Bizi Takip Edin

AMERİKA

‘Unabomber’ Kaczynski, bir ‘CIA deneği’ idi

Yayınlanma

Bu hafta sonu Ted Kaczynski’nin Butner, Kuzey Carolina’daki Federal Tıp Merkezi Cezaevindeki hücresinde ölü bulunduğu haberi geldi. 17 yıl boyunca yaptığı bombalı saldırılarla 3 kişinin ölümüne ve onlarca kişinin de yaralanmasına neden olan ‘Unabomber’ lakaplı Kaczynski’nin intihar ettiği açıklandı.

‘Unabomber’ olmadan önce Kaczynski, gelecek vaat eden 16 yaşında bir Harvard öğrencisi olarak görülüyordu. Matematik alanında ün yapması beklenen Ted, Harvard’da bulunan psikolog Henry Murray’nin deneylerine katılınca hayatı değişti.

Bu konu hakkında birçok şey yazıldı. Kaczynski hakkındaki kitabında Michael Mello, Harvard yıllarında bir noktada Ted’in bir ‘psikolojik deney’e gönüllü olmayı kabul ettiğini yazmıştı. Mello, bu deneylerin başındaki kişiyi, İkinci Dünya Savaşı’nda CIA’in öncülü OSS’te çalışan bir yarbay olarak tanımlamıştı. Bu kişi, Henry Murray’di.

OSS’ten CIA’e ‘psikoloji’ kariyeri

1920’lerde psikanaliz ile uğraşmaya başlayan Murray, savaşın başında OSS tarafından devşirildi kendi teorilerini bazı ajanlar ve sorgulanan kişiler üzerinde uygulamaya başladı.

Jeffrey St. Clair ile Alexander Cockburn’ün 1999’da CounterPunch‘ta yayınladıkları araştırmaya göre, Harvard’da Sosyal İlişkiler Bölümü Başkanı olan Murray, CIA’in toplama kamplarında Nazi doktorlar tarafından yürütülen zihin kontrolü deneylerini ileriye taşıma çabalarını gayretle takip etti. Programın tamamı CIA’in teknik hizmetler bölümünün başındaki Sidney Gottlieb’in kontrolü altındaydı. Tıpkı Harvard öğrencilerine LSD, psilosibin ve diğer ilaçların dozları verildiği gibi, mahkumlar ve pek çok kobay da farkında olmadan bu deneylere tabi tutuldu.

Kaczynski ile Harvard deneyini görüşen yazar Alston Chase’in 2000 yılında Atlantic’te yayınlanan bir yazısına göre, Murray’in OSS ile yaptığı çalışmalar arasında adayları taramak ve sorgulamaya ne kadar dayanıklı olduklarını görmek için testler geliştirmek de vardı.

Deliren denekler

Bu ‘deneyler’ bazen felaketle sonuçlanıyordu. Gottlieb’in bizzat kendisi tarafından, meselenin farkında olmayan subay Frank Olson’a verilen bir miktar LSD, Olson’un New York’taki Statler-Hilton’ın üst penceresinden ölümcül bir şekilde atlamasıyla sonuçlanan ve giderek artan psikotik ataklara sürüklenmesine neden oldu.

Gottlieb sadece Olson’ın çocukları tarafından değil, aynı zamanda Gottlieb tarafından farkında olmadan bir doz LSD verildikten sonra hayatı psikoza dönüşen bir başka adamın, Stanley Milton Glickman’ın kız kardeşi tarafından da dava edildi.

Dr. Jonathan D. Moreno, Psychology Today için 2012’de kaleme aldığı bir yazıda, Kaczynski’nin üniversite yıllarında, ‘lisans öğrencilerini aşağılayarak ve böylece ciddi stres yaşamalarına neden olarak psişik yapı bozumunu amaçlayan’ üç yıllık bir deneyin parçası olduğunu yazdı.

MKUltra programı: Psikolojik işkence ve LSD

Kaczynski’nin maruz kaldığı deneylerle ilgili ayrıntılar yeterli değil. Bununla birlikte Moreno bunu ‘psikolojik işkence ve aşağılama’ olarak tanımlamıştı. Kaczynski’nin kardeşi David ise Alman muhabir Michaela Haas ile 2016 yılında yaptığı bir röportajda kardeşine düzenli olarak sözlü tacizde bulunulduğunu söylemişti.

David Kaczynski, “Üç yıl boyunca her hafta biri onunla buluşup sözlü tacizde bulunuyor ve onu aşağılıyordu. Bize deneylerden hiç bahsetmedi ama nasıl değiştiğini fark ettik. İnsanlarla olan ilişkilerinde daha sert ve savunmacı olmaya başladı,” demişti.

Deneyin CIA’in gizli, yasadışı programı MKUltra’nın bir parçası olduğu ve sorgulama altında insanların beyinlerini yıkamanın ve psikolojik olarak çökertmenin yollarını bulmayı amaçladığı bildiriliyordu. 1953’ten 1973’e kadar devam eden program, LSD’nin yoğun deneysel kullanımını da içeriyordu.

Ted Kaczynski’nin, ‘denek’ olarak kullanıldığı üniversite yıllarından sonra topluma karşı güvensizliğe ve hoşnutsuzluğa teslim olduğu ve Montana’daki ücra bir kulübede kendini tecrit ettiği belirtiliyor. ‘Unabomber’ hikâyesi de burada başlamıştı.

AMERİKA

ABD Gizli Servisi’nde büyük istifa dalgası

Yayınlanma

ABD Gizli Servisi’nde 2022-2023 döneminde 1400’den fazla personelin istifa ettiği belirtilirken, kurumun son 20 yılın en büyük personel kaybıyla karşı karşıya olduğu bildirildi.

The New York Times’ın federal verilere dayandırdığı haberine göre, 2022 ve 2023 yılları arasında ABD Gizli Servisi’ndeki 7 bin 800 çalışandan en az 1400’ü kurumdan ayrıldı.

Bu rakam, kurumun son 20 yılda yaşadığı en büyük personel kaybına işaret ediyor.

Gazete, 20’den fazla mevcut ve eski Gizli Servis çalışanıyla gerçekleştirdiği görüşmelerde, ayrılan personelin çoğunlukla “en iyi eğitimli mensuplar” olduğunu ortaya koydu.

İstifaların başlıca nedenleri arasında karşılığı ödenmeyen fazla mesailer, terfi ve işe alımlardaki kayırmacılık ile insansız hava araçları gibi yeni teknolojilerin kullanımında yaşanan sorunlar yer alıyor.

Uzmanlar, Gizli Servis’in işe alım standartlarında da düşüş yaşandığına dikkat çekiyor.

Kurum, 2024 yazı itibarıyla 8 bin 100 personele ulaşmış olsa da bu sayı 2026 yılına kadar sorunsuz operasyon yürütebilmek için gerekli görülen 10 bin hedefinin oldukça altında kalıyor.

Kurum Geçici Müdürü Ronald L. Rou Jr., NYT‘ye verdiği demeçte bu zorlukları kabul ederek, kurumun eğitimli ajan sayısını artırması ve teknolojik altyapısını güçlendirmesi gerektiğini vurguladı.

Bu toplu istifalar, siyasi kampanyalar ve çok sayıda kongrenin düzenleneceği yoğun 2024 takvimi öncesinde gerçekleşiyor. Son aylarda başkan adayı Donald Trump’a yönelik iki suikast girişiminin yaşanması durumun ciddiyetini artırıyor.

Trump, temmuz ayında Pennsylvania’daki seçim kampanyası etkinliğinde kulağından yaralanmış, eylül ayında ise Trump International Golf Club’da bir Gizli Servis görevlisi, çit dışında dürbünlü tüfek tespit etmişti.

Şüpheli şahıs, Trump’tan 270-460 metre uzaklıkta yakalanmış, üzerinde dürbünlü bir AK-47, iki sırt çantası ve bir GoPro kamera ele geçirilmişti.

İlk saldırı girişiminin ardından Gizli Servis, Trump’ın güvenlik önlemlerini artırdığını açıklamıştı. İç Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas olayı güvenlik zafiyeti olarak değerlendirerek bağımsız soruşturma sözü vermişti.

Fakat ikinci saldırı girişimi sonrasında, ajanların golf kulübü arazisinde önceden gerekli aramaları yapmadığı ortaya çıktı. Gizli Servis bu hatayı kabul ederek, sorumlu personel hakkında işlem başlatılacağını duyurdu.

FBI, Florida’daki olayı “Trump’a suikast girişimi” olarak soruşturuyor

Okumaya Devam Et

AMERİKA

CIA, Çin, İran ve Kuzey Kore’de casus ağını genişletiyor

Yayınlanma

CIA, Rusya’daki ‘başarılı uygulamasının’ ardından, Çin, İran ve Kuzey Kore’deki potansiyel muhbirler için güvenli iletişim talimatları yayımladı.

Associated Press‘in haberine göre, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA), Rusya’da gizli bilgi paylaşmak isteyenlere yönelik bir kullanım kılavuzunu ‘başarıyla test ettikten sonra’, diğer ülkelerdeki potansiyel muhbirlere de ulaşmaya karar verdi.

Kurum, internette Korece, Farsça ve Mandarin Çincesi dillerinde, potansiyel muhbirlerin ABD istihbaratıyla güvenli bir şekilde irtibata geçebilmeleri için gerekli adımları detaylandıran talimatlar yayımladı.

Kuzey Kore, İran ve Çin’de yaşayanları hedef alan bu talimatlar, kullanıcının kimliğini gizlemek için tasarlanmış özel araçlar kullanarak CIA ile internet sitesi veya dark web üzerinden iletişim kurmanın yollarını sunuyor. Teşkilat, benzer bir talimatı Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin ardından Rusça olarak yayımlamıştı.

CIA, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Dünyanın dört bir yanından insanlar bizimle temas kurmaya çalışıyor ve biz de onlara bunu nasıl güvenli bir şekilde yapabileceklerini öğretiyoruz. Bu yöndeki çabalarımız Rusya’da başarılı oldu ve diğer otoriter ülkelerdeki insanların da iş yapmaya açık olduğumuzu bilmelerini istiyoruz.”

Talimatlar Telegram, YouTube, X, Facebook, Instagram ve LinkedIn gibi sosyal medya platformlarında yayınlanıyor. CIA, kısıtlamaları aşmak ve gözetlemeyi önlemek için potansiyel muhbirlere sanal özel ağlar (VPN’ler), özel tarayıcılar kullanmalarını ve internet tarama geçmişini silmelerini öneriyor.

Teşkilat, güvenliğin, diğer faktörlerin yanı sıra, belirli bir programın seçimine bağlı olduğu konusunda uyarıda bulunuyor: “Merkezi Rusya, İran, Çin veya ABD’ye dostça davranmadığı düşünülen başka bir ülkede olmayan bir VPN sağlayıcısı kullanın.”

The Wall Street Journal‘ın geçen yıl mevcut ve eski Amerikan istihbarat yetkililerine dayandırdığı haberine göre, savaştan ve Rusya’daki gelişmelerden duyulan memnuniyetsizlik, hükümet yetkilileri ve diğer Ruslar arasında muhbir toplamak için uygun bir zemin yaratıyor.

Yetkililer, CIA’in güvenli internet kanalları aracılığıyla kendisiyle temas kurma çağrısının sonuç verdiğini belirtti.

Geçen yılın mayıs ayında teşkilat özel bir Telegram kanalı oluşturdu ve burada yayınladığı mesaj ve videolarla Ruslara ABD istihbaratıyla iletişim kurma yollarını ve neden iletişime geçmeleri gerektiğini anlattı.

Şimdi Koreliler, İranlılar ve Çinliler için de paylaşımlar yapılmaya başlandı. En son ocak ayında Ruslar için yapılan paylaşımlar 47 bin ila 61 bin arasında görüntülenirken, 2 Ekim’de yeni alıcılar için yapılan paylaşımlar yaklaşık 6 bin kez görüntülendi.

New York Times, CIA’in Ukrayna’ya ‘gizli desteğini’ yazdı

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Elon Musk’ın satın almasından bu yana Twitter’ın değeri yüzde 79 azaldı

Yayınlanma

Elon Musk’ın 44 milyar dolara satın aldığı Twitter’ın (şimdiki adıyla X) değeri, Fidelity’nin son değerlemesine göre yüzde 79 oranında düşerek yaklaşık 9,4 milyar dolara geriledi.

TechCrunch‘ın haberine göre, danışmanlık firması Fidelity’nin son değerlemesi, Elon Musk’ın sahibi olduğu sosyal medya platformu X’in (eski adıyla Twitter) değerinin, orijinal satın alma fiyatı olan 44 milyar doların dörtte birinden daha azına düştüğünü ortaya koydu.

Bu değerleme, ağustos sonu itibarıyla X’teki hissesinin değerini yüzde 78,7 oranında azaltan Fidelity Blue Chip Growth Fund’ın yakın zamanda açıklanan verilerine dayanıyor.

Karşılaştırma yapmak gerekirse, Fidelity başlangıçta mavi çip fonu aracılığıyla X’e 19,66 milyon dolar yatırım yapmıştı.

Bu, Fidelity’nin X’teki hissesinin değerinde gördüğü ilk düşüş değil.

Daha önce, temmuz sonu itibarıyla Fidelity, X’teki hisselerine yaklaşık 5,5 milyon dolar değer biçmişti. Yüzde 78,7’lik düşüş, Fidelity’nin şu anda X’e bir bütün olarak yaklaşık 9,4 milyar dolar değer biçtiği anlamına geliyor.

X, aynı adı taşıyan bir sosyal ağ geliştiren Amerikan teknoloji şirketi. Eskiden Twitter olarak bilinen platform, şirketin şu anki sahibi Elon Musk tarafından yeniden yapılandırıldıktan sonra adını değiştirdi. Musk, Twitter’ı 27 Ekim 2022 tarihinde satın almıştı.

Elon Musk, “trans yasasını” gerekçe göstererek şirketlerini California’dan taşıma kararı aldı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English