Bizi Takip Edin

ASYA

Küresel su krizinin aşılmasında Duşanbe Su Konferansı kritik rol oynayabilir mi?

Yayınlanma

Firdavs Jalily, Gazeteci, Duşanbe

Dünyamızdaki yaşam için sudan ve su kıtlığının üstesinden gelmek için ise birlikte çalışma becerisinden daha önemli bir şey yok. Asya’dan Güney ve Orta Asya’ya, Avrupa’dan ABD’ye ve Avustralya’dan Sahra altı Afrika’ya kadar tüm dünyada su kıtlığı yaşanırken, insanlar temiz suya erişmek için mücadele ediyorlar.

Küresel olarak yaklaşık 2.2 milyar insanın içilebilir sudan yoksun olduğu tahmin edilmektedir. Her gün 800’den fazla çocuk kirli su içmekten, yetersiz su, sanitasyon ve hijyenden kaynaklanan ishal nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu, dünyanın dört bir yanındaki farklı toplumlar arasında yaşanan bir sorundur. Gerçekten de su kıtlığının etkileri aileleri ve toplulukları etkilemekte ve onları yoksulluğa daha fazla itmektedir. Bunlar arasında kadınlar ve çocuklar, kirli sudan kaynaklanan hastalıklara karşı daha savunmasız oldukları için bu kötü koşullara en çok maruz kalanlardır.

Bu arada Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de küresel su kıtlığı dikkate alınarak suyla ilgili konularda önemli bir konferans düzenlendi. Aralarında Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC) üyesi ülkelerin de bulunduğu dünya liderleri 3. Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans için Duşanbe’de bir araya geldi. “Sürdürülebilir Kalkınma için Su” 2018-2028 teması altında düzenlenen üç günlük konferans, Birleşmiş Milletler işbirliğiyle Duşanbe Su Süreci çerçevesinde 10 yıllık bir eylem planının parçası.

Dünyada ve bölgede su sorunları

Dünya Su Günü, milyarlarca insanın güvenli suya erişimden yoksun yaşadığı ve buna bir son verilmesi gerektiği konusunda farkındalık yaratmak amacıyla her yıl 22 Mart tarihinde kutlanmaktadır. Temiz suyun temel bir insan hakkı olduğuna dair yaygın bir inanış olmasına rağmen, bunun sağlanması için yeterli çalışma yapılmamaktadır. Su yaşam için kritik öneme sahiptir ve insan su olmadan sadece üç gün hayatta kalabilir, ancak yine de birçok paydaş bu değerli kaynağa büyük önem vermemekte. Suya sahip ülkeler başka bir bölgedeki su kıtlığını ele alma konusunda isteksiz görünmekte ve dünya liderleri bile bu konuyla ilgilenmemektedir. Örneğin, Duşanbe Su Konferansı su ile ilgili sorunların sona erdirilmesi için çok önemli görülmüştür, ancak bu konferansın neden küresel çapta ilgi görmediği sorusu sorulmalıdır. Bu durum, milyarlarca insanın susuz olduğu gerçeğine rağmen dünya liderlerinin bu konuda ciddi olmadıklarını göstermektedir.

BM-Su Programı’nın Dünya Su Kalkınma Raporu’na göre 2050 yılına gelindiğinde, dokuz milyar insanın 4,8 milyarı ile 5,7 milyarı her yıl en az bir ay su kıtlığı çeken bölgelerde yaşayacak ve sel riski altındaki insan sayısı bugün 1,2 milyardan 1,6 milyara yükselecek. Ayrıca kişi başına düşen tatlı su miktarının azaldığı ve son kırk yılda üçte bir oranında düştüğü bildirilmektedir.

Beş Orta Asya ülkesinde yaşayan 79 milyon kişi arasında 22 milyon kişinin güvenli suya erişimi olmadığı tahmin ediliyor. Yani, her 10 Orta Asyalıdan üçü, içmek için bir bardak temiz su bulabileceklerinden emin olmadan yaşamaktadır. Ve bu durum önlem alınmazsa çok daha kötüleşebilir.

Dünya Bankası, bölge nüfusunun 2050 yılına kadar 90-110 milyona ulaşacağını tahmin etmekte ve kitlelere temiz su sağlamak ve suyun israf edilmesini kontrol altına almak için somut bir çözüm bulmak amacıyla hızlı bir şekilde harekete geçilmesi gerektiğinin altını çizmektedir.

Bölge toplu olarak yaklaşık 127 milyar metreküp su tüketmekte ve bunun yaklaşık %80’i yani 100 milyar metreküpü tarım için kullanılmaktadır. Ancak, tarım için ortaya çıkan suyun sadece %50’si kullanılmakta, geri kalanı ise sulama sisteminin kötü durumu nedeniyle yolda kaybolmaktadır.

Neden Duşanbe seçildi?

Bol su kaynakları Tacikistan’ı bir bolluk ülkesi haline getirmektedir. Tacikistan’ın yaklaşık 947 nehri ve Karakul, İskandarkul, Sarez, Kulikalon, Bahri Tojik rezervuarı, Nurek rezervuarı ve Sari Khosor Şelalesi gibi 13.000’den fazla doğal gölü olduğu ve ülkedeki su kaynaklarının şaşırtıcı manzaralar yarattığı bilinmektedir.

Ayrıca Tacikistan, Orta Asya ülkelerindeki nehirlerin (Aral Denizi Havzası) su kaynaklarının %60’ının Tacikistan’da oluşması nedeniyle bölgesel düzeyde su sorunlarının çözümünde de önemli bir oyuncu olmuştur.

Aralık 2016’da Tacikistan Devlet Başkanı Emomali Rahmon’un girişimiyle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, suyla ilgili uluslararası kabul görmüş hedeflere ulaşmak amacıyla 2018-2028 dönemini “Sürdürülebilir Kalkınma için Su” Uluslararası Eylem On Yılı olarak ilan etmiştir.

Rahmon tarafından başlatılan bu süreçte Tacikistan, küresel, bölgesel ve ulusal düzeyde politika diyaloğu, ortaklık ve eylem için bir platform sağlamaya devam etmeye kararlıdır.

AB, Rusya ve Çin ile iyi ilişkilere sahip olan Tacikistan, aynı zamanda Aral Denizi’ni Kurtarma Uluslararası Fonu’nun ve bölgedeki acil sınıraşan su sorunlarının tartışılması için platform sağlayan tek kuruluş olan iki komisyonun, Devletlerarası Su Koordinasyon Komisyonu ve Devletlerarası Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu’nun kurucularından biridir.

Küresel Stratejik Araştırmalar Merkezi, Tacikistan’ın etkili su yönetişimi ve yönetimi stratejileri için büyük finansman, yatırım ve mevcut altyapının modernizasyonu, yeşil büyümeye geçiş, tüm paydaşların aktif katılımı, yeni barajların inşası, su kaynakları kapasitesinin rehabilitasyonu ve sınır aşan su anlaşmazlıklarının çözümü gibi konular üzerinde çalıştığını bildirdi.

Bu arada, su kaynakları bakımından zengin olan Tacikistan, 2032 yılına kadar elektriğinin yüzde 100’ünü hidroelektrikten üreterek sürdürülebilir enerji alanındaki lider konumunu pekiştirmeyi planlamaktadır.

Bu şekilde Tacikistan, sürdürülebilir kalkınmanın suyla ilgili amaç ve hedeflerine ulaşmanın yolunu açacaktır.

Duşanbe Su Konferansı’nın amacı nedir?

Farklı ülkelerden liderler, bakanlar, devletlerin üst düzey temsilcileri, uzmanlar, büyükelçiler, SADC üyesi devletler ve politika yapıcılar Uluslararası Eylem On Yılı Üçüncü Üst Düzey Uluslararası Konferansı’nda su sorunlarının ele alınması için acil eylem çağrısında bulundu ve Duşanbe Konferansı, Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin suyla ilgili hedeflerine yönelik eylemin hızlandırılmasında kritik bir bileşen olarak kabul edildi.

Katılımcıları selamlayan Rahmon, iklim değişikliğinin yol açtığı su sorunları konusunda küresel işbirliği çağrısında bulundu ve uluslararası toplumu su eylemi etrafında birleştirmek için ülkesinin suyu küresel kalkınma müzakerelerinin merkezine koyma girişimlerinin altını çizdi.

Rahmon, Duşanbe Su Süreci’nin 2026 ve 2028’deki Birleşmiş Milletler Su Konferansı’na kapsamlı hazırlık için hayati bir platform sağladığını belirterek Tacikistan’ın 2037 yılına kadar “yeşil ekonomi” geliştirerek “yeşil ülke” olma yönündeki iddialı hedefini özetledi.

Konferans, beş kritik eylem alanının altını çizen bir deklarasyonla sona erdi; 1. insan sağlığı için su yönetiminin iyileştirilmesi, 2. evrensel su ve sanitasyon erişimi için politikalar oluşturulması, 3. ulusal iklim uyum planlarının hazırlanması, 4ç entegre su kaynakları yönetiminin güçlendirilmesi, 5. kamu ve özel finansmanın artırılması.

Suyun tüm SDG’lerin gerçekleştirilmesi için kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan katılımcılar, su, ekosistemler, enerji, sağlık, gıda güvenliği ve gelişmiş beslenmenin birbiriyle bağlantılı olduğunu ve su ve sanitasyonun insani kalkınma için bir ön koşul olduğunun altını çizdiler.

Sonuç bildirgesine göre, kadınların ve kız çocuklarının güçlendirilmesi ile yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması, birbiriyle bağlantılı olan iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilik sorunlarının ele alınması için vazgeçilmezdir.

Ayrıca, konferansın 2026 Su Konferansı’na hazırlık konusunda uluslararası topluma yardımcı olacağını ve 2026 ve 2028 yıllarında Duşanbe’de yapılacak konferansların Su Eylem On Yılı ve Gündemi’ni desteklemeye devam edeceğini vurguladılar.

Katılımcıları bilgilendiren Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) Başkanı Alvaro Lario, herkes için güvenli su sağlamak üzere bütüncül ve işbirliğine dayalı çözümlere duyulan ihtiyacı vurguladı. “BM-Su Başkanı olarak, SDG6’ya ilişkin süreci hızlandırmak üzere BM çapında ilk Su ve Sanitasyon Stratejisini yakında başlatacak olmaktan heyecan duyuyorum” dedi.

Buzulların erimesi büyük bir endişe kaynağı

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Tacikistan bol miktarda nehir ve doğal gölle kutsanmıştır, ancak aynı zamanda iklim değişikliği büyük tehditler oluşturmaktadır. En büyük tehditlerden biri, sıcak hava nedeniyle Tacikistan’daki buzulların erimesi ve aynı zamanda iklim değişikliğinin buz göllerinin patlamasından kaynaklanan ani sel riskini artırmasıdır.

Rahmon konuşmasında Tacikistan’daki buzulların hızla erimesinin yol açtığı riskleri ve artan tehditleri görerek çabaların artırılması gerektiğini vurguladı.

Rahmon, “Geçtiğimiz birkaç on yıl içinde, Orta Asya’nın su kaynaklarının yüzde 60’ına kadarının ana oluşum kaynağı olan ülkemizdeki 13.000 buzuldan 1.000’i tamamen eridi” dedi.

UNESCO’ya göre, bölgenin ana nehir sistemleri mevsimsel kar ve buz erimesine bağlı olduğundan, daralan kriyosfer Orta Asya için özellikle endişe vericidir. İklim değişikliğiyle birlikte buzullar bir yıldan diğerine küçülüyor. Eriyen bu buzullar başlangıçta daha büyük miktarlarda su sağlayacak, ancak hacimleri azaldıkça akış kademeli olarak düşecektir.

UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay, nehirlerin etkin kullanımı ve barışçıl yönetimi için bölgesel diyalog, işbirliği ve güvenin şart olduğunu belirterek, iklim değişikliğinden kaynaklanan ortak risklerin algılanmasına dayalı olarak su, enerji ve çevresel kaynaklara yönelik ortak ve uzun vadeli yanıtlar bulmak üzere yeni açılımlar ve fırsatlar için ortak girişimler üzerinde durdu.

Tacikistan’ın su sektörüne beşinci katılımı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından özel bir karar kabul edilerek tanındı. Bu karara göre, 2025 yılı Uluslararası Buzulların Korunması Yılı olarak ilan edildi ve 2025 yılının başından itibaren her yıl 21 Mart Uluslararası Buzullar Günü olarak kutlanacak.

Tacikistan’ın sanayileşmiş bir ülke olmadığı için toplam sera atığı miktarındaki payının önemsiz olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Rahmon, Tacikistan’ın 2025 yılını Uluslararası Buzul Koruma Yılı ilan etme girişiminin temel nedeninin de bu olduğunu söyledi.

 

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji işbirliğini geliştirme konusunda anlaştı

Yayınlanma

İki Güneydoğu Asya ülkesinin liderleri perşembe günü Malezya’da bir araya gelirken, Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji ve diğer alanlarda ilişkilerini güçlendirme konusunda anlaştı.

Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri To Lam, Malezya’ya üç günlük resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu, ağustos ayında göreve gelmesinden bu yana Malezya’ya yaptığı ilk ziyaret.

Ortak basın toplantısında konuşan Malezya Başbakanı Anwar İbrahim, To Lam’ın ziyaretinin iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin “kapsamlı stratejik ortaklık” düzeyine yükseltilmesi yolunda önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, “Vietnam, ülkelerindeki 700 projeyle 13 milyar doları aşan iş girişimlerimize büyük destek veriyor” dedi.

Daha geniş kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak Malezya’nın devlet petrol grubu Petronas ve Vietnamlı mevkidaşı PetroVietnam, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilir enerji alanında çözümler geliştirme konularında işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı teati etti.

Anwar, Malezya’nın Vietnam ile savunma, denizcilik ve dijital teknoloji dahil olmak üzere çeşitli diğer alanlarda işbirliğini kolaylaştıracağını da sözlerine ekledi.

To Lam ise Vietnam’ın helal endüstrinin geliştirilmesi, karşılıklı iş yatırımları, yeşil ekonomi inovasyonu, eğitim, spor ve turizm gibi alanlarda işbirliğini genişletme niyetini vurguladı.

“Özellikle ASEAN, BM, Bağlantısızlar Hareketi ve APEC gibi çok taraflı forumlarda barış, güvenlik ve istikrar başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda yakın bir şekilde çalışacağız. Mekong alt bölgesi de dâhil olmak üzere bölgesel entegrasyon alanındaki işbirliğini de güçlendireceğiz” dedi.

Genel sekreter ayrıca Vietnam’ın Güney Çin Denizi’nde “barış, güvenlik, istikrar, emniyet ve seyrüsefer ve uçuş özgürlüğünü” koruma taahhüdünü vurgulayarak, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil olmak üzere evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk doğrultusunda, tehdit veya güç kullanımı olmaksızın anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü teşvik ediyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Trump’ın olası gümrük vergileri Güneydoğu Asya’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Güneydoğu Asya, Donald Trump’ın evrensel gümrük vergileri tehdidine ve Çin ile yeni bir ticaret savaşına karşı endişeli görünüyor. Bölgenin en büyük altı ekonomisinden beşi ABD ile ticaret fazlası veriyor.

Ancak uzmanlara göre, durum o kadar da kötü olmayabilir. Jeopolitik olarak tarafsız durmaya çalışan bölge, Trump’ın ilk başkanlığı döneminde 2017-2020 yılları arasında hem Çin hem de ABD ile brüt ticaretinde artış gördü. Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve ABD’den şirketlerin ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için Güneydoğu Asya’daki üretim üslerini çoğaltmasıyla Vietnam, Endonezya, Malezya ve Tayland büyük kazanç elde etti.

Uzmanlara göre, ihracat ve ekonomik büyüme kısa vadede darbe alacaktır ancak bölge ticaret sapması ve ikamesinden kazançlı çıkabilir.

Trump’ın gümrük vergisi tehdidi nedir?

Trump’ın ticaret politikasının amacı, imalat işlerini ABD’ye geri döndürmek ve tedarik zincirlerini Çin’den ayırmak. Trump ve danışmanları Çin’in ticari avantajının kur “manipülasyonu, fikri mülkiyet hırsızlığı ve zorla teknoloji transferinden” kaynaklandığını iddia ediyor.

İlk döneminde Trump, Çin’den ithal edilen 250 milyar dolar değerindeki elektronik, makine ve tüketim mallarına %25’e varan gümrük vergileri uygulamak için yürütme yetkilerini kullandı. Pekin de ABD’nin tarım, otomotiv ve teknoloji ihracatına karşı benzer önlemlerle misilleme yaptı.

Şimdi Trump, ABD’ye giren tüm Çin mallarına %60 vergi ve diğer her yerden yapılan ithalata %20’ye varan gümrük vergisi uygulanmasını önerdi.

Güneydoğu Asya için ne kadar kötü olabilir?

Oxford Economics’e göre Kamboçya’nın ihracatının yaklaşık %40’ı Amerika’ya gidiyor ve toplam ihracata oranla ASEAN’daki en büyük ihracatçı konumunda; onu %27,4 ile Vietnam ve %17 ile Tayland takip ediyor. Tayland Ticaret Odası Üniversitesi Başkanı Thanavath Phonvichai, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesi halinde Tayland ekonomisinin 160,5 milyar baht (4,6 milyar dolar) darbe alabileceğini söyledi.

Vietnam, ABD ile dünyanın en büyük dördüncü ticaret fazlasına sahip. Çinli, Tayvanlı ve Güney Koreli firmaların Trump dönemi gümrük vergilerini aşmak için Vietnam’ı kullanmasıyla bu dengesizlik hızla büyüdü. Vietnam’ın talihi, özellikle de ABD’nin Vietnam’ı daha yüksek gümrük vergileri gerektiren “piyasa dışı ekonomi” olarak sınıflandırmaya devam etmesi halinde, aynı hızla dönebilir.

Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili belirsizlik, firmaların Güneydoğu Asya’daki yatırım planlarını duraklatmalarına ya da durdurmalarına neden olabilir. Şehir devletinin Ekonomik Kalkınma Kurulu’na göre, ABD şirketleri geçen yıl Singapur’daki 9,5 milyar dolarlık sabit varlık yatırımının yaklaşık yarısını oluşturdu. Başbakan Lawrence Wong, Trump’a gönderdiği tebrik mektubunda ABD’nin Singapur ile “istikrarlı bir ticaret fazlası” verdiğini hatırlatmakta gecikmedi.

Çin ekonomisine vurulacak herhangi bir darbe, Çin tüketimine, ihracat talebine ve turizmine bağımlı olan ASEAN ülkelerine de yansıyacaktır. Çin mallarına yönelik iştahın azalması, Çinli üreticilere girdi sağlayan Güneydoğu Asyalı tedarikçileri de etkileyecektir. Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olan Endonezya, Çin’e olan %24,2 oranındaki ihracatı ve ağırlıklı olarak emtia ihracatı nedeniyle bu durumdan en fazla zarar görecek ülke olacaktır.

Mallarını ABD’ye gönderemeyen Çinli ihracatçılar, hükümetlerin metal, tekstil ve tüketim mallarındaki dampingden zarar gören yerel üreticilerin şikayetleriyle karşılaştığı Güneydoğu Asya’ya yönlendirebilir.

Güneydoğu Asya’nın avantajı nedir?

Güneydoğu Asya’nın mevcut üretim patlaması ticaret savaşı nedeniyle başladı. Analistler zaman içinde ticari ikame ve sapmanın büyümeye vurulan darbeden daha ağır basacağını düşünüyor.

Macquarie Capital ASEAN araştırma müdürü Jayden Vantarakis, “Çin’e yönelik daha büyük bir baskının, Çinli işletmelerin Asya’da daha fazla ticaret ve yatırım yapmasıyla tedarik zincirinde daha fazla sapmaya yol açabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Bazı Güneydoğu Asya hükümetlerinin agresif bir şekilde başvurduğu elektrikli araç fabrikaları ekonomik bir tampon sağlayabilir. “ABD dışında da elektrikli araç talebi artıyor, bu nedenle Endonezya’ya net bir fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. Özellikle benzin fiyatları giderek pahalılaştığı için karbon nötr olmaya çalışan daha küçük ülkeler arzı devralmaya çalışacak ve daha fazla elektrikli otomobil satın alacaklar,” diyor Singapur Ulusal Üniversitesi İşletme Fakültesi profesörü Sumit Agarwal.

Trump’ın vaat ettiği gümrük vergileri, Tayland’ın bu yıl haddelenmiş çelikte yaptığı gibi, ASEAN hükümetlerine Çin mallarına antidamping tarifeleri uygulama konusunda itici güç sağlayabilir. Daha sıkı ABD menşe kuralları da hükümetlere daha fazla yüksek değerli parça üretimi ve montajının yerel olarak yapılmasını sağlama fırsatı verebilir.

Güneydoğu Asya para birimleri ve piyasaları nasıl etkilenecek?

Trump’ın gümrük vergileri Güneydoğu Asya merkez bankaları üzerindeki para politikasını daha da gevşetme baskısını hafifletebilir.

İngiltere merkezli Pantheon Macroeconomics’in gelişmekte olan Asya baş ekonomisti Miguel Chanco, “Esasen Trump’ın zaferi, planladığı gümrük tarifeleri nedeniyle dünya için enflasyonisttir, bu nedenle küresel parasal normalleşme veya gevşeme döngüsü muhtemelen Filipinler de dahil olmak üzere daha önce düşünüldüğü kadar keskin olmayacaktır” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Chanco, Güneydoğu Asya para birimlerinin daha önce beklendiği gibi güçlenmeyeceğini, bunun kısmen piyasaların ABD Merkez Bankası’nın gevşeme hızını yeniden fiyatlandırmasından ve dolayısıyla doların güçlenmeye devam etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Altı büyük Güneydoğu Asya ekonomisi arasında Tayland bahtı ve Malezya ringgiti, Trump’ın zaferinden bu yana en kötü performans gösteren para birimleri oldu ve çarşamba gününe kadar ABD doları karşısında sırasıyla %3,2 ve %2,9 değer kaybetti.

Taylandlı menkul kıymetler şirketi InnovestX, güçlü dolar ve zayıf bahttan faydalanacak hisse senetleri önerdi. Bunlar arasında CP Foods ve Delta Electronics gibi önemli ihracat gelirleri olan ya da Tayland Havalimanları, emlak geliştiricileri ve otelciler gibi turizmle ilgili şirketler yer alıyor.

Hükümetler, diğer ülke ve bölgelerle ilişkilerini derinleştirerek ve tarafsızlıklarını vurgulayarak ABD ya da Çin’e olan aşırı bağımlılıklarını azaltmak için şimdiden adımlar atıyor.

Özellikle Güneydoğu Asya ekonomilerinin de ASEAN içi ticareti güçlendirerek direnç oluşturmaya odaklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English