Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

“Netanyahu, Gazze’de Filistin Yönetimi’ne yeşil ışık yaktı”

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, ABD’nin savaş sonrası Filistin Yönetimi’nin Gazze’yi yönetmesine yönelik planını kamuoyu önünde reddetmeye devam ederken “alt düzey Filistin Yönetimi çalışanlarının” Gazze’de rol almasına yeşil ışık yaktığı iddia edildi.

Konuyla ilgili bilgi sahibi üç yetkilinin The Times of Israel’e verdiği bilgiye göre, Netanyahu’nun ofisi son haftalarda Hamas’a karşı savaşın ardından Gazze’nin yönetiminde Filistin Yönetimi ile bağlantılı kişilerin yer almasına yönelik muhalefetini geri çekmeye başladı.

ABD, hazırladığı savaş sonrası planı özetle; Gazze’nin Filistin Yönetimi’ne verilmesini ve güvenliğin geçici bir süre Arap ülkelerinden gönderilecek birliklerle sağlanmasını öngörüyor.

İki İsrailli yetkiliye göre bu gelişme, Netanyahu’nun ofisinin aylarca güvenlik birimlerine Gazze’nin savaş sonrası yönetimine ilişkin planlarına Filistin Yönetimi’ni dahil etmemeleri talimatı vermesinin ardından geldi ve bu talimatın “ertesi gün” olarak bilinen dönem için gerçekçi öneriler hazırlama çabalarını önemli ölçüde engellediğini söyledi.

Netanyahu geçen hafta Kanal 14’e verdiği demeçte kıyı bölgesinde bir Filistin devletinin kurulmasına izin vermeyeceğini ve “[Gazze’yi] Filistin Yönetimi’ne vermeye hazır olmadığını” vurgulamıştı. Netanyahu sağcı kanala bunun yerine “mümkünse yerel Filistinlilerle ve umarım bölge ülkelerinin desteğiyle” bir sivil yönetim kurmak istediğini söylemişti.

İsrailli bir güvenlik yetkilisi, Times of Israel’e “Yerel Filistinliler” ifadesinin “Filistin Yönetimi’ne bağlı kişiler için kullanılan bir kod” olduğunu söyledi.

İkinci bir İsrailli yetkili de Netanyahu’nun ofisinin, Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin Yönetimi ile Gazze’de halihazırda kurulmuş olan kurumların parçası olan “alt düzey” Filistin Yönetimi çalışanları arasında ayrım yapmaya başladığını söyledi.

Ancak Abbas’ın, İsrail’in iki devletli bir çözüme götürecek siyasi bir ufuk oluşturma taahhüdü olmadan bu yetkililere ve kurumlara Gazze’yi yönetme yetkisi verme olasılığı son derece düşük. Aynı durum, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır, Ürdün ve diğerlerinin yardımlarını iki devletli çözüme giden uygulanabilir bir planı şart koştukları göz önüne alındığında, komşu Arap ülkelerinin savaş sonrası Gazze’nin yönetimine veya güvenliğinin sağlanmasına katılımı için de geçerli.

Ayrıca, Gazze’de varlığını sürdüren ve popülerliği 7 Ekim öncesine göre daha da artan Hamas’ın bu planın hayata geçmesine izin vermeyeceği tahmin ediliyor.

Öte yandan dün Financial Times, İsrail Savunma Kuvvetleri IDF’nin Gazze’nin kuzeyindeki iki şehirde Hamas’a bağlı olmayan Gazzeli siviller için “insani bölgeler” yaratarak bir pilot program başlatacağını yazmıştı.

Gazze’nin kontrolünün bir kısmının Ramallah ve ılımlı Arap devletlerine devredileceği belirtilen haberde, aksi yönde defalarca yapılan açıklamalara rağmen İsrail’in Filistin Yönetimi ile çalışma isteğinin bir kez daha teyit edildiği belirtilmişti. Ancak plan, FT’ye konuşan isimsiz eski yetkililer ve planları bilen diğer kişiler tarafından “hayata geçmesi mümkün olmadığı” şekilde değerlendiriliyor.

FT’nin haberi, Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi’nin bir konferansta İsrail’in “ertesi gün” planının önümüzdeki günlerde Gazze’nin kuzeyinde uygulanmaya başlayacağını duyurmasının hemen ardından servis edildi.

ORTADOĞU

FT, “İsrail öncülüğünde Orta Doğu’nun yeniden şekillendirilmesini” yazdı

Yayınlanma

Financial Times’ta (FT) dün yayınlanan başyazıda, İsrail ve Başbakan Binyamin Netanyahu öncülüğündeki “askeri zaferlerin” ardından Orta Doğu’nun yeniden şekillendirildiği ileri sürüldü.

“Yıl sona ererken, Orta Doğu’daki dinamikler tartışmasız bir şekilde İsrail’in lehine değişti,” değişti diyen FT, İsrail ordusunun “Hizbullah’ı durmaksızın vurması”nın, örgütü ateşkes anlaşmasına zorladığını ve aslında bunun da İsrail’e Lübnan’a saldırmaya devam etme hakkı verdiğini savundu.

İran’ın, Beşar Esad’ın devrilmesiyle “yıkıcı bir gerileme” daha yaşadığını belirten İngiliz gazetesi, “İran, Orta Doğu’daki kritik bir müttefikini ve en önemli vekili olan Hizbullah’a ikmal sağlayan hayati bir kara bağlantısını kaybederken yaklaşık 4.000 İranlı ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. İsrail’in Esad’ın göz alıcı çöküşünde doğrudan bir parmağı olmayabilir, fakat Suriye’deki İran hedeflerini ve rejimi desteklemeye yardımcı olan Hizbullah’ı vurması, isyancıların Şam’a giden yolunu yumuşattı,” diye yazdı.

7 Ekim Aksa Tufanı operasyonundaki istihbarat zaafına rağmen, İsrail’in düşmanlarına karşı askeri üstünlüğünün derecesinin “açık bir şekilde ortaya çıktığını” savunan FT, Netanyahu’nun siyasi şansının da buna paralel olarak toparlandığını vurguladı.

Hamas saldırısından sonra pek çok kişinin İsrail siyasetindeki Netanyahu hakimiyetinin sona ereceğini tahmin ettiğini hatırlatan FT, buna rağmen Netanyahu’nun, “aşırı sağcı” koalisyonuna bir partinin daha eklenmesiyle güçlenmiş ve anketlerde 7 Ekim öncesi seviyelerine geri dönmüş olarak her zamankinden daha sağlam göründüğünü savundu.

Hiç kimsemin “Esad’ın zalim rejiminin sona ermesine” ya da “İran ve vekillerinin kötücül etkisinin zayıflamasına” üzülmemesi gerektiğini savunan FT, “Fakat İsrail’in askeri başarıları, saldırılarının Gazze ve Lübnan’da milyonlarca insana yaşattığı tarifsiz acılarla sonsuza dek lekelenecektir,” iddiasında bulundu.

İsrail’in, Suudi Arabistan da dahil olmak üzere Arap devletleri arasında Gazze’de soykırım suçu işlediğine dair artan suçlamalarla karşı karşıya kaldığını hatırlatan İngiliz gazete, “Filistinli yetkililere göre 45.000’den fazla olan korkunç ölü sayısının yanı sıra İsrail’in 2,3 milyon nüfuslu Gazze’ye uyguladığı kuşatma, yardım ve suya getirilen kısıtlamalar ve sivil altyapının tahrip edilerek şeridin büyük bölümünün yaşanmaz hale getirilmesi de bu iddiaları güçlendiriyor,” dedi.

Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkaran Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, “bir savaş yöntemi olarak aç bırakma savaş suçu … ve diğer insanlık dışı eylemler” konusunda cezai sorumluluk taşıdığına inanmak için “makul gerekçeler” olduğunu söylediğini hatırlatan FT’nin, “İsrail’in savaşı ve kuşatması sadece İsrail için değil, Netanyahu’nun cezasız kalmasına izin veren ABD için de bir lekedir,” diye yazması dikkat çekti.

Hamas’ın askeri kapasitesini yok ettikten ve İsrail’e yönelik bölgesel tehditleri etkisiz hale getirdikten sonra Netanyahu’nun çatışmayı sona erdirmemek ve kalan rehinelerin serbest bırakılması için bir anlaşma yapmamak için hiçbir gerekçesi olmadığını öne süren FT, “Fakat o ve aşırı sağcı müttefikleri bunun yerine çeşitli cephelerde daha fazla toprak işgal etmeye ve İsrail’i sürekli bir çatışma halinde tutmaya kararlı görünüyor,” diye yazdı.

FT başyazısı şöyle sona erdi:

“Nihayetinde İsrail’in güvenliği ancak barışla garanti altına alınabilir ve İsrail bunu başarmak için hiç bu kadar güçlü bir konumda olmamıştı – keşke Netanyahu bunu görebilseydi.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail’in Yemen saldırılarında DSÖ heyeti de hedef oldu

Yayınlanma

Husiler yaptığı açıklamada, İsrail güçlerinin perşembe günü Yemen’in başkenti Sana ve batıdaki Hudeyde kentine düzenlediği bir dizi saldırıda en az altı kişinin öldüğünü ve onlarca kişinin de yaralandığını söyledi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres’in sözcüsü yaptığı açıklamada, başkentin havaalanına düzenlenen saldırının, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus liderliğindeki “üst düzey bir BM heyetinin” havaalanından uçacağı sırada gerçekleştiğini söyledi.

Açıklamada “Genel Sekreter Yemen ve İsrail’de tırmanan gerginlikten ciddi endişe duymaktadır” denildi.

BM Dünya Gıda Programı’nın İcra Direktörü Cindy McCain, örgütün İnsani Hava Servisi’nin (UNHAS) havalimanındaki operasyonlarını geçici olarak askıya alacağını söyledi.

UNHAS, insani yardım topluluğu için kriz bölgelerine yolcu ve hafif kargo taşımacılığı sağlıyor.

McCain askıya alma kararının “ihtiyaçların muazzam ve giderek arttığı bir dönemde insani yardım müdahalesini olumsuz etkileyeceğini” söyledi.

Husiler, saldırıların Hudeyde ve Ras İsa limanlarını ve Hudeyde vilayetindeki bir elektrik santralini vurduğunu da açıkladılar.

Husiler misilleme sözü verdi ve saatler sonra İsrail ordusu Yemen’den fırlatılan bir füzenin “İsrail topraklarına geçmeden önce durdurulduğunu” duyurdu. İsrail acil servisinden yapılan açıklamaya göre olayda yaralanan olmadı.

Husiler henüz önlenen füze hakkında yorum yapmadı.

Husiler tarafından yönetilen al-Masirah televizyonunun bildirdiğine göre Sanaa Uluslararası

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail Başsavcısı Netanyahu’nun eşi hakkında soruşturma emri verdi

Yayınlanma

İsrail başsavcısı, başbakanın eşi Sara Netanyahu hakkında, kocasının yolsuzluk davalarında tanıkları taciz ettiği ve adaleti engellediği şüphesiyle soruşturma başlatılması talimatı verdi.

Gali Baharav-Miara ve savcı Amit Aisman tarafından perşembe günü alınan kararda, Sara Netanyahu’nun başbakanın “düşmanları” olarak algılanan kişilere karşı bir gösteri ve sosyal medya saldırısı kampanyası düzenlediğini iddia eden bir İsrail televizyonu soruşturmasına atıfta bulunuldu.

Haberde hedefler arasında Binyamin Netanyahu’yu suçlayan eski başsavcı, davanın baş savcısı ve davalardan birinde tanık olan Hadas Klein’in de bulunduğu iddia edildi.

Klein ve diğer bazı kişiler raporun yayınlanmasının ardından Sara Netanyahu hakkında polise suç duyurusunda bulundu.

Binyamin Netanyahu, zengin hayırseverlerle çıkar ticareti yaptığı iddialarıyla ilgili olarak rüşvet, dolandırıcılık ve güven ihlali suçlamalarıyla yargılanıyor ve bu ay savunmasında ifade vermeye başladı.

Perşembe günü erken saatlerde İsrail başbakanı, kendisine ve eşine karşı “karakter suikastı” ve “kan iftiraları” yürüttükleri gerekçesiyle “sola ve medyaya” saldıran dört dakikalık sert bir video yayınladı.

“Yalanların sınırı yok. Aşağılık kurguların, bağlamından koparılmış gerçeklerin, yalan haberlerin, beyin yıkamanın sınırı yok” dedi.

Netanyahu hükümetinin bakanları ve siyasi müttefikleri de soruşturma çağrısı kararına öfkeyle tepki gösterdi.

Adalet Bakanı Yariv Levin, Telegram üzerinden başsavcıyı “suç” olarak nitelendirdiği “aşırı seçici uygulama” nedeniyle eleştirdi. İddiaları “televizyon dedikodusu” olarak niteledi.

İsrail Parlamentosu Başkanı Amir Ohana Facebook’ta yaptığı açıklamada Baharav-Miara’nın motivasyonunun siyasi olduğunu söyledi ve “siyasi tarafına karşı [soruşturmalar] söz konusu olduğunda tembel ve körlük, sağırlık ve dilsizlikten muzdarip” olduğunu iddia etti.

Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Baharav-Miara’nın görevden alınması çağrısında bulundu. X’te yazdığı yazıda “Hükümet bakanlarına ve ailelerine siyasi olarak zulmeden biri başsavcı olarak görev yapmaya devam edemez” dedi.

Baharav-Miara geçtiğimiz iki yıl boyunca Netanyahu hükümetinin ülkenin yargı sistemini elden geçirme girişimlerini eleştirmiş ve eleştirmenler tarafından ülkenin demokrasisine zarar verebilecek bir güç gaspı olarak görülmüştü.

Polisin Sara Netanyahu hakkında soruşturma açılması yönündeki talimata göre hareket edip etmeyeceği ve nasıl hareket edeceği belirsizliğini koruyor.

Polis komiseri Danny Levy’nin adının da televizyon soruşturmasına karışmış olması durumu daha da karmaşık hale getiriyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English