Bizi Takip Edin

AMERİKA

Trump, Musk’ı “federal bütçe verimliliğini” denetlemekle görevlendirecek

Yayınlanma

Eski ABD Başkanı ve kasım ayında yapılacak seçimlerde Cumhuriyetçilerin başkanlık adayı Donald Trump “fiyatları düşürmek” ve “bürokrasiyi azaltmak” için kapsamlı bir plan açıkladı ve dünyanın en zengin adamı Elon Musk’ı kendisine yardımcı olması için atayacağını söyledi.

Perşembe günü New York Ekonomi Kulübü’nde konuşan Cumhuriyetçi başkan adayı, ABD’nin enerji üretimini artırma, vergileri azaltma ve ülkenin regülasyon rejiminde reform yapma sözü verdi.

Trump, rakibi Kamala Harris’e de yüklenerek, “O komünist fiyat kontrolleri, servete el koyma, enerjiyi yok etme, tazminat, şimdiye kadar uygulanan en büyük vergi artışı ve trilyonlarca dolarlık federal yardımları tüketecek ve sosyal güvenlik ve Medicare’i yok edecek on milyonlarca göçmen için toplu af ve vatandaşlık vaat ediyor,” iddiasında bulundu.

Trump buna karşılık kendisinin düşük vergiler, düşük regülasyon, düşük enerji maliyetleri, düşük faiz oranları, güvenli sınırlar, düşük suç oranı ve “her ırktan, dinden, renkten ve inançtan vatandaşlar için artan gelirler” vaat ettiğini savundu.

Trump, “Planım enflasyonu hızla yenecek, fiyatları hızla düşürecek ve patlayıcı ekonomik büyümeyi yeniden canlandıracaktır,” dedi.

Musk: Amerika’ya hizmet etmeyi dört gözle bekliyorum

Trump oluşturulan her yeni regülasyon için en az 10 regülasyonu kaldıracağını ve Tesla, X ve Space X’in patronu Elon Musk’ı “tüm federal hükümetin tam bir mali ve performans denetimini yapmak ve köklü reformlar için tavsiyelerde bulunmakla görevli” yeni bir verimlilik komisyonunun başına atayacağını söyledi.

Bunun üzerine Musk X’te yaptığı açıklamada “fırsat doğarsa Amerika’ya hizmet etmeyi dört gözle beklediğini” söyledi ve Maaşa, unvana, tanınmaya gerek yok,” dedi.

Wall Street yöneticilerinin bulunduğu bir topluluğa konuşan Trump, “Kamala ve Joe’nun [Biden] ekonomik bir felakete dönüştürdüğü bir ekonomik mucize gerçekleştirdik,” dedi ve son yıllardaki yüksek enflasyondan Harris’i sorumlu tuttu.

Trump ayrıca seçimi kazanması halinde “yerli enerji arzında büyük bir artış” sağlamak için derhal ulusal acil durum ilan ederek “enerji bolluğu, enerji bağımsızlığı ve hatta enerji hakimiyeti” sağlama sözü verdi.

Harris ile Trump arasında kurumlar vergisi tartışması

Trump, ürünlerini yurt içinde üreten şirketler için kurumlar vergisi oranını yüzde 21’den yüzde 15’e düşürme ve araştırma ve geliştirmeye odaklanan işletmeler için vergi indirimlerini genişletme planını tekrarladı.

Harris geçtiğimiz ay kurumlar vergisi oranının yüzde 21’den yüzde 28’e çıkarılmasını desteklemişti. Çarşamba günü de en zengin Amerikalılar için uzun vadeli sermaye kazançları üzerindeki vergi oranının, Biden’ın önerdiğinden daha az bir artışla yüzde 28’e çıkarılmasını önerdi.

Biden, bu oranın yüzde 35’e çıkarılması gerektiğini söylemişti. Her iki adayın da ABD vergi kanununda değişiklik yapılmasına yönelik tekliflerinin Kongre tarafından yasalaştırılması gerekiyor.

Trump ayrıca göçmenlik konusundaki katı tutumunu yineleyerek belgesiz kişilerin toplu olarak sınır dışı edilmesine yönelik planını tekrarladı. Olası Trump Beyaz Saray’ı, federal yardımların belgesiz insanlara ulaşmasını engellemeye çalışacak.

Gümrük tarifeleri hakkında da konuşan başkan adayı, planının “burada üretimi teşvik etmek için tarifeleri kullanan Amerikan yanlısı bir ticaret politikası” olduğunu ve “ulusal bir ekonomik rönesansa” yol açacağını savundu.

Trump’tan “varlık fonu” çağrısı

Trump, gümrük vergilerinden elde edilecek geliri bir varlık fonu kurmak için kullanabileceğini öne sürdü, fakat ABD’nin şu anda trilyon dolarlık açıklar verdiği göz önüne alındığında bunun pratikte nasıl işleyeceğine dair hiçbir ayrıntı vermedi.

Trump, “Neden bizim bir varlık fonumuz yok? Diğer ülkelerin varlık fonları var. Bizde ise hiçbir şey yok. Bir varlık fonumuz olacak ya da adını farklı bir şey koyabiliriz,” dedi.

Trump’ın varlık fonu çağrısına ilk destek, hedge fonu milyarderi John Paulson’dan geldi. Paulson, ABD’nin Norveç’in 1,7 trilyon dolarlık para havuzunu aşan bir egemen varlık fonu kurması gerektiğini söyledi.

Varlık fonu, kamu şirketlerinde hisse senedi satın almak veya yeni kurulan şirketleri ve diğer özel şirketleri desteklemek gibi farklı finansal stratejiler izleyen, hedge fonları veya özel sermaye şirketleri gibi faaliyet gösteren devlete ait kuruluşları tanımlayan kurumlara verilen isim.

Varlık fonlarının kurulması genellikle petrol patlamalarının bir sonucu olarak bütçe fazlalarıyla aynı zamana denk gelmişti. İlk örneklerden biri 1953’te bir yatırım otoritesi kuran Kuveyt’ti; bunu 1967’de Norveç’in Norges Bank Yatırım Yönetimi ve 1976’da Abu Dabi Yatırım Otoritesi izledi ve bunların her üçü de fazla petrol gelirini yönetmişti.

Fortune’da yer alan habere göre ABD’nin bile petrol parasından doğan kendi yerli fonu var: Alaska 1976’da, 1980’den bu yana her eyalet sakinine yıllık ödeme sağlayan bir fon kurmuştur.

2023 yılında çocuklar da dahil olmak üzere her Alaska vatandaşı 1.312 dolar almıştı.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English