NATO, Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ittifakın Moldova’ya ‘sürekli destek’ sunacağı taahhüdü verdi.
Brüksel’de basın mensuplarına konuşan Stoltenberg, “NATO Moldova’nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tam olarak destekliyor ve Rusya’yı askerlerini buradan çekmeye çağırıyoruz. Sürekli yardımımıza güvenebilirsiniz,” dedi.
Stoltenberg, “Bu yılın başlarında NATO, Moldova’nın siber güvenliğinin yanı sıra stratejik iletişim sistemini güçlendirmek ve savunma kabiliyetlerini artırma konusundaki önemli bir yardım paketi üzerinde anlaşmaya varmıştı,” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Stoltenberg, temmuz ayındaki Vilnius zirvesinde NATO ülkelerinin Kişinev ile ‘siyasi ve pratik işbirliğini’ genişletme konusunda mutabık kaldıklarını ve bunun aynı zamanda ‘Avrupa Birliği’ne (AB) katılım yolunda’ Kişinev’e yardımcı olması gerektiğini belirtti.
Rusya’yı Moldova’da ‘baskı, enerji şantajı ve dezenformasyon’ yapmakla suçlayan Stoltenberg, Kişinev’in ‘ülke içinde direnç ve güvenliği güçlendirme’ konusunda attığı adımları memnuniyetle karşıladı.
Moldova’da yılın başından bu yana bir dizi önde gelen muhalif isim tutuklanmış, Rusça yayın yapan kanallar ve bir dizi medya kuruluşu kapatılmıştı.
Moldova yönetiminin söz konusu eylemleri daha önce AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından da aktif bir şekilde memnuniyetle karşılanmıştı.
Rusya’nın ihtilaflı Transdinyester bölgesindeki varlığı
Rus ordusu, 21 Temmuz 1992 tarihinde Rusya ve Moldova devlet başkanları tarafından imzalanan Moldova Cumhuriyeti’nin Transdinyester Bölgesindeki Silahlı Çatışmanın Barışçıl Yollarla Çözümü Prensipleri Anlaşması uyarınca 29 Temmuz 1992 tarihinde savaş bölgesine girdi.
Bu yıl, anayasası tarafsızlığı öngören Moldova topraklarında NATO tarafından yedi askeri tatbikat gerçekleştirildi ve bunların bir kısmı Rus barış gücü askerleri tarafından tutulan temas hattı civarında yapıldı. Ayrıca Moldova ordusu yurtdışında beş tatbikata katıldı.
Moldovalı yetkililer ayrıca NATO ile yakınlaşma planlarını açıkladılar ve askeri bütçeyi yüzde 68 artırarak 1,5 milyar ley’e (89 milyon dolar) çıkardılar ki bu da ülkenin GSYİH’sinin yaklaşık yüzde 0,5’ine denk geliyor.
Moldova ve Transdinyester yetkilileri, Transdinyester’e acil gaz tedariki konusunda görüşmeler yapacak. Moldova, Transdinyester’e 3 milyon metreküp doğalgaz kredisi vermeyi teklif etti.
Açıklamada, “Tiraspol, bu konuda önerilen desteği (Moldova tarafından Transdinyester’e doğalgaz tedariki kastediliyor) memnuniyetle karşıladı ve istişare amaçlı bir toplantı yapmaya hazır olduğunu ifade etti,” denildi.
30 Ocak’ta tedarik konusunu görüşmek üzere teknik bir çalışma toplantısı yapılacak.
Moldova Başbakanı Dorin Recean, 27 Ocak’ta Kişinev’in tanınmayan Transdinyester’e 3 milyon metreküp gazı kredi olarak göndereceğini duyurmuştu.
Daha önce, 20 Ocak’ta Transdinyester lideri Vadim Krasnoselskiy, bölgenin doğalgaz tedarikini Moldovagaz aracılığıyla almayı kabul ettiğini belirtmişti.
Bölgenin iktisadi kalkınma bakanı Sergey Obolonik, 20 Ocak’ta Transdinyester’deki mevcut doğalgaz rezervinin mevcut tüketimle 11 gün, yani 31 Ocak’a kadar yetmesi gerektiğini söylemişti.
1 Ocak 2025 tarihinde, Ukrayna üzerinden doğalgaz geçişinin durması nedeniyle Rus gazının Moldova ve Transdinyester’e sevkiyatı durmuştu.
Kiev, yakıtın kendi gaz iletim sistemi üzerinden taşınması konusunda Gazprom ile olan anlaşmayı yenilemedi. Bunun ardından, bölge boru hattı gazını yalnızca Moldova üzerinden alabileceği için Transdinyester bir enerji kriziyle karşı karşıya kalmıştı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın “Önce Amerika” politikaları ile Çin’in yerli üreticilere yönelik ağır teşvikleri arasında sıkışıp kalan Avrupa Birliği, yüksek teknoloji ihalelerine teklif verirken kendi şirketlerine ayrıcalıklı muamele yapmak istiyor.
Çarşamba günü Avrupa Birliği’nin rekabet gücünü artırmak üzere tasarlanan bir program kapsamında önerilecek olan bu hamle, ihale alımlarında yerli ve yabancı tedarikçiler arasında ayrımcılık yapılmasını yasaklayan Dünya Ticaret Örgütü kurallarıyla bir çarpışma rotasına sokabilir.
Brüksel’in yeni “rekabetçilik pusulasının” sızdırılan bir taslağında “Komisyon, Kamu İhale Direktifinin gözden geçirilmesi yoluyla kritik sektörler ve teknolojiler için kamu alımlarında bir Avrupa tercihi getirilmesini önerecektir” denilmekte.
“Gözden geçirme, teknolojik güvenliği ve yerel tedarik zincirlerini güçlendirmenin yanı sıra, özellikle yeni kurulan ve yenilikçi şirketler için kuralları basitleştirmeyi ve modernleştirmeyi amaçlıyor” ifadeleri de yer alıyor.
Öneri, Brüksel’in bir soruşturma sonrasında Pekin’in Çin’in tıbbi cihazlar sektöründeki “yerel satın alma” hükümlerinin yasadışı olduğunu tespit etmesinden sadece birkaç hafta sonra geldi. Çinli firmalar misilleme olarak AB’nin tedarik pazarlarından dışlanma ile karşı karşıya kalabilirler.
Bu durum aynı zamanda Avrupa’nın yerel üretimi destekleyen politikalara doğru kaymaya devam ettiğinin de bir göstergesi. AB, bir dizi araç vasıtasıyla, tedarik ihalelerinin kazananlarının seçiminde “fiyat dışı” kriterlerin kullanılmasını teşvik ediyor.
Çinli firmaların aktif olarak cezalandırıldığı ilk sektörlerden biri AB’nin yeni gelişmekte olan hidrojen enerjisi endüstrisi olmuştur. Sektördeki sübvansiyonlar için teklif veren proje operatörleri, elektrolizör yığınlarının (suyu hidrojen ve oksijen bileşenlerine ayıran makineler) yüzde 25’inden fazlasının Çinli olması halinde diskalifiye edilecek.
Kararı açıklayan AB iklim komiseri Wopke Hoekstra, “ilk açık artırma Avrupa elektrolizörlerinin iyi bir mevcudiyete sahip olduğunu gösterirken, Çin’in şimdi bunları giderek daha düşük maliyetlerle aşırı tedarik ettiğini” söyledi.
“Bu yüzden bir sonraki ihalenin farklı olmasını sağlayacağım. Avrupa elektrolizör tedarik zincirleri oluşturmak için açık kriterlerimiz olacak” dedi.
Avrupa bileşenlerine zorlama…
Pazartesi günü, Almanya’nın en büyük işçi sendikası IG Metall, yabancı şirketlerin mallarını orada satmak istiyorlarsa AB’de üretilen bileşenleri kullanmak zorunda olmaları gerektiğini söyledi.
Sendikanın başkan yardımcısı Juergen Kerner, “Avrupa’da pazarlanan tüm sanayi ürünleri bazı Avrupa bileşenlerine sahip olmaya zorlanmalıdır” dedi.
“Eğer Çinli ya da Amerikalı araba üreticileri arabalarını Avrupa’ya satmak istiyorlarsa, o zaman onları Avrupa’da Avrupa bileşenleri ile montaj yapmaya zorlamalıyız” dedi.
AB uzun süredir Çin’e olan bağımlılığını azaltmak ve zor durumdaki endüstrilerini canlandırmak için “yerel satın alma” hükümlerini kullanmanın yollarını arıyor.
Ekonomistler Sander Tordoir ve Brad Setser yakın zamanda yayınladıkları ortak bir makalede, “AB, tüketicilere elektrikli araç satın almaları için verilen sübvansiyonlar gibi mevcut sübvansiyon programlarına Avrupa’dan satın alma hükümleri getirebilir” diye yazdı.
“Çin’in DTÖ taahhütleri bu tür tercihleri kullanmasına engel olmadı – hiçbir ithal araba ya da batarya Çin elektrikli araç sübvansiyonu almaya hak kazanamadı. Dolayısıyla, böyle bir önlem Çin’in kendi fiili tercihlerine simetrik bir yanıt olacaktır” diye yazdılar.
DTÖ kuralları
AB’nin Dünya Ticaret Örgütü kurallarına yönelik taahhütlerini ihlal etmemek için bu hamlelerin dikkatli bir şekilde kalibre edilmesi gerekecektir.
AB, DTÖ’nün Devlet Alımları Anlaşması’nı imzalamış olup, bu anlaşma belirli bir değerin üzerindeki alım ihalelerinde şirketlere milliyetleri temelinde ayrımcılık yapılmasını yasaklamaktadır.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nde jeoekonomi uzmanı olan Tobias Gehrke, South China Morning Post’a yaptığı değerlendirmede, teklifin doğrudan bir “Avrupalı satın al” şartı getirmeyeceğini söyledi.
Gehrke, komisyonun daha ziyade belirli ülkelere aşırı bağımlılıktan kaçınmak ve esnekliği sağlamak için eşikler ve sınırlar belirlemesi beklendiğini, “böylece ‘Avrupalı satın al’ şartını zorlamak zorunda kalmadan yerel tedarikçilere örtülü bir teşvik vereceğini” söyledi.
Avrupalı -özellikle de Alman- şirketler Avrupa’da, Çin’de ve üçüncü pazarlarda Çinli firmaların büyük baskısı altında. Pekin’in temiz teknoloji sektörüne bu denli hakim olması nedeniyle Avrupa hükümetleri de Çin’e aşırı bağımlılıktan kaçınmak istiyor.
Geçtiğimiz hafta, Almanya’nın bir sonraki başbakanı olmaya aday olan Friedrich Merz, Çin’e yatırım yapma konusunda uyarıda bulundu.
Merz, “Alman ekonomisinin tüm temsilcilerine Çin’e yatırım yapma kararının büyük risk içeren bir karar olduğunu söylüyorum” dedi.
Bir hafta önce Fransa Başbakanı François Bayrou, Çin’in dünyanın geri kalanıyla olan ticaret fazlasının – yaklaşık 1 trilyon ABD doları – “10 yıldır planlanan, amacı, sonucu ve hedefi sadece ve sadece sanayimizin yerini almak olan bir strateji” olduğunu söyledi.
NATO, Rusya’nın Alman savunma şirketi Rheinmetall’in CEO’su Armin Papperger’e suikast düzenleme planını resmi olarak ‘doğruladı.’ NATO Genel Sekreter Yardımcısı James Appathurai, Rusya’nın ‘Avrupa’da savunma sanayi yöneticilerini hedef aldığını’ ve bu tür eylemlerle ‘korku yaymayı ve Ukrayna’ya desteği baltalamayı amaçladığını’ iddia etti.
NATO, Rusya’nın Alman savunma şirketi Rheinmetall’in başkanı Armin Papperger’e suikast düzenlemeyi planladığını resmi olarak “doğruladı.”
Politico’ya konuşan NATO Genel Sekreter Yardımcısı James Appathurai, Moskova’nın Papperger dahil olmak üzere Avrupa’daki savunma sanayi yöneticilerini öldürmek için komplolar kurduğunu öne sürdü.
Appathurai, Avrupa Parlamentosu Hibrit Savaş Komitesinde yaptığı konuşmada, “Son birkaç yıldır NATO ülkelerinde sabotaj eylemlerine tanık olduk. Bunlar trenlerin raydan çıkması, kundaklamalar, politikacıların mal varlıklarına saldırılar ve Rheinmetall başkanı gibi sektör yöneticilerini öldürme komploları,” dedi.
Appathurai’ye göre, Rus tarafı planlarını uygulamak için internet aracılığıyla “suç gruplarını, hiçbir şeyden habersiz gençleri veya göçmenleri” kullanarak tetikçiler topluyor.
Yetkili “Bu eylemlerin amacı korku yaymak ve Ukrayna’ya verilen desteği baltalamaktır,” diye vurguladı.
Appathurai ayrıca, Rusya’nın stratejik doktrininin, altyapıya zarar vermek ve siyasi müdahale dahil olmak üzere hedeflerine ulaşmak için “mevcut tüm araçları” kullanmayı öngördüğünü belirtti.
Daha önce ittifakı “savaş zamanı düşüncesine” geçmeye çağıran NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’yi destekleyen Appathurai, “Tüm ülkelerimize karşı sürekli ve artan bir istikrarsızlaştırma kampanyası görüyoruz. Bu yüzden yeni zorluklara uyum sağlamamız gerekiyor,” diye ekledi.
Bu, üst düzey bir NATO yetkilisinin Armin Papperger’e yönelik bir suikast girişiminin hazırlanmasını resmi olarak doğruladığı ilk vaka oldu.
Geçen yılın temmuz ayında ABD ve Alman istihbarat kurumlarının, Moskova tarafından tertip edildiği söylenen söz konusu komployu engellediği iddia edilmişti.
CNN‘den edinilen bilgilere göre, “Rheinmetall başkanını ortadan kaldırma planı, diğer benzer operasyonlar arasında en ayrıntılı şekilde hazırlanmış olanıydı.”
Rheinmetall, Almanya’nın en büyük silah üreticisi ve Avrupa savunma sanayisinin önde gelen aktörlerinden biri.
Şirket, Almanya ve diğer NATO ülkelerinin silahlı kuvvetlerinin yanı sıra Ukrayna’ya da kritik öneme sahip mühimmat ve askeri teçhizat tedarik ediyor.