Bizi Takip Edin

AVRUPA

Seçimler öncesinde Avrupa sağında AfD-Ulusal Birlik gerilimi

Yayınlanma

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) iki büyük sağcı aktörü, Almanya için Alternatif (AfD) ile Fransız Ulusal Birlik (RN) arasındaki çatlaklar derinleşiyor ve AP’deki ortak parlamento grupları olan Kimlik ve Demokrasi’nin (ID) geleceğini tehdit ediyor.

AfD ile RN, ID’nin en büyük iki partisi ve gruba hakim durumda.

Bununla birlikte, göçmen kökenli Alman vatandaşlarının da aralarında bulunduğu göçmenleri Almanya’da gönderme fikrini destekleyen AfD üyelerinin de katıldığı bir toplantı, iki parti arasındaki uçurumu derinleştirdi. Le Pen, ocak ayındaki olayla ilgili olarak AfD ile işbirliğini sorgulamıştı. AfD’nin Fransız kardeş partisini bu konuda yatıştırmaya yönelik çeşitli girişimleri şu ana kadar sonuçsuz kaldı ve RN, AfD’nin tartışmalı öneriden uzaklaşmak için daha fazlasını yapması gerektiğinde ısrar etti.

AP’deki RN delegasyonunun lideri Jean-Paul Garraud, AfD’nin kendilerini açıklama girişimlerinin ardından Euractiv’e verdiği demeçte, “RN, müttefiklerinin siyasi çizgisi konusunda tetikte olmaya devam ediyor. Bu nedenle AfD’nin çizgisini kendi içimizde tartışmalıyız,” dedi.

Almanya’da ‘gizli göçmen toplantısı’ tartışması sürüyor

‘AfD ile RN ayrılabilir’

Ne AfD’nin seçim programlarında ‘tersine göç’ün anlamını yumuşattığı ifadeler, ne de Avrupa Parlamentosu’ndaki bazı temsilcilerin gayrı resmi ikili görüşmeleri RN’yi ikna edebildi.

Hatta geçtiğimiz hafta, AfD Eş Başkanı Alice Weidel, partinin bu konudaki tutumunu şahsen açıklamak için Paris’te Marie Le Pen ile bir araya geldi ama görüşmeden bir sonuç çıkmadı.

Euractiv’e konuşan ID kaynaklarına göre, RN ile AfD arasındaki ilişki o kadar ciddi şekilde zarar gördü ki, gelecekteki işbirlikleri son derece sorgulanabilir hale geldi.

Kaynaklar, iki parti arasındaki sürtüşmenin ID’nin, ortak parlamento grubunun veya en azından söz konusu grubun partilerden birinin üyeliğinin sonu anlamına gelebileceğini de sözlerine ekledi.

RN, AfD’den yazılı açıklama istedi

ID’nin en etkili iki partisi arasındaki çatışma parlamento grubunun kendisini tehlikeye atarsa, AP’deki sağ parti ittifaklarında büyük bir değişikliğe neden olabilir.

AP’deki bazı temsilciler tarafından gayri resmi ikili görüşmeler yapılırken, sorun henüz çözülmedi.

Weidel ile Le Pen arasında geçen hafta Paris’te yapılan görüşmenin ardından, RN konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapılmasında ısrar etti.

Fransız medyasına göre, Fransız parlamentosu milletvekili Thibaut François, AfD’den ‘tersine göç’ün parti programının bir parçası olmayacağına dair yazılı bir taahhüt talep edildiğini belirtti.

Bununla birlikte AfD’nin bunu yerine getirmesinin imkânsız olduğu, çünkü bu terminolojinin AP seçim kampanyası gibi çeşitli programlarda zaten kullanıldığı belirtiliyor.

AP seçim anketi: Meloni ve Le Pen yükselişte; Wagenknecht AfD’den oy çalıyor

AfD’nin açmazı: Weidel’den Le Pen’e mektup

Euractiv’e göre, Weidel’in açıklaması ‘İngilizce-Fransızca çeviriler arasında bir yerde’ kayboldu. AfD’nin liderliği iki rahatsız edici seçenek arasında seçim yapmak zorunda kaldı: ya tersine göçe karşı net bir açıklama yazıp parti tabanıyla çatışma riskini göze alacak ya da kendilerini daha fazla açıklamayı reddedecek ve sonuç olarak RN ile ilişkilerini kesecekti.

Pazartesi günü, Le Pen’e gönderdiğini bir mektupta Weidel, medyayı konuyu çarpıtmakla suçladı ve tersine göç konulu toplantıya katılan AfD üyelerinin bunu parti görevlerinin dışında yaptıklarını savundu.

RN delegasyon lideri Garraud, Euractiv’e verdiği demeçte, “AfD’nin mektubunu dikkatle inceliyoruz ve bunu RN’nin en üst seviyesinde tartışacağız,” dedi.

Le Pen ise 28 Şubat Çarşamba günü Paris’te yaptığı açıklamada, ‘birçok sorunun cevapsız kaldığını’ söyledi.

Le Pen AfD’den uzaklaşmak istiyor

Fransa Ulusal Meclisi’nde RN’nin sembolik lideri olmaya devam eden Le Pen için, kullanılan terminoloji  (‘tersine göç’) özellikle sorunlu.

Fransa’da bu terim, Le Pen’in rakibi ve bir başka sağcı parti Reconquête!’nin kurucusu Eric Zemmour tarafından kullanılıyor. Zemmour, göç konusunda Le Pen’den bile daha sert bir tutum sergileyerek ulusal çapta adından söz ettirdi. 

2022’deki son seçim kampanyası sırasında, yasadışı göçmen veya suçlu olan kişilerin ‘tersine göç etmesini’ ve suçluların başka bir vatandaşlığa sahip olmaları halinde Fransız vatandaşlıklarından çıkarılmasını önermişti.

Fakat Le Pen, gözünü 2027’deki Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerine dikmiş durumda ve seçmenleri partisinin ‘sosyal olarak kabul edilebilir’ olduğuna ikna etmesi gerekiyor. 

‘Fransa’nın ara seçimleri’ olarak görülen Avrupa seçimleri, partisinin bağlantılarını ulusal odak noktasına uygun hale getirmek için en uygun zaman olarak görülüyor.

Le Pen’den AfD ile işbirliğine itiraz

AP’de neler olacak?

Euractiv’e göre, Avrupa Parlamentosu’nda yeni siyasi grupların oluşması ve partilerin seçimlerden sonra üyeliklerini değiştirmeleri alışılmadık bir durum değil.

Eğer her iki taraf da anlaşmaya varmazsa, konuya aşina olan kişilere göre muhtemelen ayrılacaklar. RN’nin yarı-ültimatomunun sonucu, AP’deki sağcı gruplar için önemli sonuçlar doğuracak. 

Fakat kaynaklar, Avrupa seçimlerinin sonunda işgal ettiği sandalye sayısına göre RN’nin tavrının kesinleşeceğini belirtiyorlar. Şu anda, hem Almanya’da hem de Fransa’da, iki sağ parti kendi anketlerde üst sıralarda gidiyor.

Arka planda ise, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin İtalya’nın Kardeşleri ve Victor Orbán’ın Fidesz partisi gibi diğer büyük oyuncularla Avrupa ittifakları da önemli sonuçlar doğurabilir.

Meloni ve Le Pen, Le Monde’un yakın zamanda bildirdiğine göre, şu anda ilişkilerini derinleştirmeye çalışıyorlar. 

Orbán’ın da katılacak bir Avrupalı aile arayışı içindeyken, yeni ve güçlü bir sağcı grup, AfD’nin parlamentonun sağ kanadı üzerindeki etkisini ciddi şekilde azaltacak.

AVRUPA

Operationsplan Deutschland: Almanya’da “planlı ekonomi” tartışması

Yayınlanma

Ukrayna’nın Rusya’ya ilk kez ABD yapımı uzun menzilli füzeler fırlatması ve Rusya lideri Vladimir Putin’in ülkesinin nükleer doktrinini güncellemesi ile birlikte Avrupa ülkeleri kıtada topyekûn bir savaşa hazırlanıyor.

Alman Silahlı Kuvvetlerinin (Bundeswehr) hazırladığı “Operationsplan Deutschland” (Almanya Organizasyon Planı) başlıklı 1.000 sayfalık belgeye göre Almanya’nın NATO ülkelerinden yüz binlerce askere ev sahipliği yapacağı ve cepheye büyük miktarlarda askeri teçhizat, gıda ve ilaç göndermek için lojistik bir merkez olarak hizmet vereceği bildirildi.

Alman ordusu ayrıca Rusya’nın Avrupa genelinde insansız hava araçları uçuşlarını, casusluk operasyonlarını ve sabotaj saldırılarını genişlettiği bir durumu varsayarak şirketlere ve sivillere kilit altyapıyı nasıl koruyacakları ve ulusal savunma için nasıl harekete geçecekleri konusunda talimat veriyor.

İşletmelere acil durumlarda çalışanların sorumluluklarını detaylandıran kriz planları oluşturmaları tavsiye edildi ve enerji bağımsızlığını sağlamak için dizel jeneratör stoklamaları ya da rüzgar türbinleri kurmaları talimatı verildi.

Ekonomiye daha fazla devlet müdahalesi konuşuluyor

Bu kapsamda ekonomiye ve şirketlere yönelik devlet müdahalesi daha yoğun bir şekilde tartışılmaya başladı.

Alman devleti, kriz durumlarında geniş kapsamlı haklara sahip. Enerji krizi, devletin ne kadar hızlı müdahale edebileceğini göstermişti: O dönemde Alman hükümeti gaz depolama tesislerini kanun yoluyla doldurmuş, gaz ithalatçısı Uniper’i kamulaştırmış ve diğer şeylerin yanı sıra yüzer LNG terminalleri tedarik etmişti.

faz’ın Bavyera İşletmeler Birliği Genel Müdürü Bertram Brossardt’ın açıklamalarına dayandırdığı haberine göre, acil bir durumda “planlı ekonomiye geçiş” bile mümkün olabilir.

Bu “planlı ekonomi” uygulamalar kapsamında devlet gıda kuponu vermesi, hatta insanları su temini ya da ulaşım şirketleri gibi belirli sektörlerde çalışmaya zorlaması da gündeme getiriliyor.

Dolayısıyla şirketlerin de bugün afet yardımı, Bundesanstalt Technisches Hilfswerk (Almanya’da afet ve acil durum yönetiminden sorumlu bir kuruluş – THW) ya da itfaiye için gönüllü olan çalışanlara sahip olmaları durumunda bundan yarar sağlayabileceği öne sürülüyor.

Hamburg’daki şirket eğitimini veren Yarbay Jörn Plischke, “Bunu desteklemek size yılda birkaç güne mal olur. Fakat bir kriz anında, insanları ve altyapıyı koruyan kişilerle doğrudan bir bağlantınız olur,” diyor.

Hamburg: Sivil-askeri ekonominin kesişimi

Yarbay Plischke’nin katıldığı etkinliğin gerçekleştiği Hamburg, mal ve asker taşımacılığında merkezi bir konumda.

Hansa kentinin belediye başkanı Peter Tschentscher, faz’a verdiği demeçte, “Altyapımız askeri amaçlarla kullanılırsa, siber saldırı ve sabotaj riski önemli ölçüde artar,” uyarısında bulundu.

Hamburg Senatosu bu nedenle sivil savunmayı güçlendirmek için ek kadrolar oluşturdu. Birliklerde savaşmayan fakat koruma ve güvenliği sağlamak için çalışan gönüllülerden oluşan üçüncü bir “yurt savunma birliği” hizmete sokuldu.

Hansa kentinde şu anda Alman Silahlı Kuvvetleri ve sivil güçlerle birlikte tatbikatlar yapılıyor.

Habere göre, “Red Storm Alpha” adı verilen bu tatbikatta liman tesislerinin korunması konusunda eğitim veriliyor.

Bir sonraki tatbikat olan “Red Storm Bravo” ise yakında başlayacak ve daha büyük çaplı olacak.

Bu tür tatbikatlardan elde edilen deneyimler daha sonra “Almanya Organizasyon Planı”na aktarılacak. Bu planın sürekli gelişen ve yeni bilgi ve tehditlere uyum sağlayan “yaşayan bir belge” olması amaçlanıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ford Avrupa’da 4.000 kişiyi işten çıkaracak

Yayınlanma

Ford, elektrikli araçlara olan talebin yavaşlaması ve Çinli rakipleriyle girdiği rekabet nedeniyle Avrupa’da yaklaşık 4.000 kişiyi işten çıkarmayı planlıyor.

ABD’li şirket çarşamba günü yaptığı açıklamada, kesintilerin 2027 yılı sonuna kadar uygulanacağını ve Avrupa’daki 28.000 kişilik işgücünün yaklaşık yüzde 14’ünü temsil eden Almanya’daki 2.900 ve Birleşik Krallık’taki 800 işi etkileyeceğini söyledi.

Ford’un Birleşik Krallık’taki iki tesisi Dagenham ve Halewood ile İspanya’nın Valencia kentindeki fabrikası etkilenmeyecek.

Yetkililer kesintilerin idari görevlerin yanı sıra benzinli motor üretimiyle ilgili işleri de kapsayacağını söyledi.

Ford’un Avrupa Başkan Yardımcısı Dave Johnston, iş kayıplarına rağmen şirketin bölgeye bağlılığını sürdürdüğünü söyledi ve “Ford’un Avrupa’da gelecekteki rekabet gücünü sağlamak için zor ama kararlı adımlar atmak kritik önem taşıyor,” dedi.

İşçi Konseyi Başkanı: Personel kesintisi sürdürülebilir bir iş stratejisi değil

Söz konusu hamleler sendikalar ve hükümetlerle yapılacak görüşmeleri bekliyor. Ford’un işçi konseyi başkanı Benjamin Gruschka, “Bu büyük istihdam kesintisini reddediyoruz. Daha fazla personel kesintisi sürdürülebilir bir iş stratejisi değildir,” dedi.

Birleşik Krallık hükümeti de Ford’u planlanan kesintilerin tüm ayrıntılarını paylaşmaya çağırdı. Bir sözcü, “Ford ile uzun süredir devam eden bir ortaklığımız var ve Birleşik Krallık’taki üretim gelecekleri konusunda onlarla yakın bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz,” dedi.

Küresel otomotiv endüstrisi, elektrikli araç satışlarındaki büyümenin yavaşlaması ve Çinli rakiplerle yaşanan sert fiyat rekabeti nedeniyle Avrupa’da ve başka yerlerde fabrikaların kapatılması ve personel sayısının azaltılması yönünde yoğun bir baskı altına girdi.

Şirket geçen yıl da 3.800 kişiyi işten çıkaracağını duyurmuştu

Ford, yıllardır zarar açıkladığı ve işten çıkardığı Avrupa’da zor günler geçiriyor. Şirket, yavaşlayan talebi karşılamak için, rekabet gücü yüksek pazarın daha kârlı alanlarına odaklanmak amacıyla ürün gamındaki araç sayısını azalttı.

Ford’un Avrupa’daki insan kaynakları başkanı Peter Godsell, daha fazla yeniden yapılandırma adımını göz ardı edemeyeceğini söyledi ve “benzeri görülmemiş” regülasyonları ve iktisadi rüzgarları suçladı. Godsell, “İleriye dönük olarak uygulanabilir ve kârlı bir işle burada var olmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor,” diye ekledi.

Ford geçen yılın başlarında 1.300’ü İngiltere’de olmak üzere Avrupa’da 3.800 kişiyi işten çıkaracağını açıklamıştı.

İcra Kurulu Başkanı Jim Farley, geçmişte elektrikli otomobillerin üretiminde içten yanmalı motorlarla çalışan araçlara kıyasla “yüzde 40 daha az işçiye” ihtiyaç duyulacağı konusunda uyarıda bulunmuştu.

Ford’dan Alman hükümetine uyarı

Ford ayrıca Almanya’da geliştirilen ve üretilen elektrikli spor aracı yeni Explorer ve elektrikli Capri’nin üretimini azaltacağını ve bunun Köln fabrikasındaki çalışma saatlerinin daha da kısalmasına neden olacağını söyledi. Şirket fabrikayı elektrikli araç üretecek şekilde dönüştürmek için 2 milyar dolar yatırım yaptı.

Ford’un finans müdürü John Lawler kısa bir süre önce Alman hükümetine bir bildiri yazarak piyasa koşullarını iyileştirmek ve emisyon hedeflerini karşılamak için esneklik sağlamak üzere daha fazlasını yapması çağrısında bulundu.

Lawler mektubunda, “Avrupa ve Almanya’da eksik olan şey, e-mobiliteyi ilerletmek için açık ve net bir politika gündemidir,” dedi.

Volkswagen’den patronlara taviz önerisi

Çarşamba günü erken saatlerde Volkswagen çalışanları, Alman şirket yöneticilerinin ikramiyeleri düşürmeyi, temettüleri azaltmayı ve fabrikaları kapatma planlarını iptal etmeyi kabul etmeleri halinde gelecekteki maaş artışlarından 1,5 milyar avroyu kaybetmeye hazır olduklarını söyledi.

IG Metall’in baş müzakerecisi Thorsten Gröger ve VW iş konseyi başkanı Daniela Cavallo düzenledikleri ortak basın toplantısında, daha önce talep edilen yüzde 7’lik ücret artışının, kısa süreli saat azaltma dönemlerinde ücretleri desteklemek üzere bir “dayanışma fonuna” aktarılmasını önerdiler. 

VW çalışanları ile yöneticiler arasında giderek gerginleşen açmazın ilk tavizi olan önerilen paket, yöneticilerin önümüzdeki iki yıl boyunca ikramiyelerinin bir kısmından ve “temettü politikası yoluyla katkıdan” vazgeçmeleri anlamına geliyor.

IG Metall’den Gröger, VW yöneticilerinin Almanya’daki en az üç fabrikayı kapatma planlarından vazgeçmeyi kabul etmemeleri halinde, “ülkenin on yıllardır görmediği bir endüstriyel anlaşmazlığa” hazırlanmaları gerektiğini söyledi.

VW’nin Almanya’daki tesislerinde olası grevler 1 Aralık’tan itibaren mümkün olacak.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Baltık Denizi’nde iletişim kabloları hasar gördü: Sabotaj şüphesi

Yayınlanma

Baltık Denizi’nin altındaki telekomünikasyon kablolarında hasar meydana geldi. Finlandiya-Almanya hattındaki C-Lion1 kablosunda yaşanan kesinti, sabotaj şüphelerini güçlendirdi. Almanya, İsveç ve Litvanya olayla ilgili soruşturma başlatırken, Rusya suçlamaları reddetti.

Finlandiya ile Almanya arasında Baltık Denizi’nin altından geçen C-Lion1 telekomünikasyon kablosunda bir kesinti yaşandı.

Ayrıca Litvanya ile İsveç arasındaki iletişim kabloları da zarar gördü. Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius, bu olayların sabotaj ihtimaline işaret edebileceğini belirtti.

Finlandiya devlet telekom altyapı operatörü Cinia, kabloda hasar tespit etti ve onarım için özel bir gemi hazırladı. Onarımın tam tarihinin belirsiz olduğu, ancak önümüzdeki hafta başlamasının planlandığı bildirildi.

Litvanya ile İsveç arasında iletişim sağlayan kablonun kesilmesi, Telia Lietuva tarafından doğrulandı. Olay, ülkede internet erişiminin yüzde 33 oranında azalmasına neden oldu.

Helsingin Sanomat gazetesi, Çin’e ait Yi Peng 3 gemisinin hasar bölgesine yakın olduğunu, bu geminin Danimarka donanması tarafından takip edildiğini öne sürdü.

İsveç, olayın sabotaj olabileceği şüphesiyle soruşturma başlattı.

Litvanya, olayın “terör” kapsamında değerlendirildiğini ve kablonun tamamen mi kesildiği yoksa sadece hasar mı gördüğünün soruşturulduğunu duyurdu.

Finlandiya Merkezi Soruşturma Dairesi, iletişim müdahalesi ve mülke zarar verme suçlarından inceleme yürütüyor.

Almanya ve Finlandiya dışişleri bakanlıkları, olayla ilgili derinlemesine bir soruşturma yürütüleceğini açıklarken, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, sabotaj iddialarının henüz kesinleşmediğini ifade etti.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius ise, kablonun yanlışlıkla zarar görmüş olabileceği ihtimaline şüpheyle yaklaştı.

Rusya, bu tür olaylarda kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, iddiaları “saçma ve komik” olarak nitelendirdi.

Baltık Denizi’nin altından geçen C-Lion1, Finlandiya’nın Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarının rotasını takip ederek Orta Avrupa’ya doğrudan bağlantı sağlayan tek denizaltı kablosu.

Kablo, 2016’da devreye alındı ve Helsinki ile Rostock (Almanya) arasında veri aktarımı yapıyor.

Finlandiya ve Estonya, Baltık Denizi’nde Rusya donanmasına karşı plan hazırlıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English