Alman Federal Meclisi antisemitizme karşı bir karar tasarısı hazırlıyor ama tasarının muhalifleri, bunu İsrail hükümetinin politikalarına yönelik açık eleştirilere karşı baskıcı önlemler almak için araçsallaştırdığını savunuyor.
İktidardaki Sosyal Demokrat Parti (SDP), Yeşiller ve Hür Demokratlar (FDP) ile muhalefetteki Hıristiyan Demokratlar (CDU) tarafından yoğun bir şekilde tartışılan taslak, “İsrail’in var olma hakkını sorgulayan ya da İsrail’in boykot edilmesi çağrısında bulunan” hiçbir grubun kamu fonu almaması gerektiğini söylüyor.
Taslak, “artan antisemitizmin”, “aşırı sağ çevrelerde giderek daha belirgin ve şiddetli” olduğunu ve “solcu antiemperyalist” gruplarla da bağlantılı olduğunu ileri sürüyor.
Tasarının temeli IHRA’nın “antisemitizm” tanımı
Bu hafta kabul edilmesi beklenen karar, akademik açıdan tartışmalı Uluslararası Holokost Anma İttifakı (IHRA) tanımına dayanıyor. Bu tanımın Alman hükümeti tarafından yıllar önce kabul edilen versiyonu, İsrail’in politikalarına ve siyonizme yönelik eleştirilerin pratikte “antisemitik” olarak yaftalanmasına izin veriyor.
Tasarı yasalaşırsa, bu tanıma göre “antisemitik” olarak değerlendirilebilecek ifadelerde bulunan hiçkimse devlet yardımı alamayacak, okuldan uzaklaştırılabilecek ve üniversitelerden kaydı silinebilecek.
Federal Meclis aynı zamanda Yahudi örgütlerini de etkileyebilecek örgütsel yasaklardan yana. Devlet kurumları, İsrail hükümetinin politikalarına sert eleştiriler yönelten Uluslararası Af Örgütü (AI) gibi insan hakları örgütleriyle işbirliğini durdurmak zorunda kalacak.
Yasa tasarısı, “ülkemizdeki antisemitizmle etkin ve sürdürülebilir bir şekilde mücadele etmeyi” amaçlıyor. Federal hükümet Eylül 2017’de IHRA’yı resmen tanımış ve böylece örgütü ve antisemitizm tanımını, başta Federal Yurttaşlık Eğitimi Ajansı olmak üzere federal makamlar ve özellikle de anma mekanları ve tarih müzeleri için bir dayanak noktası haline getirmişti.
Alman hükümeti, “antisemitizm” tanımına şu cümleyi de eklemiş olması nedeniyle eleştiriliyor: “Ayrıca, bir Yahudi kolektifi olarak anlaşılan İsrail devleti de bu tür saldırıların hedefi olabilir.”
Üniversitelere “antisemitik olaylarla mücadele” yükümlülüğü
Bunun, günlük siyasi hayatta, İsrail hakkındaki neredeyse her eleştirel ifadeyi “antisemitizm” şüphesi altına sokma eğiliminde olacağından endişe ediliyor.
Karar tasarısıyla birlikte örneğin, “antisemitizmi yayan hiçbir kuruluş ve proje” mali destek alamayacak. Pratikte bu, İsrail devletinin politikalarını sert bir şekilde eleştiren herhangi bir derneğin devlet fonlarının tahsisinden dışlanabileceği anlamına gelecek ve bu aynı zamanda bilimsel projeler ve geniş sanat ve kültür alanındaki projeler için de geçerli.
Okullar ve üniversiteler de “antisemitik olaylara” karşı sert önlemler almakla yükümlü kılınıyor.
Son olarak, “antisemitizme karşı önlemler” gelecekte ikamet, iltica ve vatandaşlık yasalarına da entegre edilecek. Federal Meclis bunun gerekli olduğuna inandığını çünkü, “Kuzey Afrika ve Yakın ve Orta Doğu ülkelerinden gelen göçlere dayanan antisemitizmin endişe verici boyutunun son zamanlarda açıkça ortaya çıktığını” öne sürüyor.
Yahudi aydınlardan tasarıya karşı bildiri
Öte yandan Almanya’da yaşayan ve önerilen metne karşı çıkan yaklaşık 100 Yahudi sanatçı ve entelektüel bir bildiri yayınlayarak metnin “belirtilen hedeflere ulaşmadığını” iddia etti.
Bildirinin imzacılarına göre tasarı, tüm Yahudileri İsrail hükümetinin eylemleriyle ilişkilendirerek Almanya’daki Yahudi yaşamının çeşitliliğini güçlendirmek yerine zayıflatacak.
Hukuk uzmanları tarafından hazırlanan rakip bir metin de şimdiye kadar 600 kadar üniversite, kültür ve sivil toplum kuruluşu tarafından desteklendi.