Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Putin, Belarus ile güvenlik anlaşmasını Duma’ya sundu

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya ile Belarus arasındaki güvenlik garantileri anlaşmasını onay için Duma’ya sundu. Anlaşma, taraflardan birine yönelik silahlı saldırının diğerine yapılmış sayılacağını ve nükleer silah kullanımını da içeren karşılıklı savunma önlemlerini içeriyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya ile Belarus arasındaki güvenlik garantileri anlaşmasının onaylanması için parlamentonun alt kanadı Duma’ya sundu.

Anlaşma, 6 Aralık 2024’te imzalanmıştı. Karara göre, belgeyi Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandr Gruşko sunacak.

Anlaşma, taraf devletlerden birine yapılan silahlı saldırının, bir bütün olarak kendisine karşı yapılmış bir saldırı olarak kabul edilmesini öngören bir madde içeriyor.

Bu durumda, Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nın 51. maddesine uygun olarak, ellerindeki tüm güç ve araçları kullanarak karşılık verecekler.

Söz konusu madde, bir devletin silahlı saldırı durumunda meşru müdafaa hakkını kullanmak amacıyla askeri güce başvurma hakkından bahsediyor.

Saldırı eylemlerini önlemek ve püskürtmek amacıyla anlaşma, Belarus topraklarında Rus askeri tesislerinin ve askeri birliklerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Ayrıca, anlaşma Rusya’nın nükleer silahlarına ilişkin maddeler de içeriyor. Buna göre, nükleer silahlar, nükleer ve nükleer olmayan askeri çatışmaları önlemenin önemli bir unsuru ve kullanımı son çare olan bir caydırıcılık aracı olarak kabul ediliyor.

Bunun yanı sıra, taraf devletlerden birine nükleer saldırı yapılması hâlinde veyahut taraflardan herhangi birine karşı konvansiyonel silahlarla yapılan ve egemenliğine veya toprak bütünlüğüne yönelik kritik bir tehdit oluşturan bir saldırı durumunda da kullanılabilecek.

Üçüncü devletler ve uluslararası kuruluşlar Rusya veya Belarus’a karşı “iktisadi ve diğer nitelikteki kısıtlayıcı önlemler” uygularsa, taraflar karşılıklı destek de dâhil olmak üzere bu önlemlere karşı toplu olarak koyabilecekler.

Merkezi Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Bilimsel Diplomasi ve Gelecek Vadeden Akademik Girişimler Merkezi Direktörü Vyaçeslav Sutırin, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte, anlaşmanın Rusya ile Belarus arasındaki müttefik ilişkilerinde yeni bir jeopolitik gerçekliği sabitlediğini belirtiyor.

Sutırin, anlaşmanın yalnızca askeri tehditler alanında değil, aynı zamanda Birlik Devleti taraflarının anayasal düzenine yönelik saldırılar durumunda da karşılıklı yükümlülükler öngördüğünü ifade ediyor. Bu nedenle Rusya ve Belarus, hem askeri hem de siyasi hibrit tehditleri püskürtmeye hazırlanıyor.

Ayrıca, konvansiyonel silahlarla yapılan ve egemenlik için kritik bir tehdit oluşturan askeri saldırılara yanıt olarak nükleer silah kullanılmasına ilişkin madde de son derece önemli.

Uzman, anlaşmanın onaylanmasının, Rusya-Belarus ilişkilerinin 2020’den bu yana katettiği uzun yolu sabitlediğini ve ülkeleri Doğu Avrupa’daki yeni tehditlere karşı daha hazırlıklı hâle getirdiğini sözlerine ekliyor.

RuBaltic.Ru analiz portalının genel yayın yönetmeni Aleksandr Nosoviç, bu anlaşmanın NATO ülkelerine bir sinyal olarak algılanması gerektiğini ve Belarus topraklarında konuşlandırılan Rus nükleer silahlarına ilişkin maddelerin ise Batılı ülkelerin konvansiyonel silahlardaki ezici üstünlüğünün bir anlamı olmadığına dair bir hatırlatma olduğunu söylüyor.

Nosoviç, nükleer faktörün NATO’nun konvansiyonel silahlardaki üstünlüğünü değersizleştirdiğini ve güvenlik garantileri anlaşmasının, Belarus’a karşı bir saldırı durumunda Rusya’nın onu korumak için nükleer silah kullanacağına dair doğrudan bir sinyal olduğunu belirtiyor.

Uzman, bunun hem Belarus’un hem de Rusya’nın kuzeybatısının ve öncelikle Kaliningrad oblastının barışçıl gelişimine dair bir umut yarattığını ifade ediyor.

Ayrıca, bu anlaşmanın taşıdığı siyasi iddia, Batı’nın Birlik Devletine yönelik tutumundan bağımsız olarak, askeri-stratejik alanın tam teşekküllü bir katılımcısı olduğu, dolayısıyla taraflardan birine yapılan saldırının otomatik olarak diğerine karşı da bir saldırı anlamına geldiği yönünde.

Rusya ile Belarus, güvenlik garantileri ve nükleer silahlar konusunda anlaşma imzalayacak

DİPLOMASİ

BAE’de Rusça konuşan personeli olan otel sayısı Türkiye’yi geçti

Yayınlanma

Birleşik Arap Emirlikleri, Rusça konuşan personeli olan otel sayısında Türkiye’yi geride bırakarak Rus turistler için başat destinasyonlardan biri hâline geldi. Dubai’de Rusça kullanımı yaygınlaşırken, Rus turistlerin harcamaları ve emlak yatırımları da kayda değer ölçüde arttı. Dubai, Ruslar için hem turizm hem de iş kurma açısından cazip bir merkez olarak öne çıkıyor.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Rusça konuşan personeli olan otel sayısında Türkiye’yi geride bıraktı.

101hotels platformunun verilerine göre, Türkiye’de bu tür otellerin sayısı 299 iken, BAE’de bu sayı 377’ye ulaştı.

Oteller, Arapça ve İngilizcenin yanı sıra Rusça tabelalar da kullanmaya başladı. Rusça, devlet portallarında ve kamusal alanlarda da yer almaya başladı.

2023’te Dubai’de Visit Dubai portalının Rusça versiyonu resmen başlatıldı, metroda ve mağazalarda Rusça duyurular ve reklamlar yer aldı, havalimanlarında yönlendirme tabelaları çevrildi.

Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki bir plajda bulunan popüler bir seyahat blog yazarı, “Merak ediyorum, yan otelde Rusya’dan gelmeyen tek bir turist var mı? Bizim otelde kesinlikle yok,” diye yazdı.

Kendi otelinin yakınında tek bir yabancı görmediğini ve başka bir dilde tek bir kelime duymadığını belirtti.

Dubai, pandemiden sonra Rusya’dan gelen turist akışını sadece yeniden sağlamakla kalmadı, aynı zamanda pandemi öncesi seviyeyi ikiye katladı.

2019’da BAE, Ruslar arasında en popüler ilk 10 destinasyon arasında bile yer almazken, geçen sene pandemi öncesi seviyeye hâlâ dönemeyen Türkiye’nin ardından ikinci sıraya yükseldi. BAE, Çin’i geride bıraktı ve geçen yıl Rusların toplam seyahat sayısı 2 milyonu aştı.

Dubai aynı zamanda Rusya vatandaşlarının göç ettiği bir merkez hâline geldi. Resmi verilere göre Dubai’de yaklaşık 60 bin Rusya vatandaşı yaşıyor, ancak gayri resmi tahminlere göre bu sayı 500 bine kadar çıkabiliyor.

Öte yandan BAE merkezli Elite Merit Real Estates’in analizleri, Rusların Dubai’deki lüks emlak piyasasında lider konuma yükseldiğini gösteriyor. Yatırımları 2024’te yüzde 20 arttı ve tahminler bu yükselişin devam edeceğini gösteriyor.

Bu rakamlar, ülkedeki hizmet sektörünü doğrudan etkiliyor. Dubai Ekonomi ve Turizm Dairesinin raporuna göre, Rus turistler Dubai’deki harcamalarda ilk üçte yer alıyor ve sadece Hindistan ve Çin’den gelen turistlerin gerisinde kalıyor.

Bununla birlikte, Rusların restoran ve mağazalardaki ortalama harcaması Avrupalılardan yüzde 30 ila 40 daha yüksek. Dubai’de Rusların sahip olduğu yaklaşık 30 restoran bulunuyor ve bunların 20’si son 1,5 yılda açıldı.

Restoran işletmecileri iyimser. RestCon şirketinin direktörü Yelena Perepelitsa, “Rus şirketleri için yaptırımlarla ilgili bir sorun yok ve Rus restoranlarına olan talep önemli ölçüde arttı. Birçok kişi sadece BAE’de düzenli olarak tatil yapmakla kalmadı, aynı zamanda işlerini de buraya taşıdı,” diye konuştu.

Ruslar, kendi dillerinde diğer hizmetlere de erişebiliyor. Dubai’deki sağlık sektörü, Rusya’dan gelen doktor akını yaşıyor.

Son iki yılda şehirde eski SSCB ülkelerinden yatırımcılar tarafından kurulan 30 yeni klinik açıldı.

Sadece geçen sene Dubai’deki sağlık camiasına Rusça konuşan 150 uzman katıldı. Rusça konuşan sağlık çalışanları arasında relokasyon hizmetlerine olan talep giderek artıyor. Volna şirketi, 2024’te 9 bin başvuru aldı.

ABD, Rusya vatandaşları için ülkeye giriş kurallarını sıkılaştırmayı planlıyor

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Almanya, HTŞ yönetimi ile sığınmacıların dönüşü için gizli görüşmeler yapıyor

Yayınlanma

Almanya’nın Suriyeli sığınmacıların geniş çaplı geri dönüşü için seçenekleri araştırdığı ve Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser’in HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani (Ahmed eş-Şara) ile görüşmelere başladığı bildiriliyor.

Alman gazetesi BILD’in edindiği bilgilere göre Berlin şartları müzakere etmek üzere Şam’a diplomatik bir ziyaret gerçekleştirmeyi düşünüyor.

İçişleri Bakanlığından bir sözcü Alman gazetesine yaptığı açıklamada Şam’daki geçici hükümetle özellikle Almanya’da yaşayan Suriyelilerin geri dönüşü konusunda görüşmelerin devam ettiğini doğruladı fakat bakanlık “belirli seyahat planları” hakkında yorum yapmaktan kaçındı.

Olası bir anlaşma Almanya’da yaşayan yaklaşık 974.000 Suriyelinin ülkelerine dönmesini sağlayabilir. Hükümet rakamlarına göre bu kişilerin yaklaşık 512.000’i yılda yaklaşık dört milyar avro tutarında devlet yardımı alıyor ki bu da yardım alan kişi başına ayda ortalama 664 avro anlamına geliyor.

Aralık ayından bu yana İçişleri Bakanlığı, Federal Göçmen Bürosu ile işbirliği içinde, gönüllü geri dönüşleri kolaylaştırmak için “pragmatik yolları” inceliyor. Önerilerden biri, Suriyelilerin Almanya’daki koruma statülerini hemen kaybetmeden kendi ülkelerindeki koşulları değerlendirmek üzere geri dönmelerine izin verilmesini içeriyor. Suriye’ye tek seferlik bir “keşif gezisinin” düşünüldüğü bildiriliyor.

Habere göre, göçten sorumlu İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Bernd Krösser’e yakın yetkililer, “Sünni İslam”a bağlı Suriyelilerin sonunda koruma statülerinin iptal edilebileceğini iddia ediyor.

Yetkililer, “Sünni” olarak tanımladıkları Suriye yönetimi altında bu kişilerin zulüm tehdidiyle karşı karşıya olmadığını savunuyor.

Suriye’nin sahil bölgesinde Alevilere yönelik katliamların ardından Almanya “kınama” açıklaması yapmıştı. Berlin, bugün düzenlenen Suriye bağışçılar konferansında Suriye’ye 300 milyar avro ek yardım yapacağını duyurmuştu.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İngiltere, Ukrayna’ya binlerce asker göndermeye hazırlanıyor

Yayınlanma

The Times‘ın haberine göre, İngiltere, olası bir ateşkesi denetlemek üzere Ukrayna’ya binlerce askerini süresiz olarak göndermeyi planlıyor. İngiltere, Fransa, Türkiye, Kanada ve Avustralya’nın da aralarında bulunduğu ülkelerle birlikte Ukrayna’ya asker gönderme konusunda anlaştı.

The Times gazetesinin hükümet kaynaklarına dayandırdığı haberine göre İngiltere, Moskova ile Kiev arasında olası bir ateşkesi denetlemek üzere binlerce askerini Ukrayna’ya süresiz olarak göndermeye hazırlanıyor.

Hükümetten ismi belirtilmeyen üst düzey bir yetkili, “Bu, yıllar sürecek uzun vadeli bir taahhüt. Barış anlaşmasını sürdürmek ve Rusya’yı caydırmak için ne kadar gerekirse o kadar,” ifadelerini kullandı.

Gazetenin paylaştığı verilere göre, İngiltere, Fransa, Türkiye, Kanada ve Avustralya ile birlikte Ukrayna’ya asker gönderme konusunda anlaştı.

30’dan fazla ülke de misyonu silah ve lojistik destekle desteklemeyi kabul etti. Toplamda, Ukrayna’ya yardım etmek isteyen “gönüllüler koalisyonu” 30 bin kadar barış gücü gönderebilir.

Ancak bu birlik, yalnızca Moskova ile Kiev arasında bir barış anlaşması imzalandığında Ukrayna’ya gidecek.

‘Çatışmanın doğrudan tarafı olurlar’

Öte yandan Moskova, NATO ülkelerinin Ukrayna’ya asker konuşlandırmasına kesin bir şekilde karşı çıkıyor. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandr Gruşko, bu tür girişimlerin tamamen yersiz ve anlamsız olduğunu belirterek, “Eğer bu birlikler orada bulunursa, bu durum onları çatışmanın doğrudan tarafı yapar ve tüm sonuçlarıyla birlikte çatışma bölgesinde yer aldıkları anlamına gelir,” dedi.

Gruşko, yalnızca barış anlaşmasının uygulanmasını izleyecek silahsız gözlemcilerin söz konusu olabileceğini belirtti.

Diğer yandan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, savaşın sona ermesinin ardından Ukrayna’da Avrupa barış gücünün konuşlandırılmasının Rusya’nın onayını gerektirmeyeceğini söyledi.

Macron, “Ukrayna egemen bir devlettir ve eğer müttefik askerlerin kendi topraklarında bulunmasını talep ederse, buna katılıp katılmamaya Rusya karar veremez,” ifadesini kullandı.

Aynı zamanda Macron, barış gücünün konuşlandırılmasının müzakerelerin bir maddesi olacağını belirterek, “Ukraynalıların hiçbir şekilde toprak tavizi vermemesi ve hiçbir güvenlik garantisi olmaması açık,” diye ekledi.

İngiltere ve Fransa tarafından hazırlanan plana göre, barış güçleri Kiev, Odessa ve Lviv’e gönderilebilir.

Bu güçler, Ukrayna ordusuna ikmal ve eğitim sağlamakla görevli “destek güçleri” olarak orada bulunacaklar.

Daha önce Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, olası bir barış anlaşmasının uygulanmasını etkili bir şekilde denetlemek için ülkeye 100 bin barış gücü askeri yerleştirilmesi çağrısında bulunmuştu.

ABD, Avrupa barış gücünün konuşlandırılmasını destekledi, ancak kendi askerlerini göndermeyi reddetti.

Bloomberg: Erdoğan, Ukrayna’ya barış gücü göndermeyi planlıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English