Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail’in eski Genelkurmay Başkanı: Netanyahu şu an hastaneye gidip yaralıların elini sıkamaz

Yayınlanma

ehud barak

İsrail’in eski Genelkurmay Başkanı ve Başbakanı Ehud Barak, eleştirilerin hedefindeki Binyamin Netanyahu’ya yönelik öfkenin en geç iki ay içinde kırılma noktasına ulaşacağını düşünüyor.

Ehud Barak, İsrail-Hamas savaşı ve İsrail’deki siyasi görünüm ile ilgili Foreign Policy’den Ravi Agrawal’ın sorularını yanıtladı.

Barak, 2000 yılında Filistinlilerin büyük ayaklanması İkinci İntifada sırasında savunma bakanlığı ve başbakanlık görevlerini birlikte yürüttü. Daha sonra 2008 sonunda savunma bakanı olarak görev yaptı. Barak, bu görevdeyken Dökme Kurşun Operasyonu adı verilen ve Filistinli gruplarla üç hafta süren ve İsrail’in Gazze’de bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük kara operasyonunu yönetti.

“İsrail savaşın yeni bir aşamasına geçtiğini söylüyor. Buna kara işgali demiyor ama kesinlikle öyle görünüyor. Siz bunu nasıl görüyorsunuz” sorusu üzerine Barak, şunları kaydetti: “Gazze’deki operasyon dört kısıtlama altında yürütülüyor. Bunlardan ilki rehineler. İkincisi çatışmanın Lübnan’daki Hizbullah’a, muhtemelen Batı Şeria’daki El Kaide ya da başka bir örgütün uyuyan hücrelerine ve hatta Suriye ya da Irak’taki İran destekli Şii milislere sıçrama riski. Üçüncü bir kısıtlama ise bağlı olduğumuz uluslararası hukuk. Deneyimlerimizden biliyoruz ki evrensel desteğimiz çok hızlı bir şekilde erozyona uğrayacak ve tüm operasyonun meşruiyeti sorgulanır hale gelecektir. Son olarak, Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki fiziki altyapısını ve yönetim kabiliyetlerini ortadan kaldırma hedefimize ulaşsak bile, önümüzdeki 10 ya da 20 yıl boyunca orada kalmaya niyetimiz yok, peki meşaleyi bizden kim alacak?”

Barak, kendi sorduğu bu soruya röportajın ilerleyen bölümlerinde şu yanıtı veriyor: “Savaş kabinemizin, Amerikalıların ve muhtemelen bölgedeki diğer bazı başkentlerin ne yapılacağı konusunda temas halinde olduğundan eminim. Muhtemelen şu anda çok uluslu bir gücün, Mısır liderliğinde olmasa bile Arap Birliği ve BM Güvenlik Konseyi kararıyla desteklenen uluslararası bir gücün Filistin Yönetimi’ni Gazze’ye geri getirmesi ve elektrik, su gibi ihtiyaç duydukları konularda mali yardımda bulunması ve burayı normal bir yer haline getirmesi mümkün.”

Katliamların haber verdi

Barak, bir iki hafta içinde İsrail’in özgür dünya diye tarif ettiği Batı’daki desteğini kaybetme riski ile karşılaşacağını söylemesi, İsrail’in Gazze’de gerçekleştireceği katliamların habercisi: “Bir ya da iki hafta içerisinde özgür dünyanın pek çok yerinde kamuoyunun ve pek çok hükümetin desteğini kaybedebileceğimizi biliyoruz. Bence Amerika hâlâ bizimle birlikte olacak ama arkamızda durmaları giderek daha da zorlaşacak.”

İsrail içinde Netanyahu’ya yönelik eleştiriler ve Netanyahu’nun istifasının gündeme gelip gelmeyeceği ile ilgili bir soru üzerine Barak şunları söyledi: “Normal bir ülkede olsa 8 Ekim sabahı istifa ederdi. Birleşik Krallık’ta bunu yapmasaydı, bakanları onu bir kulüpte öğle yemeğine davet ederdi ve yemeğin sonunda istifa kararını açıklardı. İsrail, onun kontrolünde geçen uzun yıllardan sonra bu konuda tam olarak normal değil. Son iki hafta içinde yapılan anketlerde halkın yüzde 80’i Netanyahu’yu ülke tarihinde eşi benzeri görülmemiş bu fiyaskonun baş sorumlusu olarak görüyor. Halkın yüzde 70’si onun istifa etmesini bekliyor. Yarısından biraz daha azı ise derhal istifa etmesini bekliyor. Yarısından biraz fazlası ise savaşın sonunda istifa etmesini bekliyor. Ancak İsrail’de savaş, zihinsel olarak çok kısa bir zaman dilimine bağlı. Altı Gün Savaşı bir hafta, 1973 savaşı -75 yıldır yaşadığımız en zorlu savaş- 20 gün sürdü. Hamas ile beş yıl önce yaşanan bir başka çatışma ise iki aydan kısa sürdü.

İki muhalefet liderinden biri ve eski genelkurmay başkanı olan Benny Gantz savaş kabinesine eklendi ve bunun aylar, muhtemelen bir yıl ya da daha fazla süreceğini söyledi. Eğer kuzeye yayılırsa bu bir yıl ya da yıllar sürer. Bu çok uzun bir yol ve Netanyahu halkın güvenini kaybetti. Mekaniği siyasi gerçeklere dönüştürmek kolay değil ama bunun gerçekleşeceğini tahmin ediyorum. Önümüzdeki haftalarda ya da en fazla iki ay içinde büyük bir öfke dalgası yaşanacak. Netanyahu şu anda bile kolay kolay bir hastaneye gidip yaralıların elini sıkamaz ya da bu olayda katledilenlerin aileleriyle bir araya gelip kabul göremez.”

ORTADOĞU

Irak’a sığınan iki bin Suriye askerinin iadesi bugün başlıyor

Yayınlanma

suriye ordusu

Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, Irak’a kaçan Suriye ordusu askerlerinin iadesine bugün başlanacağını açıkladı.

Irak resmi haber ajansı INA’ya göre Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, konuya dair açıklama yaptı. Miri, Irak’a Esad yönetimi askerlerinin Suriye’ye iadesine bugün başlanacağını belirtti. İade işlemlerinin Irak’taki ilgili makamlar tarafından başlatılacağını aktaran Miri, sürecin Suriye tarafı ile koordineli yürütüleceğini ifade etti.

Suriye ordusuna bağlı yaklaşık 2 bin asker 7 Aralık’ta El-Kaim Sınırı Kapısı üzerinden Irak’a kaçmıştı. 9 Aralık’ta ise Heyet-i Tahrir Şam’a bağlı askeri operasyonlar komutanlığı, zorunlu askerlik yapanlara yönelik genel af kararı çıkarmıştı.

Irak’ın Anbar vilayetine bağlı Rutba ilçesinde bir kampa yerleştirilen askerler kötü koşullar nedeniyle ülkelerine geri gönderilmek için eylem yapmıştı.

Rutba ilçesi Kaymakamı İmat el-Duleymi, yaptığı açıklamada kaçan askerlerin çadırlarda barındığını ve bölgede elektrik, su ve ısınma imkanlarının yetersiz olduğunu ve yerleştirildikleri kampın internet erişiminden yoksun olduğundan dolayı aileleriyle iletişim kuramadıklarını söylemişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail tek kurşun sıkmadan Dera’ya ilerliyor: PYD, İsrail dahil herkesten yardım istiyor

Yayınlanma

Türkiye ve onun desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) Ayn el Arap’a (Kobani) yönelik operasyona hazırlanırken HTŞ ile aradığı diyaloğu henüz kuramayan PYD, Türkiye’ye karşı İsrail dahil tüm ülkelerden yardım bekliyor. Bu arada Suriye topraklarına giren İsrail de Dera’ya doğru ilerliyor.

PKK’nın Suriye kolu Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim video konferans yöntemiyle düzenlenen toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

DW Türkçede yer alan habere göre Salih Müslim HTŞ ile PYD arasında PYD’nin işgalindeki toprakların geleceğine ilişkin henüz bir müzakere süreci başlamadığını söyledi.

Heyet-i Tahrir Şam (HTŞ) Suriye’nin başkentini ele geçirip Esad yönetimini devirdiğinde Salih Müslim HTŞ ile diyaloga açık olduklarını söylemiş, “HTŞ bize bir adım atarsa biz iki adım atarız” demişti. Ayrıca PYD liderliği kendine bağlı kurumlara HTŞ’nin tanıdığı yeni Suriye bayrağının asılması talimatını vermişti.

Şam’a gönderdikleri mesajlara “henüz yanıt alamadıklarını” söyleyen Müslim, yine de olası müzakereleri yürütmek üzere bir heyet hazırladıklarını ve umutlu olduklarını belirtti.

Müslim, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın “HTŞ ve Kürtler arasında bir diyaloğu önlemek için aceleyle ve erkenden” Şam’a gitmiş olabileceğini düşündüğünü de söyledi.

HTŞ ile müzakerelerden istedikleri sonucu alamamaları halinde Şam’la bir çatışma ihtimali görüp görmediğinin sorulması üzerine Müslim, “Bu olmazsa kendimizi siyasi olarak savunacağız. Her şey masada ancak iyi niyetle yaklaşıyoruz” dedi.

Hem HTŞ hem SMO için “cihatçı” nitelemesi yapan Müslim, yine de HTŞ’nin geçmişte kendilerine yönelik operasyonlara katılmadığına dikkat çekti. Fakat bu yapının da “Türkiye ile koordinasyon halinde olduğunun” farkında olduklarını kaydetti.

“İsrail desteğine açığız”

İsrail basınında son günlerde çıkan “İsrail’in Suriyeli Kürtleri Türkiye’ye karşı koruması gerektiği” şeklindeki yorumların sorulması üzerine Müslim, “Özellikle İsrail’den değil, herkesten destek istediklerini” söyledi. Salih Müslim, “İsraille iletişimimiz yok, eğer böyle bir (Kürtlere destek) açıklamaları varsa elbette takdirle karşılarız” dedi. Müslim, Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği tutumun “İsrail’i de rahatsız ettiğini” savundu.

Jerusalem Post gazetesi 9 Aralık tarihinde, “Suriye Kürtlerinin temsilcileri yardım ve koruma talebiyle İsrailli yetkililere başvurdu” diye yazmıştı.

İsrail’in Türkiye’ye karşı açık desteğinin SDG kontrolündeki bölgelerde yaşayan Arap halkları huzursuz edip etmeyeceği sorusu üzerine Müslim, “Mısır, Fas, Tunus, Körfez ülkeleri… tüm bu Arap ülkelerinin zaten İsraille ilişkisi var” ifadelerini kullandı. Arap aşiretlerinin sırf bu yüzden kendileri aleyhine tutum almasını beklemediğini söyledi.

İsrail ordusu Dera’ya ilerliyor

Türkiye’nin PYD’ye yönelik eylemlerinden rahatsızlığını dile getiren İsrail ise Esad yönetiminin devrilmesi üzerine girdiği Suriye topraklarındaki işgalini tek bir kurşun dahi sıkmadan derinleştiriyor.

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İsrail’in Dera kırsalında dokuz kilometre ilerleyerek bölgedeki Koya köyüne ve Vahdet barajı bölgesine girerek stratejik mevzilere konuşlandığını duyurdu.

SOHR’un bildirdiğine göre İsrail güçleri bölgeye girmeden önce bölge sakinlerinden silahlarını teslim etmelerini istedi.

SOHR, ayrıca İsrail güçlerinin İsrail – Suriye sınırındaki tampon bölge yakınlarındaki Kuneytra bölgesi ve Dera arasındaki sınırda yer alan Sayda köyü yakınlarındaki askeri bir bölge olan 74. Tugay bölgesine girdiğini aktardı.

İsrail ordusu bu ay Esad hükümetinin çöküşünün ardından, Suriye sınırında yer alan stratejik Hermon Dağı’nı işgal etmiş ve Suriye ile işgal altındaki Golan Tepeleri arasındaki silahtan arındırılmış bölgeye girmişti. İsrailli yetkililer, bu hareketi İsrail’in sınırlarının güvenliğini sağlamak için sınırlı ve geçici bir önlem olarak tanımlamasına rağmen en az 2025’in sonuna kadar işgali devam ettireceklerinin mesajlarını veriyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

ABD, Suriye’de eğittiği gruba Esad devrilmeden önce “Zamanınız geldi” demiş

Yayınlanma

“IŞİD’e karşı mücadele” kapsamında ABD ve Birleşik Krallık tarafından eğitilen “Devrimci Komando Ordusu” (RCA) isimli gruba, Esad devrilmeden önce ABD Özel Kuvvetleri tarafından verilen bir brifingde, “Sizin zamanınız geldi,” denildiği belirtiliyor.

İngiliz The Telegraph’ta yayınlanan habere göre, Washington’un saldırıdan önceden haberdar olduğuna dair ilk işaret olarak RCA, Esad yönetiminin sonunu getirebilecek bir saldırı için güçlerini artırmalarının ve “hazır olmalarının” söylendiğini açıkladı.

RCA komutanlarından Başar el-Maşadani, Palmira kentinin eteklerinde Rusya tarafından kullanılan eski bir Suriye ordusu hava üssünden The Telegraph’a yaptığı açıklamada “Bize bunun nasıl olacağını söylemediler. Bize sadece, ‘Her şey değişmek üzere. Bu sizin anınız. Ya Esad düşecek ya da siz düşeceksiniz’ [dediler]. Ama ne zaman ya da nerede olacağını söylemediler, sadece hazır olmamızı söylediler,” dedi.

Maşadani’ye göre, Irak sınırındaki ABD kontrolündeki Tanf hava üssündeki brifingden önceki haftalarda, RCA’nın safları, komutası altına aldığı kendisi gibi daha küçük serbest birliklerle dolduruldu.

HTŞ geçen ayın sonlarına doğru yıldırım harekatıyla güneye, Şam’a doğru ilerlerken, RCA da Tanf’tan ilerledi ve şu anda başkentin kuzeyindeki toprak parçaları da dahil olmak üzere ülkenin yaklaşık beşte birini işgal ediyor.

Üst düzey RCA yetkilileri, Suriye’deki ABD’li komutanların ilerleme emrini, 2019’daki yenilgisine kadar ülkenin kuzeydoğusunun büyük bölümünü işgal eden IŞİD’in kalıntılarının “Esad’ın düşmesi halinde oluşacak güç boşluğundan yararlanmasını önlemek için” verdiklerini söyledi.

The Telegraph’a göre bu durum Washington’un sadece 8 Aralık’ta Beşar Esad yönetimini deviren HTŞ öncülüğündeki saldırıdan haberdar olduğunu değil, aynı zamanda operasyonun boyutları hakkında da kesin istihbarata sahip olduğunu gösteriyor.

Geçen hafta kentin eteklerindeki Rus kontrolündeki Suriye hava üssünü ele geçiren RCA savaşçıları, saldırı başlamadan yaklaşık üç hafta önce, kasım ayı başında Esad’ın olası düşüşüne hazırlanmalarının söylendiğini belirttiler.

Ekim ayı başında Maşadani ve diğer komutanlar, Tanf’taki Amerikalı subayların Ebu Hatab tugayını ve diğer birlikleri RCA’nın ortak komutası altına soktuğunu söyledi.

Bunun sonucunda RCA’nın mevcudu yaklaşık 800’den 3.000’e çıktı. Kuvvetin tüm üyeleri ABD tarafından silahlandırılmaya ve şu anda feshedilmiş olan Suriye ordusundaki askerlere ödenen maaşın yaklaşık 12 katı olan ayda 400 dolar maaş almaya devam etti.

Saldırı başladığında RCA güçleri doğu çölü boyunca yayıldı ve kilit yolların kontrolünü ele geçirdi. Ayrıca güneydeki Dera kentinde HTŞ’den önce Şam’a ulaşan bir isyancı grupla birleştiler.

Yüzbaşı Maşadani, RCA ve Suriye’nin geçici lideri Muhammed el-Colani tarafından yönetilen HTŞ militanlarının işbirliği içinde olduğunu ve iki güç arasındaki iletişimin Tanf’taki Amerikalılar tarafından koordine edildiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English