Bizi Takip Edin

AVRUPA

Kötü ekonomik gidişat Meloni hükümetini sarsıyor

Yayınlanma

Avrupa’da sağın neredeyse bütün renklerini birleştiren istikrarlı bir koalisyon hükümetinin adresi olarak gösterilen İtalya’da iktisadi göstergeler pek iç açıcı değil.

İtalya’nın Kardeşleri’nden Başbakan Giorgia Meloni’nin önderliğindeki koalisyon hükümetinde eski başbakanlardan Silvio Berlusconi’nin Forza Italia partisi ile birlikte eskinin kuzey ayrılıkçı partisi Matteo Salvini’nin Lega’sı da bulunuyor. Üç parti de, Avrupa Parlamentosu’nda ayrı gruplarda yer alıyor. Sırasıyla; Avrupa Muhafazakârları ve Reformcuları (ECR), Avrupa Halk Partisi (EPP) ve Kimlik ve Demokrasi (ID).

Son açıklanan verilere göre, İtalyan ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde %0,3 küçüldü. Birçok uzman ve anket, ekonominin %0 büyüyerek yerinde sayacağını düşünüyordu. 

Avro bölgesindeki büyüme eğiliminin tersine küçülen İtalya’da bu durum, iç talepteki azalmaya bağlanıyor. Dahası net ihracat da büyümeye katkı sağlayamadı. Kötü gidişat, özellikle sanayi ve tarım sektörlerine darbe vurdu.

Veriler, Avro bölgesinin üçüncü büyük ekonomisindeki faaliyetlerin artan faiz oranları, zayıflayan küresel ihracat talebi ve mali desteğin geri çekilmesinden nasıl etkilenmeye başladığını gösteriyor. İtalya’nın GSYİH’si ilk çeyrekte %0,6 oranında artmıştı.

Meloni, daha geçen hafta, hükümetinin iktisadi politikalarının Fransa ve Almanya’dan daha hızlı büyüme sağladığını ileri sürmüştü. IMF, İtalya için bu sene %1,1’lik bir büyüme öngörüyor. Geçtiğimiz ay Maliye Bakanı Giancarlo Giorgetti, salgının başlamasından bu yana ilk tam yaz sezonunda yaşanan turist patlamasının da etkisiyle ekonominin 2023 yılında %1,4’e varan bir büyüme kaydedebileceğini iddia ediyordu.

Bu etkinin yılın ikinci yarısında İtalya’nın iktisadi büyümesine yardımcı olacağı söylenebilir, fakat Çin öncülüğündeki küresel imalat sektöründeki yavaşlama, başta Almanya olmak üzere Avro bölgesi ekonomilerini de vuruyor.

Bu ayın başında satın alma müdürleri arasında yapılan bir ankete göre İtalya’daki fabrikalar Haziran ayında, 2020 başındaki pandemi kapanmalarından bu yana en kötü ayını geçirdi.

İtalya Maliye Bakanlığı daralmadan, Meloni hükümetinin çeşitli üyeleri tarafından şiddetle eleştirilen AMB’nin tekrarlanan faiz artışları da dahil olmak üzere Roma’nın kontrolü dışındaki küresel faktörleri sorumlu tuttu.

Bakanlık açıklamasında, “Sonuçlar özellikle uluslararası sanayi döngüsündeki düşüşten, faiz oranlarındaki artıştan ve hane halkının satın alma gücündeki uzun süreli fiyat artışı aşamasının etkisinden etkilendi,” denildi.

Temmuz anketleri imalat sanayisindeki umutsuzluğu gösteriyor

Üçüncü çeyreğin başında İtalyan imalatçıların beklentisinde herhangi bir iyileşme belirtisi görülmedi. S&P Global’in aylık satın alma yöneticileri anketi, Temmuz ayında ‘üretim ve yeni siparişlerin her ikisinin de tarihsel olarak dik oranlarda düştüğünü’ ortaya koydu ve üretimin pandemiden bu yana en fazla düşüşü kaydettiğini tahmin etti.

FT’ye konuşan İtalyan bankası UniCredit’ten ekonomist Loredana Maria Federico, “Yavaşlayan küresel talep, kısıtlayıcı kredi koşulları ve sıkılaştırıcı para politikasının etkisi [imalat sektörünün] bu zayıflığında rol oynamaya devam edecek,” dedi.

Öte yandan İtalyan hizmet sektörü için HCOB Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) Haziran ayındaki 52.2 seviyesinden 51.5’e geriledi. Endeks, büyümeyi daralmadan ayıran 50 seviyesinin üzerinde kalmaya devam etti, fakat üst üste üçüncü aylık düşüşe işaret etti.

İtalya’nın daha küçük imalat sektörü için Salı günü açıklanan PMI, Haziran ayındaki 43.8 seviyesinden 44.5’e yükseldi. Hizmet ve imalat sektörlerini bir araya getiren bileşik Satın Alma Yöneticileri Endeksi ise Haziran ayındaki 49.7 seviyesine kıyasla Temmuz ayında 48.9 olarak gerçekleşti.

Borç çevrimi zorlaşıyor

İtalya’nın manşet enflasyonu beklenenin altında %6,4 gelse de, Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) faiz artırımına devam edip etmeyeceğine ilişkin belirsizlik sürüyor.

Zayıf büyüme beklentileri ve yüksek borçlanma maliyetleri Meloni’nin İtalya’nın devasa ulusal borcunu kontrol altında tutmasını daha da zorlaştıracak. Avrupa Komisyonu’nun tahminlerine göre İtalya’da borcun GSYİH’ye oranı %140’ın üzerinde seyrediyor ve önümüzdeki yıl da pek değişmeyecek gibi görünüyor.

İtalyan hükümetleri, AB’nin kriz zamanlarında başvurulabilecek bir acil durum fonu olarak oluşturduğu Ortak Çözüm Fonuna (SRF) ek olarak kurgulanan Avrupa İstikrar Mekanizmasına (ESM) imza atmayı reddediyor. Meloni, İtalya’nın onayı için pazarlık teklif etmişti. Pazarlığa göre, İtalya, AB üye devletleri için daha yumuşak mali kurallar karşılığında, ESM anlaşmasını onaylayacaktı.

İtalya’yı rahatsız eden şey, on yıl önce Yunanistan’a benzer bir duruma düşmekten duyulan korku. İtalyan siyasetinde ‘ESM’ terimi ekonomik acılar ve kemer sıkma ile eşdeğer.

Bunun yanında hükümetin hangi politika tercihlerini benimsemesi gerektiği konusunda yabancılar tarafından yönlendirilmenin getireceği egemenlik kaybı, katlanılamayacak kadar fazla görünüyor. Financial Times’ta çıkan bir değerlendirmeye inanacak olursak, dönemin Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet’nin 2011 yılında dönemin başbakanı Silvio Berlusconi’ye yazdığı meşhur mektup, siyasilerin bir kısmının aklından hâlâ çıkmıyor. Trichet, İtalyan hükümetinin krizi hafifletmek için atması gereken somut adımlar konusunda diktelerde bulunduktan kısa bir süre sonra Berlusconi istifa etmiş ve yerine teknokrat Mario Monti gelmişti.

Tarihe ‘Trichet-Draghi gizli mektubu’ olarak geçen bu mektup, Roma’ya ‘mümkün olan en kısa sürede’ gerekli önlemleri almasını neredeyse emretmesi nedeniyle yakın tarihte bir ilk olarak görülüyordu. Mektupta dike edilen tedbirlere uyma karşılığında, AMB ikincil piyasada büyük miktarda İtalyan tahvili satın almayı vaat ediyordu. Bunlar arasında kamu maliyesinin ‘sürdürülebilirliğini’ sağlamak için acil tedbirler; borç üstlenimi, ticari borçlar ve bölgesel ve yerel yönetimlerin harcamaları üzerinde sıkı kontrol gibi maddeler yer alıyordu.

Avrupa’nın en kırılgan bankacılık sistemlerinden birine sahip İtalyan bankaları varlıklarının büyük bir bölümünü İtalyan devlet tahvillerinde tutuyor. Devlet tahvillerindeki herhangi bir satış dalgasının, İtalyan bankacılık sistemini Avrupa’daki diğer tüm bankalardan daha fazla vuracağı tahmin ediliyor.

Sosyal yardımın kesilmesi tepki yarattı

Roma’nın başını ağrıtan bir başka mesele de sosyal yardımlar. Meloni’nin koalisyon hükümeti, popülist Beş Yıldız Hareketi’nin 2019’da başlattığı tartışmalı ‘vatandaşlık geliri’ yoksulluk yardımı programını aşamalı olarak kaldırmaya başlamasıyla şimdiden artan bir tepkiyle karşı karşıya. 

Roma, patronların geçen yıl tahminen 1,7 milyon haneye fayda sağlayan programın İtalyanları işe girmekten caydırdığı ve yapay işgücü kıtlığı yarattığı yönündeki şikayetleri üzerine daha sıkı uygunluk kriterleri uygulamaya karar verdi.

Son günlerde, hükümetin çalışabilir ve istihdam edilebilir olarak gördüğü yaklaşık 160.000 kişi, yardımlarının kesildiğine dair kısa mesajlar aldı ve bu durum Napoli ve başka yerlerde protestolara yol açtı.

Bir başka ‘kemer sıkma’ örneği de ‘Süperbonus’ olarak bilinen uygulama. İtalyanlara enerji verimliliğini artıran ev iyileştirmeleri için yüzde 110 vergi kesintisi sunan program, salgın sonrası çılgın bir inşaat patlamasını körüklemiş, insanlar kamu masraflarıyla maliyetli ev iyileştirmeleri yapmıştı.

Roma, Şubat ayında programda büyük değişiklikler yapılacağını duyurdu. Bu nedenle İtalya’da inşaat faaliyetleri Mayıs ayında ilk çeyreğe kıyasla %3,8 azaldı.

Sanayiciler göçmen işçi istiyor

İktidara gelirken İtalya’ya yönelik göçmen akınını durduracağını vaat eden Meloni’nin attığı en önemli geri adımlardan biri de 2023-2025 arasında AB dışından 452 bin kişiye çalışma vizesi vereceğini açıklaması oldu.

Roma, 2025’te 165.000’e ulaşacak şekilde her yıl mevcut izin sayısını artıracağını açıkladı. Oysa Covid-19 salgını başlamadan önce, 2019 yılında İtalya sadece 30.850 vize vermişti.

Halihazırda İtalya’ya ulaşan sığınmacıların birçoğu doğrudan daha zengin olan kuzey Avrupa’ya gitmeye çalışıyor ve bu da Roma’nın birçok AB ortağından daha az sığınmacıyı işleme tabi tutması anlamına geliyor. Örneğin ISPI’ye göre bu rakam son 12 ayda toplam nüfusun %0,16’sını temsil ederken AB ortalaması %0,22. Tahminlere göre 2012 ile 2021 yılları arasında bir milyon kişi İtalya’da karaya çıktı ama bunların yaklaşık 700.000’i kuzeye yolculuğuna devam etti.

Öte yandan göçmen karşıtlarını yatıştırmak isteyen hükümet, şirketlerin ve sendikaların 2023-2025 döneminde 833.000 vize talep ettiğini söyleyerek itidalli davrandığını ileri sürdü.

Fakat özellikle sanayiciler, ilk artışı memnuniyetle karşılasalar da, uzun süredir devam ettiğini iddia ettikleri ‘demografik düşüşün’ üstesinden gelmek için daha fazlasına ihtiyaç duyulacağını söylüyorlar.

Örneğin İtalyan sanayici birliği Confindustria’nın başkanı Michelangelo Agrusti, “Hem vasıflı hem de genel işgücü açığımız olduğunu artık herkes biliyor,” dedi.

Meloni’nin partisinden bankalara vergi önerisi

Meloni’nin partisi İtalya’nın Kardeşleri’nden bir senatör Perşembe günü, faiz oranlarındaki artışların özellikle kredilerini geri ödemekte zorlananları zorladığını söyleyerek, değişken mortgage maliyetlerini azaltmak için bankalara bir vergi getirilmesini önerdi.

Araştırma enstitüsü Censis’in bir raporu, 2021 itibariyle ailelerin neredeyse %71’inin yaşadıkları evlere sahip olduğunu ve gayrimenkul sahipliğinin İtalyan toplumunun ‘kurucu unsuru’ olarak kabul edildiğini gösterdi.

Senatör Matteo Gelmetti, iflas etmemiş ipotek sahibi ailelerin yaklaşık %80’inin değişken faiz oranlarını tercih ettiğini ve bu nedenle faiz artışlarının etkilerine karşı en savunmasız durumda olduklarını söyledi.

Reuters tarafından görüntülenen yasa tasarısı, 2023 yılında ‘birincil konut’ (kişinin kendi oturduğu ev) satın almak için kabul edilen krediler için faiz oranlarındaki herhangi bir artışın, başlangıçta belirtilen miktarın %2’sini geçmemesi gerektiğini söylüyor.

Maliyet sınırlama planının finansmanının, bankaların bu yıl krediler yoluyla elde ettikleri gelirlerin %20’sine tekabül eden ve 5 milyon avronun üzerinde olması halinde bankalardan alınacak bir vergi yoluyla bir fon tarafından sağlanacağı belirtiliyor.

Diğer beş İtalya’nın Kardeşleri senatörü ile birlikte öneriyi imzalayan Gelmetti Reuters’a yaptığı açıklamada, “Bankalar önceki yıllara kıyasla ekstra kâr elde etti,” dedi.

Teklifin hem Senato hem de alt meclis olan Temsilciler Meclisi tarafından onaylanması gerekecek.

Geçtiğimiz ay Başbakan Yardımcısı ve Lega lideri Matteo Salvini, hükümetin değişken faizli konut kredisi sahipleri için artan faiz oranlarının etkisini yumuşatmak üzere bankalarla birlikte çalıştığını ve aylık ödemelerin artmasını önlemek için vadeleri uzatmayı hedeflediğini söylemişti.

Mali reform hazırlığı: Vergi indirimleri gündemde

İtalya hükümeti, vergi indirimlerini içeren ve yetkililere kurumsal ve bireysel vergi kaçakçılarıyla anlaşma yapma konusunda daha fazla hareket alanı sağlayacak tartışmalı mali reformları hayata geçirmeye de hazırlanıyor.

En son Hazine verilerine göre vergi kaçakçılığı 2020 yılında devleti 90 milyar avrodan mahrum bıraktı, fakat Meloni’nin selefi Mario Draghi uygulamayı kısıtlamaya çalışırken, Meloni daha esnek bir yaklaşım benimsiyor.

Ekim ayında göreve geldiğinden bu yana 13 vergi affı çıkaran hükümet, geçtiğimiz hafta İtalya’nın Covid-19 salgını sonrası ekonomik toparlanma planının yenilenmesi kapsamında vergi kaçakçılığını azaltma hedeflerini aşağıya çekebileceğinin sinyalini verdi.

Reformlar arasında Meloni, nasıl vergi kaçırdıklarını itiraf eden ve mali makamlarla işbirliği içinde borçlarını ödemeyi kabul eden şirketlere yönelik cezaları kaldırmak istiyor.

Meloni benzer bir düzenlemeyi mali ikametgahlarını İtalya’ya taşıyan ya da burada en az 1 milyon avro gelir elde eden varlıklı bireyler için de planlıyor.

Hükümet ayrıca mevcut gelir vergisi dilimlerini dörtten üçe indirmeyi ve ardından 2027’de yapılacak ulusal seçimlerden önce tüm vergi dilimlerine aynı oranda uygulanan ‘sabit vergi’ modelini getirmeyi hedefliyor.

Muhalefet partileri reformu, vergi kaçıranları para cezası ya da cezai mahkumiyet riskine karşı korumakla eleştirirken, sendikalar bunun daha çok zenginlere fayda sağlayacağını savunuyor.

İtalya Merkez Bankası Mayıs ayında yaptığı açıklamada tek bir gelir vergisi bandının mali kısıtlamalar ve devletin sosyal yardımlar için harcamak zorunda olduğu miktar nedeniyle gerçekçi olmayabileceğini söyledi.

AVRUPA

Alman partilerinin ‘savaş’ anlaşması borsayı uçurdu

Yayınlanma

Almanya’da CDU/CSU, SPD ve Yeşiller arasında bir borç paketi için varılan milyar avroluk anlaşma borsada “sevinç çığlıklarına” yol verdi.

Spiegel’in aktardığına göre özellikle savunma ve altyapı hisseleri yükseldi.

Almanya’nın önde gelen endeksi Dax, bir ara 23.000 puanın üzerine çıktı ve öğleden sonra erken saatlerde yüzde 1,7 artışla 22.907 puana ulaştı.

Dax’ın liderleri, öğleden önce yaklaşık yüzde 5,7 oranında yükselen savunma şirketi Rheinmetall’in hisseleri oldu. Yapı malzemeleri üreticisi Heidelberg Materials ve enerji teknolojileri grubu Siemens Energy’nin hisseleri de talep gördü.

MDax’ta listelenen zırhlı şanzıman üreticisi Renk bile yaklaşık yüzde on oranında yükseldi. Yaklaşık yüzde 5,5 oranında yükselen savunma şirketi Hensoldt’un hisselerine de güçlü bir talep vardı.

Finansal hizmet sunan Helaba’da uzman olarak çalışan Ulf Krauss, “Donald Trump’ın giderek daha kaotik ve tehditkar olarak algılanan ekonomi politikası ABD’de ekonomik karamsarlığa yol açarken, Almanya’nın borç frenini gevşetme girişimi Avro bölgesinde büyüme için iyimserlik yaratıyor,” diyerek piyasalardaki durumu özetledi.

Bu arada, bankacılık hisseleri Avrupa genelinde sektörün kazananları oldu. Sektör endeksi yüzde 2,2 oranında yükseldi. Commerzbank hisseleri yüzde üç artış gösterdi. Büyük İtalyan bankası UniCredit olası bir devralmaya bir adım daha yaklaştı.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Commerzbank’ın doğrudan hisselerinin yüzde 29,9’a çıkarılmasını onayladı.

Tahvil piyasası da milyarlarca avroluk harcama paketi için varılan anlaşmaya tepki gösterdi: Alman devlet tahvillerinin fiyatları düşerken, getirileri de önemli ölçüde yükseldi. On yıllık Alman devlet tahvillerinin getirisi yüzde 2,93’e çıktı.

Özel fonun duyurulmasından ve borç frenine istisna getirilmesinden bu yana Bund (Alman devlet tahvili) getirileri keskin bir şekilde yükseldi.

Diğer Avro bölgesi ülkelerinde de getiriler önemli ölçüde artarak ülkelerin borçlanmasını daha pahalı hale getirdi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da Siemens yöneticileri Kırım’a türbin sevkiyatı nedeniyle yargılanacak

Yayınlanma

Almanya’da Hamburg Bölge Mahkemesi, Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında, Rusya’ya bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırımları ihlal ettikleri gerekçesiyle dava açtı. Dava, 2024 baharında açıldı ve Siemens yetkilileri, konuyla ilgili soruşturmanın şirkete yönelik olmadığını ve suçlanan kişilerin artık şirkette çalışmadığını belirtti. Avrupa Birliği ve ABD yaptırımları, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesini yasaklıyor.

Hamburg Bölge Mahkemesi, 2014’te referandumla Rusya Federasyonu’na bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırım rejimini ihlal etmekle suçlanan sanayi şirketi Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında dava açtı.

Reuters ajansının haberine göre yaptırım ihlali davası 2024 baharında açıldı. Hamburg savcılığı, Almanya Federal Cumhuriyeti vatandaşı olan dört kişi ve Fransa-İsviçre vatandaşlığına sahip bir kişi hakkında suç duyurusunda bulundu.

Fakat daha sonra bölge mahkemesi, kovuşturma için yeterli gerekçe bulunmaması nedeniyle üç sanıkla ilgili soruşturmayı durdurdu. Mahkeme belgelerinde sanıkların isimleri açıklanmadı.

İsmi belirtilmeyen bir Siemens yetkilisi, şirketin devam eden davalar hakkında yorum yapamayacağını, ancak davanın şirkete yönelik olmadığını ve sanıkların artık orada çalışmadığını belirtti.

Türbin işinin sahibi olan Siemens Energy ise, iki sanığın artık şirket çalışanı olmaması nedeniyle yorum yapmadı.

Avrupa Birliği (AB) ve ABD yaptırımlarına göre, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesi yasak.

Fakat kısıtlamalara rağmen, Siemens’in elektrik üretimi için türbinleri, 2017 yılında Rusya’nın yarımadada inşa ettiği iki elektrik santraline teslim edildi.

O dönemde Siemens, türbinleri Rus bir müşteriye sattığını, bunların Rusya’daki elektrik santrallerine kurulmasını beklediğini ve Kırım’a gönderilme planlarından haberdar olmadığını açıklamıştı.

Rusya’nın Ukrayna’ya Şubat 2022’de başlattığı askeri müdahalenin ardından Batılı ülkeler, Rusya’ya karşı askeri, havacılık, petrol ve doğalgaz ve diğer sektörler için teknoloji ve ekipman tedarikini yasaklayan geniş kapsamlı yaptırımlar uyguladı.

The New York Times gazetesi, tedariki sağlamak için “devasa bir paravan şirket ağı kurulduğunu” ve çiplerin önemli bir kısmı Hong Kong üzerinden geldiğini iddia etmişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Portekiz, Trump nedeniyle F-35’leri almaktan vazgeçti

Yayınlanma

Portekiz, ABD Başkanı Donald Trump yüzünden ABD yapımı F-16 savaş uçaklarını daha modern F-35’lerle değiştirmekten vazgeçti.

Ülkenin hava kuvvetleri, ABD’li silah üreticisi Lockheed Martin imzalı F-35’lerin satın alınmasını tavsiye etmişti ama görevden ayrılan Savunma Bakanı Nuno Melo’ya Portekiz medyası Público tarafından hükümetin bu tavsiyeye uyup uymayacağı sorulduğunda, “Seçimlerimizde jeopolitik ortamı göz ardı edemeyiz. ABD’nin NATO bağlamındaki son tutumu … bizi en iyi seçenekler üzerinde düşünmeye sevk etmelidir çünkü müttefiklerimizin öngörülebilirliği dikkate alınması gereken daha büyük bir değerdir,” cevabını verdi.

ABD hükümetinin F-35’i tam olarak çalışır hale getirmek için gereken yazılım güncellemelerine ve yedek parçalara erişimi engellemeye karar verebileceğinden korkuluyor.

Melo, “Dünya değişti … ve bu müttefikimiz … kullanım, bakım, bileşenler ve uçağın operasyonel olmasını ve her türlü senaryoda kullanılmasını sağlamakla ilgili her şeye sınırlamalar getirebilir,” dedi.

Melo özellikle Avrupa üretimi bağlamında değerlendirilmesi gereken çeşitli seçenekler bulunduğunu kaydetti.

Hollanda Savunma Bakanı Ruben Brekelmans bu hafta başında yaptığı açıklamada Hollanda’nın jetler için yaptığı sözleşmeyi iptal etmeyeceğini söyledi. Fakat Lizbon henüz bir anlaşma imzalamadı.

Portekiz, merkez sağ hükümetinin düşmesinin ardından erken seçime gidiyor.

Portekiz Cumhurbaşkanı perşembe günü yaptığı açıklamada, merkez sağ azınlık koalisyon hükümetinin istifasına yol açan siyasi krizin ardından Portekiz’de 18 Mayıs’ta bir erken seçim yapılacağını duyurdu.

Marcelo Rebelo de Sousa, Danıştay toplantısının ardından yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, seçime kadar geçecek 65 gün içinde “açık ve onurlu bir tartışma” yapılması çağrısında bulundu.

Seçim yasasına göre parlamentonun feshedilmesi halinde devlet başkanının en az 55 gün öncesinden yasama seçimleri için tarih belirlemesi gerekiyor.

Cumhurbaşkanının bu kararı, salı günü yürütmenin kendisi tarafından verilen güvenoyu önergesine karşı oy kullanan milletvekillerinin çoğunlukta olması sonucunda hükümetin düşmesinin ardından geldi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English