Asya
Japonya’da Kato’nun adaylığı ile LDP içerisinde belirsizlik artıyor

Japonya’da eski Kabine Genel Sekreteri Katsunobu Kato’nun Liberal Demokrat Parti’nin liderlik yarışına katılması, zaten karmaşık olan yarışa fazladan bir öngörülemezlik unsuru daha ekledi. 27 Eylül’deki başkanlık seçimlerinin ilk turunda oyların daha da bölünmesine neden olması bekleniyor.
Salı günü düzenlenen bir basın toplantısında Kato, ringe şapkasını atan sekizinci LDP milletvekili oldu. Hükümet içinde yılların kendisine verdiği deneyimini vurguladı. Özellikle eski Başbakan Shinzo Abe döneminde yaptığı icraat ve politikaları ön plana sürdü. Başbakan olarak seçilirse önceki yönetimlerin mirasını nasıl inşa edeceğini anlattı ve hane halkı gelirini iki katına çıkarma sözü verdi. Ayrıca, hükümetin büyük ölçekli depremler gibi ulusal acil durumlara verdiği yanıtı koordine etmek ve “güçlü bir Japonya” inşa etmek için merkezi olarak yönetilen bir kriz yönetim ajansı kurma sözünü de ekledi.
The Japan Times’ta yer alan bir haberde deneyimli siyasi gazeteci Kenji Goto, Kato’nun kazanma şansının düşük olarak değerlendirildiğini ancak adaylığının, aralarında ekonomik güvenlik bakanı Sanae Takaichi’nin de bulunduğu birkaç aday arasında bölünmüş olan muhafazakâr cephenin daha da parçalanmasına yol açabileceğini söyledi.
Goto, “Kato birçok açıdan Takaichi ile politika açısından aynı çizgide. Adaylığı ayrıca eski çevre bakanı Shinjiro Koizumi ile eski Savunma Bakanı Shigeru Ishiba arasında iki atlı bir yarışın olasılığını da güçlendiriyor.” dedi.
Kato uzun zamandır Genel Sekreter Toshimitsu Motegi liderliğindeki fraksiyona aitti. Yarışa girme kararı, Moetgi’nin fraksiyonunda geniş bir kırılmaya ve partinin bir sonraki liderini belirlemede fraksiyonel birliğin azalan etkisine işaret ediyor.
Kato’nun eski Başbakan Ryutaro Hashimoto’nun oğlu Gaku Hashimoto ve eski Yeniden Yapılanma Bakanı Kosaburo Nishime gibi grup üyelerinin desteğiyle kendi platformunda yarışmasıyla, Motegi’nin parti liderliğine adaylığı önemli ölçüde etkilenecek.
Seçim öncesinde Motegi, kendi grubundaki genç milletvekillerinin desteğini almayı başardı; ancak tüm grubu kendi isteği altında toplayamaması, en üst makama gelme şansını önemli ölçüde etkiledi.
Grup, Motegi’nin 2022’de göreve gelmesinden bu yana liderliği konusunda uzun süredir bölünmüş durumdaydı. LDP’nin iki kıdemli üyesi seçim komitesi başkanı Yuko Obuchi ve Üst Meclis milletvekili Kazuhiko Aoki, Başbakan Fumio Kishida’nın kendi grubunu feshetme kararıyla tetiklenen bir dağılma dalgasının ardından gruptan ayrıldığında, bazı ağır sıkletlerden uzak olduğu açıkça görüldü.
Motegi’nin partinin taban üyeleri arasındaki popülaritesinin azalması, ikinci tura kalması planlanan yarışta son ikiye kalmasını daha da zorlaştıracak.
Koizumi ve Ishiba son birkaç haftadır hem kamuoyunda hem de partinin destekçileri arasında yapılan anketlerde sürekli önde gidiyor.
Ancak oyların muhtemel bölünmesi, başkanlık yarışını kim kazanırsa kazansın partiyi birleştirme ve istikrarlı bir yönetim kurma konusunda zorluk çekeceği anlamına geliyor.
Seçimin ilk turunda aday sayısının alışılmadık derecede fazla olması nedeniyle parti merkezlerine verilen 367 oyun önemli bir ağırlık taşıyacağı öngörülüyor.
Her aday, destek grubundan 20 oya güvenecek. 367 parti milletvekilinin arasından sekiz ila 10 kişinin aday olmasıyla, adayların parlamento oylarının azaltılması için mücadele etmesi gerekecek.
Önümüzdeki 14 ay içinde yapılması beklenen seçimlerde kötü performanslar istikrarsızlığı daha da kötüleştirebilir ve bir liderlik krizini tetikleyebilir.
Asya
Toyota, Trump’ın tarifelerinden kaçınmak için ABD’den araba sevkiyatı yapmayı planlıyor

Tokyo, Donald Trump’ın “karşılıklı” gümrük vergilerinin uygulanması için 9 Temmuz‘da belirlenen son tarihin yaklaşmasıyla ABD ile ticaret anlaşması müzakerelerini sürdürürken, Toyota başta olmak üzere, Japon otomobil üreticileri ülkelerinin ABD ile ticaret dengesizliğini azaltmak için tüm seçenekleri değerlendiriyor.
Önerilen fikirler arasında Toyota Motor’un ABD’de ürettiği otomobilleri Japonya’ya ithal etmesi veya Japonya’daki kendi bayilerinde Amerikan markalarını satması yer alıyor. Japon bayileri, tipik Amerikan bayilerinin birden fazla otomobil üreticisi veya markasını satmasının aksine, genellikle tek bir markayı satmaktadır.
Aynı zamanda, Japon otomobil üreticileri, Trump’ın 3 Nisan’da yabancı otomobillere uyguladığı %25’lik otomobil gümrük vergisinin devam etmesine karşı, ABD’de sattıkları otomobillerin fiyatlarını artırarak veya yerel üretimi daha da artırmaya çalışarak hazırlık yapıyor.
Toyota’nın Japonya’da Amerikan markalarını satması ilk kez olmayacak. 1990’larda Toyota, General Motors tarafından üretilen Chevrolet Cavalier otomobilleri ve Japon otomobil üreticisi tarafından ABD’de üretilen Scepter station wagon modellerini satmıştı.
Trump geçen hafta, Washington’un ülkelere ABD’ye ithalatlarında hangi gümrük vergisi oranlarına tabi olacaklarını bildirmek için mektuplar göndermeye başladığını söyledi. Trump, “Anlaşma yapacağımızdan emin değilim… Japonya çok sert davranıyor” diyerek, Japonya’nın ithalatına %35’e varan karşılıklı vergi uygulama olasılığını ima etti. Japonya’ya uygulanan orijinal vergi oranı %24 idi.
Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba ise, “Ulusal çıkarlarımızı korumalıyız… Japonya, ABD’nin en büyük yatırımcısı… Diğer ülkelerden farklıyız” diyerek yanıt verdi.
Ishiba, Nippon Steel’in U.S. Steel’e yatırım yapma planlarını örnek göstererek, ikili ticaretin karşılıklı gümrük vergileri yerine karşılıklı yatırımlar etrafında inşa edilmesi gerektiğini ekledi. Japonya, otomotiv gümrük vergilerinden muafiyet talebindeki tutumunu sürdürüyor.
BNP Paribas’ın Japonya baş ekonomisti Ryutaro Kono, geçen hafta yayınladığı bir raporda en büyük endişenin otomotiv gümrük vergileri olduğunu söyledi.
“Otomobil tarifelerini %25’te tutan veya düşük tarifeli kota sunmayan herhangi bir teklifin Japon hükümeti tarafından kabul edilmesi olası değildir” diye yazdı.
Toyota Başkanı Akio Toyoda, 1 Mayıs’ta yapılan bir toplantıda Ishiba ile görüştü. Toplantıya katılan Toyota Başkan Yardımcısı Hiroki Nakajima, şirketin web sitesinde yayınlanan bir videoda bu konudan bahsetti.
Nakajima, “[Toyota] ABD’de çok sayıda otomobil üretiyor” dedi ve ekledi: “Ticaret açığı bir sorun teşkil ederse, ABD’de üretilen Toyota otomobillerini Japonya’ya getirme olasılığını göz ardı etmeyeceğimizi açıkladık.”
Trump’ın son tarihine rağmen, BNP Paribas’tan Kono, Japonya ile ABD arasındaki müzakerelerin 20 Temmuz’da yapılacak Japonya’nın üst meclis seçimlerinden sonra sonuçlanacağını öngörüyor.
“Benim öngördüğüm senaryo, karşılıklı gümrük vergilerinin %10’da kalması ve otomobil gümrük vergisinin %17,5 civarına indirilmesi” dedi. Ancak böyle bir sonucun garantisi olmadığını da belirtti. “Japonya tek başına gümrük vergisi artışıyla karşı karşıya kalabilir” dedi.
Japonya’dan Trump’ın tehdidine yanıt: Ülke tarımını feda etmeyeceğiz
Asya
Güney Kore Devlet Başkanı Lee, Çin ve Rusya ile ilişkilerini ‘hızla’ iyileştireceğini söyledi

Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae-myung, Seul’un “barışı ve halkın hayatını korumak” için Pekin ve Moskova ile ilişkilerini “hızla” iyileştireceğini söyledi.
Perşembe günü göreve gelmesinin ilk ayını kutlayan Lee Jae-myung, hükümetinin önceliklerinden birinin Güney Kore halkının “güvenliği ve barış içinde” yaşamını sağlamak olduğunu belirterek, “barışın ulusal istikrar ve mutluluk için asgari ön koşul” olduğunu vurguladı.
Lee, “barışın erdemli döngüsü”ne inandığını belirterek, ABD ile “sıkı” ittifakını sürdüreceğini ve Çin ve Rusya ile ilişkilerini iyileştireceğini taahhüt etti. Bunun, Pyongyang’ın, iki Kore arasındaki askerden arındırılmış bölgede Seul’un hoparlörle propaganda faaliyetlerini askıya alma kararını olumlu karşılamasında da yansıdığını söyledi.
Çin’in de Güney Kore liderini, İkinci Dünya Savaşı’nın 80. yıldönümü anısına eylül ayında Pekin’de düzenlenecek askeri geçit törenine davet ettiği bildirildi.
Güney Kore Cumhurbaşkanlığı Ofisi’ne göre Lee, törene katılma olasılığını değerlendiriyor ve Seul ile Pekin bu konuyla ilgili görüşmelerini sürdürüyor.
2015 yılında, dönemin Güney Kore Devlet Başkanı Park Geun-hye geçit törenine katılmış ve bu karar Seul ile Washington arasında gerginliğe neden olmuştu.
Lee, Güney Kore’nin ABD ile ittifakına ve Washington ve Tokyo ile üçlü bağlarına daha fazla önem veren muhafazakar öncüllerine kıyasla Pekin’e daha dostane bir tutum sergiliyor.
Geçen yılki seçim kampanyasında, dönemin başkanı Yoon Suk-yeol’ü gereksiz provokasyonlarla Pekin ile ticari ilişkileri tehlikeye attığı için eleştirmişti. Ayrıca, Tayvan Boğazı’na müdahale ederek Pekin’i “rahatsız etmekten” yana olmadığını da söylemişti.
Perşembe günü Lee, “Güney Kore, dünyanın beşinci büyük askeri gücüdür. Ayrıca, Kuzey Kore’nin yıllık GSYİH’sinin 1,4 katı savunma harcaması yapan küresel askeri güçlerden biridir” dedi.
“Güçlü savunma gücümüze dayanarak, provokasyonlara karşı kapsamlı hazırlıklar yaparken, Güney ve Kuzey arasındaki kopuk iletişimi yeniden başlatacak ve diyalog ve işbirliği yoluyla Kore yarımadasında barış ve bir arada yaşama yolunu açacağız. Güçlü Güney Kore-ABD ittifakı ve Güney Kore-ABD-Japonya işbirliğine dayanarak, Çin ve Rusya ile ilişkilerimizi hızla iyileştirirken, ulusal çıkarlar merkezli pragmatik diplomasi yoluyla barışı ve halkımızın hayatını koruyacağız” diye ekledi.
Lee, görev süresi boyunca mümkün olduğunca çok sayıda dünya lideriyle görüşeceğini belirterek, Güney Kore’nin ekonomik büyümesi ve kalkınmasının uluslararası ticarete bağlı olduğunu vurguladı.
Japonya ile güvenlik işbirliği konusunda Lee, Tokyo ile ilişkilerde “birçok hassas konu” olduğunu söyledi. İki ülkeyi “yakın ama uzak” komşular, “ayrılmaz bir ilişki” ve ortak bir ön bahçeye sahip olarak nitelendirdi.
Güney Kore ve Japonya’nın da liberal demokratik kampın parçası olduğunu ve Kuzey Kore’nin nükleer ve füze tehditlerine maruz kaldığını söyledi.
Lee, “Stratejik ve askeri açıdan birçok ortak çıkarımız var ve ekonomik işbirliği için de büyük bir alan var, işbirliği yapmalıyız” dedi.
Ancak Lee, Japonya’nın geçmişiyle ilgili anlaşmazlıklar ve iki ülke arasındaki sularda bulunan Dokdo veya Takeshima olarak bilinen bir grup adacıkların, ilişkilerinde potansiyel engeller olduğunu da belirtti.
Lee, “Bu iki şeyi [işbirliği ve engeller] birbirine karıştırmamız gerektiğini düşünmüyorum. Esnek ve rasyonel bir tutum sergilememiz gerektiğini düşünüyorum… konuyu olduğu gibi bırakmalıyız. Yani, savaş zamanında bile diplomasi yaparız, konuşuruz, işbirliği yaparız. Sağ elimizle savaşsak bile, sol elimizle birbirimizin elini tutarız” dedi.
Lee, geçen ay G7 Zirvesi’nde yapılan toplantıda Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba’nın kendisine karşı temkinli davrandığını, ancak böyle hissetmek için “hiçbir neden” olmadığını ve Güney Kore ile Japonya’nın birçok alanda işbirliği yapabileceğini belirtti.
Lee, “Kuzey Kore’nin nükleer füzelerine yanıt olarak güvenlik konularında işbirliği yapabileceğimiz alanlar elbette var. Birbirimize yardım etmenin yollarını bulmalıyız” dedi.
“Ekonomik olarak da birbirimize yardımcı olacak birçok alanda işbirliği yapabiliriz. Bu, ‘karşı taraf zarar görür, ben de bu zarardan faydalanırım’ türünden bir ilişki değil, karşı tarafın da bizim de fayda sağladığı bir ilişki” diye ekledi.
Asya
Güney Kore, tarihindeki en büyük savunma anlaşması için görüşmeleri tamamladı

Güney Kore’nin silah geliştirme otoritesi, ülkenin silah endüstrisinin tarihindeki en büyük anlaşmanın tamamlandığını duyurdu. Polonya ile yapılan savunma anlaşması, yükselişteki silah üreticisi için bir adım daha ileriye gitmek anlamına geliyor.
Savunma Tedarik Programı İdaresi çarşamba günü yaptığı basın açıklamasında, Güney Koreli özel şirket Hyundai Rotem’in Polonya ile K2 tankları tedarikine ilişkin görüşmeleri tamamladığını duyurdu. Kurum, sözleşmenin büyüklüğünü açıklamadı, ancak Mirae Asset Securities’in bir araştırma raporunda, 261 tankın tedariki için sözleşmenin değerinin 6,7 milyar dolar olduğu belirtildi.
Araştırma notunda, anlaşmanın Güney Kore’nin yeni savunma bakanını resmen atadıktan sonra imzalanacağı belirtildi. Doğu Asya ülkesi, geçen yılın sonlarında görevden azledilen başkan Yoon Suk Yeol’un sıkıyönetim ilan etme girişiminin yol açtığı aylarca süren siyasi krizin ardından haziran başında yeni cumhurbaşkanını göreve başlattı.
Son yıllarda Güney Kore, özellikle Rusya’nın etki alanındaki Avrupa ülkeleri için giderek önem kazanan bir silah ihracatçısı olarak ortaya çıktı. Güney Kore’nin iki ana siyasi partisinin liderleri, silah sektörünü, ülkenin ihracat odaklı ekonomisine fayda sağlama potansiyeli nedeniyle devlet desteğini hak eden bir alan olarak belirledi.
Haziran başında göreve başlayan Devlet Başkanı Lee Jae Myung, savunmayı ülkenin önde gelen endüstrilerinden biri haline getirme sözü verdi ve bu sektörün gelişimini ve ihracat stratejilerini kolaylaştırmak için ulusal bir kurum kurmayı planlıyor.
Analistler, ülkenin silah üreticilerinin, Alman şirketleri gibi rakiplerinden daha hızlı siparişleri yerine getirebilme konusundaki itibarlarıyla profillerini oluşturduklarını söylüyor. Güney Koreli üreticilerin ürünlerinin, Seul’un ABD ile uzun süredir devam eden savunma ittifakının bir mirası olan NATO standartlarıyla uyumlu olması da Avrupalı şirketleri çekiyor.
Ukrayna’daki savaşın mühimmat talebini artırmasıyla Güney Koreli şirketler tedarikçi olarak devreye girdi. 2023’ün sonlarında Hanwha Aerospace, 2027 yılına kadar Polonya’ya 152 adet K9 kundağı motorlu obüs tedarik etmek için 2,6 milyar doların üzerinde bir anlaşma imzaladı. Bunu, ertesi yıl 1,6 milyar dolar değerinde çoklu roketatar tedarik etmek için yapılan bir başka anlaşma izledi.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne göre, Güney Kore 2020-2024 yılları arasında dünyanın en büyük 10. silah ihracatçısı oldu ve ihracat hacmi önceki beş yıllık döneme göre yüzde 4,9 arttı.
Mirae Asset Securities, Polonya ile imzalanacak anlaşmanın daha fazla fırsat yaratabileceğini belirterek, Romanya ve Slovakya ordularının Polonya’nın adımlarını takip etme eğiliminde olduğunu kaydetti. Notta, “Bu K2 anlaşması, Güney Kore’nin savunma tarihindeki en büyük anlaşma olması nedeniyle çok anlamlı, ancak ileride daha büyük dalga etkisi yaratabilir” denildi.
-
Dünya Basını2 hafta önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Görüş2 hafta önce
Büyülü Dağ’da yüzyıllık tartışma devam ediyor: Naphta mı Settembrini mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Söyleşi2 hafta önce
İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı
-
Dünya Basını2 hafta önce
ABD ve İsrail, UAEA’yı nasıl ele geçirdi?
-
Avrupa2 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran-İsrail savaşı ve Orta Asya
-
Görüş7 gün önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na