Diplomasi
Lavrov G-20 toplantısı için Hindistan’da

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, G20 dışişleri bakanları toplantısına katılmak üzere dün gece Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’ye gitti.
Çarşamba ve perşembe günlerinde gerçekleşecek toplantı öncesinde Lavrov, Hindistanlı mevkidaşı S. Jaishankar ile ikili görüşme gerçekleştirecek.
Görüşmede, tarafların ikili ilişkileri kapsamlı olarak ele alması bekleniyor.
G20 Dışişleri Bakanları toplantısına katılanlar arasında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, Çin Dışişleri Bakanı Kin Gang, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ve Britanya Dışişleri Bakanı James Cleverly yer alıyor.
Ayrıca Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajan, Avustralya Dışişleri Bakanı Penny Wong, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi ve Arjantin Dışişleri Bakanı Santiago Cafiero da toplantıda olacak isimler arasında.
Rusya ile Hindistan ilişkileri
Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahalesinin ardından G7’nin Rus enerji sektörünü ambargoya tabi tutmasından bu yana Hindistan, Rusya’dan düzenli olarak indirimli petrol alıyor.
Geçen yaz aylarında Rus petrol şirketleri, Hindistan’ın en büyük petrol tedarikçileri haline geldi.
Öte yandan Yeni Delhi, Moskova’yı hedef alan yaptırımlara katılmaktan kaçınırken ihtilafın müzakere masasında çözülmesine dikkat çekiyor.
Bununla beraber son yıllarda Hindistan, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alımı nedeniyle ABD’nin tepkisini çekiyor.
Son yıllarda Batı’nın Asya’daki müttefiklerini içeren ‘NATO artı’ ülkelerine dahil edilmesi de gündemde olan Hindistan, Rusya ile silah ticareti nedeniyle ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) kapsamında yaptırım tehdidi altında.
Ancak son aylarda ABD’deki çeşitli çevreler, Hindistan’ın Çin’e karşı kayda değer bir müttefik olması nedeniyle yaptırım muafiyeti almasından yana.
Diplomasi
Vučić’ten ABD ile stratejik ortaklık mesajı

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisiyle yaptığı görüşmenin ardından ülkesinin Washington ile stratejik ortaklığa bağlı olduğunu ve işbirliğini her alanda geliştirmeyi hedeflediğini açıkladı.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić, ülkesinin ABD ile stratejik bir ortaklığa bağlı olduğunu ve enerjiden yapay zekâya kadar tüm alanlarda işbirliğini geliştirmeyi planladığını belirtti.
Vučić, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa meselelerinden sorumlu üst düzey yetkilisi Brendan Hanrahan ile yaptığı görüşmenin ardından Instagram hesabından yaptığı paylaşımda, Amerikalılara “Sırbistan’ın Avrupa entegrasyonu sürecine verdikleri kesintisiz destek” için teşekkür etti ve “ilişkileri geliştirmeye yönelik çalışmalara devam etmeye” hazır olduğunu ifade etti.
Vučić, mayıs ayı başında ABD’yi ziyaret etmiş ve daha sonra Temsilciler Meclisi üyesi Claudia Tenney’e birinci derece Sırp Bayrağı Nişanı takdim etmişti.
Sırp lider, bu esnada Washington ile ilişkileri geliştirmenin Belgrad’ın dış politika öncelikleri arasında yer aldığını vurgulamıştı.
Rusya’dan ‘korkakça politika’ suçlaması
Mayıs ve haziran aylarında Rus Dış İstihbarat Teşkilatı, Sırbistan’ı Ukrayna’ya mühimmat tedarik etmeye devam etmekle suçladı.
Kurumun ikinci açıklamasında, Belgrad’ın “kâr hırsı” ve “korkakça” çok yönlü bir politika izleme arzusuyla hareket ettiği ve bu durumun “Rusya ile dostluk geleneklerini hiçe saydığı” ifade edilmişti.
İstihbarat verilerine göre, Sırp yapımı mermiler, Sırp makamlarının bilgisi dahilinde, daha sonra montajı yapılmak üzere Çekya, Polonya ve Bulgaristan gibi NATO ülkelerine parça hâlinde gönderiliyor.
Bu yöntem, Kiev’in üçüncü ülkelerin silah fabrikalarında üretilmiş gibi gösterilen ürünleri satın almasına olanak tanıyor.
Vučić, haziran ayında savaşın başlangıcından bu yana ilk kez Ukrayna’yı ziyaret ederek, ülkeye desteği pekiştirme amacı taşıdığı belirtilen “Ukrayna-Güneydoğu Avrupa” zirvesine katılmıştı.
İptal edilen silah anlaşmaları ve dengeli diplomasi
Bu yılın ocak ayında Sırbistan’ın Rusya’dan silah alımına yönelik bazı sözleşmeleri feshettiği bildirilmişti. Sırbistan Genelkurmay Başkanı Milan Mojsilović, bu kararın nedeninin yaptırımlar olduğunu ve bu tür anlaşmaların artık “fiilen imkânsız” hâle geldiğini söylemişti.
Buna rağmen Vučić, 9 Mayıs’ta Moskova’da düzenlenen Zafer Günü geçit törenine katılan konuklar arasındaydı.
Zaharova: Rusya, Sırbistan’dan askeri ürün ‘sızıntısının’ durdurulmasını bekliyor
Diplomasi
Schiller Enstitüsü, yeni bir güvenlik mimarisini masaya yatırdı

Schiller Enstitüsü tarafından Berlin’de düzenlenen konferansta, dünyanın topyekûn bir nükleer savaş tehlikesiyle karşı karşıya olduğu uyarısı yapıldı. Konuşmacılar, tek kutuplu düzenin çöküşüne ve BRICS öncülüğündeki çok kutuplu dünyanın yükselişine dikkat çekerek, tek çıkış yolunun tüm ülkelerin güvenlik ve kalkınma çıkarlarını gözeten yeni bir küresel mimari olduğunu vurguladı. Konferansta, Afrika’nın kalkınması için ‘Vaha Planı’ ve ‘Gündem 2063’ gibi projelerde BRICS ile Avrupa arasında işbirliği yapılması çağrısında bulunuldu.
Schiller Enstitüsü tarafından Berlin’de düzenlenen uluslararası konferansta, dünyanın topyekûn bir nükleer savaşın eşiğinde olduğu ve tarihin geri dönülemez bir noktaya yaklaştığı uyarısı yapıldı.
“BRICS ve Avrupa Arasında Afrika İçin Vaha Planı ve Gündem 2063’ü Uygulamak Üzere İşbirliği” başlığıyla düzenlenen etkinlikte, tek kutuplu dünya düzeninin çöküşü ve BRICS ülkelerinin öncülük ettiği çok kutuplu bir dünyanın yükselişi ele alındı.
Konferansta konuşan siyasetçiler, akademisyenler ve eski istihbarat yetkilileri, mevcut jeopolitik gerilimlerden çıkışın tek yolunun, tüm ülkelerin güvenlik ve kalkınma çıkarlarını gözeten yeni bir küresel mimari inşa etmekten geçtiğini vurguladı.
Schiller Enstitüsü’nün kurucusu ve başkanı Helga Zepp-LaRouche, açılış konuşmasında dünyanın, küresel bir nükleer savaş felaketinin kaçınılmaz hale gelebileceği bir “punctum saliens” yani “dönüm noktasına” hiç bu kadar yakın olmadığını belirtti.
Mevcut krizin kökenlerinin, 1971’de ABD Başkanı Nixon’ın Bretton Woods sistemini yıkarak kuralsız para politikalarına geçmesine dayandığını ifade eden Zepp-LaRouche, bu sürecin yeni bir depresyon, faşizm ve dünya savaşına yol açacağı yönündeki öngörülerin bugün gerçekleştiğini söyledi.
Zepp-LaRouche, “Tarihe müdahale etmek, iyi bir plana sahip olmak ve onu uygulamak için yeterli gücü seferber etmekle mümkündür,” diyerek karamsarlığa karşı eylem çağrısında bulundu.
‘Rus-Alman uzlaşısı paramparça oldu’
Konferansın en çarpıcı konuşmalarından birini yapan Moskova Ekonomi Yüksek Okulu Dünya Askeri Ekonomi ve Strateji Enstitüsü’nden analist Dmitriy Trenin, Avrupa’nın Ukrayna’daki vekalet savaşında Rusya için “ana düşman” konumuna geldiğini belirtti.
Bu durumun, Rusya’nın Ukrayna’da kazanmaya başlaması ve ABD’nin olası bir Trump yönetimi altında odağını Asya’ya kaydırmasıyla ortaya çıktığını savunan Trenin, “Avrupa, Rusya’yı kapıdaki düşman rolüne sokarak kendisini bir güç merkezi olarak konsolide etmeye çalışıyor,” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın Avrupa’ya saldıracağı yönündeki varsayımın “saçma” olduğunu söyleyen Trenin, mevcut durumun 1962 Küba Füze Krizi’nden çok daha tehlikeli olduğunu vurguladı.
Trenin, “Rus-Alman uzlaşısı artık yok, paramparça oldu ve bu bir trajedi. Bu kriz, NATO’nun Ukrayna’ya doğru genişlemesi, Minsk Anlaşması’nın hiçe sayılması ve İstanbul’daki barış taslağının sabote edilmesi gibi önlenebilecek adımlar nedeniyle yaşandı. Eğer 11. saatte ortak bir çaba göstermezsek, bu kriz uçuruma bakana kadar durmayacak,” diye konuştu.
Çin’in yükselişi ve yeni dünya düzeni
Çinli akademisyen Profesör Zhang Weiwei ise dünyanın halihazırda çok kutuplu olduğunu ve BRICS ülkelerinin satın alma gücü paritesine göre GSYİH’sinin G7’yi geçtiğini belirtti.
Avrupa’yı ABD’ye bağımlı olmakla ve Çin’e karşı “derin bir güvensizlik” beslemekle eleştiren Zhang, “Avrupa konuşuyor, Çin yapıyor,” dedi.
Çin’in yoksullukla mücadele, Afrika’daki altyapı projeleri ve Taklamakan Çölü’nün yeşillendirilmesi gibi alanlardaki başarılarına dikkat çeken Zhang, Çin felsefesinin Batı’nın “böl ve yönet” anlayışının aksine “birleş ve kalkın” ilkesine dayandığını söyledi.
Zhang, “Batı felsefesi ‘dost ya da düşman’ der, Çin felsefesi ise ‘dost ya da potansiyel dost’ der. Bütün farkı yaratan da budur,” ifadelerini kullandı.
‘Afrika için yeni bir kapışma yaşanıyor’
Konferansa video mesajla katılan Afrikalı konuşmacılar, kıtanın geleceğine dair hem umutları hem de kaygıları dile getirdi.
Nelson Mandela Vakfı Başkanı Dr. Naledi Pandor, bu konferansın, sömürgeciliği onaylayan tarihi “Berlin Konferansı”nın aksine, Berlin’e özgürlük, adalet ve barış sesini getirdiğini söyledi.
Afrika’nın çok kutuplu bir dünyaya ve reforme edilmiş bir Birleşmiş Milletler’e inandığını belirten Pandor, kıtanın kalkınma planı olan “Gündem 2063” ile Schiller Enstitüsü’nün “Vaha Planı”nın birbirini tamamladığını ve küresel toplumun çatışma odaklı gündemden kalkınma odaklı bir gündeme geçmesi gerektiğini vurguladı.
Kenyalı akademisyen Patrick Lumumba ise daha eleştirel bir tutum sergileyerek, Afrika’da ABD, Çin, Rusya, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi pek çok aktörün dahil olduğu “yeni bir kapışma” yaşandığını söyledi.
Lumumba, “Bu durum, 1884’teki Berlin Konferansı’nı andırıyor. Tek fark, dilin daha şekerli olması. Afrika, kendi içindeki bölünmüşlük ve zayıf kurumlar nedeniyle manipülasyona açık,” değerlendirmesini yaptı.
Çok kutupluluğun eski hegemonların yerine yenilerini koymak anlamına gelip gelmeyeceğini sorgulayan Lumumba, “BRICS içinde hegemon kim olacak? Çin mi, Hindistan mı? Afrika ülkeleri yine piyon mu olacak?” diye sordu.
Savaş lobisi ve eylem çağrısı
Öte yandan eski CIA analisti Ray McGovern, ABD’de savaşı körükleyen yapıları “Askeri-Endüstriyel-Kongre-İstihbarat-Medya-Akademi-Düşünce Kuruluşu Kompleksi (MICIMATT)” olarak tanımladı.
Bu yapının temel taşının medya olduğunu belirten McGovern, savaştan kâr eden şirketlerin medyayı kontrol ettiğini ve bu nedenle alternatif medya ağlarının hayati önem taşıdığını söyledi.
McGovern, “Nuh prensibini hatırlamalıyız: Yağmur yağacağını tahmin edenlere artık ödül yok. Ödüller sadece gemi inşa edenler için,” diyerek bilgi sahibi olmanın yetmediğini, harekete geçmek gerektiğini vurguladı.
Konferansın genelinde, mevcut tehlikelere rağmen umudun yitirilmemesi ve barış için aktif çaba gösterilmesi gerektiği mesajı öne çıktı.
Helga Zepp-LaRouche, konuşmasını Alman şair Friedrich Schiller’in “Deutsche Größe” adlı parçasından alıntılarla sonlandırarak, “Gerçek zafer, kılıçla fethetmek değil, hakikatin şimşeğini kullanarak akılları özgürleştirmektir,” dedi ve tüm halklar için adalet ve akıl özgürlüğü mücadelesi çağrısında bulundu.
Diplomasi
Trump, AB ve Meksika’ya yeni tarifeler getireceğini açıkladı

ABD Başkanı Donald Trump, AB ve Meksika’ya yönelik gümrük vergisi tehditlerini yeniledi ve artırdı.
Nisan başında AB’den gelen tüm ithalata yüzde 20 gümrük vergisi uyguladıktan sonra, bu vergileri geçici olarak yüzde 10’a indiren Trump, şimdi 1 Ağustos’tan itibaren yüzde 30 gümrük vergisi uygulamak istiyor.
Neredeyse tüm mallar bu vergiden etkilenecek. İstisnalar, otomobiller ve otomobil parçaları ile çelik ve alüminyum. Otomobiller halihazırda yüzde 27,5 gümrük vergisine tabi.
Çelik ve alüminyum da bir süredir Trump tarafından uygulanan yüzde 50’lik gümrük vergisine tabi ve her ikisi de yürürlükte kalacak.
Öte yandan Meksika’dan ABD’ye yapılan ithalata uygulanan gümrük vergileri –otomobiller ve otomobil parçaları için halihazırda yüzde 25 olan ve 1 Ağustos’tan itibaren diğer tüm mallara yüzde 30’a yükselecek olan– başta Alman şirketleri olmak üzere Avrupalı şirketleri de etkileyecek.
Bunun nedeni, özellikle otomotiv sektöründe olmak üzere çok sayıda Alman şirketinin Meksika’daki düşük ücretlerden yararlanarak ABD pazarına buradan tedarik sağlaması.
ABD şirketleri arasında da çok yaygın olan bu uygulama, Trump’ın Meksika’dan ithalata uyguladığı gümrük vergileriyle uzun vadede tehlikeye girmiş gibi görünüyor.
AB şimdilik misilleme yapmayacak
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in dün açıkladığı gibi, AB gümrük vergisi saldırısına karşı önlemlerle yanıt vermeyecek ve böylece mevcut politikasını sürdürecek.
Nisan ayında AB üye ülkeleri, ABD’den yapılan ithalata 21 milyar avro tutarında karşı gümrük vergisi uygulamaya karar vermişti fakat Komisyon daha sonra bu önlemi erteledi ve 15 Temmuz’a kadar askıya aldı.
Şu anda AB’nin ABD’ye ihracatı yüzde 10 gümrük vergisine tabi iken, ABD şirketleri geleneksel koşullar altında AB’ye tedariklerine devam edebiliyor ve AB’nin misilleme gümrük vergileriyle karşı karşıya kalmıyor.
Trump’ın 1 Ağustos’tan itibaren AB’den ithalata yüzde 30 gümrük vergisi uygulayacağını açıklamasına yanıt olarak von der Leyen, bunun “önemli transatlantik tedarik zincirlerini bozacağını” ve dolayısıyla “Atlantik’in her iki yakasındaki şirketlere, tüketicilere ve hastalara zarar vereceğini” belirtti.
Avrupa Komisyonu, ABD ile gümrük vergisi anlaşmazlığının müzakere yoluyla çözülmesini hâlâ umut ediyor. Von der Leyen pazar günü yaptığı açıklamada, “Bu nedenle, karşı önlemlerimizin askıya alınmasını ağustos ayı başına kadar uzatacağız,” dedi.
Müzakere talebi Berlin’den; Paris misilleme istiyor
Brüksel böylece Alman hükümetinin taleplerini dikkate alıyor ve diğer AB ülkelerinin taleplerini göz ardı ediyor.
Örneğin Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron cumartesi günü yeni yüzde 30’luk gümrük vergilerine “çok güçlü bir şekilde karşı olduğunu” ifade etti ve “Avrupa çıkarlarının kararlı bir şekilde savunulması” çağrısında bulundu ve bunun için “inandırıcı karşı önlemler” alınması ve “mevcut tüm araçların” kullanılması gerektiğini savundu.
Paris’in yanı sıra Madrid de, ABD’nin gümrük vergilerine karşı aktif adımlar atılması için büyük baskı yapmıştı.
Dahası Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Alman üyeleri bile artık seslerini yükseltmeye başladılar. AP’deki CDU/CSU grubunun başkanı Daniel Caspary cumartesi günü, Avrupa Komisyonu’nun “şimdi yavaş yavaş uygun karşı önlemleri almaya başlamasını” istediğini söylerken, AP Ticaret Komitesi Başkanı Bernd Lange (SPD) “ilk telafi tedbirleri listesinin… artık nihayet yürürlüğe konması gerektiğini” belirtti.
Öte yandan Alman hükümeti fren yapmaya devam ediyor. Federal Ekonomi Bakanı Katherina Reiche, “ABD ile pragmatik bir çözümün müzakere edilmesi” talebinde bulundu.
Brüksel’in tavizleri sürüyor
Son haftalarda ve aylarda Avrupa Komisyonu Başkanı, Brüksel’in ABD’ye misilleme yapma fırsatlarını geri çeviren bir dizi karar aldı.
Örneğin Politico’nun haberine göre, von der Leyen, AB dijital vergisi getirme ve Apple ve Google gibi ABD’li internet devlerinden vergi alma planlarını rafa kaldırdı.
Dijital vergi, teknoloji şirketlerinin aşırı kârlarının en azından bir kısmını geri kazanmanın yanı sıra, Covid-19 pandemisinin sonuçlarıyla mücadele için borçlanarak oluşan devasa borcu azaltmaya da yardımcı olacaktı.
Politico, von der Leyen’in planı sessizce geri çekmesinin “Trump’ın zaferi” olduğunu yorumluyor. Bunun yerine Brüksel, gelecekte elektronik atık ve tütüne yeni vergiler getirmeyi ve cirosu 50 milyon avroyu aşan şirketlerden vergi almayı planlıyor.
Von der Leyen, Çin ile ilişkileri de geriyor
Buna ek olarak von der Leyen, nisan ayında başlatılan ve Çin Halk Cumhuriyeti ile ticareti genişleterek ABD ile yaşanması muhtemel ticari kayıpları telafi etmeyi amaçlayan Pekin ile yakınlaşma girişimini de torpilledi.
Haziran ortasında Kanada’nın Kananaskis kentinde düzenlenen G7 zirvesi sırasında Pekin hakkında sert açıklamalar yapan Komisyon Başkanı, Çin hükümetini “baskıcı davranış” ve “şantaj” ile suçlamıştı.
Von der Leyen aynı zamanda Trump’a, AB’den ithalata uygulanan gümrük vergilerini kaldırmasını ve Çin’e karşı Brüksel ile güçlerini birleştirmesini önermişti.
AB dışişleri şefi Kaja Kallas da, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin Brüksel ziyareti sırasında da benzer bir yaklaşım sergilemişti.
Von der Leyen, geçen hafta salı günü Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada suçlamalarını daha da sertleştirdi. Pekin’in bu suçlamalara yanıt olarak, iki gün (24-25 Temmuz) olarak planlanan AB-Çin zirvesini bir güne kısalttığı, zirve öncesinde genellikle yapılan Avrupa-Çin ticaretinin genişletilmesine ilişkin diyaloğun da yapılmayacağını duyurduğu belirtiliyor.
Von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı António Costa, muhtemelen planlandığı gibi Cumhurbaşkanı Xi Jinping tarafından kabul edilmeyecek. Brüksel’de zirvenin tamamen iptal edilmesi yönündeki çağrılar artıyor.
AB, Asya ile anlaşma yapmayı değerlendirecek
Öte yandan AB rekabet komiseri Teresa Ribera bugün (14 Temmuz) Bloomberg’e verdiği demeçte, “Pasifik bölgesinde diğer ülkelerle ne kadar ileri gidebileceğimizi, ne kadar derinlemesine ilerleyebileceğimizi araştırmamız gerekiyor,” dedi.
Ribera, Hindistan ile devam eden görüşmelerin oldukça önemli olduğunu söyledi. Bu görüşmelerin yıl sonuna kadar tamamlanması bekleniyor.
Bloomberg’in haberine göre, AB, Trump’ın bloğa ve diğer ABD ticaret ortaklarına yönelik bir dizi yeni tehdidin ardından, ABD’nin gümrük vergilerinden etkilenen diğer ülkelerle ilişkilerini güçlendirmeye hazırlanıyor.
Konuya yakın kaynaklara göre, AB, Donald Trump’ın gümrük vergileriyle vurulan diğer ülkelerle ilişkilerini güçlendirmeye hazırlanıyor. Bu karar, AB ve diğer ABD ticaret ortaklarına yönelik bir dizi yeni tehdidin ardından alındı.
Anonim kalmak koşuluyla konuşan kaynaklar, Kanada ve Japonya gibi ülkelerle yapılacak görüşmelerin koordinasyon olasılığını da içerebileceğini belirtti.
Bu adım, AB ile ABD arasındaki görüşmelerin uzaması ve otomobil ve tarım ürünlerine uygulanan gümrük vergileri gibi birçok konuda çıkmaza girmesinin ardından geldi.
Üye ülkelere Pazar günü görüşmelerin durumu hakkında bilgi verildi.
-
Görüş2 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na
-
Ortadoğu2 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Dünya Basını2 hafta önce
Kimler faşist olabilir? Önce Mussolini’nin İtalya’sına, sonra İsrail’e bakalım
-
Görüş2 hafta önce
Kazananı Olmayan Kontrol Edilebilir Bir Çatışma
-
Amerika2 hafta önce
Trump’ın gümrük vergilerini erteleme süresi 9 Temmuz’da doluyor, şimdi ne olacak?
-
Avrupa2 hafta önce
Trump’ın gümrük vergileri nedeniyle Avrupa limanları ‘taşıyor’
-
Ortadoğu4 gün önce
Trump’ın Ankara ve Şam’daki jokeri: Thomas Barrack kimdir?
-
Görüş1 hafta önce
Küresel savaş ekonomisinin aleni beyanı: Lahey’deki NATO Zirvesi Sonuç Bildirgesi