Bizi Takip Edin

ASYA

Japonya ve Güney Kore alarma geçti

Yayınlanma

Vladimir Putin ve Kim Jong Un’un “saldırganlığa” karşı karşılıklı yardımlaşmayı da içeren geniş kapsamlı bir stratejik ortaklığa imza atmasının ardından Japonya ve Güney Kore alarm verdi.

Kuzey Kore’nin resmi haber ajansı perşembe günü, imzacı taraflardan birinin işgal edilmesi ya da savaş durumunda olması halinde “askeri ve diğer yardımları” sağlamak üzere “elindeki tüm araçları gecikmeksizin” kullanma taahhüdünü içeren anlaşma metnini yayınladı.

Kore Merkez Haber Ajansı’nın haberine göre anlaşmaya, bu tür bir müdahalenin her iki ülkenin yasalarına ve üye devletlerin meşru müdafaa hakkını tanıyan BM Şartı’nın 51. Maddesine uygun olması gerektiği de eklendi.

Putin çarşamba günü yaptığı açıklamada stratejik ortaklığın “askeri teknik işbirliğini” de içerebileceğini söyledi ve “gayri meşru eylemler” olarak nitelendirdiği BM Güvenlik Konseyi yaptırımlarına direnmesi için Pyongyang’a destek sözü verdi.

Moskova’nın Asya’daki en güçlü taahhütlerinden biri olan anlaşma, Sovyetler Birliği ile Kuzey Kore arasında 1961 yılında imzalanan ve karşılıklı savunma sözü veren Soğuk Savaş anlaşmasının yerini aldı.

Rusya ve Kuzey Kore arasında derinleşen bağlar Batı’da ve bölgedeki Batı müttefiki Asya ülkeleri arasında endişe yarattı.

Perşembe günü ABD’nin bölgedeki önemli müttefiklerinden olan Güney Kore Dışişleri Bakanlığı stratejik ortaklıktan duyduğu üzüntüyü dile getirerek Rusya ve Kuzey Kore arasındaki işbirliğinin “bölgesel barış ve istikrara zarar vermemesi gerektiğini” söyledi ve askeri teknoloji konusundaki işbirliğinin BM Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal edeceği uyarısında bulundu.

Bakanlık, “[Putin’in] Kuzey Kore ziyareti ve aralarındaki kapsamlı stratejik ortaklık anlaşması üzerine kapsamlı bir analiz yaptıktan sonra, müttefiklerimiz de dahil olmak üzere uluslararası toplumla birlikte güvenliğimizi tehdit eden her türlü eyleme sert bir şekilde karşılık vereceğiz” dedi.

Savunma stratejisini ABD ile uyumlulaştırma kararı alan Japonya’da da Kabine Sekreteri Yoshimasa Hayashi ortaklığa karşı çıkarak Tokyo’nun “ülkemizi ve bölgemizi çevreleyen güvenlik ortamını” göz önünde bulundurarak “Rusya Devlet Başkanı Putin’in Kuzey Kore ile askeri teknoloji işbirliğini göz ardı etmemesinden ciddi endişe duyduğunu” söyledi.

Seul’deki bir düşünce kuruluşu olan Sejong Enstitüsü’nde analist olan Cheong Seong-chang, Rusya-Kuzey Kore stratejik ortaklığının Güney Kore-ABD karşılıklı savunma anlaşmasını örnek aldığını söyledi. Financial Times’a konulan analist, anlaşma kapsamında Moskova ve Pyongyang’ın “Soğuk Savaş dönemindeki askeri ittifaklarını tamamen restore ettiklerini” söyledi.

Ukrayna savaşına silah desteği iddiası

Putin’in 24 yıl sonra Pyongyang’a yaptığı ilk ziyaret, Kim’in eylül ayında Rusya’nın Uzak Doğu bölgesine yaptığı ve Kuzey Kore liderinin Rusya’nın en gelişmiş uzay roketi fırlatma tesisini gezdiği ziyareti takip etti. Putin çarşamba günü Kim’i Moskova’ya dönüş yolculuğu yapmaya davet etti.

İki lider, Ukrayna savaşının ardından ticari ve askeri bağları güçlendirmeye çalışırken Kim de yıllarca süren pandemi izolasyonunun ardından ülkesinin zor durumdaki ekonomisini yeniden inşa etmeye çalışıyor.

Financial Times mart ayında Rusya’nın, BM yaptırımlarını ihlal ederek, Pyongyang’dan balistik füzeler ve milyonlarca top mermisi karşılığında Kuzey Kore’ye doğrudan petrol sevkiyatına başladığını iddia etmişti.

Rusya ayrıca Kuzey Kore’ye yönelik Güvenlik Konseyi yaptırımlarına uyulup uyulmadığını denetleyen bir BM panelinin yenilenmesini de veto etti.

Stoltenberg’den Batı’ya uyarı: Bir araya geliyorlar

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg çarşamba günü yaptığı açıklamada Kuzey Kore’nin Rusya’ya “muazzam miktarda mühimmat” sağladığını iddia ederek “otoriter güçlerin giderek daha fazla bir araya geldiği” uyarısında bulundu.

Stoltenberg Ottawa’ya yaptığı resmi ziyaret sırasında “Daha önce görmediğimiz bir şekilde birbirlerini destekliyorlar” dedi ve Batılı ülkelere uyarıda bulundu: “Kuzey Kore ve Çin, İran, Rusya gibi otoriter rejimler giderek daha fazla birbirlerine yaklaştıklarında, özgürlük ve demokrasiye inanan ülkeler olarak birbirimize yaklaşmamız daha da önemli hale geliyor.”

ASYA

Batı yaptırımlarının ardından Rusya’da Çin malı otomobil satışları rekor kırdı

Yayınlanma

Çin otomobillerinin Rusya’daki satışları, yaptırımların Batılı markaları Moskova ile ilişkilerini kesmeye zorlamasıyla yeni rekorlara ulaştı.

Pekin’in Washington ve Brüksel’den elektrikli araç ihracatına yönelik yüksek gümrük vergileriyle karşı karşıya olduğu bir dönemde Rusya’daki satışların artması Çinli otomobil üreticilerine yardımcı olurken, Rus otomobil kültüründe de hızlı bir değişimin mühendisliğini yaptı.

Moskova’da yaşayan bir otomobil blog yazarı olan Ilya Frolov, Financial Times’a verdiği demeçte, “Eğer bir araba satın alacaksanız, seçiminiz ya [Rus yapımı] bir Lada ya da gri ithalat olarak getirilen son derece pahalı bir Avrupa arabası ya da çok iyi donanımlı ve nispeten ucuz bir Çin arabası” dedi.

Ukrayna müdahalesi sonrası, daha önce Rusya’nın otomobil pazarına hakim olan Avrupalı, Koreli ve Japon otomobil üreticilerinin araç satışlarında keskin bir düşüş yaşandı.

Avtostat analiz ajansına göre, Şubat 2022’deki müdahale sırasında bu markalar tüm satışların yüzde 69’unu oluşturuyordu. Şu anda pazar payları sadece yüzde 8,5. Çinli üreticilerin payı ise aynı dönemde yüzde 9’dan yüzde 57’ye yükseldi.

Bir endüstri grubu olan China Passenger Car Association’ın verilerine göre, 2024 yılının ilk dokuz ayında Rusya, 849.951 araca ulaşan hacmiyle Çin yapımı otomobiller için en büyük ihracat noktası oldu. İkinci en büyük hedef olan Meksika ise bu rakamın yarısından daha azını ithal etti.

CPCA genel sekreteri Cui Dongshu, “Çin’in son yıllarda otomobil ihracatında kaydettiği büyüme esas olarak Rusya pazarından gelen katkılara dayanıyor,” dedi. “Rusya’nın otomobil pazarının rekabetçi ortamındaki dramatik dalgalanmalar ve değişiklikler, Çinli otomobil şirketlerine geniş satış fırsatları ve büyük karlar sağladı” diye ekledi.

Rusya’ya satılan Çinli araçların yaklaşık %90’ı içten yanmalı motorlara sahip olsa da, geniş hibrid SUV’larda uzmanlaşmış elektrikli araç üreticisi Li Auto tarafından üretilen 15.000’den fazla otomobil 2024’ün ilk sekiz ayında Rusya’da satıldı.

Çin’in varlığının genişlemesi o kadar büyük oldu ki sadece müşteriler değil sektör profesyonelleri de yeni şirketlere akın etti.

Otomobil endüstrisiyle çalışan Krasnoe Slovo adlı halkla ilişkiler ajansının Moskova’daki yöneticisi Vadim Gorzhankin, Financial Times’a verdiği demeçte, “[Eskiden Batılı şirketlerde çalışan] neredeyse herkes artık Çinli şirketlerde çalışıyor,” dedi.

Çin gümrük verileri, otomobil üreticilerinin tam rakamların mevcut olduğu en son ay olan eylül ayında Rusya’ya 1,8 milyar dolar değerinde otomobil ihraç ettiğini gösteriyor; bu rakam 2021’in aynı ayında 96 milyon dolardı.

Financial Times’a gör, Çin’in artan hakimiyeti bazı yerli üreticileri kızdırdı – özellikle de kaynaklarının daha fazlasını silah üretimine yönlendirmek zorunda kalanları.

Rusya’nın en güçlü silah üreticisi Rostec’in başkanı Sergei Chemezov, devleti Çin araçlarına “koruyucu önlemler” uygulamaya çağırdı. Şirketinin Rusya’nın en büyük otomobil üreticisi Lada’nın üreticisi Avtovaz’da hissesi var ve Avtovaz eylül ayında yaptığı açıklamada Çin araçlarının satışlarındaki artışın ardından pazar payının %25’e düşebileceğini söyledi.

Ülkenin otomobil üreticileri, batılı parçalara ve teknolojiye erişimi kısıtlayan yaptırımlardan ağır darbe aldı. Bunu telafi etmek için onlar da sık sık Çin’e yöneldi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Sri Lanka devlet başkanının koalisyonu erken seçimde çoğunluğu elde etmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Sri Lanka Devlet Başkanı Anura Kumara Dissanayake’nin koalisyonu Ulusal Halkın Gücü (NPP),  seçim kurulunun cuma günü açıkladığı sonuçlara göre, erken genel seçimlerde çoğunluğu kazanmaya hazırlanıyor.

Eylül ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Dissanayake, ağır bir mali krizden çıkmaya çalışan ülkede yoksullar arasındaki sıkıntıları hafifletmeyi amaçlayan politikaları için yetki istiyor.

Marksist eğilimli Dissanayake’nin koalisyonu perşembe günkü seçimlerden önce parlamentodaki 225 sandalyeden sadece üçüne sahipti ve bu da onu koalisyonu feshetmeye ve yeni bir yetki istemeye sevk etti.

Sri Lanka Seçim Komisyonu’nun internet sitesinde yer alan son sonuçlara göre NPP perşembe günkü seçimlerde yaklaşık %62 ya da 5,4 milyon oy alarak 52 sandalye kazandı ve parlamentoda çoğunluğu elde etme yolunda ilerledi.

“Bunu Sri Lanka için kritik bir dönüm noktası olarak görüyoruz. Güçlü bir parlamento oluşturmak için yetki bekliyoruz ve halkın bize bu yetkiyi vereceğinden eminiz,” dedi Dissanayake perşembe günü oyunu kullandıktan sonra.

“Sri Lanka’nın siyasi kültüründe eylül ayında başlayan ve devam etmesi gereken bir değişim var” diye ekledi.

Dissanayake’nin koalisyonunun başlıca rakibi olan muhalefet lideri Sajith Premadasa’nın Samagi Jana Balawegaya partisi 13 sandalye ve oyların yaklaşık %19’unu kazandı. Önceki Devlet Başkanı Ranil Wickremesinghe’nin desteklediği Yeni Demokratik Cephe ise iki sandalye kazandı.

17 milyondan biraz fazla Sri Lankalı beş yıllık bir dönem için milletvekillerini seçme hakkına sahipti. Rekor sayıda 690 siyasi parti ve bağımsız grup 22 seçim bölgesinde yarıştı.

On yıllardır aile partilerinin egemen olduğu ülkede siyasete yabancı olan Dissanayake, daha büyük refah önlemleri ve rüşvet gibi yoksullukla mücadele politikalarını destekliyor.

Sri Lanka’da genel seçimlerde, özellikle de başkanlık oylamasından kısa bir süre sonra yapılıyorsa, genellikle başkan desteklenir.

Başkan yürütme yetkisini elinde bulunduruyor ancak Dissanayake’nin tam teşekküllü bir kabine atayabilmesi ve vergileri düşürme, yerel işletmeleri destekleme ve yoksullukla mücadele gibi önemli vaatlerini yerine getirebilmesi için parlamentoda çoğunluğa sahip olması gerekiyor.

Ayrıca Sri Lanka’nın tartışmalı yürütme başkanlığını kaldırmayı planlıyor ancak bunu uygulamak için parlamentoda üçte iki çoğunluğa ihtiyacı var.

22 milyonluk bir ülke olan Sri Lanka, 2022’de ciddi bir döviz sıkıntısının tetiklediği ekonomik krizin altında ezilmiş, bu da ülkeyi temerrüde itmiş ve ekonomisinin 2022’de %7,3, geçen yıl ise %2,3 küçülmesine neden olmuştu.

Uluslararası Para Fonu’nun 2,9 milyar dolarlık kurtarma programıyla desteklenen ekonomi geçici bir toparlanma sürecine girdi ancak yüksek hayat pahalılığı başta yoksullar olmak üzere pek çok kişi için hala kritik bir sorun.

Okumaya Devam Et

ASYA

Hindistan Afganistan ile ilişkilerini güçlendirmeye çalışıyor

Yayınlanma

Hindistan, Afganistan ve Pakistan arasındaki gerginlikten faydalanarak Afgan ticaretini Pakistan güzergahından Hintli bir şirket tarafından işletilen İran limanına yönlendirmeye çalışıyor.

Hindistan Dışişleri Bakanlığı’ndan Genel Sekreter J.P. Singh başkanlığındaki üst düzey bir heyet 4 ve 5 Kasım tarihlerinde Kabil’i ziyaret etti. Heyet Afganistan Savunma Bakanı Molla Muhammed Yakup, eski Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, Afganistan Dışişleri Bakanı Emir Han Muttaki ve Kabil’deki BM kuruluşlarının başkanlarıyla bir araya geldi. Görüştükleri konular arasında India Ports Global Limited tarafından işletilen İran’ın Çabahar limanı da vardı.

Bakanlık sözcüsü Randhir Jaiswal geçen hafta düzenlediği basın brifinginde “Hindistan’ın insani yardımları, Çabahar limanının Afganistan’daki iş dünyası tarafından işlemler, ihracat ve ithalat için nasıl kullanılabileceği ve yapmak istedikleri diğer şeyler hakkında görüşmelerde bulundular” dedi.

Taliban’ın savunma bakanlığı da sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşımla Yaqoob’un Hintli heyetle ilişkilerini geliştirme yollarını görüşmek üzere bir araya geldiğini doğruladı. Muttaki’nin ofisi de Singh ile yaptığı görüşmenin detaylarını açıklayarak Taliban’ın baş diplomatının ikili siyasi ve ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi çağrısında bulunduğunu ve Afgan işadamlarının Hindistan’a seyahat edebilmeleri için daha kolay vize verilmesini talep ettiğini kaydetti.

Yeni Delhi’deki Observer Araştırma Vakfı Stratejik Çalışmalar Programı’nda yardımcı araştırmacı olan Kabir Taneja, Hindistan’ın bir süredir Çabahar limanını Afganistan için alternatif bir ticaret yolu olarak tanıtmaya çalıştığını söyledi.

“[Çabahar] projenin temel tasarımının bir parçası. Ayrıca Kabil’e, Afganistan’ın uzun süredir birincil liman olarak kullandığı Karaçi limanına bir alternatif sunmaktır,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English