Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, göç konusuna odaklanacak AB liderler zirvesi öncesinde, birliğin İtalya-Arnavutluk göçmen geri kabul anlaşmasından “dersler çıkarabileceğini” söyledi.
Perşembe ve cuma günü Brüksel’de yapılacak toplantı öncesinde üye ülkelere bir mektup gönderen Leyen, Avrupa Komisyonu’nun göçmenlerin sınır dışı edilmesini artıracak yeni bir mevzuat önerisi sunacağını söyledi.
Üye ülkelere gönderdiği mektupta, AB ülkelerinden düzensiz göçmenlerin geri dönüş oranının şu anda sadece %20 civarında olduğunu söyledi.
Yani bir AB üye ülkesini terk etmesi emredilen kişilerin büyük çoğunluğu bunu yapmıyor. Leyen bunların birçoğunun yerinde kaldığını ya da blok içinde başka bir ülkeye gittiğini söyledi.
Başkan, “bir ülkede haklarında iade kararı olan göçmenlerin başka bir ülkeye geri dönmekten kaçınmak için sistemdeki çatlaklardan yararlanamamalarını” sağlamak için üye devletlerin diğer AB ülkeleri tarafından alınan kararları tanımaları gerektiğini yazdı.
İki gün sürece AB liderler zirvesinde en hassas konulardan ikisi, düzensiz göçmenlerin sınır dışı edilmesindeki artış ve AB iltica ve göç anlaşmasının halihazırda kabul edilmiş olan revizyonunun planlanandan daha önce uygulanıp uygulanmayacağı sorusu.
AB diplomatları, bugün gece geç saatlere kadar sürmesi beklenen zirvede önemli bir anlaşmaya varılabileceğinden şüphe duyuyor. Yine de bazıları görüşmelerin aralık ayında yapılacak bir sonraki zirvede bir anlaşmaya varılmasının yolunu açabileceğini umuyor.
Almanya, Fransa ve İspanya gibi üye devletler, AB’nin göç ve iltica anlaşmasının en azından bazı bölümlerinin uygulanmasını hızlandırmak istiyor. Pakt, diğer hususların yanı sıra, sığınma başvurularının işleme konulması ve üye devletler arasında yük paylaşımına ilişkin kapsamlı yasal reformlar içeriyor.
Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel tarafından hazırlanan ve Euractiv tarafından görülen 16 Ekim Çarşamba günkü Avrupa Konseyi sonuçlarına ilişkin son uzlaşma taslağında pakttan açıkça bahsedilmiyor. Fakat belgede “kabul edilen AB mevzuatının uygulanmasının önemi” vurgulanarak pakta dolaylı bir atıf var.
Bir diplomat, liderlerin erken uygulama konusunda anlaşıp anlaşmamaları gerektiği konusunda tartışmaktan kaçınmaları halinde perşembe günkü göç görüşmelerinin uzun vadede daha verimli olacağını savundu.
Bir başka diplomat ise Michel’in son sonuç taslağında yer alsa da almasa da liderlerin bu konuyu tartışacaklarını söyledi.
Leyen’in yorumları, İtalya’nın Akdeniz’de kurtarılan göçmenlerin bir kısmının işlemlerinin yapılması için Arnavutluk’a gönderilmesini öngören ve uzun süredir beklenen programını başlattığı sırada geldi.
Bu haftanın başlarında Bangladeş ve Mısır kökenli 16 erkek, Sicilya açıklarındaki göçmenlerin yoğun olarak bulunduğu Lampedusa’dan, sığınma taleplerinin inceleneceği Arnavutluk kıyılarında özel olarak inşa edilmiş iki merkezden birine nakledildi.
Yaklaşık 650 milyon avroya mal olan ve geçtiğimiz ilkbaharda açılması planlanan ama uzun gecikmelerle karşılaşan merkezlerin masrafları İtalyan hükümeti tarafından karşılandı ve İtalyan yasalarına göre işletilecekler.
Meloni, Tiran ile göçmen anlaşmasını savundu: Avrupa ruhunu mükemmel bir şekilde yansıtıyor
Salı günü milletvekillerine hitap eden Giorgia Meloni, planın “Avrupa ruhunu mükemmel bir şekilde yansıtan” “yeni, cesur ve benzeri görülmemiş bir yol” olduğunu savundu.
Arnavutluk anlaşmasının uygulanması ve sonuçları, söylemlerini ve göç konusundaki yaklaşımlarını sertleştirerek yanıt vermeye çalışan birçok AB üyesi ülke tarafından yakından izlenecek.
Son zamanlarda Almanya kara sınırı kontrollerini yeniden uygulamaya koydu, Fransız hükümeti göç mevzuatını sıkılaştırmayı inceleyeceğini söyledi ve Polonya sınırı geçen kişilerin sığınma hakkını geçici olarak askıya alma planını açıkladı.
Polonya Başbakanı Donald Tusk ise, tartışmalı hamlenin Belarus’un çok sayıda göçmeni ülkeye sokarak Polonya’nın “istikrarını bozmasını” engellemeyi amaçladığını söyledi.
Geçtiğimiz ay 15 üye ülke, Avusturya ve Hollanda’nın sınır dışı sisteminin “verimliliğini” artırmaya yönelik bir önerisini imzaladı.
Borrell:Orta Doğu’daki savaşın göç üzerindeki etkisi liderlerin gündeminde
AB’nin diplomasi şefi Josep Borrell, Orta Doğu’daki çatışmanın Avrupa’ya getirebileceği “şok dalgası” nedeniyle bugünkü zirvede liderler arasında göçün “sıcak bir konu” olacağını söyledi.
Borrell, “Yüz binlerce insanın evlerini terk ettiğini ve belki de yıkıldıkları için artık geri dönecek evleri olmadığını düşünün. Dolayısıyla üye devletlerin bu konuda endişeli oldukları açık. Bakalım Komisyon’dan yeni düzenlemeler talep edecekler mi?” diye sordu.
Konsey zirvesi öncesinde İtalya, Danimarka ve Hollanda; Avusturya, Kıbrıs, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, Macaristan, Malta, Slovakya liderleri ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile göç konusunu görüşmek üzere bir ön toplantı düzenledi.
Görüşme Europa binasında İtalyan delegasyonunun odasında gerçekleşti. İtalyan hükümetinden yapılan açıklamada Başbakan Giorgia Meloni’nin Roma ve Tiran arasında göçün yönetilmesine ilişkin anlaşmayı sunduğu belirtildi.
Meloni’nin ofisinden yapılan açıklamada, “yeni Göç ve İltica Paktı kurallarının uygulanması ışığında güvenli üçüncü ülke konsepti, UNHCR ve IOM ile göç yolları boyunca destekli gönüllü geri dönüşler ve ‘geri dönüş merkezleri’ konusunda işbirliği üzerinde duruldu,” denildi ve liderlerin bir sonraki Avrupa Konseyi toplantısı öncesinde tekrar bir araya gelme konusunda mutabık kaldıkları belirtildi.
Hollanda Başbakanı Schoof göç konusunda ‘farklı bir atmosfer’ görüyor
Hollanda Başbakanı Dick Schoof, Avrupa Konseyi toplantısında göç konusunda somut bir anlaşmaya varılmasını beklemediğini söyledi fakat göç tartışmalarında “Avrupa’da farklı bir atmosfer” olduğunu kaydetti.
Schoof, Avrupa Komisyonu’nun İtalya’nın Arnavutluk’u da içeren çözümüne “olumlu baktığını” söyledi. Ayrıca Uganda’da konuşlandırma sahaları kurmanın ciddi bir fikir olduğunu söyledi.
Hollandalı lider Polonya’nın karşı karşıya olduğu göç sorununun “normal bir göç sorunu olmadığını” söyledi.
“Göç akımları Rusya ve Belarus tarafından hibrit bir savaşta kasıtlı olarak kullanılıyor” diyen Schoof, Konsey’in Polonya’ya yardım edebileceğini umuyor.
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Avrupa iltica sisteminin reforme edilmesi konusunda, geri göndermelerin etkinliğinin artırılması gerektiğine inandığını söyledi.
Scholz, “Suçlular geri gönderilmeli. Göçü mümkün kılmalı, ihtiyacı olanlara koruma sağlamalıyız ama herkes gelemez,” dedi.
Özellikle sanayi ve istihdam söz konusu olduğunda Avrupa’nın rekabet gücü açısından yapması gereken çok şey olduğunu söyleyen Scholz, “tarife anlaşmazlıkları bizi bir yere götürmez” dedi.
Scholz, AB’nin Çin menşeli elektrikli araçlara yönelik yeni gümrük vergilerine atıf yaptı.
Öte yandan Scholz, AB dışında göçmen geri kabul merkezleri kurulması karşısında şüpheci olduğunu ifade etti. Alman Şansölyesi gelişinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Rakamlara bakarsanız, [bu tür konseptler] Almanya gibi büyük bir ülke için gerçekten çözüm değil,” dedi.
Scholz, geçen yıl Almanya’ya düzensiz yollardan gelen 300,000 sığınmacıyla karşılaştırıldığında, gözaltı merkezlerinin sadece “birkaç küçük damlayı” emebileceğini savundu.
Scholz, AB’nin “Avrupa hukukuna uygun olarak sınır dışı edilmeye” ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Sınır dışı etmeler ve geri göndermeler tartışılıyor
Zirvede “düzensiz göçmenlerin” sınır dışı edilmesi ve AB dışındaki tartışmalı “geri dönüş merkezleri” fikri de ele alınacak.
Leyen’in bir AB diplomatı tarafından “kutsal kitap” olarak nitelendirilen ayrıntılı mektubu, Kuzey Afrika, Batı Balkanlar ve diğer bölgelerdeki ülkelerle anlaşmalar yapılması çağrısında bulunuyor. Amaç düzensiz göçmenlerin sayısını azaltmak ve geldikleri ülkelere geri dönüşlerini artırmak.
Leyen ayrıca AB devlet ve hükümet başkanlarına, “özellikle geri dönüşle ilgili yeni bir yasa teklifi amacıyla, AB dışında geri dönüş merkezleri kurmanın olası yollarını araştırma” çağrısında bulundu.
Düzensiz göçmenlerin geri dönüşü yeni anlaşmada ele alınmadı. Bu konudaki AB kurallarının gözden geçirilmesine yönelik son girişim 2018 yılında Avrupa Parlamentosu’nda (AP) başarısızlıkla sonuçlanmış ve milletvekilleri bir anlaşmaya varamamıştı.
AB diplomatları geri gönderme merkezlerinin nasıl çalışacağı ya da nerede bulunacağı konusunda yorum yapmaktan kaçınıyor.
Almanya ve Hollanda, başta Dublin III Yönetmeliği olmak üzere mevcut kuralların uygulanması için bastırıyor. Bu yönetmelik, iltica başvurularının göçmenlerin vardığı AB ülkesi tarafından işleme konulmasını öngörüyor. Bu düzenleme esas olarak Yunanistan ve İtalya gibi Akdeniz ülkelerine yük getiriyor.
Fakat, “ikincil göç” olarak bilinen bir olgu olarak, bu ülkelere ulaşan pek çok göçmenin daha sonra başka ülkelere geçerek orada sığınma başvurusunda bulunmasından endişe duyuluyor.
Bu konu kuzey ve güney AB ülkeleri arasında gerilime neden oluyor. Almanya ve Hollanda net bir sonuca varılması için bastırırken, bazı Akdeniz ülkeleri şimdilik bağlayıcı olmayan görüşmelerden yana. Diplomatlar, aralık ayındaki bir sonraki zirvede yazılı anlaşmalara varmaya hazır olabileceklerine inanıyor.
Michel’in son uzlaşma taslağı “mevcut mevzuatın uygulanmasının” önemini vurguluyor. Bunun Dublin III anlaşmazlığına açık bir gönderme olduğuna işaret ediliyor.