Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

“Soykırım” iddiaları makul seviyede ispatlandı: UAD’den acil tedbir kararı

Yayınlanma

UAD, İsrail’in Soykırım Sözleşmesi çerçevesindeki yükümlülüklerinin bazılarını ihlal ettiğine ilişkin ihtiyati tedbir kararı almaya yetkisi olduğuna karar verdi. Güney Afrika’nın İsrail aleyhine ileri sürdüğü iddiaları “makul seviyede” ispatladığına hükmetti.

Uluslararası Adalet Divanı (UAD) Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasında, “İsrail Devleti, Gazze’de yürüttüğü askeri operasyonları derhal durdurmalı” talebiyle ilgili, İsrail’in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına hükmetti.

UAD Başkanı ABD’li Yargıç Joan Donoghue, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, İsrail’in Gazze’deki fillerinin Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle açtığı davadaki ihtiyati tedbir taleplerine ilişkin mahkeme kararını okudu.

İsrail’in 7 Ekim’den sonra Gazze’ye yönelik hava, kara ve denizden başlattığı askeri operasyonların çok büyük sivil can kaybına, sivil altyapının yıkımına ve Gazze nüfusunun büyük çoğunluğunun yerinden edilmesine neden olduğunu kaydeden Donoghue, “Divan, bölgede ortaya çıkan insanlık trajedisinin boyutunun son derece farkındadır ve devam eden can kayıpları ile insanların acılarından derin kaygı duymaktadır” ifadelerini kullandı.

Donoghue, UAD’nin İsrail’in Soykırım Sözleşmesi çerçevesindeki yükümlülüklerinin bazılarını ihlal ettiğine ilişkin ihtiyati tedbir kararı almaya yetkisi olduğunu da belirterek, Güney Afrika’nın İsrail aleyhine ileri sürdüğü iddiaları “makul seviyede” ispatladığına hükmetti.

Filistinlilerin Soykırım Sözleşmesinin ikinci maddesinde işaret edilen etnik ve dini bir grup tanımı kapsamında değerlendirilebileceğini kaydeden Donoghue, Divan’ın Gazze’deki felaket boyutundaki insani durumun, tedbir kararını gerektirecek düzeyde “acil tehlike” teşkil ettiğine hükmettiğini de kaydetti.

UAD Başkanı Donoghue, Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasında mahkemenin, “İsrail Devleti, Gazze’de yürüttüğü askeri operasyonları derhal durdurmalı” talebiyle ilgili, İsrail’in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına karar verdiğini bildirdi.

Donoghue, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, İsrail’in Gazze’de Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle açtığı davada talep edilen ihtiyati tedbirlerle ilgili mahkemenin aldığı kararları okudu. Buna göre Divan, İsrail’in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına 2 aleyhte oya karşı 15 oyla hükmetti.

İsrail’in ordunun soykırım eylemlerinde bulunmamasını sağlaması kararı da 15 lehte ve 2 aleyhte oyla kabul edilirken, İsrail’in soykırım kışkırtıcılığını önlemek veya cezalandırmak için elinden gelen tüm önlemleri almasına ilişkin karar 16’ya karşı 1 oyla kabul edildi.

Divan, İsrail’in Gazze’de Filistinlilerin içinde bulundukları olumsuz yaşam koşullarına karşı acilen ihtiyaç duyulan temel hizmetlerin ve insani yardımların sağlanmasını mümkün kılmak için acil ve etkili önlemler almasına da 16 lehte oyla hükmetti.

Ayrıca İsrail’in soykırımın delillerini muhafaza etmek için gerekli adımları atması gerektiğine de 15 lehte oyla karar veren Divan, hükmedilen tedbir kararların uygulanmasına ilişkin İsrail’in alacağı önlemler hakkında 1 ay içinde Divan’a bir rapor sunmasını kararlaştırdı.

İsrail hükümeti tarafından bu dava için mahkemeye ad-hoc hakim olarak atanan İsrail Yüksek Mahkemesi eski Başkanı Aharon Barak, tüm tedbir kararlarında aleyhte oy kullandı.

Mandela göndermesi

Güney Afrika Adalet Bakanı Ronald Lamola, Güney Afrika devlet televizyonu SABC’ye yaptığı açıklamada, “Divanın kararı, uluslararası hukuk açısından, Gazze halkı, çocukları ve kadınları açısından bir zafer” değerlendirmesinde bulundu. “Nelson Mandela’nın şu anda mezarında bize gülümsediğine inanıyorum” ifadesini kullanan Bakan Lamola, mahkemenin tedbir kararlarının ateşkesi getireceğine ve İsrail üzerindeki baskıyı genişleteceğine inandığını vurguladı.

Mahkemeye inandıkları prensipler için gittiklerini ve tehditler aldıklarına dikkati çeken Lamola, hükümet üyeleri ve halkın verdiği güçle hareket ettiklerini belirtti.

Lamola, UAD’nin kararının uluslararası topluma ders niteliği taşıdığını ancak hukuk temelinde hareket eden bir toplumun var olabileceğini dile getirdi. Bakan Lamola, karardan memnun olduklarını, ateşkese hükmedilmemesi nedeniyle hayal kırıklığı yaşamadıklarını ifade etti.

Afrika Ulusal Kongresi lideri Fikile Mbalula da kararın Filistin’de barışı görmek isteyenler için dönüm noktası olduğunu belirtti.

“Uluslararası hukuka bağlıyız ama…”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “ihtiyati tedbir” kararına ilişkin görüntülü açıklama yayımladı. Netanyanu, “İsrail’in uluslararası hukuka bağlılığı sarsılmazdır. Ayrıca, ülkemizi ve halkımızı savunmaya devam etme yönündeki kutsal bağlılığımız da aynı derecede sarsılmazdır” ifadelerini kullandı.

İsrail’e yönelik “soykırım” suçunu reddeden İsrail Başbakanı, şunları söyledi: “Her ülke gibi İsrail’in de kendini savunma hakkı doğaldır. Bu temel hakkı reddetme girişimi, Yahudi devletine karşı açık bir ayrımcılıktır ve bu haklı şekilde reddedilmektedir. İsrail’e karşı soykırım suçu atfetmek sadece yanlış değil, şoke edicidir ve tüm iyi insanlar bunu reddetmelidir.”

Netanyahu, ülkesinin “Hamas’a karşı kendini savunmaya ve Filistinli sivillerin zarar görmesini engellemek için elinden geleni yapmaya” devam edeceğini iddia etti.

Öte yandan İsrail devlet televizyonu KAN’ın haberine göre Netanyahu, UAD’nin kararı hakkında kabine üyelerinden yorum yapmamalarını istedi. Ancak İsrail aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ise UAD’yi “antisemizm” ile suçladı. Ben Gvir, “Lahey’deki antisemit mahkemenin kararı, önceden bilineni kanıtlıyor: Bu mahkeme adalet değil, Yahudi halkına yönelik zulüm arıyor. Holokost sırasında sessiz kaldılar, bugün de ikiyüzlü bir şekilde devam ederek bir adım daha atıyorlar” ifadelerini kullandı. Filistinlilere yönelik ırkçı, ayrımcı eylem ve söylemleriyle tanınan İsrailli Bakan, “İsrail devletinin varlığını tehlikeye sokan kararlara kulak asılmamalı ve tam zafere kadar düşmanı yenmeye devam etmeliyiz” değerlendirmesinde bulundu.

DİPLOMASİ

Lukaşenko: NATO saldırırsa nükleer silah kullanırız

Yayınlanma

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, NATO ülkelerinin ülkesine saldırması durumunda Rusya ile yapılan anlaşma çerçevesinde Belarus’ta konuşlandırılan nükleer silahları kullanmaya hazır olduklarını bildirdi.

Lukaşenko, BelTA haber ajansına yaptığı açıklamada, “Bize saldırdıkları anda nükleer silah kullanırız. Rusya da bizim için devreye girer,” dedi.

Belarus lideri, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in son konuşmasında, Belarus’un savunması için nükleer silah kullanabileceğini teyit ettiğini hatırlattı.

Lukaşenko’ya göre, Polonya ve Amerikan ordusu şu anda Belarus sınırında beklerken, Polonyalı yetkililer “sabırsızlıkla” saldırı anını kolluyor.

Lukaşenko aynı zamanda, Minsk’in nükleer silah kullanması halinde Rusya da dahil olmak üzere karşılık verileceği konusunda uyarıda bulundu.

Devlet Başkanı, “Bu durumda Rusya tüm nükleer cephaneliğini kullanacaktır. Ve bu, bir dünya savaşı demektir. Batı bunu istemiyor, buna hazır değiller. Ama biz onlara açıkça söylüyoruz: Kırmızı çizgimiz devlet sınırımızdır. Eğer bu sınırı geçerlerse, yanıtımız anında olacaktır,” diye ekledi.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Belarus, nükleer cephaneliğinden vazgeçti ve 1993 yılında Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na (NPT) nükleer silah sahibi olmayan bir devlet olarak katıldı. Kasım 1996 itibarıyla nükleer silahlar ülke topraklarından tamamen çıkarıldı.

Fakat geçen yılın mart ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkenin taktik nükleer silahlarını Belarus topraklarında konuşlandırma planlarını açıkladı. Putin bu kararı, ABD’nin benzer silahları Avrupa ülkelerinde konuşlandırma politikasına bir yanıt olarak açıkladı. İlk nükleer yükler aynı yılın haziran ayı ortasında Belarus’a teslim edildi.

Belarus ordusu, 2024 yılının yaz başlarında stratejik olmayan nükleer silahların kullanımına ilişkin bir eğitim programından geçti.

Dün Putin, Rusya Güvenlik Konseyi’nin nükleer caydırıcılık konulu toplantısında, müttefik Belarus’a yönelik bir saldırı durumunda da Rusya’nın nükleer silah kullanma hakkını saklı tuttuğunu belirtti.

Putin, “Tüm bu konular Belarus tarafı ve Belarus Devlet Başkanı ile kararlaştırıldı. Buna düşmanın konvansiyonel silahlar kullanarak egemenliğimize yönelik kritik bir tehdit oluşturması da dahildir,” ifadelerini kullandı.

Rusya nükleer doktrinini neden değiştiriyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Ukrayna’nın müttefikleri yardım parası bulmakta zorlanıyor

Yayınlanma

Rusya, 2025 bütçesinde savunma harcamalarını artırırken, Ukrayna’nın müttefikleri hâlâ aynı hazırlığı gösterebilmiş değil. Bu nedenle Rusya’nın 2025 yılı savaş bütçesi yüzde 20’den fazla artacak ve fabrikalar durmaksızın mermi, bomba ve füze üretmeye devam edecek.

Bloomberg’in konuya aşina kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Batı ülkelerinin Ukrayna’ya silah sevkiyatı tehdit altında.

Bazı ülkeler finansal sıkıntı yaşarken, bazıları ise Kiev’in giderek artan mali taleplerinden memnun değil.

Ukrayna’ya 2025’te sağlanacak desteğin en önemli kaynaklarından biri, Batılı ülkelerin Rusya Merkez Bankası’nın dondurulan rezervlerinden elde edilecek kâra karşılık vermeyi planladığı 50 milyar dolarlık fondan oluşacak.

Ancak kaynaklara göre, bu plan tam olarak uygulansa bile bu fon, Ukrayna’ya yalnızca bir yıl daha yardım etmek için yeterli olmayacak ve yeni kaynakların bulunması gerekecek. Rusya ekonomisinin 2026’ya kadar büyük bir zorluk yaşamayacağı tahmin ediliyor.

Kaynaklar, Kiev’in müttefiklerini verdikleri sözleri yerine getirmeye ikna etmekte zorlandığını belirtiyor.

Rusya’nın varlıkları teminat gösterilerek 50 milyar dolarlık fondan elde edilecek gelir, büyük oranda Ukrayna’ya silah tedarikinde kullanılacak. Fakat miktarın daha düşük olabileceği konuşuluyor. Bu konuda müzakereler hâlâ devam ediyor.

Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nün hesaplamalarına göre, 50 milyar dolar, müttefiklerin 2023 başından 2024 ortasına kadar geçen bir buçuk yıllık sürede sağladığı askeri yardıma denk geliyor.

Ancak Ukrayna, daha fazla destek istiyor: Volodymyr Zelenskiy’in ‘zafer planı’ daha modern silahların transfer edilmesini ve bu silahların kullanımına yönelik kısıtlamaların kaldırılmasını içeriyor.

Ayrıca Kiev, Başbakan Denis Şmıgal’ın ağustos ayında belirttiği gibi, yaklaşık 35 milyar dolarlık (yani GSYİH’nin yüzde 19’u) bütçe açığını finanse etmeye çalışıyor.

Bu miktarın yarısından fazlasını IMF ve Avrupa Birliği (AB) sağlamaya hazır; ancak yaklaşık 15 milyar doların başka kaynaklardan bulunması gerekiyor. Yetkililere göre, bunun için bazı G7 ülkelerinin Ukrayna’ya borç vermek için fon toplaması gerekebilir.

Ukrayna Askeri İstihbarat Başkanı Kirill Budanov, geçen haftalarda yaptığı açıklamada, Rusya’nın 2026’nın başına kadar zafer kazanmayı hedeflediğini belirtti. Budanov’a göre, Kremlin 2025’i son derece kritik bir yıl olarak görüyor, zira o dönemde Rusya’nın ekonomik ve sosyo-politik durumu kötüleşmeye başlayacak ve orduya yeni asker bulmakta zorluklar yaşanacak.

Bloomberg’e göre, 2025 yılı gerçekten de kritik olacak. Değerlendirmelere göre, 2026 yılında Rusya ekonomisi ciddi sorunlarla karşılaşmaya başlayacak.

Zelenskiy, Washington’dan eli boş dönüyor: Uzun menzilli füze talebi karşılıksız kaldı

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Zelenskiy, Washington’dan eli boş dönüyor: Uzun menzilli füze talebi karşılıksız kaldı

Yayınlanma

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, ABD’den uzun menzilli füze talebine olumlu yanıt alamadan Washington ziyaretini tamamladı. ABD, yeni bir askeri yardım paketi açıklarken, Rusya’nın derinliklerine saldırı izni vermedi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Rusya’nın iç bölgelerini hedef alma yetkisi almadan Washington ziyaretini sonlandırıyor.

The Times gazetesinin haberine göre, Zelenskiy’in Batı yapımı uzun menzilli füzeleri kullanma talebi karşılık bulmadı.

Zelenskiy, ABD Başkanı Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile Beyaz Saray’da bir araya gelerek İngiliz Storm Shadow füzeleri ya da Amerikan ATACMS’lerinin tedariki üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasını bizzat talep etti.

Ancak Washington’un tutumunda herhangi bir değişiklik olmadığı bildirildi. Gazete ayrıca, görüşmeden 24 saatten kısa bir süre önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya’nın nükleer doktrininde yakında bir değişiklik olacağını açıkladığını anımsattı.

Zelenskiy ile Oval Ofis’te görüşen Biden, “Sizi her adımda desteklemeye devam edeceğiz,” ifadesini kullandı.

Görüşme öncesinde Biden, yaklaşık 8 milyar dolarlık askeri yardım ve yeni mühimmat dahil olmak üzere ABD’nin Kiev’e desteğini artırma sözü verdi.

Yeni yardım paketi, ABD’nin Kiev’e yaklaşık 110 kilometre menzile sahip Joint Standoff Weapon (JSOW) hassas güdümlü füzelerinin ilk teslimatını da içeriyor.

Gazete, F-16 savaş uçaklarından fırlatılmak üzere tasarlanan bu füzelerin, Ukrayna’nın Rusya Silahlı Kuvvetlerini uzaktan vurmasını kolaylaştıracağını belirtti.

JSOW’lar Ukrayna’nın vuruş kabiliyetini artıracak olsa da ülkenin sınırdan uzaktaki Rus askeri üslerini yok etmesine izin vermeyecek.

Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Zelenskiy’in ‘Putin’i müzakere masasına oturtmak’ ve barış görüşmeleri öncesinde Ukrayna’nın konumunu güçlendirmek amacıyla uzun menzilli saldırılar düzenlemek için ‘yeşil ışık’ istediğini söyledi. Graham, “Eğer bu hafta bu temel tercihi yapmazsak, Ukrayna için sonucun korkunç olacağını düşünüyorum,” diye konuştu.

Ukrayna lideri ABD ziyaretinde, Kiev’in Rusya’ya toprak vermesini önerdiği için Trump’ın yardımcılarından JD Vance’i ‘çok radikal’ olarak nitelendirerek Cumhuriyetçileri kızdırmıştı. Ayrıca Trump’ın savaşı derhal sona erdirebileceği iddiasını da sorgulamıştı.

Zelenskiy’in Trump ile görüşmeden Kiev’e dönmesi bekleniyordu. Fakat Zelenskiy’in Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ardından eski başkan beklenmedik bir şekilde 27 Eylül’de kendisiyle görüşeceğini açıkladı.

Ukrayna, Batılı ülkelerden iki farklı savaş uçağı daha istedi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English