Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın “Önce Amerika” politikası, yalnızca bir siyasi söylem değil, aynı zamanda köklü bir ideolojinin günümüzdeki bir yansıması.
Georgetown Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Charles Kupchan, Foreign Affairs dergisinde yayımlanan analizinde bu politikanın Amerika’nın geçmişine dayandığını belirterek, Demokratların bu eğilime karşı bir duruş sergilemeleri gerektiğine dikkat çekti.
Kupchan, “Trump’ın dış politika anlayışı, Amerika’nın kurucu değerleri ile örtüşen izolasyonist bir çizgi taşıyor,” ifadelerini kullandı.
Kupchan’ın analizine göre, Trump’ın yeniden seçilmesi durumunda ABD’nin dış politikası, uzun süredir oluşturulmuş olan liberal uluslararası düzenin temel taşlarından uzaklaşabilir.
Trump, NATO gibi uluslararası ittifaklardan mesafeli durarak, “Amerika’nın bağımsız hareket etme özgürlüğünün korunması” gerektiğini savunan Kupchan bu konuda, “Trump, Amerika’nın uluslararası sorumluluklarını azaltma çağrısında bulunarak birçok Amerikalının desteğini kazandı,” değerlendirmesinde bulundu.
Demokratların Trump’ın bu politikalarını yalnızca eleştirmekle yetinmemesi gerektiğini vurgulayan Kupchan, “Trump’ın sahip olduğu kamu desteğini anlamak ve bazı unsurları kendi stratejilerine dahil etmek, Demokratlar için kritik bir hamle olabilir,” dedi.
Kupchan, özellikle ekonomide ve dış politikada halkın taleplerine kulak vermenin gerekli olduğunu kaydetti.
Trump’ın “Önce Amerika” politikası, 20. yüzyılın başlarında Amerika’nın izlediği izolasyonist dış politikadan izler taşıyor. ABD, 1941’e kadar uluslararası ittifaklardan kaçınarak kendi iç meselelerine odaklanmıştı. Bu dönemde, ABD’nin dünya meselelerinden uzak durma isteği, stratejik bir tercih olarak ortaya çıktı.
Kupchan, bugün Washington’un uluslararası arenada izlediği politikaların iç dinamiklerle uyumsuz hale geldiğini belirterek, “Amerikan halkı, Trump’ın dış politikada içine kapanma çağrısını destekliyor çünkü ABD’nin uluslararası angajmanları, artık ülke içinde ekonomik zorluklara neden oluyor,” yorumunu yaptı.
Kupchan, bu durumu değerlendirirken, ABD’nin yeniden bir içe dönme sürecine girdiğine işaret etti.
AB, Trump’la pazarlık hazırlığında: “Ukrayna’yı ver, Çin’i al”