Bizi Takip Edin

Ortadoğu

Şam’da Trump Tower teklifi

Yayınlanma

Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın, Körfez turu sırasında ABD Başkanı Donald Trump ile yüz yüze görüşme gerçekleştirebilmek için Şam’da Trump Tower inşası, İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi ve ABD’nin Suriye’nin petrol ve doğalgaz kaynaklarına erişiminin sağlanmasını içeren bir teklif sunduğu öne sürüldü.

ABD tarafından hâlâ terörist olarak tanımlanan Şara, Washington’la ilişkileri normalleştirmek, yaptırımların kaldırılmasını sağlamak ve uluslararası tanınırlık elde etmek için bir anlaşma arayışında. Şara’nın teklifi, hem ABD’nin ekonomik çıkarlarını hem de bölgesel istikrarı kapsayan stratejik bir öneri olarak sunuluyor.

Reuters’ta yer alan habere göre, Trump destekçisi Amerikalı iş insanı Jonathan Bass, bazı Körfez ülkeleri ve Suriyeli aktörlerle birlikte, Trump’ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yapacağı ziyaret sırasında düşük ihtimalle de olsa Ahmed Şara ile bir görüşme zemini oluşturmak için girişimlerde bulunuyor.

İş insanı Jonathan Bass, 30 Nisan’da Şam’da Ahmed Şara ile dört saat süren bir görüşme gerçekleştirmişti.

Suriye, 14 yılı aşkın süredir devam eden savaşın ardından toparlanma sürecine girebilmek için ABD yaptırımlarının kaldırılmasını öncelikli hedef haline getirmiş durumda. Ancak Washington’ın belirlediği koşulların uygulanması, ülkede hâlâ büyük zorluklar yaratıyor.

Jonathan Bass, halen El Kaide geçmişi nedeniyle ABD’nin terör listesinde bulunan Şara’nın Trump’la aynı odada bulunmasının, Beyaz Saray’ın Şam’a bakışını yumuşatabileceğini ve Suriye–İsrail hattındaki gerilimi azaltabileceğini savunuyor.

Bass, “Şara, ülkesinin geleceği için bir iş anlaşması istiyor,” diyerek, bu teklifin enerji işbirliğini, İran’a karşı ortak hareketi ve İsrail ile doğrudan angajmanı da kapsadığını belirtti. “Bana Şam’da bir Trump Tower istediğini söyledi. Komşularıyla barış istiyor. Söyledikleri hem bölge hem de İsrail için iyi şeylerdi,” diyen Bass, Şara’nın kendisini Trump’la kişisel olarak da özdeşleştirdiğini aktardı: “İkisi de geçmişte suikast girişimlerinden sağ kurtulmuş.”

Suriye hükümeti yetkilileri ve cumhurbaşkanlığı ofisi konuya ilişkin yorum yapmadı. Ancak Suriye Cumhurbaşkanlığı, Şara’nın geçtiğimiz pazar günü Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bir görüşme gerçekleştirdiğini duyurdu.

Şara’ya yakın bir kaynak, Trump ile görüşmenin hâlâ ihtimal dahilinde olduğunu, ancak şimdiye kadar resmi bir davet gelip gelmediğinin netleşmediğini belirtti. Kaynak, “Görüşmenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ancak son anda belli olur,” dedi.

“Trump–Şara görüşmesi zor ama imkansız değil”

Trump’ın Ortadoğu turu sırasında Ahmed Şara ile doğrudan bir görüşme yapması, programın yoğunluğu, Trump’ın öncelikleri ve Suriye politikası konusunda kendi ekibi içinde fikir birliği olmaması nedeniyle düşük bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.

Ancak kaynaklar, Trump’ın ziyareti sırasında üst düzey bir ABD–Suriye görüşmesinin planlandığını, ancak bunun Trump ile Şara arasında olmayacağını belirtiyor.

Orta Doğu Enstitüsü Suriye Girişimi Direktörü Charles Lister, “Trump’la doğrudan temasa geçmek en etkili yol olarak görülüyor. Çünkü yönetim içinde çok sayıda ideolojik engel var,” ifadelerini kullandı.

Washington henüz Suriye konusunda kapsamlı ve tutarlı bir politika geliştirmiş değil. Ancak biri ABD’li yetkili olmak üzere üç farklı kaynağa göre, ABD yönetimi son dönemde Suriye ile ilişkileri daha çok terörle mücadele ekseninde ele alıyor.

Bu yaklaşım, geçtiğimiz ay New York’ta ABD ile Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani arasında gerçekleşen görüşmede de gözlendi. ABD heyetinde Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir terörle mücadele yetkilisinin yer alması bu yönde bir işaret olarak değerlendirildi.

Kaynaklara göre, ABD yetkilileri Şeybani’ye, özellikle Suriye ordusunda görev yapan yabancı savaşçıların üst düzey görevlerden alınması ve mümkün olduğunca sınır dışı edilmeleri konusundaki adımların yetersiz bulunduğunu aktardı.

Öte yandan, ABD Hazine Bakanlığı da Şam yönetimine yönelik kendi taleplerini iletti ve böylece Washington’ın şartlarının toplam sayısı 12’yi aştı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü James Hewitt, Suriye’deki geçici yönetimin atacağı adımların, ABD’nin destek verip vermeyeceğini ya da yaptırımları hafifletip hafifletmeyeceğini belirleyeceğini ifade etti.

“Şara zeytin dalı uzattı, İsrail füze gönderdi”

Suriye’nin Washington’a yönelik girişimlerinin en önemli hedeflerinden biri, ülkenin İsrail için bir tehdit oluşturmadığını anlatmak. Zira 2024 sonunda Şam’da yönetimin değişmesinden bu yana İsrail, Suriye’ye yönelik hava saldırılarını artırdı.

İsrail kara birlikleri, ülkenin güneybatısında bazı bölgeleri işgal etti. Tel Aviv, bu adımların Suriye’deki azınlık toplulukları korumaya yönelik olduğunu savunurken, Şam yönetimi saldırıları gerilimi tırmandırıcı bir hamle olarak görüyor.

Geçtiğimiz hafta Şara, Birleşik Arap Emirlikleri aracılığıyla İsrail ile dolaylı görüşmeler yürütüldüğünü doğruladı. Reuters, bu temasların bölgede tansiyonu düşürmeyi amaçladığını yazmıştı.

Jonathan Bass, ayrıca Şara’nın İsrail ile doğrudan temas kurulmasına zemin hazırlayabilecek bazı mesajları kendisi aracılığıyla ilettiğini de söyledi.

Ancak İsrail, bu adımlara rağmen Şam’daki cumhurbaşkanlığı sarayı yakınlarını da hedef alan yeni hava saldırılarına başladı. Tel Aviv, bu saldırıyı Suriye’deki Dürzi azınlığı koruma amacıyla gerçekleştirdiğini savundu.

Bass, “Şara İsrail’e zeytin dalı uzattı, İsrail füzeyle karşılık verdi,” dedi ve ekledi:
“Bu ilişkinin düzelmesi için Trump’a ihtiyaç var.”

Ortadoğu

İran’dan İsrail’e karşı operasyon: Çok sayıda casus gözaltına alındı, İHA atölyesi çökertildi

Yayınlanma

İran, İsrail’le işbirliği yaptığı şüphesiyle ülke genelinde çok sayıda kişiyi gözaltına alındığını ve İsfahan’da bir İHA üretim atölyesini çökerttiğini açıkladı. Bu operasyonlar kapsamında daha önceden Mossad adına çalıştığı tespit edilen bir kişi idam edilirken, Yargı Erki Başkanı işbirlikçilerin süratle yargılanacağı sözünü verdi.

İran, ülke genelinde İsrail adına faaliyet yürüttüğü belirtilen çok sayıda kişinin gözaltına alındığını, İsfahan’da bir insansız hava aracı (İHA) üretim atölyesinin çökertildiğini ve bir Mossad ajanının idam edildiğini duyurdu.

Operasyonların, İran’ın Sadık Vaad 3 operasyonuyla karşılık verdiği ve 13 Haziran 2025’ten bu yana devam eden İsrail saldırıları sırasında yoğunlaştığı bildirildi.

İsfahan Emniyet Müdürlüğü tarafından pazartesi günü yapılan açıklamada, İsrail’le işbirliği yaptığı şüphesiyle 4 kişinin tutuklandığı belirtildi.

Açıklamada ayrıca, “İsfahan’da İHA ve küçük uçak üretimi yapılan bir atölye ortaya çıkarılmış, İHA üretimine yönelik çok miktarda teçhizat ve yedek parça ele geçirilmiştir” denildi.

Bunun yanı sıra Tesnim haber ajansı, İsfahan siber polisinin, kamuoyunu yanıltarak ve söylentiler yayarak güvenliği bozmaya çalışan ve İsrail’le bağlantılı olduğu değerlendirilen 60 kişiyi tespit ettiğini bildirdi.

İsfahan’da İHA atölyesine baskın

Lübnan merkezli el-Meyadin ise, “İran’ın batısındaki Lorestan eyaletinde İsrail saldırılarına karışan bir grup ajanın yakalandığını” aktardı.

Ülke genelindeki operasyonlar pazar günü de devam etti. İran iç güvenlik birimleri, Tahran, İsfahan ve Kerman’da Mossad’a bağlı casusluk ve propaganda hücrelerinin çökertildiğini açıkladı.

Başkent Tahran’ın batısındaki Elburz eyaletinde iki Mossad ajanının yakalandığı belirtildi.

İsfahan’da ise Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı istihbarat teşkilatı, İsrail saldırılarına medya desteği vermek ve rejim karşıtı propaganda yapmakla suçlanan 16 kişiyi gözaltına aldı.

Ülkenin güneydoğusundaki Kerman eyaletinde de İsrail’in “vahşi eylemlerini” desteklediği öne sürülen iki kişi gözaltına alındı.

Mossad ajanına idam, işbirlikçilere ‘süratli yargılama’ sözü

Öte yandan İran makamları, pazartesi sabahı İsrail istihbarat teşkilatı Mossad adına çalıştığı suçlamasıyla İsmail Fikri isimli bir kişinin idam edildiğini duyurdu.

Yetkililer, idam edilen Fikri’nin son İsrail saldırıları sırasında yakalanan kişilerden olmadığını vurguladı.

Bu gelişmeler üzerine İran Yargı Erki Başkanı Gulam Hüseyin Muhsini Ejei, İsrail’le işbirliği yaptığı şüphesiyle yakalananlar için süratli yargılama sözü verdi.

Tesnim ajansının aktardığına göre Muhsini Ejei, “Eğer bir kişi Siyonist rejimle bağlantısı ve işbirliği nedeniyle tutuklanırsa, savaş koşulları da göz önünde bulundurularak yasalar çerçevesinde çok hızlı bir şekilde yargılanmalı ve hakkında hüküm verilmelidir,” ifadelerini kullandı.

Tutuklamaların, İsrail ile her türlü istihbarat, medya veya propaganda işbirliğini suç sayan ve en ağır yasal cezaları öngören “İsrail’in Düşmanca Eylemleriyle Mücadele Yasası”nın 6, 7, 8 ve 10. maddeleri uyarınca yapıldığı belirtildi.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Grossi, İran ile UAEA arasındaki işbirliğinden övgüyle söz etti

Yayınlanma

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi, İranlı yetkililer ile ajans arasındaki işbirliğini överek İsrail saldırısı sonrası nükleer tesislerde ciddi bir hasar tespit edilmediğini bildirdi. Grossi, güvenlik koşulları elverdiğinde denetimlerin devam edeceğini belirtti.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi, bugün yaptığı açıklamada, İranlı yetkililer ile ajans arasındaki işbirliği ve bilgi alışverişinden övgüyle söz etti.

Grossi, İsrail’in saldırısının ardından İran’daki nükleer tesislerin durumuna ilişkin verdiği brifingde, Fordo urantum zenginleştirme tesisi veya Khondab’da inşaatı süren reaktörde herhangi bir hasar gözlemlenmediğini bildirdi.

Grossi, UAEA’nın İran’da bulunduğunu ve bulunmaya devam edeceğini vurgulayarak, “İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması kapsamındaki yükümlülükleri uyarınca, güvenlik koşulları elverir elvermez denetimler orada devam edecektir,” dedi.

Ayrıca Natanz veya Fordo’daki uranyum zenginleştirme tesislerinde daha fazla hasar olduğuna dair bir belirti bulunmadığını da teyit etti.

‘Askeri tırmanış diplomasiyi geciktiriyor’

UAEA Yönetim Kurulu’na yaptığı açıklamada, sahadaki müfettişlerle temas halinde olduklarını belirten Grossi, “Onların güvenliği en büyük önceliğimiz olmaya devam ediyor ve zarar görmemelerini sağlamak için gerekli tüm önlemler alınıyor,” ifadelerini kullandı.

Grossi, “Askeri tırmanış, İran’ın nükleer silah elde etmemesini sağlayacak diplomatik bir çözüme yönelik gerekli çalışmaları geciktiriyor,” diyerek endişelerini dile getirdi.

İran’dan hasar ve kirlilik açıklaması

Öte yandan İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi, daha önce yaptığı bir açıklamada, Fordo tesisinin saldırılar sonucu maruz kaldığı hasarın sınırlı olduğunu ve hassas ekipman ve malzemelerin büyük bir kısmının daha önceden taşındığını belirtmişti.

Kemalvendi, sahada herhangi bir radyoaktif kirlenme olmadığını vurgulayarak, İsrail’in İran’ın nükleer altyapısını hedef alan “nitelikli saldırılar” düzenlediği yönündeki iddiaları yalanladı.

Aynı bağlamda Kemalvendi, Natanz tesisinde bir iç kirlilik tespit edildiğini ancak bunun tesis içinde sınırlı olduğunu, çevreye veya çevredeki bölgelere bir tehdit oluşturmadığını duyurdu.

Sözcü, acil durum ekiplerinin sahayı tamamen temizlemek için çalıştığını da sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

FT: Fordo tesisi Amerikan sığınak delici bombalarıyla bile yok edilemez

Yayınlanma

İngiliz Financial Times gazetesi, İran’ın Kum şehri yakınlarındaki Fordo nükleer tesisinin, bir dağın yarım kilometre altında yer alması ve gelişmiş savunma sistemleriyle korunması nedeniyle İsrail için bir ‘kabus’ teşkil ettiğini belirtti. Habere göre tesisin, Amerikan sığınak delici bombalarına karşı bile dayanıklı olabileceği değerlendirilirken, uzmanlar İsrail’in ABD yardımı olmadan tesisi yok edemeyeceğini vurguluyor.

Financial Times gazetesi, İran’ın Fordo nükleer tesisinin, İsrail’deki askeri planlamacılar için adeta bir “kabus” olduğunu vurguladı.

Gazete, tesisin Kum şehrinin güneyinde bir dağın yarım kilometre derinliğinde yer aldığını ve yoğun güvenlik önlemleri ile gelişmiş hava savunma sistemleri gibi devasa tahkimatlara sahip olduğunu, bu durumun da tesisi yok etmeyi neredeyse imkansız hale getirdiğini belirtti.

Haberde, Fordo’un, İran’ın nükleer programını olası bir saldırıya karşı koruma çabalarının en belirgin örneği olduğu ifade edildi.

Tesisin, “nükleer silah üretiminin” temel bileşenleri olan santrifüjlerin ve yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyumun güvenliğini sağlayacak şekilde doğrudan saldırılara dayanıklı olarak tasarlandığı kaydedildi.

Buna karşılık, İran’ın nükleer silah üretiminin savunma doktrininin bir parçası olmadığını her zaman vurguladığı da hatırlatıldı.

‘Nükleer sürecin başı ve sonu’

Financial Times‘a konuşan ABD merkezli Demokrasileri Savunma Vakfı’ndan araştırmacı Behnam Ben Taleblu, “Fordo, İran nükleer programının en önemli direğidir,” dedi.

Taleblu, “İran’ın nükleer sürecinde her şeyin başlangıcı ve bitiş noktasıdır,” ifadelerini kullanarak tesisin stratejik önemine dikkat çekti.

‘İsrail, ABD yardımı olmadan yok edemez’

Tel Aviv’deki Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nden (INSS) İran uzmanı Danny Citrinowicz ise Fordo’un “son derece korunaklı ve dağın derinliklerinde” olduğunu teyit etti.

Citrinowicz, İsrail’in ABD’nin yardımı olmadan tesisi imha etmesinin mümkün olmadığını savundu. Uzman, bu tesisin İsrail’in askeri operasyonunda “en zor ve belki de son hedef” olabileceğini değerlendirdi.

Natanz’dan daha korunaklı

Ayrıca Financial Times, Fordo tesisinin jeolojik tahkimat açısından Natanz tesisini geride bıraktığını ve bu durumun onu geleneksel hava saldırılarına karşı neredeyse tamamen korunaklı hale getirdiğini aktardı.

Gazete, tesisin “60 metre betonu delme kapasitesine sahip Amerikan GBU-57 tipi sığınak delici bombasına karşı bile korunaklı olabileceğine” işaret etti.

Öte yandan, İran Öğrenci Haber Ajansı’nın yakın zamanda tesise bir saldırı düzenlendiğini, ancak oluşan hasarın “sınırlı” kaldığını duyurduğu bilgisine de haberde yer verildi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English