Ortadoğu
Ürdün Kralı, Trump’ın Gazze planına karşı

ABD Başkanı Donald Trump, Gazze’nin kontrolünü ele geçirme ve iki milyon sakinini başka bir yere yerleştirme çağrısından sonra Beyaz Saray’a gelen ilk Arap lider olan Ürdün Kralı 2. Abdullah kamuoyu önünde Trump’la karşı karşıya gelmekten kaçınsa da Trump’ın planına destek vermedi.
Ürdün Kralı II. Abdullah, salı günü Oval Ofis’te Trump’ın yanında otururken, Trump tekrar Gazze’yi “alacağını” vaat etti. Bu sözler üzerine Abdullah rahatsız bir şekilde sandalyesinde kıpırdandı ve Ürdün, Mısır ve diğer Arap hükümetlerinin bu ayın sonlarında savaş sonrası Gazze için kendi planlarını açıklayacaklarını vurguladı.
ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray’da ağırladığı Ürdün Kralı 2. Abdullah ile görüşmesinden önce Oval Ofis’te basın mensuplarına Gazze’yi değerlendirdi.
Gazze’deki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün gibi komşu ülkelere gönderilmesine yönelik planını hatırlatan Trump, Gazze’nin yaşanabilir bir alan olmadığını ve yeniden inşa edilmesi gerektiğini belirtti.
ABD’nin Gazze’yi satın alıp almayacağına ilişkin değerlendirmeler yapan Trump, “Orada satın alınacak bir şey yok. Orayı devralacağız ve elimizde tutacağız. Eninde sonunda Orta Doğu’daki insanlar için pek çok iş imkânı yaratacak bu projeyi hayata geçireceğiz. Burası bence bir elmas olabilir” ifadelerini kullandı.
Trump, ABD’nin Gazze’yi ne şekilde elinde tutacağına yönelik soruya ise “ABD’nin yetkisi altında olacak” diye yanıt verdi.
ABD’nin Gazze’yi “kontrol etmesiyle” Orta Doğu’ya uzun zaman sonra ilk kez istikrarı getirebileceklerini savunan Trump, “Filistinliler ya da şu anda Gazze’de yaşayan insanlar, başka bir yerde güzel bir şekilde ve güven içinde yaşayacaklar” yorumunu yaptı.
Trump, Mısır ve Ürdün’den belli bir ölçekte toprak parçası alıp Filistinlilerin buralara yerleştirileceğini ifade ederek, “Filistinliler Gazze Şeridi’nde olmak istemiyorlar ama başka seçenekleri de yok” şeklinde görüşünü dile getirdi.
Oteller, ofis binaları ve konutlar inşa etme planı
Trump, Gazze planını Mısır’ın kabul edip etmeyeceğine dair, “Yüzde 100 olmasa da yüzde 99 bu sürecin Mısır’la yürütülebileceğini düşünüyorum” dedi.
Gazze’yi devraldıktan ve inşa ettikten sonra buranın nasıl değerlendirileceği konusunda ise Trump, “Burayı çok düzgün bir şekilde işleteceğiz. Çok büyük ölçekte, belki de bu alandaki en büyük ölçekte bir ekonomik kalkınmaya sahip olacak. Orada oteller, ofis binaları, konutlar ve diğer şeyler de dahil olmak üzere pek çok iyi şey inşa edeceğiz” şeklinde konuştu.
İşgal altındaki Batı Şeria’ya ilişkin herhangi bir “planın” olup olmadığına ilişkin bir soruya yanıt veren Trump, gündemlerinin sadece Gazze olduğunu ve Batı Şeria ile ilgili bir durumun olmadığını belirtti.
Kral Abdullah temkinli konuştu
Öte yandan Ürdün Kralı Abdullah, Trump’ın Gazze açıklamaları karşısında temkinli ifadeler kullanırken net değerlendirmeler yapmaktan kaçındı.
Kral Abdullah, aralarında Suudi Arabistan ve Mısır’ın da olduğu Arap ülkelerinin Filistinliler konusunda herkesin yararına olan bir planın nasıl hayata geçirilebileceği konusunda görüşmeler yapacaklarını ve bu görüşmeleri beklemeleri gerektiğini belirtti.
Kral Abdullah, “Mısırlıların görüşlerini ortaya koymalarını bekleyelim” değerlendirmesini yaptı.
“Mısır ve Arap ülkelerinin bir planı olduğunu aklımızda tutmamız gerekiyor. (Suudi Arabistan Veliaht Prensi) Muhammed bin Selman tarafından Riyad’daki görüşmelere davet ediliyoruz. Bence asıl mesele, bunun herkes için iyi olacak şekilde nasıl yürütülebileceğidir” diye konuşan Kral Abdullah, bu süreci hem ABD hem Ürdün hem de diğer bölge ülkeleri lehine sonuçlandırmak istediklerini kaydetti.
Beyaz Saray’daki görüşmesinde, Trump’ın Gazze’deki Filistinlilerin yerlerinden edilmesine yönelik ifadeleri karşısında temkinli bir dil kullanan Kral Abdullah’ın, daha sonra yaptığı açıklamada bu konudaki net ifadeleri dikkati çekti.
Ürdün Kralı, X hesabından yaptığı açıklamada, Trump ile görüşmesinin yapıcı geçtiğini ve Gazze meselesini detaylı şekilde ele aldıklarını belirtti.
Kral Abdullah, Gazze ve işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistinlilerin yerlerinden edilmesine karşı olduklarını bir kez daha dile getirdi.
Ürdün Kralı, “Ürdün’ün, Gazze ve Batı Şeria’daki Filistinlilerin yerlerinden edilmesine karşı kararlı tutumunu yineledim. Bu, Arapların ortak tutumudur. Filistinlileri yerlerinden etmeden Gazze’nin yeniden inşası ve vahim insani durumun ele alınması herkesin önceliği olmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
“Filistin Filistinlilerin, Ürdün de Ürdünlülerindir”
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi de Filistinlileri yerinden etmeden Gazze Şeridi’nin yeniden inşasına yönelik Arap-Mısır-Filistin planı olduğunu söyledi.
Bakan Safedi, Ürdün devlet televizyon kanalı Al-Mamlaka TV’ye verdiği röportajda konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
Gazze Şeridi’ne yardım göndermeye devam edilmesi ve ateşkesin sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan Safedi, Gazze Şeridi’nin Filistinlileri yerinden etmeden yeniden inşasına yönelik Arap-Mısır-Filistin planı olduğunu belirtti.
Ülkesinin çıkarlarının, “Ürdün’ün Ürdünlülere, Filistin’in de Filistinlilere ait” olduğu gerçeğine dayandığını dile getiren Safedi, Kral 2. Abdullah’ın, ABD Başkanı Donald Trump’a “pratik fikirler” sunduğunu söyledi.
Kral Abdullah’ın, Filistin devletinin Filistin topraklarında kurulmasının bölgede güvenlik ve istikrarın tek yolu olduğunu vurguladığını aktaran Safedi, ABD Başkanı Trump’ın da Ürdün’ün bölgedeki istikrarı desteklemede oynadığı önemli rolü vurguladığına işaret etti.
Bu anı bağımsız bir Filistin devletinin kurulması için kullanmak üzere yoğun Arap koordinasyonuyla çalıştıklarını dile getiren Safedi, Kral Abdullah’ın, Ürdün’ün Filistinlilerin kendi topraklarına göç etmesine izin vermeyeceğini açıkça teyit ettiğine dikkati çekti.
Bakan Safedi, Katar’ın Al Jazeera televizyonuna verdiği röportajda da “Önceliğimiz Ürdün’ü ve Ürdünlüleri korumaktır ve Trump ile diyaloğumuzu bu temelden başlattık” diye konuştu.
Arap koordinasyonunun Trump’ın planına alternatif sunabilecek ve Gazze’deki insani felaketi sona erdirebilecek kapasitede olduğunu vurgulayan Safedi, Arap koordinasyonunun yoğun bir şekilde devam ettiğini ve Trump’ın planına karşı Filistinlileri Gazze’de kendi topraklarında tutacak alternatif ve kabul edilebilir bir plan sunabileceklerini söyledi.
“Bizim vizyonumuz var, Trump’ın da vizyonu var ve Gazze’yi halkını yerinden etmeden yeniden inşa etmenin mümkün olduğuna inanıyoruz” diyen Safedi, sözlerini şu ifadelerle tamamladı: “Trump’a ‘Filistin Filistinlilerin, Ürdün de Ürdünlülerindir’ dedik. Trump’a, adil ve kapsamlı bir barış için çalışma ve Filistinlileri yerinden etmeme yönündeki tutumumuzu sunduk.”
Ortadoğu
Pezeşkiyan: İsrail ahmaklığından pişman olacak

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, İsrail’in Tahran ve diğer şehirlere düzenlediği saldırının ardından, “meşru ve güçlü karşılığın düşmanı yaptığına pişman edeceğini” söyledi.
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, İsrail’in bu sabah şafak vaktinde başkent Tahran ve çok sayıda ile düzenlediği saldırıların ardından yaptığı açıklamada, “İran İslam Cumhuriyeti’nin meşru ve güçlü karşılığı, düşmanı yaptığına pişman edecektir,” dedi.
Saldırılarda konutlar da hede alınmış, aralarında askeri komutanlar, bilim insanları ve sivillerin de bulunduğu çok sayıda kişi hayatını kaybetmişti.
‘Bu barbarca bir saldırı’
Saldırıyı “barbarca” olarak nitelendiren Pezeşkiyan, halka seslendiği mesajında, “Tüm uluslararası taahhütlere aykırı olan bu saldırı, bu yasa dışı oluşumun cani doğasını ortaya koymaktadır,” ifadelerini kullandı.
Pezeşkiyan, bu saldırının, İran İslam Cumhuriyeti’nin yıllardır uyarısını yaptığı “bu varlığın fıtratının suç ve saldırganlık üzerine kurulu olduğu” gerçeğini tüm dünyaya kanıtladığını ekledi.
İran halkının ve yetkililerinin bu suç karşısında sessiz kalmayacağını vurgulayan Pezeşkiyan, “İran’ın yanıtı meşru, güçlü ve düşmanı ahmaklığından pişman edecek nitelikte olacaktır,” diye konuştu.
Tahran’ın her zaman bölgede ve dünyada barış ve istikrar arayışında olduğunu ve diyalog kurmaya hazır olduğunu belirten Cumhurbaşkanı, Tahran’ın “toprak bütünlüğünü ve egemenliğini meşru müdafaa çerçevesinde savunarak her türlü saldırganlığa kararlılıkla yanıt vereceğini” kaydetti.
Bunun yanı sıra Pezeşkiyan, İran halkına “birlik ve beraberliği koruma, düşmanın psikolojik savaş kapsamında yaydığı söylentilere ve yalan haberlere itibar etmeme” çağrısında bulundu.
Hamaney: İsrail’i şiddetli bir ceza bekliyor
İran Devrim Lideri Ali Hamaney de yaptığı açıklamada, “İran topraklarına saldırma suçunu işleyen İsrail’i şiddetli bir ceza bekliyor,” dedi.
Hamaney, halka gönderdiği mesajda, “İslam Cumhuriyeti silahlı kuvvetlerinin güçlü eli düşmanı rahat bırakmayacaktır. Siyonist varlık, bu cani eylemiyle kendisine acı ve sancılı bir kader hazırlamıştır ve buna kesinlikle ulaşacaktır,” ifadelerini kullandı.
İran Devrim Muhafızları Ordusu da diğer silahlı kuvvetlerle birlikte, İsrail’in İran’a yönelik saldırganlığına kararlılıkla yanıt vermek için “teyakkuzda” olduklarını duyurdu.
Ortadoğu
İsrail’den İran’a ikinci saldırı

İsrail, İran’a yönelik yeni saldırılar düzenleyerek İsfahan’daki Natanz nükleer tesisini, Tebriz’deki havalimanını ve Kirmanşah’taki bazı bölgeleri hedef aldı. İran devlet televizyonu, saldırılar sonucu Tebriz Havalimanı’nda yangın çıktığını ve patlama sesleri duyulduğunu bildirdi. Tesnim haber ajansı ise daha önce aynı bölgede düzenlenen saldırılarda en az 3 kişinin öldüğünü aktardı.
İsrail, geçtiğimiz saatlerde İran’daki farklı vilayetleri hedef alan yeni saldırılar düzenledi. İran devlet televizyonu, İsrail’in İsfahan vilayetindeki Natanz nükleer tesisine yeniden saldırdığını duyurdu.
Saldırılar sonucunda ülkenin kuzeybatısındaki Tebriz Havalimanı’nda yangın çıktığı ve patlama sesleri duyulduğu bildirildi.
Tebriz havalimanında yangın
İran devlet televizyonu, İsrail saldırıları neticesinde ülkenin kuzeybatısındaki Tebriz kentinde bulunan havalimanında patlama seslerinin duyulduğunu ve bir yangın çıktığını açıkladı.
Doğu Azerbaycan vilayetinde bulunan havalimanından alevlerin ve dumanların yükseldiğini gösteren bir video, “Tebriz Havalimanı şimdi” notuyla paylaşıldı.
Kirmanşah’ta yeni hedefler
Lübnan merkezli el-Meyadin televizyonu da, İsrail’in Kirmanşah’ta bulunan Kasr-ı Şirin ve Kangavar şehirlerini de hedef aldığını bildirdi.
Öte yandan Tesnim haber ajansı, daha önce aynı vilayette (Doğu Azerbaycan) 10 noktayı hedef alan bir dizi saldırı düzenlendiğini ve bu saldırılarda en az 3 kişinin hayatını kaybettiğini aktardı.
Ortadoğu
Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Filistin, İsrail’in saldırısını görüştü

İsrail, 13 Haziran 2025’in erken saatlerinde İran’ın nükleer tesislerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda şehre hava saldırısı düzenledi. “Önleyici saldırı” olarak nitelendirilen saldırıda, aralarında İran Genelkurmay Başkanı’nın da bulunduğu onlarca üst düzey askeri yetkili ve nükleer bilim insanı hayatını kaybetti. Saldırının ardından Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Filistin dışişleri bakanları, bölgedeki askeri tırmanışı ve olası yansımalarını ele almak üzere bir dizi telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
İsrail ordusundan cuma günü yapılan açıklamada, 200’den fazla İsrail Hava Kuvvetleri savaş uçağının, İsrail askeri istihbaratından alınan hassas bilgilerle İran genelinde 100’den fazla hedefi vurduğu belirtildi.
Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdülati, Suudi mevkidaşı Faysal bin Ferhan, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safedi ve Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Komitesi Başkan Yardımcısı ve Filistin Devleti Başkan Yardımcısı Hüseyin el-Şeyh arasında telefon görüşmeleri yapıldı.
Bakanlar, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının bölgenin güvenlik ve istikrarı üzerindeki beklenen yansımalarını ve Filistin meselesindeki son gelişmeleri ele aldı.
Görüşmelerde gerilimin düşürülmesinin ve krizlere siyasi çözümler aranmasının önemi vurgulandı. Bakanlar ayrıca durumdaki gelişmeleri izlemek için ortak koordinasyonu sürdürme konusunda anlaştılar.
Mısır’dan sert kınama: Bölgesel çatışma riski var
Egypt Today‘in aktardığına göre Mısır, İsrail ordusunun saldırılarını ayrıca sert bir dille kınadı. Mısır Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Bu saldırılar, bölgede bariz ve son derece tehlikeli bir tırmanışı, uluslararası hukukun ve Birleşmiş Milletler Şartı’nın açık bir ihlalini ve hem bölgesel hem de uluslararası barış ve güvenliğe yönelik doğrudan bir tehdidi temsil etmektedir,” denildi.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Mısır, bu hızlı gelişmeleri derin bir endişeyle takip etmekte ve krizi daha da kötüleştirecek ve daha geniş bir bölgesel çatışmayı tetikleme riski taşıyan bu haksız eylemi şiddetle kınamaktadır. Böyle bir tırmanış, bölgenin güvenliği ve istikrarı için benzeri görülmemiş sonuçlar doğurabilir, halklarını tehlikeye atabilir ve tüm Orta Doğu’yu yaygın bir kaosa sürükleme tehdidi oluşturabilir.”
Mısır, bölgenin karşı karşıya olduğu krizlerin askeri yollarla değil, siyasi ve barışçıl çözümlerle aşılabileceği yönündeki tutumunu yineledi.
Bakanlık, güç kullanımının İsrail dahil hiçbir ülkeye güvenlik getirmeyeceğini vurguladı.
Gerçek güvenliğin ancak devlet egemenliğine saygı duyulması, ulusların birliği ve toprak bütünlüğünün korunması, adaletin sağlanması ve Arap topraklarındaki İsrail işgalinin sona erdirilmesiyle sağlanabileceği belirtildi.
Suudi Arabistan, Katar, Lübnan ve ABD ile İran arasındaki nükleer program görüşmelerinde arabuluculuk yapan Umman da dahil olmak üzere birçok dünya ülkesi, İsrail saldırılarını kınayarak bu eylemlerin uluslararası yasaları ihlal ettiğini belirtti.
Ayrıca, çok sayıda ülke İran ve İsrail’e yapılan ve bu ülkelerden kalkan uçuşları askıya aldı.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya3 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını5 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’