Ortadoğu
Koalisyon için daha ne vermesi gerecek?

En kritik bakanlıkları ortaklarına teslim etmesine rağmen Netanyahu koalisyonu zamanında kuramadı ve 14 gün ek süre istedi. “Her şeyi verdikten sonra bile hükümet kurmakta zorlanıyor. Netanyahu’dan başka neler alınabileceğini görmek ilginç olacak.”
İsrail basınına yansıyan bilgilere göre hükümeti kurmakla görevlendirilen Binyamin Netanyahu, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’dan, hükümeti kurma görevi için süreyi 2 haftalığına uzatmasını istedi. Netanyahu, Herzog’a “Hükümet kurma müzakereleri sürüyor ve büyük ilerleme kaydedildi” dedi. Başka ayrıntıya yer verilmeyen haberde, İsrail Cumhurbaşkanının, Netanyahu’nun talebini kabul edip etmediğinden de bahsedilmedi. Herzog’un, Netanyahu’ya hükümeti kurması için verdiği yasal süre 11 Aralık Pazar günü sona eriyor.
Bakanlıklar henüz dağıtılamadı
Netanyahu’nun Likud partisi bugüne kadar tartışmalı aşırı sağcı üç parti, dini Siyonizm, Yahudi Gücü ve şiddetli LGBTQ karşıtı Noam ile koalisyon anlaşmaları imzaladı. Likud, dün erken saatlerde ultra Ortodoks partiler Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği ile de “beş bakanlık” karşılığında anlaşıldığını duyurdu. Ancak anlaşmanın geçici olduğu ve hangi bakanlıkların verileceği konusunda nihai anlaşmaya varılamadığı belirtildi. Netanyahu, Herzog’a yazdığı mektupta, Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği ile ilgili anlaşmaların yeni imzalandığına dikkat çekerek “Pozisyonların tahsisinde hala çözülmemiş sorunlar var” dedi. Öte yandan Netanyahu henüz kendi partisinde de bakan olacak isimleri henüz belirlemedi.
Likud lideri, Arap karşıtı söylemiyle tanınan Yahudi Gücü (Otzma Yahudit) ve Dini Siyonizm Partisi’nin liderlerine en kritik bakanlıkları verdi. Netanyahu, Yahudi Gücü Partisi ile imzaladığı koalisyon anlaşması gereği Ulusal Güvenlik Bakanlığı ile Banliyöler, Necef Çölü ve Celile’yi Geliştirme Bakanlığını ve Yahudi Mirası Bakanlığını Itımar Ben Gvir’in oldu. Geniş yetkilerle donatılmış şimdiki adı “Kamu Güvenliği Bakanlığı” olan Ulusal Güvenlik Bakanlığına, işgal altındaki Batı Şeria Sınır Polisi biriminin de dahil edilmesi gündemde. Likud Lideri’nin Dini Siyonizm Partisi ile yaptığı koalisyon anlaşmasına göre ise Bezalel Smotrich rotasyonlu da olsa Maliye Bakanlığı’nı kontrol edecek. Savunma Bakanlığı için ısrar eden Smotrich, Maliye Bakanlığı’na yetkileri işgal altındaki Batı Şeria’ya doğru “genişletilerek” ikna edildi.
‘Zayıflığın işareti’
Netanyahu’nun koalisyon için Maliye ve Ulusal Güvenlik gibi iki kritik bakanlığı üstelik bu bakanlıkların yetkisi genişletilerek koalisyon ortaklarına verilmesi buna rağmen hükümetin henüz kurulamamış olması dikkat çekiyor. Netanyahu’nun Herzog’dan ek süre istemesiyle ilgili açıklama yapan şimdiki Başbakan Yair Lapid’in partisi Yesh Atid, ek süre talebi Netanyahu’nun “zayıflığının” bir işareti olarak nitelendirdi. Açıklamada, “Her şeyi verdikten sonra bile hükümet kurmakta zorlanıyor ve ek süre istiyor. Netanyahu’dan başka neler alınabileceğini görmek ilginç olacak” denildi.
‘Başka seçeneği mi yok?’
Haaretz yazarı Anshel Pfeffer da bugünkü köşesinden, “Netanyahu neden bu kadar çok gücü Smotrich ve Itamar Ben-Gvir’in ellerine veriyor? Aleyhindeki yasal davaları düşürmek için onlara bağımlı olduğu ve başka seçeneği olmadığı için mi? Yoksa kasıtlı olarak bölgelerde kaos üzerine inşa edilen daha hesaplı bir yaklaşımın mı, ya da yaptıkları her hareketi kontrol edebileceğine inancının mı sonucu?” diye sordu.
Son yıllarda erken seçim ve koalisyon krizi sarmalına girilen İsrail’de 1 Kasım’da yapılan erken genel seçimde, eski başbakan ve muhalefet lideri Netanyahu’nun başını çektiği sağ blok, 120 sandalyeli meclise 64 milletvekili göndererek açık bir zafer kazanmıştı. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, 13 Kasım’da Netanyahu’yu hükümeti kurmakla görevlendirmişti. Netanyahu’nun öncülüğündeki sağ blok, dini partilerden Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği ile aşırı sağcı Dini Siyonizm ve Yahudi Gücü partilerinden oluşuyor.
Ortadoğu
Trump’ın Katar ziyareti tamamlandı; ‘Trilyonlarca dolar topladık’

ABD Başkanı Trump’ın Katar ziyareti sırasında havacılık ve savunma alanlarında toplamda 243,5 milyar doları aşan anlaşmalar yapıldı.
ABD Başkanı Donald Trump Körfez turunun ikinci durağı olan Doha’da, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani tarafından Hamad Uluslararası Havalimanı’nda karşılandı. Ardından Emirlik Divanı’nda geleneksel bir törenle ağırlandı.
ABD Başkanı’na Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Hazine Bakanı Scott Bessent, Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ticaret Bakanı Howard Lutnick, Ulusal Güvenlik Danışmanı vekili ve Beyaz Saray yetkilileri eşlik etti.
Akşam düzenlenen devlet yemeğinde Trump ve eşi, Şeyh Temim ve eşi Şeyha Cavahir tarafından karşılandı. Doha’daki Lusail Sarayı’ndaki yemeğe, Trump’a yakın isimlerden Elon Musk da katıldı.
Verimli ve kapsamlı görüşme
Trump ile Katar Emiri arasında planlanandan uzun süren özel görüşme, iki saatten fazla sürdü. Şeyh Temim görüşmeyi “verimli ve kapsamlı” olarak nitelendirdi.
Trump ise “Oldukça ilginç bir iki saat geçirdik” diyerek, Rusya-Ukrayna savaşı, İran, ticaret ve bölgesel gelişmeleri ele aldıklarını söyledi.
Trump: Biz olmasak şimdi Almanca konuşuyordunuz, belki biraz da Japonca
Trump’ın Doha ziyareti ile ilgili, Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Trump’ın Katar’da en az 1,2 trilyon dolar değerinde ekonomik işbirliği sağlamak için bir anlaşma imzaladığı kaydedildi.
Açıklamada, Boeing uçakları ve GE Aerospace motorlarının Qatar Airways’e satışı da dahil ABD ile Katar arasında toplamda 243,5 milyar doları aşan ekonomik anlaşmalar yapıldığı belirtildi.
96 milyar dolarlık uçak siparişi
Katar’la imzalanan anlaşmaların bazılarına yer verilen açıklamada, Boeing ve GE Aerospace’ın, Qatar Airways’ten 96 milyar dolarlık sipariş aldığı, bu anlaşmanın GE Aerospace motorlarıyla çalışan 210 adet ABD yapımı Boeing 787 Dreamliner ve 777X uçağının satın alımını kapsadığı aktarıldı.
Bunun Boeing’in şimdiye kadarki en büyük geniş gövdeli uçak siparişi ve 787 siparişi olduğu belirtilen açıklamada, bu anlaşmanın üretim ve teslimat sürecinde ABD’de yıllık 154 bin olmak üzere toplamda 1 milyondan fazla istihdam sağlayacağının altı çizildi.
İki ülke ayrıca MQ-9B insansız hava aracı alımını da içeren bir savunma işbirliği mektubu ve çeşitli askeri mutabakatlar imzaladı. Beyaz Saray, imzalanan anlaşmaların potansiyel ekonomik değerinin 1,2 trilyon doları bulabileceğini söyledi.
Katar Emiri, anlaşmalarla ilgili olarak, “Bu belgelerin imzalanmasının ardından, Katar ve ABD arasında ilişkilerimizi bir üst seviyeye taşıyoruz. Sayın Başkan, bu tarihi ziyaretiniz için teşekkür ederim” dedi.
“Trilyonlarca dolar yatırım topladık”
Katar temaslarının tamamlanmasıyla turun son durağı Birleşik Arap Emirlikleri’ne uçan Trump, Air Force One’da basına yaptığı açıklamada “Ülkemiz için trilyonlarca dolar yatırım topladık. Suudi Arabistan ve Katar’da çok iyi dostlarımız var ” dedi.
Trump, Katar Hava Yolları ile Amerikan uçak imalat şirketi Boeing arasında imzalanan anlaşmayla ilgili “Sanırım havacılık tarihindeki en büyük sipariş bu” ifadesini kullandı.
Ziyaretin odağı: Trilyon dolarlık ortaklık
Trump’ın Körfez turu salı günü Riyad’da başlamıştı. Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından törenle karşılanan ABD lideri, ekonomik işbirliğini derinleştirme, diplomatik bağları güçlendirme ve savunma alanında ortaklığı büyütme hedefiyle bölgeyi ziyaret ediyor.
Ziyaret, Suudi Arabistan, Katar ve BAE’de yapılan anlaşmaların toplam büyüklüğü nedeniyle “trilyon dolarlık tur” olarak nitelendiriliyor.
Trump, bu gezide yalnızca milyarlarca dolarlık yatırım ve savunma anlaşmaları değil, aynı zamanda stratejik kazanımlar da hedefliyor. Riyad’da yaptığı açıklamayla Suriye’ye yönelik tüm ABD yaptırımlarının kaldırılacağını duyurması bu yaklaşımın önemli örneği olarak öne çıkıyor.
Witkoff rehine aileleriyle bir araya geldi
Öte yandan El-Cezire’nin haberine göre, ABD’nin Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff ve rehine işleri özel temsilcisi Adam Boehler, görüşme sırasında Emirlik Divanı’nda İsrailli rehinelerin aileleriyle de bir araya geldi.
Geçen günlerde Hamas, Gazze’de tuttuğu ABD-İsrail vatandaşı Edan Alexander’ı serbest bırakmıştı. Bu gelişme sonrası diğer rehinelerin yakınları, ABD vatandaşı olmayanların dezavantajlı duruma düşmesinden endişe duyduklarını dile getirdi.
Ortadoğu
“ABD, İran’a yazılı nükleer anlaşma teklifi sundu”

Trump yönetimi, Umman’da yapılan dördüncü tur görüşmelerde İran’a yazılı bir nükleer anlaşma teklifi iletti. Tahran, bu öneriyi incelemek üzere üst düzeyde istişareye başladı.
Axios’un bir Amerikalı yetkili ve konuyla doğrudan bağlantılı iki kaynağa dayandırdığı habere göre, Trump yönetimi 11 Mayıs’ta Umman’da gerçekleşen görüşmelerde İran’a ilk kez yazılı bir nükleer anlaşma teklifi sundu.
Nisan başından bu yana yürütülen müzakerelerde, Beyaz Saray’ın sunduğu ilk resmi belge olma özelliği taşıyan bu teklif, ABD’nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff tarafından İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi’ye teslim edildi. Irakçi’nin belgeyi Tahran’a götürerek dini lider Ayetullah Ali Hamaney, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve diğer yetkililerle değerlendireceği belirtildi.
İran önerilerini ilk turda vermek istedi
Öte yandan habere göre ilk tur görüşmelerde Irakçi, Witkoff’a İran’ın önerilerini içeren yazılı bir belge sunmuş ancak Witkoff bunu erken bularak önce güven inşa etmek istediğini belirtmişti. Nisan sonunda yapılan üçüncü turda Irakçi güncellenmiş bir belgeyi tekrar iletti. Bu kez Witkoff belgeyi kabul etti ve ABD’li uzmanlarca incelendi. ABD tarafı daha sonra İran’a bazı sorular ve açıklama talepleri gönderdi. İran da bunlara yanıt verdi ve karşılıklı olarak yeni sorular sundu.
Bu süreçte Witkoff ve ekibi, Trump yönetiminin İran’ın sivil nükleer programı için öngördüğü sınırlar ile denetim ve doğrulama koşullarını içeren kapsamlı bir teklif hazırladı.
Zenginleştirme sınırı ve denetim ana başlıklar arasında
İki ülke arasındaki müzakerelerde kritik konu başlıklarından biri, İran’ın ne ölçüde uranyum zenginleştirmeye devam edeceği. Habere göre Witkoff’un ekibinin hazırladığı teklifin bu konuda yazılı pozisyon sunması dikkat çekici bir adım olarak değerlendiriliyor.
İran: Yaptırımların kaldırılması halinde anlaşma imzalanabilir
İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in danışmanı Ali Şemhani NBC News’e yaptığı açıklamada, İran’ın yalnızca sivil kullanım için düşük düzeyde uranyum zenginleştirmeye izin veren, yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarını elden çıkarma ve uluslararası denetime açılma koşullarını içeren bir anlaşmayı imzalamaya hazır olduğunu söyledi. Karşılık olarak ise tüm yaptırımların kaldırılmasını talep etti.
İstanbul’da diplomatik kritik temas
Müzakerelerin bir sonraki adımında, İran ile E3 ülkeleri (Fransa, Almanya, Birleşik Krallık) arasında 2 ay sonra ilk kez doğrudan bir toplantı gerçekleşecek. Cuma günü (yarın) İstanbul’da yapılması planlanan görüşme, yeni sürecin seyrini belirleyecek.
Avrupalı diplomatlara göre, ağustos ayına kadar bir anlaşma sağlanamazsa, E3 ülkeleri 2015 nükleer anlaşması kapsamındaki “snapback” mekanizmasını devreye sokacak. Bu adımla birlikte, askıya alınan uluslararası yaptırımlar otomatik olarak yeniden yürürlüğe girecek.
Ortadoğu
İran: Yaptırımların kaldırılması halinde anlaşma imzalanabilir

İran’ın dini lideri Hamaney’in danışmanı Ali Şemhani, ekonomik yaptırımların kaldırılması halinde Tahran’ın nükleer anlaşmaya “bugün” imza atmaya hazır olduğunu açıkladı. Şemhani, ABD ile yürütülen görüşmelerde net bir tavır sergilediklerini belirtti.
İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in üst düzey danışmanlarından Ali Şemhani, NBC News’e verdiği röportajda, İran’ın ABD Başkanı Donald Trump ile nükleer anlaşma yapmaya hazır olduğunu söyledi. Ancak bunun tek koşulu: yaptırımların derhal kaldırılması.
Yaptırımların kaldırılması Tahran’ın temel şartı
Siyasi, askeri ve nükleer konularda Hamaney’e danışmanlık yapan Şemhani, İran’ın nükleer silah geliştirmeme taahhüdü verebileceğini, yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarını elden çıkarabileceğini ve sürecin uluslararası denetime açılmasına izin verebileceğini belirtti. Karşılığında ise ABD’nin ekonomik yaptırımları “hemen” kaldırmasını talep etti.
Kendisine yöneltilen “Bu şartlar sağlanırsa bugün anlaşma imzalanır mı?” sorusuna ise net bir şekilde “Evet” yanıtını verdi. Şemhani’nin bu açıklamaları, Tahran’ın anlaşmaya olan istekliliğine dair Hamaney’e yakın çevreden gelen en açık mesaj olarak yorumlandı.
Netanyahu uyarısı: Süreci rayından çıkarabilir
Şemhani, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD’deki lobiler aracılığıyla müzakere sürecini sabote etmeye çalışabileceğini, ancak Washington’un bu etkiyi bertaraf etmesi durumunda anlaşmanın rahatlıkla imzalanabileceğini söyledi.
“Amerikalılar söyledikleri gibi davranırsa, elbette daha iyi ilişkiler kurabiliriz. Bu, yakın gelecekte olumlu gelişmelere kapı aralayabilir” diyen Şemhani, İran’ın diplomasiye açık olduğunun da altını çizdi.
Trump’ın tehditlerine yanıt: Zeytin dalı değil, dikenli tel
ABD Başkanı Donald Trump, Riyad’da düzenlenen Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) – ABD Zirvesi’nde İran’la bir anlaşma yapmak istediğini ama bunun için nükleer silah programının durdurulması ve “teröre desteğin” sona ermesi gerektiğini söylemişti. Aksi halde ağır yaptırımlar uygulanacağını ifade eden Trump, İran’a “zeytin dalı” uzattığını öne sürmüştü.
Bu söylemi eleştiren Şemhani, “Zeytin dalından bahsediyor ama bizim gördüğümüz sadece dikenli tel” yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’dan sert tepki: Hiçbir zorbaya boyun eğmeyiz
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan da Trump’ın açıklamalarına tepki gösterdi. Devlet televizyonunda canlı yayınlanan konuşmasında, Trump’ın İran’ı “bölge için tehdit” olarak tanımlamasını eleştiren Pezeşkiyan, “Biz mi Gazze’de 60 bin çocuğu katlettik, yoksa siz mi? Ekmeği, suyu kim kesti?” dedi.
“Şehadet bizim için, yatakta ölmekten daha tatlıdır” ifadelerini kullanan Pezeşkiyan, İran’ın 47 yıldır baskılara direndiğini vurguladı: “Bizi korkutmaya mı geldiniz? Bu halkı diz çöktüremezsiniz. Tehditlerle geri adım atacağımızı sanmak aptallıktır.”
“Barış istiyoruz ama onurumuzdan taviz vermeyiz”
Pezeşkiyan, Trump’ın İran’ın enerji sorunlarına değinerek ülke liderlerini suçlamasına da yanıt verdi: “Barış yapsalar da yapmasalar da biz bu ülkeyi yeniden inşa edeceğiz. Su, elektrik ve doğalgaz sorunlarını da çözeceğiz.”
İran’ın bölge ülkeleriyle kardeşlik temelli bir ilişki kurmak istediğini belirten Pezeşkiyan, “Toprak talebimiz yok. Halkımızın onurunu ve ülkemizin şerefini korumakta kararlıyız. Bilim insanlarımızı katledenler, terörist olarak nitelendirilen biz değil, sizsiniz” diye konuştu.
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan ve Pakistan savaşır mı?
-
Rusya1 hafta önce
Rusya’da havaalanlarında toplu uçuş ertelemeleri
-
Görüş1 hafta önce
Kim kazandı?
-
Görüş1 hafta önce
Hindistan-Pakistan savaşı henüz başlamadı
-
Dünya Basını2 hafta önce
Güçlü Amerikan Tanrıları, Trump ve Uzun Yirminci Yüzyılın Sonu
-
Asya1 hafta önce
Cammu ve Keşmir: Yarım asırlık çatışmanın tarihi
-
Söyleşi1 hafta önce
Alexander Rahr: Bu hükümetin dört yıl dayanması beni şaşırtır
-
Amerika4 gün önce
Zuckerberg ve AI terapistler: Aklınıza mukayyet olun!