Bizi Takip Edin

AMERİKA

Trump’ın başkan yardımcısı adayı JD Vance kimdir?

Yayınlanma

Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, kasımda yapılacak seçimlerde başkan yardımcılığı görevi için Ohio senatörü JD Vance’i aday gösterdi.

39 yaşındaki Vance, “Ohio’nun genç senatörü” ve “yükselen Cumhuriyetçi yıldız” olarak görülüyor. Vance 2016 yılında, kitaptan uyarlanan filmde Glenn Close tarafından canlandırılan uyuşturucu bağımlısı annesiyle yoksulluk içinde büyümesini anlatan ve çok satan Hillbilly Elegy adlı anı kitabıyla ün kazandı.

Yale Hukuk Fakültesi’nden burs kazanan Vance, Trump’ın desteğiyle 2022’de Senato’ya girmeye hak kazandı.

Elit teknoloji çevreleriyle uzun süreli bağları olan Vance, 2015-2017 yılları arasında Peter Thiel’in San Francisco’daki girişim fonu Mithril Capital’de ve daha sonra AOL CEO’su Steve Case tarafından kurulan Washington merkezli girişim fonu Revolution’da çalıştı.

Federal seçim kayıtlarına göre Thiel, Vance’in 2022’deki Senato adaylığını desteklemek için Protect Ohio Values Pac’a 15 milyon dolar bağış yaptı.

Palantir yöneticisi ve Trump’ın büyük bağışçılarından Jacob Helberg, Vance’in, “Başkan Trump’ın gündemi ve Amerikan halkı için olağanüstü bir savunucu olacak teknoloji yanlısı ve Önce Amerika yanlısı bir seçim” olduğunu söyledi.

Vance ayrıca 2020 yılında Thiel, Andreessen Horowitz’in kurucu ortağı Marc Andreessen, start-up yatırımcısı Scott Dorsey ve eski Google CEO’su Eric Schmidt’in desteğiyle kendi girişim şirketi Narya Capital’i kurdu.

Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu dosyalarına göre, geçen yıl yaklaşık 200 milyon dolarlık yönetilen varlığa sahip olan Cincinnati, Ohio merkezli firma, teknoloji yatırımı tarafından yetersiz hizmet alan ABD şehirlerine daha fazla Silikon Vadisi fonu kanalize etmeyi amaçladı.

Mevcut en son veri olan 2022 açıklamalarına göre Vance, Thiel destekli bir yapay zeka savunma grubu olan Anduril Industries ve uzay simülasyon şirketi Slingshot Aerospace’in yanı sıra 100.000 dolar değerinde Walmart hissesi de dahil olmak üzere 100’den fazla kamu ve özel şirkette kişisel yatırımlara sahipti.

Vance ayrıca tartışmalı video platformu Rumble’a şahsen yatırım yaparak 2022 yılında 300.000 dolar değerinde bir hisseye sahip oldu ve Hristiyan dua uygulaması Hallow’a da o yıl 100.000 dolar değerinde bir para yatırdı.

Vance ayrıca 2022 yılında kripto para borsası Coinbase’de 100.001 ila 250.000 dolar arasında bitcoin sahibi olduğunu açıklamıştı.

Bir risk sermayedarı olan Vance, Trump kampanyasının Demokratların bağış toplamasına yetişmek için büyük para toplamasına yardımcı olabilir. Geçtiğimiz ay, teknoloji girişimcisi David Sacks’ın ev sahipliğinde Silikon Vadisi’nde düzenlenen 12 milyon dolarlık bağış toplama etkinliğinin koordinasyonuna yardımcı olmuştu.

Vance, Trump’ın “Önce Amerika” politikasını benimsiyor ve bazı önemli eyaletlerde onun işçi sınıfı kökenlerini paylaşan seçmenlere hitap edebilir. Ayrıca Trump’ın adaylığı için lobi yapan Donald Trump Jr’ın da yakın arkadaşı.

İsrail’in sadık bir dostu

Antisemitizmin kovuşturulması gerektiğini söyleyen Vance, 2022 yılında Jerusalem Post’a verdiği bir röportajda, “Eğer bir Yahudi’yi döver ve sonuçlarına katlanmazsanız, saldırılar devam edecek ve daha da kötüleşecektir,” demişti.

Vance, Amerikan kampüslerindeki Filistin yanlısı protestolara yanıt olarak, çadır kamplarını kampüslerinden kaldırmayan kolej ve üniversitelerin federal mali yardım almasını engelleyecek bir yasa tasarısı sunmuş, ayrıca hükümetin protestoları finanse eden kuruluşları hedef alması gerektiğini söylemişti.

Fakat Vance, nisan ayında Senato’ya sunulan iki partili Antisemitizmle Mücadele Yasası’nı desteklemedi. asa, küresel antisemitizme odaklanan kabine düzeyinde bir pozisyona sahip olan Büyükelçi Deborah Lipsdtadt’tan ayrı olarak, antisemitizme adanmış yeni bir başkanlık danışmanı atanmasını öneriyordu.

Bu yılın başlarında, çoğunluğu Hasidik ve Ortodoks olan bir dinleyici kitlesi önünde yaptığı konuşmada Vance, “Biz Amerika’da Yahudileri seviyoruz,” demişti.

İlk olarak 2022 kampanyası sırasında İsrail’i ziyaret etmiş ve yargı revizyonuna karşı düzenlenen hükümet karşıtı protestolara ABD’nin verdiği desteği eleştirmişti.

7 Ekim Aksa Tufanı operasyonundan birkaç saat sonra Vance, saldırının sorumluluğunu Biden yönetiminin İran’a yönelik 6 milyar dolarlık fonu dondurma hamlesine yüklemişti.

X’te, “Dostlarımıza esenlikler diliyorum ama en çok da bizim paramızla alınan silahlara karşı savaşmamalarını diliyorum,” diye yazmıştı.

Quincy Enstitüsü’nde yaptığı bir konuşmada, “Eğer İsrail’i destekleyeceksek, ki bence desteklemeliyiz, bunun neden bizim çıkarımıza olduğunu açık bir şekilde ifade etmeliyiz. Amerikalıların İsrail’i önemsemesinin nedenlerinden biri de hala dünyada Hıristiyanların çoğunlukta olduğu en büyük ülke olmamızdır; yani bu ülkenin vatandaşlarının çoğunluğu Kurtarıcılarının, ki ben de kendimi bir Hıristiyan olarak görüyorum, Akdeniz’deki o daracık toprak parçasında doğup öldüğünü ve yeniden dirildiğini düşünüyor. Dünyanın bu parçasını önemsemeyen bir Amerikan dış politikası olacağı düşüncesi akıl almazdır,” diye belirtmişti.

İbrahim Anlaşmalarının genişletilmesini savunuyor

Vance’e göre ABD bölgedeki savaşları yönetme konusunda başarılı olamadı ve savaşı nasıl yürüteceğine İsrail’in karar vermesine izin vermeli.

Senatör, “Bence İsraillilere karşı tavrımız şu olmalı: Ortadoğu savaşlarını yönetmekte iyi değiliz, İsrailliler bizim müttefikimiz, bırakın bu savaşı uygun gördükleri şekilde sürdürsünler,” demişti.

Vance CNN röportajında ayrıca “yeni bir Ortadoğu” çağrısında bulunarak ABD’nin İsrail ve Suudi Arabistan arasında normalleşme anlaşmasına varma çabalarına destekte bulunmuştu.

Vance, “Ortadoğu’daki hedefimiz İsraillilerin Suudi Arabistan ve diğer Körfez Arap ülkeleri ile iyi bir noktaya gelmelerini sağlamak olmalıdır. İsrailliler Hamas’ın işini bitirmeden bunu yapmamız mümkün değil,” diyerek Tel Aviv’in Gazze’deki işgaline destek vermişti.

İran’a karşı “caydırıcılığın” yeniden tesisi

İran’ın nisan ayında İsrail’e misilleme yapmasının ardından Vance, bölgede “gerçek bir tırmanma korkusu” olduğu ve ABD’nin çatışmayı kontrol altına almak için çalışması gerektiği konusunda uyarıda bulunmuştu.

CNN’e verdiği bir başka mülakatta Vance, “Bence burada ABD için en önemli şey, bir, bunun daha geniş bir bölgesel çatışmaya dönüşmesini engellemek, çünkü zaten çok zayıf durumdayız ve iki, İsrailli müttefiklerimizi desteklemek,” demişti.

Vance, tırmanma korkusunun “dünya çok zayıflamış bir ABD gördüğü için” var olduğunu söylemiş ve ABD’yi üretim kapasitesini yeniden inşa etmek de dahil olmak üzere “caydırıcılığı yeniden tesis etmeye” çağırmıştı.

En büyük tehdit Çin

Vance, Ukrayna savaşında Kiev ile Moskova’nın müzakere masasına oturması gerektiğini savunurken, ABD’ye yönelik en büyük tehdidin Çin’den geldiğini düşünüyor.

Ohio senatörü söz konusu açıklamaları pazartesi günü Fox News’ten Sean Hannity’ye verdiği mülakatta yaptı. Ukrayna’daki savaşla ilgili bir soru üzerine Vance, Trump’ın Moskova ve Kiev’le müzakere ederek “bu işi hızlı bir şekilde sonlandıracağını ve böylece Amerika’nın asıl mesele olan Çin’e odaklanabileceğini” söyledi.

Vance, “Ülkemiz için en büyük tehdit bu [Çin] ve biz bundan tamamen uzaklaşmış durumdayız,” dedi.

Vance Pekin’i daha önce de eleştirmişti. Senatör daha önce Çin mallarına “geniş tabanlı gümrük vergileri” uygulanması çağrısında bulunmuş ve Pekin’e bağımlılığı azaltmak için Amerikan üretiminin ülkeye geri getirilmesini savunmuştu.

“Önce Amerika”

Vance, dış yardımları ve ABD’nin Ortadoğu’daki askeri operasyonlarını eleştiriyor.

Mayıs ayında Quincy Enstitüsü’nde yaptığı bir konuşmada Vance, Amerika’nın Ukrayna’ya yaptığı askeri yardımı sorgulamıştı. Vance konuşmasında, “Rusya’ya karşı savaşan Ukraynalıları kesinlikle takdir ediyorum, fakat Ukrayna’da fiilen hiç bitmeyen bir savaşı finanse etmeye devam etmenin Amerika’nın çıkarına olduğunu düşünmüyorum,” demişti.

Quincy Enstitüsü’ndeki konuşmasında ABD’nin dış politika kararlarını eleştiren Vance, ülkesinin 2003’te Irak’ı işgal ederek “Ortadoğu’da bir İran vekili yarattığını” söylemişti.

Senato’nun nisan ayı sonunda Ukrayna’ya 61 milyar dolarlık yeni askeri yardımı onaylamasının ardından Vance, Irak’taki deneyimlerine dayanarak meslektaşlarını eleştirmişti.

Senato kürsüsünde, “Ülkeme onurlu bir şekilde hizmet ettim ve Irak’a gittiğimde bana yalan söylendiğini gördüm” diyen Vance, “Bu ülkenin dış politika kurumunun vaatleri tam bir şakaydı,” diye ekledi.

Doların rezerv para olmasına itiraz etmişti

8 Mart 2023’te Senato’da ifade veren Fed Başkanı Jay Powell’ı sorgulayanlar arasında yer alan JD Vance önemli açıklamalarda bulunmuştu.

Senato Bankacılık, Konut ve Kentsel İşler Komitesi tarafından düzenlenen bir oturumda Powell’a, ABD dolarının dünyanın rezerv para birimi olarak rolü konusunda sorular yönelten Vance, “Amerikan ekonomisine baktığımda, çok sayıda finans mühendisimiz ve çok sayıda çeşitlilik danışmanımız var, bir şeyler üreten çok fazla insanımız yok ve rezerv para statüsünün ve para birimimiz üzerinde sahip olduğumuz kontrol eksikliğinin belki de buna neden olduğundan endişeleniyorum,” demişti.

Güçlü doların Washington konsensüsünün bir nevi “kutsal ineği” olduğunu bildiğini belirten Vance, “Ama Amerikan ekonomisini incelediğimde, bir yandan çoğunlukla işe yaramaz ithalata dayalı kitlesel tüketimimizi, diğer yandan da içi boşaltılmış sanayi tabanımızı gördüğümde, rezerv para statüsünün sadece bazı olumlu yanları değil, bazı olumsuz yanları da var mı diye merak ediyorum,” ifadelerini kullanmıştı.

Daha önce Trump’a “Amerikan Hitler’i” ve “aptal” demişti

Bir zamanlar Trump’ı “aptal” olarak tanımlayan ve “asla Trump’çı olmadığını” söyleyen Vance, son yıllarda eski başkanın en ateşli destekçileri arasında yer aldı.

Sekiz yıl önce, 2016 başkanlık seçimleri öncesinde, JD Vance Donald Trump’ı sert bir şekilde eleştiriyordu.

Trump’ı kamuoyu önünde “kınanacak biri” olarak eleştiren senatör, özel olarak ise onu Adolf Hitler ile kıyaslamıştı.

Pazartesi gecesi Fox News’e verdiği mülakatta Vance, Trump’ı eleştiren önceki yorumlarının “hata” olduğunu ve “yanıldığını” söyledi.

Vance, “2016 yılında Donald Trump’a kesinlikle şüpheyle yaklaşıyordum. Ama Başkan Trump harika bir başkandı ve benim fikrimi değiştirdi. Bence pek çok Amerikalının da fikrini değiştirdi,” dedi.

AMERİKA

Joseph Nye, Çin’e karşı ABD-Japonya ittifakını güçlendirmeyi önerdi

Yayınlanma

Eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler teorilerinde neoliberal kurumsalcılığın temsilcilerinden Joseph Nye, cuma günü yaptığı açıklamada, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ikinci döneminde gümrük tarifeleri konusundaki öngörülemezliğini uluslararası müzakerelerde bir pazarlık taktiği olarak kullanacağını söyledi.

Nye, Nikkei ve ABD Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi tarafından düzenlenen bir güvenlik sempozyumunda konuştu.

Nye, Trump’ın “öngörülemezliği pazarlıktaki en önemli silahı olarak gördüğünü” söyledi.

Oturumda konuşan eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage da “‘Transaksiyonel’ bir başkan bekleyebilirsiniz” dedi.

Trump seçim kampanyası sırasında Çin’den yapılan ithalata %60, diğer ülkelerden yapılan ithalata ise %10 ila %20 oranında gümrük vergisi getirme sözü vermişti. Armitage, “[Trump] bunu çok sık ve çok yüksek sesle söylediği için göreceğimiz ilk şey gümrük tarifeleri olacak” dedi ve ekledi: “Trump’ın gümrük tarifeleri ve bunların gerçekte ne anlama geldiği konusunda hiçbir fikri yok.”

Aynı zamanda Harvard Üniversitesi John F. Kennedy School eski dekanı olan Nye, ticaret hukukunun bir başkana ulusal güvenlik gerekçesiyle gümrük vergisi uygulama yetkisi verdiğini ancak bunun çelik ya da otomobilin ötesinde kozmetik gibi ürünlere nasıl uygulanabileceğinin belirsiz olduğunu belirtti.

“Bence %60 gümrük vergisi ilan edecekleri bir şey görmeniz muhtemel,” dedi ve ekledi: “Ancak [Çin Devlet Başkanı] Xi Jinping ile bir anlaşma yapmaya çalışması da ihtimal dışı değil.”

Nye, örneğin ABD’de yatırım yapma sözü karşılığında belirli malları ya da alanları muaf tutan bir anlaşma yapılabileceğini söyledi.

“[Trump] hem pastayı yemeyi hem de pastadan yemeyi seviyor. ‘X’e %60 gümrük vergisi koydum’ diyecek ama sonra Y ve Z’nin pazarlık konusu yapılmadığını ve %5’in üzerinde gümrük vergisi olmadığını göreceksiniz.”

Trump’ın “Önce Amerika” şeklindeki diplomatik tutumu sorulduğunda Armitage, “Bay Trump’ın dünya genelinde başka herhangi bir ilişki için gerçek duygular beslediğini sanmıyorum” dedi.

“Yönetiminde dost ve müttefiklerle daha iyi ilişkiler geliştirmek isteyen insanlar olacaktır, ama bunu çözmek biraz zaman alacak. En az ilk altı ay içinde retorik dışında büyük değişiklikler beklemiyorum” diye devam etti.

Çin’e karşı Japonya kartı

Bu arada Nye, “ABD’de Çin’e karşı durma konusunda iki partiden de çok güçlü bir destek var ve bu da Japonya’nın kesinlikle kilit bir müttefik olduğu anlamına geliyor” dedi.

Bununla birlikte Nye, “Trump [Japonya’dan] örneğin daha fazla katkı ve ev sahibi ülke desteği isteyebilir ya da belirli ticaret alanlarında bazı tavizler talep edebilir” diye ekledi.

Nye ayrıca Japon yumuşak gücünün rolünü de vurguladı. Japonya’nın özellikle altyapı projelerine odaklanan uluslararası yardımlarına atıfta bulunarak, Güney Pasifik adaları da dahil olmak üzere Çin’in bölgedeki Kuşak ve Yol Girişimine meydan okumak için “Japonya’nın ABD’den daha uygun olduğunu” söyledi.

Armitage, Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba’ya bir öneri olarak şunları söyledi: “Bay Trump’ın dostu olmaya çalışmayın. Sadece uygun bir ilişki kurmaya çalışın. … Anladığım kadarıyla uluslararası alanda hiç kimse Trump’ın dostu değil.”

Nye, Çin’in Japonya ve ABD için zorluklar teşkil ettiğini, bu nedenle Washington ve Tokyo’nun “kaderlerinin birlikte kalmak olduğunu” söyledi. “Temel olarak, daha geniş jeopolitik durum, ABD-Japonya ittifakının dünyadaki en önemli ittifak olarak kalacağı anlamına geliyor” dedi.

ABD-Çin ilişkileri üzerine bir başka oturumda, yakın zamana kadar Başkan Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki öne çıkan Çin uzmanlarından biri olan Rush Doshi, Trump’ın Çin politikası ile Trump’ın ekibinin politikasının “tam olarak aynı şey olmadığına” dikkat çekti.

Doshi, Trump’ın ilk döneminde ekibinin iki partili uzlaşıya dayalı “rekabetçi bir yaklaşım” benimsediğini, Trump’ın kendisinin ise “daha işlemsel, daha çok kendi bireysel öngörülemezliğine dayalı” bir yaklaşım benimsediğini ve bunun da bazen ekibinin yaklaşımını baltaladığını söyledi.

Asya güvenliği alanında kıdemli araştırmacı ve Çin Güç Projesi direktörü Bonny Lin ise, ikinci Trump yönetiminin “çok daha keskin bir çerçeveye ve Çin’e daha keskin bir odaklanmaya” sahip olmasını beklediğini belirtti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Biden, Trump dönmeden önce TSMC’ye 6,6 milyar dolarlık Çip Yasası hibesini kesinleştirdi

Yayınlanma

Biden yönetimi, seçilmiş başkan Donald Trump’ın göreve gelmesinden iki ay önce Taiwan Semiconductor Manufacturing Co. (TSMC) şirketine 6,6 milyar dolarlık Çip Yasası hibesini tamamladı.

Üst düzey yönetim yetkilileri, paranın şirketin proje kilometre taşlarına ulaşmasına bağlı olarak aşamalı olarak ödeneceğini, ancak TSMC’nin bu yılın sonuna kadar en az 1 milyar dolar almasının beklendiğini söyledi.

TSMC Arizona’daki üç fabrikada 3 nanometre, 2 nm ve A16 çipleri üretecek ve şirketin ABD’deki toplam yatırımı 65 milyar dolara ulaşacak.

Arizona’daki ilk fabrikada 4 nm ve 5 nm çipler de üretilecek ve 2025 yılının ilk yarısında yüksek hacimli üretime başlanacak. İkinci fabrikada üretimin 2028’de, üçüncü fabrikada ise on yılın sonunda başlaması planlanıyor.

Nanometre, bir çip üzerindeki transistörler arasındaki mesafeyi ifade ediyor. Daha küçük bir sayı genellikle daha gelişmiş ve güçlü bir çipe işaret etmekte.

ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo perşembe günü düzenlenen bir brifingde gazetecilere yaptığı açıklamada, “İlk kez bu öncü çipleri ABD’de üreteceğimizi söyleyebileceğiz” dedi.

Raimondo, “TSMC, çip [üretiminin] verimliliğinin önemli bir göstergesi olan verim oranlarının Arizona’da da Tayvan’da olduğu kadar iyi olduğunu doğruladı” dedi. “Bu inanılmaz bir şey. Bunu yapmak inanılmaz derecede zor … ve burada ilk kez yapılıyor” diye ekledi.

TSMC, 6.6 milyar dolarlık hibenin yanı sıra 5 milyar dolarlık kredi de alacak ve sermaye harcamalarının %25’ine kadar yatırım vergisi kredisi talep edebilecek.

Tayvanlı şirket, 8,5 milyar dolar hibe alan Intel’in ardından Çip Yasası’ndan yararlanan en büyük ikinci şirket konumunda. Güney Koreli Samsung ise 6.4 milyar dolarla üçüncü en büyük hibeyi alacak.

Biden’ın Ticaret Bakanlığı, 39 milyar dolarlık Çip Yasası üretim fonunun 36 milyar dolardan fazlası için ön şartnameleri açıkladı. TSMC, şu ana kadar nihai şartlara ulaşan sadece ikinci proje. Kesinleşen diğer tek Çip Yasası fonu, 123 milyon dolar ile ödüllendirilen ABD’li yarı iletken üreticisi Polar Semiconductors.

Trump’ın dönüşü, yarı iletken üretimini ülkeye taşımayı amaçlayan Çip Yasası’nın geleceğine gölge düşürdü. Seçilmiş başkan anlaşmayı eleştirerek “çok kötü” olarak nitelendirdi ve bunun yerine yarı iletken üretimini ABD’ye çekmek için gümrük tarifelerini kullanmayı önerdi.

Nikkei Asia’ya konuşan üst düzey bir yönetim yetkilisi, nihai anlaşmaların imzalanmasının Trump yönetimine şartları değiştirmek için çok az alan bıraktığını çünkü “bunun bağlayıcı bir sözleşme olduğunu” söyledi. “Yani şirket kilometre taşlarını yerine getirdiği sürece, hükümetin ilerlemesi için sözleşmeye bağlı bir anlaşma” dedi.

Beyaz Saray ulusal ekonomi danışmanı ve Çip Uygulama Yönlendirme Konseyi eş başkanı Lael Brainard’a göre ufukta benzer hamleler var. Brainard perşembe günü gazetecilere verdiği demeçte, “Önümüzdeki iki ay boyunca, Ticaret Bakanlığı’nın daha fazla ödülü sonuçlandırdığını görmeye devam edeceksiniz ve bugüne kadar kaydedilen ilerlemenin on yılın sonuna kadar devam etmesini sağlayacağız” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’tan bir kez daha Ukrayna’daki savaşı bitime sözü

Yayınlanma

ABD seçimlerinden galip çıkan Donald Trump, bir kez daha yönetiminin öncelikli hedeflerinden birinin Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek olacağını duyurdu.

Trump, Florida’daki Mar-a-Lago malikanesinde düzenlenen galada şu açıklamalarda bulundu: “Rusya ve Ukrayna konusunda çok sıkı çalışacağız. Bu savaş sona ermeli. Üç gün içinde binlerce insanın, çoğu asker, hayatını kaybettiğine dair haberler gördüm. Ancak ister asker olsun ister şehirlerdeki insanlar, bu konuda çaba sarf edeceğiz.”

Trump’ın sözcüsü Karoline Leavitt, daha önce yaptığı bir açıklamada Trump’ın, 20 Ocak 2025’teki yemin töreninin ardından “ilk gün” Rusya ve Ukrayna temsilcilerini müzakere masasına oturtmayı planladığını belirtmişti.

Bloomberg‘in kaynakları, Trump’ın Ukrayna politikasını, göreve başlamadan iki ay önce şekillendirmeye başladığını söyledi.

Trump, seçim kampanyası sırasında defalarca, göreve geldikten kısa bir süre sonra Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşı sona erdireceğini iddia etmişti. Hatta bu savaşı “bir gün içinde” bitirebileceğini söylemişti.

Ancak Trump, Kiev’i barışçıl diyaloğu reddetmesi durumunda askeri yardımı kesmekle tehdit etmek ve Moskova’yı, çatışmayı çözmek istemediği takdirde Ukrayna’yı daha fazla silahlandırmakla uyarmak gibi çifte ültimatomların ötesinde somut bir plan sunmadı.

Trump’ın danışmanları, mevcut cephe hattındaki askeri çatışmanı dondurmayı ve Ukrayna’nın NATO’ya üye olmasını en az 20 yıl boyunca reddetmesini önerdi. Fakat Trump, henüz Ukrayna’daki savaşı sona erdirecek somut bir planı onaylamadı.

Ukrayna’da müzakere gündemi: Toprak mı güvenlik garantisi mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English