Bizi Takip Edin

ASYA

Kore Yarımadasında gerginlik: Kuzey uydu fırlattı, Güney sınır gözetimini yeniden başlattı

Yayınlanma

Kuzey Kore (Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti – KDHC) çarşamba günü erken saatlerde yaptığı açıklamada ilk askeri keşif uydusunu başarıyla yörüngeye yerleştirdiğini duyurdu.

Yükü taşıyan roketin salı günü geç saatlerde Japon takımadalarının üzerinden geçtiğini bildiren Tokyo olayı kınadı. Güney Kore sınır gözetlemelerine yeniden başlayacağını duyurdu. ABD bölgeye nükleer enerjili uçak gemisi gönderdi.

Resmi Kore Merkez Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre KDHC, Kim Jong Un tarafından denetlenen fırlatmayı meşru bir hak olarak nitelendirdi ve ülkenin yakın gelecekte başka uydular da fırlatacağını söyledi. Pyongyang’ın bu yıl yörüngeye bir keşif uydusu yerleştirmek için yaptığı üçüncü girişimdi bu.

Kuzey Kore devlet haber ajansı çarşamba sabahı yaptığı açıklamada ülkenin Chollima-1 adlı bir “taşıyıcı roket” fırlattığını ve bu roketin Malligyong-1 adlı bir keşif uydusunu doğru bir şekilde yörüngeye yerleştirdiğini duyurdu.

Haberde fırlatmanın “[Kuzey Kore’nin] kendini savunma kabiliyetlerini güçlendirmek için meşru bir hakkı” olduğu ve “silahlı kuvvetlerin savaşa hazırlığının kesinlikle artırılmasına önemli bir katkı sağlayacağı” belirtildi.

Japon yetkililer ise Tokyo’nun fırlatmayı analiz etmeye devam ettiğini ancak roketin fırlatılmasının mı yoksa uydu görevinin mi başarılı olduğunu hemen belirleyemediklerini söyledi.

Çarşamba günü erken saatlerde bir basın toplantısı düzenleyen Japonya’nın en üst düzey hükümet sözcüsü, Kabine Baş Sekreteri Hirokazu Matsuno, “Yüksek frekansta devam eden bir dizi provokatif eyleme ek olarak, Japon takımadalarının üzerinden geçen bu son fırlatma, Japonya’nın ulusal güvenliğine ve bölgenin güvenliğine daha da ciddi ve yakın bir tehdit oluşturuyor ve bir bütün olarak uluslararası topluma ciddi bir meydan okumadır” dedi.

Matsuno, roketin ilk parçasının Kore Yarımadasının yaklaşık 350 kilometre batısındaki Doğu Çin Denizine düştüğünü söyledi. İkinci parçanın ise Okinawa Eyaleti’nin ana adası ile Miyako adası arasından geçtiğini ve Japonya’nın münhasır ekonomik bölgesinin çok dışındaki bir alanda, Pasifik’teki uzak bir mercan adası olan Okinotori Adası’nın yaklaşık 1.200 kilometre güneybatısına düşmeden önce Japonya’nın J-Alert uyarı sistemini kısa süreliğine tetikleyerek bölge sakinlerinin sığınaklara girmesini sağladığını söyledi.

ABD nükleer uçak gemisi bölgede

Güney Kore de gelişmenin ardında çarşamba günü Kuzey Kore ile yaptığı askeri anlaşmayı kısmen askıya alacağını duyurdu.

Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, ülkesinin Kuzey ile olan sınırı boyunca gözetleme operasyonlarını yeniden başlatmasına izin veren 2018 anlaşmasına ilişkin bir kabine kararını onayladı. Bu hamle, teknik olarak hala savaş halinde olan iki taraf arasında daha derin bir düşmanlığa zemin hazırlıyor.

Öte yandan salı günü, nükleer enerjiyle çalışan bir Amerikan uçak gemisi olan USS Carl Vinson Güney Kore’ye demirledi. Washington, ‘Güney Kore’yi savunmak için’ nükleer cephaneliği de dahil olmak üzere tüm askeri gücünü kullanma vurgusu yaptı.

Yonhap’ın haberine göre çarşamba günü, nükleer güçle çalışan bir ABD denizaltısı Güney Kore’nin Jeju adasındaki bir limana ulaştı.

Yoon aynı zamanda Seul ve Tokyo’nun Pyongyang’ın yarattığı tehdidi ele almak için Kuzey Kore’nin füze fırlatmalarına ilişkin bilgi paylaşımı gibi yollarla birlikte çalışması gerektiğini savundu.

Güney Kore’de tavır değişikliği

2017’den geçen yıla kadar Güney Kore Devlet Başkanı olan Moon ise farklı bir yaklaşım benimseyerek askeri güç gösterilerinin gerilimi daha da artıracağını söylüyordu. Moon, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ile bir dizi zirve başlatmıştı.

Ancak bu görüşmeler Yoon zamanında ABD’nin de etkisiyle bölgede gerilimin yükselmesi sonrası sona erdi.

Yoon hükümetindeki yetkililer, Seul’ün Pyongyang’ın 2018 anlaşmasına güvenli bir şekilde uyacağına güvenemeyeceğini söyleyerek son aylarda anlaşmayı boşa çıkarmaya çalışıyor.

ASYA

Trump’ın ticari tutumu Asya ülkelerini bölgesel ittifaklara itiyor

Yayınlanma

Analistlere göre Asya ülkeleri, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın korumacı söylemine, ABD’nin katılımı olmadan uluslar ötesi ekonomik işbirliğini teşvik etmeyi amaçlayan bölgesel ve ikili ticaret anlaşmalarına daha fazla önem vererek karşılık veriyor.

Trump, 20 Ocak’ta ikinci dönem için yemin ettikten sonra ABD ithalatına %20’ye varan genel vergilerin yanı sıra Çin mallarına %60 oranında gümrük vergisi uygulama sözü vererek gümrük tarifelerini 2024 başkanlık kampanyasının temel taşı haline getirdi.

Peru’da düzenlenen son Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) forumunda, 21 üyenin birçoğunun liderleri jeopolitik gerilimler artarken ve tedarik zincirleri yıpranırken bölgesel ekonomik entegrasyonun güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Çin Peru ile daha güçlü bir ticaret anlaşması imzalarken, Endonezya Kanada ile bir ticaret anlaşması üzerinde mutabık kaldı.

Singapur Başbakanı Lawrence Wong, APEC ülkelerini kapsayan ve halen üzerinde çalışılan bir anlaşma olan Asya Pasifik Serbest Ticaret Bölgesi’nin yeniden canlandırılmasının önemini vurguladı.

Wong, “APEC şimdi eskisinden daha önemli” dedi.

Çok taraflı bölgesel ekonomik ortaklıklar

Ekonomistler, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) ve Trans-Pasifik Ortaklığı için Kapsamlı ve Aşamalı Anlaşma gibi Washington’u içermeyen ticaret anlaşmalarının önümüzdeki yıllarda Asya ülkeleri için daha önemli hale geleceğini söylüyor.

Sürdürülebilir ticareti teşvik eden Asya merkezli bir grup olan Hinrich Vakfı’nın ticaret politikası başkanı Deborah Elms, Nikkei Asia’ya yaptığı değerlendirmede, “Bu, çöken küresel sistemden kaynaklanan kaos ve hasarın bir kısmını yönetmemize yardımcı olacak” dedi.

Çin, Japonya, Güney Kore ve ASEAN üyeleri dahil olmak üzere 15 Asya-Pasifik ülkesi arasında bir ticaret anlaşması olan RCEP, ABD-Çin ticaret savaşının arka planında sekiz yıl süren müzakerelerin ardından Kasım 2020’de imzalandı. Bu ülkeler dünya gayrisafi yurtiçi hasılasının yaklaşık %30’unu temsil ediyor.

Trump 2017 yılında ABD’yi Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan çekerek Tokyo’yu anlaşmanın liderliğini üstlenmek durumunda bıraktı. Şu anda CPTPP olarak bilinen ve Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Singapur ve Vietnam’ın da aralarında bulunduğu 11 ülkeden oluşan grup altıncı yılına girmek üzere. Üyeler arasındaki ticaret 2018’den 2021’e kadar %5,5 arttı. Birleşik Krallık aralık ayında katılıyor, Çin de üye olmak istiyor.

Trump’ın küreselleşme karşıtı tutumu karşısında bazı analistler Japonya’yı CPTPP’yi geliştirmeye, üye eklemeye ve Avrupa Birliği ile işbirliğini ilerletmeye çağırıyor.

APEC’teki Çinli bir delege şunları söyledi: “Günün sonunda çok sayıda ticaret ortağımız var.”

Ancak Çin’in ekonomi politikası bölgesel ticari işbirliğinin önünde engel teşkil edebilir. Pekin

Asia Decoded danışmanlık şirketinin kurucusu Priyanka Kishore ise, bölgesel ticareti teşvik etmek için Çin’in iç tüketimi canlandırması ve daha fazla ithalat yapması gerektiğini söyledi.

Nikkei’ye konuşan Kishore, “Çin, bölgenin dış talebini desteklemede çok önemli bir role sahip” dedi ve ekledi: “Bölge içi ticaretin şampiyonu olmak istiyorsa daha fazlasını yapmalı.”

Yeni ticaret ortakları bulmaları 5 yıl sürebilir

Daha yüksek ABD tarifeleri, ticaretin GSYH’ye oranı %100’ün üzerinde olan Singapur, Hong Kong, Vietnam gibi Asya ekonomileri için özellikle zor olabilir. Singapur ve Güney Kore şu anda ABD ile serbest ticaret anlaşması olan tek Asya ülkeleridir.

Gümrük vergileri ABD’deki ithalatçılar tarafından ödenmekte ve ABD Gümrük ve Sınır Koruması tarafından tahsil edilmektedir. Daha yüksek maliyetler müşterilere yansıtılabilse de tarifeler, ürünlerinin satışını zorlaştırarak yabancı ülkelere zarar verebilir.

Fudan Üniversitesi’nde ekonomist olan Yang Zhou’nun araştırmasına göre, 2018’deki ticaret savaşı Çin’e 35 milyar dolara, ABD’ye ise 15 milyar dolara mal oldu.

Kendisini dünya ticaretini etkileyen politikaların bağımsız bir gözlemcisi olarak tanımlayan Global Trade Alert, Asya ülkelerinin ABD pazarına erişimlerinin engellendiği en kötü durum senaryosuyla nasıl başa çıkacaklarını ölçmeye çalıştı. Analiz, bu ülkelerin yeni ticaret ortakları bulmalarının ortalama beş yıl alacağını ortaya koydu.

Çalışmaya göre, ABD’nin yerini Çin, AB, Vietnam ve Japonya’daki ticaret ortaklarıyla doldurmak için 24 yıla ihtiyaç duyacak olan Tayland gibi ülkeler için bu görev daha zor olacaktır. Güney Kore için bu süre 2038 yılına kadar uzayacaktır.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin, Japon vatandaşları için vizesiz seyahati yeniden başlatıyor

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanlığı cuma günü yaptığı açıklamada, hükümetin 30 Kasım’dan itibaren ülkeye seyahat edecek Japon vatandaşları için vize şartlarından feragat edeceğini duyurdu.

Japonya, vize muafiyeti listesine eklenen Bulgaristan, Romanya ve Hırvatistan’ın da aralarında bulunduğu bir grup Avrupa ülkesinin yanında yer aldı. Bu uygulama önümüzdeki yılın sonuna kadar sürecek.

Son muafiyetlerle birlikte uygun ülkeler listesi 38’e yükseldi. Pekin ayrıca vizesiz kalış süresini de 15 günden 30 güne çıkardı.

Japonya’nın listeye dahil edilmesi kararı, Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in geçen hafta Peru’da düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu çerçevesinde bir araya gelerek “ortak stratejik çıkarlar” doğrultusunda işbirliği yapma konusunda mutabık kalmalarının ardından geldi.

Çin, COVID-19 salgını sırasında Japon ve diğer yolcular için vize muafiyetlerini askıya almıştı. Pekin, 2023 yılında sıfır COVID politikasını kaldırdığından beri Avrupa ve Güneydoğu Asya’daki düzinelerce ülke için vizelerden feragat etti. Ancak Japon vatandaşlarının 15 gün veya daha kısa süreli kalışlar için bile vize almaları gerekiyor.

Japon yetkililer Çin’i vize politikasını hafifletmeye zorluyor.

Bu önlem iş ya da tatil amaçlı seyahatleri daha kolay hale getirecek, ancak Çin’e giden Japon ziyaretçilerde önemli bir artışa yol açıp açmayacağı belirsiz.

Japonya’dan yurt dışına seyahatler zayıf yen nedeniyle durgun seyrediyor.

Öte yandan, Japonya’ya seyahat eden Çin vatandaşlarının hala vize almaları gerekiyor ve bu politika pandemi öncesinden beri uygulanıyor. Japon medya kuruluşları Tokyo’nun Çin’e karşılıklı vizesiz seyahat sunmayı planlamadığını, ancak uygulamayı basitleştirmeyi düşündüğünü bildirdi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English