Bizi Takip Edin

ASYA

Pasifik ülkeleri Japonya’yı İkinci Dünya Savaşı batıklarını temizlemeye çağırdı

Yayınlanma

80 yıl önceki şiddetli savaşlar sonucunda batan petrol tankerleri, savaş uçakları ve Japonya ile müttefik güçlere ait savaş gemileri Pasifik Okyanusu’nda deniz dibinde yatıyor ve okyanusa petrol sızdırıyor.

Uzmanlar, Pasifik Okyanusu’na dağılmış 3,000’den fazla batık gemi olduğunu ve bunların yaklaşık 1,000’inin Melanezya ve Mikronezya bölgelerindeki sularda, Solomon Adaları, Papua Yeni Gine, Palau ve Mikronezya Federal Devletleri gibi ada ülkelerinin yakınlarında bulunduğunu tahmin ediyor.

Konu geçtiğimiz hafta Tokyo’da düzenlenen 10. Pasifik Adaları Liderler Toplantısı’nda (PALM10 ) da vurgulandı. Perşembe günü açıklanan Ortak Eylem Planında, Japonya ve Pasifik ada ülkelerinin, geleceğe yönelik ilişkileri geliştirmeye yönelik daha geniş bir çabanın parçası olarak “batık Japon gemilerinden kaynaklanan petrol sızıntısı” ile başa çıkmak için işbirliği yapacakları belirtildi.

Nikkei Asia’nın haberine göre, yıllar süren çürüme, bazı enkazların yakıt tanklarının ve gövdelerinin yırtılmasına ve binlerce ton petrol ve yakıtın denize dökülmesine neden oldu. Bu durum önemli bir çevresel tehdit oluşturuyor ve büyük ölçüde balıkçılık ve turizme bağımlı olan Pasifik ada toplumlarının geçim kaynaklarını potansiyel olarak tahrip ediyor.

Uzmanlar ayrıca bu gemilerden salınan petrolün mercan resiflerini öldürebileceğini ve mangrovları boğarak balık üreme alanlarının ve hammaddelerinin tükenmesine neden olabileceğini söylüyor.

Bölgenin başlıca hükümetler arası örgütü olan Pasifik Adaları Forumu Başkanı Mark Brown, PALM 10’un oturum aralarında Nikkei Asia’ya şunları söyledi: “Bu gemilerin sahibi olan ülkelerin, herhangi bir ekolojik felakete yol açmadan önce bunların temizlenmesi için destek sağlama sorumluluğu vardır.”

Papua Yeni Gine Başbakanı James Marape de aynı fikirde olduğunu belirterek, bu “İkinci Dünya Savaşı kalıntılarından” sorumlu ülkelerin “temizliğe yardımcı olmak için ahlaki bir yükümlülükleri ve görevleri” olduğunu söyledi.

Şu anda Pasifik’teki batıkları tespit edip temizleyen, kar amacı gütmeyen bir deniz araştırma ve koruma kuruluşu olan Avustralya merkezli Major Projects Foundation’ın direktörü olan Adams, bunu “kimsenin duymadığı en büyük sorun” olarak tanımlıyor. Vakıf denizaltı mühendisleri, deniz arkeologları, tarihçiler ve biyoremediasyon uzmanlarından oluşan bir ekiple çalışıyor.

Adams’ın ekibi, gemilerin durumlarına ilişkin tarihi kayıtlara ve görgü tanıklarının ifadelerine dayanarak, Pasifik’te acil müdahale gerektiren 60 civarında kritik enkaz olduğunu tahmin ediyor.

Bu enkazları özellikle tehlikeli kılan şey, yerel topluluklara yakın olmaları ve yakıt tanklarının kötü durumunun petrol tutma kabiliyetlerini tehlikeye atması.

İklim değişikliğinin neden olduğu daha şiddetli hava olayları, enkazlardan petrol sızması riskini daha da artırıyor.

Nikkei’ye konuşan Adams, “Ne zaman buralardan bir hava olayı geçse, enkazlarda bir bozulma meydana geliyor,” dedi.

Adams, “önümüzdeki yıllarda çok sayıda küçük ve orta ölçekli petrol sızıntısı beklediğini” ancak sorunun büyüklüğü nedeniyle Pasifik ada ülkelerinin mali açıdan bununla başa çıkacak donanıma sahip olmadığını söyledi. Solomon Adaları gibi nakit sıkıntısı çeken ülkeler saha çalışması yapacak ve riskleri ortadan kaldıracak kaynak, insan gücü, bilgi birikimi ve ekipmandan yoksun.

Adams, “Büyük bir petrol sızıntısını onarmak on milyonlarca dolar tutarken, önleyici tedbirleri uygulamak bu miktarın yaklaşık onda birine mal olacaktır” dedi.

Japonya’nın “konuya ilgi göstermeye ve ciddiyetini anlamaya başlamasından” memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Mayın temizleme ve patlamamış mühimmat imhası konusunda uzmanlaşmış Tokyo merkezli kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Japonya Mayın Eylem Servisi, Japonların bozulmuş gemilerinden sızan petrolü temizlemek için bölgeye gönüllü dalgıçlar gönderdi. Ayrıca Palau sularında batan Japon petrol tankeri Amatsu Maru’dan sızan petrol borularının onarılmasına da yardımcı oldu.

Palau Devlet Başkanı Surangel Whipps Jr. Nikkei Asia’ya yaptığı açıklamada “Bunu takdir ediyoruz ve devam etmesini istiyoruz” dedi ve ekledi: “Eminim bizim bilmediğimiz daha pek çok enkaz vardır.”

ASYA

Adani’den İsrail ile 10 Milyar Dolarlık Hindistan Çip Fabrikası Adımı

Yayınlanma

Adani Group, yarı iletkenlerin küresel ölçekte önemli bir jeopolitik savaş alanı haline gelmesiyle birlikte Hindistan’ın çip üretim kapasitesini güçlendirmek amacıyla İsrailli bir ortakla yarı iletken üretim tesisi kurmayı planlıyor.
Bloomberg’e göre Milyarder Gautam Adani liderliğindeki holding ile İsrail’in Tower Semiconductor Ltd. şirketinin Mumbai yakınlarındaki Taloja’da 10 milyar dolarlık yatırımla çip üretim tesisi kuracağını duyururken Batı Hindistan’daki Maharashtra eyaletinin başbakan yardımcısı Devendra Fadnavis’in perşembe günü yayınladığı ve onaylanan tüm projeleri listelediği belirtildi.
Fadnavis paylaşımında, ünitenin ilk aşamada 40 bin adet, ikinci aşamada ise 80 bin adet yonga üretim kapasitesine sahip olmasının beklendiğini belirtirken, projenin takvimi hakkında bilgi vermedi.
Planlamaya aşina olan ve kuralları gerekçe göstererek isminin açıklanmasını istemeyen bir kişiye göre, Adani Enterprises Ltd. şirketi altında barındırılan proje üç ila beş yıl içinde inşa edilecek.
Kurulacak tesiste üretilecek çipler drone, otomobil, akıllı telefon ve diğer mobilite çözümlerinde kullanılacak.
Geçtiğimiz yıl sert bir açığa satış saldırısının ardından grubunu genişlemeye odaklayan Adani, Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin yönetiminin kilit odak alanı olan başka bir sektöre giriyor.
Modi, dünyanın en kalabalık ülkesi olan Hindistan’ı bir teknoloji süper gücüne dönüştürmeyi, daha fazla uluslararası çip üreticisini ülkeye çekmeyi ve pahalı ithalata olan bağımlılığı azaltmayı hedefliyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Japonya Başbakanı Kishida ‘veda’ için Güney Koreli mevkidaşı Yoon ile buluştu

Yayınlanma

Japonya ve Güney Kore liderleri cuma günü, kişisel ilişkilerinin de etkisiyle ikili ilişkilerin ısındığı bir döneme damgasını vuran bir zirvede, göçmenlik prosedürleri ve acil durumlarda vatandaşların tahliyesi de dahil olmak üzere yeni işbirlikleri için çalışma sözü verdi.

Japonya Başbakanı Fumio Kishida, Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol ile veda görüşmesi yapmak üzere günün erken saatlerinde Seul’e geldi. Kishida, iktidardaki Liberal Demokrat Parti’nin yeni liderinin bu ay içinde seçilmesinin ardından ekim ayı başında başbakanlık görevini bırakacak.

Kishida toplantı sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada “Geçtiğimiz iki yıl boyunca, ikili ilişkileri güçlendirme konusunda güçlü bir arzuya sahip olan Başkan Yoon gibi güvenilir bir ortakla elimizden geleni yaptık ve Japonya-Güney Kore ilişkilerinde yeni bir sayfa açtığımızı hissediyoruz. Hem Japonya hem de Güney Kore bu ilerlemeyi gelecekte de sürdürmelidir” dedi.

Yoon da ilişkilerin geliştirilmesine yönelik çabaların sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.

Ofisinden yapılan açıklamaya göre Yoon, “Başbakan Kishida ve benim inşa ettiğimiz ikili işbirliğinin olumlu ivmesini devam ettirmek önemlidir” dedi. Gelecek yıl Seoul ve Tokyo’nun diplomatik bağlar kurmasının 60. yıldönümü olacak ve Yoon 2025 yılında ilişkileri “yeni bir seviyeye” taşıyabilmeyi dilediğini söyledi.

Kishida ve Yoon, göçmenlik prosedürlerini yumuşatmanın yollarını ayrıntılı olarak değerlendirmeye başlama konusunda mutabık kaldılar. Ayrıca Japonya ve Güney Kore’nin üçüncü ülkelerdeki acil durumlarda vatandaşlarının tahliyesi konusunda işbirliği yapacaklarını teyit ettiler.

Kuzey Kore ile ilgili güvenlik konularını da ele alan ikili, Pyongyang ve Rusya konusunda ortak müttefikleri ABD ile birlikte çalışmaya devam edeceklerini söyledi.

Bu gezi, başbakanın görev süresi boyunca Yoon ile ikili bir zirve için Güney Kore’ye yaptığı ikinci ziyaret. Geçen yılın mayıs ayında Kishida 12 yıl aradan sonra Güney Kore’de ikili bir zirveye katılan ilk Japon başbakanı olmuştu.

Kishida ağustos ayında LDP’nin liderlik yarışında yeni bir dönem için aday olmayacağını açıkladı.

“Japonya-Güney Kore ilişkilerinin önemi gelecekte de değişmeden kalacaktır” diyen Kishida, “Ben de hangi görevi üstlenirsem üstleneyim Japonya-Güney Kore ilişkilerinin daha sağlam ve geniş tabanlı olması için elimden geleni yapacağım” ifadelerini kullandı.

İkili ilişkilerde ABD etkeni

Kishida ve Yoon, tarihsel olarak rakip olan iki ülke arasında ABD’nin desteği ve ısrarıyla yakınlaşma sağlamak üzere ortaklık kurdular.

Muhafazakâr Yoon, Kishida’nın yaklaşık üç yıl önce göreve gelmesinden bir yıldan kısa bir süre sonra, 2022 Mayıs’ında göreve başladı ve Japonya ile uzun süredir kopuk olan ikili ilişkilerin “gelecek odaklı” bir şekilde yeniden kurulması çağrısında bulundu.

Analistler iki Doğu Asya ülkesi arasındaki işbirliğinin Kishida’nın ayrılışından sonra da devam edeceği görüşünde.

Hawaii merkezli Pasifik Forumu düşünce kuruluşunun bölgesel ilişkiler direktörü Rob York Nikkei Asia’ya yaptığı açıklamada “Başbakan Kishida Seul ile buzları erittiği için övgüyü hak etse de Japonya ve Güney Kore arasındaki işbirliğinin devamını onun varlığına bağlı görmüyorum” dedi.

York, “Seul’deki mevcut hükümet gündeminin büyük bir kısmını ABD liderliğindeki düzen içinde diplomatik prestijini artırmaya ayırdı ve ABD bu işbirliğini teşvik etmeye devam edecek” dedi.

İki lider ilk zirvelerini Yoon Mart 2023’te Tokyo’ya gittiğinde gerçekleştirmişlerdi. Yoon, 12 yıl sonra ikili bir zirveye katılan ilk Güney Kore Devlet Başkanı olarak Japonya’ya gitmeden önce, iki Asya ülkesi ve ABD’nin sadık müttefikleri arasında yeni bir başlangıcın yolunu açacak bir plan açıklamıştı.

Bu vizyon, İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon şirketleri için çalışmak zorunda kalan Güney Korelilere tazminat sağlamak üzere özel şirketlerin bağışlarıyla bir fon oluşturulmasına odaklanıyordu. İşçilere maddi tazminat sağlanması konusu uzun zamandır Seul ve Tokyo arasında bir gerilim kaynağı olmuş, işçiler, onların torunları ve bazı sivil gruplar Japon hükümetinden resmi bir ödeme yapılması konusunda ısrarcı olmuşlardı.

Tokyo ise bu tür savaş ve sömürge dönemi meselelerinin 1965 yılında imzalanan ve Japonya’nın mali yardım sağladığı ve iki tarafın resmi diplomatik ilişkiler kurduğu bir anlaşma kapsamında çözüme kavuşturulduğu konusunda ısrarcı olmuştur. Japonya 1910’dan 1945’te İkinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgisine kadar Kore Yarımadası’nı yönetti.

Yoon’un planı ülkedeki sol muhalefetin ve sivil grupların tepkisini çekse de iki taraf takip eden aylarda ticaret ve güvenlik alanındaki işbirliğini güçlendirmeye devam etti. Seul ve Tokyo, aralarındaki tarihi anlaşmazlıklar nedeniyle uyguladıkları ticari kısıtlamaları kaldırdı.

Kishida ve Yoon geçen yıl ağustos ayında ABD Başkanı Joe Biden ile Washington yakınlarında bir zirve düzenleyerek üç ülkenin birlikte çalışma kararı almasını sağladılar.

Ortak bir bildiride, füze uyarı verilerinin gerçek zamanlı paylaşımını “operasyonel hale getirme” sözü verdiler.

Seul ve Tokyo arasındaki “dostane bağları” memnuniyetle karşılayan Washington, bölgede Çin’in etkisini sınırlamaya yönelik askeri ve güvenlik stratejisi açısından iki ülkeyi ve bu ülkeler arasındaki uzlaşmayı kritik önemde görüyor ve bu birliktelik için yoğun çaba sarf ediyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Kırgızistan ile Rusya arasında göçmen gerilimi: Rusya vatandaşlarına yeni kısıtlamalar geldi

Yayınlanma

Kırgızistan Dijital Kalkınma Bakanlığı, 5 Eylül’de yaptığı açıklamada, ülkeye uzun süreli kalış için gelen Rusya ve diğer bazı ülkelerin vatandaşları için yeni kalış kuralları getirildiğini duyurdu.

Bakanlık açıklamasında, “Kırgızistan Cumhuriyeti’nde özel amaçlarla uzun süre kalan, vizesiz kalma rejimine sahip ülkelerin vatandaşlarının kayıt ve kayıt yenileme işlemleri, yalnızca Kırgızistan Cumhuriyeti’nde kalma hakkı veren oturma izni, ‘Kayrılman’ veya ‘Meken-card’ sertifikası, kimlik belgelerinden birine dayanarak gerçekleştirilecektir,” denildi.

Bu yeni kurallar, Rusya, Kazakistan, Tacikistan, Ermenistan, Belarus, Gürcistan, Moldova ve Azerbaycan vatandaşları için geçerli olacak.

Daha önce, bu ülkelerin vatandaşları, kalış amacına bağlı olarak altı aylık bir süre için kayıt yaptırabiliyor ve bu süreyi uzatabiliyordu.

Bakanlık, “AEB üyesi ülkelerin (Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Rusya) vatandaşları, ülkeye giriş anından itibaren her 180 günlük dönemde belge düzenlemeksizin toplam 90 güne kadar kalabilirler,” dedi.

Deutsche Welle‘nin haberine göre, yeni vize kuralları Rus göçmenleri alarma geçirdi. Göçmenlik avukatı Muratbek Azimbayev, daha önce geçici oturma izni başvurusunda bulunmak için ülkede altı ay yaşamak gerektiğini belirtti. Azimbayev, yeni kuralların bazı zorluklar yaratabileceğine dikkat çekti.

Azimbayev, “Başlıca tuzaklar, başvuru sahibine ve aile üyelerine asgari bir geçim düzeyi sağlayan yasal bir gelir kaynağının varlığını doğrulayan belgelerin sağlanması,” diye konuştu.

Kırgızistan, vatandaşlarını Rusya’ya seyahatten kaçınmaya çağırdı

Bu nedenle bir yabancının geçici oturma izninin reddedilebileceğini ifade eden Azimbayev, yabancı vatandaşların kayıt altına alınmasına ilişkin yeni kuralların, yasaları sıkılaştırmaktan ziyade göç akışını düzene sokmayı amaçladığını belirtti.

Rusya’da son altı ay içinde, idari sınır dışı ve sınır dışı edilmeyle karşı karşıya kalan yabancı uyrukluların sayısı yüzde 50’den fazla arttı.

Rusya İçişleri Bakanlığı’na göre, 2024 yılının ilk yedi ayında yaklaşık 65 bin yabancı vatandaş çeşitli yasa ihlalleri nedeniyle ülkeden sınır dışı edildi.

Geçen yıla kıyasla bu rakam yüzde 55,2 oranında artış gösterdi. Temmuz ayı sonu itibariyle özel kurumlarda tutulan, sınır dışı veya sınır dışı edilmeye tabi yabancıların sayısı yüzde 28,2 artarak 5,5 bin kişiye ulaştı.

Kırgızistan’dan Rusya’nın göçmen işçilere yönelik kısıtlamalarına tepki

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English