Bizi Takip Edin

AMERİKA

WSJ: Dünya ikinci Trump dönemine hazırlanıyor

Yayınlanma

ABD’de başkanlık seçimleri yaklaşırken, yarışa bir kez daha girmesi beklenen eski başkan Donald Trump’ın ikinci dönemine hazırlıklar başladı. Wall Street Journal’da (WSJ) yer alan analize göre, dünyanın dört bir yanındaki ABD müttefikleri ve hasımları Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünü düşünmeye ve hatta planlamaya başladılar.

“Birçok yabancı başkent için ikinci bir Trump yönetimi ihtimali endişe kaynağı,” diyen WSJ, Paris’ten Tokyo’ya Amerikan müttefiklerinin Trump’ı, ‘dengesiz bir lider olarak’ gördüğünü öne sürüyor. Fakat Pekin ve Moskova da dahil olmak üzere diğer ülkeler, Ukrayna ve Tayvan gibi sıcak noktalardaki gerilimi azaltmak için anlaşmalar yapmaya istekli olabilecek, ‘tüccar’ bir lider olarak gördükleri Trump’tan potansiyel faydalar umuyor. ‘Milliyetçi ve popülist’ politikacılar da Trump’ın hedeflerine destek veriyor. Örneğin Macaristan lideri Viktor Orban, birçok kez Trump’ı ve Cumhuriyetçileri iktidarda görmek istediğini söylemiş ve Trump’ın davalarında eski başkana destek çıkmıştı.

En büyük korku ticaret savaşı

WSJ’nin görüştüğü yetkililer Trump’ın dönüşünün jeopolitik açıdan ne anlama geleceğine dair konuştular. En yaygın korkular arasında Trump’ın ‘küresel bir ticaret savaşına yol açması’ ihtimali yer alıyor. Trump, ABD’nin ithal ettiği tüm mallara yeni gümrük vergileri getirme tehdidinde bulunuyor. Bunun, trans-Atlantik ilişkilere darbe vurmasından endişe ediliyor. Trump, yakın zamanda verdiği bir mülakatta ABD’ye ithal edilen tüm yabancı ürünlere otomatik olarak %10 gümrük vergisi koyacağını belirterek kapsamlı yeni gümrük vergileri getirme sözü verdi.

Fox Business’a verdiği röportajda Trump, “Şirketler gelip ürünlerini ABD’ye soktuklarında, otomatik olarak, diyelim ki %10 vergi ödemeliler. Herkes için %10’u seviyorum,” demişti. Biden yönetimi bir açıklama yaparak, Başkan’ın bu plana ‘şiddetle karşı çıktığını’ ilan etmişti.

Fransızlar yeni bir Trump döneminden çekiniyor

Trump ayrıca ABD’yi NATO’dan çekmekle tehdit ediyor. Benzer bir durum, Ukrayna savaşına destek için de geçerli çünkü Trump, Kiev’e verilen desteği keseceğini söylüyor. Tayvan söz konusu olduğunda ise, Trump’ın Pekin’den ticaret konusunda alacağı tavizler karşılığında adaya askeri desteği azaltabileceği düşünülüyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisinden milletvekili Benjamin Haddad, “Trump’ın yeniden seçilme ihtimali çok güçlü. Bu durum biz Avrupalıları tehlike işaretlerini okumaya ve daha fazla sorumluluk almaya zorluyor,” diyor.

Fransız yetkililer Avrupalı müttefiklerini, Trump’ın geri dönme ihtimalinin kıtanın Ukrayna’ya tek başına tedarikte bulunabilmesi için topçu silahlarından füze savunma sistemlerine kadar silah üretimini önemli ölçüde arttırmasını gerektirdiği konusunda uyarıyor.

Doğu Avrupa ülkeleri ve Fransa ayrıca müttefiklerine Ukrayna’yı NATO’ya kabul etmeleri için baskı yapıyor ki bu da Kiev’e güvenlik garantileri sağlayarak Rusya ile olan riskleri önemli ölçüde arttıracak bir hamle.

Macron geçtiğimiz günlerde Le Point dergisine verdiği demeçte, “Ukrayna konusunda bize yardım eden bir Amerikan yönetimine sahip olduğumuz için şanslıydık. Ukrayna’nın kaybetmesine ve Rusya’nın kazanmasına izin verebilir miyiz? Cevabım hayır… Zaman içinde direnmek zorundayız,” demişti.

Berlin Trump’a hazırlanıyor

WSJ’nin aktardığına göre, Almanya’da trafik lambası koalisyonunu oluşturan partilerin temsilcileri sık sık Washington’a giderek önde gelen Cumhuriyetçilerle ve Trump’ın yakın çevresiyle ilişki kuruyor.

WSJ, Scholz’un önemli yardımcılarından Wolfgang Schmidt’in, Washington’a düzenli ziyaretler gerçekleştirerek önemli Cumhuriyetçilerle bağlantılar kurduğunu yazıyor.

Bunun yanı sıra Eylül ayında Yeşil Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da partiyi yakından tanımak için Cumhuriyetçilerin kalesi Teksas’a uzun bir ziyareti de içeren 10 günlük bir ABD ziyaretine hazırlanıyor.

Uzak Asya’da Biden etkisi

Öte yandan Çin’in komşuları ve Amerikan müttefikleri Güney Kore ve Japonya, tarihsel düşmanlıkların üstesinden gelerek hem birbirleriyle hem de ABD ile daha yakından askeri ilişkiler geliştiriyor.

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, Nisan ayında Beyaz Saray’a yaptığı resmi ziyaret sırasında ve yakın zamanda Camp David’e yaptığı bir gezide Biden ile kişisel bir bağ kurduğunu öne süren WSJ, bu durumun, Seul’ü ülkede görev yapan yaklaşık 28.500 ABD askeri personeli için ‘yeterince ödeme yapmamak’ ile eleştiren Trump ile tezat oluşturuyor. Trump askerlerin geri çekilmesini bile önermişti.

Eski bir Japon diplomat Yorizumi Watanabe, Çin ile gerilimi yatıştırmak için kararlı adımlar atması halinde Japonya’da Trump’a desteğin artmasını beklediğini söylüyor ve “Her şey söylendiğinde ve yapıldığında, güçlü bir Amerikan başkanına ihtiyacımız var,” diyor.

Netanyahu eski başkandan yana

Ortadoğu’da İsrail ve Suudi Arabistan liderleri, diplomatik ilişkiler kurma çabalarında Biden’ın mı yoksa Trump’ın mı daha iyi bir şansa sahip olduğunu tartıyorlar. Her iki ülkenin liderleri de Biden ile soğuk ilişkiler içinde olsalar da, Demokrat başkanın bir anlaşmaya aracılık etmek için Trump’tan daha iyi bir konumda olabileceği ihtimalini göz ardı etmiyorlar.

Trump, İsrail halkı arasında geniş çapta popülerliğini koruyor ve kendisini ülke tarihinin ‘en sağcı ve dindar’ hükümeti olarak tanımlayan Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetine yakın duruyor. Bununla birlikte Trump, Biden’ı 2020 zaferi için tebrik etmesinin ardından Netanyahu’yu da eleştirmişti.

Bu yaz verdiği bir mülakatta Netanyahu Trump’ı övmüş fakat onunla yakın temas halinde olup olmadığını söylemekten kaçınmıştı. Netanyahu, “Bence İsrail’in güvenliği için mükemmel şeyler yaptı. Bu yüzden buna değer veriyorum,” demişti.

AMERİKA

Panama, göçmen güzergahı Darién Koridoru’nu kapatma sözü verdi

Yayınlanma

Panama’nın yeni Cumhurbaşkanı José Raúl Mulino, cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde güney sınırındaki gelişleri sınırlamaya çalışan ABD hükümeti ile birlikte çalışarak kötü şöhretli “Darién Koridoru” üzerinden yasadışı göçü durdurma sözü verdi.

Mayıs ayındaki seçimleri kazanan sağcı lider Mulino, pazartesi günü yaptığı açılış konuşmasında ülkenin artık göçle bağlantılı iktisadi ve toplumsal maliyetleri ödeyemeyeceğini söyledi.

“Panama artık yasadışı göçmenler için transit ülke olmayacak,” diyen Mulino, göçmenlerin “uyuşturucu kaçakçılığı ve insan kaçakçılığıyla bağlantılı uluslararası gruplar” tarafından organize edildiğini de sözlerine ekledi.

Geçen yıl yarım milyondan fazla insan, Güney Panama’nın Darién Eyaleti ile Kolombiya’nın Chocó Departmanı’nın kuzey kısmı boyunca uzanan, Amerika kıtalarını birbirine bağlayan coğrafi bölge olan Darién Koridoru’nu geçti. Ormandan ayrıldıktan sonra göçmenlerin çoğu ABD’ye doğru yolculuklarında Panama kıstağını otobüslerle geçiyor.

Son beş yıl içinde tehlikeli Darién rotası sadece küçük bir göçmen grubunun denediği bir rota olmaktan çıkıp giderek daha profesyonel kaçakçılar tarafından işletilen küresel bir göç güzergahına dönüştü.

On binlerce çocuk bataklıkları ve nehirleri bazen tek başlarına geçerken, göçmenler bu güzergahta tecavüz, cinayet ve kazaların yaşandığını bildiriyor.

Panama City’nin koridoru nasıl kapatacağı belirsiz

Joe Biden yönetimi, kasım ayında yeniden seçilmeyi hedeflerken bölgedeki hükümetlere “yasadışı hareketleri” engellemeleri için baskı yapıyor ve Cumhuriyetçiler de Biden’ı göçmen girişlerdeki artışı ele almamakla eleştiriyor.

Meksika göçmenleri toplayıp otobüslerle ülkenin güneyine göndererek “yasadışı geçişlerin” en azından geçici olarak azalmasına yardımcı oluyor.

Öte yandan Panama’nın, her gün 1.000’den fazla insanın geldiği Darién’i nasıl ve ne şekilde kapatabileceği hâlâ belirsizliğini koruyor. Mulino cuma günü ormanın kenarındaki bir göçmen kampını ziyaret etti. Güvenlik bakanı, hükümetin yasadışı göçmenlerin gözaltına alınacağı yeni kontrol noktaları kurmayı düşündüğünü ve ormandan geçen yolların kapatılacağını söyledi.

Washington’dan Panama’ya destek

ABD ise pazartesi günü yaptığı açıklamada Panama ile “Darien üzerinden zalimce kaçırılan göçmenlerin sayısını ortaklaşa azaltmak üzere tasarlanmış” bir mutabakat zaptı imzaladığını ve bu kapsamda “Panama’da kalmak için yasal dayanağı olmayan göçmenlerin hızlı, güvenli ve insani bir şekilde ülkelerine geri gönderilmesine başlanması için Panama’nın çabalarını destekleyeceğini” söyledi.

Biden da pazartesi günü yaptığı açıklamada “iyi yönetişimi teşvik etmek, kapsayıcı iktisadi büyümeyi ilerletmek ve düzensiz göçü ele almak için birlikte çalışırken güçlü ikili ortaklığı sürdürmeyi” dört gözle beklediğini söyledi.

Panama tarafında göç uygulamalarının artırılması, Kolombiya için büyük bir sorun yaratabilir. Mulino pazartesi günü yaptığı konuşmadan önce Kolombiya lideri Gustavo Petro ile bir araya geldi ve iki lider konuyu görüşmek üzere ABD ile bir araya gelme konusunda anlaştı.

Mulino’nun zor görevi

Mulino, popüler eski başkan Ricardo Martinelli’nin kara para aklama suçundan hüküm giymesi nedeniyle seçimden men edilmesinin ardından Panama’nın başkanlığını kazandı.

Mulino, büyümede keskin bir yavaşlama, zayıf kamu maliyesi ve ülkenin kanalı için yeni bir su kaynağı ihtiyacı da dahil olmak üzere bir dizi acil zorluğu üstleniyor.

Cumhurbaşkanı Mulino pazartesi günü yaptığı konuşmada, ülkenin geçen yıl aniden kapattığı büyük bir maden için çevre araştırması yapılmasını emredeceğini ve sistemin bir yıldan kısa bir süre içinde çökmesini önlemek için sosyal güvenlik reformuna girişeceğini söyledi.

Mulino, “Bunu uzlaşmayla ya da bu başkanın güçlü bir kararıyla yapacağız, ama yapacağız,” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD Yüksek Mahkemesi’nden Trump kararı

Yayınlanma

Amerikan Yüksek Mahkemesi pazartesi günü verdiği kararla, Donald Trump’ın başkan olarak gerçekleştirdiği bazı eylemler için cezai kovuşturmadan muaf olduğuna hükmetti.

6’ya 3 oyla alınan karar, özel danışman Jack Smith’in Trump’a yönelttiği bazı temel iddiaları hemen ortadan kaldırdı. Bunlar arasında Trump’ın Adalet Bakanlığını kullanarak “sahte seçmen” yaratıldığını öne sürmesi gibi ithamlar da bulunuyor.

Şimdi, ABD Bölge Yargıcı Tanya Chutkan’ın iddiaları inceleyerek Trump’ın başkan sıfatıyla gerçekleştirdiği resmi eylemlerini, başkan adayı olarak hareket ettiği özel eylemlerinden ayırması gerekiyor. Bu süreç davayı aylarca daha geciktirebilir. Muhtemelen herhangi bir duruşma kasım ayındaki seçim gününden sonraya kalacak.

Başyargıç John Roberts’ın görüşü, eski başkanların “temel anayasal yetkileri” kapsamına giren eylemleri nedeniyle cezai kovuşturmadan “mutlak” dokunulmazlığa sahip olduklarını ilan etti.

Roberts, resmi olmayan eylemler için dokunulmazlık bulunmadığını da ekledi.

Başkanı azletmenin tek yolu Kongre mi?

Trump’ın atadığı muhafazakâr yargıç Amy Coney Barrett çoğunluğun kararının büyük bölümüne katıldı. Bununla birlikte, önemli bir bölümü imzalamadı ve mahkemenin, savcıların bir başkanın resmi eylemleri için doğrudan kovuşturulamasa bile kanıt kullanmasına izin vermemesi gerektiğini söyleyen bir sonuç bildirgesi yazdı.

“Anayasa, Başkanların sorumlu tutulabileceği davranışları çevreleyen koşullar konusunda jürilerin körleştirilmesini gerektirmez,” diye yazan Barrett, çoğunluk ile çoğu zaman belirttiğinden daha fazla gerilim içindeymiş gibi görünen bir görüş bildirdi.

Kimi hukuki yorumlar, kararın başkanlığın doğasını da değiştirdiğini ileri sürüyor. POLITICO’da yer alan bir değerlendirmeye göre, Yüksek Mahkeme’nin görüşü Trump’ın çok ötesine uzanıyor ve en uç noktasına kadar götürüldüğünde, mahkeme, bir başkanın, ne kadar alçakça olursa olsun, herhangi bir resmi güç kullanımından yasal olarak sorumlu tutulmasını neredeyse imkansız kılan bir anayasal çerçeveyi benimsiyor. Bu durumda, Kongre’nin görevden alma yetkisi tek başvuru yolu olarak kalıyor.

Trump memnun, Biden mutsuz

Trump kararı memnuniyetle karşılarken, sosyal medya platformu Truth Social’da, “Anayasamız ve demokrasimiz için büyük bir zafer, Amerikalı olmaktan gurur duyuyorum!” diye yazdı.

Geçen hafta Trump’la yaptığı münazaradan bu yana Beyaz Saray’dan ilk kez konuşan Başkan Joe Biden ise Yüksek Mahkeme’nin kararını ülke için “korkunç bir kötülük” olarak nitelendirdi ve eski başkanın kasım seçimlerinden önce 6 Ocak 2021 Kongre baskınındaki rolü nedeniyle yargılanma ihtimalinin son derece düşük olduğunu söyledi.

Biden, “Amerikan halkı, Donald Trump’ın 6 Ocak’ta demokrasimize yönelik saldırısının onu ülkenin en yüksek makamında kamu görevi için uygunsuz hale getirip getirmediğine karar vermelidir. Amerikan halkı, Trump’ın gücünü korumak için şiddeti benimsemesinin kabul edilebilir olup olmadığına karar vermelidir. Belki de en önemlisi, Amerikan halkı Donald Trump’a … başkanlığı emanet etmek isteyip istemediğine karar vermelidir,” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Morales’ten Arce’ye “sahte darbe” suçlaması

Yayınlanma

Eski Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales, kendi partisinden Devlet Başkanı Luis Arce’yi, geçen haftaki darbe girişimi ile “halkı ve dünyayı aldatmak” ve “yalan söylemek” ile suçladı.

Morales pazar günü yaptığı açıklamada Arce’yi, seçmenler arasında siyasi puan kazanmak için geçen hafta bir “kendi kendine darbe” düzenleyerek Bolivyalıları kandırmakla itham etti.

Morales pazar günü yerel bir yayın programında Arce’nin “gerçeğe saygısızlık ettiğini, bizi kandırdığını, sadece Bolivya halkına değil tüm dünyaya yalan söylediğini” söyledi. Morales ayrıca X’te yaptığı bir paylaşımda askeri harekatla ilgili bağımsız bir soruşturma yapılması çağrısında bulundu.

Morales, darbe girişimini yönettiği iddia edilen eski General Juan José Zuñiga tarafından yapılan suçlamaya da böylece destek verdi. Morales, Zuñiga’nın planından meslektaşlarını ve ailesini önceden haberdar ettiğini ve gözaltındayken yetkililere Arce’nin kendisine “ihanet ettiğini” söylediğini belirtti.

Bolivya’da darbe girişimi başarısız oldu

Zúñiga, “Başkan bana şöyle dedi: ‘Durum çok berbat, çok kritik. Popülaritemi arttırmak için bir şeyler hazırlamam gerekiyor’,” dediğini aktarmıştı.

Bu teori Arce’nin siyasi düşmanları tarafından hızla benimsendi ve “kendi kendine darbe” olarak adlandırıldı.

Elleri kelepçeli Zúñiga cumartesi günü cezaevine nakledilirken gazetecilere, “Bir noktada gerçek ortaya çıkacak,” dedi.

Morales’in yorumları gecenin ilerleyen saatlerinde komşu Arjantin tarafından da desteklendi. Sağcı Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei’nin hükümeti, istihbarat raporlarına atıfta bulunarak darbenin gelişiminin “çok inandırıcı olmadığını” söyleyerek darbe girişimini “hileli” ilan etti.

Bolivya Savunma Bakanı, darbe girişimini Devlet Başkanı Arce’nin Rusya ziyaretine bağladı

Öte yandan Bolivya Devlet Başkanlığı Bakanı María Nela Prada pazar günü devlet televizyonundan Morales’e cevap vererek onu “bir kukla ve ülkemizi yağmalamak isteyen emperyalizmin bir aracı haline gelmemesi” konusunda uyardı ve “faşist sağın” “tarihi çarpıtmak” istediğini söyledi.

Prada, “Daha da kınadığım şey, Evo Morales gibi solcu olduğunu iddia eden kişilerin, ülkemizdeki darbeler ve başarısız darbeler konusunda ideolojik dalgalanmalar yaşamasıdır,” dedi.

Bolivya’daki 2020 seçimlerinde sürgündeki Morales, MAS olarak bilinen Sosyalizme Doğru Hareket’in adayı olması için Arce’ye destek vermişti.

Fakat Morales sürgünden döndükten sonra 2025 seçimlerinde MAS’ın adayı olmak için Arce’ye karşı yarışmayı planladığını açıklayınca ilişkileri bozuldu. Morales’in müttefikleri Arce’nin Kongre’deki yasama gündeminin çoğunu engellediğinden aralarındaki kavga giderek sertleşti.

Arce Cuma günü Associated Press’e verdiği bir röportajda, “Siyasi saldırıya uğradık,” dedi ama kendilerinin karşılık vermediğini öne sürdü.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English