Bizi Takip Edin

AVRUPA

Polonya’da seçimlere doğru: Muhalefetten büyük miting

Yayınlanma

Polonya’da seçimler yaklaşırken, muhalefetteki Donald Tusk önderliğindeki Sivil Platform dün (1 Ekim Pazar) Varşova’da büyük bir miting düzenledi.

Kamuoyu anketleri iktidardaki Hukuk ve Adalet (PiS) hükümetinin oylamayı kazanabileceğini fakat çoğunluğu sağlamakta zorlanabileceğine işaret ediyor.

Muhalefetin elindeki Varşova kenti yetkilileri mitingine yaklaşık bir milyon kişinin katıldığını ileri sürdü. PiS yönetimi altında ‘hükümetin sözcüsü’ haline geldiği iddia edilen kamu yayıncısı TVP ise, polisin yaklaşık 100.000 kişinin katıldığını söylediğini aktardı. Online haber kanalı onet.pl, kendi hesaplamalarına göre mitinge yaklaşık 600.000-800.000 kişinin katıldığını iddia etti.

“Büyük değişim geliyor. Bu Polonya’nın yeniden doğuşunun bir işaretidir,” diyen PO lideri Donald Tusk, Varşova’nın merkezindeki bir meydanda toplanan kalabalığa seslenirken birçok kişi Polonya ve AB bayrakları salladı.

Eski bir Avrupa Konseyi başkanı olan Tusk, PiS’in Polonya’yı AB’den çıkarmayı hedefleyebileceğini iddia etti ve seçimleri ‘azınlık ve kadın hakları’ için çok önemli olarak nitelendirdi.

PiS, Polonya’yı AB’den çıkarabileceği yönündeki suçlamayı reddediyor.

2015’ten bu yana iktidarda olan PiS, göçmenleri Polonya’dan uzak tutmanın ‘ulusal güvenlik’ için kilit önemde olduğunu söyleyerek ve ailelere ve yaşlılara para aktarmaya devam etme vaadiyle kampanya yürütüyor.

PO’nun etkili isimlerinden Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski de mitinge katılanlara seslendi ve “Herkes istihdam için, iklim felaketiyle mücadele için yatırım yapıyor. Birileri Polonya’da demokrasiyi yok etmeye karar verdiği için bu paradan mahrum bırakıldık,” diyerek Brüksel ile PiS arasındaki AB fonları meselesine değindi. TVN24’ün aktardığına göre Trzaskowski, “Açık, hoşgörülü, Avrupalı ve gülümseyen bir Polonya’ya doğru ilerliyoruz,” diye ekledi.

Tusk’ın lideri olduğu parti Sivil Koalisyon (KO) şu anda anketlerde %29 ile iktidardaki PiS’in (%36) ardından ikinci sırada yer alıyor.

KO’nun hükümet etmek için diğer muhalif gruplarla ittifak yapması gerekecek. Bunlardan biri olan Sol (Lewica) da dünkü yürüyüşe katıldı ve iki lideri Robert Biedroń ve Włodzimierz Czarzasty sahnede Tusk’a eşlik etti. Kalabalığa hitap eden Biedroń, “Bu, Polonya’nın geleceği! Bugün umut var. Bu sahnede birlik içinde duruyoruz. Kazanmaya hazırız. Tüm muhalefetle birlikte ortak, demokratik bir hükümet kurmaya hazırız,” dedi.

Potansiyel koalisyon ortağı mitingde yoktu

Bununla birlikte, böyle bir hükümetin bir parçasını oluşturacak diğer ana muhalefet grubu, ‘merkez sağ’ Üçüncü Yol (Trzecia Droga) örgütü, küçük kasabalarda oy kazanmaları gerektiğini savunarak mitinge katılmamayı tercih etti.

Partinin iki lideri Szymon Hołownia ve Władysław Kosiniak-Kamysz, bunun yerine Polonya’nın güneyindeki Częstochowa’da bir seçim etkinliği düzenledi.

Hołownia, “Bugün Varşova’da yapılacak yürüyüş için umutlarımızı koruyoruz. Tüm cephelerde seferberliğe ihtiyaç var,” derken, Kosiniak-Kamysz ‘muhalefetin birbirini tamamlayabileceğini’ söyledi.

PiS’in iç anketleri, geçtiğimiz Nisan ayında kurulan Üçüncü Yol’un seçim performansının belirleyici olabileceğini tahmin ediyor. Üçüncü Yol’un %8’lik barajı geçememesi halinde PiS’in çoğunluğu elde etme şansı bir hayli artacak. PiS’ten bir kaynak Onet’e verdiği demeçte, “Günlük anketlerimizde Üçüncü Yol’a verilen destek seçim barajı civarında dalgalanıyor,” dedi. Bu durumda PiS’in parlamentoda çoğunluğu elde etmek için %38-39 civarında oy alması yeterli olacak.

PiS çoğunluğu sağlayamazsa, çoğunluk hükümeti kurmak için koalisyon ortakları aramak zorunda kalacak. En muhtemel aday, anketlere göre üçüncü ile beşinci sıralar arasında yer alan sağcı Konfederasyon partisi.

PiS’ten salon etkinliği

Bu arada PiS de dün Katowice’de, kentin 11.000 kişilik Spodek arenasında kendi büyük etkinliğini düzenledi.

PiS parlamento lideri Elżbieta Witek izleyicilere, “Polonya sevgisiyle birleşmiş insanları burada tek bir yerde görmek iç açıcı,” dedi. Witek daha sonra bunu ‘muhalefet gösterilerinde gördükleri ve duydukları sistematik kötülükle’ karşılaştırdı.

Witek sözlerine, “Bu kötülüğü ancak birlikte durdurabiliriz. [PiS iktidarının] son sekiz yılında Polonyalılara dürüst ve değerlerinize sadık olunabileceğini gösterdik,” diye devam etti.

AVRUPA

AB, Almanya’nın itirazlarına rağmen Çin elektrikli araç ithalatına ek gümrük vergisini onayladı

Yayınlanma

Süreç hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre Avrupa Birliği (AB), cuma günü, Pekin ile ticaret gerilimini attıracak bir hamleyle Çin’den gelen elektrikli araçlara %45’e varan oranlarda gümrük vergisi uygulanmasını oyladı.

İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan kişiler, bloğun yürütme organı olan Avrupa Komisyonu’nun artık beş yıl sürecek olan vergileri uygulamaya başlayabileceğini söyledi. Ancak oylamada siyasi bir birlik sağlanamadığı görüldü. Çoğu ülke lehte ya da aleyhte net bir oy kullanamadı ve ne yapılacağına Avrupa Komisyonu’nun karar vereceğini söyledi. Bundan sonra AB yürütme organı tarifeleri kabul edebilir ya da AB üyeleri arasında daha geniş bir destek sağlamak isterse yeni bir teklif sunabilir.

AB’nin kararı, Çin’in kendi sanayisini haksız yere sübvanse ettiğinin tespit edildiği bir soruşturmanın ardından geldi. Pekin bu iddiayı reddediyor ve Avrupa’nın süt ürünleri, konyak, domuz eti ve otomobil sektörlerine yönelik kendi gümrük vergilerini uygulamakla tehdit ediyor.

Cuma günkü oylamanın sonucu kamuoyuna açıklanmadı ancak bazı diplomatlar Euronews’e her üye ülkenin nasıl pozisyon aldığını anlattı:

10 ülke lehte oy kullandı: Fransa, İtalya, Hollanda, Polonya, Danimarka, İrlanda, Bulgaristan, Estonya, Litvanya ve Letonya. (AB nüfusunun %45,99’u)

12 üye çekimser kaldı: Belçika, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, İspanya, Hırvatistan, Kıbrıs, Lüksemburg, Avusturya, Portekiz, Romanya, İsveç ve Finlandiya. (31.36%)

Beş tanesi aleyhteydi: Almanya, Macaristan, Malta, Slovenya ve Slovakya. (22.65%)

AB’de bölünme

Çekimserlerin sayısının yüksek olması, Avrupa’nın Çin’e nasıl karşı durması gerektiği konusunda uzun süredir devam eden endişeleri yansıtıyor. Geçtiğimiz yıl Çin ile 739 milyar Avroluk (815 milyar Dolar) ticaret yapan AB, gümrük vergileri konusunda ilerleme kaydedip kaydetmeme konusunda ikiye bölündü.

Almanya’nın aleyhte oy kullanması önemli bir kırılma. Çin’in satışlarının neredeyse üçte birini temsil ettiği Alman otomobil üreticileri, gümrük tarifelerine karşı özellikle seslerini yükseltti. Volkswagen bunların “yanlış yaklaşım” olduğunu söyledi.

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez de Çin’e yaptığı son ziyarette AB’nin tutumunu yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söylemişti.

Bazı AB üyeleri Pekin’in tepkisinden tedirgin. Pekin, misilleme olarak görülen hamlelerle bu yıl AB’nin brendi, süt ürünleri ve domuz eti ithalatına yönelik kendi soruşturmalarını başlattı.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban cuma günü AB’nin Çin ile bir “ekonomik soğuk savaşa” doğru gittiği uyarısında bulundu.

ABD-Çin rekabeti artarken, AB’nin Pekin’e yönelik tutumu da son beş yılda sertleşti ve artık Çin’i bazı konularda potansiyel bir ortak, aynı zamanda bir rakip ve sistemik bir rakip olarak görüyor.

Misilleme bekleniyor

Tarifeler kasım ayında yürürlüğe girecek ve gümrük yetkilileri tarafından tahsil edilecek.

Bunlar mevcut %10’luk oranın üzerine eklenecek. Bu da pratikte bazı Çinli otomobil üreticilerinin mallarını tek pazara sokmaya çalıştıklarında yakında %45’in üzerinde gümrük vergisiyle karşılaşacakları anlamına geliyor.

Cuma günkü kararın Pekin’in tepkisi çekmesi ve misillemede bulunmasına yol açması bekleniyor.

Başından beri Çin, Komisyon’un soruşturmasını “korumacı bir eylem” olarak kınadı, sübvansiyonların varlığını sürekli olarak reddetti, bulguları “yapay olarak kurgulanmış ve abartılmış” olarak nitelendirdi ve AB’nin süt ürünleri, konyak ve domuz eti endüstrilerine karşı misilleme önlemleri tehdidinde bulunarak bazı başkentlerde alarm zillerinin çalmasına neden oldu.

Buna paralel olarak Çinli yetkililer, ek vergileri önleyebilecek siyasi bir çözüm bulmak için AB’li muhataplarıyla yoğun görüşmeler yürüttü. Olası seçeneklerden biri, üreticilerin elektrikli araçları için asgari fiyatlar belirlemeyi taahhüt etmeleri, ancak bu çözümün uygulanması zor ve boşluklara açık olabilir.

Ursula von der Leyen konumunu güçlendirdi

Cuma günkü karara rağmen, AB-Çin müzakereleri Komisyon’un soruşturması tarafından belirlenen yasal son tarih olan 30 Ekim’e kadar devam edecek.

Görüşmeler, Pekin’in kısasa kısas tavrının durgun ekonomisine daha fazla zarar vermesinden korkan Almanya için de öncelikli bir konu. Alman şirketleri son yirmi yılı, ihracatlarını giderek zenginleşen orta sınıfa satmanın bir yolu olarak Çin ile ticari bağlarını genişleterek geçirdi. Herhangi bir misilleme bu iyi gelişmiş bağları sert bir şekilde vurabilir.

Şansölye Olaf Scholz bu hafta yaptığı açıklamada “Elbette ekonomimizi haksız ticaret uygulamalarından korumak zorundayız” dedi. “Ancak AB olarak vereceğimiz tepki kendi kendimize zarar vermemize yol açmamalıdır. Bu nedenle Çin ile elektrikli araçlar konusundaki müzakereler devam etmelidir” diye ekledi.

Gümrük vergilerinin nihayetinde uygulanacak olması, Scholz’un üç partili koalisyonu içindeki iç kavgaların diplomatlar arasında sık sık hayal kırıklığı ve bıkkınlığa neden olduğu Brüksel’de Berlin’in azalan nüfuzunu gözler önüne seriyor.

Vergilerin getirilmesi aynı zamanda Ursula von der Leyen’in Çin politikasının onaylanması anlamına da geliyor. Komisyon başkanı, Pekin’e karşı şahin bir politika izledi ve elde ettiği siyasi zaferle von der Leyen, ikinci görev süresi boyunca politikasını sürdürmek için konumunu pekiştirdi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Gürcistan’da “LGBT propagandasını” yasaklayan yasa yürürlüğe girdi

Yayınlanma

Gürcistan’da LGBT propagandası ve cinsiyet değişikliğini yasaklayan “Aile Değerlerinin ve Küçüklerin Korunması” yasası, Meclis Başkanı Şalva Papuaşvili tarafından imzalanarak yürürlüğe girdi.

Gürcistan Meclis Başkanı Şalva Papuaşvili , LGBT propagandasını ve cinsiyet değişikliğini yasaklayan “Aile Değerlerinin ve Küçüklerin Korunması” yasasını imzaladı. Söz konusu yasa, 3 Ekim Perşembe günü itibarıyla yürürlüğe girdi.

Yasa tasarısı daha önce Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili’ye imzalanmak üzere sunulmuştu. Ancak, Cumhurbaşkanı Zurabişvili herhangi bir açıklama yapmadan tasarıyı imzalamayı reddetmiş ve belgeyi meclise geri göndermişti. Gürcistan Anayasası’na göre bu gibi durumlarda yasanın Meclis Başkanı tarafından imzalanması mümkün kılınıyor.

Papuaşvili, yasanın imzalanmasının ardından Facebook hesabında şu ifadeleri kullandı: “İmzaladığım yasa, geçici, değişken fikir ve ideolojileri yansıtmıyor. Bu yasa sağduyuya, tarihi tecrübeye ve yüzyıllardır süregelen Hıristiyan, Gürcü ve Avrupa değerlerine dayanmaktadır.”

Gürcistan meclisi, ilgili yasa tasarısını 17 Eylül’de kabul etmişti. Yasa, aynı cinsiyetten ilişkilerin, ensestin, aynı cinsiyetten bir çiftin veya heteroseksüel olmayan bireylerin evlat edinme ya da vasilik yapma propagandasını yasaklıyor.

Ayrıca, LGBT onur yürüyüşleri gibi cinsel azınlıkları destekleyen gösteriler de bu yasak kapsamına alınmıştı. Filmlerde aynı cinsiyetten bireyler arasında mahrem sahnelerin gösterilmesi de yasaklanıyor.

Pek çok Batılı ülke, Gürcistan’a LGBT propagandasını yasaklayan bu yasayı kabul etmemesi yönünde çağrıda bulunmuş, Avrupa Parlamentosu da bu konuda baskı yapmıştı.

Gürcistan, ‘LGBT propagandasını’ ve cinsiyet değiştirmeyi yasaklayacak

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB, Macaristan’ı dava etti

Yayınlanma

Avrupa Birliği, Macaristan’ın “Egemenliği Koruma Yasası”nın AB hukukunu ihlal ettiği gerekçesiyle ülkeyi Adalet Divanı’na sevk etti.

Avrupa Komisyonu, dün Macaristan’a karşı Avrupa Birliği Adalet Divanı’nda dava açtı. Komisyon, ülkenin “Egemenliği Koruma Yasası”nın AB hukukunu ihlal ettiğini iddia ediyor.

Açıklamada, “Komisyon bugün, Macaristan’ı (INFR(2024)2001), ‘Egemenliğin Korunmasına’ ilişkin ulusal yasasının AB mevzuatını ihlal ettiği gerekçesiyle Adalet Divanı’na sevk etmeye karar verdi,” ifadesi yer aldı.

Açıklamada şu bilgilere yer verildi: “Bu ulusal yasa, Macaristan’ın egemenliğini ihlal ettiği veya tehlikeye attığı öne sürülen başka bir devlet veya yabancı bir kurum, kuruluş ya da gerçek kişi yararına yürütüldüğü iddia edilen belirli faaliyetleri soruşturmakla görevli bir ‘Egemenliğin Korunması Ofisi’ kuruyor. Ayrıca, yabancı finansman kullanarak seçimlerin sonucunu veya seçmen iradesini etkilediği iddia edilen kuruluşları da inceleme kapsamına alıyor.”

Komisyon, bu yılın şubat ayında Macaristan’a endişelerini dile getiren resmi bir dilekçe göndermişti. Budapeşte’nin bu mektuba verdiği yanıtın tatmin edici bulunmadığı belirtilen açıklamada, Komisyon’un Mayıs 2024’te AB Temel Haklar Şartı, İç Pazar Temel Özgürlükleri ve AB Veri Koruma mevzuatında yer alan temel hakların ihlaline ilişkin şikâyetleri yineleyen gerekçeli bir görüş yayımladığı öne sürüldü.

Bu gerekçeli görüşe cevaben Macaristan, “Egemenliğin Korunması Kanunu”nun AB Hukukunu ihlal etmediğini ve dile getirilen endişelerin yersiz olduğunu savundu.

Açıklamada, “Macar makamlarının yanıtını titizlikle değerlendiren Komisyon, tespit edilen şikâyetlerin çoğunun hâlâ ele alınmadığı kanaatindedir,” denildi.

AB, bir süredir Macaristan’ı demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi temel ilkelerde geriye gittiği iddiasıyla hedef alıyor. Bu eleştiriler, AB’nin “Birlik hukukunun ihlali” gerekçesiyle başlattığı prosedürün sonucunda Macaristan’a ayrılan ortak bütçe fonlarının büyük bir bölümünün dondurulmasına yol açmıştı.

Macaristan ayrıca Rusya ile ilişkileri nedeniyle AB’nin ortak dış politikasına bağlı kalmamakla suçlanıyor. Bu gerginliği tırmandıran son gelişme, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın, ülkesinin 1 Temmuz’da başlayan AB dönem başkanlığının beşinci gününde Moskova’yı ziyaret etmesi oldu.

AB’den Macaristan’a 200 milyon avroluk ceza

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English