Bizi Takip Edin

AVRUPA

Sahra Wagenknecht: Barış adına kampanya yürüttüğünüz için Rusya’nın sesi olarak karalanmak hastalıklı bir durum

Yayınlanma

Almanya’nın doğusundaki en önemli siyasi figürlerden biri olan 55 yaşındaki Sahra Wagenknecht, partisinin Ukrayna savaşıyla ilgili tutumuna dönen saldırılara yanıt verdi.

Berliner Zeitung gazetesine mülakat veren Wagenknecht, partisinin yükselen popülaritesini ve geleceğe yönelik vizyonunu ele alarak, barışa olan bağlılığını vurguladı ve halkın endişelerini görmezden gelen kurulu düzeni eleştirdi.

Bündnis Sahra Wagenknecht’in (BSW) lideri olan Wagenknecht, bu yıl ocak ayında kurulan partisinin hızla güç kazandığına şahit oldu.

Son anketlere göre BSW, 1 Eylül’de Saksonya ve Thüringen’de yapılacak bölgesel seçimlerde SPD, Sol Parti ve Yeşiller gibi geleneksel partileri geride bırakıyor. 

Parti Saksonya’da yaklaşık yüzde 14, Thüringen’de ise yüzde 18 oy oranına sahip olup, yüzde 30’luk oy oranıyla aşırı sağcı AfD’nin ve yüzde 21’lik oy oranıyla CDU’nun gerisinde kalıyor.

Alman siyasetinde tansiyon yükselirken

Bu rakamlarla Wagenknecht partisi sadece bölgesel yönetime dahil olma konusunda güçlü bir şansa sahip olmakla kalmıyor, aynı zamanda CDU’yu geçmeleri halinde Wagenknecht’in kendisinin Thüringen Eyalet Başkanı olmasını da sağlayabilir.

Bu gelişme yerleşik siyasi partileri ve medyayı telaşlandırdı ve seçimler yaklaşırken Wagenknecht’e yönelik eleştirilerin artmasına yol açtı.

Wagenknecht, aşırı sağcı gruplarla olası ittifaklar hakkındaki spekülasyonlara değinerek “Biz her zaman Sayın (Björn) Höcke ile koalisyon kurmayacağımızı belirttik,” dedi.

Wagenknecht sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece barışı savunduğumuz için Rusya’nın sesi olarak karalanmak hastalıklı bir durum.”

Ukrayna’da barış çağrısını yineledi

Wagenknecht partisinin Doğu’daki başarısını, Doğu Almanlar arasında geniş çaplı bir savşaın içine çekilmekten duyulan yaygın endişeye bağladı.

“Almanya’nın büyük bir savaşa sürüklenebileceğine dair haklı bir korku Batı’dakinden daha fazla,” diyen Wagenknecht, Doğu ve Batı Almanlar arasındaki bakış açısı farklılıklarının altını çizdi.

Mevcut yönetimin Doğu Almanya ile ilgili meseleleri ele alışını eleştiren Wagenknecht, SPD’nin Doğu ile ilgili meselelere yaklaşımında çok az yetkinlik gördüğünü söyledi.

Siyasetçi, “Doğu Almanlar, yeniden birleşmeden 35 yıl sonra hala daha düşük maaş ve emekli maaşı almalarını, daha az servete sahip olmalarını ve liderlik pozisyonlarında çoğunlukla batılı Almanları görmelerini aşağılayıcı buluyorlar,” diye ekledi.

Pragmatik politika çağrısı

Bölgesel odaklanmaya rağmen Wagenknecht, partisinin amacının ulusal meseleleri ele almak olduğunu vurguladı.

Wagenknecht, “Sadece Doğu’da değil; Batı’da da ABD’nin füze konuşlandırmalarından endişe duyan ve Ukrayna ihtilafında sadece askeri çözümlere odaklanmak yerine müzakere isteyen insanlar var,” yorumunu yaptı.

Wagenknecht’e göre, bu duygular geleneksel partilere karşı hayal kırıklığına ve alternatif arayışına yol açtı; bu eğilim parçalanmış siyasi manzaralara sahip diğer Avrupa ülkelerinde de görülüyor.

Öte yandan Wagenknecht, Doğu’nun eleştirel yaklaşımının, ana akım medyaya güvenilmeyen eski Doğu Almanya’dan miras kalan tarihsel şüpheciliğin bir sonucu olduğunu savundu.

Bu şüpheciliğin, hükümet veya medya tarafından sunulan anlatıyı körü körüne kabul etmeye karşı sağlıklı bir otokontrol olduğunu iddia etti.

‘İktidar, halkın isteklerini uzun süredir görmezden geliyor’

Parçalanmış bir siyasi sistemin geleceği sorulduğunda Wagenknecht, bu olgunun İtalya ve Fransa gibi uzun süredir var olan partilerin zayıfladığı diğer Avrupa ülkelerindeki eğilimleri yansıttığını belirterek şöyle devam etti:

“Batı Almanya’nın siyasi sistemi buna kıyasla hala alışılmadık derecede istikrarlı. Almanya’da ve diğer batı ülkelerinde iktidarda olan siyasetin, sosyal eşitsizlik, dış politika ve enerji kaygıları da dahil olmak üzere pek çok konuda halkın isteklerini uzun süredir görmezden geldiği inkar edilemez.”

Wagenknecht, mantıklı bir politika yaklaşımının AfD gibi aşırılık yanlısı partilerin cazibesini azaltabileceğine dikkat çekti:

“Eğer insanların ihtiyaç ve sorunlarının ciddiye alındığını ve yeni sorunlar yaratmak yerine çözümler üretildiğini hissettikleri bir politika oluşturabilirsek, AfD gibi partiler daha az destek görecektir.”

AVRUPA

Alman partilerinin ‘savaş’ anlaşması borsayı uçurdu

Yayınlanma

Almanya’da CDU/CSU, SPD ve Yeşiller arasında bir borç paketi için varılan milyar avroluk anlaşma borsada “sevinç çığlıklarına” yol verdi.

Spiegel’in aktardığına göre özellikle savunma ve altyapı hisseleri yükseldi.

Almanya’nın önde gelen endeksi Dax, bir ara 23.000 puanın üzerine çıktı ve öğleden sonra erken saatlerde yüzde 1,7 artışla 22.907 puana ulaştı.

Dax’ın liderleri, öğleden önce yaklaşık yüzde 5,7 oranında yükselen savunma şirketi Rheinmetall’in hisseleri oldu. Yapı malzemeleri üreticisi Heidelberg Materials ve enerji teknolojileri grubu Siemens Energy’nin hisseleri de talep gördü.

MDax’ta listelenen zırhlı şanzıman üreticisi Renk bile yaklaşık yüzde on oranında yükseldi. Yaklaşık yüzde 5,5 oranında yükselen savunma şirketi Hensoldt’un hisselerine de güçlü bir talep vardı.

Finansal hizmet sunan Helaba’da uzman olarak çalışan Ulf Krauss, “Donald Trump’ın giderek daha kaotik ve tehditkar olarak algılanan ekonomi politikası ABD’de ekonomik karamsarlığa yol açarken, Almanya’nın borç frenini gevşetme girişimi Avro bölgesinde büyüme için iyimserlik yaratıyor,” diyerek piyasalardaki durumu özetledi.

Bu arada, bankacılık hisseleri Avrupa genelinde sektörün kazananları oldu. Sektör endeksi yüzde 2,2 oranında yükseldi. Commerzbank hisseleri yüzde üç artış gösterdi. Büyük İtalyan bankası UniCredit olası bir devralmaya bir adım daha yaklaştı.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Commerzbank’ın doğrudan hisselerinin yüzde 29,9’a çıkarılmasını onayladı.

Tahvil piyasası da milyarlarca avroluk harcama paketi için varılan anlaşmaya tepki gösterdi: Alman devlet tahvillerinin fiyatları düşerken, getirileri de önemli ölçüde yükseldi. On yıllık Alman devlet tahvillerinin getirisi yüzde 2,93’e çıktı.

Özel fonun duyurulmasından ve borç frenine istisna getirilmesinden bu yana Bund (Alman devlet tahvili) getirileri keskin bir şekilde yükseldi.

Diğer Avro bölgesi ülkelerinde de getiriler önemli ölçüde artarak ülkelerin borçlanmasını daha pahalı hale getirdi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da Siemens yöneticileri Kırım’a türbin sevkiyatı nedeniyle yargılanacak

Yayınlanma

Almanya’da Hamburg Bölge Mahkemesi, Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında, Rusya’ya bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırımları ihlal ettikleri gerekçesiyle dava açtı. Dava, 2024 baharında açıldı ve Siemens yetkilileri, konuyla ilgili soruşturmanın şirkete yönelik olmadığını ve suçlanan kişilerin artık şirkette çalışmadığını belirtti. Avrupa Birliği ve ABD yaptırımları, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesini yasaklıyor.

Hamburg Bölge Mahkemesi, 2014’te referandumla Rusya Federasyonu’na bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırım rejimini ihlal etmekle suçlanan sanayi şirketi Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında dava açtı.

Reuters ajansının haberine göre yaptırım ihlali davası 2024 baharında açıldı. Hamburg savcılığı, Almanya Federal Cumhuriyeti vatandaşı olan dört kişi ve Fransa-İsviçre vatandaşlığına sahip bir kişi hakkında suç duyurusunda bulundu.

Fakat daha sonra bölge mahkemesi, kovuşturma için yeterli gerekçe bulunmaması nedeniyle üç sanıkla ilgili soruşturmayı durdurdu. Mahkeme belgelerinde sanıkların isimleri açıklanmadı.

İsmi belirtilmeyen bir Siemens yetkilisi, şirketin devam eden davalar hakkında yorum yapamayacağını, ancak davanın şirkete yönelik olmadığını ve sanıkların artık orada çalışmadığını belirtti.

Türbin işinin sahibi olan Siemens Energy ise, iki sanığın artık şirket çalışanı olmaması nedeniyle yorum yapmadı.

Avrupa Birliği (AB) ve ABD yaptırımlarına göre, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesi yasak.

Fakat kısıtlamalara rağmen, Siemens’in elektrik üretimi için türbinleri, 2017 yılında Rusya’nın yarımadada inşa ettiği iki elektrik santraline teslim edildi.

O dönemde Siemens, türbinleri Rus bir müşteriye sattığını, bunların Rusya’daki elektrik santrallerine kurulmasını beklediğini ve Kırım’a gönderilme planlarından haberdar olmadığını açıklamıştı.

Rusya’nın Ukrayna’ya Şubat 2022’de başlattığı askeri müdahalenin ardından Batılı ülkeler, Rusya’ya karşı askeri, havacılık, petrol ve doğalgaz ve diğer sektörler için teknoloji ve ekipman tedarikini yasaklayan geniş kapsamlı yaptırımlar uyguladı.

The New York Times gazetesi, tedariki sağlamak için “devasa bir paravan şirket ağı kurulduğunu” ve çiplerin önemli bir kısmı Hong Kong üzerinden geldiğini iddia etmişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Portekiz, Trump nedeniyle F-35’leri almaktan vazgeçti

Yayınlanma

Portekiz, ABD Başkanı Donald Trump yüzünden ABD yapımı F-16 savaş uçaklarını daha modern F-35’lerle değiştirmekten vazgeçti.

Ülkenin hava kuvvetleri, ABD’li silah üreticisi Lockheed Martin imzalı F-35’lerin satın alınmasını tavsiye etmişti ama görevden ayrılan Savunma Bakanı Nuno Melo’ya Portekiz medyası Público tarafından hükümetin bu tavsiyeye uyup uymayacağı sorulduğunda, “Seçimlerimizde jeopolitik ortamı göz ardı edemeyiz. ABD’nin NATO bağlamındaki son tutumu … bizi en iyi seçenekler üzerinde düşünmeye sevk etmelidir çünkü müttefiklerimizin öngörülebilirliği dikkate alınması gereken daha büyük bir değerdir,” cevabını verdi.

ABD hükümetinin F-35’i tam olarak çalışır hale getirmek için gereken yazılım güncellemelerine ve yedek parçalara erişimi engellemeye karar verebileceğinden korkuluyor.

Melo, “Dünya değişti … ve bu müttefikimiz … kullanım, bakım, bileşenler ve uçağın operasyonel olmasını ve her türlü senaryoda kullanılmasını sağlamakla ilgili her şeye sınırlamalar getirebilir,” dedi.

Melo özellikle Avrupa üretimi bağlamında değerlendirilmesi gereken çeşitli seçenekler bulunduğunu kaydetti.

Hollanda Savunma Bakanı Ruben Brekelmans bu hafta başında yaptığı açıklamada Hollanda’nın jetler için yaptığı sözleşmeyi iptal etmeyeceğini söyledi. Fakat Lizbon henüz bir anlaşma imzalamadı.

Portekiz, merkez sağ hükümetinin düşmesinin ardından erken seçime gidiyor.

Portekiz Cumhurbaşkanı perşembe günü yaptığı açıklamada, merkez sağ azınlık koalisyon hükümetinin istifasına yol açan siyasi krizin ardından Portekiz’de 18 Mayıs’ta bir erken seçim yapılacağını duyurdu.

Marcelo Rebelo de Sousa, Danıştay toplantısının ardından yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, seçime kadar geçecek 65 gün içinde “açık ve onurlu bir tartışma” yapılması çağrısında bulundu.

Seçim yasasına göre parlamentonun feshedilmesi halinde devlet başkanının en az 55 gün öncesinden yasama seçimleri için tarih belirlemesi gerekiyor.

Cumhurbaşkanının bu kararı, salı günü yürütmenin kendisi tarafından verilen güvenoyu önergesine karşı oy kullanan milletvekillerinin çoğunlukta olması sonucunda hükümetin düşmesinin ardından geldi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English