Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Prof. Dr. Hasan Ünal: Suriye ile anlaşırsak KKTC’yi tanıtırız

Yayınlanma

Son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türk yetkililerin Suriye ile ‘üst düzey diyalog’ sinyali veren açıklamaları Ankara ile Şam arasında ilişkilerin normalleşmesine dair beklentileri artırdı.

Önce İran, Türkiye ve Rusya’nın gerçekleştirdiği Tahran’daki üçlü Astana zirvesinde ve hemen iki hafta sonra Erdoğan ve Putin’in buluştuğu Soçi zirvesinde Suriye konusu ana gündem olmuştu. Soçi zirvesinden kısa süre sonra ise Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la ilişkilerin geliştirilmesi ve Suriye yönetimiyle diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesine ilişkin, “Siyasette dargınlık olmaz. Her an barış içinde olacaksın. Her an görüşebilme imkânı yakalayacaksın” ifadelerini kullanmıştı.

Suriye’de 2011’de başlayan ABD destekli iç savaşta, AKP hükümeti kendisini ‘muhalif’ olarak tanıtan gruplara destek vermiş ve sonrasında da Şam yönetimini meşru hükümet olarak kabul etmediğini açıklamıştı. AKP içerisinde Beşar Esad’ın devrileceğine dair yoğun beklentiler vardı, ancak savaşın üzerinden 11 yılı aşkın süre geçti ve Beşar Esad liderliğe devam ederken IŞİD kontrolü altındaki pek çok bölgeyi de Suriye’nin kontrolüne geri aldı. ‘Beklentiler’ boşa çıktı…

Şimdi Suriye hükümeti, Türkiye’nin elinde tuttuğu alanlardan geri çekilmesini, kontrolündeki guruplara desteğini kesmesini ve İdlib’deki çözümü hızlandırmasını istiyor; Ankara ise Türkiye’ye tehdit oluşturan PKK/YPG’nin geri çekilmesini ve kontrol altına alınmasını. Her iki ülkenin de güvenlik taleplerinin en hızlı şekilde çözüme kavuşmasının yolu Ankara ve Şam’ın üst düzey ilişki kurmasından ve işbirliği yürütmesinden geçiyor. Bu bağlamda son dönemde Şam ile Ankara arasında ilişkilerin yeniden kurulabileceği gündeme geldi.

‘İlişkiler hızla normalleşecek’

Gelişmeleri Harici’ye değerlendiren, Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilişkilerin üst düzeye taşınması ve yeni bir sayfa açılması yönündeki açıklamalarını kesinlikle çok olumlu bulduğunu söyledi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun üslubunu ise eleştiren Ünal, “Çavuşoğlu’nun ısrarla üzerinde durduğu bir şey var, muhaliflerle rejimin uzlaştırılması ve siyasi çözüm bulunması. Bu talep bence Türkiye’nin çıkarına değil ve süreci baltalayabilir” dedi ve ekledi “Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarı doğrultusunda ilişkilerin hızla normalleşeceği kanaatindeyim.”

‘Çavuşoğlu’nun üslubu hatalı’

Çavuşoğlu’nun Suriye hükümeti için ısrarla ‘rejim’ ifadesini kullandığını belirten Ünal, “Bu kavram zamanla toksik bir hal aldı, uzlaşmak istiyorsak bu dil kullanılmaz. Onlar Erdoğan rejimi dese biz de rahatsız oluruz. Suriye halkının seçtiği bir yöneticiden ve hükümetinden bahsediyoruz. Rejim kelimesini kullanmak doğru değil” dedi.

Türkiye’nin politikasının Suriye yönetimi ile muhalifleri barıştırmaya yönelik olmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Hasan Ünal, bunu Suriye hükümetinin bir takım projelerle ortaya koyması gerektiğini, Ankara’nın ise Suriye hükümetine bu görüşmelerde yardımcı olacak tarzda hareket edebileceğini belirtti.

Dışişleri Bakanının konuşmalarında sık sık kullandığı ‘siyasi çözüm’ lafına da değinen Ünal,  “Bunu derseniz Suriye içinde en az Suriye hükümeti kadar meşru olan başka bir taraftan bahsetmiş oluyorsunuz, bu doğru olamaz. Sonuçta ortada meşru Suriye hükümeti ve ona isyan etmiş gruplar var” dedi. İdlib’deki gurupların Türkiye tarafından savunulmasının söz konusu olamayacağının altını çizen Ünal, diğerleri için ise Suriye’nin af vb. projeleri olduğunu kaydetti.

Türkiye’nin önüne koyması gereken üç ana gündem

Prof. Dr. Hasan Ünal, Türkiye’nin Suriye konusunda önüne koyması gereken esas gündemleri ise şöyle sıraladı:

  1. Sığınmacıların geri gönderilmesi. Biz ülkemize gelen isimleri ve ilgili kimlikleri bildirmeliyiz, Suriye de bu gurupların hangi bölgelerden geldiğini ve hangi takvimle nereye dönebileceğini belirtmeli. İlk adreslerine geri gönderilemeyen sığınmacıların ise Suriye hükümetine yönlendirilmesi gerekiyor. Geçici iskana tabii tutularak sonradan esas yerlerine gönderebilirler.

‘Adana mutabakatını güncelleyelim’

  1. Bizim ikinci amacımız Adana mutabakatının güncellenerek uygulamaya konması olmalı. Önceden PKK vardı mutabakatta, şimdi YPG ve türevlerinin oraya eklenmesi lazım. Bu süreçte Türkiye Rusya’dan da aradaki güven ilişkisini en üst düzeye taşımak için bir Adana mutabakatı talep edebilir. PKK, YPG vb. terör örgütler bu mutabakata eklenebilir, Rusya da kendi talep ettiği terör örgütlerini ekleyebilir ve karşılıklı güven ilişkisi pekiştirilir.

‘Şam ile anlaşırsak, Rusya da KKTC’yi tanır’

  1. Türkiye’nin kontrol ettiği toprakların kademeli bir şekilde Suriye’ye devri sırasında Suriye’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) tanımasını talep etmeliyiz. Türkiye bu konuda Rusya ile de anlaşabilir. Suriye’deki bir barış Rusya’nın çabalarını da taçlandırır. Türkiye’nin Ukrayna’da izlediği dikkatli politikanın bir karşılığı olarak Türkiye Rusya’dan bunu talep edebilir. Rusya-Yunanistan ilişkileri hiç olmadığı kadar bozulmuş durumda ve üstelik Kıbrıs’ta iki devletli bir çözüm Rusya’nın lehinedir. Tek devletli çözümde Kıbrıs adası Avrupa toprağı olur ve hem Türkiye Batı’ya daha çok kaymış olur hem de Kıbrıs adası NATO’ya girer. Böyle bir çözüm Rusya’nın çıkarlarına hizmet edemez, dolayısıyla Türkiye Suriye konusunda kendi çıkarlarına da uygun bir şekilde çözüme giderse, Rusya’dan da bu tanıma talep edilebilir.

ORTADOĞU

Hamas’ın Batı Şeria lideri İsrail hapishanesinde öldürüldü

Yayınlanma

Hamas’ın Batı Şeria’daki lideri Mustafa Muhammed Ebu Ara, tutuklu bulunduğu İsrail hapishanesinde hayatını kaybetti. 7 Ekim’den bu yana İsrail hapishanelerinde işkence veya ihmal nedeniyle öldürülen tutuklu sayısının 19’a yükseldi.

Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinden yapılan ortak açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria’nın Tubas kentine bağlı Akaba beldesi sakinlerinden Ebu Arra’nın sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine hastaneye kaldırıldığı belirtildi.

Rimon Hastanesinden Soroka Askeri Hastanesine sevk edilen Ebu Arra’nın yaşamını yitirdiği aktarılan açıklamada, evli ve 7 çocuk babası olan Ebu Arra’nın 1990 yılından bu yana birçok kez İsrail tarafından tutuklandığı kaydedildi.

Ebu Arra’nın İsrail hapishanelerinde toplam 12 yıl yattığı paylaşılan açıklamada, 63 yaşındaki Filistinlinin son olarak 30 Ekim 2023’te idari tutuklamaya tabi tutulduğu hatırlatıldı.

Açıklamada, “Ebu Ara’nın, tüm mahkumlar gibi, Gazze’ye yönelik imha savaşının başlamasından bu yana, İsrail hapishaneleri ve kamplarındaki mahkûm ölümlerinin başlıca nedenleri olan işkence, açlık ve tıbbi ihmal de dahil benzeri görülmemiş suçlar ve prosedürlerle karşı karşıya kaldığı” vurgulandı.

Ebu Arra’nın tutuklanmadan önce ciddi sağlık problemleri yaşadığı belirtilen açıklamada, “Ebu Arra, ilaçlarından mahrum edilerek ölüme terk edildi. Bu Filistin halkına karşı devam eden soykırım suçları kapsamında yapıldı” denildi.

Filistinlinin ölümünden İsrail hapishane idaresinin sorumlu tutulduğu açıklamada, İsrail hapishanelerinde tutulan 9 bin 700’ü aşkın Filistinlinin akıbetinden de hapishane idaresinin mesul olduğu kaydedildi.

Açıklamada, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail hapishanelerinde ölen Filistinlilerin sayısının 19’a çıktığı aktarıldı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Mısır, IMF incelemesi öncesi akaryakıt fiyatlarını %15 artırdı

Yayınlanma

Mısır, Aralık 2025’e kadar sübvansiyonları kademeli olarak kaldırma planının bir parçası olarak akaryakıt fiyatlarını artırdı. Bu hamle, vatandaşların hoşnutsuzluğuna yol açan elektrik kesintilerinin devam ettiği bir dönemde geldi.

Mısır 2022’den bu yana, verdiği kredilere karşılık Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) talep ettiği ekonomik bir “reform” programı uyguluyor. Bu program çerçevesinde para birimi dört kez devalüe edildi, gıda ve enerji sübvansiyonları önemli ölçüde azaltıldı, ancak bazıları hala yürürlükte.

The National’a konuşan mali analistler, akaryakıttaki fiyat artışlarının IMF’nin Mısır’a verdiği 820 milyon dolar tutarındaki kredinin üçüncü diliminin ödenmesi için temel bir şart olduğunu söyledi.

IMF, Mısır’ın gıda ve yakıt sübvansiyonlarının kaldırılması şartını yerine getirmesini beklerken reform programının üçüncü incelemesi 10 Temmuz’dan 29 Temmuz’a ertelendi.

IMF’nin mart ayında kredi programını 5 milyar dolar genişletmesinden bu yana hükümet akaryakıt fiyatlarına ikinci kez zam yaptı. Mısır, anlaşmanın bir parçası olarak yakıt sübvansiyonlarını azaltmayı taahhüt etmişti.

Nisan ayında IMF, Mısır’ın 2024/25 yıllarında yakıt sübvansiyonları için 331 milyar Mısır lirası (6,85 milyar dolar), 2025/26 yıllarında ise 245 milyar Mısır lirası harcayacağını tahmin etmişti.

The National’ın haberine göre hükümetin sübvansiyonları kaldırma çabaları, son yıllarda yaşam maliyetlerinin arttığını söyleyen vatandaşların direnişiyle karşılaştı. Günlük yaşamı sekteye uğratan ve Mısırlılar arasında öfkeye yol açan sürekli elektrik kesintileri durumu daha da kötüleştirdi.

Hükümet elektrik kesintilerini rekor tüketim ve teknik arızalara bağlıyor ancak pek çok vatandaş bu açıklamaları bahane olarak görüyor.

Bazı uzmanlar sübvansiyonların azaltılmasının uzun vadede elektrik sektöründe yeni yatırımlar için alan açacağını ve nihayetinde elektrik kesintilerini ortadan kaldıracağını söylüyor.

Ancak hükümet kısa vadede IMF’nin şartlarını yerine getirmek ve halkın hoşnutsuzluğunu yönetmek arasında tehlikeli bir yolda ilerlemek zorunda.

Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar, IMF kredilerini güvence altına almak için gerekli olsa da hükümet ile vatandaşlar arasındaki ilişkiyi daha da gerginleştirebilir.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Ateşkes müzakerelerine “Biden” rötarı

Yayınlanma

İsrail müzakere ekibi, Hamas ile ateşkes ve esir takası müzakereleri için bugün Doha’da yapılması planlanan görüşmeleri bir hafta sonraya erteledi.

Üst düzey bir İsrailli yetkili, gecikmenin nedeninin Başbakan Binyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki görüşmenin ertelenmesi olduğunu belirterek, Başbakan’ın nasıl ilerleneceğini değerlendirmek üzere ortaya çıkan anlaşmayı Biden’la görüşmeyi planladığını söyledi.

Kaynak ayrıca müzakere ekibinin toplantıdan sonra görüşmeler için yola çıkacağını söyledi, ancak tam zamanını belirtmedi. İsrail medyası heyetin ancak önümüzdeki hafta yola Doha’ya gidevileceğini bildirdi. Kaynak, gecikmeye rağmen müzakerecilerin Arap arabulucularla görüşmeleri uzaktan sürdürdüğünü vurguladı.

Hamas’ın elindeki rehinelerin aileleri, heyetin seyahatinin ertelendiği haberine öfke duyduklarını ifade ettiler.

Rehinelerden Matan Zangauker’in annesi Einav Zangauker, “Netanyahu Kongre önünde masadaki anlaşmayı kabul ettiğini açıklamak yerine, kişisel nedenlerle anlaşmanın ilerlemesini engelliyor” dedi.

Ayrıca aileler, İsrailli müzakere heyetiyle “acil toplantı” yapılmasını talep etti.

“Esir Aileleri Forumu” tarafından yapılan açıklamada müzakereler konusunda güven krizinin olduğuna işaret edildi. Açıklamada, “Başbakan (Binyamin Netanyahu) iki haftadır arabulucuların anlaşmanın uygulanmasına ilişkin taleplerine yanıt vermekten kaçınıyor” denildi.

Esir ailelerine müzakere sürecine dair sağlanan bilgilerin gerçekliği yansıtmadığı aktarılarak, “Bu ayak sürüme, sevdiklerimizi geri getirme şansının kasıtlı sabote edilmesidir. Müzakereleri etkili şekilde baltalıyor ve ciddi bir ahlaki başarısızlığa işaret ediyor” denilen açıklamada, esirlerin geri dönüşüne ilişkin “dürüst rapor” sunmanın güvenlik servislerinin sorumluluğunda olduğu vurgulandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English