Diplomasi
Xi ve Esad ‘stratejik ortaklık’ ilan etti

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping cuma günü Suriyeli mevkidaşı Beşar Esad ile bir araya geldi ve iki ülke arasında yeni bir “stratejik ortaklık” kurulduğunu açıkladı.
Neredeyse yirmi yıldır Çin’e ilk resmi ziyaretini gerçekleştiren Esad, kışkırtılan savaş sonrası ülkesinin yeniden inşası ve Batı yaptırımlarına karşı diplomatik görünürlük için çalışıyor.
Esad’ın 2004’ten bu yana Çin’e ilk ziyareti, aynı zamanda Pekin’in Orta Doğu’daki diplomatik etkisini artırdığı ve Şam’ın bir zamanlar kapılarını kapatan bölgesel güçler tarafından yeniden kabul edildiği bir döneme denk geliyor.
Suriye lideri, cumartesi günü ise eşi Esma Esad ile birlikte Hangzhou’daki 19. Asya Oyunları’nın açılış törenine katılacak.
‘İki ülke dostluğu zaman içinde güçlendi’
Resmi medyaya göre Xi ve Esad cuma günü öğleden sonra resmi heyetleriyle birlikte Çin’in doğusundaki kentte bir araya geldi.
The establishment of China-Syria strategic partnership will be a significant milestone in the history of China-Syria relations where the two sides build on the past and usher in the future. pic.twitter.com/B4N84cAfNz
— Hua Chunying 华春莹 (@SpokespersonCHN) September 22, 2023
Devlet televizyonu CCTV’nin haberine göre Xi, Esad’a “Bugün, ikili ilişkiler tarihinde önemli bir kilometre taşı olacak Çin-Suriye stratejik ortaklığının kuruluşunu birlikte ilan edeceğiz” dedi.
Xi, “İstikrarsızlık ve belirsizliklerle dolu uluslararası bir durumla karşı karşıya olan Çin, Suriye ile birlikte çalışmaya, birbirini sıkı bir şekilde desteklemeye, dostane işbirliğini teşvik etmeye ve uluslararası adalet ve hakkaniyeti ortaklaşa savunmaya devam etmeye isteklidir” dedi.
Çin lideri, iki ülke arasındaki ilişkilerin “uluslararası değişimlerin testine dayandığını” söyledi ve “iki ülke arasındaki dostluk zaman içinde güçlendi” diye ekledi.
‘Yeni seviye’
Çin dışişleri bakanlığı da Esad’ın ziyaretinin ilişkileri “yeni bir düzeye” taşıyacağını söyledi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning düzenli olarak düzenlenen brifingde “Çin ve Suriye geleneksel ve derin bir dostluğa sahiptir” dedi.
Sözcü, “Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın ziyaretinin iki ülke arasındaki karşılıklı siyasi güveni ve çeşitli alanlardaki işbirliğini daha da derinleştireceğine inanıyoruz” dedi.
Esad’ın ziyareti 2004’ten bu yana Çin’e yaptığı ilk ziyaret.
Analistler Esad’ın Çin ziyaretinin kısmen yeniden yapılanma için fon sağlanması konusuna odaklanmasını bekliyor.
Bu ziyaret aynı zamanda Çin’in Orta Doğu’daki diplomatik etkisinin arttığı bir döneme denk geliyor.
Bu yıl Pekin’in aracılık ettiği bir anlaşmayla bölgedeki ezeli rakipler Suudi Arabistan ve İran ilişkilerini düzeltmeyi ve büyükelçiliklerini yeniden açmayı kabul etmişti. Ayrıca Yemen’deki savaşın sona erdirilmesi için anlaşılmıştı.
Bu yumuşamayı mayıs ayında Suudi Arabistan’da düzenlenen bir zirvede Suriye’nin Arap dünyasına geri dönmesi ve on yılı aşkın bir süredir devam eden bölgesel izolasyonun sona ermesi izledi.
ABD Çin’in Orta Doğu’da artan etkisinden rahatsızlığını dile getirirken, Pekin’in hamlelerini ‘yakından izlediklerini’ söylüyor.
Diplomasi
Avrupa, Ukrayna’dan toprak tavizi istiyor

Financial Times gazetesinin haberine göre Almanya, Fransa ve İngiltere, ABD’nin Ukrayna barışına yönelik sertleşen tutumu ve Başkan Donald Trump’ın artan rahatsızlığı nedeniyle derin endişe duyuyor. Üç Avrupa ülkesi, Kiev’i ‘kırmızı çizgilerini’ geçmeden toprak tavizlerine yönlendirecek bir uzlaşma formülü üzerinde çalışıyor. Ancak Ukrayna ve Avrupalı ortakları, herhangi bir toprak görüşmesinden önce Rusya’nın ateşkes ilan etmesini şart koşuyor.
Financial Times gazetesi, diplomatik istişareler hakkında bilgi sahibi bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Almanya, Fransa ve İngiltere’nin, ABD’nin Ukrayna’da barışçıl çözüm konusundaki sertleşen tutumu ve Başkan Donald Trump‘ın artan rahatsızlığı nedeniyle giderek daha fazla endişe duyduğunu bildirdi.
Gazetenin görüştüğü kaynağa göre, üç Avrupa devletinin liderliği şu anda Kiev’in “kırmızı çizgilerini” aşmasına izin vermeyecek, ancak nihai barış anlaşmasının bir parçası olarak toprak tavizlerine itecek bir uzlaşma yaklaşımı geliştirmeye çalışıyor.
Daha önce Axios portalına bilgi veren kaynaklara göre, Washington yönetiminin barış planının temelinde Kırım’ın Rusya toprağı olarak tanınması yatıyor.
Bu belgenin görüşülmesi, 23 Nisan’da Londra’da yapılması planlanan ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Fransa, Almanya ve İngiltere dışişleri bakanlarının katılması beklenen toplantıda ele alınacaktı.
Fakat zirveden kısa süre önce Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Kırım’ın Rusya’nın bir parçası olarak tanınmasını kamuoyu önünde reddetti.
The New York Times gazetesinin aktardığına göre, bu durum Rubio’nun müzakerelere katılmaktan vazgeçmesine neden oldu.
Fransa ve Almanya dışişleri bakanları da kısa süre sonra benzer kararlar aldı.
ABD Başkanı Donald Trump ise, Zelenskiy’nin Kırım’ı Rusya toprağı olarak tanımayı reddetmesinin barış anlaşmasının imzalanmasını engelleyebileceğini ve savaşın sona ermesini tehlikeye atabileceğini belirtti.
Trump, Ukrayna’daki durumu “ağır” olarak nitelendirdi ve Zelenskiy’nin pozisyonunu değiştirmezse, “üç yıl süren savaşın ardından tüm ülkeyi kaybedebileceği” uyarısında bulundu.
Vance: Barış için hem Ukrayna hem Rusya toprak tavizi vermeli
Trump yönetiminin, Axios‘un aktardığı planının detaylarına göre, Rusya, ele geçirdiği Donetsk, Lugansk, Zaporojye ve Herson oblastları üzerindeki kontrolünü sürdürüyor.
Aynı zamanda, Zaporojye Nükleer Santrali’nin Ukrayna’nın kontrolüne geçmesi öngörülüyor, ancak yönetimi ABD tarafından yapılacak.
Ayrıca, Ukrayna’nın NATO’ya katılma planlarından vazgeçmesi ve ABD ile Ukrayna’nın doğalgaz kaynaklarının ortak geliştirilmesine ilişkin bir anlaşma imzalaması şart koşuluyor.
Bunun yanı sıra Trump, Kırım’ın Rusya Federasyonu’na bağlandığı 2014 yılından bu yana Moskova’ya uygulanan tüm yaptırımların kaldırılmasını başlatmaya hazır.
Bloomberg‘in edindiği bilgilere göre, Ukrayna ve Avrupalı ortakları ABD’nin planını bütünüyle reddetmiyor, ancak Kiev ve AB ülkeleri, ilk adımın Rusya tarafından bir ateşkes ilan edilmesi konusunda ısrar ediyor.
İsmi belirtilmeyen diplomatlar, bunun olmadan herhangi bir toprak meselesinin tartışılamayacağını vurguluyor.
Bununla beraber, Ukrayna ve müttefikleri, gelecekteki anlaşmanın Batılı ülkelerden güvenlik garantileri içermesini talep ediyor.
Söz konusu tedbirlerin, Kiev’in ulusal egemenliğini savunmak için gerekli düzeyde donatılmış ve personelce güçlendirilmiş, muharebe yeteneği yüksek bir orduyu sürdürmesini sağlaması bekleniyor.
Ukrayna’nın Kırım’ı Rusya toprağı olarak tanımayı reddetmesi Washington’ı kızdırdı
Diplomasi
Ukrayna’nın Kırım’ı Rusya toprağı olarak tanımayı reddetmesi Washington’ı kızdırdı

Londra’da 23 Nisan’da yapılması planlanan üst düzey barış görüşmeleri, Ukrayna’nın tam ateşkes önceliği ve ABD’nin Rusya’nın Kırım üzerindeki kontrolünü tanıması teklifini reddetmesi üzerine ertelendi. The Washington Post‘un haberine göre, bu durum Trump yönetiminde öfkeye yol açarken, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance tekliflere olumlu yanıt gelmemesi halinde müzakerelerden çekilme tehdidinde bulundu. Görüşmelerin formatı değiştirilerek daha alt düzeye indirildi.
Londra’da 23 Nisan’da yapılması planlanan üst düzey barış görüşmeleri, Ukrayna’nın tutumu nedeniyle ertelendi.
The Washington Post‘un (WP) duruma yakın bir yetkiliye dayandırdığı haberine göre, görüşmeler Kiev’in “önce tam ateşkesi, sonra diğer her şeyi görüşme” isteği ve ABD’nin Rusya’nın bazı topraklar üzerindeki kontrolünü tanıması yönündeki teklifini reddetmesi üzerine iptal edildi.
Aynı yetkili, gazeteye yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın ABD’nin Rusya’nın topraklar üzerindeki kontrolünü tanıması teklifini kabul etmeyi reddetmesinin Washington’da öfkeye yol açtığını söyledi.
WP ve daha önce The Wall Street Journal gazetelerinin aktardığına göre, Washington’ın Kırım’ı Rusya toprağı olarak tanımasını teklif etmeyi düşündüğü belirtilmişti.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, görüşmeler öncesinde yarımadanın Rusya toprağı olarak hukuki olarak tanınmasını reddettiğini açıklamıştı.
Bu gelişmelerin ardından, görüşmelere katılması beklenen ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve ABD Başkanı’nın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff Londra’ya gitmedi.
Londra’da dışişleri bakanları düzeyinde yapılması planlanan görüşmeler daha sonra iptal edildi.
WP‘ye konuşan bilgili bir İngiliz diplomat, ev sahibi olması beklenen İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy’nin artık bunun yerine daha alt düzeydeki toplantılara “uğrayacağını” aktardı.
Aynı kaynak, “Rubio’nun tweet’ine bakılırsa, Londra’daki toplantının yakında gerçekleşebileceğini umuyoruz, ancak Witkoff, Dışişleri Bakanı, Fransız ve Alman dışişleri bakanları olmadan, dışişleri bakanının başkanlık etmesi için bir neden yok,” dedi.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı da Londra’daki görüşmelerin formatının değiştiğini doğruladı.
Gazetenin haberine göre, Rubio ziyaretini iptal ettiğinde Ukrayna heyeti Londra’ya doğru yola devam etti.
Varışta, Ukrayna Devlet Başkanı İdaresi Başkanı Andrey Yermak, Savunma Bakanı Rustem Umerov ve Dışişleri Bakanı Andrey Sibiga’nın da aralarında bulunduğu heyetin, “ne olursa olsun” çözüm için çalışmaya devam etmeye hazır olduğunu kaydetti.
Yermak, “Kapsamlı bir çözüme ve adil ve kalıcı bir barışa giden ilk adım olarak tam ve koşulsuz bir ateşkesin sağlanması yollarını görüşeceğiz,” diye konuştu.
ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, Washington’ın tekliflerine olumlu yanıt alamazsa müzakere sürecinden çekileceği tehdidinde bulundu.
Vance, “Her iki tarafa da —Rusya ve Ukrayna’ya— çok net bir teklif sunduk ve artık ya ‘evet’ demelerinin ya da ABD’nin bu süreçten çekilmesinin zamanı geldi,” ifadelerini kullandı.
Kremlin, görüşmelerin iptaline, ABD ve Ukrayna temsilcilerinin bazı çözüm konularında pozisyonlarını yakınlaştıramamasının yol açmış olabileceğini belirtti.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Vance’in ABD’nin görüşmelerden çekilme olasılığına ilişkin sözlerini bir ültimatom olarak görmeyi reddetti.
Peskov’a göre, Moskova barış süreci konusunda Washington ile temaslarını sürdürüyor, ancak Avrupa veya Ukrayna ile temasları yok, yine de Rusya bunlara açık. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise Moskova ve Washington arasında yeni bir müzakere turu duyurdu. Witkoff’un bu hafta Rusya’yı yeniden ziyaret etmesi bekleniyor.
Trump: Ukrayna savaşında Rusya ile anlaştığımızı düşünüyorum
Diplomasi
Çin ve Türkiye’nin en büyük rafinerileri Rus petrolü alımına yeniden başladı

Rus petrolünün varil başına 60 dolarlık tavan fiyatın altına düşmesi ve ABD’den yeni kısıtlayıcı önlemlerin gelmemesi üzerine, Çin ve Türkiye’nin en büyük petrol rafinerileri Rusya’dan yeniden petrol siparişi vermeye başladı. Çinli Sinopec ve Tüpraş, daha önce yaptırım endişesiyle durdurdukları ithalatı, fiyatların düşmesiyle birlikte tekrar başlattı.
Çin ve Türkiye’nin en büyük petrol rafinerileri, Rus petrolü alımına yeniden başladı.
Rus petrolünün varil başına 60 dolarlık tavan fiyatın altına düşmesi ve ABD’den yeni kısıtlayıcı önlemlerin gelmemesi, ABD yaptırımlarından çekinen başlıca alıcıları bir miktar rahatlattı.
Reuters ajansının sektör kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Çin’in ve genel olarak Asya’nın en büyük petrol rafinerisi olan devlete ait Sinopec şirketi, yaptırım risklerini değerlendirmek için mart ayında verdiği aranın ardından ithalata yeniden başladı.
Kaynaklar, Çinli şirketin ticaret birimi Unipec’in mayıs ayında sevk edilmek üzere ESPO cinsi petrol için sözleşme imzaladığını belirtti.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Rus petrolü alıcılarına gümrük vergisi uygulama tehdidinin ardından mart ayında sevkiyatlar askıya alınmıştı.
Tüpraş ise geçen hafta Ural cinsi petrol siparişi verdi. Tüpraş, Joe Biden yönetiminin 10 Ocak’ta uygulamaya koyduğu yaptırımları ihlal etme endişesiyle alımları durdurmuştu.
Fakat nisan ayında, Trump’ın başlattığı ticaret savaşı nedeniyle küresel petrol fiyatları düştü: Brent cinsi petrolün varil fiyatı 60 doların altına geriledi.
Ural cinsi petrolün fiyatı 50 doların altına düşmüş, daha sonra kotalar yükselse de Rusya’nın ana petrol cinsi hâlâ 60 doların altında işlem görüyordu.
Reuters‘ın kaynakları, Batılı ülkeler tarafından belirlenen tavan fiyatın altında yapılan alımların, Tüpraş’ın Rusya’dan varil ithalatını endişe duymadan gerçekleştirmesine olanak sağladığını açıkladı.
Sinopec ise fiyata pek dikkat etmiyor: ESPO cinsi petrol daha pahalı ve iki yılı aşkın süredir uygulanan tavan fiyat boyunca varil başına 60 dolardan daha ucuza neredeyse hiç satılmadı.
Tüccarlar, Çinliler tarafından mayıs ayında yüklenmek üzere satın alınan partilerin Brent fiyatına 2 dolarlık primle satıldığını belirtiyor.
Brent petrolü çarşamba günü 67 doların altında işlem görüyordu, ancak önceki günlerde daha düşük fiyatlardan işlem görmüştü.
Kaynaklar, Unipec’in şu ana kadar Biden’ın ocak ayındaki yaptırımlarından önce satın aldığı partilerden çok daha az sayıda parti için sözleşme imzaladığını söyledi.
Hindistan da şubat-mart aylarında azalttığı sevkiyatları artırmaya başladı.
Rusya, pandemiden bu yana en düşük petrol fiyatlarına hazırlanıyor
-
Söyleşi2 hafta önce
Çin uluslararası sistemi nasıl değerlendiriyor? Şanghay, Hangzhou ve Pekin’den akademisyenlerle özel söyleşi
-
Görüş2 hafta önce
Avrupa’da savaşa hazırlık tam gaz: Fransız askeri haritacılar Romanya’da ne arıyor?
-
Görüş2 hafta önce
Trump’ın gümrük vergileri ticaret savaşını tetikliyor
-
Görüş2 hafta önce
İran-ABD müzakereleri: Maskat görüşmesi ne anlama geliyor?
-
Ortadoğu1 hafta önce
“Suriye ve İsrail normalleşmeye hazırlanıyor” iddiası
-
Dünya Basını1 hafta önce
Trump’ın anti-sosyal devleti
-
Dünya Basını2 hafta önce
Beyaz Saray’da “İran” çekişmesi
-
Dünya Basını1 hafta önce
FT: Xi’nin eli neden Trump’tan daha güçlü?