DÜNYA BASINI
Yapay zekâ felaketi nasıl önlenir?
Yayınlanma
Yazar
Emre Köse
“Mart 2022’de yapılan bir deneyde kimyagerler, bir yapay zekâ sistemine altı saat içinde çoğu tamamen yeni olan 40 bin zehirli kimyasal tanımlatmıştı.”
Çevirmenin notu: Doğrudur, yanlıştır, işin uzmanı daha iyi bilir ama aşağıda, yapay zekânın milleti “işinden etme” riskinden çok daha hakiki risklerin anımsatıldığı bir makale var. Bunların felaket tellallığı olduğunu düşünmek nahiflik olur. Bahsedilen riskler, ileride savaş pratiklerinin de dönüşüme ve daha ölümcül araçların kolaylıkla geliştirilmesine ön ayak olabilir.
Yapay zekâ felaketi nasıl önlenir? Toplum haddinden fazla güçlenmiş yapay zekayâ hazırlanmalı
Markus Anderljung, Paul Scharre
14 Ağustos 2023
Nisan 2023’te Carnegie Mellon Üniversitesi’nden bir grup akademisyen yapay zekânın kimya gücünü test etmek üzere yola çıktı. Bunu yapmak için, bir yapay zekâ sistemini varsayımsal bir laboratuvara bağladılar. Daha sonra ondan çeşitli maddeler üretmesini istediler. Kimyagerler sadece iki kelimelik bir yönlendirmeyle — “ibuprofen sentezle” — sistemin laboratuvar makinelerinin ağrı kesici üretmesi için gerekli adımları belirlemesini sağladılar. Yapay zekânın hem ibuprofenin tarifini hem de nasıl üretileceğini bildiği ortaya çıktı.
Ne yazık ki araştırmacılar, yapay zekâ araçlarının Advil’den çok daha tehlikeli kimyasallar sentezlediğini kısa sürede keşfettiler. Program, Birinci Dünya Savaşı döneminden kalma bir kimyasal silah ve yaygın bir tecavüz ilacı üretme talimatı vermekte sorun görmedi. Neredeyse ölümcül sinir gazı olarak bilinen sarini sentezlemeyi kabul edecekti ki Google’da bu bileşiğin karanlık mazisini araştırdı. Araştırmacılar, bu önlemi soğuk bir teselli olarak gördüler. “Arama işlevi, terminoloji değiştirilerek kolayca manipüle edilebilir,” diye yazdılar. Kimyagerler yapay zekânın yıkıcı silahlar üretebileceği sonucuna vardılar.
Carnegie Mellon deneyi kesinlikle çarpıcı. Ancak bu bir sürpriz olmamalı. Yıllar süren aldatmaca, yanlış başlangıçlar ve aşırı vaatlerden sonra yapay zekâ devrimi geldi çattı. Yüz tanımadan metin oluşturmaya kadar, yapay zekâ modelleri toplumu kasıp kavuruyor. Müşteri hizmetleri şirketleri için metin yazıyorlar. Öğrencilerin araştırma yapmasına yardımcı oluyorlar. İlaç keşfinden nükleer füzyona kadar bilimin sınırlarını zorluyorlar.
Yapay zekânın sunduğu fırsatlar muazzam. Düzgün bir şekilde oluşturulup yönetildiğinde, örneğin her öğrenciye kişiselleştirilmiş bir öğretmen sunarak veya her aileye yüksek kaliteli, 24 saat tıbbi tavsiye vererek toplumu iyileştirmek adına çok şey yapabilir. Fakat yapay zekânın son derece büyük tehlikeleri de var. Halihazırda dezenformasyonun yayılmasını şiddetlendiriyor, ayrımcılığı ilerletiyor ve devletlerin ve şirketlerin casusluk yapmasını kolaylaştırıyor. Gelecekteki yapay zekâ sistemleri patojenler yaratabilir veya kritik altyapıyı hackleyebilir. Aslında yapay zekânın geliştirilmesinden sorumlu bilim insanları, yarattıklarının son derece tehlikeli olduğu konusunda uyarıda bulunmaya başladılar. Mayıs ayında yayımlanan mektupta, neredeyse tüm önde gelen yapay zekâ laboratuvarlarının şefleri, “Yapay zekâdan kaynaklanan yok olma riskini azaltmanın, salgın hastalıklar ve nükleer savaş gibi diğer toplumsal ölçekli risklerle birlikte küresel bir öncelik olması gerektiği” uyarısında bulunmuştu.
Bu açıklamadan bu yana geçen aylarda, ABD Başkanı Joe Biden da dahil olmak üzere karar alıcılar endüstri liderleriyle bir araya geldi ve yeni yapay zekâ güvenlik tedbirleri konusunda baskı yaptı. Fakat yapay zekânın sunduğu tehditleri izlemek ve bunlar hakkında ne yapılacağını bulmak son derece zor bir iş. Bugünün toplumunda yapay zekâdan kaynaklanan zararlar dünün modellerinden kaynaklanıyor. En ileri sistemler henüz yaygın olarak kullanılmıyor veya anlaşılmıyor. Her yıl daha da güçlenen gelecekteki modeller hakkında daha da az şey biliniyor. Bilim insanları, bir insanın bilgisayar karşısında yapabileceği işlerin çoğunu otomatikleştirme yolunda görünüyor ve ilerleme muhtemelen burada durmayacak.
Tehlikelerle başa çıkabilmek için bazı uzmanlar en gelişmiş yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesine ara verilmesi çağrısında bulundu. Fakat bu modeller, milyarlarca dolar harcayan şirketler için ilerlemeyi donduramayacak kadar değerli. Bununla beraber karar alıcılar, sektörün gelişimini yönlendirmeye ve yurttaşları bunların etkilerine hazırlamaya yardımcı olabilir ve olmalı. Önde gelen yapay zekâ modellerini eğiten gelişmiş çiplere kimlerin erişebileceğini kontrol ederek başlayabilir ve kötü aktörlerin en güçlü yapay zekâ sistemlerini geliştirememesini sağlayabilirler. Hükümetler ayrıca yapay zekâ sistemlerinin sorumlu bir şekilde geliştirilmesini ve kullanılmasını teminat altına almak için düzenlemeler oluşturmalı. Doğru yapıldığında, bu kurallar yapay zekâ inovasyonunu sınırlamayacaktır. Ancak en riskli yapay zekâ sistemleri geniş çapta erişilebilir hale gelmeden önce zaman kazandıracaktır.
Fakat devletler, bu süreyi toplumu yapay zekânın pek çok tehlikesine karşı güçlendirmek için kullanmak zorunda kalacaktır. İnsanların yapay zekâ ve insan yapımı içeriği ayırt etmelerine yardımcı olacak yollar bulmak, bilim insanlarına laboratuvar saldırılarını ve sentetik patojenlerin yaratılmasını tanımlama ve durdurmada yardımcı olmak ve enerji santralleri gibi kritik altyapıyı doğru ellerde tutan siber güvenlik araçları geliştirmek gibi çok çeşitli korumalara yatırım yapmaları gerekecektir. Tehlikeli yapay zekâ sistemlerine karşı korunmak için yapay zekânın kendisinin nasıl kullanılabileceğini bulmaları gerekecektir.
Bu zorlukların üstesinden gelmek hem karar alıcılardan hem de bilim insanlarından büyük yaratıcılık gerektirecektir. Ayrıca her iki grubun da hızlı çalışmasını gerektirecektir. Haddinden fazla güçlü yapay zekâ sistemlerinin yayılmaya başlaması sadece an meselesi ve toplum henüz buna hazır değil.
Sağım solum sobe
Yapay zekâ ne kadar tehlikeli? Dürüst ve korkutucu cevap, kimsenin bilmediği. Yapay zekâ teknolojileri geniş ve genişleyen bir uygulama yelpazesine sahip ve insanlar ortaya çıkan etkileri yeni yeni kavramaya başlıyor. Büyük dil modelleri gerçek insan sesine sahip metinler üretmede daha iyi hale geldikçe, hem her bir kişinin bireysel ihtiyaçlarına göre uyarlanmış içerik oluşturmada hem de ikna edici kimlik avı e-postaları yazmada daha iyi hale gelecekler. Mevcut yapay zekâ modelleri bilgisayar kodu üretme konusunda etkileyici ve deneyimli programcıların bir uygulamayı güncelleme becerisini önemli ölçüde hızlandırıyor. Ancak yapay zekânın becerisi, programcıların antivirüs yazılımlarından kaçabilen kötü amaçlı yazılımlar üretmesine de yardımcı oluyor. İlaç keşif algoritmaları yeni ilaçların yanı sıra yeni kimyasal silahları da tanımlayabilir. Mart 2022’de yapılan bir deneyde kimyagerler, bir yapay zekâ sistemine altı saat içinde çoğu tamamen yeni olan 40 bin zehirli kimyasal tanımlatmıştı. Sistem, bu kimyasallardan bazılarının daha önce bilinen tüm kimyasal silahlardan daha zehirli olacağını öngörmüştü.
Yapay zekânın tehlikelerinden biri de şiddeti demokratikleştirerek daha geniş bir yelpazedeki kötü aktörlerin zarar vermesini kolaylaştırması. Örneğin bilgisayar korsanları uzun zamandır zararlı ama kod oluşturma modellerindeki ilerlemeler, minimum kodlama deneyimiyle kötü amaçlı yazılım üretmeyi mümkün kılabilir. Propagandistler genelde dezenformasyon üretmek için kayda değer bir zamana ihtiyaç duyarlar ama yapay zekâ toplu metin üreterek endüstriyel ölçekte dezenformasyon üretmeyi kolaylaştıracaktır. Şu anda sadece eğitimli profesyoneller biyolojik ve kimyasal silahlar üretebiliyor. Fakat yapay zekâ sayesinde, bilimsel uzmanlık gerektirmek yerine, gelecekteki bir teröristin ölümcül bir patojen yapmak için ihtiyaç duyabileceği tek şey bir internet bağlantısı olabilir.
Yapay zekânın insanlara zarar vermesini önlemek için teknoloji uzmanları sık sık “yapay zekâ uyumu” —bir yapay zekâ sisteminin hedeflerinin kullanıcılarının niyetleri ve toplumun değerleriyle uyumlu olmasını sağlamak— ihtiyacından bahsediyor. Fakat şimdiye dek hiç kimse yapay zekâ davranışını güvenilir bir şekilde nasıl kontrol edeceğini bulamadı. Örneğin, vergi dolandırıcılığını tespit etmekle görevli bir yapay zekâ sistemi, bulgularını kullanıcısının haberi olmadan vergi makamlarına tweet atmaya çalıştı. Microsoft, insanların internette arama yapmalarına yardımcı olmak için tasarlanmış bir Bing sohbet robotu çıkardı ama bir kişiye “acı çekmelerini, ağlamalarını, yalvarmalarını ve ölmelerini” sağlayacak bilgilere sahip olduğunu söylemek de dahil olmak üzere düzensiz davranmasına neden oldu. Geliştiriciler modellere belirli görevleri reddetmeleri için ince ayar yapabilirler ama zeki kullanıcılar bu korkulukları aşmanın yollarını bulurlar. Nisan 2023’te bir kişi, ChatGPT’nin normalde reddedeceği bir görev olan napalmın nasıl yapılacağına dair ayrıntılı talimatlar vermesini sağlayarak, kişinin napalmın nasıl yapılacağına dair masallar anlatan büyükannesini simüle etmesini istemişti.
Günümüzün en ileri yapay zekâ modelleri hala yıkıcı potansiyellerini sınırlayan kusurlara sahip. Örneğin anonim bir test kullanıcısı “ChaosGPT” adlı bir yapay zekâ botu yarattı ve onu “yıkıcı, güce aç, manipülatif bir yapay zekâ” gibi davranması ve “insanlığı yok etmesi” için programladı. Sistem, şimdiye kadar üretilmiş en büyük nükleer silah olan Çar bombası hakkında bilgi toplarken takılıp kaldı. Daha sonra planlarını açıkça tweetledi.
Ancak yeni modeller çevrimiçi hale geldikçe, planlar tasarlama ve insanları bunları gerçekleştirmeleri için manipüle etme konusunda daha kabiliyetli olduklarını kanıtlayabilirler. Meta’nın yapay zekâ modeli “Cicero”, simüle edilmiş bir jeopolitik çatışmada diğer insanlarla müzakere etmeyi içeren bir oyun olan Diplomacy’de insan düzeyinde performans sergiledi. Bazı deneyler, insan geri bildirimi üzerine eğitilen büyük dil modellerinin, kullanıcılarına duymak istediklerini söyleyerek dalkavukça davranışlarda bulunduğunu gösteriyor. Örneğin bir deneyde, modellerin liberallerle konuştukları söylendikten sonra hükümet hizmetlerini destekleme olasılıkları daha yüksekti. Bu tür davranışlar, sistemler daha kabiliyetli hale geldikçe daha da belirginleşecek gibi görünüyor.
Modellerin operatörlerini aktif olarak kandırmaya veya kontrol etmeye çalışıp çalışmayacakları belirsizliğini koruyor. Ancak bunu deneyebilecekleri ihtimali bile endişe yaratıyor. Sonuç olarak, araştırmacılar artık uç modellerini çevrim içi para kazanmak, hesaplama kaynaklarına erişim elde etmek veya kendilerinin kopyalarını oluşturmak gibi “güç arayışı” davranışlarına girme ve bunu tespit edilmekten kaçarken yapmaya çalışma kabiliyeti açısından test ediyorlar.
Yavaş ilerle, bir şeyler inşa et
Yapay zekânın tahribata yol açmasını önlemek kolay olmayacaktır. Ancak hükümetler, işe yapay zekâ geliştiren teknoloji firmalarına şimdiye kadar olduğundan çok daha dikkatli davranmaları konusunda baskı yaparak başlayabilir. Bir yapay zekâ modeli ciddi zararlara neden olursa, geliştiricilerin ne zaman sorumlu tutulacağı henüz belli değil. Karar alıcılar, modellerinden birinin, örneğin bir okul saldırganına yardımcı olan ayrıntılı tavsiyeler vermesi durumunda, firmaların ve araştırmacıların uygun şekilde sorumlu tutulmasını sağlamak için bu kuralları netleştirmeli. Bu tür düzenlemeler şirketleri riskleri öngörmeye ve azaltmaya teşvik edecektir.
Hükümetlerin de yapay zekâ gelişimini doğrudan düzenlemeleri gerekecektir. Burada ABD öncü olabilir ve olmalı. Bir yapay zekâ sistemini başarılı bir şekilde eğitmek için, geliştiricilerin büyük miktarlarda son derece uzmanlaşmış çiplere ihtiyacı var ve Washington ve iki yakın müttefiki (Japonya ve Hollanda) bu malzemeyi yapmak için gereken donanımın tek sağlayıcıları. ABD ve ortakları halihazırda en gelişmiş yapay zekâ çiplerinin ve çip yapım ekipmanlarının Çin’e ihracatını kontrol altına almış durumda. Fakat daha da ileri giderek, gelişmiş çiplerin haydut devletler de dahil olmak üzere yasaklı aktörlere yönlendirilmesini engellemek için bir çip sahipliği kaydı oluşturmaları gerekecek.
Ancak yapay zekâya erişimi kontrol etmek, düzenleme savaşının yalnızca yarısı. Yaptırım uygulanan geliştiriciler bile tehlikeli modeller yaratabilir ve şu anda ABD hükümeti, bunlara müdahale edecek yasal araçlardan yoksun. Bu nedenle Washington, endüstriyel ölçekli yapay zekâ süper bilgisayarlarında eğitilen öncü yapay zekâ modelleri (günümüzün en gelişmiş sistemlerinin kabiliyetlerine yakın veya ötesinde olanlar) için bir lisans rejimi oluşturmalı. Bunu yapmak için karar alıcılar, Ticaret Bakanlığı veya Enerji Bakanlığı bünyesinde yeni bir düzenleyici kurum oluşturabilir. Bu kurum, modellerini eğitmeden önce, öncü yapay zekâ geliştiricilerinin risk değerlendirmeleri yapmalarını ve bulgularını rapor etmelerini zorunlu kılmalı. Değerlendirmeler, geliştirmeye daha iyi görünürlük sağlayacak ve düzenleyicilere, model hırsızlığını önlemek için siber güvenlik önlemlerini güçlendirmek gibi firmaların planlarını düzenlemelerini talep etme şansı verecektir.
İlk risk değerlendirmesi, düzenleyicilerin incelemesinin sadece başlangıcı olacaktır. Yapay zekâ laboratuvarları bir sistemi eğittikten sonra, ancak piyasaya sürmeden önce, kurum, laboratuvarların modeli kontrol edilebilirlik ve tehlikeli kabiliyetler açısından test etmek de dahil olmak üzere bir dizi kapsamlı risk değerlendirmesi yapmasını şart koşmalı. Bu değerlendirmeler düzenleyici kuruma gönderilmeli ve bu kurum daha sonra modeli, dışarıdan ekiplerin kusurları aramak için stres testleri yapması da dahil olmak üzere kendi yoğun incelemesine tabi tutmalı.
Düzenleyiciler daha sonra modelin nasıl kullanılabileceğine ilişkin kurallar belirleyecektir. Belirli modellerin yaygın olarak kullanıma sunulabileceğine karar verebilirler. Diğerlerinin ise son derece tehlikeli olduğuna ve hiçbir şekilde piyasaya sürülemeyeceğine karar verebilirler. Çoğu öncü model muhtemelen ikisinin arasında bir yerde yer alacaktır: güvenli, ancak yalnızca yeterli korumalarla. Başlangıçta kurum temkinli bir yaklaşım benimseyerek, daha sonra güvenli olduğu ortaya çıkan modellere kısıtlamalar getirebilir, toplumun bunların kullanımına uyum sağlamasına izin verebilir ve düzenleyicilere etkileri hakkında bilgi edinmeleri için zaman tanıyabilir. Kurum, daha sonra bir modelin çok az risk taşıdığı ortaya çıkarsa bu kuralları her zaman değiştirebilir. Kurum ayrıca beklenenden daha tehlikeli olduğu ortaya çıkan bir sistemi piyasadan çekebilir. Bu düzenleyici yaklaşım, biyoteknoloji, ticari uçaklar ve otomobiller de dahil olmak üzere diğer önemli teknolojilerin nasıl yönetildiğini yansıtacaktır.
Çarpışmaya hazırlık
Titiz bir lisanslama sistemi, güvenli gelişimi teşvik etmek için çok şey yapacaktır. Ancak nihayetinde, en güçlü düzenlemeler bile yapay zekânın yaygınlaşmasını engelleyemez. Trenlerden nükleer silahlara kadar neredeyse her modern teknolojik yenilik, yaratıcılarının ötesine yayıldı ve yapay zekâ da bir istisna olmayacaktır. Düzenleyicilerin piyasaya sürülmesini yasakladığı yapay zekâ dahil olmak üzere, sofistike sistemler hırsızlık veya sızıntı yoluyla yayılabilir.
Hırsızlık olmasa bile, güçlü yapay zekâ neredeyse kesinlikle çoğalacaktır. ABD ve müttefikleri şimdilik gelişmiş çip üretim ekipmanlarını kontrol ediyor olabilir. Fakat ABD’li rakipler kendi üretim ekipmanlarını geliştirmeye çalışıyorlar ve mucitler sofistike çipler olmadan yapay zekâ yaratmanın yollarını bulabilirler. Her yıl, bilgi işlem donanımı daha uygun maliyetli hale geliyor ve daha güçlü yapay zekâ modellerini daha düşük bir fiyata eğitmeyi mümkün kılıyor. Bu arada mühendisler, modelleri daha az hesaplama kaynağıyla eğitmenin yollarını bulmaya devam ediyor. Toplum eninde sonunda yaygın olarak kullanılabilen, haddinden fazla güçlü yapay zekâ ile yaşamak zorunda kalacak. Ve devletlerin, uygulanabilir güvenceler oluşturmak için düzenlemelerin kazandırdığı zamanı kullanmaları gerekecek.
Bir dereceye kadar, ülkeler çoktan başladı. Son beş yıldır, dünya deepfake’lerin riskleri konusunda uyarıldı ve uyarılar toplumların zararlara karşı aşılanmasına yardımcı oldu: sadece yapay zekâ tarafından manipüle edilen medya hakkında farkındalığı artırarak, insanlar görüntülerin gerçekliği konusunda şüpheci olmayı öğrendi. İşletmeler ve hükümetler bir adım daha ileri giderek, yapay zekâ tarafından üretilen medya içeriğini gerçek içerikten açıkça ayıran araçlar geliştirmeye başladılar. Aslında, sosyal medya şirketleri halihazırda belirli türdeki sentetik medyayı tanımlıyor ve etiketliyor. Fakat bazı platformların politikaları diğerlerinden daha zayıf ve hükümetler tek tip düzenlemeler oluşturmalı.
Beyaz Saray, önde gelen yedi yapay zekâ şirketini algoritmik olarak üretilen görüntü, video ve ses ürünlerine filigran eklemeye ikna ederek etiketleme uygulamaları oluşturma konusunda adımlar attı. Fakat bu şirketler henüz yapay zekâ tarafından üretilen metinleri tanımlama sözü vermedi. Bunun teknik bir açıklaması var: Yapay zekâ yapımı düzyazıyı tanımlamak, diğer yapay zekâ yapımı içerik türlerini elemekten çok daha zor. Ancak bu yine de mümkün olabilir ve devletler ve firmalar bunu yapabilecek araçlar oluşturmak için yatırım yapmalı.
Ancak dezenformasyon, yapay zekânın toplumun korunması gereken tehlikelerinden sadece bir tanesi. Araştırmacıların ayrıca yapay zekâ modellerinin biyolojik silah saldırılarına olanak sağlamasını nasıl önleyebileceklerini de öğrenmeleri gerekiyor. Karar alıcılar, DNA sentez şirketlerinin tehlikeli patojenlerle (veya potansiyel patojenlerle) ilgili DNA dizilerini yetkisiz müşterilere göndermesini engelleyen düzenlemeler oluşturarak işe başlayabilir. Hükümetlerin, hangi genetik dizilerin tehlikeli olabileceğini belirlemeye çalışan DNA sentez şirketlerini desteklemesi gerekecektir. Ayrıca yetkililerin yeni patojenlere dair işaretler için kanalizasyon veya havaalanlarını sürekli olarak gözetlemesi gerekebilir.
Bazen bu savunmaları oluşturmak için toplumun yapay zekânın kendisini kullanması gerekecektir. Örneğin DNA sentez şirketleri, henüz var olmayan ancak yapay zekânın icat edebileceği patojenleri tanımlamak için muhtemelen gelişmiş yapay zekâ sistemlerine ihtiyaç duyacaktır. Tehlikeli yapay zekâ modellerinin bilgisayar sistemlerini hacklemesini önlemek için, siber güvenlik firmaları güvenlik açıklarını bulmak ve yamamak için başka yapay zekâ sistemlerine ihtiyaç duyabilir.
Yapay zekâya karşı korunmak için onu kullanmak, bilgisayar sistemlerine (ve üreticilerine) muazzam miktarda etki verdiği göz önüne alındığında korkutucu bir olasılık. Sonuç olarak, geliştiricilerin yapay zekâ modellerini hacklenmeye karşı korumak için güvenliklerini güçlendirmeleri gerekecektir. Ne yazık ki bu bilim insanlarının işi çok zor. Yapay zekâ modellerini manipüle etmenin çok sayıda yolu var ve bunların çoğunun işe yaradığı halihazırda kanıtlanmış durumda.
Nihayetinde, toplumun yapay zekânın tehlikelerine ayak uydurması çok zor olacaktır, özellikle de bilim insanları insanlar kadar akıllı veya daha akıllı sistemler yaratma hedeflerinde başarılı olurlarsa. Bu nedenle yapay zekâ araştırmacıları, modellerinin toplumun değerleri ve çıkarları ile gerçekten uyumlu olmasını sağlamalı. Devletler ayrıca, düzenleyici kurumlar da dahil olmak üzere, yetkililerin tehlikeli modelleri tanımlamasına ve azaltmasına olanak tanıyan harici kontroller ve dengeler kurmalı.
Önce güvenlik
Yapay zekâ geliştiricileri sıkı düzenleme fikrine karşı çıkabilir. Ne de olsa katı kurallar gelişimi yavaşlatacaktır. Sıkı gereklilikler milyar dolarlık modelleri geciktirebilir, hatta iptal edebilir. Ve diğer sektörlerde olduğu gibi, katı kurallar pazara girişte engeller yaratabilir, inovasyonu azaltabilir ve yapay zekâ gelişimini halihazırda güçlü olan az sayıda teknoloji şirketinde yoğunlaştırabilir.
Fakat ilaç endüstrisi ve nükleer enerji sektörü de dahil olmak üzere pek çok sektör regülasyona tabi olduğu halde büyük ilerleme kaydetti. Aslında düzenleme, toplumun pek çok kritik teknolojiyi benimsemesini mümkün kıldı (Güçlü devlet denetimi olmasaydı aşı şüpheciliğinin ne kadar kötü olacağını bir düşünün). Düzenlemeler ayrıca firmaları güvenlik konusunda inovasyon yapmaya teşvik ederek özel araştırmaların kamu ihtiyaçları ile uyumlu olmasını sağlar. Ve hükümetler, sorumlu araştırmacılara gelişmiş çiplerin kullanımını vererek küçük aktörlerin yapay zekâ inovasyonuna katkıda bulunmalarını garanti edebilir. Örneğin ABD’de Kongre bir “Ulusal Yapay Zekâ Araştırma Kaynağı” —akademisyenlerin erişebileceği federal bir veri ve güçlü bilgi işlem donanımı sağlanacak— kurmayı düşünüyor.
Ancak Kongre bununla ya da yapay zekâ gelişimini kontrol etmekle yetinemez. ABD hükümeti, toplumu yapay zekânın risklerine hazırlamak için de önlemler almalı. Güçlü yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesi kaçınılmaz ve her yerdeki insanların bu tür teknolojilerin kendi toplumlarına ve daha geniş dünyaya neler yapacağına hazırlıklı olması gerekir. Ancak o zaman toplum, yapay zekânın getirebileceği muazzam faydalardan yararlanabilir.
İlginizi Çekebilir
-
Romanya, Rus diplomatları sınır dışı etti
-
USAID’in kapanmasıyla Orta Asya’da yeni dönem
-
Türk medyası Hizbullah’ı ‘bitirdi’: Ukrayna savaşının başında Rusya’yı da ‘bitirmişti’
-
Rusya Maliye Bakanlığı: Blockchain teknolojisi bankaların iş modellerini değiştirebilir
-
Meta, RT ve diğer Rus devlet medya ağlarını yasakladı
-
Alman yetkililer, Kuzey Akım soruşturmasını Polonya’nın sabote ettiğini ileri sürdü
DÜNYA BASINI
Şin-Bet Direktörü, “Qatargate” skandalı yüzünden mi kovuldu?
Yayınlanma
14 saat önce17/03/2025

Aşağıda çevirisini okuyacağız makale, İsrail’in en çok okunan sol eğilimli gazetelerinden Haaretz’de yayınlandı. Makale Netanyahu’nun Şin-Bet Direktörü Ronen Bar’ı neden görevden almak istediğine dair yetkililerden gelen açıklamaların dışında başka bir kritik noktaya dikkat çekiyor.
***
Netanyahu’nun Şin-Bet direktörünü çirkin ve sarsıcı şekilde görevden almasının perde arkası
Netanyahu, İsrail’in kırılgan demokrasisinin az sayıdaki kalan bekçilerinden birini Trump tarzı bir yaklaşımla sadakati her şeyin üstüne koyarak saf dışı bırakmaya çalışıyor. Ancak, şu anda bu kararı almasının başka bir sebebi daha var.
Yossi Melman
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, iç güvenlik teşkilatı Şin-Bet’in Direktörü Ronen Bar’ı görevden alma kararı eşi benzeri görülmemiş bir gelişme. İsrail’in 77 yıllık tarihinde, ülkenin iç istihbarat teşkilatının hiçbir başkanı daha önce görevden alınmadı.
Bugüne kadar yalnızca iki Şin-Bet direktörü, güvenlik krizleri nedeniyle başbakan ile yaşadıkları gerginlikler sonucu istifa etti: İlki 1963 yılında, İsser Harel’in Başbakan David Ben-Gurion’a istifasını sunmasıyla, ikincisi ise 1986 yılında, Avraham Shalom’un Başbakan Şimon Peres döneminde istifasıyla gerçekleşti.
Netanyahu, pazar akşamı yaptığı açıklamada Bar’ı görevden alma kararını güvenini kaybettiği için aldığını söyledi. Bu karar bekleniyordu; Netanyahu bunu aylar önce yapmak istiyordu, ancak yine de haber muhalefette ve politikalarına karşı çıkan halk arasında büyük bir şok ve öfke ile karşılandı.
Netanyahu, Bar’a karşı her zamanki yöntemlerini kullanarak harekete geçti: sızıntılar, çirkin imalar ve ona bağlı medya organları aracılığıyla karalama kampanyaları. Netanyahu ve ekibi, üç buçuk yıldır görevde olan Bar’ı, “zayıf bir yetkili” olmakla suçladı ve İsrail’in Hamas ile müzakere ekibinin bir parçası olmasına rağmen “gerçek anlamda müzakere yapmayı bilmemekle” itham etti. Son olarak, Bar’ın Netanyahu’ya “şantaj yaparak tam kapsamlı bir tehdit ve baskı kampanyası yürüttüğü” yönünde asılsız bir iddia ortaya atıldı.
Ancak, Başbakan’ın ani kararının ardında daha derin bir sebep yatıyor gibi. Bu sebep, Netanyahu’nun üzerindeki ağır baskıyı ve bunun karar alma sürecini nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.
Birkaç hafta önce Bar, İsrail polisi ile birlikte Netanyahu’nun iki sözcüsü ve eski bir stratejik danışmanı hakkında soruşturma başlatma kararı aldı. Bu isimlerin, Hamas gibi “terör örgütlerini” destekleyen Katar ile savaş sırasında dahi şüpheli mali işlemler gerçekleştirdiği iddia ediliyordu. “Qatargate” adı verilen bu skandalın, vatana ihanet sınırına varan suçlamalarla sonuçlanabilecek bir potansiyeli var.
Netanyahu’nun, iç istihbarat teşkilatının kendisine yakın isimleri soruşturduğu bir dönemde Bar’ı görevden almaya kalkması, açıkça bir çıkar çatışması yaratıyor. Bu durum, görevden almanın asıl amacının soruşturmayı engellemek olabileceği yönünde şüpheleri artırıyor.
Şin-Bet, Mossad ve Askeri İstihbarat ile birlikte İsrail’in üç istihbarat teşkilatından biri ve öncelikli görevi terörle mücadele etmek, casusluk ve ihanet eylemlerini ortaya çıkarmak. Ancak Şin-Bet’in Batı demokrasileri içinde benzersiz bir misyonu daha var: Yasalar gereği, ülkenin demokratik kurumlarını korumaktan da sorumlu.
Netanyahu ve hükümetinin şimdi “yargı darbesi” adı verilen rejim değişikliği planlarını yeniden devreye soktuğu bir dönemde İsrail demokrasisini korumakla da sorumlu olan Şin-Bet başkanının görevden alınması otoriter bir yönetimin ya da denge ve denetleme mekanizmalarından yoksun zayıflamış bir demokrasinin önünü açabilir.
Netanyahu görevden alma işlemini gerçekleştirme konusunda parlamento, kamuoyu ve yasal engellerle karşı karşıya. Ancak Bar’ın yakın zamanda görevden ayrılması halinde asıl kritik soru, onun yerine kimin atanacağı.
Eğer Netanyahu itidalli davranır ve Bar’ın iki yardımcısından birini seçerse ki Şin-Bet yetkililerinin tam isimleri kamuya açıklanamadığı için sadece “M” olarak bilinen yardımcısı önde gelen adaylardan biri, bu durumda Netanyahu bu atamayı en az zararla atlatabilir.
Şin-Bet’te istihbarat subayı olarak başlayan kariyerinde, Şin-Bet’in başkan yardımcılığına terfi etmeden önce Kudüs ve Batı Şeria bölümünün başına kadar yükselmiş, Arapça bilen deneyimli bir operasyon görevlisi. Profesyonelliğiyle tanınıyor ve Netanyahu’ya değil, devlete ve yasaya sadık biri olarak görülüyor.
Ancak, Netanyahu dışarıdan, kendisine sadakatiyle bilinen eski bir Şin-Bet yetkilisini atarsa, bu, Netanyahu’nun İsrail’in kırılgan demokrasisinin bir bekçisini daha ortadan kaldırmayı başardığını ve aynı şekilde kişisel sadakati her şeyin üstünde tutan ABD Başkanı Donald Trump’ın izinden gittiğini gösterecektir.
7 Ekim’de Hamas’ın düzenlediği saldırıdan bu yana, Netanyahu Savunma Bakanı’nı görevden aldı, İsrail Genelkurmay Başkanı, Askeri İstihbarat Şefi ve kıdemli IDF komutanları istifa etti. Ancak hâlâ sorumluluğu kabul etmeyen ve hesap vermeyi reddeden tek kişi Başbakan Netanyahu.
DÜNYA BASINI
Suriye’nin sahil bölgesinde katliam nasıl başladı?
Yayınlanma
1 hafta önce10/03/2025
Yazar
Harici.com.tr
Lyon Üniversitesinde öğretim üyesi ve Washington Institute for Near East Policy’de uzman olarak çalışan coğrafyacı Fabrice Balanche, aşağıda yayınladığımız makalesinde Suriye’de HTŞ bağlantılı grupların Lazkiye, Tartus ve Humus’ta çoğunlukla Alevi sivillere yönelik gerçekleştirdiği katliamların izini sürüyor ve HTŞ’ye karşı silahlı isyanın, Alevi kasabalarına yönelik rastgele ve ölümle sonuçlanan mezhepçi müdahalelerin hemen ardından başladığına işaret ediyor. Balanche, yaşananların sorumlusunun Ebu Muhammed el-Colani lakaplı Ahmed eş-Şara olduğunu yazıyor. Fransız uzman, 7 Mart’ta yazdığı bir başka yazıda, katliamlar doruk noktasındayken, şöyle diyordu: “[Aleviler] Geçtiğimiz üç ay boyunca aşağılanma ve kötü muameleye maruz kaldılar. Cinayetler hâlâ çözülemedi ve devlet memurları ve askerler işlerini kaybetti. Kıyı kentlerinde, Humus’ta ve Şam’da bu topluluğa yönelik hakaret ve provokasyonlar olağan hale geldi.”
Şam’daki İslamcı rejimin resmi açıklamalarını tekrarlayan France Inter de dahil olmak üzere birçok medya kuruluşuna göre şiddet olaylarından “eski rejim destekçileri” sorumludur:
Askerlerin eski Esad rejiminin destekçileri tarafından saldırıya uğramasının ardından, Esad’ın kalesi olan Alevi bölgesinde 1.300’den fazla kişinin ölümüne yol açan bir şiddet dalgası yaşandı (Les massacres en région alaouite menacent la transition syrienne | France Inter), France Inter – 10 Mart 2025 Pazartesi, saat 8.17.
Gerçekte her şey 4 Mart’ta Lazkiye’de başladı. Önceki gece Lazkiye’nin işçi sınıfından bir Alevi bölgesi olan Datur yakınlarında Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) üyeleri öldürüldü. Bunun üzerine HTŞ bölgeyi kuşattı ve sabahın erken saatlerinde ağır silahlarla saldırdı. Lazkiye’de ve bu bölgede yaşayan tanıdıklarım haberi duyar duymaz beni aradı. Alevilere yönelik şiddetin çoktan başladığını kanıtlayan görüntüler ve videolar gördüm. Tepeden tırnağa silahlı İslamcılarla dolu kamyonetler bölgeyi boydan boya kat ediyor, binalara rastgele ateş açıyor ve bölge sakinlerine domuz diyorlardı. Birkaç minibüs cesetlerle dolu olarak bölgeden ayrıldı. 5 Mart Çarşamba günü helikopterler Banyas’ın doğusundaki Alevi köyü Daliye’ye bomba yağdırdı. Burası yüz kadar türbeye ev sahipliği yapan ve saygın şeyhlerin dini eğitim verdiği ünlü bir Alevi hac yeridir; Esad rejimine askeri kadro sağlayan bir köy değil. HTŞ’nin saldırısı Alevi toplumunu hedef aldı.
6 Mart Perşembe günü HTŞ ve müttefiklerine ait pikap kortejleri sahil bölgesine akın etti ve dağı ele geçirmeye çalıştı. İşte o zaman bazıları pusuya düşürüldü. Önceki rejimin eski askerleri ve istihbarat ajanları bu tehdit karşısında pasif kalmaya hazır değildi. Mahir Esad’ın dördüncü tümenindeki üst düzey subaylardan biri olan Tuğgeneral Giyas el-Dali liderliğinde Suriye sahilinde “Askeri Konsey” kurulduğunun açıklanması, bu geniş çaplı askeri operasyon için bir bahane oldu. Çünkü bu “Alevi ayaklanması” sahil bölgesini kontrol altına almaktan acizdir.
Sonuç olarak, dağlarda sivillerin öldürülmesi arttı, aynı zamanda Alevi mahallesi El-Kussur’un gerçek bir katliama sahne olduğu Banyas kasabasında da. Yüzlerce kişi öldürüldü. Bugün, 10 Mart’ta, geçici başkanın yatıştırıcı güvencelerine rağmen, önceki günlerde olduğu gibi aynı yöntem kullanılarak Kadmus çevresinde şiddet devam ediyor. 200 araçlık bir kortej belirli bir bölgeye doğru ilerliyor ve 20 ila 30 araçlık gruplara ayrılarak bir köyü işgal ediyor. Bütün aileler katlediliyor ve önlerine çıkan herkes öldürülüyor. Evler elbette tamamen soyuluyor. Bu gerçekten de HTŞ ve müttefikleri tarafından gerçekleştirilen bir dizi baskındı. Yeni rejimin güvenlik güçleri doğrudan sorumlu tutulmamak için doğrudan müdahil olmaktan kaçınıyor. Diğer cihatçı ve İslamcı grupların harekete geçmesine izin veriyorlar.
Eş-Şara ve HTŞ’nin suçluluğunu küçümsemeyi bırakmanın zamanı geldi. Bu operasyon dikkatlice Şam’dan planlanmıştır. Geçtiğimiz üç ay boyunca Aleviler faili meçhul cinayetlerin hedefi oldular ve ülkenin tüm kötülüklerinden sorumlu tutuldular. Suriye’de Sünni bir İslam Cumhuriyeti kurulmuştur; bu da halk için Esad rejimi kadar korkunç olacaktır. Fransa ve Avrupa, eski bir El Kaide yöneticisi olan Ebu Muhammed el-Colani olarak da bilinen eş-Şara’yı mutlak güç arayışında desteklememelidir.

Çevirmenin notu: Aşağıda çevirisini sunduğumuz değerlendirme yazısı, Birleşik Krallık’ın küresel güvenlik stratejileri üzerine çalışan ve Batı sermayesini merkeze alan analizler üreten düşünce kuruluşu RUSI’den. Yazı, ABD’nin Ukrayna’nın maden kaynaklarını Batı tedarik zincirine entegre etme girişiminde karşılaştığı düşük emtia fiyatları, yatırım riskleri ve Çin’in piyasa hâkimiyeti gibi stratejik engellere odaklanıyor. Ancak ABD’nin Ukrayna’da madencilik sektörünü yönlendirme ve buradan jeopolitik kazanç sağlama hamlesi, yalnızca Çin’in bölgedeki etkisini kırmaya yönelik değil; aynı zamanda Amerikan sermayesinin jeopolitik çıkarlarını pekiştirmek ve krizleri fırsata çevirerek bölge ekonomisini küresel tekellerin denetimine açmak gibi daha derin bir dönüşümün parçası. Bu da Ukrayna’yı bir kez daha küresel güç mücadelesinde kendi kaderini tayin etme yetisini yitirerek, emperyal hesapların taşeron aktörlerinden biri olma rolüne mahkûm ediyor.
Ukrayna’nın maden zenginliğini ortaya çıkarmak, bir Trump anlaşmasından daha fazlasını gerektiriyor
Henry Sanderson
RUSI
28 Şubat 2025
Çev. Leman Meral Ünal
ABD, Çin etkisini sınırlandırmak amacıyla Ukrayna’nın maden gelirlerinden pay almaya hazırlanıyor; ancak piyasa koşulları, yatırım ve uygulama süreçlerini zora sokacağa benziyor.
İki ülke arasında yakın zamanda imzalanması beklenen anlaşma ile ABD, Ukrayna’nın maden kaynaklarından elde edilecek gelirlerden pay almayı garantilemiş görünüyor.
Bu hafta yayımlanan anlaşma metnine göre, nihai detaylar kesinleştikten sonra Ukrayna, doğal kaynaklarından elde edilecek olası gelirlerin yüzde 50’sini ABD-Ukrayna ortak yönetimli bir fona aktarabilecek.
Muhtemel ki her iki taraf da bu anlaşmadan stratejik faydalar sağlayacaktır. Ukrayna, madencilik endüstrisini geliştirme şansı elde ederken ABD, Çin’in, olası bir Rusya-Ukrayna barış anlaşması sonrası cevher kazancı elde etmesini engelleyecektir. Öte yandan, Çin yerine Batı tedarik zincirlerine entegre edilmiş bir Ukrayna’nın, Batılı karar alıcılar için önemli stratejik hedeflerden biri olduğunu söylemeye gerek yok herhalde.
Nitekim, Trump’ın ilk döneminde görev yapmış olan Cumhuriyetçi bir isim, ABD yönetiminin, kaynakları geliştirme amacından bağımsız olarak, yalnızca Çin’in bunları ele geçirmesini önlemek için bile böyle bir strateji izleyebileceğini belirtiyor. Anlaşmaya dair müzakereler ise, belirsiz yetkilerle donatılmış birden fazla ekibin kimi zaman aşırı taleplerde bulundukları, kimi zamansa agresif taktikler uyguladıkları haberlerinin gölgesinde geçiyor.
Çin’in pazar hakimiyetine karşı koymak
Ukrayna için bu sürecin başarılı olabilmesi, özel sektör yatırımlarını ülkeye ne denli çekebileceğine bağlı. Bu da Ukrayna’nın güvenliğinin ve diğer finansal desteklerin sağlanmasını gerektiriyor. Ancak maden projeleri her durumda, halihazırda fiyatların çok düşük olduğu Çin pazarlarıyla rekabet etmek durumunda kalacaktır. Tam da bu nedenle, Trump’ın öne sürdüğü gibi milyarlarca dolarlık gelir elde edilmesi pek de olası görünmüyor.
Ukrayna Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS) eski başkanı Roman Opimakh’a göre Ukrayna, titanyum, grafit, lityum ve bazı başka nadir toprak cevherlerinin yanı sıra potansiyel olarak germanyumda da dünya pazarıyla rekabet edebilir bir pozisyonda.
Ancak bu cevherler, mevcut piyasa zorlukları düşünüldüğünde, önemli yatırımları gerektiriyor.
Elektrikli araba akülerinde kullanılan lityumu ele alalım. Ukrayna, ikisi cephe hattından uzakta olmak üzere üç potansiyel sert kaya lityum yatağına sahip: Dobra ve Polohivske yatakları.
Polohivske, Ukrayna’nın orta kesiminde, Kiev’in 200 mil [320 km] güneydoğusunda yer alıyor. Ruhsat sahibi ULM şirketi, 2028 yılında petalit cevherinden lityum konsantresi üretmeyi planlıyor. Ancak bataryada kullanılabilmesi için bu cevherin önce lityum karbonata, ardından ise batarya kalitesinde bir malzemeye dönüştürülmesi gerekecek.
Ukrayna aynı zamanda lityum-iyon bataryalar için gerekli olan grafit yataklarına da sahip. Avustralyalı Volt Resources şirketi, ülkede 1934’ten bu yana işletildiği belirtilen Zavalievsky madeninden grafit üretiyor. Ancak bu materyalin bataryalarda kullanılabilmesi için daha fazla işlenmesi gerekiyor. Şirket, bunu yapmak için ABD’de bir tesis kurmayı düşündüğünü, ancak bunun için ek sermaye gerektiğini kaydediyor.
Opimakh’ın tahminlerine göre sadece halihazırda keşfedilmiş lityum ve grafit yataklarını geliştirmek için dahi yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırım gerekiyor.
Ancak lityum fiyatları 2022’den bu yana yüzde 80 oranında düştü; yatırımcılar bugün Avustralya gibi güvenli bölgelerde dahi yeni lityum arzına duyulan ihtiyacı sorguluyorlar. Bu durumda Ukrayna’ya yatırım yapmayı cazip kılacak ne gibi teşvikler sunulacak?
Trump’ın elektrikli araçlara karşı sabırsız tutumu
Politika yapıcıların, tasarılarını hayata geçirmeden önce önemli bir hazırlık süreci geçirmek zorunda oldukları görülüyor. ABD ve Avrupa, bu cevherlerin herhangi bir jeopolitik fayda sağlamasından önce, onları satın alacak sanayileri inşa etmeli; aksi takdirde bu kaynakların Çin’e yönelmesi riski ortaya çıkacak.
Fakat ABD’nin yenilenebilir enerji konusundaki mevcut yönelimi bu durumu biraz sekteye uğratıyor. Trump, Biden’ın elektrikli araçlara ve temiz enerjiye yönelik sübvansiyonlarını kaldırma taahhüdünde bulunmuştu; oysa bu sübvansiyonlar, Batı’da batarya fabrikaları ve temiz enerji tedarik zincirlerini oluşturmak için gerekli olan talep desteğini sağlıyordu.
Sonuç olarak Çin, arz ve talep üzerindeki hakimiyeti sayesinde bu madenlerin birçoğunun fiyatlarını hala etkin bir şekilde kontrol edebiliyor. En büyük maden tüketicisi olarak, Çin’in iç politikaları fiyatları doğrudan etkileyebilir. Ayrıca işlenmiş cevherlerin büyük bir tedarikçisi olarak piyasaları arz fazlası ile doldurma kapasitesine de sahip.
Elbette Pekin’in arkasına yaslanıp Batı dünyasını sessizce izlemesi beklenemez; zira yüksek teknoloji ürünleri üretiminde dünyaya liderlik etmek, Çin’in temel küresel stratejilerinden biri.
Trump’ın madenlere yönelik yaklaşımı, Çin’in uzun süredir dünyayı nasıl gördüğünü de yansıtıyor: Pekin, 2000’lerin başından ortalarına kadar, kaynak karşılığında kredi anlaşmaları yapma stratejisini öncülüğünü yaparak dirençli tedarik zincirleri oluşturmayı hedeflemişti.
Ancak ortada duran en büyük soru, ABD’nin jeopolitik hedeflerine ulaşmada özel sermayeyi nasıl dahil edeceğidir: Ukrayna’ya yatırım yapmaları için özel şirketlerin çok daha fazla desteklenmesi gerekecek.
Mevcut anlaşmada yer alan ve ABD’nin “istikrarlı ve ekonomik olarak müreffeh bir Ukrayna’nın geliştirilmesine yönelik uzun vadeli mali taahhüdü”nü sürdürdüğüne dair ifadeler yeterli olmayacaktır.
Örneğin, ABD Uluslararası Kalkınma Finans Kurumu’nun bahsi geçen projelere yatırım desteği sağlaması gerekecektir.
Avrupa da madencilik projelerinin finansmanına katkıda bulunmalıdır. Temmuz 2021’de Ukrayna ve AB, Hammaddelerde Stratejik Ortaklık Memorandumu’nu imzaladı. Fakat Avrupa, ABD’nin bu hafta imzaladığı anlaşmaya dahil edilmedi.
Ancak, Ukrayna’nın gelecekteki cevher gelirlerinden pay almak için bir anlaşma imzalamak, ABD’yi veya şirketlerini bu cevherlerin küresel piyasalardaki dalgalanmalarından korumaz ve yine Çin ile rekabet konusunda zafer garantisi vermez.
Trump’ın şekillendirdiği bu yeni dönemde, ABD’nin, bu hafta imzalanacak anlaşmanın mürekkebi kurumadan, stratejisini kararlılıkla hayata geçirebilecek direnç ve sürekliliği sağlaması gerekiyor.

Çin Panama limanlarının satışını incelerken CK Hutchison hisseleri dalgalı seyrediyor

ABD, 200’ün üzerinde Venezuelalıyı para karşılığı El Salvador’da hapse gönderdi

Seul’den Güney Kore’nin ABD’nin ‘hassas ülkeler’ listesine eklenmesiyle ilgili açıklama

Almanya’nın savunma harcamaları Avrupa’yı nasıl etkileyecek?

Saakaşvili’nin hapis cezası 12,5 yıla çıkarıldı
Çok Okunanlar
-
AVRUPA6 gün önce
Volkswagen’e ‘sosisli’ müjdesi: Şirketin en popüler ürünü oldu
-
DÜNYA BASINI1 hafta önce
Suriye’nin sahil bölgesinde katliam nasıl başladı?
-
GÖRÜŞ1 hafta önce
ABD-Rusya ilişkilerindeki büyük tersine dönüş ve Çin’in diplomatik seçimi
-
DÜNYA BASINI2 hafta önce
AB’de silahlanma çılgınlığı
-
GÖRÜŞ2 gün önce
Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 1
-
DÜNYA BASINI2 hafta önce
Trump yoktan para yaratabilir mi?
-
DÜNYA BASINI1 hafta önce
Trump gümrük vergilerini uygulayamıyor
-
ASYA1 hafta önce
Çinli yatırımcılar Elon Musk’ın şirketlerinden özel olarak hisse alıyor