Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Ukrayna’nın yeniden inşasında Türkiye ve Japonya işbirliği yapacak

Yayınlanma

Türk ve Japon yetkililere göre Türkiye ve Japonya, çatışmalar sona erdiğinde Ukrayna’nın yeniden inşası için işbirliği yapacak.

The Japan Times’ın haberine göre, Türkiye, Japon şirketlerinin enerji, ulaşım, sağlık ve altyapı gibi sektörlerde ihale almalarına yardımcı olmak için coğrafi imkanlarından ve ticari bağlarından yararlanacak.

Türk ve Japon kabine üyelerinin salı günü İstanbul’da bir araya geleceği kaydedildi. Japon yetkililer, Ukrayna da dahil olmak üzere üçüncü ülkelerde işbirliği konusunda ortak bir bildiri yayınlanacağını söyledi.

Habere göre, Türkiye Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve Japonya Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanı Yasutoshi Nishimura, Tokyo’nun ticareti geliştirme kolu olan Japonya Dış Ticaret Örgütü tarafından düzenlenen bir iş forumunda konuşma yapacaklar. Forumda Ukrayna ile işbirliğine ilişkin bir oturum da yer alacak.

Ayrıca, Türk, Japon ve Ukraynalı şirket temsilcilerinin ve yetkililerinin, Türk-Ukrayna İş Derneği tarafından düzenlenen üçlü iş forumunun açılışı için 21 Eylül’de İstanbul’da bir araya gelecekleri bildirildi. Etkinliğin Ukrayna Ticaret ve Sanayi Odası tarafından desteklendiği ve Japon makine üreticisi Yanmar’ın sponsorluğunda gerçekleştirileceği kaydedildi.

Organizatörlere göre üçlü forumda enerji, ulaşım, sağlık, altyapı, konut inşası ve yatırım alanlarında işbirliği konuları ele alınacak.

Ticaret Bakanı Bolat Nikkei Asia’ya konuyla ilgili verdiği  röportajda, Ukrayna’nın yeniden inşasının Türk ve Japon şirketlerinin işbirliği yapması için “önemli bir fırsat” olacağını söyledi.

Mayıs ayındaki seçimlerin ardından göreve gelmesinden bu yana verdiği ilk röportajda Bolat, “Bu konuda mümkün olan en kısa sürede bir iş toplantısı düzenlemenin ve görüş ve deneyim alışverişini kolaylaştırmanın faydalı olacağını düşünüyoruz” dedi ve şunları ekledi: “En önemli hedefimiz, Türk müteahhitlerin girişimcilik becerilerini ve yerel pazar bilgilerini Japonya’nın finansman kabiliyetleri ve teknolojileriyle birleştirerek bir sinerji yaratmak ve önemli projeler üstlenmektir.”

Bakan, Türkiye’nin inşaat sektörünün Ukrayna da dahil olmak üzere “çok rekabetçi ve güçlü” olduğunu söyledi.

Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren de Nikkei’ye yaptığı açıklamada Türk müteahhitlerin bugüne kadar Ukrayna’da 9,3 milyar dolar değerinde 262 proje aldığını söyledi.

Türk ve Japon müteahhitlerin Türkiye, Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya’da sık sık ortak milyarlarca dolar değerinde altyapı, sanayi ve enerji projeleri üstlendiği ifade edildi.

Türk ve Japon şirketleri, Ukrayna savaşından önce Japon finansmanıyla Kiev’deki Boryspil Uluslararası Havalimanı’nda bir terminal inşa etmişti.

Eren Nikkei’ye yaptığı açıklamada, Türk şirketlerinin savaş sırasında Kiev ve İrpin çevresindeki kritik köprülerin onarımı gibi önemli projelere katılmaya başladığını söyledi. Eren, bu katılımın Ukrayna’nın talebi üzerine gerçekleştiğini ve “Türk müteahhitlerin Ukrayna’nın yeniden inşasında nasıl önemli sorumluluklar üstlenebileceğini” gösterdiğini belirtti.

Eren, “Şu anda bile ülkenin güvenli Batı yakasında ve savaştan uzakta enerji projelerinin gerçekleştirilmesi mümkün” diye ekledi. “Savaş sona erdiğinde hasar gören yolların, köprülerin, demiryollarının, enerji altyapısının, hastanelerin, okulların ve idari binaların yeniden inşa edilmesi gerekecek.”

Eren, Ukraynalı yetkililerin “tarım ürünleri ihracatı ve lojistikle ilgili altyapıya yatırım ihtiyacının altını çizdiklerini”, özellikle de Polonya sınırındaki kontrol noktalarının iyileştirilmesi gerektiğini söyledi.

Bolat ise, yeniden inşa çalışmalarının başlayabilmesi için işçi güvenliğini de göz önünde bulundurarak “savaşın sona ermesi gerektiğini” belirtti.

Yeniden inşa süreci

Ağustos 2022’de Türk ve Ukraynalı bakanlar yeniden inşa için bir mutabakat zaptı imzalamıştı. İmza töreni Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna ziyareti sırasında gerçekleşmişti.

Japonya da haziran ayında Ukrayna ile benzer bir anlaşma imzalamıştı.

Yanmar Türkiye Başkanı Mustafa Kemal Erdoğan Shoshi, Nikkei Asia’ya yaptığı açıklamada üçlü forumun üçlü işbirliğini artırmak için önemli bir platform haline gelmesinin amaçlandığını söyledi. İkinci bir forumun Japonya’da düzenlenmesi bekleniyor.

Ukrayna hükümeti ve Dünya Bankası tarafından yapılan ortak bir değerlendirmeye göre 10 yıllık yeniden yapılanmanın maliyeti 411 milyar dolar.

Türk-Ukrayna İşadamları Derneği Başkanı Burak Pehlivan, “Kamu sektörü ve devletin katılımı tek başına yeterli olamaz. Özel sektörü de oyuna dahil etmeliyiz” dedi.

Japonya, yeniden yapılanma desteği de dahil olmak üzere Ukrayna’ya 7 milyar dolardan fazla yardım sözü verdi.

Pehlivan, “Japonya’nın finansal ve teknolojik gücü, Türk inşaat şirketlerinin deneyim, bilgi ve becerileri, halihazırda Ukrayna’ya yurtdışından en büyük makine ve enerji ekipmanı tedarikini sağlayan Türk ekipman üreticileri ile Ukraynalı şirketlerin işbirliği, şüphesiz Ukrayna’nın yeniden yapılanma çabalarını hızlandıracaktır” yorumunu yaptı.

DİPLOMASİ

Reuters: Ukrayna’ya askeri yardım koordinasyonunu ABD yerine NATO üstlendi

Yayınlanma

Reuters ajansına konuşan bir kaynağa göre, ABD, Ukrayna’ya yönelik Batı ülkelerinin askeri yardımlarının koordinasyon görevini Kuzey Atlantik İttifakı’na (NATO) devretti.

Bu adım, önceden planlanmış olmasına rağmen birkaç ay ertelenmişti.

Ajans, bu kararın NATO’nun Ukrayna’ya asker göndermeden “savaşta daha aktif bir rol üstlenmesini” sağlayacağını belirtti.

Fakat diplomatlar, ABD’nin Kiev’e en büyük askeri desteği sağlamaya devam etmesi nedeniyle bu değişikliğin etkisinin sınırlı kalabileceğini ifade etti.

Ajans ayrıca, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşını hızla sona erdirmek istediğini, ancak bunu başarmak için nasıl bir yol izleyeceğini henüz açıklamadığını anımsattı.

NATO ülkeleri, temmuz ayında Washington’da düzenlenen bir zirvede, Ukrayna’ya askeri yardım sevkiyatının koordinasyonunun NATO’ya devredilmesine karar verdi.

Bu yeni yapı, NATO Güvenlik Yardım ve Eğitim Misyonu (NSATU) olarak adlandırılıyor ve yaklaşık 700 kişilik bir personel kadrosuna sahip.

Misyonun merkezi, Almanya’nın Wiesbaden kentindeki bir ABD üssünde bulunuyor.

McFaul: Ukrayna, topraklardan feragat karşılığında NATO üyeliğine ikna edilmeli

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İsveç’ten “enerji kablosu” projesine Alman elektrik reformu şartı

Yayınlanma

İsveç, Berlin’in elektrik piyasasını yeniden düzenleyerek denizaşırı ülkelerden daha düşük maliyetli elektrik çekmeyi durdurması halinde Almanya’yı güney İsveç’e bağlayacak bir elektrik kablosu projesini onaylamaya hazır olduğunu açıkladı.

İsveç Enerji Bakanı Ebba Busch Financial Times’a (FT) yaptığı açıklamada, Almanya ve İsveç elektrik piyasalarını birbirine bağlaması planlanan 700 megavatlık Hansa PowerBridge projesinin “Almanya kendi sistemini düzene sokana kadar” erteleneceğini söyledi. 

Busch, Almanya’nın iç elektrik piyasasını, şebekelerinin verimliliğini artıracak ve fiyatları düşürecek ihale bölgelerine ayırması halinde İsveç hükümetinin proje üzerinde “harekete geçmeye hazır olacağını” da sözlerine ekledi.

Bu tür reformların, Almanya’nın İsveç’in büyük ölçüde hidroelektrikle üretilen daha ucuz elektriğini çekmesini ve İsveçli tüketiciler için maliyetlerin artmasını önleyeceği düşünülüyor.

Elektrik, şebekeler üzerinde en yüksek fiyat talebinin olduğu yere doğru akıyor. İsveç’in şebekesi halihazırda Baltık Denizinin altından geçen bir enterkonnektör aracılığıyla Almanya’ya bağlı.

Avrupa’daki elektrik fiyatlarına ilişkin tartışmalar, AB üyesi ülkelerin Rus gazı ve fosil yakıtlardan uzaklaşmak için sisteme hava koşullarına bağlı yenilenebilir enerji eklemek için acele etmeleri nedeniyle bu yıl giderek hararetlendi.

Bu durum, güneşin parladığı ve rüzgârın estiği dönemlerde önemli ölçüde fazla üretime yol açarken, güneş ya da rüzgârın olmadığı zamanlarda da üretimin çok düşük olduğu dönemleri beraberinde getirdi. Sonuç olarak birçok ülkede fiyatlar son derece dalgalı bir seyir izledi.

Busch, geçtiğimiz çarşamba ve perşembe günleri İsveç’in güneyinde fiyatların “eksi fiyatlardan” kilovat saat başına yaklaşık 1 avroya sıçradığını söyledi. Busch, bunun yatırım için “çok zor bir durum yarattığını” da sözlerine ekledi.

Yaz aylarında Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis de Yunanistan’daki açıklanamaz yüksek faturalarla ilgili endişelerini dile getirmiş ve bloğun enerji sistemini daha iyi incelenmesi gereken bir “kara kutu” olarak tanımlamıştı.

Mitsotakis, “İyi işleyen ve yenilenebilir enerji kaynaklarından gerçekten yararlanan bir enerji piyasasına sahip olmak istiyorsak, bu konulara bakan ve müdahale etme kapasitesine sahip bir tür Avrupa düzenleyicisi düşünmeliyiz,” dedi.

AB’nin enerji düzenleyicisi Acer pazartesi günü, elektrik şebekesi maliyetlerinin 2050 yılına kadar iki katına çıkabileceği ve mevcut şebekelere daha fazla yük bindikçe “elektrik faturalarının genel karşılanabilirliğini tehlikeye atacağı” uyarısında bulundu.

Norveçli politikacılar geçen hafta, ülkedeki elektrik fiyatlarının 2009’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaşması üzerine, Norveç ile Danimarka, Almanya ve Britanya arasındaki enterkonektörleri gözden geçirmek istediklerini söyledi. O zamandan bu yana fiyatlar aralık ayı için rekor düşük seviyelere geriledi.

Oslo’nun endişelerine atıfta bulunan Busch, “dünyanın geri kalanının bir parçası olmayı seven açık, ilerici bir ülkenin bu birbirine bağlı enerji sisteminin bir parçası olmak istemeyebileceğimizin sinyalini vermesinin Avrupa için üzücü bir an olduğunu” söyledi.

Busch, Almanya’nın yüksek fiyatlarının sorumlusu olarak nükleer santrallerini kapatma ve 2011 yılında Japonya’da meydana gelen Fukushima kazasının ardından AB düzeyinde nükleere verilen desteğe karşı çıkma kararını gösterdi.

İsveç de bir önceki hükümet döneminde benzer bir karar almış aöa politikasını değiştirerek Avrupa düzeyinde nükleer enerjinin en güçlü savunucularından biri haline gelmişti.

İsveç’in kendi enerji sistemi, ülkenin hidroelektrik santrallerinin çoğunun bulunduğu kuzeyden zayıf iletim bağlantıları olduğu için genellikle büyük bölgesel fiyat farklılıklarından muzdarip.

Geçtiğimiz hafta Volvo Cars, Volvo Trucks ve SKF’ye ev sahipliği yapan Göteborg’daki tüketiciler elektrik için kuzeydeki Luleå kentindekilerden 190 kat daha fazla ödedi.

FT’ye konuşan İsveç’in önde gelen bir şirket yöneticisi, “Enerji politikamız umutsuz. Eğer işleri kısa sürede yoluna koymazsak, sanayinin büyük bir kısmı sıkıntıya girebilir,” dedi.

Busch, Avrupa’nın nükleer enerji konusunda “siyasi mücadelelere” girmeyi bırakması ve sistemi istikrara kavuşturmak için teknolojiye daha fazla yatırım yapılmasını teşvik etmesi gerektiğini söyledi.

Busch, nükleer karşıtı Yeşiller partisinin üyesi Alman Enerji Bakanı Robert Habeck’i kastederek, “Hiçbir siyasi irade fiziğin temel kurallarını geçersiz kılamaz, Dr. Robert Habeck bile,” dedi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İsviçreli Büyükelçi Buch: Rusya’yı zayıflatmış olabilirler, ama aynı zamanda tüm Batı’yı da zayıflatmış oldular

Yayınlanma

İsviçre’nin Türkiye Büyükelçisi Jean-Daniel Ruch, Rusya-Ukrayna barış görüşmelerinin erken sonlandırılmasının savaşın uzamasına ve ölümlerin artmasına yol açtığını belirtti. Batı’nın bu stratejisinin sadece Rusya’yı değil, tüm Batı’yı da zayıflattığını vurguladı.

İsviçre’nin Türkiye Büyükelçisi Jean-Daniel Ruch, Türkiye’nin savaşın altıncı haftasında gerçekleştirdiği ve giderek olumsuz bir şöhrete bürünen Rusya-Ukrayna barış görüşmelerine dair değerlendirmede bulundu.

Antithèse adlı YouTube kanalına mülakat veren Ruch, müzakerelerin nasıl sonlandırıldığı ve Batı’nın bu süreçteki rolü üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Ruch, Batı’nın –özellikle İngiliz müttefikler ve Amerikalıların– müzakerelerin başarıya ulaşmasının eşiğinde olduğu bir dönemde bu süreci sonlandırdığını belirtti.

Bu kararın, Batı’nın Rusya’yı zayıflatma stratejisi kapsamında alındığını ifade eden Ruch, bu yaklaşımın hem Rusya’yı hem de Batı’yı zayıflattığını ileri sürdü.

“Bu kararı son derece ahlaksızca buluyorum, zira savaşın devam etmesi halinde ölümlerin on binlerce, hatta yüz binlerle ifade edilebileceği aşikardı,” diyen Ruch, bu kararın insani boyutunu vurguladı.

Ruch, Batı’nın müzakereleri sonlandırma kararını, Rusya’yı zayıflatma amacıyla erken alındığını ve bunun da savaşın uzamasına yol açtığını savundu.

Ruch, “Neden bu kadar çok insan öldü?” sorusunu sorarak, Batı’nın stratejisinin sadece Rusya’yı değil, aynı zamanda tüm Batı’yı da zayıflattığını dile getirdi.

Avrupa’nın bu süreçte önemli ölçüde etkilendiğini belirten Ruch, “Rusya’yı zayıflatmış olabilirler, ama aynı zamanda tüm Batı’yı da zayıflatmış oldular,” dedi.

Savaşın devam etmesi durumunda ölümlerin artacağı ve çatışmaların daha da tırmanacağı konusunda uyarılarda bulunan Ruch, “Bu, insanlık adına büyük bir trajediydi,” ifadelerini kullandı.

Ayrıca, bugün yapılacak bir barış anlaşmasının bile Rusya’nın uzlaşmaya hazır olup olmadığına bağlı olduğunu belirten Ruch, sürecin son derece zorlu olduğunu vurguladı.

Öte yandan Ruch, kitabının yazılmasına neden olan süreç hakkında da bilgiler verdi. “Rusya’nın işgalinden sonra başladım, zira bu durumu önleyememiş olmamız mümkün değildi,” diyen Ruch, Batı’nın masada iki taslak anlaşma olmasına rağmen bunlara uymamasının savaşın uzamasına neden olduğunu söyledi.

Tarihçilerin bu dönemi bir gün yeniden ele almasının gerektiğini belirten Ruch, “Bu, belki de tarihçiler tarafından bir gün yeniden ele alınması gereken bir tartışma,” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’nin bu süreçteki rolüne de değinen Ruch, Türkiye’nin tarafsızlık konusunda Ukrayna ile çalışmak istediğini ve bu konuda görüşmeler yaptığını anlattı. “Türkler, Ukrayna için tarafsızlık kavramı üzerinde bizimle çalışmak istiyorlardı,” diyen Ruch, Türkiye’nin tarafsızlık modeli üzerine çalışmalar yaptığını ve bu sürecin önemli olduğunu belirtti.

Ruch, Batı’nın küresel bir gündemi olduğunu ve bu savaşla yüzleşmek için acelelerinin olmadığını ifade etti. Rusya’nın nükleer tehditlerini artırması ve Batı’nın buna karşı ne tür tedbirler alacağı konusundaki endişelerini dile getiren Ruch, kara birliklerinin NATO ile Rusya arasında bir savaşa yol açabileceğini ve bunun Türkiye’nin güvenliği açısından ciddi riskler taşıdığını vurguladı.

Ayrıca Ruch, savaşın yarın sona ereceğini düşünmediğini ve çözüm modelinin hala İstanbul’da müzakere edilenlere dayandığını belirtti. Tarafsızlık ve güvenlik garantileri konusundaki belirsizlikler nedeniyle bu sürecin ne kadar zor olacağını vurgulayan Ruch, “Bu savaşın yarın sona erdiğini göremeyeceğiz,” diye ekledi.

Ukrayna’da müzakere gündemi: Toprak mı güvenlik garantisi mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English