Bizi Takip Edin

AVRUPA

OCCRP’nin maskesi düştü: ABD finansmanıyla ‘bağımsız gazetecilik’

Yayınlanma

Fransız gazetesi Mediapart, OCCRP’nin ABD hükümeti tarafından büyük miktarlarda fonlandığını ortaya koydu. Araştırmaya göre, OCCRP’nin finansmanı bağımsızlık tartışmalarını alevlendirirken, ABD’nin dış politika çıkarlarına yönelik bir etki yaratıldığı belirtildi.

Fransız internet gazetesi Mediapart, gazeteciler için bağımsız bir Amerikan araştırma ağı olan OCCRP’nin (Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi) ABD hükümeti tarafından büyük miktarlarda finanse edildiğine dair kapsamlı bir araştırma yayımladı.

Çok sayıda medya kuruluşu, OCCRP ile işbirliği yapıyor.

Mediapart‘ın haberine göre durum, İtalya’daki Il Fatto Quotidiano, Yunanistan’daki Reporters United ve Amerikan medya kuruluşu Drop Site News‘in aylarca süren ortak araştırmaları sonucunda ortaya çıktı. Norddeutscher Rundfunk’un (NDR) araştırmaya katkıda bulunduğu, ancak daha sonra OCCRP’nin baskısıyla yayımlamaktan çekindiği iddiası dikkat çekiyor.

Habere göre son yıllarda, Panama Belgeleri ve Pandora Belgeleriyle öne çıkan OCCRP, büyük ölçüde ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse ediliyor.

Amerikan federal hükümeti, 2014-2023 yılları arasında OCCRP tarafından harcanan paranın yüzde 52’sini sağladı. Kuruluşun 2008 yılından bu yana en az 47 milyon dolar aldığı, OCCRP’nin yıllık denetleme raporları ve eyalet bütçe belgeleri karşılaştırılarak tespit edildi.

Makale yayımlanmadan önce OCCRP’nin kurucusu Drew Sullivan, gazetecileri “kötü niyetli ve profesyonel olmayan” yöntemler kullanmakla suçladı.

Sullivan, NDR muhabiri John Goetz’i “Rusya adına casusluk yapmakla” suçladı.

Araştırmaya göre, NDR ABD hükümetinin finansman boyutunu öğrendikten sonra OCCRP ile gelecekteki işbirliğini durdurmaya karar verdi.

Berliner Zeitung‘dan Simon Zeise’nin sorusuna yanıt veren kurum, “baskıya boyun eğdiği” suçlamasını kesin bir dille reddetti ve bu iddianın “mesnetsiz” olduğunu söyledi. NDR yazarları OCCRP ile ilgili araştırmayı uzun süre devam ettirmişti.

Yayın kuruluşu, bazı yazı işleri ekiplerinin bağımsız ve özerk bir şekilde araştırmayı sürdürmeme ya da yayınlamama kararı aldığını belirtti. Hukuk departmanının ve yazı işlerinin değerlendirmesine göre, araştırmanın henüz yayınlanmaya hazır olmadığı anlaşıldı.

NDR, OCCRP ile çalışan departmanların işbirliğini askıya aldığını ve mevcut araştırmayı diğer yabancı yayın ofisleriyle paylaştığını açıkladı. OCCRP Başkanı Sullivan’ın John Goetz’in “Rus casusu” olduğu yönündeki suçlamalarına ise NDR kısa ve net bir “hayır” yanıtı verdi.

Ödüllü Amerikalı araştırmacı gazeteci Lowell Bergmann (Michael Mann’ın 1999 yapımı The Insider filminde Al Pacino tarafından canlandırılan karakter), 2015 yılında OCCRP yönetim kurulundan finansman konusundaki endişeleri nedeniyle istifa ettiğini söyledi.

Bergmann, “ABD hükümetinin müdahalesinden haberdar oldum. Konunun karmaşıklığını dikkate alarak endişelerimi saygılı bir şekilde ilettim ve yönetim kurulundan ayrıldım,” diye konuştu.

OCCRP daha önce devlet kaynaklarına başvurduğunu belirtmiş olsa da bu destek daha önce görülmemiş ölçüdeydi. Gazetecilik standartları, OCCRP’nin ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından sağlanan fonlar karşılığında ABD’de araştırma yapmamayı taahhüt etmesiyle ihlal edilmiş olabilir.

OCCRP Başkanı Drew Sullivan, “Politikamız, bir ülkenin kendi parasıyla o ülke hakkında haber yapmamasıdır. ABD hükümetinin buna izin vereceğini sanmıyorum,” ifadelerini kullandı.

Mediapart‘a göre, ABD hükümeti OCCRP haberlerinden uzak durmakla kalmayıp, belirli ülkelere odaklanan haberler için fon yönlendirerek önemli bir etki sağlıyor. Bu ülkeler arasında Washington’un düşman olarak gördüğü Rusya ve Venezuela da bulunuyor.

Sullivan, 2023’te gönderdiği bir e-postada, kuruluşun ilk yıllarında ABD hakkında haber yapmadığını ve bütçelerinin Washington ve George Soros’un Açık Toplum Vakıfları tarafından karşılandığını kabul etti. Mediapart’a verdiği demeçte, “Amerikan hükümetinden ya da Soros’tan para alıp ABD hakkında haber yapamazdık,” itirafında bulundu.

Fakat OCCRP yönetim kurulu, tüm hibelerin bağışçıların yayın politikasına müdahale etme hakkı olmadan sağlandığını belirtti. Bununla birlikte, OCCRP yönetimi söz konusu sözleşmelerin kopyalarını paylaşmayı reddetti.

Diğer yandan ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’ndan Shannon Maguire, Washington yönetiminin OCCRP’nin editöryal kararlarına müdahale etmediğini ve yüzde yüz bağımsız olduklarını öne sürdü. Sullivan ise ABD hükümetinin “profesyonel olduğunu ve Rusya gibi kötü aktörlerin aksine medyayı etkilemeye çalışmadığını” savundu.

Rusya’ya yapılan atıf tesadüf değil. OCCRP, Washington’un “öncelikli sorun” olarak gördüğü ülkelerdeki araştırmalar için ABD hükümetinden çeşitli bağışlar aldı.

Dışişleri Bakanlığı, 2015-2019 yılları arasında “Rus Medya Alanının Dengelenmesi” adlı bir misyon için OCCRP’ye 2,2 milyon dolar sağladı.

Mediapart ayrıca, OCCRP’nin 2021-2022 yılları arasında Russian Asset Tracker adlı bir uluslararası medya çalışmasına öncülük ettiğine dikkat çekti. Proje, Rus milyarderlere ve şahsiyetlere ait en büyük devlet dışı mal varlığı veri tabanını oluşturdu.

Habere göre, ABD hükümeti Küresel Yolsuzlukla Mücadele Konsorsiyumu (GACC) aracılığıyla OCCRP tarafından üretilen raporları bir tür “silah” olarak kullandı.

GACC, 2016 yılında ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açtığı bir ihale sonucunda kuruldu ve Amerikan hükümeti en büyük bağışçı konumunda. Bugüne kadar OCCRP’ye toplam 10,8 milyon dolar aktardı.

GACC’nin iki temel görevi bulunuyor: OCCRP’nin bulgularına dayanarak yolsuzlukla ilgili adli soruşturmalar ve yaptırım işlemleri başlatmak, sivil toplumu harekete geçirmek ve devletleri yolsuzluk ve kara para aklama ile mücadele yasalarını sıkılaştırmaya ikna etmek.

Mayıs 2024’te OCCRP, Rusya yaptırımlarının delinmesine ilişkin bir rapor hazırladı. Rapor, İngiliz düşünce kuruluşu Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü (RUSI) ile işbirliği içinde hazırlandı ve İngiltere Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse edildi. RUSI’nin başkan yardımcılarından biri, eski CIA direktörü General David Petraeus.

Mediapart, bir gazetecilik kuruluşunun ABD’nin inisiyatifi ve mali desteğiyle bu tür faaliyetler yürütmesinin, “haklı bir dava” olsa bile, önemli etik soruları gündeme getirdiğini yazdı.

OCCRP Başkanı Sullivan ise farklı düşünüyor: “Bazıları bu yaklaşımı başlangıçta tartışmalı bulsa da diğer medya kuruluşları tarafından da benimsendi. GACC’nin oldukça başarılı olduğuna inanıyoruz.”

AVRUPA

Gagavuzya lideri Gutsul hakkında 20 gün tutuklama kararı

Yayınlanma

Moldova yargısı, Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkanı Evgeniya Gutsul’u 20 gün süreyle tutukladı. Gutsul, tutuklanmasının siyasi amaçlı olduğunu savunarak Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu’yu suçladı ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan yardım talep etti. Gutsul, 25 Mart’ta Kişinev Havalimanı’nda İstanbul’a gitmek üzereyken gözaltına alınmıştı.

Kişinev’deki mahkeme, Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkanı Evgeniya Gutsul’u 20 gün süreyle tutukladı.

Savcılık, Gutsul için 30 gün tutukluluk talep etmişti, ancak mahkeme bu talebi kısmen kabul ederek siyasetçinin 20 gün tutuklu kalmasına karar verdi.

Mahkeme çıkışında konvoy eşliğinde ayrılırken Gutsul, “Gagavuzya bugün başsız bırakıldı,” dedi.

Savcı Adrian Scutaru, Gutsul’a yöneltilen suçlamaları “2023 yılında Gagavuzya’daki başkanlık seçimi kampanyasının yasa dışı finansmanı, evrakta sahtecilik, beyannamelerde sahtecilik, kampanya finansmanı raporlarında sahtecilik” olarak sıraladı.

Gutsul’un avukatları, tutukluluk kararına itiraz etmeyi planlıyor.

Evgeniya Gutsul, gözaltına alınmasının absürt olduğunu ve suçlamaların siyasi amaçlı olduğunu savundu ve kendisine yönelik bu baskının Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu tarafından başlatıldığına işaret etti.

Gutsul, 25 Mart’ta Kişinev Havalimanı’nda İstanbul’a gitmek üzereyken gözaltına alındı.

Yetkililer, seçim fonlarının yönetimi düzeninin ihlali ve belgelerde sahtecilik suçlamalarıyla ilgili bir soruşturma kapsamında 72 saatliğine gözaltına alındığını açıkladı.

Gözaltına alınmasının hemen ardından Gutsul, avukatları aracılığıyla Gagavuzya halkına bir mesaj iletti.

Mesajında, “başkanlık görevinden ayrılması ve derhal ülkeyi terk etmesi karşılığında hakkındaki davanın düşürülmesinin teklif edildiğini” belirtti.

Gutsul’un avukatı Sergey Moraru, 2023 yılında da ceza davasının kapatılması karşılığında istifa etmesinin teklif edildiğini de sözlerine ekledi.

Gutsul, sadece özerk bölge halkına değil, aynı zamanda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da başvurdu.

Putin’den, “Moldova makamlarına baskı yapmak için tüm diplomatik, siyasi ve hukuki mekanizmaları kullanmasını” ve “bağımsız Moldova Cumhuriyeti içindeki Gagavuz Özerk Bölgesi’nin özel statüsüne kesin ve net bir destek vermesini” istedi.

Erdoğan’a hitaben ise Gutsul, Ankara’nın 30 yıl önce Gagavuzya’nın Moldova içinde özel statü kazanmasına yardımcı olduğunu hatırlattı ve özerk bölge halkının Türkiye Cumhurbaşkanı’nın müdahalesini beklediğini söyledi.

Gagavuzya, Moldova’nın güneyinde yaklaşık 135 bin kişinin yaşadığı özerk bir bölge.

Yerli halkın neredeyse tamamı Rusya’yı destekliyor ve ülkenin Avrupa Birliği’ne katılmasına karşı çıkıyor.

Geçen seneki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda, Gagavuzya’da özerk bölge doğumlu Aleksandr Stoianoglo birinci olurken, görevdeki Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu (sonunda ikinci dönem için yeniden seçildi) ancak beşinci sırada yer aldı.

Evgeniya Gutsul, Temmuz 2023’ten beri Gagavuzya’yı yönetiyor.

Özerk bölge başkanlığı seçimlerine, iş insanı İlan Şor tarafından kurulan Şor Partisi’nden katıldı.

Haziran 2023’te, seçimlerden bir ay sonra, Moldova Anayasa Mahkemesi Şor Partisi’nin faaliyetlerini yasa dışı ilan etti.

Gözaltına alınan Gagavuzya lideri Gutsul, Putin ve Erdoğan’dan yardım istedi

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransa, savunma sanayisi için 450 milyon avroluk fon kuruyor

Yayınlanma

Fransa Ekonomi Bakanı Eric Lombard geçen hafta Fransa’nın kamu yatırım bankası BpiFrance’ın, insanların paralarını “uzun vadede” savunma şirketlerine yatırmaları için 450 milyon avroya kadar yeni bir fon açacağını duyurdu.

Fona minimum 500 avro yatırım yapılması gerekiyor ve garanti edilmeyen kazançlar beş yıl boyunca geri çekilemiyor.

Duyuru, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu ayın başlarında ülkenin zorunlu askerliği yeniden getirmeye hazır olmadığını, ama “sivilleri harekete geçirmenin yollarına bakmak” istediğini söylemesinin ardından geldi.

Lombard geçen hafta yaptığı açıklamada, sabit bir getiri oranı sunmayan yeni kişisel yatırım planının, Fransızların “uzun vadeli plasmanlarla” “savunma sektöründeki şirketlerde doğrudan hissedar” olmaları için bir yol olduğunu söyledi.

Lombard, fona doğrudan ya da hayat sigortası poliçeleri aracılığıyla yatırım yapmanın mümkün olacağını da sözlerine ekledi.

Lombard açıklamasının ardından yayın kuruluşu TF1’e yaptığı açıklamada, “Diğer özel şirketler, yatırım fonları ve bankalar müşterilerine uyarlanmış ürünler sunacaklar,” dedi.

Müşterilerin bu yılın ikinci yarısından itibaren programa abone olmaya başlaması bekleniyor.

Sıradan insanlar için cazip bir yatırım mı?

BFM TV’nin kısa süre önce yaptığı bir ankete göre, Fransa’nın Ukrayna’ya desteğinin artırılması ya da sürdürülmesinden yana olan insanlar arasında yatırım fonuna olan ilk ilgi oldukça yüksek görünüyor.

Ouest-France’a göre Fransa Silahlanma Bakanı Sébastien Lecornu kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, “Bakanlık olarak yurttaşlarımızdan hiç bu kadar çok mektup almamıştık: ‘Nasıl yardımcı olabiliriz?’ [diye soruyorlar],” dedi.

Bpifrance Genel Müdürü Nicolas Dufourcq geçen hafta yatırımcılar ve savunma şirketleri arasında yapılan bir toplantıda fonun “savunma şirketlerine yatırım yapacağını” söyledi.

Ekonomi Bakanlığı, fonun Dassault Aviation, Safran, Thales ve Airbus gibi dokuz büyük grubun yanı sıra 4.500’den fazla küçük ve orta ölçekli işletmeyi içeren Fransa’nın “endüstriyel ve teknolojik savunma üssünü” desteklemeyi amaçladığını söyledi.

Başlıca Fransız bankaları Fransız savunma sanayine desteklerini ve sektörün beklenen ihtiyaçlarını finanse etmeye hazır olduklarını teyit ettiler.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İsveç’ten Soğuk Savaş sonrası en büyük savunma harcaması artışı

Yayınlanma

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, ülkesinin Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük savunma harcaması artışını planladığını duyurdu. Silahlı kuvvetlerin modernizasyonu için 300 milyar İsveç kronundan (yaklaşık 30 milyar dolar) fazla kaynak ayrılacak ve savunma harcamalarının 2030’a kadar GSYİH’nin yüzde 3,5’ine çıkarılması hedefleniyor.

İsveç, silahlı kuvvetlerinin modernizasyonu için 300 milyar İsveç kronundan (yaklaşık 30 milyar dolar) fazla kaynak ayırarak savunma harcamalarını önemli ölçüde artırmayı planlıyor.

Başbakan Ulf Kristersson, bunun İsveç’in Soğuk Savaş’tan bu yana savunma kapasitesini en kapsamlı şekilde güçlendirmesi olacağını vurguladı.

Kristersson, sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı paylaşımda, “İsveç ve tüm Avrupa, benzeri görülmemiş yeni güvenlik sınamalarıyla karşı karşıya. Bu nedenle bugün, İsveç silahlı kuvvetleri için Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük yeniden silahlanma planını sunuyoruz,” ifadelerini kullandı.

Başbakan, ülkenin savunma bütçesinin hâlihazırda NATO’nun yüzde 2’lik Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) hedefini aştığını ancak bunun yeterli olmadığını belirtti.

Yeni strateji kapsamında, savunma harcamalarının 2030 yılına kadar GSYİH’nin yüzde 3,5’ine çıkarılacağını açıkladı.

Kristersson, bu girişimin hayata geçirilmesi için kredi finansmanı kullanılmasının planlandığını da sözlerine ekledi.

Ayrıca Kristersson, NATO’nun üye ülkelerin askeri harcamalarına ilişkin gerekliliklerinin gözden geçirilmesini başlatmayı planladığını bildirdi.

Başbakan, haziran ayında Lahey’de yapılacak NATO zirvesinde, ittifakın asgari harcama oranının yüzde 2’den daha yüksek bir seviyeye çıkarılması için çaba göstereceğini ifade etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English