Bizi Takip Edin

AVRUPA

Polonya’da yerel seçimler: Muhalefetteki PiS birinci, iktidar koalisyonu büyük şehirlerde üstün

Yayınlanma

Polonya’da pazar günü yapılan yerel seçimlerde sandık çıkış anketlerine göre muhafazakâr muhalefet partisi Hukuk ve Adalet (PiS) önde giderken, Başbakan Donald Tusk’ın Sivil Koalisyon’u büyük şehirlerin çoğunu aldı.

Ipsos anket şirketinin sandık çıkış anketine göre, seçim öncesi yapılan anketlerin çoğunun gösterdiğinin aksine, PiS %33,7 ile birinci sırada yer aldı ve bu sonuç doğrulanırsa seçimleri kazanmış olacak.

Tusk’ın partisi Sivil Koalisyon (KO) ise %31,9 ile ikinci sırada yer aldı.

PiS lideri Jarosław Kaczyński sonuçları yorumlarken, “Dokuzuncu zaferimiz bizi daha da sıkı çalışmaya teşvik etmeli,” dedi ve geçen ekim ayındaki parlamento seçimlerini de kazandıklarını, fakat daha sonra parlamentoda çoğunluğu elde edemediklerini ve ülkedeki iktidarı Tusk liderliğindeki koalisyona kaptırdıklarını hatırlattı.

PiS lideri bundan sonraki görevin ‘bir sonraki genel seçimi kazanmaya çalışmadan önce AB seçimlerini ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak’ olduğunu sözlerine ekledi.

PiS şu anda altı bölgede iktidardayken, ilk sonuçlar Tusk’ın 16 bölgede iktidarı elinde tutacağını gösteriyor.

Bu arada, nüfusun yalnızca %51,5’i oy kullandı; bu oran bir önceki yerel seçimlere kıyasla %4,4 puan daha az ve genel seçimlerde oy kullanan %74,4’e kıyasla büyük bir düşüş anlamına geliyor.

Yaptığı açıklamada Tusk, “Dört ay önce, tam da buradan, Polonya’yı demokrasimizi elimizden alan ve umudumuzu kıranların elinden geri aldığımızı sevinçle haykırmıştık,” diye hatırlattı.

Ekim ayında olduğu gibi bu sonuçların da PiS’i iktidardan uzaklaştırmanın kolay olmayacağını gösterdiğini sözlerine ekledi.

Varşova ve Gdansk’ı hükümet destekçileri kazandı

Görevdeki belediye başkanı Rafał Trzaskowski’nin ilk turda oyların %59,8’ini alarak ikinci dönemini kazandığı Varşova’da KO iktidarı elinde tuttu. PiS adayı Tobiasz Bocheński ise %18,5 oy alarak ikinci sırada yer aldı.

Gdansk’ta görevdeki belediye başkanı KO’dan Aleksandra Dulkiewicz (%62,3), PiS’in adayı Tomasz Rakowski’ye (%12,2) karşı ezici bir zafer kazanarak ilk turda bir dönem daha kazandı.

Polonya’nın ikinci büyük şehri Kraków’da ise ikinci tur oylama yapılacak gibi görünüyor. Sandık çıkış anketine göre KO<3dan Aleksander Miszalski %39,4 ile bağımsız aday Łukasz Gibała’nın (%28,4) önünde yer aldı.

Resmi sonuçlara göre her iki aday da %50’nin üzerinde oy alamazsa, 21 Nisan’da yapılacak ikinci turda karşı karşıya gelecekler. Kim kazanırsa kazansın, 2002’den beri Kraków’u yöneten eski belediye başkanı Jacek Majchrowski’nin yerini alacak.

Katowice’de KO tarafından desteklenen bağımsız belediye başkanı Marcin Krupa da %66,5 oy alarak PiS’li Leszek Piechota’nın (%9,7) önünde yer aldı.

Wrocław’da, görevdeki belediye başkanı Jacek Sutryk (KO tarafından desteklenen bir bağımsız) de ikinci tur oylamaya katılacak ve sandık çıkış anketine göre %38,9 oy alarak %31,4 oy alan Izabela Bodnar’ın (Üçüncü Yol) önünde yer alacak.

Koalisyon partileri sonuçlar konusunda bölündü

Koalisyonda yer alan Üçüncü Yol ittifakı sonuçlardan memnun. Polonya 2050 partisinden meclis başkanı Szymon Hołownia Polonya siyasetindeki ‘üçüncü güçten’ bahsetmenin mümkün hale geldiğini savundu.

Tusk’ın diğer koalisyon ortağı Yeni Sol ise sonuçlardan memnun değil. Seçim öncesi yapılan umut verici anketlere rağmen partinin adayı Magdalena Biejat Varşova’da üçüncü sırada yer aldı. Parti ise oyların sadece %6,8’ini alarak AB karşıtı Konfederasyon partisinin arkasında beşinci sırada yer aldı.

“Yerel seçimler Sol için her zaman en zorlu seçimler olmuştur,” diyen Yeni Sol Eş Başkanı Włodzimierz Czarzasty, partinin sonuçlardan memnun olmadığını kabul etti.

AVRUPA

Merkel: Rusya’nın çıkarları tartışılmalı

Yayınlanma

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Berliner Zeitung‘a verdiği özel röportajda, savunma bütçesinden Washington’daki krize, Putin yanlıları ile Putin destekçileri arasındaki ayrımdan uyku düzenine kadar çeşitli konularda açıklamalarda bulundu. Merkel, Ukrayna’ya destek vermenin önemini vurgularken, Rusya’nın çıkarlarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, AfD’nin yükselişine de değinen Merkel, bu durumun sadece Doğu Almanya’ya özgü olmadığını ifade etti.

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Berliner Zeitung‘dan Anja Reich ve Tomasz Kurianowicz’e verdiği özel röportajda önemli değerlendirmelerde bulundu. Merkel, savunma bütçesi, Ukrayna ve Washington’daki kriz gibi çeşitli konulara değindi.

Röportajın başında, planlanan görüşmenin “dramatik gelişmeler” nedeniyle ertelenmesi konusu gündeme geldi.

Merkel, Washington’daki toplantı ve CDU ile SPD arasındaki özel bütçe görüşmeleri nedeniyle röportajı ertelediğini belirterek, “Görüşme, Washington’daki toplantıdan sonra ve Başkan Trump’ın ABD Kongresi’ndeki konuşmasından hemen önce planlanmıştı. Hem Trump’ın Ukrayna hakkında söyleyecekleri hem de CDU ile SPD arasındaki özel bütçe görüşmeleriyle ilgili olarak bazı gelişmeler olabileceğini düşündüm,” dedi.

Yüz milyarlarca avroluk özel bütçe konusuna da değinen Merkel, prensipte bu bütçeye destek vereceğini ifade etti.

Savunma için ayrılan bu özel bütçenin akıllıca seçildiğini düşünen Merkel, “Savunma için ayrılan ve büyüklüğü tam olarak belirlenmemiş olan bu özel bütçenin çok akıllıca seçildiğini düşünüyorum. Belli bir taban miktar normal bütçeye alınıyor ve NATO’daki tartışmaların nasıl geliştiği, NATO Konseyi’nde hangi kararların alındığı görülebiliyor. Böylece belli bir hareket alanı bırakılıyor,” diye konuştu.

Ek özel bütçenin, bir amaca yönelik olması ve paranın sosyal harcamalar veya diğer tüketim harcamaları için kullanılamaması gibi büyük bir avantajı olacağını savunan Merkel, bütçe disiplininden yana olduğunu ancak olağanüstü durumlarda gerekli adımların atılması gerektiğini vurguladı.

Trump ile Zelenskiy’nin Washington’daki görüşmesinin “her şeyi tetikleyen an” olduğunu belirten Merkel, bu görüşmenin Amerikalıların artık Ukrayna Devlet Başkanı’nın yanında olmadığının bir ifadesi olduğunu söyledi.

Merkel, görüşmeyi izlerken yaşadığı duyguları, “Böyle bir şeyi bir daha görmek istemem. Çok üzücü,” sözleriyle ifade etti.

Trump’ın muhataplarına suçluluk duygusu yaşatmak istediğini ve Amerika’nın tüm dünya tarafından kullanıldığı görüşünde olduğunu belirten Merkel, “Evet, Başkan Trump, Amerika’nın tüm dünya tarafından bir şekilde kullanıldığı görüşünde. ABD’nin sebepsiz yere diğer ülkelere yardım ettiğini veya onları koruduğunu düşünüyor,” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’ya destek verilmesinin ABD ve Avrupa’nın kendi çıkarları için olduğunu vurgulayan Merkel, bir ülkenin işgal edilmesine ve toprak bütünlüğünün sorgulanmasına izin verilemeyeceğini söyledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile sık sık görüşen bir siyasetçi olarak, Rusya liderinin olaylara bakış açısının dikkate alınmamasının büyük bir ihmal olduğunu belirten Merkel, “Rusya’nın çıkarları hakkında tartışmaya izin vermek gerekir,” dedi.

Ancak Merkel, Putin’in Baltık ülkelerine, Polonya’ya ve Almanya’ya saldırmasını mümkün görmediğini ifade etti.

Kuzey Akım-2 projesinin bir hata olup olmadığı sorusuna ise Merkel, “Sanırım, şimdi biraz kibirli konuşacak olursam, Putin hakkında çok az yanılsaması olanlardan biriyim. Gürcistan’ı işgal ettiğini, Kırım’ı ilhak ettiğini biliyordum, o zamanlar bana yalan söylemişti. Yine de böyle bir savaşı önlemek için her şeyi denemeyi doğru buluyorum,” şeklinde yanıt verdi.

AfD’nin yükselişine de değinen Merkel, bu durumun sadece Doğu Almanya’ya özgü olmadığını, ancak Doğu’da daha belirgin olduğunu ifade etti. AfD’nin ideolojik üst yapısının Doğu Almanya’da büyümediğini belirten Merkel, “AfD, ‘Biz halkız’ sloganıyla, devrim zamanının bu harika sloganını yeniden tanımlamaya çalışıyor. Memnun olmayan insanlara ‘Siz halksınız’ diyor. Ve memnun olmayan herkes elit kesime ait. Böylece toplumu bölüyorlar ve çeşitli şeylerden memnun olmayan insanlardan oluşan bir yankı odasıyla karşılaşıyorlar,” yorumunu yaptı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Alman partilerinin ‘savaş’ anlaşması borsayı uçurdu

Yayınlanma

Almanya’da CDU/CSU, SPD ve Yeşiller arasında bir borç paketi için varılan milyar avroluk anlaşma borsada “sevinç çığlıklarına” yol verdi.

Spiegel’in aktardığına göre özellikle savunma ve altyapı hisseleri yükseldi.

Almanya’nın önde gelen endeksi Dax, bir ara 23.000 puanın üzerine çıktı ve öğleden sonra erken saatlerde yüzde 1,7 artışla 22.907 puana ulaştı.

Dax’ın liderleri, öğleden önce yaklaşık yüzde 5,7 oranında yükselen savunma şirketi Rheinmetall’in hisseleri oldu. Yapı malzemeleri üreticisi Heidelberg Materials ve enerji teknolojileri grubu Siemens Energy’nin hisseleri de talep gördü.

MDax’ta listelenen zırhlı şanzıman üreticisi Renk bile yaklaşık yüzde on oranında yükseldi. Yaklaşık yüzde 5,5 oranında yükselen savunma şirketi Hensoldt’un hisselerine de güçlü bir talep vardı.

Finansal hizmet sunan Helaba’da uzman olarak çalışan Ulf Krauss, “Donald Trump’ın giderek daha kaotik ve tehditkar olarak algılanan ekonomi politikası ABD’de ekonomik karamsarlığa yol açarken, Almanya’nın borç frenini gevşetme girişimi Avro bölgesinde büyüme için iyimserlik yaratıyor,” diyerek piyasalardaki durumu özetledi.

Bu arada, bankacılık hisseleri Avrupa genelinde sektörün kazananları oldu. Sektör endeksi yüzde 2,2 oranında yükseldi. Commerzbank hisseleri yüzde üç artış gösterdi. Büyük İtalyan bankası UniCredit olası bir devralmaya bir adım daha yaklaştı.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Commerzbank’ın doğrudan hisselerinin yüzde 29,9’a çıkarılmasını onayladı.

Tahvil piyasası da milyarlarca avroluk harcama paketi için varılan anlaşmaya tepki gösterdi: Alman devlet tahvillerinin fiyatları düşerken, getirileri de önemli ölçüde yükseldi. On yıllık Alman devlet tahvillerinin getirisi yüzde 2,93’e çıktı.

Özel fonun duyurulmasından ve borç frenine istisna getirilmesinden bu yana Bund (Alman devlet tahvili) getirileri keskin bir şekilde yükseldi.

Diğer Avro bölgesi ülkelerinde de getiriler önemli ölçüde artarak ülkelerin borçlanmasını daha pahalı hale getirdi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da Siemens yöneticileri Kırım’a türbin sevkiyatı nedeniyle yargılanacak

Yayınlanma

Almanya’da Hamburg Bölge Mahkemesi, Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında, Rusya’ya bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırımları ihlal ettikleri gerekçesiyle dava açtı. Dava, 2024 baharında açıldı ve Siemens yetkilileri, konuyla ilgili soruşturmanın şirkete yönelik olmadığını ve suçlanan kişilerin artık şirkette çalışmadığını belirtti. Avrupa Birliği ve ABD yaptırımları, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesini yasaklıyor.

Hamburg Bölge Mahkemesi, 2014’te referandumla Rusya Federasyonu’na bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırım rejimini ihlal etmekle suçlanan sanayi şirketi Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında dava açtı.

Reuters ajansının haberine göre yaptırım ihlali davası 2024 baharında açıldı. Hamburg savcılığı, Almanya Federal Cumhuriyeti vatandaşı olan dört kişi ve Fransa-İsviçre vatandaşlığına sahip bir kişi hakkında suç duyurusunda bulundu.

Fakat daha sonra bölge mahkemesi, kovuşturma için yeterli gerekçe bulunmaması nedeniyle üç sanıkla ilgili soruşturmayı durdurdu. Mahkeme belgelerinde sanıkların isimleri açıklanmadı.

İsmi belirtilmeyen bir Siemens yetkilisi, şirketin devam eden davalar hakkında yorum yapamayacağını, ancak davanın şirkete yönelik olmadığını ve sanıkların artık orada çalışmadığını belirtti.

Türbin işinin sahibi olan Siemens Energy ise, iki sanığın artık şirket çalışanı olmaması nedeniyle yorum yapmadı.

Avrupa Birliği (AB) ve ABD yaptırımlarına göre, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesi yasak.

Fakat kısıtlamalara rağmen, Siemens’in elektrik üretimi için türbinleri, 2017 yılında Rusya’nın yarımadada inşa ettiği iki elektrik santraline teslim edildi.

O dönemde Siemens, türbinleri Rus bir müşteriye sattığını, bunların Rusya’daki elektrik santrallerine kurulmasını beklediğini ve Kırım’a gönderilme planlarından haberdar olmadığını açıklamıştı.

Rusya’nın Ukrayna’ya Şubat 2022’de başlattığı askeri müdahalenin ardından Batılı ülkeler, Rusya’ya karşı askeri, havacılık, petrol ve doğalgaz ve diğer sektörler için teknoloji ve ekipman tedarikini yasaklayan geniş kapsamlı yaptırımlar uyguladı.

The New York Times gazetesi, tedariki sağlamak için “devasa bir paravan şirket ağı kurulduğunu” ve çiplerin önemli bir kısmı Hong Kong üzerinden geldiğini iddia etmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English