Diplomasi
‘Xi-Biden görüşmesi oyun değiştirici nitelikte değil, ancak yine de önemli’

İstanbul Gedik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ASEAN Merkezi Başkanı Sibel Karabel, San Francisco’daki APEC Zirvesi’nde gerçekleşen Xi-Biden görüşmesini Harici’ye değerlendirdi: “İki dünya gücünün açık, diplomatik ilişki kurması sadece Çin ve ABD için değil, tüm dünya için önemli.”
ABD Başkanı Joe Biden ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping arasında uzun süredir merakla beklenen görüşme gerçekleşti. İkili kameralara samimi pozlar verdi. Başkanlar arası temas ve askeri iletişimin yeniden başlatılması konusunda anlaşıldı. Ancak bu ilerlemeye rağmen Biden’ın, gazetecilere yaptığı açıklamada Xi’nin “bir diktatör olduğu yönündeki görüşünü değiştirmediğini” söylemesi kamuoyunda tepki çekti.
Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi vesilesiyle çarşamba günü San Francisco’nun dışındaki tarihi Filoli kır evinde bir araya gelen ABD Başkan Joe Biden ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping dört saatten fazla bir süre görüştü.
Liderler, yasadışı fentanil üretiminin engellenmesi, askerden askere iletişimin yeniden başlatılması ve başkanlık hattı açılması da dahil olmak üzere birçok alanda anlaşmaya vardılar. Ayrıca yapay zeka konusunda hükümetler arası diyaloğa girme ve iki ülke arasında doğrudan uçuşlar ekleme konusunda da anlaştıkları kaydedildi.
Uzmanlara göre en önemli gelişme iki hükümetin, dönemin Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Ağustos 2022’de Tayvan’ı ziyaret etmesinin ardından Çin’in kesmiş olduğu askeri temasları yeniden başlatma kararı alması.
APEC kapsamında gerçekleşen Xi-Biden zirvesini Harici’ye yorumlayan İstanbul Gedik Üniversitesi Öğretim Üyesi ASEAN Merkezi Başkanı Sibel Karabel, görüşmeden önceki konjonktüre, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri ilişkileri bağlamında masada yer alması beklenen temel başlıklara ve görüşme sonrası bu başlıkların ne tarz bir yola evrildiğine bakarak bir değerlendirme yapmanın daha sağlıklı olacağını ifade etti.
Trump dönemi ve Biden dönemi
Karabel, iki liderin geçen yıl Bali’de gerçekleşen buluşmasıyla, bu yılki görüşmesini karşılaştırdı:
“İki lider ilk kez geçen sene kasım ayında Bali’deki G20 Zirvesi’nde bir araya gelmişti. Xi Jinping’in ABD’ye önceki ziyareti Trump dönemindeydi. Hatırlarsak Florida’da görüşmüşlerdi. Her iki ortamı kıyasladığımız vakit, APEC zirvesindeki ortamın çok daha resmi bir ortam olduğunu görüyoruz. Xi ve Trump’ın görüşmesi her ne kadar resmi olsa da APEC Zirvesi’ne kıyasla daha farklı bir ortamda gerçekleşmişti ve o dönemde ticaret savaşları tırnak içinde çok fazla gündemdeydi ve şimdiki yeni çatışma alanları, örneğin Ukrayna, gündemde yoktu. Şimdi ise genel jeopolitik konjonktüre baktığımız vakit, Ukrayna, Filistin-İsrail savaşı gibi bir takım farklı gündemlerin de eklendiğini görüyoruz.
Bunun dışında ayrıca Trump döneminden Biden yönetimine kalan yaklaşık 370 milyar dolarlık tarifelerin Biden yönetimi tarafından kaldırılmadığını görüyoruz. Biden yönetiminin Çin’le ilişkilerine özellikle teknolojik rekabette baskı kurması öne çıkıyor. Özellikle de yarı iletkenlerle ilgili. Çin’in ileri teknolojiye erişimine yönelik yeni kısıtlamalar 16 Kasım 2023 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi.”
From #Bali to #SanFrancisco, the journey has not been easy. Let's build on #Bali and deliver #SanFrancisco vision.
pic.twitter.com/iJQrXE13du
— Hua Chunying 华春莹 (@SpokespersonCHN) November 16, 2023
Görüşme öncesi sıcak gündemler
Sibel Karabel, görüşme öncesi iki ülke arasında öne çıkan çatışma noktalarını şöyle sıraladı:
“Hali hazırda aslında görüşmeyi değerlendirmeden önce Amerika Birleşik Devletleri ve Çin ilişkilerindeki temel noktalara da değinmemiz gerekiyor. Bu iki önemli nokta, Trump yönetiminden kalan tarifeler ve ABD’nin özellikle Japonya, Güney Kore, Tayvan ve hatta Hollanda’yı da içine alan bir yarı iletkenlerde tedarik zinciri birliği kurmaya çalışması. Yani ABD’nin Çin’in bu ileri teknolojilerdeki erişimini engellemeye ve kısıtlamaya yönelik hamleleri.
Bunun dışında Tayvan hadisesi çok önemli. Pekin’in bu konudaki tek Çin politikasının geri dönülemez olacağı aşikar. Tayvan Çin’in kırmızı çizgisi. ABD Başkanı Biden’ın ise bu konudaki gaflarını biliyoruz. İkili ilişkilerde en önemli kırılma noktası dönemin Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Ağustos 2022’deki Tayvan ziyareti oldu. Bu ziyaret sonrasında Çin’in, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu görüşmede aslında ihtiyatla üzerinde durduğu, askeri iletişimi tek taraflı kestiğini açıklaması çok önemli bir noktaydı.
Bunun dışında yapay zekayla ilgili uluslararası standartlaşma ve normların geliştirilmesiyle ilgili konuların masada olması bekleniyordu. Ayrıca narkotikle ilgili özellikle yasadışı fentanil satışı ile ilgili konuların konuşulması bekleniyordu.
Şimdi bu genel çerçevede jeopolitik denklemi de göz önünde bulundurduğumuzda, bu noktadaki ilişkiler bağlamında bu görüşmenin yön değiştirici, oyun değiştirici olacağını beklemek makul bir bekleyiş değil. Ancak, bu saydığımız maddelerle ilgili özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin pek çok girişimi oldu.
Son dönemde Blinken’dan Jake Sullivan’a, Lloyd Austin’e kadar üst düzet ABD’li siyasetçiler uğraştı. Özellikle Austin, Çin Savunma Bakanı ile görüşmek istemiş ancak Çin tarafından bir yanıt gelmemişti. ABD bir yandan yarı iletkenler ve farklı spesifik alanlarda Çin’i çevrelemeye yönelik özellikle Asya Pasifik müttefikleriyle birlikte hamleler yapıyor. Ancak diğer taraftan diplomatik kanalları açık tutma konusunda, özellikle bu askeri iletişim konusunda bir çaba olduğunu görüyoruz.
Baktığımız zaman Çin’in de bu diplomatik hamlelere karşı açık olduğu ve açık olacağı imasını çıkarabiliyoruz yapılan konuşmalardan. Kapalı kapılar arar ardında olan görüşmeler ve basına açık olan görüşmeler önemli. Bu görüşmelerden bahsettiğimiz çerçevede neler elde edildi? Buna bakmak gerekiyor.”
Anlaşmaya varılan başlıklar
Karabel, Xi ve Biden’ın görüşmesinde öne çıkan anlaşma noktalarını ise şöyle sıraladı:
“En önemlisi karşılıklı askeri irtibatın yani iletişimin yeniden sağlanacak olması. Karşılıklı savunma koordinasyonu, çalışma grubu ve konsültasyon anlaşması deniyor. Konsültasyon anlaşmasının yürürlüğe sokulması ve savunma bakanları düzeyinde askeri irtibatın sağlanacak olması en önemlisi.
Önemli beklentilerden bir diğer bu fentanil gibi uyuşturucu maddeleriyle. Bir takım yasal mekanizmaların tekrar gözden geçirileceği belirtiliyor. Bu gerçekten önemli.
Ayrıca iki taraf için önemli konulardan bir tanesi yapay zekayla ilgili. Yapay zekanın standartlaştırılması konusunda çalışmalar var. Bu konuda rekabetin işte devam etmesi ve yönetilmesiyle ilgili konuşulmaların olduğu belirtiliyor.”
Liderlerden, ‘rekabeti uygun bir şekilde yönetme’ mesajı
Öte yandan bu gelişmelere rağmen iki lider tarafından ortak bir bildiri yayınlanmadığına dikkat çeken Sibel Karabel şöyle devam etti:
“Xi Jinping’in büyük çokuluslu şirketlerin yöneticileriyle katıldığı yemek resepsiyonunda yaptığı konuşma önemliydi. O konuşmaya baktığımız zaman, Çin’in Soğuk Savaş mantalitesine kesinlikle sahip olmadığı ve belirli bir hegemonya peşinde olmadığı yönünde vurgular var. Burada Xi’nin önemli bir mesajı daha var. Her iki taraf birbirini ya da bir taraf diğerini tehdit olarak görürse, burada aslında zımni bir gönderme var, istenmeyecek sonuçlarla karşılaşılabileceği mesajı verdi. Aslında Çin’in doğrudan hem diplomatik kanalları açık tutacağı hem de ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi noktasında açık ve net bir tavrı olduğunu belirtmiş oluyor. Xi’nin konuşmasında, farklılıklara rağmen her iki ülkenin de birbirine ket vurmadan yükselebileceği mesajı vardı. Bu da önemli.
Biden ve diğer ABD’li üst düzey temsilciler tarafından verilen mesajların içeriğine bakıldığı ise şu görülüyor, bir rekabet var, ancak bu rekabetin çatışmaya gitmemesi için yönetilmesi gerekiyor.”
‘Sadece iki ülkeyi değil, tüm dünyayı ilgilendiriyor’
Sonuç olarak zirvenin öneminin anlaşılması için başta masada olması muhtemel konu başlıklarıyla masada olanların ve konuşulanların kıyaslanması gerektiğine işaret eden Karabel, bu görüşmenin ‘büyük bir oyun değiştirici’ nitelikte olmadığını söyledi. Ancak en azından, Biden ve diğer liderlerin dediği gibi, “karşılıklı olarak iletişim kanallarının açık olması, diplomasinin yürütülmesi” açısından önemli olduğunu belirtti.
Bunun rekabet olmayacağı anlamına gelmediğini, hatta aksine rekabetin devam edeceğini söyleyen Karabel, “önemli olan rekabetin iyi yönetilmesi ve özellikle Xi’nin vurguladığı Soğuk Savaş mantalitesinin dışında bir rekabetin yürütülmesi” dedi.
Kavramsal olarak ilişkide bir fikir birliği dinamiğinin mevcut göründüğünü ifade eden Karabel, “hassas kırmızı noktaların ihlal edilmemesinin” yapısal olarak ilişkinin dinamiklerinin daha uygun ilerlemesi için “şart” olduğunu vurguladı.
Karabel değerlendirmesini şöyle tamamladı: “İki dünya gücü arasındaki bu noktalar çok önemli. Çünkü bu ilişki sadece Çin ve ABD’yi ilgilendirmiyor. Karşılıklı küresel bağımlılığı da dikkate aldığımız vakit diğer tüm ülkeleri de ilgilendiren bir ilişki ağı mevcut. Dolayısıyla bu görüşme olumlu olarak nitelendirilebilir. En azından ikili ilişkilerin gelişmeye açık olduğu söylenebilir. Sonuçları itibariyle belirle anlaşmaya varılan alanlarda eylem bakımdan nasıl ilerleneceği de dikkate alınmalı.
Diplomasi
Kenya’da protestolar kanlı bastırıldı: Yüzlerce yaralı, onlarca gözaltı

Kenya’da, vergi artışlarına karşı düzenlenen protestoların yıl dönümünde patlak veren hükümet karşıtı gösterilerde en az 16 kişi hayatını kaybetti. Polisin gerçek mermi ve tazyikli su kullandığı olaylarda yüzlerce kişi yaralanırken, başkent Nairobi’de iki televizyon kanalının yayını kesildi.
Kenya’da, 2024’teki vergi artışlarına karşı düzenlenen kitlesel protestoların yıl dönümünde patlak veren hükümet karşıtı gösterilerde en az 16 kişi hayatını kaybetti.
Reuters haber ajansının Amnesty Kenya Direktörü Irungu Houghton’a dayandırdığı bilgiye göre, 25 Haziran’daki eylemlerde yaşamını yitirenlerin sayısı en az 16 olarak kayıtlara geçti.
Houghton, bu verilerin Dünya İnsan Hakları Gözlem Örgütü ve Kenya Ulusal İnsan Hakları Komisyonu (KNCHR) tarafından doğrulandığını belirtti.
Houghton, “Bunların çoğu polis tarafından öldürüldü,” diyerek en az beş kişinin vurularak öldürüldüğünü sözlerine ekledi.
Polis müdahalesi sert oldu: Yüzlerce yaralı var
Çarşamba sabahı binlerce Kenyalı, geçen yıl 60’tan fazla kişinin ölümüne ve protestocuların parlamentoyu basmasına neden olan gösterilerin kurbanlarını anmak için Nairobi, Mombasa, Kitengela, Kisii, Matuu ve Nyeri gibi şehirlerde sokaklara döküldü.
Başkent Nairobi’de polis, protestoları bastırmak için göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullandı.
KNCHR ise ülke genelindeki protestolarda aralarında göstericiler, polis memurları ve gazetecilerin de bulunduğu 400’den fazla kişinin yaralandığını bildirdi.
Komisyonun verilerine göre, hayatını kaybeden gösterici sayısı sekiz oldu.
‘Aşırı güç’ suçlaması ve gözaltılar
KNCHR, polis gücünün yoğun bir şekilde konuşlandırıldığına dikkat çekerek “plastik mermi, gerçek mermi ve tazyikli su dahil olmak üzere aşırı güç kullanıldığını ve bunun çok sayıda yaralanmaya yol açtığını” açıkladı.
Kenya polisi ise konuyla ilgili yorum yapmaktan kaçındı. Devlet kurumu olan Bağımsız Polis Gözetim Otoritesi (IPOA), protestolar sırasında en az 61 kişinin tutuklandığını duyurdu.
Nairobi’deki Kenyatta Ulusal Hastanesi’nden alınan bilgilere göre, kuruma onlarca yaralı getirildi.
Reuters‘a konuşan bir kaynak, “107 kişi hastaneye kaldırıldı, çoğu plastik ve gerçek mermilerden kaynaklanan ateşli silah yaralanmaları yaşıyor,” ifadesini kullandı.
Kaynak, hastanede herhangi bir ölüm vakasının kaydedilmediğini belirtti.
Protestoları canlı yayınlayan kanalların yayını kesildi
NTV televizyon kanalının görüntülerine göre, büyük protestocu kalabalıkları başkanın resmi konutu olan Devlet Sarayı’na doğru ilerledi.
Bu gelişmenin ardından yetkililer, gösterilerin canlı yayınını durdurma talimatını ihlal ettikleri gerekçesiyle NTV ve bir diğer kanal olan KTN‘in yayınını kesti.
Daha sonra Nairobi’deki bir mahkeme, engelleme kararını askıya aldı ve yayıncılar yeniden yayına başladı.
Reuters‘ın haberine göre, haziran ortasında Kenya’da 31 yaşındaki blog yazarı ve öğretmen Albert Oiwanga’nın bir polis karakolunda öldürülmesinin ardından da kitlesel protestolar yaşanmıştı.
Cinayetle ilgili olarak üçü polis memuru olmak üzere altı kişi suçlanmış, ancak sanıklar suçlamaları reddetmişti.
Diplomasi
Rusya Savunma Bakanı, Qingdao’daki ŞİÖ savunma bakanları toplantısında konuştu

Rusya Savunma Bakanı Andrey Belousov, Çin’de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) toplantısında yaptığı konuşmada, dünya genelinde gerilim odaklarının arttığını belirtti. Belousov, Kiev rejiminin yenilginin kaçınılmazlığını anlayarak terör yöntemlerine başvurduğunu ifade ederken, Asya-Pasifik’te Rusya ve Çin’e karşı bloklar kurulduğunu söyledi.
Rusya Savunma Bakanı Andrey Belousov, Çin’in Qingdao kentinde düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) üye devletleri savunma bakanları toplantısında yaptığı konuşmada, dünya genelinde ve ŞİÖ’nün sorumluluk sahası çevresinde çok sayıda gerilim odağının oluştuğunu ifade etti.
Belousov, bu koşullar altında istikrarın güçlendirilmesi amacıyla ŞİÖ çerçevesinde etkileşimin artırılması ve daha fazla yakınlaşma rotasının korunmasının önemli olduğunu vurguladı.
Çin, İran savunma bakanının da dahil olduğu ŞİÖ ülkelerinin yetkililerini savaş gemisinde ağırladı
‘Orta Doğu’dan terör yayılıyor’
Bakan Belousov, konuşmasında Orta Doğu’daki durumun keskin bir şekilde kötüleşmesine özel olarak değindi.
Terör fikirlerinin Orta Doğu’dan yayılmaya devam ettiğini ve militanların aktif olarak Afganistan’a kaydırıldığını belirten Belousov, bu ülkedeki istikrarsızlığın ŞİÖ devletleri için ulusötesi suçlar ve terör risklerinin ana kaynağı olmaya devam ettiğini kaydetti.
Rusya Savunma Bakanlığı başkanı ayrıca, Asya-Pasifik bölgesinde bazı ülkelerin Çin ve Rusya’ya karşı kapalı blok yapıları oluşturarak istikrarsızlaştırıcı bir rol oynadığını belirtti.
‘Kiev rejimi terör yöntemlerine başvuruyor’
Ukrayna’daki özel operasyon konusuna da değinen Belousov, Rusya Silahlı Kuvvetleri’nin “başarılı taarruz eylemleri yürüttüğünü” söyledi.
Belousov’a göre, yenilginin kaçınılmazlığını anlayan Kiev rejimi, Batılı ülkelerin desteğiyle terör yöntemlerine bel bağlıyor. Bakan, Kiev’e silah ve paralı asker tedariki yoluyla çatışmayı uzatma girişimlerinin, Avrupa da dahil olmak üzere istikrarsızlaşma risklerini artırdığını vurguladı.
Belousov, “Bununla birlikte Rusya, çatışmayı çözmeye hazır olduğunu defalarca dile getirmiştir ve dile getirmeye devam etmektedir,” diye hatırlattı.
ŞİÖ içinde işbirliği çağrısı
Rusya Savunma Bakanı, ŞİÖ çerçevesinde işbirliğini güçlendirme ve örgüt içindeki uzun süreli bağları yok etme girişimlerine karşı koyma çağrısında bulundu.
Belousov, bu süreçte birliğe üye tüm ülkelerin çıkarlarının dikkate alınmasının önemli olduğunu da sözlerine ekledi.
Rusya Savunma Bakanlığı, 25 Haziran’da Belousov’un ŞİÖ savunma bakanları toplantısına katılmak üzere Qingdao’ya bir çalışma ziyareti gerçekleştirdiğini bildirmişti. Rus bakan, aynı gün Çinli mevkidaşı Dong Jun ile bir görüşme yapmıştı.
Diplomasi
Çin, İran savunma bakanının da dahil olduğu ŞİÖ ülkelerinin yetkililerini savaş gemisinde ağırladı

Çin Savunma Bakanı Dong Jun, ABD’nin İran’ın nükleer tesislerini bombalamasından birkaç gün sonra, İranlı mevkidaşını ve diğer ŞİÖ üyesi ülkelerin üst düzey savunma yetkililerini gelişmiş bir Çin savaş gemisinde ağırladı.
İran Savunma Bakanı Aziz Nasirzadeh, perşembe günü sona eren iki günlük Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) savunma bakanları toplantısı kapsamında Dong tarafından Çin’in kıyı kenti Qingdao’da bir askeri gemide ağırlanan savunma yetkilileri arasında yer aldı.
Çin devlet televizyonu CCTV’ye göre, Nasirzadeh ve diğer savunma yetkilileri, Halk Kurtuluş Ordusu (PLA) Donanması’na ait 052D tipi destroyer Kaifeng’i gezdi ve ardından geminin güvertesinde düzenlenen resepsiyona katıldı.
Gemide Nasirzadeh, İsrail ve ABD’nin “son saldırıları sonrasında İran’ın meşru tutumunu desteklediği” için Pekin’e teşekkür etti.
Xinhua’ya göre Nasirzadeh, “Çin’in adaletin yanında olmaya devam etmesini, mevcut ateşkesi korumaya yardımcı olmasını ve bölgesel gerilimleri yatıştırmada daha büyük bir rol oynamasını umuyoruz” dedi.
Dong’un toplanan bakanlara hitaben yaptığı konuşmada “tek taraflılık, korumacılık, hegemonyacı ve zorbalık eylemlerinin artarak uluslararası düzeni ciddi şekilde bozduğunu ve bunların kaos ve çatışmanın en büyük kaynağı haline geldiğini” söylediği belirtildi.
Dong, Birleşmiş Milletler, ŞİÖ ve diğer çok taraflı çerçeveler içinde daha yakın işbirliği ve üyelerin uluslararası adaleti savunmak ve küresel istikrarı korumak için “daha fazla benzer düşünen güçlerle” birleşmeleri çağrısında bulundu.
Dong, “ŞİÖ ülkeleri, kuruluş ideallerine sadık kalmalı, ‘Şanghay Ruhu’nu sürdürmeli ve tüm alanlarda pratik işbirliğini derinleştirmelidir” dedi. “Daha güçlü eylemlerle, birlikte kalkınma için barışçıl bir ortamı koruyabiliriz” diye ekledi.
Etkinlik, Pekin’in şiddetle kınadığı ABD’nin cumartesi günü İran’ın üç önemli nükleer tesisine düzenlediği saldırıların ardından gerçekleşti.
Çin Dışişleri Bakanlığı, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın denetimi altındaki nükleer tesislere düzenlenen saldırıların BM Şartı ve ilkelerini ciddi şekilde ihlal ettiğini söyledi.
Ayrıca, ŞİÖ toplantısı, ŞİÖ toplantısı, Lahey’de düzenlenen NATO liderleri toplantısıyla aynı zamana denk geldi. ABD Başkanı Donald Trump, Lahey’de yaptığı açıklamada, ABD’nin “önümüzdeki hafta” İran’la olası bir nükleer anlaşma hakkında görüşeceğini söyledi.
İkili görüşmeler
Xinhua’ya göre, Çin savunma bakanı daha sonra Belarus, Pakistan, Kırgızistan ve Rusya’nın savunma bakanlarıyla ayrı ayrı ikili görüşmelerde bulundu. Devlet haber ajansı, tüm tarafların Şanghay İşbirliği Örgütü’nün dönüşümlü başkanlığı sırasında ŞİÖ operasyonel mekanizmalarının geliştirilmesi ve sektörler arası işbirliğinin derinleştirilmesinde Pekin’in çabalarını ve önemli katkılarını takdir ettiklerini ve askeri bağları daha da pekiştirme ve genişletme konusunda güçlü iradelerini ifade ettiklerini bildirdi.
Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Asif, Pekin’in gerilimi yatıştırmadaki rolünü övdü. “Pakistan, Çin ile olan sağlam dostluğuna büyük değer veriyor ve üç küresel girişiminin uygulanması, askeri işbirliğinin derinleştirilmesi ve bölgesel barış ve istikrarın korunmasına yardımcı olmak için birlikte çalışmaya hazırdır” dedi.
Rusya Savunma Bakanı Andrei Belousov için, İkinci Dünya Savaşı’nda zaferin 80. yıldönümü, Çin halkının Japon saldırganlığına karşı direniş savaşı ve dünyanın faşizm karşıtı savaşının 80. yıldönümü olan bu yıl, ikili askeri ilişkileri derinleştirmek için bir fırsat. “Liderlerimizin mutabakatı doğrultusunda, stratejik iletişim ve işbirliğini yoğunlaştıracağız ve küresel stratejik istikrara katkıda bulunacağız” dedi.
Bu arada, Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh de Qingdao toplantısına katıldı. Bu, 2020’de iki ülke arasında meydana gelen ölümcül sınır çatışmasından bu yana Hindistan’ın savunma bakanının Çin’e yaptığı ilk ziyaret oldu.
Askeri güven
Çin Savunma Bakanlığı’na göre, ŞİÖ savunma bakanları toplantısı, Çin’in bu yıl ŞİÖ’nün dönüşümlü başkanlığı sırasında düzenlenen önemli etkinliklerden biri. Bakanlar, ŞİÖ ve bölgesel terörle mücadele temsilcileriyle birlikte, üye ülkeler arasındaki askeri güveni daha da pekiştirmek ve pratik işbirliğini derinleştirmek için bir araya geldi.
Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Pakistan, Hindistan, İran ve Belarus’tan oluşan 10 ülkeden oluşan ŞİÖ, şu anda Avrasya kıtasının yaklaşık beşte üçünü ve dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 43’ünü kapsamaktadır.
Şanghay Örgütü’nün dönüşümlü başkanlığı kapsamında düzenlenen Pekin toplantısı, Çin’in İsrail-İran çatışmasının büyük ölçüde kenarında durmasına rağmen, önemli bir uluslararası aktör olarak rolünü ve Tahran’ın Pekin ile ilişkilerine verdiği önemi vurguladı.
Perşembe günü Çin Savunma Bakanlığı’nın düzenli basın toplantısında, Pekin’in ŞİÖ üyesi olarak İran’a askeri destek sağlamayı düşünüp düşünmediği sorulduğunda, bakanlık sözcüsü Zhang Xiaogang CNN‘e “Çin, Orta Doğu’da barış ve istikrarın korunmasında yapıcı bir rol oynamak için tüm taraflarla işbirliği yapmaya hazırdır” dedi.
Kaifeng destroyeri
Toplantı resepsiyonunun yapıldığı Kaifeng destroyer, uzatılmış Tip 052D varyantının altıncı gemisidir ve Kuzey Denizi Filosu’nda hizmet vermektedir. Nisan 2021’de hizmete giren gemi, yaklaşık 159 metre (521 fit) uzunluğunda, 7.500 ton ağırlığında ve 517C anti-gizlilik radarı taşımaktadır. Genişletilmiş güvertesi, PLA Donanması’nın Z-20 helikopterlerinin inişine izin vermektedir.
Savaş gemisi, Pekin’in batı Pasifik’teki artan operasyonel varlığının bir parçası olarak, nisan ayında Tsushima Boğazı’ndan geçişi de dahil olmak üzere çok sayıda uzun menzilli tatbikat gerçekleştirdi.
2023 yılında Qingdao’da düzenlenen Çin donanmasının 74. yıldönümü kutlamaları sırasında halka açık olarak sergilendi.
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi2 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Avrupa1 hafta önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savunma sanayiinde ‘Amerikan malı’ baskısı geri tepiyor
-
Dünya Basını3 gün önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir