Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Putin, Kuzey Kore birliklerini Kusk’ta mı kullanacak?

Yayınlanma

Yüzlerce Kuzey Koreli asker Rusya’nın uzak doğusundaki askeri üslerde eğitim yaparken görüntülendi. Kiev yönetimi ve Batı bu askerlerin Ukrayna’ya karşı Rusya’nın yanında savaşmak üzere konuşlandırıldığını söylüyor.

Güney Kore istihbarat servisinin iddiasına göre, Kuzey Koreli birlikler, ağustos ayından bu yana kısmen Ukrayna’nın elinde bulunan Kursk bölgesinin Rusya tarafından geri alınmasına yardımcı olmak üzere gönderilen 12.000 kişilik kuvvetin bir parçası.

Pyongyang daha önce de Rusya’ya topçu mühimmatı ve KN-23 balistik füzesi gibi diğer silahları tedarik etmiş ve bunlara savaş alanında kullanımlarını denetlemek üzere gönderilen Kuzey Koreli subaylar eşlik etmişti.

Ukraynalı analistlere göre, Rusya’nın Ukrayna birliklerini püskürtmek için Kursk’taki 50.000 kişilik birliğini iki katına çıkarması ve Ukrayna cephesinde büyük kazanımlar elde etmek için yeni bir seferberlik dalgası düzenlemesi gerekeceğinden, bu kuvvet muhtemelen savaşın gidişatını değiştirmek için çok küçük.

Ancak Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü’nde kara savaşları konusunda kıdemli araştırma görevlisi olan Jack Watling’e göre Kuzey Kore’nin Rusya’nın sayıca artmasına yardımcı olma kabiliyeti Ukrayna’ya daha fazla sorun yaratabilir.

“Uyumları oldukça iyi olabilir. Makul bir morale sahip olabilirler. Rusların [başarmakta] zorlandığı bir ölçekte faaliyet gösterebilirler,” yorumunu yapan Watling, “Rusların şu anda sahip olduklarından daha iyi olmak için oldukça düşük bir çıta” diye ekledi.

Financial Times’a konuşan Watling, Rusya’nın bariz komuta ve kontrol sorunlarıyla karşılaşması muhtemel olsa da, Suriye’deki iç savaşta hükümet birlikleri, İran destekli güçler ve milislerle operasyonları yönetme deneyiminin Moskova’nın komuta kademesine üzerine inşa edebileceği bariz bir model sunacağını söyledi.

Güney Kore Ulusal İstihbarat Servisi’ne göre Rusya’ya gönderilen askerler Kuzey Kore’nin “Fırtına Birliği” olarak bilinen elit bir birimi olan On Birinci Ordu’dan.

Seul’deki Güney Kore devletine bağlı Ulusal Güvenlik Stratejisi Enstitüsü’nde kıdemli bir araştırmacı olan Go Myong-hyun FT’ye verdiği demeçte, “Bunlar sıradan Kuzey Kore askerleri değil, çoğuna asla yeterli savaş eğitimi verilmiyor. Bunlar iyi donanımlı, yüksek eğitimli mobil hafif piyadeler” dedi.

Go’ya göre, Kim “her zaman” Ukrayna’ya asker göndermeyi istemişti çünkü bu sayede Moskova üzerinde daha fazla baskı kurabilecek ve balistik füze, uzay ve nükleer programlarını güçlendirmek için sofistike Rus askeri teknolojilerine erişebilecekti.

Berlin’deki Carnegie Rusya Avrasya Merkezi Direktörü Alexander Gabuev’e göre Moskova, Kuzey Kore’yi çok ihtiyaç duyduğu finansman, gıda ve yakıtla ödüllendirebilir ya da gelişmiş silahlar transfer ederek izole edilmiş komünist devletle ortaklığını derinleştirebilir.

Bu, gelişmiş silah tasarımlarının transferini, Rus ve Kuzey Koreli bilim insanları arasında füze teknolojisi ve denizaltı savaşı konusunda işbirliğini içerebilir.

FT’ye konuşan Gabuev, bu tehdidin Güney Kore’yi misilleme olarak Ukrayna’ya desteğini artırmaya itebileceğini de sözlerine ekledi. Seul, Rusya’nın Pyongyang’a savunma ile ilgili gelişmiş teknolojiler sunarak karşılık vereceği korkusuyla Batılı ortaklarının Kiev’e silah sağlama girişimlerine direniyor.

Ölümcül olmayan askeri ve insani yardım bağışlarının yanı sıra Seul, yardımlarını ABD’nin Ukrayna’ya gönderdiği 155 mm’lik top mermisi stoklarını yenilemekle sınırladı.

Ancak salı günü bir başkanlık yetkilisi Güney Kore devlet medyasına yaptığı açıklamada Seul’ün Kiev’e savunma silahları göndermeyi değerlendireceğini söyledi ve “eğer bir eşik aşılırsa, nihayetinde saldırı silahlarını da düşünebiliriz” dedi.

Bu, 105mm ve 155mm top mermilerine ek olarak, Kiev’in diğer askeri donanımların yanı sıra Güney Kore’nin obüs ve füze savar sistemlerinden oluşan müthiş cephaneliğinden de stok alması anlamına gelebilir.

Gabuev, Güney Kore’nin aynı zamanda Kuzey Kore’nin en önemli ortağı olan Çin ve Rusya ile de gizli diplomasiyi artırarak gelişmiş silah transferlerine karşı koymaya çalışacağını söyledi.

Gabuev, “Çin, Kuzey Kore-Rusya askeri ilişkilerinin derinleşmesinden pek memnun olmadığının sinyallerini veriyor. Güney Kore, Çin bu sorunu çözmezse Kore yarımadasında ABD ile işbirliğini artıracağını Çin’e kesinlikle anlatabilir” değerlendirmesini yaptı.

Ancak Go, Kuzey Kore’nin asker göndermedeki nihai amacının, Rusya’nın Kore yarımadasındaki herhangi bir çatışmaya kendi tarafında müdahale etme taahhüdünü güvence altına almak olduğunu söyledi ve şunları ekledi: “Bu durumda, Güney Koreli ve ABD’li askeri planlamacıların yarımadadaki bir çatışmanın nasıl sonuçlanabileceğine dair varsaydıkları her şeyin yeniden düşünülmesi gerekecek.”

DİPLOMASİ

Xi Jinping, Brüksel’in davetini reddetti

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in, Avrupa Birliği ile ilişkilerin 50. yıldönümü münasebetiyle düzenlenecek bir zirve için Brüksel’i ziyaret etmesi yönündeki ilk daveti geri çevirdiği bildirildi.

Konuyla ilgili bilgi sahibi iki kişinin Financial Times’a verdiği bilgiye göre Pekin, AB yetkililerine Çin’in ikinci sıradaki lideri Başbakan Li Qiang’ın zirve için Brüksel’de Xi yerine Avrupa Konseyi ve Komisyon başkanlarıyla görüşeceğini söyledi.

AB-Çin zirvelerinin ev sahipliği geleneksel olarak Brüksel ve Pekin arasında değişiyor. Brüksel’deki zirveye genellikle başbakan katılır, Xi ise Pekin’de ev sahipliği yapar; ancak AB, diplomatik ilişkilerin yarım yüzyılını anmak üzere düzenlenen bu toplantının önemine binaen Çin Devlet Başkanı’nın katılması gerektiğine inanıyor.

Her iki taraf da görüşmelerin devam ettiğini söyledi, ancak Xi’nin daveti reddetmesi Brüksel’deki pek çok kişide soru işaretleri bıraktı.

Bu yılki zirve AB-Çin ilişkileri açısından özellikle hassas bir döneme denk geliyor.

Rusya’nın 2022’de Ukrayna müdahalesinden bu yana Brüksel ve Pekin arasındaki gerilim artmış, AB Çin’i Kremlin’i desteklemekle suçlamıştı. AB ayrıca Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara sübvanse edildikleri gerekçesiyle gümrük vergisi uyguluyor.

AB yetkilileri, geçen yıl blokla 304.5 milyar Avro ticaret fazlası veren Çin’in, endüstrilerine yönelik sübvansiyonları azaltarak ve dünyanın en büyük ikinci ekonomisinde iş yapan yabancı şirketler için ticaret engellerini düşürerek ticareti yeniden dengelemek için yeterince çaba göstermediğini iddia ediyor.

Üst düzey bir AB diplomatı Financial Times’a yaptığı değerlendirmede, “ilişkiler buz gibi” dedi.

Çin’in Fransa’daki eski büyükelçisi ve şu anda Pekin’in Avrupa işlerinden sorumlu özel temsilcisi olan Lu Shaye, Çin’in Avrupa’ya yönelik politikasının her zaman “barış, dostluk, işbirliği ve karşılıklı yararı savunduğunu” söyledi.

“Bu hiçbir zaman değişmedi. Sadece ABD’nin Avrupa’ya yönelik mevcut politikasıyla olan tezat, Çin’in Avrupa’ya yönelik politikasının daha da vizyoner, adil ve makul görünmesini sağlıyor. Umarım bu [Avrupa için] bir uyandırma çağrısı olur” dedi.

Diplomat, “Çin, Avrupa’nın [Ukrayna barış görüşmelerinde] müzakere masasında bir koltuğa sahip olmasını beklediklerini bile söyledi” diye ekledi.

AB’nin ticaret şefi Maroš Šefčovič bu ayın sonunda Çin’i ziyaret edecek. İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares geçen ay Financial Times’a verdiği demeçte AB’nin de potansiyel fırsatları görmesi gerektiğini söyledi. Albares, Çin “bir ortak olabiliyorsa, bundan faydalanalım” dedi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen şubat ayında yaptığı açıklamada AB’nin sanayisini koruyarak “riskleri azaltmaya” devam edeceğini belirtirken “ticaret ve yatırım bağlarımızı daha da genişletebilecek anlaşmalar bulabiliriz” dedi.

Trump’ın çelik ve alüminyuma getirdiği yüzde 25’lik gümrük vergisi, sanayi grupları bunun yol açacağı zararlar konusunda uyarıda bulunsa da AB’yi karşılık vermeye zorladı. Ancak üst düzey bir AB yetkilisi, Çin söz konusu olduğunda kritik bir odak noktasının, tarifeler nedeniyle ABD pazarından çıkarılan Çin ürünlerinin “dalgasını” dışarıda tutacak savunma tedbirleri olduğunu söyledi.

Cuma günü AB, naylon ve diğer pek çok ürünün üretiminde kullanılan adipik asitin Çin’e ihracatına karşı bir anti-damping soruşturması başlattı. Bu, ekim ayından bu yana tatlı mısır, metal vidalar ve mumlarla ilgili olanlar da dahil olmak üzere 11. dava.

Bir AB yetkilisi “Hem bu yılki AB-Çin zirvesinin tarihinin belirlenmesi hem de temsil düzeyi konusunda gayrı resmi görüşmeler devam ediyor” dedi.

Çin Dışişleri Bakanlığı ise konuyla ilgili olarak “sağlayabilecekleri herhangi bir bilgi” olmadığını söyledi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Kiev, görüşmeler sonrası Odessa’nın statüsü konusunda endişeli

Yayınlanma

The New York Times’ın haberine göre, ABD Başkanı Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Putin’i toprak konularında destekleyebileceği ve Odessa limanını müzakere masasına getirebileceği yönündeki endişeler Kiev’i tedirgin ediyor. Trump yönetiminin Ukrayna’nın Kırım dahil toprak kayıplarını kabul etmesini beklediği belirtilirken, Putin’in Odessa’yı ‘Rus şehri’ olarak nitelendirmesi ve olası bir ihtilaf veya çözüm sembolü olarak görmesi, Ukrayna’daki kaygıları artırdı.

The New York Times (NYT) gazetesi, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin yardımcılarına dayandırdığı haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i toprak konusunda destekleyebileceği ve kritik öneme sahip Odessa limanını müzakere gündemine dahil edebileceği yönündeki endişeler Kiev’i tedirgin ediyor.

Gazete, Trump yönetiminin Ukrayna’nın Kırım dahil toprak kayıplarını kabul etmesini beklediğini belirtiyor.

ABD Başkanı Trump ise bu konudaki görüşmelerin detaylarını ve gelecekteki çözüm planlarını henüz açıklamadı.

Odessa, Ukrayna’nın güneybatısında, Karadeniz’in kuzeyinde yer alan bir şehir ve Odessa oblastının idari merkezi. 2021 yılı itibarıyla şehrin nüfusu 1 milyonu aşıyordu.

Odessa’nın resmi kuruluş tarihi, Rus İmparatoriçesi II. Katerina’nın Hacıbey Limanı’nın (1795’te Odessa olarak değiştirilmeden önce şehrin adı Hacıbey’di) genişletilmesi yönünde karar aldığı 2 Eylül 1794 olarak kabul ediliyor.

Putin, ateşkes için Ukrayna ordusunun Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC), Lugansk Halk Cumhuriyeti (LHC), Herson ve Zaporojye oblastlarından çekilmesini, bu dört bölgenin ve Kırım’ın Rusya’nın parçası olarak tanınmasını, Ukrayna’nın tarafsız ve nükleer silahsız statüsünü kabul etmesini ve uluslararası yaptırımların kaldırılmasını şart koşmuştu.

Rusya Devlet Başkanı ayrıca Odessa’yı “Rus şehri” olarak nitelendirmiş ve şehrin “ihtilaf veya çözüm sembolü” olabileceğini belirtmişti.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Ukrayna’nın herhangi bir barış anlaşmasında toprak tavizleri vermek zorunda kalacağını iddia etmişti.

Zelenskiy ise Putin’in şartlarını ültimatom olarak nitelendirmiş, kaybedilen bölgelerin Rusya’ya ait olduğunu kabul etmeyi defalarca reddetmiş ve çatışma sona erdikten sonra bu bölgelerin diplomatik yollarla geri alınabileceğini belirtmişti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Kremlin’den Batı’nın Ukrayna’ya asker konuşlandırma planlarına tepki

Yayınlanma

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, NATO ülkelerinden Ukrayna’ya asker konuşlandırılması tartışmalarının tehlikeli bir eğilim olduğunu belirtti. Peskov, Moskova’nın Ukrayna ile ilgili temel sorunların çözümüyle mümkün olabilecek bir uzlaşmayı desteklediğini vurgularken, Batı’nın bu tür adımlarının yeni sorunlara yol açabileceğini ifade etti.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Mayak Radyosu’na yaptığı açıklamada, NATO ülkelerinden Ukrayna’ya asker konuşlandırılması tartışmalarının tehlikeli bir eğilim olduğunu söyledi.

Peskov, “Avrupalılar neyden bahsediyor? NATO birliklerinin Ukrayna topraklarına konuşlandırılmasından. Biz ise sürdürülebilir bir çözümün ancak Ukrayna ile ilgili temel sorunların dikkate alınması ve çözülmesiyle mümkün olabileceğini söylüyoruz. Onlar ise ek sorunlar yaratmaya hazırlanıyorlar. Bundan ne çıkar? Hiçbir şey çıkmaz,” ifadesini kullandı.

Bu ayın başlarında Londra ve Paris, Ukrayna’da ateşkes sağlanmasına yönelik bir plan sundu.

Söz konusu plan, bir ay boyunca “havada, denizde ve enerji altyapısına yönelik saldırılarda ateşkesi” içeriyor ve ikinci aşamada Batılı birliklerin Ukrayna’ya konuşlandırılmasına izin veriyor.

Kiev, 11 Mart’ta 30 günlük bir ateşkes için hazır olduğunu açıkladı.

Moskova henüz bu konuda nihai kararını açıklamadı. Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu fikri desteklediğini ancak anlaşmaya varılmadan önce netleştirilmesi gereken bazı nüanslara işaret etti.

Diğer yandan The Times gazetesinin haberinde, İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in Ukrayna’da barışı sağlama konusunda “gönüllüler koalisyonu” ülkelerinin liderleriyle yaptığı görüşmelerde, bölgeye 10 binden fazla askerden oluşan bir birlik gönderme planlarından bahsettiğini aktardı. Bu ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise 100 bin barış gücüne ihtiyaç olduğunu söylemişti.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandr Gruşko, taraflar arasında bir anlaşmaya varıldıktan sonra barış anlaşmalarına herhangi bir yabancı eşliğin tartışılmasının mümkün olabileceğini belirtti.

Gruşko, “Taraflar, ‘barış paketinin’ uluslararası bir eşliğe ihtiyaç duyduğu konusunda bir anlayışa varırlarsa, o zaman bir tartışma konusu ortaya çıkar. Söz konusu olan, bu anlaşmanın belirli yönlerinin uygulanmasını izleyecek silahsız gözlemciler, sivil bir misyon veya garanti mekanizmaları olabilir. Şimdilik bunlar sadece laf kalabalığı,” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English