Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Xi-Biden zirvesinden beklentiler

Yayınlanma

Merakla beklenen ABD-Çin zirvesine yaklaşık bir hafta kala, diplomatlar hızla bozulan ilişkileri güçlendirmek ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in altı yılı aşkın bir süredir gerçekleştirdiği ilk ABD gezisine hazırlanmak için yoğun bir çaba sarf ediyor.

Uzmanlar, birçoğu çalışma düzeyinde olmak üzere, yapılan görüşmelerin yoğunluğunu ve ölçeğini “şaşırtıcı” olarak nitelendirirken, denizcilik ve yüksek teknoloji alanlarındaki gerginliklerin arttığı bir dönemde rakip güçler arasında olası bir yumuşamaya işaret eden olumlu işaretler olarak değerlendiriyor.

Ancak uzmanlara göre, Xi’nin ABD Başkanı Joe Biden ile yapacağı zirvenin ilişkileri istikrara kavuşturmaya yardımcı olabilecek ve yanlış hesaplamalar ile istenmeyen krizleri önleyebilecek gerçek bir ilerleme sağlayıp sağlayamayacağı belirsizliğini koruyor.

Pennsylvania’daki Bucknell Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Zhiqun Zhu, South China Morning Post’a verdiği demeçte, “Son dönemde üst düzey diplomatik temaslarda yaşanan telaş, ikili ilişkilerin geliştiğine ve iki tarafın San Francisco’da yapılması beklenen Biden-Xi zirvesi için ısındığına dair olumlu işaretler” dedi.

Ancak Zhu, yapısal sorunlar ve ilişkinin doğasına dair farklılıklar nedeniyle zirveden ve diğer ikili görüşmelerden çok fazla bir şey beklenmemesi gerektiği konusunda uyarıda bulundu: “Pekin kazan-kazan işbirliğini vurgularken, ABD Çin’i alt etmeyi amaçlıyor.”

Zhu, “İki tarafın da güveni yeniden inşa etmesi ve ilişkiyi sadece konuşmanın ötesinde yönetmek için özel önlemler alması gerekiyor” dedi.

İkili diplomasi trafiği

Pekin, Xi’nin önümüzdeki hafta Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesi için San Francisco’ya yapacağı ziyareti henüz resmi olarak teyit etmemiş olsa da, 2017’den bu yana ilk ABD ziyareti için hazırlıklar ve diplomatik temaslar son haftalarda hız kazandı.

Çin’in en üst düzey diplomatı Wang Yi’nin ekim ayı sonunda Washington’a yaptığı ziyaretin ardından, Pekin’in Çin-ABD ekonomik ve ticari ilişkilerinden sorumlu Başbakan Yardımcısı He Lifeng’in de bu hafta ABD Hazine Bakanı Janet Yellen ile bir araya gelmesi planlanıyor. Pekin’in iklim elçisi Xie Zhenhua ile ABD’li mevkidaşı John Kerry arasında da cumartesiden salıya kadar Kaliforniya’da görüşmeler yapılacak.

Bu tür üst düzey temasların yanı sıra, her iki taraf da geçtiğimiz iki hafta içinde, pazartesi günü Washington’da silahların kontrolü ve yayılmanın önlenmesine ilişkin nadir bir toplantı da dahil olmak üzere bir dizi çalışma düzeyinde istişarede bulundu.

Pekin, Çin Dışişleri Bakanlığı’nın silah kontrol departmanının başında bulunan Sun Xiaobo ve ABD’nin silah kontrolünden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Mallory Stewart tarafından yönetilen bir günlük görüşmeler hakkında çok az ayrıntı verdi. ABD’li yetkililer bunun eski başkan Barack Obama döneminden bu yana özellikle nükleer silahlar konusunda yapılan ilk ikili görüşme olduğunu söyledi.

Dışişleri Bakanlığı görüşmeleri “samimi ve derinlemesine” olarak nitelendirirken, Reuters’e konuşan ve ismi açıklanmayan yetkililer toplantının “yapıcı” olduğunu ve ilerleme sağlandığını, ancak Pekin’in Washington’un Çin’in nükleer şeffaflığı ve hızla büyüyen nükleer kapasitesiyle ilgili endişelerine “esaslı bir yanıt vermediğini” söyledi.

3 Kasım’da her iki taraf da Pekin’de ihtilaflı Güney Çin ve Doğu Çin denizlerindeki durumla ilgili “esaslı, yapıcı ve samimi” görüşmelerde bulundu; gözlemciler denizlerde artan gerilimden kimin sorumlu olması gerektiği konusundaki tartışmanın “tehlikeli” olduğunu söyledi. Görüşmeler, bakanlığın sınır ve okyanus işleri departmanı genel müdürü Hong Liang ve Dışişleri Bakanlığı’nın Çin koordinatörü ve Çin ve Tayvan’dan sorumlu sekreter yardımcısı Mark Lambert tarafından yönetildi.

ABD, Çin’in 24 Ekim’de bir ABD savaş uçağını “güvenli olmayan bir şekilde durdurması” da dahil olmak üzere Güney Çin Denizi’ndeki “tehlikeli ve yasadışı eylemlerini” gündeme getirirken, Pekin ABD’nin bölgedeki askeri varlığı ve Çin’i hedef alan sık sık yapılan yakın keşif görevleriyle ilgili “ciddi endişelerini” dile getirdi.

Çin raporuna göre, yanlış hesaplama ve yanlış anlamadan kaçınmak için deniz durumunun yönetilmesi ve aynı zamanda işbirliği olasılığının araştırılması gerektiği konusunda ilkesel bir anlaşmaya varılmasına rağmen, hararetli görüş alışverişinin ardından belirgin bir ilerleme kaydedilmedi.

Bu görüşme, bakanlığın politika planlama departmanı başkanı Miao Deyu ile ABD Dışişleri Bakanlığı politika planlama personeli direktörü Salman Ahmed arasında 1 Kasım’da Viyana’da dış politika planlaması konusunda bakanlık düzeyinde yapılan bir görüşmenin ardından gerçekleşti.

He’nin ABD ziyareti öncesinde üst düzey Çinli ve Amerikalı ekonomi ve finans yetkilileri, Yellen’in temmuz ayındaki Çin gezisinin ardından eylül ayında iki çalışma grubunun başlattı ve ekim ayında finansal istikrar, denetim ve küresel finansal yönetişim konularında ilk görüşmelerini sanal ortamda gerçekleştirdiler.

Washington’ın Pekin’in kaygılarını ne kadar dikkate alacağı önemli

Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nde ABD çalışmaları konusunda araştırma görevlisi olan Lu Xiang’a göre çalışma seviyelerindeki görüşmeler genellikle üst düzey toplantılar için gündem belirleme ya da üst düzey mutabakatın uygulanmasına yönelik ayrıntılar üzerinde çalışma amacını taşıyor: “Çalışma düzeyindeki bu görüşmeler hakkında çok az bilgi var. Ancak departman düzeyindeki yetkililer için kilit görev, ayrıntıları belirlemek ve üstleri ile liderler arasında daha ileri düzeyde görüşmelerin önünü açmaktır.”

Lu, çalışma düzeyindeki görüşmelerden bir ilerleme çıkmasının pek olası olmadığını ancak bu tür görüşmelerin atmosferi iyileştirmek ve Xi-Biden zirvesi için elverişli koşullar yaratmak açısından önemli olduğunu söyledi.

Lu’ya göre Çin açısından San Francisco’daki APEC zirvesinin kaderi büyük ölçüde Washington’un Pekin’in kaygılarını ne kadar dikkate alacağına ve Xi’nin ziyareti öncesinde anlamlı sonuçlar elde etmeye ne kadar istekli olacağına bağlı.

Çinli uzman, “Çin’in ABD’ye açılmasında bir sorun yok. Şimdi asıl mesele ABD’nin samimiyetini göstermesi ve ilişkileri yumuşatmak için bir şeyler yapması gerekiyor ama henüz bunu göremedik. Çin-ABD ilişkilerinde büyük bir iyileşme beklemek gerçekçi olmasa da, pratik sonuçlar hala elde edilebilir” dedi.

Lu, örneğin ABD’nin ticaret savaşının başladığı 2018’den bu yana Çin’e uyguladığı gümrük vergilerini istikrarlı bir şekilde kaldırabileceğini ve bunun Pekin’in yıllardır talep ettiği bir şey olduğunu söyledi:

“Bali mutabakatı [geçen yıl Ekim ayında Xi ve Biden arasındaki bir toplantıda varılan] geçtiğimiz yıl çoğunlukla ABD tarafı tarafından baltalandı. Şimdi, Çin ve ABD ilişkilerini düzeltirken, bir tür atılıma ihtiyacımız var ve bazı somut ve görünür sonuçlar görmeyi umuyoruz.”

Çin Dışişleri Bakanı Wang, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan ile yaptığı görüşmelerin ardından, Xi-Biden zirvesinin başarılı olması için birçok zorluğun çözülmesi gerektiğini vurgulamıştı.

Aradaki uçurumu kapatmak zor

Washington’daki Çin-Amerika Çalışmaları Enstitüsü’nde kıdemli politika uzmanı olan Sourabh Gupta, yoğun diplomatik temasların memnuniyet verici bir gelişme olduğunu ve her iki tarafın da Biden-Xi görüşmesinin başarılı bir sonucu olarak yansıtmak istediğini söyledi.

Gupta, “Şaşırtıcı, çünkü yelpaze geniş ve zengin ve bunlar finans ve ticaret kulvarlarındaki tartışmaların ötesinde” dedi.

Ancak Washington’un şubat ayında ABD üzerindeki ‘şüpheli’ bir Çin balonunu düşürmesiyle ilişkiler kesintiye uğramamış olsaydı, bu görüşmelerin çok daha önce gerçekleşmiş olacağını söyledi.

Asıl sorunun Amerikan tarafında yattığını söyleyen Gupta şöyle devam etti: “Biden yönetimi, iç siyasi duyguların önüne geçip Çin’i dış politika yelpazesine dahil edemeyecek kadar korkaktı. Ayrıca Pekin’le ilişki kurmadan önce ‘yatırım yapmak, uyum sağlamak ve rekabet etmek’ istedi.”

“Son altı ay içinde gerçekleşen şey, bir dizi sorun alanında çalışma gruplarının kurulması şeklindeki ‘süreç’tir. Bir noktaya kadar süreç kendi içinde bir ilerlemedir. Ancak Biden-Xi zirvesinde, ‘süreç’ somut çıktılarda olduğu gibi gerçek bir ‘ilerleme’ sağlamalıdır” diyen

Gupta, Xi-Biden zirvesinden sadece ortak bir basın açıklaması yerine ortak bir bildiri çıkmasının her iki taraf için de en önemli kazanım olacağını söyledi.

“Güney Çin Denizi, Rusya-Ukrayna, Gazze-İsrail, teknoloji kontrolleri gibi büyük ya da hassas konularda ilerleme kaydedilmesi söz konusu olduğunda, aradaki uçurumlar kapatılamaz. Umulabilecek en iyi şey, taraflardan birinin diğerine kötü bir sürpriz yapmaması ve alınan kilit kararlardan diğer tarafı haberdar etmesidir.”

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English