Bizi Takip Edin

Ortadoğu

Netanyahu’dan Qatargate savunması: Onlar da Katar’ı övdü

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, danışmanlarının ücret karşılığı Katar adına lobi faaliyeti yürüttüğü iddialarına karşı çıkarak, Katar’ın “düşman devlet” olmadığını ve danışmanlarının gizli bilgilere erişimi bulunmadığını söyledi. Netanyahu ayrıca soruşturmayı yürüten ve hükümetin görevden almaya çalıştığı Şin-Bet Direktörü’nü ile muhalefeti de hedef aldı.

Katar’dan milyonlarca dolar alınarak Netanyahu’nun seçim kampanyasına aktarıldığı iddiasıyla başlayan ve kamuoyunda Qatargate adı verilen soruşturma kapsamında Netanyahu’nun sözcülerinden Eliezer Feldstein ve danışmanı Jonathan Urich tutuklu yargılanıyor. Danışman Srulik Einhorn’un ise yurtdışında olduğu için ifadesi alınamadı.

Feldstein, Katar’ın imajını desteklemek için uluslararası bir şirketten maaş almak Netanyahu’nun danışmanları Urich ve Einhorn’un da Katar için imaj danışmanlığı yapmakla suçlanıyor.

İsrail, Katar’ı resmen “düşman devlet” olarak tanımasa da Gazze’ye gönderdiği yüz milyonlarca dolarlık yardımlar nedeniyle 7 Ekim baskınından bu yana İsrail kamuoyunun ve yöneticilerinin hedefinde.

Soruşturma kapsamında ifade veren Netanyahu, “uydurma” dediği iddiaların amacının “Şin-Bet başkanının görevden alınmasını önlemek” ve “sağcı bir başbakanın devrilmesini sağlamak” olduğunu iddia etti.

Netanyahu, danışmanı Urich’in “siyasi danışman” olarak görev yaptığını, ancak gizli istihbarat bilgilerine erişiminin olmadığını vurguladı.

Netanyahu, muhalefet lideri Yair Lapid’in ocak ayında Paris’te bir Katarlı yetkiliyle görüşmesinin ardından Katar’ı övdüğünü hatırlatarak, “Katar’ı öven tek kişi Urich değil” dedi. Ayrıca Benny Gantz’ın da geçmişte Katar’a övgülerde bulunduğunu, hatta bir dönem Katar’a casus yazılım satmak için gittiğini iddia etti.

Netanyahu, danışmanı Urich’in kendisine karşı ifade vermeye zorlandığını ve soruşturmanın Şin-Bet Direktörü Ronen Bar’ın görevden alınmasını engelleme amacı taşıdığını savundu.

Netanyahu, açıklamasında Bar’ın da Katar’da düzenlenen 2022 Dünya Kupası’na katıldığını ve Katar’ı övdüğünü ileri sürdü. Ancak Şin-Bet, bu iddiaları reddederek, Bar’ın ziyaretinin yalnızca İsrailli vatandaşların güvenliği için düzenlenen resmi bir görev olduğunu açıkladı. Açıklamada, “Bu bir maç izlemekten ziyade, Dünya Kupası maçları sırasında bazıları stadyumda yapılan bir tur ve bir dizi iş toplantısıydı” denildi.

WhatsApp grubunda tartışılmış

Kanal 12’nin haberine göre, Netanyahu’nun iki yardımcısı ile Katar adına çalışan ABD’li lobici Jay Footlik, WhatsApp grubunda Katar’ın imajını nasıl düzeltebileceklerini konuştu. Bu iddia, Feldstein’ın “Katar’la tek ilişkim resmi görevimle sınırlı” şeklindeki savunmasıyla çelişiyor. Bu iddia aynı zamanda Footlik’in Feldstein, Urich ve Einhorn’un Başbakanlık için çalıştığını bilmediği iddialarını da zayıflatıyor.

Geçmişte, Urich ve Einhorn’un, 2022 Dünya Kupası öncesinde Katar’a halkla ilişkiler desteği sağladığı da basına yansımıştı.

Polis, şu anda Sırbistan’da Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić’in danışmanlığını yapan Einhorn’un ifadesini de almak istiyor; ancak yurtdışında olması nedeniyle bu sürecin zorlaştığı belirtiliyor.

Gözaltılar ve sorgular sürüyor

Urich ve Feldstein, dün çelişkili ifadeler verdikleri gerekçesiyle birlikte sorgulandı. Gözaltı sürelerinin uzatılması talebiyle mahkemeye sevk edilecekleri bildirildi.

Soruşturmada adı geçen iş insanı Gil Birger de polis tarafından sorgulandı. Daha önce basına yansıyan ses kayıtlarında, Footlik’ten Feldstein’a para transferinde aracı olduğu iddia edilen Birger, bu işlemlerin vergi nedenleriyle yapıldığını öne sürmüştü.

Jerusalem Post editörü ne ev hapsi

Jerusalem Post editörü Zvika Klein, ifadesinin ardından 5 günlük ev hapsi cezası aldı. Klein, Katar’la “yasadışı ilişkiler” kurmakla suçlanıyor. Gazeteci, Katar’la olan temaslarının gazetecilik faaliyeti çerçevesinde olduğunu savundu.

Likud milletvekili Amit Halevi, Klein’ın gözaltına alınmasının “küçümsenmemesi gereken bir durum” olduğunu belirterek Meclis’te acil bir oturum talep etti. Ayrıca Klein’ın telefonunun mahkeme kararı olmadan alındığı iddia edildi.

Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, Klein’ın gözaltına alınmasını “demokrasiye yönelik bir deprem” olarak nitelendirdi.

Ortadoğu

Suriye, halk plajlarında bikiniyi yasakladı; lüks plajlarda serbest

Yayınlanma

Suriye’de Esad yönetimini deviren Ahmed Şara liderliğindeki Suriye geçiş hükümeti halk plajlarında bikiniyi yasakladı. Artık halk plajlarında “burkini gibi daha kapalı” kıyafetler zorunlu olacak. Açıklamada, Suriyelilerin “kamusal alanlarda bol giysilerle omuz ve dizlerini kapatıp dar giysilerden kaçınmaları” gerektiği de savunuldu.

Suriye geçiş hükümeti kadınlara halk plajlarında mayo ve bikiniyi yasakladı. Turizm Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre kadınlara halk plajlarında, “vücudun daha fazla bölümünü kapatan diğer uygun” kıyafetler” veya burkini (tesettür mayosu) giyme zorunluluğu getirildi.

Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’

Plaja gidenlerin “daha düzgün” kıyafetler giymeleri gerektiği savunulan bakanlık açıklamasında, dayatmanın gerekçesi olarak “kamu yararı” gösterildi. Açıklamada, yüzme alanlarının dışında da kadınların dar olmayan kıyafetler “giymeleri gerektiği”, erkeklerin ise üstsüz gezmesine izin verilmeyeceği belirtildi.

‘Lüks’ yerler yasaktan muaf

Öte yandan, “lüks” olarak tanımlanan özel plajlarda ve tesislerde yeni kurallara uymanın zorunlu olmadığı belirtildi. Turizm Bakanlığı, “genel ahlak sınırları içindeki Batılı mayoların” bu tür mekanlarda yasaktan muaf tutulduğunu açıkladı.

Açıklamada, Suriyelilerden genel olarak kamusal alanlarda “bol giysiler giymeleri, omuz ve dizlerini kapatmaları, şeffaf ve dar giysilerden kaçınmalarının” istenmesi de dikkat çekti.

Suriye Turizm Bakanlığı, yeni yasakların nasıl uygulanıp kontrol edileceğine dair ayrıntı vermedi.

HTŞ katliamlarından kurtulan Suriyeliler ölüm ve yıkımı anlatıyor

Kadınlara karşı Esad döneminde görülmemiş bu yasaklar sosyal medyada tepki çekti. Birçok Suriyeli, yeni İslamcı yönetimin kişisel özgürlüklerini kısıtlamasından duydukları endişeyi beyan etti. New Arab’ın AFP’den aktardığına göre, Shaza isimli bir kadın Facebook hesabından yaptığı paylaşımda “Suriye ılımlı ve açık bir ülkedir. Burada herkes kısıtlama olmaksızın yaşayabilmeli. Bakanlığın kararını gözden geçirmesi gerekir” diye yazdı.

Soyadını paylaşmak istemeyen Doha isimli bir kadın da AFP’yle söyleşisinde, plajda genellikle bikini giydiğini ancak gelecekte “daha dikkatli” olacağını söyledi. Doha, “Bu kararı genelleştirip herkese dayatmanın mümkün olduğunu düşünmüyorum” derken, insanların durumun nasıl geliştiğini gözlemleyip ne giyeceklerine buna göre karar vereceklerine inandığını belirtti. AFP’nin konuştuğu Yahya Kabişo isimli bir erkek ise kadınlara yönelik dayatmalara destek verip “yeni kuralların Suriye toplumunun kültürünü yansıtan bir görev olduğunu” savundu.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İsrail Meclisi’nin feshi için kritik gün: Hükümet ne yapacak?

Yayınlanma

Netanyahu’nun koalisyonu askerlik muafiyeti nedeniyle kriz içindeyken muhalefet İsrail Meclisi’nin feshi için harekete geçti. Parti liderleri erken seçimin yolunu açmak amacıyla İsrail Meclisi’nin feshi için yasa teklifini bugün oylamaya sunacaklarını duyurdu.

Muhalefet partileri, Meclis’te yaptıkları toplantı sonrası yayımladıkları ortak açıklamada, Meclis’in feshedilmesine ilişkin yasa teklifini bugünkü oturumda gündeme alacaklarını açıkladı. Açıklamada, “Karar oy birliğiyle alınmıştır ve tüm muhalefet gruplarını bağlamaktadır. Ayrıca tüm muhalefet gruplarının koordinasyonuyla diğer yasa tekliflerinin gündemden çekilmesine ve tüm gücün hükümeti devirmeye odaklanmasına karar verilmiştir” denildi.

ABD’li elçi, İsrail koalisyon hükümeti çökmesin diye devrede

Süreci yavaşlatma hamleleri bekleniyor

Muhalefetin bu hamlesi karşısında hükümetin, süreci yavaşlatmak amacıyla gündemi kendi yasa teklifleriyle doldurarak oylamayı ertelemeye çalışması bekleniyor. Teklifin yasalaşabilmesi için bugünkü ön oylamanın ardından üç aşamalı genel kurul oylamasından daha geçmesi gerekiyor.

Başbakan Netanyahu liderliğindeki sağ blok koalisyonu, 120 sandalyeli Meclis’te 68 sandalyeye sahip. Muhalefetin fesih önerisinin ilerleyebilmesi için özellikle ultra-Ortodoks partiler olan Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği’nin desteği kritik.

Her iki parti, hükümetin, dini eğitim gören yeshiva öğrencilerine askerlik muafiyeti sağlayacak yasa teklifini Meclis’ten geçirememesi nedeniyle fesih oylamasında “evet” oyu vereceklerini kamuoyuna açıkladı. Ancak perde arkasında özellikle Şas Partisi’nin, oylamanın ertelenmesi ve hükümetin düşmesini engellemek için yoğun çaba gösterdiği bildiriliyor.

Netanyahu duruşmadan erken ayrıldı

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Başbakan Netanyahu’nun Tel Aviv’de devam eden yolsuzluk davasındaki çapraz sorgusu da beklenmedik şekilde erken sona erdi. Netanyahu’nun, ifadenin başlamasından yaklaşık bir saat sonra kendini iyi hissetmediğini söyleyerek duruşmadan ayrıldığı açıklandı.

Netanyahu’nun gün içinde krizleri yatıştırmak için yoğun diplomatik temaslarda bulunması bekleniyor. Özellikle ultra-Ortodoks partilerin desteğini kaybetmesi, erken seçimin yolunu açabilecek en büyük tehdit olarak öne çıkıyor.

Erken seçim olasılığı

Fesih yasası bugünkü ön oylamada kabul edilirse, yürürlüğe girmesi için Meclis’te üç oylamadan daha geçmek zorunda. Ancak ultra-Ortodoks partiler hükümetten desteğini çekmezse muhalefetin erken seçim hamlesi şimdilik başarısız olabilir. Tüm gözler hem Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliğinin oylamadaki tavrında, hem de Netanyahu’nun gün içinde atacağı siyasi adımlarda.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İran, UAEA’yı nükleer sırlarını İsrail’e sızdırmakla suçladı

Yayınlanma

İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nı (UAEA), nükleer programıyla ilgili hassas bilgileri ve suikasta kurban giden bilim insanlarının isimlerini İsrail’e sızdırmakla suçladı. Tahran yönetimi, misilleme olarak İsrail’in gizli nükleer arşivini ele geçirdiğini ifade ederken, UAEA ise İran’ı kendi nükleer faaliyetleri hakkında yanlış bilgi vermekle itham etti.

İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nı (UAEA), Tahran ile kurum arasındaki “hassas bilgiler” içeren gizli yazışmaları gizli kanallar aracılığıyla İsrail istihbarat servislerine iletmekle suçladı.

Fars ve IRNA haber ajanslarının 10 Haziran’da İranlı istihbarat yetkililerine dayandırdığı haberlere göre, UAEA’nın daha sonra öldürülen İranlı nükleer fizikçilerin isimlerini de İsrail’e ifşa ettiği iddia edildi.

Fars ajansına konuşan bir kaynak, “Bu durum, UAEA’nın tarafsız bir rol oynamak yerine Siyonist rejimin çıkarlarına hizmet eden bir araca dönüştüğünü açıkça göstermektedir,” ifadelerini kullandı.

Ajansa göre, İran Dışişleri Bakanlığı’nın “bu ağır ihlallere yanıt olarak kararlı diplomatik adımlar” atması bekleniyor.

İran İstihbarat Bakanı İsmail Hatib ise 8 Haziran’da devlet televizyonunda yaptığı açıklamada, bakanlığının düzenlediği bir operasyonla İsrail’in gizli bir arşivini ele geçirdiğini ve bizzat İsrail’in nükleer programına ilişkin “binlerce sayfalık” belgeye ulaştığını duyurdu.

Hatib, İran’ın artık İsrail’in ABD, Avrupa ülkeleri ve diğer devletlerle nükleer alandaki işbirliğine dair veriler de dahil olmak üzere “Siyonist rejimin stratejik, operasyonel ve bilimsel istihbarat bilgilerinden oluşan zengin bir hazineye” sahip olduğunu belirtti ve bu belgeleri yakında yayınlama sözü verdi.

Bu açıklamanın ertesi günü İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi, İsrail’in İran’a karşı bir saldırganlık eyleminde bulunması halinde bu ülkenin gizli nükleer tesislerine saldırı düzenlemekle tehdit etti.

Hamaney’den Trump’a nükleer anlaşma resti

UAEA’dan İran’a karşı suçlama

Diğer yandan, UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi, ajansın yönetim kurulu toplantısı öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, İran makamlarının İsrail’in nükleer programıyla ilgili belgeler hakkındaki açıklamalarının, muhtemelen Tel Aviv’in 20 km güneyinde bulunan Nahal-Sorek nükleer araştırma merkeziyle ilgili olduğunu söyledi.

Grossi, UAEA müfettişlerinin bu tesisi denetlediğini de sözlerine ekledi.

Bununla birlikte Grossi, İranlı yetkilileri UAEA’ya kendi nükleer programları hakkında güvenilmez veriler sunmakla ve Turkuzabad, Varamin ve Marivan’daki kayıtsız tesislerde nükleer materyallerin varlığı ve ilgili çalışmaları gizlemekle suçladı.

Grossi, ajansın bu aşamada Tahran’ı nükleer bomba yapmakla suçlamayacağını da temin etti.

İranlı yetkililerin bu açıklamaları, 15 Haziran’da Umman’da yapılması planlanan ABD-İran nükleer anlaşması müzakerelerinin altıncı turu öncesinde geldi.

23 Mayıs’ta Roma’da yapılan bir önceki turda Amerikan tarafı, İran’ın uranyum zenginleştirme seviyesini geçici olarak yüzde 3’e düşürmeyi kabul etmesi koşuluyla, düşük düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretimini denetleyecek bölgesel bir konsorsiyum kurulmasını Tahran’a önermişti.

‘UAEA’da Mossad ajanları var’

Vedomosti gazetesine demeç veren Rusya Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Başkanı Murad Sadıgzade, UAEA’nın İslam Cumhuriyeti’nin kuruma olan güvenini sarsan emsaller yarattığını belirtti.

Sadıgzade, “Bu örgütün Batı yanlısı tutumunu defalarca tespit ettim. UAEA temsilcileri arasında İsrail istihbarat servisi Mossad’ın çalışanları açıkça mevcut. Aynı şekilde, ajans müfettişleri Saddam Hüseyin döneminde Irak’ın nükleer tesisleriyle ilgili verileri İsrail’e iletmiş ve bu tesisler daha sonra İsrail Hava Kuvvetleri tarafından imha edilmişti,” diye ekledi.

Sadıgzade’ye göre, İran medyasının sızıntı iddiaları, ABD ile İran arasında yapılacak müzakereleri önemli ölçüde etkilemeyecek. Uzman, toplantının ana konusunun Orta Doğu’daki çatışmaların nasıl azaltılacağının tartışılması olacağını düşünüyor.

Sadıgzade, potansiyel bir nükleer anlaşmanın UAEA’nın katılımı olmadan, Rusya ve diğer tarafsız ülkelerden bağımsız gözlemcilerin katılımıyla da sağlanabileceğini kaydetti.

FP: ABD anlaşma değil teslimiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English