Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

‘SANA SARILIYORUM SONSUZA KADAR TÜRKİYE’

Yayınlanma

Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Dr. José Bracho Reyes, 15 yıl önce Venezuela başkonsolosu olarak İstanbul’a gelmişti. Venezuela, Türkiye’de başkonsolosluk açan ilk Latin Amerika ülkesi oldu. Reyes, 4 yıl boyunca başkonsolosluk görevini yürüttü. Son 11 yıldır da ülkesinin Ankara Büyükelçisi.

İki ülke halklarının emperyalizme karşı ortak bir hikayesi olduğuna inanan Dr. José Bracho Reyes, Türkiye’ye geldiğinden beri ülkeler arasında dostluk bağları geliştirebilmek için çalıştı. Bu çabalar karşılık verdi. Türkiye’de en uzun süre görev yapan diplomatlardan biri olan Reyes’in döneminde iki ülke arasında tarihi diplomatik gelişmeler yaşandı, önemli anlaşmalar imzalandı. 2016’da Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, Türkiye’yi ziyaret eden ilk Venezuela lideri oldu. 2018’de de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Karakas’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi ve bu ziyaret Türkiye’den Venezuela’ya Devlet Başkanı düzeyindeki ilk ziyaret oldu. İkili ilişkiler üst düzeye ulaştı.

Yakında görevi sona ermek üzere olan ve ülkesine dönmeye hazırlanan Dr. José Bracho Reyes, görevi boyunca edindiği izlenimlerini, tecrübelerini, iki ülke arasındaki bağları ve Türkiye sevgisini duygu dolu bir veda mektubuyla paylaştı.

Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Dr. José Bracho Reyes’in mektubu:

SANA SARILIYORUM SONSUZA KADAR TÜRKİYE

Bu kutsal topraklara geleli on beş yıl geçti ve o zamandan beri bu gizemli ülkenin, iki kızımın hayata gözlerini açtığı bu ülkenin sakladığı, beklenmedik, büyülü, sonsuz yanlarını keşfettikçe heyecanlanırım.

Yaşamak durumunda olduğum başka hiçbir yerde zihnim daima ruhumu aydınlatacak olan ışıklarla bu kadar dolmadı.

Her ne kadar benim sevgim, o güneyli şair gibi “öpüp giden denizcilerin sevgisi” gibi olsa da Türkiye sevgimin daimî, sonsuz olduğunu biliyorum.

Gidiyor olsam da bu topraklara ve insanlarına duyduğum bu kutsallaşmış sevgi her zaman bana yakın olacak çünkü Rumi’nin de dediği gibi: “sevgililer herhangi bir yerde buluşmazlar. Onlar her zaman ve sonsuza kadar birbirlerinin içindedirler.”

Kızıl alevlerini, her zaman sakin olan sularının mavisini, derin tutkularını, incinmelerini, dünyevi acılarını yanımda götürüyorum.

Bir dili götürüyorum yanımda, buğdayın yetiştiği toprağı işleyen, her gün ekmek yapan köylü ellerine bağlı bu dili, kızlarımın birinci dilini. Dayanışmacı bir “kolay gelsin”i yanımda götürüyorum; göklere kadar yükselttikleri bu binanın sağlamlığını korumak için her gün uğraşan kadın ve erkeklerin yükünü hafifletmek için söylenen bu sözü.

Rumi’nin (Mevlâna’nın), Yunus Emre’nin ama aynı zamanda Hikmet’in, Orhan Kemal’in, Rıfat Ilgaz’ın, Sabahattin Ali’nin, Yaşar Kemal’in, Pamuk’un, Fatma Aliye’nin ve Elif Şafak’ın satırları ve derin öğretilerinin dövmeleri daima dilimde ve kalbimde olacak. Onların eserleri, çeşitlilikleriyle, tıpkı bir yapbozu tamamlar gibi parça parça seni tek ve tekrar edilemez yapan tüm halkların özelliklerini daha iyi anlamamı sağladı.

Gidiyorum, üzerimde izler. Kafam karışmış halde gidiyorum ve seziyorum ki yarın dünyanın beni bekleyen herhangi bir kentinde gecelerime Türkçe “iyi geceler” diyerek veda edeceğim. Belki de farkına varmadan Maracaibo’da bana yapılan iyiliklere “çok sağ olun” diye Türkçe teşekkür edeceğim.

Gücümü en karanlık gecede, dehlizler içindeyken ayağa kalkmış bir halkın enerjisi ve cesaretiyle doldurdum içimi. O karanlık ve soğuk Şubat’ta yüreğim ve enerjim senin yanındaydı.

Bu önemli deneyimden kazançlı çıkan ben oldum.

Bana ne kadar çok şey öğrettin Türkiye!

Bin bir tarihle dolu tarihinle, Urfa’da izleriyle karşılaştığım İbrahim peygamberin sesi gibi kutsal seslerinle. Senden daha ne isteyebilirim, sende buldum Jonia’yı, Caria’yı, Lycia’yı ve Cilicia’yı. Trakya’dan Anadolu’ya, Boğazlar’dan Fırat’a, Kapadokya ve Kalkan’a, ne kadar çok şey öğrendim senden. Teşekkürler sana, binlerce teşekkür Türkiye.

Halkının nasıl emperyalist saldırılara karşı ayağa kalktığını, Çanakkale’de attığın o tokadı gördüm, 15 Temmuz 2016’da faşizmin yolunu nasıl kapattığına şahit oldum.

Göreme için Nemrut için teşekkürler. Phaselis için, Didim için teşekkürler. Emirgan’daki laleler için, Taksim’deki simit, Alsancak’taki katmer için teşekkürler. Beşiktaş’taki (Just Coffee), Gayrettepe’deki (Petra), İzmir’deki (Baristokrat) iyi kahvenin aroması için, Ankara’daki Rubber Soul kafe için teşekkürler. Bozcaada ve Urla şarabı için teşekkürler.

Türkiye ve Venezuela arasındaki ikili ilişkiyi inşa etmekten sorumlu bir ekipten sorumluydum. Bu ilişki daha önce hiç olmamıştı çünkü ülkelerimiz bize uzaktan, ilgisizce, “oryantalistlerin”, Avrupalıların deforme edici aynaları üzerinden bakıyorduk, önyargılarla doluyduk. Şimdi ise birbirimizin yüzüne güvenle bakıyoruz. Mutlu dönüyorum çünkü bağlarımızın sağlam ve zamana dayanıklı olduğunu hissediyorum. Görevimi yerine getirmiş olmanın verdiği tatminle dönüyorum. Bu yolu benimle yürüyen herkes bana ağlayarak veda ediyor. Gittiğim için mutlu olan kimse yok.

Haklarımızın yakınlaşması adına yapılabilecek her şeyi yaptım. Türkiye ve vatanımla, doğduğum ülke olan Venezuela arasında bir köprü kurulmasında faydalı olduğumu söylemek benim için bir ayrıcalık.

Dr. Jose Bracho

Ankara, Eylül 2023

DİPLOMASİ

Türkiye’den Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya’dan ithal edilen çeliğe ek vergi kararı

Yayınlanma

Türkiye, Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya’dan ithal edilen çeliğe yönelik anti-damping vergisi uygulama kararı aldı. Vergi oranları yüzde 6,1 ile yüzde 43,31 arasında değişiklik gösterirken, en yüksek vergi oranı Çin’den gelen çelik ithalatçılarına uygulanacak.

Türkiye Ticaret Bakanlığı, Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya’dan ithal edilen çeliğe anti-damping vergisi uygulama kararı aldı. Söz konusu karar, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Ticaret Bakanlığı, yürütülen anti-damping soruşturmasının sonuçlarına dayanarak, söz konusu ithal çeliğin düşük fiyatlandırmasının Türk üreticilerine ve sanayisine zarar verdiğini belirtti.

Buna bağlı olarak, uygulanan vergiler yüzde 6,1 ile yüzde 43,31 arasında değişiklik gösteriyor.

Türkiye, Rusya’dan MMK, NLMK ve Severstal şirketlerinden yapılan çelik ithalatına ek gümrük vergisi uygulama kararı aldı.

MMK ve NLMK için yüzde 6,1, Severstal için ise yüzde 9 oranında vergi uygulanacak. Rusya’dan gelen çelikler, diğer ülkelerle kıyaslandığında en düşük vergi oranına tabi tutuldu.

Japonya’dan ithal edilen çeliğe yüzde 9 ek vergi uygulanırken, Hindistan’dan gelen çeliklerde Tata Steel dışındaki tüm firmalar için aynı oran belirlendi.

Tata Steel için ise vergi oranı yüzde 6,1 olarak belirlendi. Çinli ithalatçılara yönelik vergi oranı ise yüzde 43,31 olarak açıklandı.

Bununla birlikte, yedi Çinli şirket bu uygulamadan muaf tutuldu ve bu şirketler için vergi oranları yüzde 15 ile yüzde 36 arasında değişiyor. Bu şirketler arasında Han Steel Group ve Rizhao Steel Group dikkat çekiyor.

Vedomosti gazetesinin haberine göre, Rus çelik üreticileri bu yılın eylül ayında 5,4 milyon ton çelik üretti. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,5 oranında bir düşüş gösteriyor.

Rusya’nı çelik sektörü, üst üste dokuzuncu ayda negatif üretim dinamikleri sergiliyor. Uzmanlar, yüksek faiz oranlarının baskısı altında kalan inşaat sektöründeki zayıf talebin bu düşüşün temel nedeni olduğunu belirtiyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İtalya’dan UNIFIL pozisyonlarına saldıran İsrail’e karşı sert açıklama

Yayınlanma

İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto, İsrail’in Lübnan’da ikisi İtalyan UNIFIL üslerine düzenlediği saldırıları şiddetle kınadı ve saldırıların “hata” olmadığını söyledi.

Perşembe günü İsrail güçleri Lübnan’ın güneyindeki üç UNIFIL üssünü hedef aldı ve vurdu. Bu üslerden ikisi İtalyan üssü, üçüncüsü ise misyonun karargâhı idi.

Crosetto, “İsrail silahlı kuvvetlerinin UNIFIL’i bazı üslerin boşaltılması gerektiği konusunda uyardığını iddia etmek için hiçbir gerekçe yoktur. Büyükelçiye, Birleşmiş Milletler ve İtalya’nın İsrail hükümetinden emir almadığını İsrail hükümetine iletmesini söyledim,” dedi.

İsrail güçleri tarafından “defalarca gerçekleştirilen düşmanca eylemler”in “savaş suçu” teşkil edebileceğine dikkat çeken bakan, “Bunlar uluslararası hukukun ciddi ihlalleridir ve herhangi bir askeri gereklilikle gerekçelendirilemez,” ifadelerini kullandı.

Günün erken saatlerinde İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant ve İsrail’in İtalya Büyükelçisi ile görüşen Crosetto, İtalyan hükümetinin saldırının bir hata ya da kaza olduğu yönündeki gerekçelere inanmadığını yineledi. Bakan İtalya’nın bu nedenle “mümkün olan en kısa sürede gerçek açıklamalar” talep ettiğini duyurdu.

Ansa’nın haberinde görüşlerine yer verilen Orta Doğu dosyasına aşina olan üst düzey güvenlik kaynaklarına göre, UNIFIL’in İsrail’in BM misyonunun üslerine yönelik saldırısına ilişkin yorumu, Tel Aviv’in Lübnan’daki askeri “gelecek planlarına” “istenmeyen tanıkların” olmasını önlemek için “geri çekilmeye zorlamayı” amaçladığı yönünde.

Le Monde gazetesinin Fransız Silahlı Kuvvetler Bakanlığına dayandırdığı haberine göre Fransa ve İtalya, son olaylar üzerine UNIFIL’e katkıda bulunan Avrupa ülkelerini bir araya getirecek.

Video konferans yoluyla gerçekleştirilecek toplantının önümüzdeki hafta yapılması planlanıyor fakat kesin tarih henüz belirlenmedi.

Öğleden sonra yapılan açıklamaya göre İtalyan hükümeti, UNIFIL üsleri yakınlarındaki eylemlerin kabul edilemez olduğunu belirterek İsrailli yetkililere resmi bir protesto sunduğunu duyurdu.

Başbakan Giorgia Meloni ayrıca UNIFIL Batı Sektörü Komutanı General Messina ile telefonda görüşerek BM misyonu ve ikili MIBIL misyonu kapsamında Lübnan’da bulunan İtalyan askerleriyle “güçlü dayanışma” içinde olduğunu ifade etti.

Meloni, İtalyan birliklerinin Birleşmiş Milletler yetkisiyle bölgede istikrarın sağlanmasında oynadığı önemli rolü bir kez daha teyit etti.

İtalyan hükümeti, UNIFIL’in Güney Lübnan’daki rolünün önemini bir kez daha teyit ederken, bölgede çatışmaların durdurulması ve gerilimin azaltılması için çalışmaya devam ettiğini açıkladı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Alman halkının çoğunluğu İsrail’e askeri yardıma karşı

Yayınlanma

Alman kamu yayıncısı ARD’nin DeutschlandTrend anketine katılanların neredeyse yüzde 70’i Federal Ordunun İsrail’e yardımda bulunmaması gerektiğini düşünüyor.

Ankete göre katılımcıların yüzde 68’i Almanya’nın İsrail’in savunmasına askeri destek vermesini desteklemiyor. Yüzde 19’u ise bundan yana.

Çeşitli parti destekçilerine daha yakından bakıldığında, hepsinde olumsuz bir tutumun hakim olduğu açıkça görülüyor.

Yeşiller taraftarlarının yüzde 62’si Almanya’nın Ortadoğu’daki çatışmalarda İsrail’e askeri destek vermesine karşı çıkarken, yüzde 27’si destekliyor.

Almanya için Alternatif (AfD) destekçilerinin yüzde 80’i bu tür bir askeri yardımın yanlış olduğunu düşünürken, yüzde 12’si destekliyor.

Diğer partilerin destekçileri arasındaki onay oranları ise ikisinin arasında yer alıyor. Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) destekçilerinin yüzde 77’si bu yardıma karşı. CDU/CSU’da bu oran yüzde 68, SPD’de yüzde 65, FDP’e yüzde 56.

İsrail’e verdiği askeri destek bakımından ABD’nin ardından ikinci sırada yer alan Almanya, Ekim 2023’ten bu yana İsrail’e çok sayıda silah ihracatına izin verdi.

İsrail’in 7 Ekim Aksa Tufanına verdiği askeri karşılık Almanya’daki katılımcıların yüzde 57’si için “çok ileri” giderken, yüzde 21’i İsrail’in Gazze Şeridindeki eylemlerini uygun buluyor.

Mart ayında ankete katılanların yüzde 28’i İsrail’in tepkisini uygun olarak nitelendirmişti ve o zaman bile ankete katılanların yarısı bunun çok ileri gittiğini düşünüyordu.

Almanya’da İsrail’in eylemlerini eleştirenlerin sayısı geçtiğimiz kasım ayından bu yana istikrarlı bir şekilde artıyor.

ARD DeutschlandTrend’in güncel araştırmasında ayrıca İsrail’in gazze’ye yönelik askeri eylemlerinin Filistinli sivil nüfusun da etkilenmesi durumunda haklı olup olmadığı soruldu. Buradaki cevap daha da net: Yüzde 68’lik bir kesim İsrail saldırılarını bu durumda haksız bulurken, sadece yüzde 18’lik bir kesim haklı buluyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English