Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Netanyahu geçici ateşkes için müzakereye onay verdi mi?

Yayınlanma

binyamin netanyahu

New York’ta bugün BM Genel Kurulu’na hitap edecek İsrail Başbakanı, ABD dahil diğer ülkelerden gelen eleştirileri hafifletmeye çalışıyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, ABD ve Fransa’nın girişimiyle Lübnan’da üç haftalık geçici bir ateşkes sağlanmasının görüşülmesine izin verdiği ve bunun için bir bakanını görevlendirdiği iddia edildi.

Israel Hayom gazetesine konuşan siyasi kaynak, İsrail’in “başarı ihtimalini küçük gördüğü” ABD ve Fransa’nın 21 günlük ateşkes girişimini görüşmeye olumlu karşılık verdiğini ve Netanyahu’nun, Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’ı müzakereleri yürütmekle görevlendirdiğini belirtti.

Söz konusu kaynak, ABD-Fransa’nın ortak girişiminin “şansının düşük olduğu”, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın bunu reddetmesiyle “İsrail’in Lübnan’daki saldırılarını genişletmesi için meşruiyet sağlanacağını” savundu.

Bu arada Lübnan sınırında İsrail bölgelerinde dün akşamından itibaren sükunetin hâkim olduğu gözleniyor. Hizbullah sınır hattında dün akşamdan beri İsrail bölgelerine herhangi bir saldırı gerçekleştirmedi.

Öte yandan Netanyahu, gece saatlerinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na hitap etmek üzere New York’a hareket etti. Netanyahu’nun bu ateşkesi için müzakereleri kabul ettiği iddiasının Genel Kurul’da özellikle ABD ile yapılacak görüşmelerde elini kuvvetlendirmek ve kendisine yönelecek tepkileri azaltmak için öne atıldığı yorumu yapılıyor. Dün akşamdan bu yana sınırda sağlanan görece sükûnetin zirveden sonra çeşitli gerekçelerle yeniden bozulma ihtimalinin güçlü olduğu belirtiliyor.

Politico: İsrail’in Lübnan saldırısı Biden yönetimini böldü

Bir iddia da Lübnan’da yayın yapan özel MTV kanalından geldi. İddiaya göre Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’nin, Hizbullah’ın BM Güvenlik Konseyi 1071 kararına göre, İsrail sınırına yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki Litani Nehri’nin kuzeyine doğru çekilmesi için ikna edebileceği yönünde ABD’ye güvence verdi. İsrail, Hizbullah’ın Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesi talebini saldırılarına gerekçe olarak gösteriyor.

İtiraz gecikmedi

Netanyahu’nun Gazze’deki ateşkese de karşı çıkan aşırı sağcı koalisyon ortaklarının yanı sıra kendi partisi ve muhalefetten de Lübnan’da ateşkes girişimine itiraz gecikmedi.

İsrail basınındaki haberlere göre, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, yaptığı açıklamada, “kuzeydeki harekatın sadece Hizbullah’ın ezildiği ve kuzeydeki vatandaşlara zarar verme becerisinin ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanması gerektiğini” dile getirdi.

Hizbullah’a “aldığı ağır darbelerden iyileşmesi ve 21 gün sonra savaşa devam etmesi için zaman verilmemesi gerektiğini” savunan Smotrich, “Hizbullah’ın teslim olması ve savaşın, ülkenin kuzeyinde güvenliğin tesisi için tek yol olduğunu” ileri sürdü.

Aşırı sağcı Ulusal Misyonlar Bakanı Orit Strock da Lübnan’da “21 gün değil 21 saat ateşkes için meşru bir zemin olmadığını” öne sürdü.

Netanyahu’nun Likud Partisi’nden hükümette yer alan Kültür ve Spor Bakanı Miki Zohar da “Hizbullah’ın gerilediği durum olmaksızın bir ateşkesin ciddi bir hata olduğunu ve haberlerin doğru olmadığını ümit ettiğini” kaydetti.

Muhalefetten de itiraz

Eski Başbakan Naftali Bennett de “İsrail’in Hizbullah’a karşı çok geç hareket ettiğini ve grubu kademeli olarak geriletmeye başladığını” öne sürerek, “İsrail’in Hizbullah tehdidini ortadan kaldırması ile ateşkes için Hizbullah’ın silahsızlanmayı kabul etmesi ve sınırdan uzaklaşması gerektiğini” savundu.

Ana muhalefet Gelecek Var Partisi’nin lideri ve eski Başbakan Yair Lapid de Hizbullah’ın komuta ve kontrol sistemlerini yeniden toparlamasına izin vermemek için İsrail’in, ABD-Fransa’nın ateşkes girişimini 21 gün değil sadece 7 gün için kabul etmesi ve “Hizbullah’ın sınırdan uzaklaştırılmadığı hiçbir formüle razı olmaması gerektiğini” belirtti.

Aynı şekilde yakın zamanda partisiyle hükümete katılmak için müzakereler yürüten Milletvekili Gideon Saar da geçici ateşkese karşı çıkarak “(Beyrut’un güneyinde Hizbullah’ın hâkim olduğu mahalle) Dahiye’yi altüst edin. Geçici ateşkesten sadece Hizbullah fayda sağlar.” ifadesini kullandı.

ABD ile Fransa’nın öncülük ettiği ve Avrupa Birliği (AB) ile 8 ülkeyi daha bir araya getiren ortak açıklamada, İsrail ile Lübnan arasındaki çatışmaların durdurulması ve diplomasiye alan açılması için 21 günlük acil ateşkes çağrısı yapıldığı bildirilmişti. Bu süreçte de Gazze’de ateşkes ve esir takası müzakerelerinin tamamlanması istendi.

Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamada, ABD ile Fransa’nın, İsrail-Lübnan sınırında bir ateşkes çağrısı konusunda mutabık kaldığı ve bu yöndeki ortak açıklamaya AB, Avustralya, Kanada, Almanya, İtalya, Japonya, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de (BAE) katıldığı belirtilmişti.

ORTADOĞU

Colani: Suriye, İsrail’e yönelik saldırılar için üs olarak kullanılmayacak

Yayınlanma

HTŞ lideri Colani, Suriye topraklarının İsrail’e saldırı için kullanılmayacağını söylerken Esad yönetimini deviren örgütler güneyde Suriye ordusundan kalan silah ve mühimmatları İsrail ordusuna teslim ediyor.

Esad’ı yönetimini devirerek Şam’da yönetimi devralan El Kaide bağlantılı HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara (Ebu Muhammed el-Colani) Şam’da aralarında The Times’ın da olduğu yabancı basına konuştu.

İsrail’in Suriye’ye saldırının son bulması gerektiğini söyleyen Şara, “İsrail’in gerekçesi Hizbullah ve İranlı milislerin varlığıydı, artık bu gerekçe ortadan kalktı” dedi.

Beşar Esad’ın ülkeden ayrılmasından sonra İsrail’in ele geçirdiği Suriye topraklardan da çıkması gerektiğini söyleyen Şara, şöyle devam etti: “1974 anlaşmasına bağlıyız ve BM gözlemcilerini yeniden kabul etmeye hazırız. Ne İsrail ne de başka bir ülkeyle çatışma istemiyoruz ve Suriye’nin saldırılar için bir üs olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Suriye halkının artık bir nefes alması gerekiyor, saldırılar sona ermeli ve İsrail önceki pozisyonlarına geri çekilmeli.”

İsrail, HTŞ liderliğindeki örgütlerin Şam’ı ele geçirmesinden saatler sonra Golan Tepeleri’nde Birleşmiş Milletler tarafından korunan tampon bölgeye girdi. Suriye topraklarında ilerleyen ve kış ayları boyunca çekilmeyi düşünmeyen İsrail, bunun geçici bir savunma hamlesi olduğunu iddia ediyor.

Öte yandan Suriye sınırında bulunan HTŞ ile birlikte Esad yönetiminin devrilmesi operasyonuna katılan örgütler Suriye ordusundan kalan silah toplayıp İsrail ordusuna teslim ediyor. Suriye içinden çekilen videoda kamyonlara yüklenen tonlarca silah ve mühimmat görülüyor. İsrail ordusu mühimmatlardan bazılarının ‘kimyasal savaş malzemesi’ içerdiğini söylüyor.

Kanal 12’nin yayınladığı görüntülerde içinde mühimmat ve silah bulunan yüzlerce kasanın toplandığı ve daha sonra kamyonlara yüklendiği görülüyor. Habere göre, geçen hafta Esad yönetimini deviren isyancılar da silah teslimine yardım ediyor. Habere göre silahlar Suriye ordusuna ait üs ve karakollardan geliyor ve aralarında genellikle göz yaşartıcı gaz olarak kullanılan CS gazı gibi kimyasal silahlar da bulunuyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

WSJ: PKK/YPG Trump’tan Ankara’ya baskı yapmasını istiyor

Yayınlanma

Wall Street Journal’da (WSJ) yer alan habere göre üst düzey ABD’li yetkililer, Türkiye ve milis müttefiklerinin Suriye sınırı boyunca güç yığdığını ve Ankara’nın Amerikan destekli YPG’nin elindeki topraklara geniş çaplı bir operasyona hazırlandığı yönünde alarm verdiğini söylüyor. Yetkililer, milis savaşçıların yanı sıra Türk üniformalı komandolar ve topçu birliklerinden oluşan bu güçlerin, Suriye’nin kuzey sınırında Ayn el Arap (Kobani) yakınlarında yoğunlaştığını belirtiyor. ABD’li yetkililerden biri, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonunun yakın olabileceğini söyledi.

Habere göre Türkiye’nin yığınağı Beşar Esad yönetiminin aralık ayı başında düşmesinin ardından başladı ve Türkiye’nin 2019’da Suriye’nin kuzeydoğusuna düzenlediği operasyon öncesi yaptığı askeri hamlelere benziyor. Bir başka ABD’li yetkili de “Bu konuya odaklanmış durumdayız ve itidal için baskı yapıyoruz” dedi.

PKK/YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Dış İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed, Başkan seçilen Donald Trump’a Türkiye’nin askeri operasyonunun olası göründüğünü söyledi ve Trump’tan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sınır ötesine asker göndermemesi için baskı yapmasını istedi.

SDG sözcüsü Ferhad Şami: ABD’nin bizi terk etmesinden korkuyoruz

The Wall Street Journal tarafından görüntülenen mektuba göre Ahmed, Trump’a Türkiye’nin hedefini şu olduğunu söyledi: “Siz göreve başlamadan önce topraklarımız üzerinde fiili kontrol kurmak ve sizi, topraklarımızın yöneticileri olarak kendileriyle muhatap olmaya zorlamak.” Ayrıca Ahmed “Eğer Türkiye işgaline devam ederse sonuçlar felaket olur” diye ekledi.

Türkiye’den gelen tehdidin SDG’yi, Biden yönetiminin görevi bırakmasına haftalar kala savunmasız bir konumda bıraktığını belirten WSJ, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Ankara’nın YPG’ye karşı operasyonları azaltacağına dair güvence almak üzere Türkiye’ye geldiğini hatırlattı. Ancak SDG sözcüsüne göre, SDG ile SMO arasında ABD arabuluculuğunda Ayn el Arap’ta yürütülen ateşkes görüşmeleri pazartesi günü bir anlaşma sağlanamadan çöktü. Sözcü, SDG’nin şu anda şehrin doğusunda ve batısında “önemli askeri yığınaklar” gördüğünü söyledi.

Ahmed, Trump’a yazdığı mektupta “Sınırın ötesinden Türk güçlerinin yığınak yaptığını görebiliyoruz ve sivillerimiz sürekli ölüm ve yıkım korkusu altında yaşıyor” dedi.

Trump pazartesi günü Florida’daki konutunda gazetecilere yaptığı açıklamada Türkiye’nin Heyet-i Tahrir Şam’ın (HTŞ) Suriye’yi ele geçirmesini organize ettiğini ima ederek “Türkiye çok fazla can kaybı olmadan bir ele geçirme gerçekleştirdi” dedi.

Ahmed, Türkiye’nin operasyonunun sadece Ayn el Arap’ta 200.000’den fazla Kürt sivili ve çok sayıda Hıristiyan topluluğu yerinden edeceğini iddia ederek Trump’ı uyardı.

WSJ’nin haberinde şu ifadeler yer aldı:

Trump ilk döneminde ABD askerlerini Suriye’nin kuzeydoğusundan kısmen çekerek yüz binlerce Suriyelinin ölümüne ve yerinden edilmesine neden olan geniş çaplı bir Türk işgalinin önünü açmıştı. Trump yönetimi sonunda Kürtlerin kilometrelerce sınır bölgesini Türklere bırakması karşılığında ateşkes sağlanmasına yardımcı oldu. Trump görevi 20 Ocak’a kadar Başkan Biden’dan devralmayacak olsa da Ahmed, seçilmiş başkandan Erdoğan’ı planlanan herhangi bir operasyonu durdurmaya ikna etmek için ‘eşsiz diplomasi yaklaşımını’ kullanmasını istedi.

Trump’la daha önce yaptığı bir görüşmeye atıfta bulunan Ahmed, o zamanki başkanın “ABD’nin Kürtleri terk etmeyeceği” sözünü verdiğini hatırlattı.

Ahmed, “Bu felaketi önleme gücüne sahip olduğunuza inanıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan sizi daha önce dinledi ve çağrınıza yine kulak vereceğine inanıyoruz” diye yazdı: “Kararlı liderliğiniz bu işgali durdurabilir ve barış ve güvenlik mücadelesinde sadık müttefikler olarak duran insanların onurunu ve güvenliğini koruyabilir.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Esad: Devlet terörün eline düştüğünde işgal edilen mevkiler anlamsızlaşır

Yayınlanma

Suriye Devlet Başkanlığı’na bağlı hesaplar tarafından kendisine atfedilen ve sosyal medyada paylaşılan açıklamada Beşar Esad, çatışmalar sırasında bulunduğu Rus üssünden ayrılma imkânı kalmayınca Moskova’dan gelen talimatla buradan götürüldüğünü söyledi.

Esad, Suriye’den ayrıldıktan sonra yaptığı ilk açıklamada “güvenlik nedenleriyle” açıklama yapmasının zaman aldığını söyledi. Suriye’den kaçışının planlı olmadığını ve 8 Aralık sabahına kadar Şam’da kalarak görevine devam ettiğini belirten Esad, “Suriye’den ayrılmam ne planlıydı ne de bazı iddialarda bulunulduğu gibi savaşın son saatlerinde gerçekleşti” dedi.

Esad terör örgütlerinin Şam’a ulaşmasıyla Rusya ile koordinasyon halinde çatışmaları yönetmek için Lazkiye’ye gittiğini ve Hımeymim Hava Üssü’ne varmasıyla son ordu mevzilerinin de düştüğünün anlaşıldığını belirtti.

Rus askeri üssünün de insansız hava araçları saldırısına uğradığını anlatan Esad, üsten ayrılmak için hiçbir yol kalmayınca 8 Aralık akşamı Moskova’nın, Hımeymim Hava Üssü Komutanlığına kendisi için Rusya’ya derhal bir “tahliye” düzenlenmesi talimatında bulunduğunu belirtti. Bu durumun, Şam’ın düşüşünden ve kalan tüm devlet kurumlarının felç olmasından bir gün sonra gerçekleştiğine dikkat çekti.

Olaylar sırasında geri çekilmeyi ya da sığınma talebinde bulunmayı hiçbir zaman düşünmediğini söyleyen Esad, savaşın ilk gününden itibaren, ulusun kurtuluşunu kişisel çıkarlar için takas etmeyi ya da halkını çok sayıda teklif ve vaat karşılığında tehlikeye atmayı reddeden kişinin, ön cephede subaylar ve askerlerle birlikte duran aynı kişi olduğunu bir kez daha vurguluyorum” dedi.

Kendisini her zaman Suriye halkının inandığı ulusal bir projenin koruyucusu olarak gördüğünü belirten Esad, “Devlet terörün eline düştüğünde ve anlamlı bir katkıda bulunma kabiliyeti kaybolduğunda işgal edilen mevkiler anlamsız hale gelir. Bu durum, Suriye’ye ve onun halkına olan aidiyet duygumu hiçbir şekilde azaltmaz. Bu aidiyet, Suriye’nin bir gün yeniden özgür ve bağımsız olacağı umuduyla doludur” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English