Bizi Takip Edin

AMERİKA

Trump’ın vergi indirimi vaadi Wall Street’i heyecanlandırıyor

Yayınlanma

Donald Trump’ın yeniden seçilmesi halinde önümüzdeki yıl yeni vergi indirimler vaadinde bulunması Wall Street’teki bağışçılarını cezbediyor ama Bloomberg’e göre ulusal borca trilyonlarca dolar ekleme tehdidini de beraberinde getiriyor.

Trump’ın 2017 vergi indirimlerinin süresi dolan kısımlarını uzatmanın tahmini 4,6 trilyon dolarlık maliyet çıkarması bekleniyor ama bu, Cumhuriyetçilerin gelecek yılki yenileme hevesini azaltmıyor. Birçoğu vergi indirimlerinin “ekonomik kazanımlarla kendini amorti ettiğini” ileri sürerek maliyet tahminlerini reddediyor.

Bloomberg’e göre “bağımsız analizler” bunun Trump’ın 2017 vergi indirimleri için geçerli olmadığını ve 2025’te yenilenmeleri halinde de geçerli olmayacağını gösteriyor. Bu da vergi indirimlerinin nasıl ödeneceği ve hatta ödenip ödenmeyeceği konusunda büyük bir siyasi mücadeleye yol açıyor.

Trump vergi indirimlerinin haricinde çok sayıda pandemi teşviki ve Biden yönetiminin altına imza attığı temiz enerji, altyapı ve çip üretimi girişimleri için yaptığı harcamalar da ABD’nin borcunu bir hayli artırıyor.

Kamu tarafından tutulan ABD devlet borcu 2017’de GSYİH’nin %76’sından Aralık 2023’te GSYİH’nin %97’sine yükseldi. Yatırımcıların 10 yıllık ABD Hazine tahvillerinden talep ettiği getiri 2017’deki %2,4 seviyesinden perşembe günü %4,3’e yükselerek neredeyse iki katına çıktı.

Federal hükümetin yıllık net faiz ödemeleri bu yıl 263 milyar dolardan 890 milyar dolara yükseldi ki bu, Savunma Bakanlığı bütçesinden daha fazla.

Baby Boom neslinin emekliliğinin mali etkisi de bütçe üzerinde baskı yaratıyor: Sosyal Güvenlik’in 2033’te, Medicare’in ise 2036’da tüm yardımları ödeyecek parasının kalmayacağı öngörülüyor.

Birçok Cumhuriyetçi vergi indirimlerinin maliyetini inkar ederken, bazı muhafazakârlar açığı azaltmak için Demokratlar tarafından tercih edilen programların hedef alınmasını öneriyor. Bunlar arasında Sosyal Güvenlik ve Medicare’in zaman içinde kesilmesi, Biden’ın temiz enerji vergi indirimlerinin tersine çevrilmesi, diğer vergi indirimlerinin azaltılması veya diğer sosyal programların küçültülmesi yer alıyor.

Trump ayrıca ithal mallara uygulanan gümrük vergilerinde de büyük bir artışa gitmeyi planlıyor. Bu durum tüketici fiyatlarını artıracak fakat vergi indirimlerinin uzatılmasının maliyetinin en azından bir kısmını karşılayabilecek.

Mayıs ayında Kongre Bütçe Ofisi, 2017 yasasının vergilerde yaptığı indirimlerin süresini uzatmanın önümüzdeki on yıl içinde 4,6 trilyon dolara mal olacağını öngörmüştü. Yasa, kurumlar vergisi oranını kalıcı olarak düşürmüştü.

IMF’den ABD’ye “mali yük” uyarısı

Bununla birlikte IMF’nin birinci genel müdür yardımcısı Gita Gopinath, dünyanın en büyük ekonomisindeki güçlü büyümenin harcamaları dizginlemek ve vergileri artırmak için “yeterli” alan sağladığını söyleyerek ABD’yi artan mali yükünü azaltmaya çağırdı.

Gopinath, gelişmiş ekonomiler için “mali konsolidasyona yatırım yapma” ve borç yüklerini pandemi öncesi seviyelere nasıl indirmeyi planladıklarını ele alma zamanının geldiğini söyledi.

Financial Times’a verdiği röportajda IMF yöneticisi, “ABD için, ABD ekonomisinin gücü de göz önüne alındığında, mali açıklarının boyutunu azaltmaları için geniş bir zemin görüyoruz,” dedi.

Gopinath, “tüm harcamaları borçlanma yoluyla finanse etme cazibesinin gerçekten de ülkelerin kaçınması gereken bir şey” olduğunu savundu.

IMF nisan ayında yayınladığı karşılaştırmalı Mali Gözlem raporunda ABD’nin gelecek yıl yüzde 7,1 oranında mali açık vermesini beklediğini açıklamıştı. Bu oran diğer gelişmiş ekonomilerin ortalaması olan yüzde 2’nin üç katından fazla.

IMF yöneticisi, hem ABD hem de Çin’deki mali açıkların dünya ekonomisi için “önemli riskler” oluşturduğu uyarısında bulundu.

Gopinath, Avro bölgesinin son mali reformlarını övmekle birlikte, aralık ayında kabul edilen tedbirlerin uygulanmasının “kesinlikle kritik olacağını” da sözlerine ekledi.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English