Bizi Takip Edin

AVRUPA

Kötü ekonomik gidişat Meloni hükümetini sarsıyor

Yayınlanma

Avrupa’da sağın neredeyse bütün renklerini birleştiren istikrarlı bir koalisyon hükümetinin adresi olarak gösterilen İtalya’da iktisadi göstergeler pek iç açıcı değil.

İtalya’nın Kardeşleri’nden Başbakan Giorgia Meloni’nin önderliğindeki koalisyon hükümetinde eski başbakanlardan Silvio Berlusconi’nin Forza Italia partisi ile birlikte eskinin kuzey ayrılıkçı partisi Matteo Salvini’nin Lega’sı da bulunuyor. Üç parti de, Avrupa Parlamentosu’nda ayrı gruplarda yer alıyor. Sırasıyla; Avrupa Muhafazakârları ve Reformcuları (ECR), Avrupa Halk Partisi (EPP) ve Kimlik ve Demokrasi (ID).

Son açıklanan verilere göre, İtalyan ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde %0,3 küçüldü. Birçok uzman ve anket, ekonominin %0 büyüyerek yerinde sayacağını düşünüyordu. 

Avro bölgesindeki büyüme eğiliminin tersine küçülen İtalya’da bu durum, iç talepteki azalmaya bağlanıyor. Dahası net ihracat da büyümeye katkı sağlayamadı. Kötü gidişat, özellikle sanayi ve tarım sektörlerine darbe vurdu.

Veriler, Avro bölgesinin üçüncü büyük ekonomisindeki faaliyetlerin artan faiz oranları, zayıflayan küresel ihracat talebi ve mali desteğin geri çekilmesinden nasıl etkilenmeye başladığını gösteriyor. İtalya’nın GSYİH’si ilk çeyrekte %0,6 oranında artmıştı.

Meloni, daha geçen hafta, hükümetinin iktisadi politikalarının Fransa ve Almanya’dan daha hızlı büyüme sağladığını ileri sürmüştü. IMF, İtalya için bu sene %1,1’lik bir büyüme öngörüyor. Geçtiğimiz ay Maliye Bakanı Giancarlo Giorgetti, salgının başlamasından bu yana ilk tam yaz sezonunda yaşanan turist patlamasının da etkisiyle ekonominin 2023 yılında %1,4’e varan bir büyüme kaydedebileceğini iddia ediyordu.

Bu etkinin yılın ikinci yarısında İtalya’nın iktisadi büyümesine yardımcı olacağı söylenebilir, fakat Çin öncülüğündeki küresel imalat sektöründeki yavaşlama, başta Almanya olmak üzere Avro bölgesi ekonomilerini de vuruyor.

Bu ayın başında satın alma müdürleri arasında yapılan bir ankete göre İtalya’daki fabrikalar Haziran ayında, 2020 başındaki pandemi kapanmalarından bu yana en kötü ayını geçirdi.

İtalya Maliye Bakanlığı daralmadan, Meloni hükümetinin çeşitli üyeleri tarafından şiddetle eleştirilen AMB’nin tekrarlanan faiz artışları da dahil olmak üzere Roma’nın kontrolü dışındaki küresel faktörleri sorumlu tuttu.

Bakanlık açıklamasında, “Sonuçlar özellikle uluslararası sanayi döngüsündeki düşüşten, faiz oranlarındaki artıştan ve hane halkının satın alma gücündeki uzun süreli fiyat artışı aşamasının etkisinden etkilendi,” denildi.

Temmuz anketleri imalat sanayisindeki umutsuzluğu gösteriyor

Üçüncü çeyreğin başında İtalyan imalatçıların beklentisinde herhangi bir iyileşme belirtisi görülmedi. S&P Global’in aylık satın alma yöneticileri anketi, Temmuz ayında ‘üretim ve yeni siparişlerin her ikisinin de tarihsel olarak dik oranlarda düştüğünü’ ortaya koydu ve üretimin pandemiden bu yana en fazla düşüşü kaydettiğini tahmin etti.

FT’ye konuşan İtalyan bankası UniCredit’ten ekonomist Loredana Maria Federico, “Yavaşlayan küresel talep, kısıtlayıcı kredi koşulları ve sıkılaştırıcı para politikasının etkisi [imalat sektörünün] bu zayıflığında rol oynamaya devam edecek,” dedi.

Öte yandan İtalyan hizmet sektörü için HCOB Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) Haziran ayındaki 52.2 seviyesinden 51.5’e geriledi. Endeks, büyümeyi daralmadan ayıran 50 seviyesinin üzerinde kalmaya devam etti, fakat üst üste üçüncü aylık düşüşe işaret etti.

İtalya’nın daha küçük imalat sektörü için Salı günü açıklanan PMI, Haziran ayındaki 43.8 seviyesinden 44.5’e yükseldi. Hizmet ve imalat sektörlerini bir araya getiren bileşik Satın Alma Yöneticileri Endeksi ise Haziran ayındaki 49.7 seviyesine kıyasla Temmuz ayında 48.9 olarak gerçekleşti.

Borç çevrimi zorlaşıyor

İtalya’nın manşet enflasyonu beklenenin altında %6,4 gelse de, Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) faiz artırımına devam edip etmeyeceğine ilişkin belirsizlik sürüyor.

Zayıf büyüme beklentileri ve yüksek borçlanma maliyetleri Meloni’nin İtalya’nın devasa ulusal borcunu kontrol altında tutmasını daha da zorlaştıracak. Avrupa Komisyonu’nun tahminlerine göre İtalya’da borcun GSYİH’ye oranı %140’ın üzerinde seyrediyor ve önümüzdeki yıl da pek değişmeyecek gibi görünüyor.

İtalyan hükümetleri, AB’nin kriz zamanlarında başvurulabilecek bir acil durum fonu olarak oluşturduğu Ortak Çözüm Fonuna (SRF) ek olarak kurgulanan Avrupa İstikrar Mekanizmasına (ESM) imza atmayı reddediyor. Meloni, İtalya’nın onayı için pazarlık teklif etmişti. Pazarlığa göre, İtalya, AB üye devletleri için daha yumuşak mali kurallar karşılığında, ESM anlaşmasını onaylayacaktı.

İtalya’yı rahatsız eden şey, on yıl önce Yunanistan’a benzer bir duruma düşmekten duyulan korku. İtalyan siyasetinde ‘ESM’ terimi ekonomik acılar ve kemer sıkma ile eşdeğer.

Bunun yanında hükümetin hangi politika tercihlerini benimsemesi gerektiği konusunda yabancılar tarafından yönlendirilmenin getireceği egemenlik kaybı, katlanılamayacak kadar fazla görünüyor. Financial Times’ta çıkan bir değerlendirmeye inanacak olursak, dönemin Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet’nin 2011 yılında dönemin başbakanı Silvio Berlusconi’ye yazdığı meşhur mektup, siyasilerin bir kısmının aklından hâlâ çıkmıyor. Trichet, İtalyan hükümetinin krizi hafifletmek için atması gereken somut adımlar konusunda diktelerde bulunduktan kısa bir süre sonra Berlusconi istifa etmiş ve yerine teknokrat Mario Monti gelmişti.

Tarihe ‘Trichet-Draghi gizli mektubu’ olarak geçen bu mektup, Roma’ya ‘mümkün olan en kısa sürede’ gerekli önlemleri almasını neredeyse emretmesi nedeniyle yakın tarihte bir ilk olarak görülüyordu. Mektupta dike edilen tedbirlere uyma karşılığında, AMB ikincil piyasada büyük miktarda İtalyan tahvili satın almayı vaat ediyordu. Bunlar arasında kamu maliyesinin ‘sürdürülebilirliğini’ sağlamak için acil tedbirler; borç üstlenimi, ticari borçlar ve bölgesel ve yerel yönetimlerin harcamaları üzerinde sıkı kontrol gibi maddeler yer alıyordu.

Avrupa’nın en kırılgan bankacılık sistemlerinden birine sahip İtalyan bankaları varlıklarının büyük bir bölümünü İtalyan devlet tahvillerinde tutuyor. Devlet tahvillerindeki herhangi bir satış dalgasının, İtalyan bankacılık sistemini Avrupa’daki diğer tüm bankalardan daha fazla vuracağı tahmin ediliyor.

Sosyal yardımın kesilmesi tepki yarattı

Roma’nın başını ağrıtan bir başka mesele de sosyal yardımlar. Meloni’nin koalisyon hükümeti, popülist Beş Yıldız Hareketi’nin 2019’da başlattığı tartışmalı ‘vatandaşlık geliri’ yoksulluk yardımı programını aşamalı olarak kaldırmaya başlamasıyla şimdiden artan bir tepkiyle karşı karşıya. 

Roma, patronların geçen yıl tahminen 1,7 milyon haneye fayda sağlayan programın İtalyanları işe girmekten caydırdığı ve yapay işgücü kıtlığı yarattığı yönündeki şikayetleri üzerine daha sıkı uygunluk kriterleri uygulamaya karar verdi.

Son günlerde, hükümetin çalışabilir ve istihdam edilebilir olarak gördüğü yaklaşık 160.000 kişi, yardımlarının kesildiğine dair kısa mesajlar aldı ve bu durum Napoli ve başka yerlerde protestolara yol açtı.

Bir başka ‘kemer sıkma’ örneği de ‘Süperbonus’ olarak bilinen uygulama. İtalyanlara enerji verimliliğini artıran ev iyileştirmeleri için yüzde 110 vergi kesintisi sunan program, salgın sonrası çılgın bir inşaat patlamasını körüklemiş, insanlar kamu masraflarıyla maliyetli ev iyileştirmeleri yapmıştı.

Roma, Şubat ayında programda büyük değişiklikler yapılacağını duyurdu. Bu nedenle İtalya’da inşaat faaliyetleri Mayıs ayında ilk çeyreğe kıyasla %3,8 azaldı.

Sanayiciler göçmen işçi istiyor

İktidara gelirken İtalya’ya yönelik göçmen akınını durduracağını vaat eden Meloni’nin attığı en önemli geri adımlardan biri de 2023-2025 arasında AB dışından 452 bin kişiye çalışma vizesi vereceğini açıklaması oldu.

Roma, 2025’te 165.000’e ulaşacak şekilde her yıl mevcut izin sayısını artıracağını açıkladı. Oysa Covid-19 salgını başlamadan önce, 2019 yılında İtalya sadece 30.850 vize vermişti.

Halihazırda İtalya’ya ulaşan sığınmacıların birçoğu doğrudan daha zengin olan kuzey Avrupa’ya gitmeye çalışıyor ve bu da Roma’nın birçok AB ortağından daha az sığınmacıyı işleme tabi tutması anlamına geliyor. Örneğin ISPI’ye göre bu rakam son 12 ayda toplam nüfusun %0,16’sını temsil ederken AB ortalaması %0,22. Tahminlere göre 2012 ile 2021 yılları arasında bir milyon kişi İtalya’da karaya çıktı ama bunların yaklaşık 700.000’i kuzeye yolculuğuna devam etti.

Öte yandan göçmen karşıtlarını yatıştırmak isteyen hükümet, şirketlerin ve sendikaların 2023-2025 döneminde 833.000 vize talep ettiğini söyleyerek itidalli davrandığını ileri sürdü.

Fakat özellikle sanayiciler, ilk artışı memnuniyetle karşılasalar da, uzun süredir devam ettiğini iddia ettikleri ‘demografik düşüşün’ üstesinden gelmek için daha fazlasına ihtiyaç duyulacağını söylüyorlar.

Örneğin İtalyan sanayici birliği Confindustria’nın başkanı Michelangelo Agrusti, “Hem vasıflı hem de genel işgücü açığımız olduğunu artık herkes biliyor,” dedi.

Meloni’nin partisinden bankalara vergi önerisi

Meloni’nin partisi İtalya’nın Kardeşleri’nden bir senatör Perşembe günü, faiz oranlarındaki artışların özellikle kredilerini geri ödemekte zorlananları zorladığını söyleyerek, değişken mortgage maliyetlerini azaltmak için bankalara bir vergi getirilmesini önerdi.

Araştırma enstitüsü Censis’in bir raporu, 2021 itibariyle ailelerin neredeyse %71’inin yaşadıkları evlere sahip olduğunu ve gayrimenkul sahipliğinin İtalyan toplumunun ‘kurucu unsuru’ olarak kabul edildiğini gösterdi.

Senatör Matteo Gelmetti, iflas etmemiş ipotek sahibi ailelerin yaklaşık %80’inin değişken faiz oranlarını tercih ettiğini ve bu nedenle faiz artışlarının etkilerine karşı en savunmasız durumda olduklarını söyledi.

Reuters tarafından görüntülenen yasa tasarısı, 2023 yılında ‘birincil konut’ (kişinin kendi oturduğu ev) satın almak için kabul edilen krediler için faiz oranlarındaki herhangi bir artışın, başlangıçta belirtilen miktarın %2’sini geçmemesi gerektiğini söylüyor.

Maliyet sınırlama planının finansmanının, bankaların bu yıl krediler yoluyla elde ettikleri gelirlerin %20’sine tekabül eden ve 5 milyon avronun üzerinde olması halinde bankalardan alınacak bir vergi yoluyla bir fon tarafından sağlanacağı belirtiliyor.

Diğer beş İtalya’nın Kardeşleri senatörü ile birlikte öneriyi imzalayan Gelmetti Reuters’a yaptığı açıklamada, “Bankalar önceki yıllara kıyasla ekstra kâr elde etti,” dedi.

Teklifin hem Senato hem de alt meclis olan Temsilciler Meclisi tarafından onaylanması gerekecek.

Geçtiğimiz ay Başbakan Yardımcısı ve Lega lideri Matteo Salvini, hükümetin değişken faizli konut kredisi sahipleri için artan faiz oranlarının etkisini yumuşatmak üzere bankalarla birlikte çalıştığını ve aylık ödemelerin artmasını önlemek için vadeleri uzatmayı hedeflediğini söylemişti.

Mali reform hazırlığı: Vergi indirimleri gündemde

İtalya hükümeti, vergi indirimlerini içeren ve yetkililere kurumsal ve bireysel vergi kaçakçılarıyla anlaşma yapma konusunda daha fazla hareket alanı sağlayacak tartışmalı mali reformları hayata geçirmeye de hazırlanıyor.

En son Hazine verilerine göre vergi kaçakçılığı 2020 yılında devleti 90 milyar avrodan mahrum bıraktı, fakat Meloni’nin selefi Mario Draghi uygulamayı kısıtlamaya çalışırken, Meloni daha esnek bir yaklaşım benimsiyor.

Ekim ayında göreve geldiğinden bu yana 13 vergi affı çıkaran hükümet, geçtiğimiz hafta İtalya’nın Covid-19 salgını sonrası ekonomik toparlanma planının yenilenmesi kapsamında vergi kaçakçılığını azaltma hedeflerini aşağıya çekebileceğinin sinyalini verdi.

Reformlar arasında Meloni, nasıl vergi kaçırdıklarını itiraf eden ve mali makamlarla işbirliği içinde borçlarını ödemeyi kabul eden şirketlere yönelik cezaları kaldırmak istiyor.

Meloni benzer bir düzenlemeyi mali ikametgahlarını İtalya’ya taşıyan ya da burada en az 1 milyon avro gelir elde eden varlıklı bireyler için de planlıyor.

Hükümet ayrıca mevcut gelir vergisi dilimlerini dörtten üçe indirmeyi ve ardından 2027’de yapılacak ulusal seçimlerden önce tüm vergi dilimlerine aynı oranda uygulanan ‘sabit vergi’ modelini getirmeyi hedefliyor.

Muhalefet partileri reformu, vergi kaçıranları para cezası ya da cezai mahkumiyet riskine karşı korumakla eleştirirken, sendikalar bunun daha çok zenginlere fayda sağlayacağını savunuyor.

İtalya Merkez Bankası Mayıs ayında yaptığı açıklamada tek bir gelir vergisi bandının mali kısıtlamalar ve devletin sosyal yardımlar için harcamak zorunda olduğu miktar nedeniyle gerçekçi olmayabileceğini söyledi.

AVRUPA

Meloni: Trump düşman değil, ‘pragmatik’ bir AB yaklaşımı gerek

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, 19-20 Aralık’ta yapılacak Avrupa Konseyi toplantısı öncesinde, AB’nin Donald Trump yönetimine karşı pragmatik bir yaklaşım sergilemesi ve NATO’da AB’nin rolünün Amerika’nınkine denk olacak şekilde güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Meloni 17 Aralık Salı günü İtalyan parlamentosunda yaptığı konuşmada ABD’ye karşı “pragmatik, yapıcı ve açık bir yaklaşımın” önemine dikkat çekti. Meloni, AB-ABD işbirliği alanlarından yararlanılmasını ve “her iki tarafa da zarar verecek” ticari anlaşmazlıkların önlenmesi için çalışılmasını önerdi.

“Merkez sol” Demokratik Parti’den (PD) bir milletvekilinin sorusunu yanıtlayan Meloni, ABD’nin seçilmiş başkanının “düşman” olarak nitelendirilmesini reddetti.

Meloni, “Korumacı iktisadi politikalar konusunda endişeler varsa, ki bundan kaçınmak için kesinlikle çalışmalıyız, birini düşman olarak tanımlayarak bir diyalog başlatmanın bunu başarmaya yardımcı olacağına inanmıyorum,” dedi.

Avrupa’nın savunması konusunda ise Meloni, NATO çerçevesinde daha güçlü ve daha özerk bir Avrupa’ya ihtiyaç olduğunu belirtti. Meloni, Avrupa’nın NATO içinde “ağırlık ve saygınlık bakımından” Amerika’nınkine denk bir Avrupa ayağı oluşturmayı hedeflemesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

İtalyan lider, “Atlantik İttifakına olan bağlılığımız güvenliğimizin temel taşı olmaya devam etmektedir, fakat Avrupa bu ittifak içerisinde daha büyük bir rol üstlenmeyi hedeflemelidir,” ifadelerini kullandı.

İtalyan başbakanı çarşamba günü Fransız, Alman, Polonyalı, İngiliz ve Ukraynalı liderler ve NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile birlikte “Weimar Plus” zirvesi için Brüksel’de olacak.

Meloni ayrıca muhalefetin İtalya’nın AB içinde yalnızlaştığı yönündeki iddialarını da reddederek “gerçeklerin bunun tam tersini gösterdiğini” söyledi.

Örneğin Meloni, Raffaele Fitto’nun Avrupa Komisyonu başkan yardımcısı olarak atanmasının, daha önce AB içinde muhafazakârları bir kenara iten cordon sanitaire’i kırdığını söyledi.

Mercosur anlaşmasıyla ilgili olarak Meloni, İtalya’nın uygun bir denge olmadan bu anlaşmayı desteklemeyeceğini vurguladı. Meloni, “İtalya, Batılı olmayan küresel aktörlerin etkisi altına girme riski taşıyan bizimkine benzer bir kıta olan Latin Amerika’ya yatırım yapma fırsatları görüyor,” dedi.

Bununla birlikte, anlaşmanın “diğer ülkeler bizim üreticilerimize uyguladığımız gıda standartlarına uymadıkları için genellikle en yüksek maliyetlere katlanan” tarım sektörünü ele alması gerektiği konusunda uyardı.

Suriye konusuna da değinen Meloni, Beşar Esad yönetiminin düşmesini “iyi haber” olarak nitelendirdi fakat ülkenin geleceğine ilişkin endişelerini de dile getirdi.

Meloni, “Şam’da açık bir büyükelçiliği bulunan tek G7 ülkesi olan İtalya, Suriye’nin yeni liderliğiyle ilişki kurmaya hazır,” dedi.

Yeni Suriye hükümetinden gelen “cesaret verici ilk sinyalleri” kabul etmekle birlikte Meloni ihtiyatlı olunması çağrısında bulundu. İtalyan lideri, “Sözleri eylemler takip etmeli; yeni yetkilileri eylemlerine göre yargılayacağız,” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İsveç’ten “enerji kablosu” projesine Alman elektrik reformu şartı

Yayınlanma

İsveç, Berlin’in elektrik piyasasını yeniden düzenleyerek denizaşırı ülkelerden daha düşük maliyetli elektrik çekmeyi durdurması halinde Almanya’yı güney İsveç’e bağlayacak bir elektrik kablosu projesini onaylamaya hazır olduğunu açıkladı.

İsveç Enerji Bakanı Ebba Busch Financial Times’a (FT) yaptığı açıklamada, Almanya ve İsveç elektrik piyasalarını birbirine bağlaması planlanan 700 megavatlık Hansa PowerBridge projesinin “Almanya kendi sistemini düzene sokana kadar” erteleneceğini söyledi. 

Busch, Almanya’nın iç elektrik piyasasını, şebekelerinin verimliliğini artıracak ve fiyatları düşürecek ihale bölgelerine ayırması halinde İsveç hükümetinin proje üzerinde “harekete geçmeye hazır olacağını” da sözlerine ekledi.

Bu tür reformların, Almanya’nın İsveç’in büyük ölçüde hidroelektrikle üretilen daha ucuz elektriğini çekmesini ve İsveçli tüketiciler için maliyetlerin artmasını önleyeceği düşünülüyor.

Elektrik, şebekeler üzerinde en yüksek fiyat talebinin olduğu yere doğru akıyor. İsveç’in şebekesi halihazırda Baltık Denizinin altından geçen bir enterkonnektör aracılığıyla Almanya’ya bağlı.

Avrupa’daki elektrik fiyatlarına ilişkin tartışmalar, AB üyesi ülkelerin Rus gazı ve fosil yakıtlardan uzaklaşmak için sisteme hava koşullarına bağlı yenilenebilir enerji eklemek için acele etmeleri nedeniyle bu yıl giderek hararetlendi.

Bu durum, güneşin parladığı ve rüzgârın estiği dönemlerde önemli ölçüde fazla üretime yol açarken, güneş ya da rüzgârın olmadığı zamanlarda da üretimin çok düşük olduğu dönemleri beraberinde getirdi. Sonuç olarak birçok ülkede fiyatlar son derece dalgalı bir seyir izledi.

Busch, geçtiğimiz çarşamba ve perşembe günleri İsveç’in güneyinde fiyatların “eksi fiyatlardan” kilovat saat başına yaklaşık 1 avroya sıçradığını söyledi. Busch, bunun yatırım için “çok zor bir durum yarattığını” da sözlerine ekledi.

Yaz aylarında Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis de Yunanistan’daki açıklanamaz yüksek faturalarla ilgili endişelerini dile getirmiş ve bloğun enerji sistemini daha iyi incelenmesi gereken bir “kara kutu” olarak tanımlamıştı.

Mitsotakis, “İyi işleyen ve yenilenebilir enerji kaynaklarından gerçekten yararlanan bir enerji piyasasına sahip olmak istiyorsak, bu konulara bakan ve müdahale etme kapasitesine sahip bir tür Avrupa düzenleyicisi düşünmeliyiz,” dedi.

AB’nin enerji düzenleyicisi Acer pazartesi günü, elektrik şebekesi maliyetlerinin 2050 yılına kadar iki katına çıkabileceği ve mevcut şebekelere daha fazla yük bindikçe “elektrik faturalarının genel karşılanabilirliğini tehlikeye atacağı” uyarısında bulundu.

Norveçli politikacılar geçen hafta, ülkedeki elektrik fiyatlarının 2009’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaşması üzerine, Norveç ile Danimarka, Almanya ve Britanya arasındaki enterkonektörleri gözden geçirmek istediklerini söyledi. O zamandan bu yana fiyatlar aralık ayı için rekor düşük seviyelere geriledi.

Oslo’nun endişelerine atıfta bulunan Busch, “dünyanın geri kalanının bir parçası olmayı seven açık, ilerici bir ülkenin bu birbirine bağlı enerji sisteminin bir parçası olmak istemeyebileceğimizin sinyalini vermesinin Avrupa için üzücü bir an olduğunu” söyledi.

Busch, Almanya’nın yüksek fiyatlarının sorumlusu olarak nükleer santrallerini kapatma ve 2011 yılında Japonya’da meydana gelen Fukushima kazasının ardından AB düzeyinde nükleere verilen desteğe karşı çıkma kararını gösterdi.

İsveç de bir önceki hükümet döneminde benzer bir karar almış aöa politikasını değiştirerek Avrupa düzeyinde nükleer enerjinin en güçlü savunucularından biri haline gelmişti.

İsveç’in kendi enerji sistemi, ülkenin hidroelektrik santrallerinin çoğunun bulunduğu kuzeyden zayıf iletim bağlantıları olduğu için genellikle büyük bölgesel fiyat farklılıklarından muzdarip.

Geçtiğimiz hafta Volvo Cars, Volvo Trucks ve SKF’ye ev sahipliği yapan Göteborg’daki tüketiciler elektrik için kuzeydeki Luleå kentindekilerden 190 kat daha fazla ödedi.

FT’ye konuşan İsveç’in önde gelen bir şirket yöneticisi, “Enerji politikamız umutsuz. Eğer işleri kısa sürede yoluna koymazsak, sanayinin büyük bir kısmı sıkıntıya girebilir,” dedi.

Busch, Avrupa’nın nükleer enerji konusunda “siyasi mücadelelere” girmeyi bırakması ve sistemi istikrara kavuşturmak için teknolojiye daha fazla yatırım yapılmasını teşvik etmesi gerektiğini söyledi.

Busch, nükleer karşıtı Yeşiller partisinin üyesi Alman Enerji Bakanı Robert Habeck’i kastederek, “Hiçbir siyasi irade fiziğin temel kurallarını geçersiz kılamaz, Dr. Robert Habeck bile,” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB’den Rusya’nın Baltık Denizi’ndeki tankerlerini alıkoyma tehdidi

Yayınlanma

12 İskandinav ve Baltık ülkesi, Baltık Denizi üzerinden Rus petrolü taşıyan tankerlerin operasyonlarını yakından izlemeye başlayacak.

Birçoğu hurdaya ayrılmaya hazır olan bu “şaibeli” gemiler, sigorta geçerliliği ve uygunluğu açısından denetime tabi tutulacak.

Yaptırımları ve sigorta koşullarını ihlal eden gemiler ciddi cezalarla karşı karşıya kalacak.

Estonya Başbakanı Kristen Michal, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, “Gemiler iş birliği yapmazsa şu adımlar atılacak: Yasaklı gemiler listesine alınacaklar ya da belirli bölgelerde alıkonulacaklar,” dedi.

Tallinn’deki toplantıda konuşan Michal, “Önemli olan, Rusya’nın gölge filosunu engellemek adına bu süreci sistematik bir şekilde yürütmektir,” ifadelerini kullandı.

Toplantıya, Baltık ve Manş Denizi’ndeki Rus gemilerini izleme programına katılmayı kabul eden 12 ülkeden 10’unun askeri ittifakı olan Ortak Seferi Birlik başkanları katıldı.

Birleşik Krallık, Almanya, Polonya, Hollanda, beş İskandinav ülkesi ve üç Baltık ülkesinden oluşan 12 ülke, gölge filonun operasyonlarını “bozmak ve caydırmak” amacıyla bir dizi tedbir üzerinde anlaştı.

Bu ülkelerden altısı -Birleşik Krallık, Danimarka, İsveç, Polonya, Finlandiya ve Estonya- Manş Denizi, Danimarka Boğazı, Finlandiya Körfezi ve İsveç ile Danimarka arasındaki boğazlarda gemilerin sigorta belgelerini kontrol etmeye başlayacak.

Danimarkalı yetkililer, geçtiğimiz yıl dar ve dolambaçlı Danimarka Boğazlarında yerel pilot hizmetlerini kullanmayı bırakan eski tankerlerin artan varlığından duydukları endişeyi dile getirdi. Bu arada, Bloomberg tarafından derlenen ve Argus Media‘dan alınan gemi takip ve fiyatlandırma verilerine göre, bu yıl içinde bu güzergâhtan yaklaşık 33 milyar dolar değerinde Rus petrolü taşındı.

Bu rakam, Rusya’nın toplam açık deniz petrol ihracatının yaklaşık yüzde 42’sine denk geliyor.

Salı günü Birleşik Krallık, Rus petrolünün taşınmasında kullanılan 20 gemiye yaptırım uygulayarak, bu gemileri daha önceki kısıtlayıcı tedbirleri ihlal etmekle suçladı. AB ise gölge filo kapsamındaki 52 gemiye yaptırım uygulayarak toplam yaptırım listesini 79’a çıkardı.

10 milyar dolarlık plan: Rusya’nın ‘gölge filosu’ yaptırımları nasıl atlatıyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English