Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Netanyahu’nun siyasi ölümünü Gazze’nin ‘ertesi günü’ belirleyecek

Yayınlanma

Aşağıda çevirisini okuyacağınız makale, üç aydan uzun süredir Gazze’ye saldırılarını sürdüren İsrail’in neden ertesi gün için bir plan açıklayamadığını anlatıyor. Netanyahu’nun Gazze’nin geleceği için bir karar almaktan neden kaçındığına odaklanan makale, bu kararsızlığın ordu ile siyaset arasında nasıl sorunlar açtığına değiniyor:

***

Netanyahu siyasi olarak hayatta kalmayı Gazze’de alınacak zor kararların önüne koyuyor

İsrail ordusu, ABD ve Arap hükümetleri, Hamas’tan sonra bölgeyi kimin yöneteceğini belirlemek için bir plana ihtiyaç olduğunu söylüyor

Rory Jones ve Dov Lieber

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu uzun kariyerinin en zor siyasi kararlarından biriyle karşı karşıya: Hamas’tan sonra Gazze’yi kim yönetmeli?

Şu ana kadar bu sorudan kaçıyor.

Bu soru her İsrailli lider için zor olurdu çünkü kolay bir seçenek yok. Ancak Netanyahu için özellikle siyasi açıdan kritik bir soru çünkü İsrail ordusunu ve başta ABD olmak üzere başlıca uluslararası ortaklarını tatmin edecek herhangi bir cevap, aynı zamanda iktidar koalisyonunu dağıtma ve iktidarını sona erdirme riskini de taşıyor.

ABD ve önemli Arap hükümetleri, Batı Şeria’nın bir kısmını yöneten ve Hamas’ın Filistin siyasetindeki başlıca rakibi olan Filistin Yönetimi’nin Gazze’yi denetlemesini istiyor. Netanyahu’nun sağcı Likud partisinin büyük bir kısmı ve özellikle de İsrail’in Gazze’yi yeniden işgal etmesini ve yeniden yerleştirmesini isteyen aşırı sağcı koalisyon ortakları buna karşı çıkıyor. İsrail Savunma Bakanlığı bunu reddediyor ve Gazze’yi Filistinlilerin yönetmesi gerektiğini söylüyor. Gazze’de Hamas’ın yeniden güçlenmesine olanak tanıyacak bir siyasi boşluk nedeniyle savaşta elde edilen kazanımların kaybedileceğinden korkan bakanlık bir an önce bir planın yürürlüğe girmesini istiyor.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant geçen günlerde yaptığı açıklamada “Siyasi kararsızlık askeri operasyonun ilerlemesine zarar verebilir” diyerek Hamas’ı fiziksel olarak yok etmenin ötesinde planın ne olacağının hükümet içinde tartışılmamasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi. “Planı tartışmak… ve hedefi belirlemek kabinenin ve hükümetin görevidir” diyen Gallant, askeri harekatın kendisine rehberlik edecek bir politikaya ihtiyacı olduğunu da sözlerine ekledi.

Netanyahu için Gazze’nin geleceğiyle ilgili karar verme baskısı, siyasi kariyerini ayakta tutma çabasında şimdiye kadarki en büyük sınav. 74 yaşındaki İsrail Başbakanı güvenliğe odaklanarak ülkenin en uzun süre görev yapan lideri oldu ancak 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’in güneyine saldırmasına ve bin 200 kişiyi öldürmesine yol açan büyük ihmallerle İsrail’in en kötü güvenlik başarısızlığını yönetti.

Kamuoyu keskin bir şekilde ona karşı döndü. Netanyahu’nun iktidarı, erken seçimden kaçınmasına ve parlamentodaki dar çoğunluğunu korumasına bağlı. İsrail’i Hamas’a karşı “tam zafere” ulaştırana kadar görevde kalmaya yemin etti. Analistlere göre Netanyahu’nun umudu, Hamas’ın Gazze’deki üst düzey liderlerinin öldürülmesi gibi gözle görülür bir zaferin kendisini toparlamasına yardımcı olması.

İsrail’in Reichman Üniversitesi’nde siyaset bilimci olan Gadi Wolfsfeld, “Ne kadar uzun süre erteleyebilir ve muğlak kalabilirse, onun bakış açısından en iyi durum budur” dedi: “Karar almamak da bir karardır.”

Ancak mevcut ve eski yetkililer Netanyahu’nun kararsızlığının savaşı kazanmayı zorlaştırdığı konusunda uyarıyor. Geçen hafta İsrail’in askeri ve istihbarat servislerinden 43 eski üst düzey yetkili, ülkenin Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’a bir mektup yazarak Netanyahu’nun başbakanlıktan azledilmesi çağrısında bulundu. İmzacıları arasında Netanyahu’nun emrinde çalışmış birçok istihbarat ve güvenlik şefinin de bulunduğu mektupta, Netanyahu’nun savaşın siyasi hedeflerini tanımlamayı reddetmesinin İsrail için “açık ve mevcut bir tehlike” teşkil ettiği belirtildi.

Mektupta, “Netanyahu, İsrail tarihinin en ağır krizinin yaşandığı bu karanlık saatte bile, kamuoyu önünde hesap vermekten kaçmaya çalışıyor ve iktidara yapışıyor” denildi.

Herhangi bir İsrailli lider, Gazze’deki hâkim güç olan Hamas’ı değiştirmek için kolay bir çözüm bulamayacaktı. Halihazırda Batı Şeria’nın bir bölümünü yöneten Filistin Yönetimi uluslararası alanda yolsuzluğa bulaşmış ve revizyona ihtiyacı olan bir kurum olarak görülüyor. Ayrıca Filistinliler arasında sevilmiyor ve terörizme karşı yumuşak olduğunu düşünen İsrailliler tarafından da güvenilmiyor.

İsrailli yetkililere göre İsrail ordusu, Gazze’deki savaş çabalarının insani yardım ulaştırmak, düzeni ve temel hizmetleri yeniden tesis etmek ve yerinden edilmiş yaklaşık iki milyon sakini yönetmek için acilen bir sivil otoriteye ihtiyaç duyduğuna inanıyor. Yetkililer ve analistler, Gazze’nin güneyinde daralan bir alanda artan mülteci nüfusunun insani krizi kötüleştirdiğini ve İsrail güçlerinin Hamas’ı yenilgiye uğratma çabalarını büyük ölçüde zorlaştırdığını söylüyor.

ABD, Suudi Arabistan ve Mısır da İsrail’i, savaştan sonra Gazze’nin yeniden inşasını denetlemek de dahil Gazze’yi kimin yöneteceği konusunda bir anlaşmaya varmaya çağırıyor.

Bir stratejinin yokluğunda, İsrailli askeri yetkililer Hamas’ın, İsrail’in geçen yılın sonlarında bölgeyi ele geçirdikten sonra birkaç tugayını geri çektiği Gazze’nin kuzeyindeki Gazze şehrinde yeniden toparlanmaya çalıştığı konusunda uyarıyor. İsrail güçleri bu hafta Gazze’nin daha önce çekildikleri bölgelerinde Hamas’a karşı yeni bir operasyon başlattı.

Eski bir İsrailli subay ve King’s College London’da savaş çalışmaları uzmanı olan Ofer Fridman “İşte bu yüzden ordu ile hükümet arasında bu kadar gerilim var. Bir alternatifiniz olmadığı sürece Hamas’ı askeri ve siyasi bir güç olarak yok etme hedefine ulaşmanız mümkün değil” diyor: “Sivil bir otoriteye, bir ortağa ihtiyacınız var. Siyasi bir karar gerekli.”

İsrail’in 7 Ekim’den sonra Gazze’yi bombalaması ve işgali, savaşçılarla siviller arasında ayrım yapmayan sağlık yetkililerine göre 26 binden fazla Filistinlinin ölümüne neden oldu ve İsrail üzerindeki uluslararası baskıyı artırdı.

Netanyahu, İsrail’in Gazze’yi işgalinin amacının Hamas’ı ortadan kaldırmak, bölgede tutulan yaklaşık 130 rehineyi kurtarmak ve Şeridin 7 Ekim’de olduğu gibi bir daha İsrail’e saldırmak için kullanılmamasını sağlamak olduğunu söyledi. Ancak İsrail lideri, Gazze Şeridi’ni kimin yönetmesi gerektiği gibi çetrefilli bir konuda çok şey söylemedi.

Aşırı sağcı koalisyon ortakları İsrail’in Gazze’yi yeniden işgal etmesini ve orada yerleşim yerleri inşa etmesini istiyor ki bu plan İsrail’in uluslararası ortakları, özellikle de İsrail’in şeridin yeniden inşasını finanse edeceğini umduğu Arap devletleri tarafından kabul edilemez.

ABD, Suudi Arabistan ve Mısır, Hamas’tan sonra Gazze’yi yenilenmiş Filistin Yönetimi’nin yönetmesinde ısrar ediyor. Suudiler ayrıca, İsrail’in bir Filistin devleti kurulmasını amaçlayan süreci kabul etmesi halinde Netanyahu’nun da desteklediği, Riyad ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkileri normalleştirmeyi amaçlayan ABD destekli görüşmeleri yeniden başlatmayı teklif etti. ABD, yüzyıllardır süren çatışmanın bir Filistin devleti olmadan çözülemeyeceğini söylüyor.

Netanyahu’nun aşırı sağcı koalisyon ortakları ve kendi sağcı partisi Likud’un büyük bir kısmı hem Filistin Yönetimi’nin Gazze’yi yönetmesine hem de Filistinliler için gelecekte bir devlet kurulmasına şiddetle karşı çıkıyor.

Netanyahu 18 Ocak’ta bir basın toplantısında İsrail’in terör saldırılarını önlemek için Gazze ve Batı Şeria’nın “güvenlik kontrolünü” elinde tutması gerektiğini söyleyerek Filistin devleti fikrini kesin bir dille reddetti. Filistinliler için “egemenlik fikriyle çelişiyor” dedi.

İsrail ordusu, Gazze’de kendi toplumunda iyi bir yeri olan ve Hamas’la bağlantısı olmayan sivillerle çalışmayı önerdi. Bazı hükümet yetkilileri de benzer fikirler ortaya attı. Ancak diğer hükümet üyeleri uygun kişilerin bulunamadığını söylüyor. Bazı analistler Hamas’ın İsrail ile işbirliği yapan Gazzelilere suikast düzenleyebileceği uyarısında bulunuyor.

Bazı aşırı sağcı hükümet üyeleri İsrail ordusunun Gazze’de Hamas’a alternatif tek güç olduğunu söylüyor. Ancak ordu, İsrail’in 2005’te çekildiği Gazze’yi yeniden işgal etmek istemiyor. Savunma Bakanı Gallant, Filistinlilerin bölgeyi yönetmesi gerektiğinde ısrar ediyor.

Çoğu analist çözümün Hamas üyesi olmayan Gazzelileri de içermesi ve yenilenmiş Filistin Yönetimi’ne de bir rol verilmesi gerektiğini söylüyor. Netanyahu’nun ulusal güvenlik danışmanı çözümün bu olabileceğini söyledi. Ancak başbakanın kendisi bunu desteklemedi.

Kamuoyu yoklamaları hiçbir seçeneğin İsrailliler arasında popüler olmadığını gösteriyor. Yine de siyasi analistler bir başbakanın rolünün kriz anında popüler olmayan kararlar almak ve ulusal çıkarların bunu neden gerektirdiğini açıklamak olduğunu söylüyor.

Wolfsfeld, “Doğru zamanda doğru lidere sahip olursanız, iki devletli çözüm gibi konularda kamuoyunun görüşünün çok hızlı bir şekilde değişebileceğini görüyorum” dedi.

Eğer seçimler şimdi yapılsaydı, anketler Benny Gantz’ın Ulusal Birlik Partisi’nin Netanyahu’nun Likud’unu kolayca yeneceğini söylüyor. Gantz, Filistin Yönetimi ile birlikte çalışmayı ve bir Filistin devleti için çalışmayı ne istedi ne de reddetti.

İsrail’in savaş kabinesine 7 Ekim’den sonra katılan Gantz, her iki konuda da Netanyahu’dan daha esnek görülüyor. Netanyahu ise Gantz’ı muğlak olmakla suçluyor. Gantz liderliğindeki bir koalisyonda Netanyahu’yu kısıtlayan aşırı sağcı partiler yer almayacak.

ORTADOĞU

UCM Hakiminden İsrail’in “tarafsızlık” sorgusuna yanıt

Yayınlanma

Beti Hohler

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail’in kendisi hakkındaki tarafsızlık sorgulamasına ilişkin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama kararını verecek dairenin yeni atanan üyesi Hâkim Beti Hohler’in yanıtını yayınladı.

İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkındaki tutuklama talebi kararını verecek hâkim heyetine yeni atanan Hohler, savcılıktaki geçmiş görevine ilişkin İsrail’in sorularını yanıtladı.

UCM Hakimi Hohler’in sunduğu detaylı yanıtla, İsrail’in yargı sürecini geciktirmeye ve hakimin tarafsızlığını sorgulama yönelik girişimi temelsiz kaldı.

Tarafsızlık tartışması

Hohler’in UCM hakimliğine seçilmeden önce UCM Savcılık Ofisinde çalışmış olmasının, tarafsızlığına gölge düşürebileceğini öne süren İsrail Başsavcılığının UCM’ye yönelttiği sorulara verilen yanıtta, Filistin soruşturmasında görev almadığını belirtti. Hohler, savcılık bürosunda çalıştığı dönemde Filistin soruşturmasına doğrudan ya da dolaylı olarak katılmadığını ve soruşturmada görev alan personelle çalışmadığını kaydetti.

Eski Mossad şefi savaş suçları soruşturması nedeniyle eski UCM savcısını tehdit etmiş

İsrailli yetkililer hakkında yürütülen soruşturmanın belgelerine, soruşturma planlarına, evraklarına, delillerine veya gizli belgelere hiçbir şekilde erişmediğini aktaran Hohler, bu bilgi ve belgelerin kendisine başka şekilde de getirilmediğini ifade etti.

Yanıtında UCM’deki tüm soruşturmalara erişim sağlayan bir konumda çalışmadığını anlatan Hohler, Savcılıktaki görevinde kendisine danışılan ve görüş bildirdiği konular içinde Filistin soruşturmasının yer almadığını vurguladı.

Hohler, ağırlıklı olarak Filipinler’deki olayların soruşturulmasında görev aldığını ve etkileşime girdiği soruşturmalar içinde Filistin’in yer almadığını belirtti.

ABD Temsilciler Meclisi, UCM’ye yaptırım yasasını geçirdi

Tarafsızlığından makul gerekçelerle şüphelenilen bir hâkimin görevinden çekilmesi gerektiğine inandığını aktaran Hohler, görevinin gerektirdiği özelliklerin farkında olduğunu kaydetti. Hohler, Savcılık Ofisini de konuya ilişkin elindeki bilgileri mahkemeye sunmaya davet etti.

UCM’deki süreci geciktirme çabaları

Önceki UCM Başsavcısı Fatou Bensouda 16 Ocak 2015’te, Filistin’deki duruma ilişkin ön inceleme başlattığını duyurmasının ardından, Aralık 2019’da soruşturma için gerekli kriterlerin karşılandığını açıklamasına rağmen, Filistin topraklarının nereyi kapsadığı ve mahkemenin hangi topraklarda işlenen suçlara bakabileceğinin tespit edilmesi için ön yargılama dairesinden görüş istemişti.

Söz konusu görüşün verilmesi sırasında birçok UCM ülkesi ve sivil toplum kuruluşunun (STK) sürece dahil olmasıyla yaklaşık 2 yıl sonunda, ön inceleme tamamlanmış ve soruşturma ancak 3 Mart 2021’de başlatılmıştı.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

UCM Başsavcılığının 20 Mayıs’ta Binyamin Netanyahu, Yoav Gallant ve üç Hamas lideri hakkında istediği tutuklama kararı talebi, İsrail ve müttefiklerinin sistematik engelleme çabalarıyla karşılaşmaya devam etti.

İngiltere’nin temmuzda başlattığı yetki itirazıyla yeni bir gecikme süreci başlamıştı. İngiltere’nin Filistin’in devlet statüsünü sorgulayarak UCM’nin yargı yetkisine itiraz etmesi ve daha sonra 64 ülke, kuruluş ve kişinin beyanlarının da sürece dahil edilmesiyle birlikte, tutuklama kararından önce yargılama yetkisi tartışmalarına girilmişti.

Bunun yanında Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı talebini incelemekle görevli bir numaralı Ön Yargılama Dairesinin başkanı Hâkim Julia Motoc’un “sağlık nedenleri ve adaletin düzgün işleyişini koruma ihtiyacı” gerekçesiyle görevinden çekildiği açıklanmıştı.

UCM, Motoc’un yerine Sloven Hâkim Beti Hohler’in atandığını bildirmişti.

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

UCM’deki Filistin süreci devam ederken, Mahkeme Taraf Devletler Meclisi Başkanlığından yapılan açıklamada, Başsavcı Kerim Han hakkında Savcılık Ofisi çalışanlarından birine yönelik “uygunsuz davranış” iddialarının bağımsız bir komisyon tarafından incelendiği duyurulmuştu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas’tan Gazze’nin yönetimi için “komite” önerisine şartlı onay

Yayınlanma

Hamas’ın siyasi büro üyesi Halil el-Hayye, El-Aksa televizyonuna yaptığı açıklamada Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması teklifini, bu komitenin tamamen yerel olması şartıyla kabul ettiklerini söyledi.

Hayye, Gazze’de ateşkes görüşmeleriyle ilgili açıklamasında “Masaya Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması yönünde bir fikir konuldu. Bu, Mısırlı kardeşlerimizin sunduğu bir öneri. Biz buna sorumlu bir yaklaşımla ve olumlu bir şekilde yanıt verdik. Komitenin Gazze’yi tamamen yerel bir şekilde yönetmesi ve oradaki günlük hayata dair her şeyi denetlemesi şartıyla bu öneriyi kabul ediyoruz” dedi.

Çin’de bir araya gelen Hamas ve El Fetih birleşme için diyaloğu sürdürme sözü verdi

Hamas ve Fetih hareketleri, bu ayın başında Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması ve ateşkes görüşmeleri çerçevesinde Mısır’ın başkenti Kahire’de bir araya gelmişti.

Hayye, Hamas ve İsrail arasında dolaylı olarak yürütülen ateşkes ve esir takası müzakerelerine ilişkin de “İsrail soykırımı durmadan esir takası olmayacak. Nitekim bu birbirine bağlı bir denklem. Biz tüm açıklıkla şunu söylüyoruz. Bu saldırganlığın durmasını istiyoruz. Herhangi bir esir takası olması için önce bu saldırılar durmalı” ifadelerini kullandı.

“Netanyahu, siyasi nedenlerle ateşkesi engelliyor”

Ateşkes anlaşmasına hazır olduklarını ancak İsrail’in de bu konuda gerçekten istekli olması gerektiğini belirten Hayye, “Ateşkes müzakerelerini harekete geçirmek için arabulucu ülkelerle temaslarımız sürüyor. Ancak Netanyahu, siyasi nedenlerle ateşkes müzakerelerinde ilerlemeyi engelliyor” diye konuştu.

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’nde süren saldırılarının durdurulması için taraflar arasında uzun süredir dolaylı müzakereler yürütülüyor. Katar, ABD ve Mısır’la İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes ve esir takası anlaşmalarına arabuluculuk ediyor.

“Ya Philadelphia ya anlaşma”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ve uluslararası kamuoyunda, siyasi nedenlerle Hamas ile esir takası anlaşması yapmamakla suçlanıyor. İsrail’in anlaşma taslağına eklediği maddelerin özellikle Mısır-Gazze sınır hattı Philadelphia Koridoru’nda kontrolünü sürdürme ısrarının müzakereleri zora soktuğu vurgulanıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail Meclis kürsüsünden Netanyahu’ya “seri katil” dedi

Yayınlanma

Ayman Ode

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya Gazze’deki sivil ölümlerinden ötürü “barışın seri katilisin” diyen Filistin asıllı İsrail Meclisi (Knesset) üyesi Ayman Odeh zorla kürsüden uzaklaştırıldı.

Odeh, Knesset’teki konuşmasında, İsrail ordusunun Gazze’de, sivil ayırt etmeksizin düzenlediği saldırılardan dolayı Netanyahu’yu eleştirdi.

İsrail saldırılarında henüz yeni doğmuş ikiz bebeğini ve eşini, doğum belgesini almaya gittiği esnada düzenlenen saldırıda kaybeden Muhammed Ebu el-Kumsan’ın hikayesini anlatan Odeh, “Gazze’de sisteminizin öldürdüğü 17 bin 385 bebek var; bunların 825’i bir yaşın altında” dedi.

Netanyahu’ya Gazze öldürülen sivil, kadın ve çocuklara ilişkin sert eleştiriler yönelten Odeh sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze’de 35 bin 55 yetim bebek var. Hepsinin kanı peşinizi bırakmayacak ve yine de küstahlığınızla Uluslararası Ceza Mahkemesinde nasıl suçlandığınızı merak edeceksiniz. Binyamin Netanyahu senin düşüncen nedir? Düşüncen nedir? 30 yıldır barışın seri katili oldun.”

Konuşması yarıda kesilen Odeh’in Knesset’te bulunanlarca kürsüden uzaklaştırıldığı görüldü.

Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta üç günlük ikiz bebeklerinin doğum belgesini almak için evinden çıkan Filistinli Muhammed Ebu el-Kumsan, eşini ve çocuklarını 13 Ağustos’ta İsrail saldırısında kaybetmişti.

Filistinli baba, bebeklerinin doğum belgesini almak için dışarı çıktıktan kısa bir süre sonra, İsrail ordusu sığındıkları evi bombalamıştı. Evde bulunan eşi ile Aysel ve Aser ismini verdikleri ikiz bebekleri ve kayınvalidesi saldırıda yaşamını yitirmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English