaletin dağlık arazisi de boru hattı için inşaat zorlukları oluşturuyor. Federal hükümet, boru hattının ülke genelinde döşenmesi için gereken arazinin tamamını bile satın almış değil.

Yakın tarihli bir Pakistan istihbarat raporuna göre, Pakistan halihazırda İran’dan 900 km’lik gözenekli bir sınır üzerinden yıllık 1 milyar dolar değerinde kaçak petrol ve gaz alıyor.

Ancak ulusal sınırlar boyunca büyük bir altyapı kurmanın yanı sıra jeopolitik, ekonomik ve düzenleyici karmaşıklıklar ve belirsizlikler içeren proje Pakistan için fazla geldi.

Uzmanlar Pakistan’ın bu projeyi tamamlayabilecek siyasi ve ekonomik istikrara sahip olmadığı ve ABD’den muafiyet koparabilecek bir durumda olmadığı görüşünde.

İran, tamamlanmamış doğalgaz boru hattı nedeniyle Pakistan’a ‘son uyarısını’ yaptı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English