Ortadoğu
Reuters: ABD, Lübnan Merkez Bankası başkanlığı için adaylarla görüşüyor

ABD, Hizbullah’ın mali kaynaklarını engelleme gerekçesiyle Lübnan Merkez Bankası başkanının seçimi sürecine müdahil oldu. Washington yönetiminin, Lübnan Merkez Bankası başkanlığı için bazı adaylarla görüştüğü iddia ediliyor.
Lübnan, beş yılı aşkın süredir devam eden ekonomik kriz nedeniyle büyük bir mali çöküş yaşarken, ABD’nin bölgedeki etkisini artırmaya yönelik hamleleri dikkat çekiyor. Üç Lübnanlı kaynak, bir Batılı diplomat ve Trump’ın ilk döneminde görev almış bir yetkiliye göre, Washington yönetimi, Lübnan Merkez Bankası başkanlığı için bazı adaylarla görüşüyor. Kaynaklar ABD’li yetkililerin adaylarla Washington’da ve Lübnan’daki ABD Büyükelçiliği’nde görüşmeler yaptığını söylüyor.
Lübnanlı kaynaklara göre ABD’li yetkililer, adaylara Lübnan bankacılık sistemi üzerinden “terörün finansmanıyla” nasıl mücadele edeceklerini ve Hizbullah’a karşı durup duramayacaklarını soruyor.
ABD’nin Hizbullah’ın Lübnan bankacılık sistemi üzerinden yasadışı finansmanını engellemeyi amaçladığı değerlendiriliyor. İsrail’in geçen yılki saldırılarında büyük kayıplar veren Hizbullah’ın Lübnan hükümeti üzerindeki etkisi azalmış durumda. Bu süreçte, ABD’nin desteklediği Joseph Avn, Lübnan Cumhurbaşkanı olarak seçilirken, Hizbullah’a doğrudan yer verilmeyen yeni bir hükümet göreve geldi. Yeni yönetimin şimdi ise aralarında Merkez Bankası başkanlığı da bulunan kritik atamaları yapması gerekiyor.
Trump yönetimi yetkilisi, bu görüşmelerin “olağan diplomatik temasların” bir parçası olduğunu iddia etti. Yetkili, ABD’nin Lübnan hükümetine adayların niteliklerine ilişkin net mesajlar verdiğini belirterek, “Kriterlerimiz net: Hizbullah bağlantısı olmayan ve yolsuzluğa bulaşmamış bir isim olmalı. Bu, ekonomik açıdan kritik bir konu” dedi.
Lübnanlı kaynaklara göre, Merkez Bankası başkanlığı için ciddi şekilde değerlendirilen isimler arasında eski bakan Kamil Ebu Süleyman, yatırım şirketi yöneticisi Firas Ebu Nasif, varlık yönetim firmalarının başındaki Filip Cabir ve Kerim Suveyd bulunuyor.
Yeni merkez bankası başkanı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nawaf Salam’ın öncelik olarak belirlediği ekonomik ve mali reformların yürütülmesinde kritik bir rol oynayacak.
Yeni hükümet, ülkeyi yeniden yapılandırmak amacıyla Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakereleri sürdürmeyi hedefliyor. Ancak reformlar, IMF’den finansman sağlanması için temel şart olarak görülüyor. Batılı ülkeler ve Arap liderler de geçen yıl İsrail saldırılarıyla harap olan Lübnan’ın yeniden inşasına destek vermek için reformların gerçekleştirilmesini bir ön koşul olarak belirtiyor. Bu bağlamda, ABD’li yetkililerin merkez bankası başkanlığına aday isimler konusunda Suudi Arabistan ile görüşmeler yaptığı belirtiliyor.
Göreve gelecek yeni merkez bankası başkanı, Temmuz 2023’ten bu yana geçici olarak bankayı yöneten Vesim Mansuri’nin yerine geçecek. Mansuri, 30 yıl boyunca görevde kalan ve 2023’te skandallarla görevden ayrılan eski başkan Riyad Selame’nin yerine atanmıştı.
Ortadoğu
İddia: Trump ve Netanyahu ilişkisi son derece gergin

ABD Başkanı Donald Trump’ın özellikle Suudi Arabistan ve İran konusunda Tel Aviv’i beklemeden adım atma kararı aldığı öne sürüldü. Trump’ın yakın çevresine göre Trump ve Netanyahu arasındaki ilişkiler son derece gergin.
ABD Başkanı Donald Trump’ın özellikle Suudi Arabistan ve İran konusunda Tel Aviv’i beklemeden adım atma kararı aldığı öne sürüldü. Trump’ın yakın çevresine göre Trump ve Netanyahu arasındaki ilişkiler son derece gergin.
İsrail basınında yer alan iddialara göre, ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile ilişkilerde ciddi bir hayal kırıklığı yaşıyor. Israel Hayom gazetesine konuşan kaynaklar, iki lider arasındaki bağların “en düşük seviyeye” indiğini ve karşılıklı hayal kırıklıklarının arttığını ifade etti. Trump’ın, özellikle İran’a politikası ve İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesi sürecinde Netanyahu’yu yetersiz bulduğu aktarıldı.
NYT: İsrail’in İran saldırısı ABD’deki çatlak nedeniyle rafa kalktı
Trump: Netanyahu karar almakta gecikiyor
Haberde yer alan bilgilere göre, Trump yönetimi, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle ilişkilerde ABD çıkarlarını ilerletecek bazı stratejik adımlar atmak istiyor. Bu adımlarda İsrail’in de yer alması bekleniyordu. Ancak Trump’a göre Netanyahu, bu süreçte gerekli kararları almakta gecikiyor. Trump’ın yakın çevresinden iki üst düzey kaynağa göre, Başkan, Netanyahu tarafından giderek daha fazla hayal kırıklığına uğratıldığını düşünüyor.
Riyad, Filistin mesajı istiyor
Haberde ayrıca, Suudi Arabistan’ın İsrail ile diplomatik normalleşmeye başlamadan önce Gazze’deki savaşın sona ermesini istediği belirtildi. Riyad yönetimi, İsrail’den ayrıca “ufukta bir Filistin devleti olduğu” yönünde açık bir mesaj bekliyor. İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’in bu tür bir açıklama için “uygun dil” üzerinde uzun süre çalıştığı bildirildi. Ancak İsrail yönetimi, şu ana kadar Suudi Arabistan’ın beklediği net mesajı vermedi.
Trump, İran konusunda da Netanyahu’dan memnun değil
srael Hayom gazetesi, Trump’ın İran nedeniyle de sabrının tükendiğini yazdı. Buna göre Trump, Signalgate nedeniyle görevden alınan Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz’a Netanyahu ve ekibi tarafından “İran’a askeri müdahalede bulunma” yönünde baskı yapılmasına öfkeli. Netanyahu, Washington Post’ta yayımlanan bu iddiaya yanıt olarak Waltz ile sadece bir kez konuştuğunu söylemiş ancak Trump’ın ikna olmadığı belirtilmişti.
WP: Waltz, ‘Netanyahu ile yoğun işbirliği’ nedeniyle gözden düştü
Waltz’ın görevden alınmasında bu baskıların etkili olduğu ileri sürüldü. Netanyahu, bu iddialara karşılık Waltz ile yalnızca bir kez görüştüğünü söylemiş olsa da Trump’ın bu açıklamadan tatmin olmadığı aktarıldı.
Ortadoğu politikalarını İsrail’siz sürdürme kararı aldı
Son dönemde kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerde Trump’ın, Netanyahu ile uyumsuzluk nedeniyle Ortadoğu politikasını İsrail’i beklemeden ilerletme kararı aldığı ifade ediliyor. Israel Hayom, bu konuda “Başkan, İsrail’in kendisinden beklenen adımları atmasını beklemeyi reddediyor ve İsrail’in katılımı olmadan ilerleyecek” ifadelerine yer verdi.
ABD, Husi ateşkesinden İsrail’i dışladı
Trump’ın İsrail’e olan öfkesinin bir diğer göstergesi olarak, Yemen’deki Husilerle varılan ateşkes anlaşmasında İsrail’in dışlanması gösteriliyor. Habere göre, ABD yönetimi anlaşmayı ilan ettikten sonra, İsrailli yetkililer Beyaz Saray’dan uzun süre bilgi alamadı. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, gelişmelerin ardından yaptığı açıklamada “İsrail, her türlü tehdide karşı kendini yalnız başına savunabilecek güçtedir” ifadesini kullandı.
İsrail; ABD-İran müzakereleri çökerse saldırı seçeneği için bastırıyor
Trump’ın gelecek hafta gerçekleştireceği bölge ziyaretine İsrail’i dahil etmemesi de dikkat çekiyor. Programda şu an için İsrail’e herhangi bir ziyaret planı bulunmuyor. Bu durum, iki ülke arasındaki ilişkilerdeki gerilimin diplomatik düzeyde de somutlaştığına işaret ediyor.
Ortadoğu
Katar Suriye’de kamu çalışanlarının maaşlarını ödeyecek

Katar Suriye’de HTŞ liderliğindeki yeni yönetimin ekonomik toparlanmasına destek için üç ay boyunca aylık 29 milyon dolar hibe edecek.
Suriye Maliye Bakanı Muhammed Barniyeh, Katar’ın kamu sektöründe çalışanların maaşlarının ödenebilmesi için destek vereceğini açıkladı. Bakan, söz konusu yardımın ABD yaptırımlarından muaf tutulduğunu belirtti.
Suriye Maliye Bakanı Muhammed Barniyeh’in çarşamba gecesi devlet haber ajansı SANA’ya yaptığı açıklamada “Mevcut maaş ve ücret ödemelerinin bir kısmının karşılanması için cömert hibesi nedeniyle Katar hükümetine teşekkür ediyoruz” dedi.
Barniyeh, yardımın üç ay boyunca aylık 29 milyon dolar olacağını ve sağlık, eğitim, sosyal hizmetler gibi sektörlerdeki maaşlar ile askerî olmayan emekli maaşlarını kapsayacağını söyledi.
Bu mekanizmanın ABD yaptırımlarından muaf tutulduğunu vurgulayan Barniyeh, bu konuda hızlı yanıt verdiği için ABD Hazine Bakanlığına da teşekkür etti.
Devamının gelmesini umuyor
Geçici yönetim, Beşar Esad yönetimini devirdiği aralık ayından bu yana ABD ve AB yaptırımlarının kaldırılması yönünde diplomatik temaslarını artırdı.
Maliye Bakanı Barniyeh, bu finansal desteğin “yeni adımların başlangıcı olmasını” umduğunu söyledi. Yardımın Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) aracılığıyla yönetileceğini belirten Barniyeh, bunun mevcut kamu maaşlarının yaklaşık beşte birini kapsadığını aktardı.
Suudi Arabistan borcunu kapatmıştı
Katar Suriye’de Türkiye ile birlikte yeni geçici hükümetin önde gelen bölgesel destekçileri arasında yer alıyor. Ocak ayında diplomatik kaynaklar, Katar’ın Suriye’deki yeni yönetimi kamu maaşlarını artırmak üzere finanse etme planı üzerinde çalıştığını bildirmişti.
Katar bu hamlesinin yanı sıra, Suudi Arabistan ile birlikte geçen haftalarda Suriye’nin Dünya Bankası Grubu’na olan borçlarının bir bölümünü üstlenme kararı almıştı.
Ortadoğu
Askerlik muafiyeti krizi Netanyahu hükümetini düşürebilir mi?

Ultra-Ortodoks partiler, Haredilere askerlik muafiyeti tanıyacak yasa çıkmazsa hükümeti devirmekle tehdit ediyor. Netanyahu’nun koalisyonu, yıllardır ertelenen bu tartışma nedeniyle kritik bir eşikte.
Netanyahu’nun koalisyonundaki ultra-Ortodoks partiler, Haredilerin askerlik muafiyetini garanti altına alacak bir yasa kabul edilmezse koalisyonun yasa tasarılarını boykot etmekten hükümeti devirmeye kadar çeşitli adımları değerlendiriyor.
Başbakan Binyamin Netanyahu dün akşam aralarında Şas Partisi lideri Aryeh Deri’nin de bulunduğu az sayıda üst düzey koalisyon lideriyle acil bir toplantı yaptı. Toplantının amacı, ultra-Ortodoks ortaklarının, kendi seçmenlerinin zorunlu askerlikten muaf tutulması talebiyle patlak veren ve giderek derinleşen koalisyon krizini önlemekti.
İsrail ordusu asker açığı ile boğuşuyor
Kriz, Yüksek Mahkeme’nin geçen yaz onlarca yıldır yürürlükte olan Yeşiva (dini eğitim kurumu) öğrencilerine yönelik askerlik muafiyetlerinin yasa dışı olduğuna hükmetmesiyle başladı. Bu karar, tam da İsrail ordusunun asker açığının olduğu bir dönemde söz konusu muafiyetin yasalarla güvenceye alınması taleplerini beraberinde getirdi.
Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği partileri, mart ayındaki 2025 bütçe görüşmeleri sırasında söz konusu muafiyet yasa tasarısı Meclis’ten geçirilmezse hükümeti düşürme tehdidinde bulunmuş ancak daha sonra geri adım atmışlardı. Ancak, Netanyahu ile ilişkilerinin artık bir kırılma noktasına geldiği belirtiliyor.
Ultra-Ortodoks basınıyla yakın ilişkileri olan gazeteci Yisroel Cohen, Times of Israel’a yaptığı açıklamada, “Koalisyon açısından riskin en yüksek olduğu noktadayız” dedi.
Askerlik muafiyeti için son tarih: 1 Haziran
Nisan ayındaki Meclis tatili öncesinde, iki Haredi partisi tartışmalı yasanın geçmesi için baskılarını artırdı. Birleşik Tevrat Yahudiliğine yakın hahamların, 1 Haziran’dan önce yasanın çıkarılmasını Netanyahu’dan talep ettikleri bildirildi.
Meclisin bu hafta yeni yasama dönemine başlamasıyla gerilim daha da tırmandı. Hem Şas hem de Birleşik Tevrat Yahudiliği zorunlu askerlik muafiyet yasasının hâlâ Meclis’e gelmemiş olmasına tepki göstermek amacıyla koalisyona ait yasa tasarılarını boykot edeceklerini duyurdu.
Aynı gün Birleşik Tevrat Yahudiliğinden milletvekili Yaakov Asher, Kikar HaShabbat’a yaptığı açıklamada, yaz dönemi sona erene (27 Temmuz) kadar yasa çıkarılmazsa, partisinin artık hükümette yer alamayacağını söyledi.
“Askerlik muafiyetine dair bu yasa geçmezse… böyle bir hükümette oturmak bizim için büyük bir sorun olur” diyen Asher, partisinin Haredileri “suçlu” haline getiren bir hükümetin parçası olamayacağını vurguladı.
Celp talimatı
Gerilim daha da tırmandı. Salı akşamı İsrail ordusu, Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir’in, genç ultra-Ortodoks erkeklere gönderilecek celp emirlerinin sayısının artırılması ve en üst düzeye çıkarılması için Personel Dairesi’ne talimat verdiğini duyurdu. Bu açıklama, Haredi topluluğunda sert tepkilere neden oldu..
Bunun üzerine Netanyahu, çarşamba günü Şas lideri Deri, Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Meclis Dışişleri ve Savunma Komisyonu Başkanı Yuli Edelstein’ı, uzun süredir ertelenen askerlik muafiyeti yasasında uzlaşı sağlamak amacıyla son bir toplantıya çağırdı.
Likud partili Edelstein, askerlik muafiyeti yasasının başkanlığını yaptığı komiteden geçmesini uzun süredir engelliyordu. Ancak Salı günü, uzun tartışmaların ardından “yasanın yeni versiyonunun hazırlanmasına bir adım kaldığını” duyurdu. Bu açıklama, Harediler arasında yeni yasa tasarısının askerlikten kaçanlara ağır yaptırımlar öngöreceği endişesini artırdı.
Başbakanlık Ofisi, çarşamba akşamı yapılan toplantının olumlu geçtiği algısını yaratmaya çalıştı. Yapılan açıklamada “Toplantıda ilerleme kaydedildi ve görüşmelerin farklılıkları gidermek amacıyla süreceği konusunda uzlaşıya varıldı” denildi.
Ancak İsrail basınına yansıyan kulis bilgileri bambaşka bir tablo çizdi. Kanal 12’den Amit Segal, Netanyahu’nun öfkeyle ultra-Ortodoks partileri seçime gitmekle tehdit ettiğini yazdı. Devlet televizyonu KAN ise Deri’nin, Edelstein’ın Haredilerin her yılki celp edilenlerinin yarısının askere alınmasını öngören önerisini reddettiğini aktardı.
KAN’a göre, toplantıya Birleşik Tevrat Yahudiliği lideri Yitzchak Goldknopf davet edilmedi çünkü diğer katılımcılar, onun her türlü uzlaşıyı reddedeceğini düşünüyordu.
7 bin Haredi’nin askere çağrılmasına onay: “Likud, ultra-Ortodokslara savaş ilan etti”
Toplantının ardından Birleşik Tevrat Yahudiliğinden bir kaynak, ultra-Ortodoks haber sitesi Behadrei Haredim’e yaptığı açıklamada Netanyahu’yu sert sözlerle eleştirdi: “Başbakan, koalisyon anlaşmasında Birleşik Tevrat Yahudiliği ve Şas ile imzaladığı, muafiyet yasasının hükümetin kurulmasıyla birlikte çıkarılacağına dair taahhüdünü unuttu.”
Kaynak, Haredilerin “görüşmelere ya da ilerlemeye” değil, doğrudan yasanın çıkarılmasına odaklandığını söyledi. Ancak, muafiyet yasasına karşı kamuoyunda oluşan tepki ve koalisyon içinden yönelen eleştiriler nedeniyle yasanın geçirilmesinin zorlaştığına dikkat çekiliyor.
“Son tarihe geldik”
Ultra-Ortodoks radyo kanalı Kol Hai yayıncısı Avi Mimran, “Haredi partiler Netanyahu’nun bu yasayı geçirmek için gerekli çoğunluğu bulamayacağını anladığı an hükümetten ayrılacak. İki yıl bekledikten sonra artık son tarihe geldik” dedi.
Haredi gazeteci Yisroel Cohen ise biraz daha temkinliydi: “Ultra-Ortodoks partilerin daha iyi alternatifi olsaydı çoktan koalisyondan ayrılmışlardı. Hükümeti mi düşürürler yoksa koalisyondan çekilip dışarıdan mı destek verirler bilmiyorum. Her şey olabilir.”
Ancak ordu, 60 bin Harediye celp gönderir ve ardından askerlik yapmayı reddedenleri tutuklamaya başlarsa, Cohen’e göre Harediler “koalisyondan anında çıkar.”
KAN’a göre, çarşamba akşamı yapılan toplantıda Savunma Bakanı Katz, Zamir’in talebi doğrultusunda gönderilecek yeni celpleri görmezden gelenlere yönelik herhangi bir yaptırım uygulanmayacağı sözü verdi.
Birleşik Tevrat Yahudiliğinin koalisyondan ayrılması hükümeti teknik olarak devirmeyecek ancak 120 sandalyeli Meclis’te hükümeti yalnızca 61 sandalyelik zayıf bir çoğunlukla baş başa bırakacak. Hükümetin düşmesi için Birleşik Tevrat Yahudiliği ile birlikte Şas’ın da koalisyona desteğini çekmesi gerekiyor.
“Düşman ordusunda askerlik yapmayız” diyen Harediler polisle çatıştı
İsrail Demokrasi Enstitüsü’nden Haredi uzmanı Dr. Gilad Malach’a göre, Harediler üzerindeki baskı giderek artıyor ve Edelstein komiteye yeni yasa taslağını sunduğunda bu baskı zirveye ulaşacak. Malach, “Şu anda komitede görüşmeler devam ettiği için Harediler ‘çalışıyoruz’ diyebiliyor. Ama taslak netleştiğinde artık geri dönüş olmayacak.”
Koalisyonun önümüzdeki aylarda çöküp çökmeyeceği ya da gelecek yıla kadar ayakta kalıp kalamayacağı belirsiz olsa da, Malach’a göre tek bir şey net: Bu kriz, “mevcut koalisyon için en büyük tehditlerden biri.”
-
Görüş2 hafta önce
Pahalgam terör saldırısı, Hindistan ve Pakistan yine kavgalı…
-
Görüş2 hafta önce
Dönüşümün gereklilikleri ve ulusal ortaklığın ihtiyaçları arasında Hamas
-
Görüş6 gün önce
Hindistan ve Pakistan savaşır mı?
-
Avrasya Günlüğü2 hafta önce
ABD’li ekonomist: Çin’in “e-ticaret + altyapı” sinerjisi bölgesel ekonomik dönüşümü hızlandırıyor
-
Görüş1 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ihanet etti
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jeffrey Sachs: ABD’nin Asya’daki askeri üslerini kapatın
-
Avrasya Günlüğü2 hafta önce
Francis Acquah Amaning ile Çin-Afrika dijital işbirliğinin ilerlemesi ve potansiyeli üzerine röportaj
-
Avrasya Günlüğü2 hafta önce
Francis Gurry ile Çin’in küresel dijital yönetişimin şekillendirilmesinde oynadığı rol üzerine röportaj